06-19-2024, 07:19 AM
Peygamberler ve Peygambere Olan İhtiyaç ve Peygamberlerin Görevleri ve Sıfatları
Peygamberler ve Peygambere Olan İhtiyaç
İmanın altı esasından birisi de peygamberlere inanmaktır.
Peygamber, Farsça bir kelime olup, “haber götüren” demektir. Din-
deki manası ise Allah’ın insanlara doğru yolu göstermek üzere görev-
lendirdiği seçkin insandır. Peygamber, Allah’ın kendisine vahyettiğini
insanlara duyurur, Allah ile kulları arasında elçilik yapar.
Peygamberlerin bir kısmına kitap indirilmiştir. Onlara “resul” de-
nir. Çoğulu “rusül”dür. Bir kısmına da kitap indirilmemiştir. Bunlar,
kendilerinden önceki peygamberlere inen kitaplarla amel eder ve o
kitapları tebliğ ederler. Bunlara da “nebi” denir. Çoğulu “enbiya”dır.
Bu tarife göre, kendisine kitap indirilen resule nebi de denir. Fakat
bir başka peygambere indirilen kitap ile amel eden ve o kitabı tebliğ
eden nebiye resul denmez. Başka bir ifade ile her resul, aynı zamanda
nebidir. Fakat her nebi, resul değildir.
İnsanların peygamberlere ihtiyacı vardır. Çünkü insan, aklıyla her
şeyi bilemez. Bizi ve kâinatı yaratan Allah Teala’yı aklımız ile bulabilir-
sek de, O’na nasıl ibadet edeceğimizi, O’nun emirlerinin ve yasakları-
nın neler olduğunu bilmemiz mümkün değildir. Bunları bize bildiren,
peygamberlerdir. Bunun içindir ki Allah, kendilerine peygamber gön-
dermediği, emir ve yasaklarını peygamberlerle bildirmediği kimselere
azap etmeyeceğini Kur’an-ı Kerim’de haber vermiştir.42
b) Peygamberlerin Görevleri ve Sıfatları
Peygamberler, Allah ile kulları arasında elçilik yaptıklarına göre
görevleri, Allah’ı tanıtmak, O’na nasıl ibadet edileceğini bildirmek,
Allah’ın emir ve yasaklarını duyurmaktır. Bunun için gönderilmiş-
lerdir. Bütün peygamberler bu görevlerini eksiksiz olarak yerine
getirmişlerdir.
Peygamberler bizim gibi insanlardır. Ancak, Allah’ın seçkin kulları
oldukları için birtakım sıfatları vardır. Bu sıfatlar, vacib ve caiz olmak
üzere ikiye ayrılır.
c) Peygamberlerde Bulunması Vacib Olan Sıfatlar
1. Sıdk: “Doğruluk” demektir. Peygamberler doğru ve dürüst in-
sanlardır. Kesin olarak yalan söylemez, hile ve haksızlık yapmazlar.
Din adına ne söylemişlerse hepsi Allah’tandır ve hepsi de doğrudur.
“Oldu” dedikleri şey olmuş, “Olacak” dedikleri ise olacaktır.
Peygamberler, sadece peygamber olduktan sonra değil, peygamber
olmadan önce de yalan söylememişler ve kimseyi aldatmamışlardır.
2. Emanet: Güvenilir olmaktır. Peygamberler her yönden güvenilir
insanlardır. Aldıkları görevleri gereği gibi yapmış, kendilerine emanet
edileni istenildiği gibi korumuş, hıyanette bulunmamışlardır.
3. Tebliğ: “Duyurmak” demektir. Peygamberler Allah tarafından
kendilerine vahyedilmiş olan her şeyi eksiksiz olarak insanlara duyur-
muşlardır. Esasen bu, onların peygamberlik görevidir.
4. Fetanet: Akıllı ve zeki olmaktır. Peygamberler en akıllı ve en
anlayışlı insanlardır. Çünkü akıllı olmasalar görevlerini yapamazlar.
5. İsmet: “Günahtan korunmuş olmak” demektir. Peygamberler
örnek oldukları için Allah onları günah işlemekten korumuştur. Bu
sıfat, peygamberlerden başkasında bulunmaz, yani peygamberlerden
başkası masum değildir.
Peygamberler hakkında vacib olan yani onlarda bulunması gerekli
bu beş sıfat, aynı zamanda onların kibir, hased, riya ve benzeri kötü
huylardan da arınmış olmalarını gerektirir.
Peygamberler hakkında caiz olan sıfatlara gelince, bunlar, aynı za-
manda diğer insanlarda da bulunan sıfatlardır.
Peygamberler de insan oldukları için bizim gibi yer, içer, uyur, yo-
rulur ve tabii ihtiyaçlarıyla meşgul olurlar. Ömürleri sona erince de
ölürler. Nitekim ölmüşlerdir.
d) Kur’an-ı Kerim’de İsmi Geçen Peygamberler
İlk peygamber Âdem (as.) ile son peygamber Muhammed (sas.)
arasında pek çok peygamber gelmiş ve geçmiştir. Bunların kesin sa-
yılarını ancak Allah bilir. Çünkü Kur’an’da bir kısım peygamberlerin
ismi bildirilmiş, ismi bildirilmeyen daha pek çok peygamberin olduğu
ifade edilmiştir. Biz, Allah’ın gönderdiği bütün peygamberlere inanır,
sayılarını Allah’a bırakırız.
Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen peygamberler 25 tane olup şunlardır:
Âdem, İdris, Nuh, Hud, Salih, Şuayb, İbrahim, Lut, İshak, İsmail,
Yakub, Yusuf, Musa, Harun, Davud, Süleyman, Eyyüb, Zülkifl, İlyas,
Elyesa, Zekeriya, Yunus, Yahya, İsa ve Muhammed’dir (as.).
Bunlardan başka Kur’an’da Zulkarneyn, Lokman ve Üzeyir’in de
isimleri geçmektedir. Fakat bunların peygamber oldukları ihtilaflıdır.
Bazılarına göre bunlar da peygamber, bazılarına göre ise peygamber
değil, velidirler. Bunların peygamber oldukları kabul edilirse, Kur’an-ı
Kerim’de ismi geçen peygamberlerin sayısı 28 olmuş olur.
e) Peygamberlerin Tebliğ Ettikleri Dinlerde Aynı Olan Esaslar
Hz. Âdem’den itibaren son peygamber Hz. Muhammed’e (sas.)
gelinceye kadar gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin tebliğ ettikle-
ri din Tevhid dinidir.
Tevhid dininde birtakım esaslar vardır ki bunlar hiçbir peygam-
berde değişmemiştir. Bunlar, yukarıda geçen imanın 6 esasıdır.
Bütün peygamberlerin tebliğ ettikleri dinlerin ruhu ve gayesi, dini
korumak, nefsi korumak, aklı korumak, nesli korumak ve malı koru-
maktır.
Ancak hedef ve gaye bu beş esası korumak olmakla beraber, iba-
detlerin şekilleriyle, helal ve haram ile ilgili bazı hükümler bütün pey-
gamberlerde aynı olmayıp, insanlığın gelişmesine ve zamanın ihtiyaç-
larına uygun olarak değişmiştir.
f) Mucize ve Keramet
Peygamberleri Allah tayin eder, insan çalışmakla peygamber ola-
maz. Allah, insanlar arasından seçerek gönderdiği peygamberleri, pey-
gamber olduklarını ispat için mucize ile teyit etmiştir.
Mucize: Peygamber olarak görevlendirildiğini söyleyen kimsenin
bu sözünde doğru olduğunu ispat etmek için Allah’ın kudretiyle gös-
termiş olduğu olağanüstü olaydır.
Mucize, “bir peygamberin peygamberliğinin şahidi” demektir.
Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber mucize gösteremez.
Tabiat kanunlarına aykırı olarak meydana gelen her olay mucize
değildir. Tarifinden de anlaşılacağı üzere, olayı gösteren kimse pey-
gamber olduğunu söyler ve kendisinden istenilenin de aynısını göste-
rirse, mucize olur.
Şayet, bu olağanüstü olayı gösteren kimse peygamber olduğunu
söylemiyorsa buna keramet denir. Velinin kerameti, tabi olduğu pey-
gamber için bir mucize demektir. Böyle bir olayın, inanmayan kimse-
lerden meydana gelmesi de mümkündür. Buna da “İstidrac” denir.
Her peygamber, kendisinden istenilen mucizeyi göstermiştir. Bizim
peygamberimizin de gösterdiği mucizeler vardır.
g) Peygamberimizin Mucizeleri
Peygamberimizin en büyük mucizesi hiç şüphe yok ki Kur’an-ı
Kerim’dir.
Her peygamber, mucize olarak zamanında en ileri dereceye ulaşmış
olan şeyin daha mükemmelini göstermiştir. Peygamberimizin yaşadığı
asırda ise Arap Yarımadasında ün yapan şey, edebiyat ve şiir idi. Güzel
konuşmak ve şiir yazmak, Araplar arasında çok yaygın idi. Beğenilen
yazılar ödüllendirilmek üzere Kâbe’nin duvarına asılıyordu.
İşte böyle bir zamanda, hiç kimseden ders almayan, hatta okuma
yazma bilmeyen peygamberimizin mübarek ağzından Kur’an ayetleri
dökülüyordu. Ondaki düzgün cümleler ve ifade üstünlüğü onu du-
yan şair ve edipleri hayrete düşürüyordu. Kur’an için “Sihirdir”, “şi-
irdir” diyenler oldu ise de Kur’an onlara meydan okudu: “En küçük
bir suresine benzer getirin dedi”, getiremediler. Çünkü Kur’an, insan
sözü değil, Allah kelamıdır.
Peygamberimizin Kur’an-ı Kerim’den başka mucizeleri de var-
dır. Bunlardan birisi, ayın ikiye bölünmesi mucizesidir. Bu şöyle
olmuştur: Mekkeliler, peygamberimizden, kendilerine bir mucize
göstermesini, ayın ikiye bölünmesini istediler. Peygamberimiz de
onlara istedikleri bu mucizeyi göstermiş, herkes ayın ikiye bölün-
düğünü görmüştür.43
Peygamberimizin mucizelerinden bir diğeri de, kendisine takdim
edilen kızartılmış koyun etinin zehirli olduğunu haber vermiş olması-
dır. Olay şöyle olmuştur:
Medine-i Münevvere’nin yakınında bulunan Hayber fethedilin-
ce, Hayber halkından bir Yahudi kadını bir koyun kızartmış ve ze-
hir katarak peygamberimize getirmişti. Peygamberimiz arkadaşla-
rına, “Etten yemeyiniz” buyurdu. Daha sonra da eti pişiren kadını
getirterek sordu:
—Bu koyunu zehirlemişsin. Kadın;
—Sana kim haber verdi. Peygamberimiz;
—Şu elimdeki et parçası haber verdi, buyurdu. Kadın;
—Evet, zehirledim, dedi. Peygamberimiz;
—Niçin zehirledin, buyurdu. Kadın;
—Düşündüm ki gerçekten peygamber ise ona zarar vermez, değilse
ölür, biz de kurtuluruz, dedi.44
Peygamberimizin geçmiş ve geleceğe ait olayları haber vermesi de
onun mucizelerindendir. Nitekim Bedir savaşından önce bu savaşta
pek çok kimsenin öldürüleceğini isimleri ve yerleriyle birlikte önce-
den haber vermiş ve haber aynen çıkmıştır.45
h) Peygamberimizin Özellikleri
Bütün peygamberler, peygamber olmak itibariyle aralarında bir fark
yoktur. Aralarında ayırım yapmadan hepsinin peygamberliğine inanır
ve hepsinin de Allah tarafından gönderilmiş olduklarını gönülden tas-
dik ederiz.
Ancak, Allah’ın kendilerine verdiği bazı özellikler sebebiyle arala-
rında üstünlük söz konusudur. İşte bizim peygamberimiz bazı özellik-
leri sebebiyle diğer peygamberlerden üstündür.
Bu özellikler şunlardır:
1. Peygamberimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
Diğer peygamberler bir millete, bir kabileye gönderilmişken bizim
peygamberimiz tüm insanlara peygamber, âlemlere rahmet olarak gön-
derilmiştir. Bazılarının sandıkları gibi o, yalnız Arapların değil, bütün
insanların peygamberidir.
2. Peygamberimizin getirdiği din, son dindir.
Peygamberimizin tebliğ ettiği İslam dini, en son ve en mükemmel
dindir. Bundan sonra başka bir din gönderilmeyecek ve bu din hiçbir
değişikliğe uğramadan yaşayacaktır.
3. Peygamberimiz son Peygamberdir.
Peygamberimiz, peygamberlerin sonuncusudur. Ondan sonra baş-
ka peygamber gönderilmeyecektir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyrulmuştur:
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o,
Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla
bilir.”46
Peygamberimizin vefatından sonra bazı kimseler Peygamberlik id-
diasıyla ortaya çıkmışlarsa da bunlar tarihe “Yalancı Peygamberler”
diye geçmişlerdir. “Müseylemetü’l-Kezzâb = Yalancı Müseyleme” bun-
lardan biridir.
4. Peygamberimiz, ümmeti en çok olan peygamberdir.
Peygamberler içerisinde ümmeti en çok olan peygamber, bizim
peygamberimizdir.
Bunlar ve daha birçok özellikleri sebebiyledir ki peygamberimiz,
peygamberlerin en üstünü olmuştur.
DiPNOTLAR
------------
42
17/İsrâ, 15.
43
Buhârî, “Menakıb”, 36.
44
Buhârî, “Bâbu’l-cizye ve’l-muvâdaa”, 7.
45
İbn Kayyim el-Cevziyye, Zâdu’l-Meâd, II, 96.
46
33/Ahzab, 40.
Kaynak
Diyanet islam ilmihali
Peygamberler ve Peygambere Olan İhtiyaç
İmanın altı esasından birisi de peygamberlere inanmaktır.
Peygamber, Farsça bir kelime olup, “haber götüren” demektir. Din-
deki manası ise Allah’ın insanlara doğru yolu göstermek üzere görev-
lendirdiği seçkin insandır. Peygamber, Allah’ın kendisine vahyettiğini
insanlara duyurur, Allah ile kulları arasında elçilik yapar.
Peygamberlerin bir kısmına kitap indirilmiştir. Onlara “resul” de-
nir. Çoğulu “rusül”dür. Bir kısmına da kitap indirilmemiştir. Bunlar,
kendilerinden önceki peygamberlere inen kitaplarla amel eder ve o
kitapları tebliğ ederler. Bunlara da “nebi” denir. Çoğulu “enbiya”dır.
Bu tarife göre, kendisine kitap indirilen resule nebi de denir. Fakat
bir başka peygambere indirilen kitap ile amel eden ve o kitabı tebliğ
eden nebiye resul denmez. Başka bir ifade ile her resul, aynı zamanda
nebidir. Fakat her nebi, resul değildir.
İnsanların peygamberlere ihtiyacı vardır. Çünkü insan, aklıyla her
şeyi bilemez. Bizi ve kâinatı yaratan Allah Teala’yı aklımız ile bulabilir-
sek de, O’na nasıl ibadet edeceğimizi, O’nun emirlerinin ve yasakları-
nın neler olduğunu bilmemiz mümkün değildir. Bunları bize bildiren,
peygamberlerdir. Bunun içindir ki Allah, kendilerine peygamber gön-
dermediği, emir ve yasaklarını peygamberlerle bildirmediği kimselere
azap etmeyeceğini Kur’an-ı Kerim’de haber vermiştir.42
b) Peygamberlerin Görevleri ve Sıfatları
Peygamberler, Allah ile kulları arasında elçilik yaptıklarına göre
görevleri, Allah’ı tanıtmak, O’na nasıl ibadet edileceğini bildirmek,
Allah’ın emir ve yasaklarını duyurmaktır. Bunun için gönderilmiş-
lerdir. Bütün peygamberler bu görevlerini eksiksiz olarak yerine
getirmişlerdir.
Peygamberler bizim gibi insanlardır. Ancak, Allah’ın seçkin kulları
oldukları için birtakım sıfatları vardır. Bu sıfatlar, vacib ve caiz olmak
üzere ikiye ayrılır.
c) Peygamberlerde Bulunması Vacib Olan Sıfatlar
1. Sıdk: “Doğruluk” demektir. Peygamberler doğru ve dürüst in-
sanlardır. Kesin olarak yalan söylemez, hile ve haksızlık yapmazlar.
Din adına ne söylemişlerse hepsi Allah’tandır ve hepsi de doğrudur.
“Oldu” dedikleri şey olmuş, “Olacak” dedikleri ise olacaktır.
Peygamberler, sadece peygamber olduktan sonra değil, peygamber
olmadan önce de yalan söylememişler ve kimseyi aldatmamışlardır.
2. Emanet: Güvenilir olmaktır. Peygamberler her yönden güvenilir
insanlardır. Aldıkları görevleri gereği gibi yapmış, kendilerine emanet
edileni istenildiği gibi korumuş, hıyanette bulunmamışlardır.
3. Tebliğ: “Duyurmak” demektir. Peygamberler Allah tarafından
kendilerine vahyedilmiş olan her şeyi eksiksiz olarak insanlara duyur-
muşlardır. Esasen bu, onların peygamberlik görevidir.
4. Fetanet: Akıllı ve zeki olmaktır. Peygamberler en akıllı ve en
anlayışlı insanlardır. Çünkü akıllı olmasalar görevlerini yapamazlar.
5. İsmet: “Günahtan korunmuş olmak” demektir. Peygamberler
örnek oldukları için Allah onları günah işlemekten korumuştur. Bu
sıfat, peygamberlerden başkasında bulunmaz, yani peygamberlerden
başkası masum değildir.
Peygamberler hakkında vacib olan yani onlarda bulunması gerekli
bu beş sıfat, aynı zamanda onların kibir, hased, riya ve benzeri kötü
huylardan da arınmış olmalarını gerektirir.
Peygamberler hakkında caiz olan sıfatlara gelince, bunlar, aynı za-
manda diğer insanlarda da bulunan sıfatlardır.
Peygamberler de insan oldukları için bizim gibi yer, içer, uyur, yo-
rulur ve tabii ihtiyaçlarıyla meşgul olurlar. Ömürleri sona erince de
ölürler. Nitekim ölmüşlerdir.
d) Kur’an-ı Kerim’de İsmi Geçen Peygamberler
İlk peygamber Âdem (as.) ile son peygamber Muhammed (sas.)
arasında pek çok peygamber gelmiş ve geçmiştir. Bunların kesin sa-
yılarını ancak Allah bilir. Çünkü Kur’an’da bir kısım peygamberlerin
ismi bildirilmiş, ismi bildirilmeyen daha pek çok peygamberin olduğu
ifade edilmiştir. Biz, Allah’ın gönderdiği bütün peygamberlere inanır,
sayılarını Allah’a bırakırız.
Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen peygamberler 25 tane olup şunlardır:
Âdem, İdris, Nuh, Hud, Salih, Şuayb, İbrahim, Lut, İshak, İsmail,
Yakub, Yusuf, Musa, Harun, Davud, Süleyman, Eyyüb, Zülkifl, İlyas,
Elyesa, Zekeriya, Yunus, Yahya, İsa ve Muhammed’dir (as.).
Bunlardan başka Kur’an’da Zulkarneyn, Lokman ve Üzeyir’in de
isimleri geçmektedir. Fakat bunların peygamber oldukları ihtilaflıdır.
Bazılarına göre bunlar da peygamber, bazılarına göre ise peygamber
değil, velidirler. Bunların peygamber oldukları kabul edilirse, Kur’an-ı
Kerim’de ismi geçen peygamberlerin sayısı 28 olmuş olur.
e) Peygamberlerin Tebliğ Ettikleri Dinlerde Aynı Olan Esaslar
Hz. Âdem’den itibaren son peygamber Hz. Muhammed’e (sas.)
gelinceye kadar gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin tebliğ ettikle-
ri din Tevhid dinidir.
Tevhid dininde birtakım esaslar vardır ki bunlar hiçbir peygam-
berde değişmemiştir. Bunlar, yukarıda geçen imanın 6 esasıdır.
Bütün peygamberlerin tebliğ ettikleri dinlerin ruhu ve gayesi, dini
korumak, nefsi korumak, aklı korumak, nesli korumak ve malı koru-
maktır.
Ancak hedef ve gaye bu beş esası korumak olmakla beraber, iba-
detlerin şekilleriyle, helal ve haram ile ilgili bazı hükümler bütün pey-
gamberlerde aynı olmayıp, insanlığın gelişmesine ve zamanın ihtiyaç-
larına uygun olarak değişmiştir.
f) Mucize ve Keramet
Peygamberleri Allah tayin eder, insan çalışmakla peygamber ola-
maz. Allah, insanlar arasından seçerek gönderdiği peygamberleri, pey-
gamber olduklarını ispat için mucize ile teyit etmiştir.
Mucize: Peygamber olarak görevlendirildiğini söyleyen kimsenin
bu sözünde doğru olduğunu ispat etmek için Allah’ın kudretiyle gös-
termiş olduğu olağanüstü olaydır.
Mucize, “bir peygamberin peygamberliğinin şahidi” demektir.
Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber mucize gösteremez.
Tabiat kanunlarına aykırı olarak meydana gelen her olay mucize
değildir. Tarifinden de anlaşılacağı üzere, olayı gösteren kimse pey-
gamber olduğunu söyler ve kendisinden istenilenin de aynısını göste-
rirse, mucize olur.
Şayet, bu olağanüstü olayı gösteren kimse peygamber olduğunu
söylemiyorsa buna keramet denir. Velinin kerameti, tabi olduğu pey-
gamber için bir mucize demektir. Böyle bir olayın, inanmayan kimse-
lerden meydana gelmesi de mümkündür. Buna da “İstidrac” denir.
Her peygamber, kendisinden istenilen mucizeyi göstermiştir. Bizim
peygamberimizin de gösterdiği mucizeler vardır.
g) Peygamberimizin Mucizeleri
Peygamberimizin en büyük mucizesi hiç şüphe yok ki Kur’an-ı
Kerim’dir.
Her peygamber, mucize olarak zamanında en ileri dereceye ulaşmış
olan şeyin daha mükemmelini göstermiştir. Peygamberimizin yaşadığı
asırda ise Arap Yarımadasında ün yapan şey, edebiyat ve şiir idi. Güzel
konuşmak ve şiir yazmak, Araplar arasında çok yaygın idi. Beğenilen
yazılar ödüllendirilmek üzere Kâbe’nin duvarına asılıyordu.
İşte böyle bir zamanda, hiç kimseden ders almayan, hatta okuma
yazma bilmeyen peygamberimizin mübarek ağzından Kur’an ayetleri
dökülüyordu. Ondaki düzgün cümleler ve ifade üstünlüğü onu du-
yan şair ve edipleri hayrete düşürüyordu. Kur’an için “Sihirdir”, “şi-
irdir” diyenler oldu ise de Kur’an onlara meydan okudu: “En küçük
bir suresine benzer getirin dedi”, getiremediler. Çünkü Kur’an, insan
sözü değil, Allah kelamıdır.
Peygamberimizin Kur’an-ı Kerim’den başka mucizeleri de var-
dır. Bunlardan birisi, ayın ikiye bölünmesi mucizesidir. Bu şöyle
olmuştur: Mekkeliler, peygamberimizden, kendilerine bir mucize
göstermesini, ayın ikiye bölünmesini istediler. Peygamberimiz de
onlara istedikleri bu mucizeyi göstermiş, herkes ayın ikiye bölün-
düğünü görmüştür.43
Peygamberimizin mucizelerinden bir diğeri de, kendisine takdim
edilen kızartılmış koyun etinin zehirli olduğunu haber vermiş olması-
dır. Olay şöyle olmuştur:
Medine-i Münevvere’nin yakınında bulunan Hayber fethedilin-
ce, Hayber halkından bir Yahudi kadını bir koyun kızartmış ve ze-
hir katarak peygamberimize getirmişti. Peygamberimiz arkadaşla-
rına, “Etten yemeyiniz” buyurdu. Daha sonra da eti pişiren kadını
getirterek sordu:
—Bu koyunu zehirlemişsin. Kadın;
—Sana kim haber verdi. Peygamberimiz;
—Şu elimdeki et parçası haber verdi, buyurdu. Kadın;
—Evet, zehirledim, dedi. Peygamberimiz;
—Niçin zehirledin, buyurdu. Kadın;
—Düşündüm ki gerçekten peygamber ise ona zarar vermez, değilse
ölür, biz de kurtuluruz, dedi.44
Peygamberimizin geçmiş ve geleceğe ait olayları haber vermesi de
onun mucizelerindendir. Nitekim Bedir savaşından önce bu savaşta
pek çok kimsenin öldürüleceğini isimleri ve yerleriyle birlikte önce-
den haber vermiş ve haber aynen çıkmıştır.45
h) Peygamberimizin Özellikleri
Bütün peygamberler, peygamber olmak itibariyle aralarında bir fark
yoktur. Aralarında ayırım yapmadan hepsinin peygamberliğine inanır
ve hepsinin de Allah tarafından gönderilmiş olduklarını gönülden tas-
dik ederiz.
Ancak, Allah’ın kendilerine verdiği bazı özellikler sebebiyle arala-
rında üstünlük söz konusudur. İşte bizim peygamberimiz bazı özellik-
leri sebebiyle diğer peygamberlerden üstündür.
Bu özellikler şunlardır:
1. Peygamberimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
Diğer peygamberler bir millete, bir kabileye gönderilmişken bizim
peygamberimiz tüm insanlara peygamber, âlemlere rahmet olarak gön-
derilmiştir. Bazılarının sandıkları gibi o, yalnız Arapların değil, bütün
insanların peygamberidir.
2. Peygamberimizin getirdiği din, son dindir.
Peygamberimizin tebliğ ettiği İslam dini, en son ve en mükemmel
dindir. Bundan sonra başka bir din gönderilmeyecek ve bu din hiçbir
değişikliğe uğramadan yaşayacaktır.
3. Peygamberimiz son Peygamberdir.
Peygamberimiz, peygamberlerin sonuncusudur. Ondan sonra baş-
ka peygamber gönderilmeyecektir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyrulmuştur:
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o,
Allah’ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla
bilir.”46
Peygamberimizin vefatından sonra bazı kimseler Peygamberlik id-
diasıyla ortaya çıkmışlarsa da bunlar tarihe “Yalancı Peygamberler”
diye geçmişlerdir. “Müseylemetü’l-Kezzâb = Yalancı Müseyleme” bun-
lardan biridir.
4. Peygamberimiz, ümmeti en çok olan peygamberdir.
Peygamberler içerisinde ümmeti en çok olan peygamber, bizim
peygamberimizdir.
Bunlar ve daha birçok özellikleri sebebiyledir ki peygamberimiz,
peygamberlerin en üstünü olmuştur.
DiPNOTLAR
------------
42
17/İsrâ, 15.
43
Buhârî, “Menakıb”, 36.
44
Buhârî, “Bâbu’l-cizye ve’l-muvâdaa”, 7.
45
İbn Kayyim el-Cevziyye, Zâdu’l-Meâd, II, 96.
46
33/Ahzab, 40.
Kaynak
Diyanet islam ilmihali