09-01-2018, 09:49 AM
Türk Tarihinde Müzikle Tedavi - Music Terapi
Türklerde müzikle tedavi
Müzik, duyguları yoğunlaştıran bir özelliğe sahip olduğundan, pek çok
medeniyetlerde dini duyguların güçlenmesinde, hastalıkların tedavisinde oldukça
yaygın bir yöntem olarak kullanılmıştır. Türklerde müzik, Türk tarihi kadar
eskiye gitmektedir. Bazı tarih ve müzik bilim adamları en az 6000 yıldan beri
devam eden bir Türk müziği tarihinden bahsetmektedir.
Orta Asya döneminde kullanılan kopuz veya saz tedavi edici, iyi ruhları çağıran,
kötü ruhları kovan önemli bir çalgı olarak kullanılmıştır. Ayrıca Altaylar ve
kuzeyinde davullar da hasta tedavisinde ve dini törenlerde özellikle “şamanlar”
tarafından kullanılmıştır. Şaman herşeyden önce kendine özgü tekniğiyle, ruhu
göklere yükselten veya yer altına indiren bedenin vücuttan ayrıldığını
hissettiren bir trans (aşkın) ustasıdır.
Daha sonra İslam dini tesiri ile “Baksı” adını alan tedavi eden hekimler Altay,
Kaşgar, Kırgız Türklerinde ortaya çıkmıştır. Baksı, seans süresince müzik, şiir,
taklit ve dansı sanatkar bir biçimde birleştirerek hastayı iyileştirmeye
çalışmıştır. Kendisinden tamamen geçtiği zaman(trans) yaptığı dansın özellikle
iyileştirici bir güce sahip olduğuna inanılmıştır.
İslam Medeniyeti tarihinde özelikle tasavvuf ekolü mensupları(sufiler) müzikle
uğraşmış, kullanmış ve savunmuşlardır. Sufiler, akli ve asabi hastalıkların
müzik ile tedavi edildiğinden bahsetmişlerdir.
Türk Müziği makamlarının ruha olan etkileri Farabi’ye göre şöyle
sınıflandırılmıştır:
1. Rast makamı: İnsana sefa(neşe-huzur) verir.
2. Rehavi makamı: İnsana beka(sonsuzluk fikri) verir.
3. Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir.
4. Büzürk makamı: İnsana havf(korku) verir.
5. Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir.
6. Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
7. Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir.
8. Zirgüle makamı: İnsana uyku verir.
9. Saba makamı:İnsana cesaret,kuvvet verir.
10. Buselik makamı: İnsana kuvvet verir.
11. Hüseyni makamı: İnsana sükunet, rahatlık verir.
12. Hicaz makamı:İnsana tevazu(alçakgönüllülük) verir.
Farabi Türk müziği makamlarının zamana göre psikolojik etkilerini de şu şekilde
göstermiştir:
1. Rehavi makamı: yalancı sabah vaktinde etkili
2. Hüseyni makamı: sabahleyin etkili
3. Rast makamı: güneş iki mızrak boyu etkili
4. Buselik makamı: kuşluk vaktinde etkili
5. Zirgüle makamı: öğleye doğru etkili
6. Uşşak makamı: öğle vakti etkili
7. Hicaz makamı: ikindi vakti etkili
8. Irak makamı: akşam üstü etkili
9. Isfahan makamı: gün batarken etkili
10. Neva makamı: akşam vakti etkili
11. Büzürk makamı: yatsıdan sonra etkili
12. Zirefkend makamı: uyku zamanı etkilidir.
Duygusal olarak makamların insan üzerindeki tesirleri hekimlerce şöyle
açıklanır:
1. Irak makamı insana tat ve çeşni
2. Zirgüle makamı uyku
3. Rehavi makamı ağlama
4. Hüseyni makamı güzellik
5. Hicaz makamı alçak gönüllülük
6. Neva makamı yiğitlik
7. Uşşak makamı gülme hisleri verir.
Büyük İslam bilgini ve filozoflarından İbn Sina (980-1037) Farabi’nin
eserlerinden çok yararlandığını ve hatta musikiyi de ondan öğrenerek tıp
mesleğinde uyguladığını ifade etmiş ve şöyle demiştir: “Tedavinin en iyi
yollarından, en etkililerinden biri hastanın aklî ve ruhî güçlerini artırmak,
ona hastalıkla daha iyi mücadele etmek için cesaret vermek, hastanın çevresi
sevimli, hoşa gider hale getirmek ona en iyi musikiyi dinletmek ve onu sevdiği
insanlarla biraraya getirmektir.”
İslamiyetten önceki Asya Türk Musikisindeki beşseslilik, dini tesirle birlikte
değişmeye başlamış ve bir gamda sekiz ses kullanılmaya başlanmıştır. Bu müzik
yavaş yavaş Selçuklu müziğini ve bununla yakın ilgisi olan Mevlevi Müziğini
oluşturmuştur. 13.yüzyılda yaşayan Safiyüddin Urmevi büyük Türk-İslam bilgini
olarak karşımıza çıkar. Safiyüddin, Türk Musikisi sistemini ilmi şekilde ortaya
koymuş, santur, nüzhe, mugni gibi çalgıları icat etmiştir.
Safiyüddin’den sonra, 1360-1435 yılları arasında yaşamış Hoca Abdülkadir
Meragi’den doğunun yetiştirdiği en büyük bestekar, musiki bilgini, hanende,
sazende olarak söz edilir. 1207 yıllarında doğmuş olan Mevlana’nın babası
Bahaeddin Veled Anadoluya gelirken mevlevi kültürünü oluşturan ney, rebab, çeng,
kudüm, halile, mazhar gibi çalgıları getirmiştir. Musikiye zamanla Itri, İsmail
Dede Efendi gibi dahi bestekarlar girmiştir.
Kaynak;Yrd. Doç. Dr. Pınar SOMAKCI’nın Türklerde Müzikle Tedavi başlıklı
çalışmasından.
Kaynak:
---------
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı : 15 Yıl : 2003/2 (131-140 s.)