Tiryaki Board
Siyah ve Beyazin - iyi ve Kötünün Mukayesesi (Kar©glanin 12 Mart 2018 Vaazi) - Printable Version

+- Tiryaki Board ()
+-- Forum: TASAVVUFİ VAAZLAR DİNİ SOHBETLER (/forumdisplay.php?fid=9)
+--- Forum: Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanın Tasavvuf Sohbetleri Arşivi (/forumdisplay.php?fid=209)
+---- Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi (/forumdisplay.php?fid=210)
+---- Thread: Siyah ve Beyazin - iyi ve Kötünün Mukayesesi (Kar©glanin 12 Mart 2018 Vaazi) (/showthread.php?tid=44)



Siyah ve Beyazin - iyi ve Kötünün Mukayesesi (Kar©glanin 12 Mart 2018 Vaazi) - RasitTunca - 05-24-2018



Siyah ve Beyazın - iyi ve Kötünün Mukayesesi

(Kar©glanin 12 Mart 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ رُسُلًا إِلَى قَوْمِهِمْ فَجَاؤُوهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَانتَقَمْنَا مِنَ الَّذِينَ أَجْرَمُوا وَكَانَ حَقًّا عَلَيْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِنِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lekad erselnâ min kablike rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fentekamnâ minellezîne ecramû, ve kâne hakkan aleynâ nasrul mu’minîn

Meali :

Andolsun, senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik. Peygamberler onlara apaçık mucizeler getirdiler. Biz de suç işleyenlerden intikam aldık. Mü’minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.

Sadakallahul Aziym RUM Suresi 47. ayet


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:

- Adil devlet başkanı,
- Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
- Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,
- Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit,
-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
- Tenhada Allah'ı anıp göz yaşı döken kişi."

( Hadis-i Şerif , Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudüd 19; Müslim, Zekat 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesaî, Kudat 2 )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Beyazin icine siyah, ne kadar güzel yakişir, yine siyahin icinede, beyaz ne kadar güzel yakişir, hani siyah bir takim elbisenin icine beyaz gömlek, ve icinede yine siyah kiravat, veya beyaz takim elbisenin icine siyah bir kravat, yada siyah gömlek, beyaz kravat, gecenin icinde yildizlar, ne kadar güzel degilmi , yine şöyle hic bir bulutun olmadigi bir günde, altinda gölgenilcek bir bulut, yada bir agac gölgesi, ne güzeldir degilmi, yani

Bahardayiz ve 21 Hazirana dogru yol aliyoruz, en uzun güne dogru, yani işde yaz geldimi, tarlada takkada calişan, garip ciftciler için, tarlasinda bir dal varsa, ne güzeldir, ögle yemegi yiyecegi zaman, gider dalinin altindaki gölgelige oturur, hem dinlenir, hem serinler, hem yemegini yer, amma ya bir de dal yoksa, hicbir gölge yoksa, yani

Abdest alırken başı mesh ederken okunacak dua :

Allahümme harrim şa’rî ve beşerî alen-Nâr. Ve ezıllenî tahte zıllî arşike yevme lâ zılle illâ zıllü arşike,düâsı okunur.

“Ey Rabbim! Saçımı ve kafamı (Tepemi) ateşten koru. Arş’ının gölgesinden başka bir gölgenin bulunmadığı günde, beni Arş’ının gölgesi altında gölgelendir.”

Yani bu, bu dünyadami ahirettemi olacak olan, eger bu dünyada ise ahiret yurdu neresi, yani işte dedikya, yaz gününde, elli derece, kirk derece sicak olan bir bölgede, gölgenin olmadigi bir yerde, insan bir dalin gölgesine, azicik bir bulut gölgesine, nasil muhtac kalir, nitekim arabistan sicak ve Peygamberimizin üstünde onu takip eden, ve onu sicakdan korumak için, onu gölgelendiren, bir bulluttan bahsedilir.

[İsrail oğullarının çöl yolculuğunda, güneşin ışıklarını engelleyip, yakıcılığına ve ortamın daha serin olmasına vesile olan bulut anlatımının bir benzeri, İslam tarihinde Hz. Muhammed dönemi rivayetlerinde de anlatılmaktadır.

Rahip Bahira olayı olarak nakledilen rivayet şöyledir: ”Bu defa Bahira, onlara çok çok yemek yaptı. Rivayete göre onun bu tavrı, kafilede bir şey görmesinden, kafile içinde sadece Resulullah (s.a.v)’i gölgelendiren bir bulut görmesinden ileri geliyordu. Kafile, manastıra yakın bir ağacın gölgesine konaklamıştı. O buluta baktılar, bir de ne görsünler, ağaca yaklaşıp gölge etmiş, ağacın dalları da Resulullah(s.a.v)’e sarkmış. Bahira bu durumu görünce manastırdan indi.”

Bir Hıristiyan papazı olan Bahira’nın, Tevrat bilgisinden dolayı, Hz. Muhammed ile birlikte onun üzerinde hareket eden bulut’u; çölde Hz. Musa ve İsrailoğulları ile birlikte hareket eden bulut mucizesine benzeterek, bunun Hz. Muhammed’in ilerde nitelikli bir kişi olmasına delalet ettiğini açıklamıştır.

Hristitan Rahip Bahira’yı böyle düşündürttüren, Tevrat’ta yer alan şu anlatımlar bize olayın mahiyetini izah etmektedir. “İkinci yılın ikinci ayının yirminci günü BULUT Levha Sandığı'nın bulunduğu konutun üzerinden kalktı. İsrailliler de Sina Çölü'nden göç etmeye başladılar. BULUT Paran Çölü'nde durdu.” “Konakladıkları yerden ayrıldıklarında da Rab'bin BULUTU gündüzün onların üzerinde duruyordu.” “Rab'bin buyruğu uyarınca göç eder, yine Rab'bin buyruğu uyarınca konaklarlardı. BULUT konutun üzerinde durdukça yerlerinden ayrılmazlardı.”

İncil’lerde de “bulut” ile ilgili anlatımlar bulunmaktadır. “Petrus hâlâ konuşurken, parlak bir BULUT birden onları gölgeledi. Buluttan gelen bir ses, «Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum. O'nu dinleyin!» dedi.”

Yine Kur’an, İsrail oğullarının inançlarında yer alan; “Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerinin gelmesini mi beklerler Hâlbuki iş bitirilmiştir. Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür.” Ayeti ile Tevrat kıssalarında anlatılan bulut metoforu anlatımlarına atıf yapar.][1]

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وْمَ تُبَدَّلُ الأَرْضُ غَيْرَ الأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ وَبَرَزُواْ للّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yevme tubeddelul ardu gayral ardı ves semâvâtu ve berazû lillâhil vâhıdil kahhâr.

Meali :

O gün yer, başka bir yere, gökler de başka göklere dönüştürülür ve insanlar bir ve kahhar (her şeyin üzerinde yegâne hâkim) olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.

(Sadakallahul Aziym İBRAHİM Suresi 48. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ وَإِذَا النُّجُومُ انكَدَرَتْ وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ وَإِذَا الْمَوْؤُودَةُ سُئِلَتْ بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ وَإِذَا السَّمَاء كُشِطَتْ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İzâş şemsu kuvvirat. Ve izân nucûmun kederat. Ve izâl cibâlu suyyirat. Ve izâl ışâru uttılet. Ve izâl vuhûşu huşirat. Ve izâl bihâru succirat. Ve izân nufûsu zuvvicet. Ve izâl mev’ûdetu suilet. Bi eyyi zenbin kutilet. Ve izâs suhufu nuşirat. Ve izâs semâu kuşitat.

Meali :

Güneş bürülüp dürüldüğü zaman. Ve yıldızlar solduğu (enerjilerini tükettiği) zaman. Ve dağlar yürütüldüğü zaman.Ve yüklü develer salındığı (başıboş bırakıldığı), kıymetli dünya malları terkedildiği zaman. Ve vahşi hayvanlar toplandığı zaman. Ve denizler ateşlendiği kaynatildigi zaman. Ve korkudan nefesler hizlandiginda yada hizli hizli nefes almaya vermeye başlandiginda. Her dogana nicin dogdugu sorulduğu zaman. ölenlerede Hangi günah sebebi ile öldürüldügü sorulduğu zaman. Ve sayfalar (amel defterleri) açıldığı (herkesin hayat filmi oynatıldığı) zaman. Ve sema (mekânlarından) sıyrılıp hizlandikca hizlandığı zaman.

(Sadakallahul Aziym TEKVİR Suresi 1 den 11. ayete kadar 11 dahil)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

كَيْفَ تَتَّقُونَ إِن كَفَرْتُمْ يَوْمًا يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شِيبًا لسَّمَاء مُنفَطِرٌ بِهِ كَانَ وَعْدُهُ مَفْعُولًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe keyfe tettekûne in kefertum yevmen yec’alul vildâne şîbâ, Es semâu munfatırun bihî, kâne va’duhu mef’ûlâ.

Meali :

Eğer inkâr ederseniz, o taktirde çocukların saçlarını (korkudan) ağartan o günden kendinizi nasıl koruyacaksınız? o gün yaptiklariniz sebebi ile rabbinin vaadi olan olur ve gök bile yirtilir ayrilir.

(Sadakallahul Aziym MUZZEMMİL Suresi 18. ayet)

Elektrikde mesela matkap denen aleti, eger sen bir dirence tabi tutmazsan, yani ya bir delik delcek yahut vida vidalyacak yahut harc kariştircaksin ve bir direnc uygulayacaksin, yok eger teltegine basip, gaz verirsen, onun motoru hizlanirda hizlanir, hizlanirda hizlanir, ve sonunda kendini parcalar, yani işde o ayette gecen "sema hizlandikca, hizlanir, ve sonunda semada yirtilir, dayanamaz." deniyor. Ayni matkaplardaki sistem gibi, yani Allah onu bir direnc ile rayinda tutmakda, işde o direnc, mesela, gece gündüze direnc gösterir, gündüzde geceye direnc saglar, yine tatli aciya, aci tatliya, iyi kötüye, kötü iyiye, kafir mümine, müminde kafire direnc yaparki, bu kainat rayinda yüzsün. işde şeytanda bu direncin, sadece parcalarindan bir parcasidir ki, o da iyilerin aşiri gidip, kendinlerini parcalamamalari için. Yine iyilerde şeytanin direncini oluştururki şeytanda haddini aşmasin diye, yani gecede yildizlar gibi, geceyi yirtan işiklar, geceyi delip gelen yildizlar, nitekim Tarik süresinde öyle demiyormu Rabbimiz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَالسَّمَاء وَالطَّارِقِ وَمَا أَدْرَاكَ مَا الطَّارِقُ النَّجْمُ الثَّاقِبُ إِن كُلُّ نَفْسٍ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ves semâi vet târık. Ve mâ edrâke mât târık. En necmus sâkıb. İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfız.

Meali :

Târıkın da yani Rayinda Yolunda yürüyen (yüzen akip giden) Semaya (Göğe) andolsun. Târıkın ne olduğunu, o yolun rayin ne oldugunu sen ne bileceksin? O, (ışığıyla karanlığı) delen bir yıldızdır. (Hz Mehdi ve Yolu). O gün Bütün nefisler onun ile muhafaza edilip rayinda tutulur.

(Sadakallahul Aziym TARIK Suresi 1.2.3.4. ayetler)

Ve daha önce anlattik, yagmur, kar, sicak, soguk, hepsi birer frekansin, ve duygu ve amelin (Bazi Fiilerin) karşiligidir, öyle olunca, bazi ameller dünyayi güneşe yakalaştirip, Allahin gadabini ceker, yani gadab sicak ve cehennem ve azab , bazi güzel ameller ise, Allahin rahmetini ceker, yani yagmur yagip, bulut olup, havanin serin olmasini saglar, bazi amellerde, Allahdan uzaklaşip, karanliga, dibe dogru gitmemimize sebeb olur ki, kiş mevsimi gelir, ve bunu kisa örneklerle daha önceleri anlatmiştik.

Yaptiginiz ameller yüzünden Allahin gadabini cekince, Denizlerin bile sicakdan tutuşturuldugu, o gölgenin kalmadigi, o zor günlerde, bir gölge bulabilcek, ve bir damla yagmur indirebilcek, Allahin rahmetini cekecek amel sahibi yedi zümre insan, o yukardaki hadisde nakledildi ki onlar :

"Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:

1- Adil devlet başkanı,
2- Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
3- Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,
4- Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
5- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit,
6-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
7- Tenhada Allah'ı anıp göz yaşı döken kişi."
ve sekizinciler ise
8 - Borçluya zaman ve mühlet veren veya borcunun bir kısmını borçluya bağışlayan kimseler

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Kim darda kalan borçluya zaman tanırsa veya alacağının tamamını veya bir kısmını borçluya bağışlarsa Allah kıyamette hiçbir gölgenin olmadığı günde kendi arşının gölgesinde gölgelendirecektir.”

( Hadis-i Şerif , Müslim, Zühd 74, Tirmizî, Büyu' 67; İbn Mace, Sadakat 14)

Yani, o günlerde, bu kimselerin oldugu yerlere, yagmur ve bulutlar gidecek, Allahin rahmetini cekecekler, bu kimselerin olmadigi yerler veya, bu amelerin yapilamdigi yerler veya, onlarin ziddi ile amel olunan yerler ise kavrulcak yancak.

"Cennet " diye bir umut insana bir ömür namaz kildirtiyor, bir ömür her ramazan oruc tutturuyor, evet niyet cennette degil amma, iyilikler diyari cennet diye anildigi için, hedef iyler yurduna gitmek, yani öyleki : umutlu olmak lazim amma, cenneti hic gören varmi? bilen varmi? gidip gelen varmi? yok. muhammedden ne duyduk, ne ögrendikse, o kadarini biliyoruz, amma ona ragmen, görmedigimiz bilmedigimiz cennet ugruna, akşama kadar ac duruyoruz, namaz diye günümüzü bölüp bölüp, secdelere variyoruz, umut işte umuuuuuuut, tükendimiydi o, sende bittin, bende bittim demekdir, amma bugünlerede şükür, daha önce bu da yokdu, bak iki kelime kelam edecek kadar yakin oldu bazi kimseler, ya birde umutlar bitipde, varipda yerinde bulamaycak oldugumuz zamana varirsak, ecel kimseye cok uzak degil, nede cok yakin degil, ani yaşamak , ve imtihandaki sorulara, dogru karar ve cevaplar veermek, imtihanin geregi, yoksa imtihanda her ögrenci, her sorunun cevabini bilmez, sadece bildigini sandiklarini, bildigi yol ve yöntem ile, cözmeye calişir, sorunun cevabi ise, soruyu soranda gizlidir.

ve ahiret neresidr, kiyamet ne zaman kopacak , cennet neresidir, iyiler yurdu neresidir, neden namaz kilariz, neden oruc tutariz, kadinlar neden örtünmelidir, hepsi birer ayri soru, ve bizler, kendi cevaplarimizi vermek ile yükümlüyüz, yoksa degerlendirmeyi yapacak olan, yüce Rahman, ve cevaplar onun katinda gizli. bizler ancak bildigimizi sandigmiz sorulardan başlayip, kendi dogrularimizi cevap olarak yaşamakla sorumluyuz, ve evet peygamberler ve kitaplar ise, bizim bu imtihanda, sorularin cevabini arayip bulmamiz için, calişacagimiz kaynak ve bilgi merkezleri, onlarda beşerdiler, onlarda sadece kendilerince belki, cevap verenler arasinda, en yakin cevabi verebilenlerdir ancak. amma insan işde istidatina göre, en iyi cevabi bulmaya calişmali ve %90 dan %100 ulaşsin, yoksa sinifda kalanda olur, gecende olur, veya orta yollu hallerde olur. zirveye cikmak istidat meselesi, her sene üniversite sinavi olur, amma birinci ikinci yalniz birkac ögrencidir, onlardan sadece birisi birinci ve digerleri ise, onun alt kademeleri, o yüzden hedef ne kadar yüksek olursa olsun, degerledirmeyi yapanin insiyatifi ise, birinciyi sececek olan mercicinin, iyiden yanami, yoksa kötüden yanami oldugu, ve ona göre, iyi ne? kötü ne? o dur, yoksa herkesin bir iyisi var, bir kötüsü var. mesela ekşi sevene en tatli gelen şey ekşi, hic ekşi ye tatli denirmi? evet o ekşi seven adam ekşiye tatli gözüyle bakiyor, cünkü onun ekşisi ona tatli. Sana en tatli gelen ne? kötülkdenmi zevk aliyorsun, iyilikden mi? yani herkesin bir dogrusu var, amma Allah a göre iyi ne? kötü ne? hangisi daha üstün? işde 21 Haziran a varinca, iyilik güzellik, koygun sicak, tatli meyvalar var, ve amma az sonra sonbahara yöneldimi, sonbahar ve kişa varinca,meyvamiz portakal limon ve ekşi ve soguk meyvalar, ve soguk, yani hangisi hangisine üstün? zamani gelince, insan nasil portakali özler, ve arar, kişin portakal olmasa ne yiyecekdik degilmi? yani göreceli hayat, ve iki kutuplu hayat, ne kötüler cok kötüdür, ve zararlidir, ne de iyiler en iyidir ve yararlidir. Allah iyilerden olun dediyse, iyi ol, amma tercih hakkinida birakmiş, sende ekşi ve kötü ve siyahi seviyorsan, onuda senin tercihine birakmiş be gülüm. zorlama kimseyi, ille tatli veya karpuz yiyeceksin diye, o karpuz yer ise, ardina kusacak belki, digerinide zorlama illa portakal ye diye, o da portakal yiyince hasta olcak belki, istidat meselesi azizim, istidat.

Sen Hic Portakal yedinmi - portakal senin için tatlimi ekşimiydi, ya peki tatli Portakal yedinmi

Portakal ekşi bir meyva olmasina ragmen, hem ekşi, hemde tatli olan meyvadir, hem ekşi hemde tatli ayni anda onun icinde gizli, yani öyle olunca, Truncuyu sevmek demek, mehdiyi sevmek demek, o mehdi her halti gevmesine ragmen, onu sevebilmek demekdir, iyi ve iyi davranani herkes sever, kötüler bile sever, amma nasil davrancagi belli olmayan, tatlimi ekşimi beli olmayan brini sevmek, ve onu takip etmek, ona ve onun emrine uymak, yani o ekşi ve kötü oldugunda, kötü en kötü olabilmek, o tatli ve yumuşak naif oldugunda, ondan daha naif olabilmek, turuncu bu, turuncu ve turuncu meyva portakal, mevsimin son meyvalarindan, yani yani mevsimin sonu, ve mehdi ise dünyanin ömrünün sonunda dünyaya gelen, son rehber ve imam, ve rengini o yüzden turuncu secdi, o yüzden onu sevmek demek ekşi portakali, tatli tatli yemek, yüzünü buruşturmadan yiyebilmek, aciyi sevebilmek, siyahida sevebilmek, onada müsamaha taniyabilmek, yoksa sen Allah dan dahami yükseksinki, kötüleri öldürelimde iyiler kalsin diyorsun. Halbuki hani Nuh dede öyle istedi, Rabbimiz de dünyayi yagmur ve su ile yikadi, sildi tertemiz yapti. Ne oldu peki, dünyada kötü kalmadiydi hani, hep iyiler ve imanli olanlar gemideydi, peki nereden türedi bu sonradanki kötüler? nereden olacak, iyilerin icinden, öyle olunca kafirleri kesmek bicmek, onlari yok etmek care degil, sen en kötü olabilcek bir potansiyeldesin kendin. cünkü Allah senin icine, kötülügü emreden bir nefis "emmara Nefis" Kötülügü emreden bir nefis koydu birde kemale ermiş kendini olgunlaştirmiş nefis koydu, o emmare nefs seni en kötü yapmaya yeterde artar, o zaman haydi kafirleri kestinde, ya sen kendinide kesmeyi düsündünmü? ya da düşünen varmi, var Adolf Hitler Rabbimize öyle niyaz etmiş, öyle demiş "Allahim, bu dünyayi sana, yarattigin günkü gibi tertemiz ve boş teslim edecegim." demiş o yüzden savaş etmiş. Yani öyle olunca, yani herkesi öldürüpde birde ardina kendini de öldürmek kimin görevi? Tabiki Azrail herkesi öldürüyor, bir gün herkes ölünce, onada "sen de öl" denilcek ve intahar etmek zorunda kalacak, emir kulu cünkü, aynen hitler misali , Hitler kim? gizli Azrail görevindeki insan, öyle olunca herkesin günah işleme veya işlememe gibi bir serbestisi ve tercih hakki varken, yine iman etmek veya etmemek hakkinda, yine tercih hakki varken, sen kimsinde, dünyada imansiz birakmiyacaksin, yani Osmanli davasi bu işte, amma dedik ya önümüzde Nuh ümmeti gibi bir örnek varken, bu dava ancak ve ancak ahmaklik, yani sen kendin kötü olma potansiyelini icinde taşiyorsun, yine bilim adamlari diyor ki : dünyada hic erkek kalmasa, kadin kalsa, kadinlarin bazisi erkeklik gösterebilcekmiş ve onlardanda döllenme olup kendi erkegini kendisi üretebilcekmiş ancak sadece erkek kalirsa o zaman ise üreyemyecek ve insanlik son bulacakmiş yani, peki öylemidir? halbuki X eger yalniz kalirsa bir bacagini kesince yada kisaltinca Y olur, veya Sadece Y kalsa, bir bcak daha uzzatip cikarip X meydana geteriebilir, yani X yeye Y de X e dönüşebilir, işte Bülent Ersoy erkekden Kadin olan insan, ve işte Rüzgar Erkoclar kadindan erkek olan insan, ve Amerika başkani Trump diş işleri bakanligina pompeye isimli birini gecirmiş, peki pompeyeler yine yaratatildi Allah salakmi ki bu sapiklarida imal etti, peki işte kiyamaet alameti olan "katirin dogurmasi" vaktine geldik demek ki, yani bülent gibilerin ve rüzgar gibilerin cocugu olmasi, yani pompeye soyuna rahmet inmesi, dün gazab indi, bu gün rahmetmi incek, ee devir degişdi, bu yükü yüklenebilcek insanlar ancak bu devirde var, bu gün bazi avrupa devletleri, iki ayni cinsin evlenmesi serbestisini yasalarina koydu, artik serbest, yani pompeye halkida ayaga kalkmiş ve KIYAM etmiş, ve hala ayni ahlakda devam ediyorlar, yani artik bunlarinda cocuk yapabilcegi, ortaya cikarsa, işte "katir dogurdu", olur ve kiyamete bir adim daha yaklaştik demek olur. amma lazimmi bunlar, bak işde cocuk yapabilcek erkek kalmazsa dünyada, yada dogurabilcek kadin kalmazsa, bu yahudilerin geni oynayarak, insan nesilini kuruttuklari, kisir yaptiklari bir devirde, lazimmi onlar, tabi lazim, Allah dilerse 90 lik kisir zekeriya karisindan yahya, yani hayat dogurtandir, ne cabuk unuttun ahmak insan, ve Allah dilersede işde böyle dönme pmpeye cocuklarindan da soyu devam ettirir, düne kadar gömlegi corabi ters giyince, işlerimizin ters gidecegine inanirdik, bu gün moda diye ters dikilimiş gömlekler montlar moda oldu, yani işte rüzgar tersine dönen dönme insan, ister o yanna dön, ister bu yanna, o da Allah in kulumu? evet, yasakmi? dün yaasakdi, bu gün insanlik serbest birakdi, peki muhammedin sözünü ne cabuk unuttuk diyecegiz amma, o demedi mi "katir dogurunca, kiyameti bekleyin." olurmu? olur, yeterki insanlik yok olmasin, varligina devam etsin, arik dillerde pompeye pompeye türküsü cigrilcak, neden? cünkü Amerikan .... öyle olunca iyilerin icinde kötü ve günah potansiyeli var, kötülerin icindede iylik ve sevap işleme potansieyeli var, o zaman ne erkek üstündür diyebiliriz, veya nede kadin üstündür, yine ne gece üstündür, yada nede gündüz, yine ne müminler iyidir, kafirler kötüdür, bak kafir sandigin Bili Geats in yaptigi bilgisayar yazilimini kullanip, dünyanin dört bir yani ile muhabbet edebiliyorsun, peki o mu kafir kötü, senmi günahkarsin, kim kötü, bilgisayari kolay kullanim yazilimi olan windowsu buldugu icinmi kötü? ya sen ne yaptin, bu dünya için neyin var, ardina birakacagin birsey yok, kocaman bir hiiiiiic, ne silah ne binek ne ucak ne füze ne ilac, neyin var, yok utanmiyonmu birde bu dünyaya ne güzel miraslar birakip gidenleri kafir diye nitelendirmege, ve onlari kesmek lazim, kilicla dogramak lazim demeye utanmiyonmu! peki ya kendini kötü atfedenler, sen iyilik nedir hic yedinmi? tattinmi? bir hayvana su vermek, bir hayvan besleyip sevmek, yada bir fakiri yedirmek icirmek, ve onun sana teşekkür edip, seni büyük insan görmesi kadar tatli bir duygu varmi, yani onu ciplakken giydirdin, sanki onun taptigi tanrsi oldun, yine hasta idi tedavi ettin, sana ne kadar müteşekkür kalir, nasil teşekkür edecegini bilemez degilmi? sen tattinmi bu kadar güzel duygulari tatmadinsa, bir tad, bak nasil güzel duygular, yani sende iyi olup, sende o duyguyu yaşayabilirsin, ve yine Allah müminede kurban kes diyor, öldür diyor, yani cana kiy diyor, peki mümin caani olabilirmi, kurban kesiyoruz diye, binlerce mümin, hersene kurban bayraminda caani olmuyormu? peki nedir o zaman bu iyilik, kurban kesip cana kiymakmi iyilik, bumu yani, görmüyonmü iyilik ne?

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Dünyanın ömrü bir gündür, ve Ben insanlığın, ikindi vaktinde dünyaya geldim.”

( Hadis-i Şerif )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Benim ümmetimin ömrü 1.500 seneyi pek geçmeyecek.”

( Hadis-i Şerif)

burda "elfe und nisfun" kelimesi yani bir bin sene ve birde yarisi kadar daha demekdir bu , peki ne olcak ondan sonra, dünya kafirmi olacak, ve bu sene hicri 1439 ve hicretten önce peygamerimize kirk yaşinda peygamberlik geldiyse, peygamber geleli etti arti kirk daha 1479 ve Peygamber efendimiz (s.a.v) 622-yilinda 51 yaşında hicret etmişdir. oda dmek olurki bir 11 senede peygamberlikden sonra gecmişse, hicret etmiş ve arti 11 sene daha ekliyoruz ve etti 1490 sene, ve eger 1500i gecmeyecek ise Allahu alem kalan zamanimiz belkide sadece ve sadece 10 sene, ey insanlik ya güzel güzel yaşadiniz adam oldunuz, yada ümmeti muhammed bitecek ise, o zaman onlardan sonra insanligin durumu ne olacak, yani Peygamber demiyor ki bu insanligin ömrü 1500 seneyi gecmeyecek, yani diyor ki : ümmetinin ömrü, yani müslümanlik veya hiristiyanlik veya Allah inanci diye birşey kalmayacak, demekki o zamandan sonra, yani dinler cökecek, ve eger mehdi son asker ise, o varken de kiyamet kopmayacak ise, o da iyilerden taraf ise, o zaman Allahu alem, mehdinin kala kala 10 sene daha ömrü var yok, öyle olunca o gidince bekaya gecince, aynen musanin tura gidince, dönesiye insanlik buzagiya tapar hale geldiyse, mehdi gidincede, insanligi şeytan aleyhillane dinsiz hale getirecek herhalde, zaten yavaş yavaş ufukda o var, Bilim adamlari "quaNTUM BILGISINDEN SONRA" insan herşeydir, ve herşeyin bir yolu ve frekansi var, öyleyse, biz bu frekanslari ele gecirdikce, artik haşa "Allah a falan muhtac olmayiz" fikrinde insanlar geziyor ortalikda, halbuki insan mesela bir Televizyon yada buzdolabi satin alsa, onun yaninda bir de tamirci satin almiyor, tamirci, sadece o alet bozuldugunda başvurulan kimse, ve o servis görevlisi, yani öyle olunca, Allah in peygamberleri de bu dünyanin servis görevlileri gibi işte, insanlik bozuldukca, onu tamir etmekle sorumlu kimseler, ve peygamberlik bitti amma, insanlik muhammetden sonra yine bozuldular, peki bunlari artik kim tamir edecekdi peki, işde onlar peygamberlerin mirasini devralanlar, isavileri isa ruhlu kimseler tedavi etmekle sorumlu, musevileri, musa ruhlular, yani buzdolabi tamircisi ve servisi, sadece buzdolabi tamiri üzerine yogunlaşmiştir, ve onun yedek parcalari vardir onlarda, ve onun bilgisi. Televizyoncudada televizyon parcasi ve ve bilgisi, yani servis işte, yani öyle olunca, musaviler musa ruhlu kimselerce, isaviler, isa ruhlu ve muhamedilerde, muhammed ruhlu kimselerce tedavi ediliyordu, amma mehdi geldi, artik o üniversal bir tamirci, o hem musavileri, hem isavileri, hem müslümanlari, hem ibrahimileri, hem ismailiyleri,... tamir etmekle sorumlu. varmi öyle bir teknik sevis günümüzde, her pohdan cakan insanlar? var evet, üniversal insanlar. işte onlar mehdi askerleri zaten

----------

Medine’de bulunan Mescid-i Nebevi, Mescid-i Haram'dan sonra, yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir.

Mescid-i Nebevî içinde Hz. Peygamber (asm)'in kabri ile minberi arasındaki bölüme “Ravza-i Mutahhara” denilir. Sözlükte "tertemiz bahçe" anlamına gelen ravza-i mutahhara adlandırması, Hz. Peygamber (asm)'in eviyle minberi arasının cennet bahçelerinden (ravza) bir bahçe olduğunu bildiren hadisine dayanır.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Kabrim ile minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir, oraya giren cennetteyim dese yalan söylemiş olmaz, ve minberim havzımın üzerindedir."

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Fadlı Salati Mescidi Mekke, 5; Müslim, Hac, 92; Müsned, 2/36, 236, 450, 534; 4/41)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Evimle minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de Cennet bahçelerinin üzerindedir."

( Hadis-i Şerif )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Minberimin ayakları Cennet üzerindedir."

( Hadis-i Şerif , Ahmed, b. Hanbel, VI 289, 292, 318; Nesaî, Mesâcid, 8 )

Hz Muhammed demeseydi ki, Kabrim ile minberim arasi, Ravzai mutahharadir diye, oraya giren cennetteyim dese yalan söylemiş olmaz diye, o zaman haccini yapanlar, medineyede gitmeden dönerlerdi cünkü Mekke ile arasi galiba 450 km cünkü, ayni iki rekat cumanin farzini kilip cikan müslümanlar gibi medineye gitme zorunluluguda olmazdi, oysa hacca giden, peygamberimizide kabrinde ziyaret eder, ve kırk vakitte, vakit namazlarini mescdi nebevide kilar, cünkü daha önce söyledik, 40 sirri vardir, bir ameli 40 defa tekrar edende, o amel ahlaki haseneye, veyahutta meleke haline döner, yahut bir günah yada sigara alkolda artik alişkanlik halini alir, birakamazsin, öyle olunca orda 40 vakit namaz kilandada, namaz kilmak, ahlak halini alir, ve artik nerde olursa olsun nasil olursa olsun namazlarini muhafaza eder

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vellezîne hum alâ salavâtihim yuhâfızûn

Meali :

Onlar ki, namazlarını muhafza edip, kılmaya devam eden kimselerdir.

(Sadakallahul Aziym MU'MİNÛN Suresi 9. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

الَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَاتِهِمْ دَائِمُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ellezîne hum alâ salâtihim dâimûn.

Meali :

Onlar, namazlarına devam eden, daima kılan kimselerdir.

(Sadakallahul Aziym MEARİC Suresi 23. ayet)

işde mescdi nebevide kilinan 40 vakit veya, sekiz günlük namaz, orda namaz kilan kimsede, namaz kilmak ve namaza devam etmeyi ahlak haline getirir, ve o kimselerde namaz meleke halini alir.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Mescidimde kılınan namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan daha hayırlıdır faziletlidir."

( Hadis-i Şerif , Müsned, 1/184 , Müsned, 1/16; Nesai, Mescid,4)

Hem sevaben yüksek bir derece elde etmek, hemde ahlaki hasene elde etmek için, için hacilar mescidi nebeviyide ziyaret ederler.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

وَعَنْ عدي بن حاتم رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ:قَالَ رَسُولُ للَّهِ صَلَّي اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اِتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةِ

Adiyy ibn-u Hatim der ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim:
"Bir hurmanın yarısı da olsa onu sadaka olarak vererek ateşten korunun! Kim yarım hurma bulamazsa güzel bir sözle korunsun!"

( Hadis-i Şerif )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Sizden kim, bir yarım hurma ile de olsa ateşten korunabilirse, bunu yapsın" buyurmuştur.

( Hadis-i Şerif , Buharî, Zekât 10, 9, Menâkıb 25, Edeb 34, Rikâk 49, 51, Tevhîd 24, 36; Müslim, Zekât 66-67, (1016); Nesâî, 63, (5, 74-75)

yeni doganlarin saclari agartan günden korkun hükmü geregi

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek:

Ey Allah’ın Rasûlü kıyamet ne zaman kopacaktır? Diye sordu.

Rasûlullah (s.a.v.), namaza kalktı ve namazını bitirince; “Kıyametin kopmasını soran kimse nerededir? Buyurdu.
Adam: Benim Ey Allah’ın Rasûlü dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu.
Adam: “Kıyamet için fazla namaz ve oruç hazırlayamadım fakat ben Allah’ı ve Rasûlünü seviyorum” dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişi sevdiğiyle beraberdir, sende sevdiğinle beraber olacaksın buyurdu.

o adam gidince, ashabdan bazilari peygamberimize gelerek sordular "ya Rasulallah, o sözün, o adama özelmiydi? yoksa herkes için mi böyle? diye sordular, Peygamberimizde cevaben المَرءُ مَعَا مَن اَحَبّ "Elmer u mea men ehabbe" “Kişi Sevdiği ile Beraberdir” Buyurdu.

Müslümanların Müslüman olmaları dışında bu söze sevindikleri kadar başka bir şeye sevindiklerini görmedim.”

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 165, Ebû Dâvûd, Edeb: 113; Müslim, Birr: 50)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

ا أَيُّهَا الْإِنسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâl insânu mâ garrake bi rabbikel kerîm

Meali :

Ey insan! Kerim olan Rabbine karşı seni aldatan (mağrur kılan) nedir?

(Sadakallahul Aziym İNFİTAR Suresi 6. ayet )

Bilim adamlari, başi ve başlangici olan herşeyin, sonu da vardir demişler, ve o yüzden bu kainatin bir başlangici varsa, birde sonu vardir demişler, işde o kiyamet alametlerinden olan hadisdeki, bu ümmetin ömrü 1500 seneyi fazla gecmiyecek hadisi, yani Allahu alem, olurda olur 1510 sene olur. yada olurda olur1520 senede olabilir, yani tam 1500 demiyor muhammed, yaklaşik diyor, yani öyle olunca, muhammed geleli 1490 sene olduysa, o zaman mehdi bu vakitte ayakda ve görevde demek olur, cünkü 1500 de yada 1500 ün biraz üstünde müslümanlar bitecekse, o zaman hesaba göre vakit mehdi vakti demek olur, mehdi vakti bir on sene daha olabilir, yahut bir yirmi sene daha, yada bir otuz sene daha yada Allah bilir yarinda kopabilir kiyamet, öyle olunca, sen o güne ne hazirladin, yani işde iyilik sadece namaz kilmak, oruc tutmak degil, binlerce iyilk yapabilcegin amel varken, sen sadece namazda orucda kalirsan, yanilirsin, ve yine iyilik görecelidir, sana iyi gelen bir ilac mesela penislin, bir başkasina alerji yapip ona öldürücü zehir olabildigi gibi, senin iyi sandigin, bir başkasi için kötü olabilir dedik, cünkü sen kurban vacib diye koyun koc deve sigir bogazliyon, senin için iyi ve sevap sandigin fiil, o hayvan için can demek, onun canina mal oluyor, halbuki dedikki HIZIRLIK MAKAMI suya düşmüş bir karincayi kurtarmak ile başliyor, ya bu koyun kurban etmeye ne diyelim o zaman, bir karincayi kurtar, amma varip şurda da, koskoca sigiri devirip öldürüyorsa, bunda bir tezat var, ya iyilk bu degil, yada ....... biraz bu konuyu bir dahaki haftaya kadar tefekkür edin.

-----------
DiPNOTLAR :
[1] kurankissalari tr gg/HZ MUSA’NIN BULUT, MENN VE SELVA MUCİZESİ


--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 12 Mart 2018 Vaazi Pazartesi

Original Kar © glan


Etiketler : dini vaaz,dini sohbet,tasavvuf,tasavvuf sohbeti,ahir zman sohbetleri,vaaz oku,vaaz dinle,haftanin vaazi,iyilik nedir,iyi nedir,kimler iyidir,kime göre iyi,kötü kimdir,kimler kötüdür,kafir kimdir,gece ve gündüz, iki kutuplu dünya,aci tatli,yaz kiş,kiyamet,kiyamet alametleri,,siyah mi üsütn, beyaz mi üstün,Abdest alırken, başı mesh ederken, okunacak dua,Ve ezıllenî tahte zıllî arşike yevme lâ zılle illâ zıllü arşike, arşin gölgesinden baska gölge kalmadigi gün,peygamerimizi gölgelendiren bulut,mâ garrake bi rabbikel kerîm,TARIK Suresi,Hz Mehdi ve Yolu,(ışığıyla karanlığı) delen yıldız,Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır,cennet neresidir,Sen Hic Portakal yedinmi,portakal senin için, tatlimi ekşimiydi, ya peki, Tatli Portakal yedinmi,Benim ümmetimin ömrü 1.500 seneyi pek geçmeyecek,Ravza-i Mutahhara,Kabrim ile minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir,Kişi Sevdiği ile Beraberdir,