Thread Rating:
  • 3 Vote(s) - 3.67 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
19.yyda Osmanlı Düşünce Akımları
#1
19.yyda Osmanlı Düşünce Akımları


18.yy'da başlayan reform hareketleri, Lale Devri ile birlikte Batı tesirlerinin iyiden iyiye hissedildigi bir dönemdir. Özellikle yeni getirilen düzenlemelerde Batı özellikleri göz önünde bulundurulmuş ve bu yönde de büyük çabalar gösterilmiştir.

19.yy'da yeni düzen hareketlerine yenileri eklenerek devam edilmiştir. Tarihsel süreçte Batı'nın etkisi ise halen devam ediyordu. Bu de işim sürecinde Osmanlı tamamen yok olmak istemiyor; bu nedenle de Batılılaşmayı seçiyordu. Ancak güçlü ordusuyla savaş amacıyla Batı'ya yönelmiyordu. Bu yönelişte zor durumdan, da ılmaktan, çökmekten kurtulmak, Batı'nın kan dolaşımı içerisinde yer almak amacı vardı.

Bundan dolayı 19.yy'da Osmanlı Devleti'nde içte ve dışta çeşitli düşünce akımları egemen olmuştur. Düşünce akımlarının etkilerini, olumlu - olumsuz yanlarını, bu akımları benimseyen temsilcilerin temel dayanak noktalarını ele alabilmek beraberinde siyasal ve sosyal mekanizmaya bakmayı da gerektirmektedir.

Osmanlı ımparatorlu u tarihsel süreç içerisinde 19.yy'da Batı etkisinde kalmıştır. Bu süreçte Batı'nın fikirlerini, bilimini, bilimselli ini benimseyen, ça a ayak uydurmak gerekti ini ifade eden kişiler ve bu kişilerin oluşturdukları gruplar ortaya çıkmıştır.

Bu gruplar Batı düşüncelerinden teorik düzeyde etkilenme yoluna gitmiş; ancak bu düşüncelerin aktarımında farklılıklar yaşanmıştır.

Batı düşüncesinin Osmanlı ımparatorlu u'na girişini şerif Mardin başlangıç olarak Batı'da Aydın despotizmi adı verilen siyasal görüşün kuramını oluşturan kameralizm düşüncesinde görmekteydi.

Bu düşünceyle Osmanlı ımparatorlu u'nun ilk karşılaşması 1795'te Batı'yı ziyaret eden diplomatlar vasıtasıyla olmuştur.

Kameralizmle Osmanlı devlet düzeni arasında şöyle bir ilişki kurulmuştur. Kameralizm düşüncesinde güçlü bir devlet, güçlü ve problemsiz bir orta sınıf söz konusuydu. Batı'ya gidip bu fikre tanık olan diplomatlar Osmanlı ımparatorlu u'nun gerilemesinin sebebini açıklamışlardır: Osmanlı devleti toplumun dizginlerini elinde tutamamıştır. Çünkü Kameralizm'e göre devletin hem koruyucu hem kolaylaştırıcı hem de güçlendirici özelliklerini içinde barındırması gerekir. Bunu yapamayan Osmanlı ımparatorlu u'nun toplumla olan ba ı kopmuştur.

ışte bu noktada, yani Osmanlı devletinin sorunlu toplumunda yeniden denetimi sa laması (içerik de iştirerek), problemleri çözmesi Tanzimat kavramını ortaya çıkarmıştı. Tanzimat'ı ise di er reform hareketleri takip etmiştir.

Batı düşüncesinden etkilenen Osmanlı ımparatorlu undaki pratik yaşam alanında ise Yeni Osmanlı hareketi başlamıştır. Yeni Osmanlı hareketinde yer alan şinasi Batı düşüncesinin gelişmesinde ve yayılmasında gayri şahsi ilişkilerin gelişmiş olmasını görüyordu. Yani Batı'da fikirlerin ortaya atılması, yazılması, aydınlar arasındaki ilişkiyi güçlendirmiştir. Bu ilişkilerin güçlü olmasının sonucu Batı'da kitle iletişimde bir hareketlenme yaşanmıştı. Böylece geleneksel özelliklerden sıyrılma kendini hissettirmiştir. Artık farklı kültürler gelişmeye başlamıştır.

Osmanlı ımparatorlu u'nda şinasi bunu görerek bu yolda yani kitle iletişim yolunda Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmıştır .

Batı ve Osmanlı'yı bu anlamda ele aldı ımızda, 19.yy'da Batı'da gelişen, de işen siyasal, sosyal, kültürel olaylar Osmanlıyı da etkilemiştir. Bu etkilenme sürecinde Batı'yı benimseyen gruplar ya da temsilciler Osmanlı'da de işim sürecinin içerisinde yer almışlardır.

1865'de, ıslam felsefesini temel alan, ıslahatı eleştiren, Tanzimat'ı taklitçilikle suçlayan Yeni Osmanlılar Hareketi ortaya çıkmıştır .
Ziya Paşa, Namık Kemal, Ali Suavi beylerin bulundu u aydın grup Osmanlı'da parlementer sistemin gelmesini istiyor ve bunu Tanzimat'ın do al sonucu olarak görüyordu .

Bu hareket Batı'yı arama hareketiydi. Her ne kadar hepsi o zaman yetişme sistemi içinde kafaları sarıklı; ama bu sarı ın altında dünyanın gidişini kavrabilmiş görüş imkânına sahip, inkılapçı, ilerici, hakiki kurtuluşun kültüre, Batı medeniyetini idrake ve devrini tamamlamış kurumlardan kurtulmaya dayandı ını bilen insanlardı .

Yeni Osmanlılar hareketinde Batıcılı ı itici görmeyen şinasi, parlementer yönetimden yana olan Namık Kemal, parlementer yönetimi kabul etmeyen Ali Suavi üç ayrı fikir oluşturdular.

Bu üç ayrı fikir terakki kavramında birleşmiştir. Özellikle Ali Suavi parlementer demokrasi yerine do rudan demokrasiyi benimseyerek modernleşme sürecinde yerini almıştır .

1839'dan beri yaşanan de işme çabaları sürecinde Yeni Osmanlılar dönemi sonrası II. Abdülhamit döneminde ıslamcılık hareketi şekillenmeye başlamıştır. ıslamcılıkla anlatılmak istenen şeriatın gereklerini Osmanlı imparatorlu una tekrar kazandırmaktı.

II. Abdülhamit dönemi çerçevesinde bakıldı ında �ıslamcılık� düşüncesi hareket kazanmıştır. Ayrıca parlemento da ıtılmış (13 şubat 1878) ve Panislamizm politikası geliştirilmiştir .

Panizlamizm ile anlatılmak istenen ise tüm Müslümanları ,ıslam çatısı altında toplamaktır.

Yine II. Abdülhamit döneminde Milliyetçilik akımı ön plana çıkıyordu. 19.yy'da Batı Avrupa'da her millet kendi devletine sahip çıkmalıdır ilkesiyle kendini gösteriyordu. Bu tarihsel durumu Osmanlıyla karşılaştırdı ımızda farklı kimlikleri içerisinde barındıran bir imparatorluk söz konusuydu. Bu esnada Namık Kemal Milliyetçilik akımı yerine Osmanlılık akımını ortaya koymuştur. Ancak bu akım da günün koşulları gere i suni kalmış ve etkili olmamıştır.

II. Abdülhamit döneminde Osmanlı'da çeşitli akımlarla toplumda birlik kurma çabaları etkili olamamıştır. Birlik kurma ya da kimlik oluşturma çabalarında gazeteler etkili olmuştur. Özellikle Türklerin birleşmesi fikri çeşitli sloganlarla dile getiriliyordu. Bu konuda Gaspıralı ısmail Bey ön plana çıkıyordu.

1890 sonrası ıttihat ve Terakki Cemiyeti ile birlikte Osmanlı devletini kurtarma düşüncesi hâkim olmuştur. Ancak ıttihat ve Terakki fikrine eleştirilerde bulunulmuştur. Eleştiri noktaları ise kişilerin yeteneklerini göstermesi, başka bir ifade ile hürriyet kavramı gündeme getirilerek önem kazandırılması etrafında şekillenmiştir .

Sonuçta Osmanlı Devletinde modernleşme çabaları Batı'nın etkisiyle veya politikasıyla çeşitli akımlar çerçevesinde yaşanmıştır. Bu akımlar etrafında Batı modeli ya da Osmanlı'nın yaşadı ı de işim ya kabul edilmiş ya kabul edilmemiş ya da oportünist davranışlar söz konusu olmuştur. Bu durum ise ortaya çıkan akımlarla birlikte oluşan gruplar ve temsilcileri düşün alanından kültürel boyutlu de işimlere zemin hazırlamıştır.

Batı'nın Osmanlı üzerindeki politikası ise 18.yy'la birlikte de işmiştir. Artık Osmanlı Devleti eski gücünü yitirmeye başlamış, do udan gelen bir tehlike olmaktan çıkarak yerini Rusya'ya bırakmıştır.

Ancak bu yeni durumda Batı do udan gelebilecek tehlikeye (Rusya'ya) karşı Osmanlı'yı tampon devlet olarak görerek Osmanlı'ya yeni bir rol verilmiştir.

Batı'nın bir di er politikası, Osmanlı bütünlü ünü korumak aynı zamanda asıl amaç olan Osmanlı Devleti içindeki Hıristiyanların durumunu düzeltmektir. Bu anlamda 19.yy'da Osmanlı'da bir çok misyoner propaganda yapıyordu.

Sonuçta 19.yy'ın siyasal, tarihsel, toplumsal koşullarına dayalı olarak Osmanlı Batı'dan etkilenmiş, bununla birlikte Batı da Osmanlıyı modernleşme sürecinde kendi çıkarlarını da göz önünde bulundurarak yönlendirmiştir.



Modernleşme toplumsal de işme sürecinde karşımıza bir model olarak çıkmaktadır. Bu model bir de işim sürecini ifade eder. Bu süreçte ikili yapılanma arasında modern olma sınırı çizilmektedir.

şöyle ki; tarımsal üretimden endüstriyel üretime, kapalı köy ekonomisinden dışa dönük kent Pazar ekonomisine, insan hayvan enerjisinden (kas gücünden) makine gücüne geçişi ifade edebilir . Bu ikili yapılanmayı siyasal, sosyal ve ekonomik temelde çeşitlendirebiliriz.

Osmanlı ımparatorlu u da böyle bir ikili yapılanma içerisinde iptidai yapıdan modern, Batı'lı tarzdaki yapılanmaya geçmek için reform hareketlerine girişti.

Osmanlı reform hareketleri ba lamında 18.yy'dan itibaren gözlerini Batı'ya çevirdi. Fakat bu sefer istilacı ve fetihci olarak de il ö renci olarak. Bu bir de işme idi. Bu de işmede Batı etkin oldu. Osmanlı için ise ya yeni bir yaşayış yoluna gidilecek ya da büsbütün çökülecekti i
Osmanlı ise bu zor durumdan kurtulmak için çeşitli reform hareketlerine girişti. Çünkü imparatorlu un içine düştü ü zor durumun bir çok nedeni vardı. Bu nedenle reform ihtiyacı duyulan alan da çoktu (askerî, ekonomik, toplumsal, entelektüel, hukuksal ve siyasal alanlar).

Reformların genel konsepti askerî alanda yeni teknik ve metotlar etrafında güçlü bir ordu ve donanma oluşturmak; bunu destekleyen ya da alt yapı olarak görülen e itime a ırlık vermek; di er yabancı (düşman) ülkeler karşısında da ılma tehlikesinden ya da baskıdan kurtulmak için di er alanda yapılacak yeni düzenlemelerde kaynak teşkil edecek olan güçlü bir ekonomiye sahip olmak ve yapılan ya da bundan sonra yapılacak olan yeni düzenlemeleri de koordineli ve disiplinli bir şekilde yönetecek istikrarlı idarî mekanizmayı oluşturmaktır. Böylece, ifade etti imiz ana TrForumuz.Bizçerçevede, yönü Batı'ya çevirerek idarî, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve entelektüel anlamda, Batı tarzı temelli yenilenme ya da ça daşlaşma çalışmalarını sürdürmek maksatı ortaya çıkmaktadır.

Osmanlı Devleti adamları ise 1856'dan sonraki 20 yıl içerisinde bütün bu alanlarda reform denemelerine giriştiler. Reformları ilan etmeleri bazen taktik olarak Avrupa devletlerinden gelecek müdahaleleri savuşturmak amacıyla kullanılırken, bazen de aldatmayı hedefliyordu. Yalnız reform hareketlerinin arkasındaki temel dürtü, Avrupa'nın gözünü boyamak de ildir. Tersine, sayılan çeşitli alanlarda bazı Batı'lı fikir ve kurumların benimsenmesini ya da uyarlanmasını içeren iç reorganizasyon tedbirleriyle imparatorlu u yeniden canlandırmaktı . Böylece 18.yy'la birlikte ilk olarak askerlikle ilgili tekniklerin örnek alınması şeklinde başlayan ça daşlaşma hareketi di er alanlarla ve kurumlarla devam etmiştir.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)