Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ahmed Arabi eş-Şernubi Kimdir
#1
Oku-1 
Ahmed Arabi eş-Şernubi Kimdir

Ahmed Şernûbî, 931/1525 senesinde Mısırʼın Demenhûr şehrine bağlı Şernûb kasabasında dünyaya geldi. Babasının ismi Osman, annesinin ismiyse Âbideʼdir. Soy bakımından seyyid olan Ahmed Şernûbîʼnin neseb şeceresi şu şekildedir; Ahmed Arabî b. Osman b. Ali b. Nureddin b. Ahmed Ebiʼl-Abbas b. Muhammed b. Ahmed
b. Muhammed b. Ahmed b. Ali Bürhânî b. Hıdır b. Ali b. Muhammed b. Yusuf b. Süleyman b. Abdüʼl-Müheymin b. AbdülHâlık b. Salâhuddîn b. Muhammed Kameruʼd-devle b. Hasan b. Hasan es-Sayyad b. ibrahim Gâlibî b. Ömer b. Muhammed b. Abdüʼs-selam b. ibrahim Rızâ3 b. Musa Kâzım b. es-Sâdık (v.128- 183/745-799) b. Cafer es-Sadık (v.80-148/699-765) b. Muhammed Bâkir (113/731)
b. Ali Zeynelâbidîn (v.57-114/676-732) b. Hüseyn b. Ali b. Ebî Tâlib (v.60/680).4

imam Şernûbîʼnin çocukluğu hakkında elimizde fazla bir bilgi yoktur. Tek bilinen Şernûbîʼnin daha çocuk yaştayken tasavvufî hayatın içinde olduğunu anlatan şu menkıbedir; Koyun otlatmaya giderken annesi Ahmedʼe çantasındaki ekmeklere dikkat etmesini söylermiş. Çünkü kendisi istiğrak halindeyken diğer çocuklar gelip ekmeğini alıp, yerine taş dolduruyorlarmış. Ancak bu istiğrak halinden ayıldıktan sonra çantasını açan Ahmed, ekmeklerini olduğu gibi yerinde bulurmuş. Bu hali sıklaştığı için Şernûbî, Mekkeʼye giderek yedi sene boyunca burada mücâvir olma ihtiyacı duymuştur. Kemâleddîn Harîrîʼnin verdiği bu bilgilere dayanarak imam Şernûbîʼnin tasavvufî hayatının daha çocuk yaşlarında başladığını söyleyebiliriz.

imam Şernûbî 945/1538 senesinde tekrar Şernûbʼa dönmüş ve Şernûb kasabasının bağlı olduğu Demenhûrʼda bir zâviyede zahidane bir hayat geçirmiştir.5
Ahmed Şernûbî, Anadoluʼya iki defa sefer etmiştir. Bunlardan ilki hz. Peygambeʼrin Şernûbîʼye rüyada işareti üzere 975/1567 senesinde olmuştur. Bu sefer zamanı Şernûbî, istanbulʼa gelerek burada Sofyalı Bali Efendinin halifesi olan Nûreddînzâde Muslihuddîn Mustafa Efendiʼnin öğrencisi olmuştur. Ahmed Şernûbî istanbulda kaldığı müddet zarfında Sultan Selimʼle beraber Kıbrıs fethine katılmış ve bu seferden döndükten sonra Sultan Selimʼin emriyle Şernûb halkından vergilerin düşürülmesi için bir karar çıkarılmıştır. Ancak Şernûb halkı Şernûbîʼnin getirdiği bu kararı istememiş, tam tersine hâkime giderek onun ve müritlerinin Şernûbʼdan nefyedilmesini istemişlerdir. Bunun üzerine Şernûbî Mısır/Yukarı Saîd bölgesine göçerek orada ikâmet etmiştir.6
Abdülmecîd Şernûbî, Ahmed Şernûbîʼnin çocuklarından bahsederken onların daha Şernûbî hayattayken vefat ettiklerini ve kendi zaviyesinde defnedildiklerini haber vermektedir. Şernûbî vefat ettiği zaman yalnız üç oğlu hayattaydı. Bunlardan Ali babası vefat ederken dokuz yaşında, Muhammed ve Yusuf ise daha küçük yaştaydılar. Abdülmecîd Şernûbî bunlardan Aliʼnin babasının kerâmetleri hakkında bir kitap yazdığını söylemekteyse de her hangi bir kitap isminden bahsetmemektedir. 7 Kemâleddîn Harîrî bu kitabın isminin Futuhâtüʼl-gaybiyye fî beyâniʼt-tarîkatiʼş-Şernûbiyye olduğunu söylemektedir. Eserde imam Şernûbîʼnin kendisinden önceki ve sonraki tarîkat silsilesine ve kerâmetlerine yer verilmiştir.8
B. iLMÎ ve TASAVVUFÎ EĞiTiMi
imam Şernûbîʼnin oldukça renkli bir tasavvufî hayatı vardır. O hem Şâzelî, hem de Desûkî tarikatına mensup olmuş, ancak daha sonra kendi ismiyle Desûkiyyeʼnin bir kolu olan Şernûbiyye ortaya çıkmıştır. Kendisi ibrahim Desûkîʼnin (v.676/1277) halifesi olarak bilinse de, aslında Şernûbî, ibrahim Desûkî
ile maddi âlemde görüşmemiştir. Yalnız onun meşrebinden olduğu için bu şekilde bilinmektedir. 9 Tabakâüʼl-evliyâʼda Şernûbî, ibrahim Desûkî ile manevi âlemde görüştüğünü kendisi ifade etmektedir.10 Yani onun asıl şeyhi aşağıda adı geçecek olan Seyyid Muhammed Şehâvîʼdir (v.875/949).
1. Hocaları ve Şeyhleri
Kaynaklarda Ahmed Şernûbîʼnin tanıdığımız veya tanımadığımız birçok şeyhinin ismi geçmektedir. Bunların arasında fakih, müfessir, hadisçi ve mutasavvıf olanları vardır. Bütün bunlara dayanarak diyebiliriz ki imam Şernûbî, sadece tasavvuf ilminde değil diğer islamî ilimlerde de söz sahibi olmuştur. Burada imam Şernûbîʼnin kaynaklarda hakkında bilgi bulabildiğimiz bazı hocaları ve şeyhleri hakkında bilgi vermeğe çalışacağız.11
a. Seyyid Muhammed Şehâvî (v.875/949)
Mısır/Mahalle bölgesinde Nemiratüʼl-besal köyünde doğdu. Çok sayıda talebesi olmuştur. Kendi köyünde mescidi ve zaviyesi olmuş, orada da defnedilmiştir. Desukiyye tarîkatının bir kolu olan Şehâviyye tarikatı kendisine nispet edilmektedir. imam Şernûbî, Desûkî tarikatına bu şeyhi vasıtasıyla sülûk etmiştir.12
b. Ali Müttakî (885-975/1480-1567)
Tam ismi Ali b. Hüsâmuddîn b. Abdülmelik Cunbûrîʼdir. Hint asıllıdır. Uzun müddet Mekke ve Medineʼde yaşamış ve burada vefat etmiştir. Fakih, muhaddis ve vâiz olan Müttakî birçok islamî ilimde de söz sahibi olmuştur. Kenzüʼl-ummâl fî süneniʼl-akvâl veʼl-efʼâl, irşâdüʼl-irfân ve ibâratüʼl-imân gibi birçok eserlerin müellifidir.13 Ali Müttakîʼnin Mısırʼa gittiğine dair elimizde bir bilgi olmadığına göre imam Şernûbî’nin, Mekkeʼde kaldığı yedi sene zarfında bu hocasından ders aldığını söyleyebiliriz.
c. Ebuʼl-Hasan Bekrî (899-952/1493-1545)
Tam ismi Muhammed b. Muhammed b. Abdurrahman b. Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. ivad b. Abdülhâlik Ebiʼl-Hasan Bekrî es- Sıddîkîʼdir. Kahireʼde yaşamış ve burada vefat etmiştir. Şâfiî âlimlerinden olan Bekrî aynı zamanda müfessir ve mutasavvıftır. Bir sene Mısırʼda, bir sene Mekkeʼde kaldığı söylenmektedir. Tefsîruʼl-Bekrî, Şerhu minhâciʼn-Nevevî, irşâduʼz-zâirîn li habîbi rabbiʼl-âlemîn gibi eserlerin müellifidir.14
d. Süleyman Hudayrî (v.961/1553’ten sonra)
imam Şernûbîʼnin bu şeyhi Mısırlı ve şâfiî mezhebine mensuptur. Celâleddîn es-Süyûtî (v.911/1505) ve Kutbuddîn Ocâkîʼnin (v.?) öğrencisi olmuştur. Tasavvufta hocası Şihâbuddîn Mehdîʼdir (v.?). Birçok hocadan ders almış, kendisinin de çok sayda talebesi olmuştur. Ömrünün sonuna uzlette yaşamıştır. Sayısız mükâşefe ve kerâmetleri olduğu iddia edilir.15
e. Zeyneddîn Mersafî (v.966/1559)
Tam ismi Muhammed b. Muhammed Zeyn Âbidîn Eşʼari Ğumrî sıbtuʼl- Mersafîʼdir. Mısırlı mutasavvıflardan ve Şâfiî fakihlerindendir. ez-Zücâcetüʼl- billûriyye, Şerhun li kasîdeti ibniʼl-Fârız hamriyye gibi eserlerin müellifidir.16
f. Nureddinzade Muslihuddin Efendi (908/1502-981/1574)
Filibeli ve 908/1502 doğumludur. Bâli Efendinin17 mürîdi olmuştur. Ebuʼs- Suûd (v.982/1574) tarafından Ayasofya şeyhliyine tâyin edilmiş ve Kanuni Sultan Süleymanın maiyetinde Zigetvar seferinde bulunmuştur. Zilkâde 981/Mart 1574 senesinde vefat etmiştir. Kabri istanbulʼda Edirnekapı dışında Sırt tekkesindedir. Zâhid ve keşf ehlinden olduğu rivayet edilmektedir. Tevhîd ilmine dair bir kitabı ve Sadreddîn Konevîʼnin (v.673/1274) Nusûsʼuna şerhleri vardır. Yine Tercüme-i menâziliʼs-sâirîn, Risâle-i mirac ve Fatiha tefsiri gibi eserleri vardır. imam Şernûbî,
Anadolu’ya ilk seferi zamanı bu şeyhine mürîd olmuş ve kendisinden icâzet ve hilâfet alarak Mısırʼa geri dönmüştür. 18
imam Şernûbîʼnin burada zikrettiklerimizden başka hakkında bilgi bulamadığımız başka şeyhleri de vardır. ibrahim ez-Zâkir, Muhammed itrîs, Abdurrahman et-Tâcûrî, Ali es-Sükkerî, Bedreddîn Âdilî, Abdurrahîm Beyrûtî, Abdüsselâm Mağribî Şernûbîʼnin hakkında bilgi bulamadığımız hocalarıdır.
2. Talebeleri
imam Şernûbî daha hayattayken etrafına çok sayıda talebe toplandığını söyleyebiliriz. Hatta bu sebepten olacak ki Desûkiyye/Şehâviyyeʼnin bir şubesi olan Şernûbiyye kolu ortaya çıkmıştır. Şernûbîʼnin farklı islamî ilimlerde söz sahibi olan öğrencileri de azımsanmayacak derecededir. imam Şernûbîʼnin talebelerinden bilinenler şunlardır;
a. ibrahim Lukânî (v.1041/1631)
Tam ismi ibrahim b. ibrahim b. Hasan b. Ali Lukânîʼdir. Kendisi Mısır/Buheyra bölgesinden ve Malikî fakihidir. Aynı zamanda Hadis ve Kelam âlimidir. Kendisinden birçok keramet zahir olduğu kaydedilmektedir. Hacc ziyaretinden dönerken vefat etmiştir. Cevheratuʼt-tevhîd, Haşiye alâ muhtasari Halîl, Tavzîhu elfâziʼl-ecrûmiyye gibi birçok eserin müellifidir. Akâid konusunda yazdığı Cevheratuʼt-tevhîd eserini şeyhi imam Şernûbîʼnin işareti ile bir gecede yazmış, daha sonra şeyhine arz ederek onun duasını almıştır.19 Hocası hakkında şöyle yazmaktadır; “Halimin başlangıcında Ahmed Arab Şernûbîyle, Derbuʼl-ahmerʼde kendi zaviyesinde karşılaştım. Kendisinden birçok kerâmetler müşâhede ettim. Onu ve müritlerini zaviyelerinde Kurʼan ve sünnete sımsıkı bağlı ve ilim öğrenmekle meşgul olduklarını gördüm. Kendisinden hiç kimseden duymadığım ilimler öğrendim.”20
b. Muhammed Bulkînî (v.994/1585ʼten sonra)
imam Şernûbîʼnin bu talebesi hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Hakkında tek bilinen fazıl ve sûfî olduğu, şeyhinden imlâen Keşfuʼl-guyûbî fî tabakâtiʼş-Şernûbî eserini yazdığıdır 21 ki bu şu an bizim çalışmamıza konu olan eserdir.
Ahmed Şernûbîʼnin talebesi olarak gösterilen onlarla isim olsa da maalesef yalnız şu ikisi hakkında bilgi bulunabildi. Ebuʼn-Nasr Desûkî, Abdurabbih ibşîdî, Süleyman Bürhâmi, ibrahim Şeberhîtî, Süleyman Alkamî, ibrahim es-Semdîsî, Şerefuddîn Mürşidî, Muhammed Desûkî, Hasan Münzelâvî ve diğerleri Şernubîʼnin hakkında bir şey bilinmeyen talebelerindendir.
C. VEFATI
Ahmed Şernûbî müritleriye beraber 994/1585 senesinde deniz yoluyla önce Suriyeʼye, daha sonra Suriye üzerinden ikinci Anadolu seferinde çıkmıştır. Şernûbîʼnin bu seferden maksadı Kanuni Sultan Süleymanʼa (926-1520/974-1566) müritlerinin bazı ihtiyaçlarının olduğunu iletmekti. Bu seferi esnasında hastalanan Şernûbî, Antalyaʼya gelerek burada on üç gün kaldıktan sonra vefat etmiş ve Antalyaʼda Ercalı isimli bir yerde camiin yakınında defnedilmiştir.22
D. ESERLERi
Ahmed Şernûbîʼye ait olduğu bilinen dört eser vardır. Bunlardan ikisi basılı, diğerleri ise yazma halindedir. Kaynaklarda Şernûbîʼye nispet edilen kitaplar şunlardır;
1. Akâiduʼş-Şernûbî
itikadî mezhebi Eşarî olan Şernûbîʼnin akîde konusunda yazdığı eseridir. Akâid ve Kitâbuʼt-tevhîd isimleriyle de bilinmektedir. Almanya Gotha (686), Hindistan Rampur (I, 318) ve ABD Garret (1564) kütüphanelerinde yazma halinde

bulunmaktadır. 23 Yine Ezher kütüphanesinde Akîdetuʼş-Şernûbî (314641) ismiyle bulunmakta ve altmış dört varaktan oluşmaktadır.24
2. Fethuʼl-mevâhib ve menhecüʼt-tâlibiʼr-râğib

Şernûbîʼnin müridlere tavsiyelerini ihtiva eden eseridir. Kahire (I, 336) ve iskenderiyye (tasavvuf, 26) kütüphanelerinde yazmaları mevcuttur.25
3. Tâiyyetüʼs-sülûk ilâ melikiʼl-mulûk
Şernûbîʼnin tasavvufî şiirlerinin yer aldığı eseridir. Tâiyyetüʼş-Şernûbî ismiyle de bilinmektedir. Abdülmecid Şernûbi (v.1349/1930) tarafından şerhedilerek Kahireʼde 1310/1891 senesinde basılmıştır. Ahmed Şernûbîˈnin bu eserindeki görüşleri ile Tabakâtüˈl-Evliyâ’daki görüşleri genel olarak uyumluluk içerisindedir. Tabakâtüˈl-evliyâˈda en belirgin fikir olan keşfî haberler konusunu Şernûbî bu eserinde şöyle dile getirmektedir;
(Levh-i Mahfûzˈdan 26 basîret gözüyle okuyarak, vukû bulmadan önce olaylar hakkında haber veriyor.) Eserin şârihi Abdülmecîd Şernûbî bu beyitlerin şerhinde aynı konuda ibn Arabî, ibrahim Desûkî ve Câkîr Kürdîʼden (590/1193) nakiller yaparak gelecekten haber verme konusunda onların da görüşlerine geniş yer ayırmıştır.27 Eserin başka bir yerinde aynı konuyla bağlı şu ifadeler yer almaktadır;

(Kalb gözleriyle gizli olan şeyleri görür ve gizli perdeleri gözleriyle idrak eder.) Beyitlerin şerhinde Abdülmecîd Şernûbî şunları söylemektedir; Ârif kimsenin özelliklerinden birisi de basîret ehlinden olmasıdır. Basîret, kendisiyle eşyâların görüldüğü kalp gözüdür. Eğer ârifin basîreti güçlenirse kalbindeki bu göz sayesinde gizli olan işleri görmeğe başlar. 28
4. Tabakâtüʼl-Evliyâ
Ahmed Şernûbîʼnin müridi Bulkînîʼye imlâen yazdırdığı ve aynı zamanda tez konumuz olan bu eser hakkında daha geniş bahsedeceğimiz için burada fazla bilgi vermeyeceğiz.

On altıncı yüzyılda yaşayan evliyâdan. İsmi Ahmed bin Osman’dır. Künyesi Ebü’l-Abbâs, lakâbı Şihâbüddîn’dir. Nesebi hazret-i Ali’ye ulaşır. Tarîkat silsilesi ise Şeyh Muhammed Şehâdî vâsıtasıyla Seyyid İbrâhim Burhâneddîn Düsûkî’ye dayanır. Mısır’ın Şernûb kasabasında doğduğu için Şernûbî nisbesiyle bilinir. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Antalya civârında bir yerde vefât etti. Orada defnedildi.

Şernûb’da doğup büyüyen Ahmed bin Osman hazretleri, yedi yaşında koyunları otlatırken, ilâhî bir cezbeye kapıldı. İçine Allahü teâlânın aşkı düşüp gece-gündüz ibâdetle meşgûl olmaya başladı. Annesinin vefâtından sonra Mekke-i mükerremeye gitti. Yedi yıl orada kalıp âlimlerle velîlerin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde bulundu. Hac ibâdetini îfâ edip, sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret etti. Yedi sene müddetle Mekke’de kaldı. Sonra 1538 (H.945) senesinde memleketi olan Şernûb’a döndü. Demenhûr’a giderek ibâdetle meşgûl oldu.

Bir gece rüyâsında Peygamber efendimizi gördü. Peygamber efendimiz ona; “Ey Ahmed! İstanbul’da Şeyh Nûreddîn’e git, ondan tasavvuf ilmini öğren. Zîrâ kendisi bu zamanda âriflerin reisidir.” buyurdu. Bu emir üzerine İstanbul’a giden Ahmed bin Osman Şernûbî hazretleri Şeyh Nûreddîn’in huzûruna vardı. Evliyâ bir zât olan Şeyh Nûreddîn onu görünce; “Merhaba ey Peygamber efendimizin emri ile gelen kimse! Merhaba ey derviş oğlu derviş!” buyurdu.

Şeyh Nûreddîn’in iltifât ve ihsânlarına kavuşan Ahmed bin Osman Şernûbî ona talebe oldu. Sohbet ve hizmetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. Bir müddet sonra hocası ona Allahü teâlânın emir ve yasaklarını insanlara anlatmak husûsunda icazet, diploma ve hilâfet vererek memleketine gönderdi. İnsanların kurtuluşa ermelerini sağlamak husûsunda gayret gösterdi. Pekçok kimse onun sohbetlerinde bulunarak istifâde etti. Bir müddet sonra talebelerinden birkaç kişi ile birlikte İstanbul’a gitmek üzere yola çıktı. Mısır’ın Dimyat iskelesinden bir gemiye bindi. Günler süren bir yolculuktan sonra Antalya civârında bir yere çıktılar. Bu sırada ağır hastalığa tutulan Ahmed bin Osman Şernûbî arada on üç gün kadar iyileşti. Yolculuk esnasında uğradığı köy ve kasabalardaki insanlara vâz ve sohbetleriyle çok faydalı oldu. Zikir ve ibâdetle meşgûl iken vefât etti. O sabah erkenden vefât ettiği beldedeki câminin imâmı, Şeyh Ahmed bin Osman Şernûbî’nin vefât ettiği eve giderek; “Vefât eden Şeyh’in gaslini, yıkamasını ben yapacağım. Çünkü dün gece rüyâmda Fahr-i kâinât efendimiz böyle emir buyurdu.” dedi. Cenazesini yıkayıp namazını kıldıktan sonra, câmi yakınında bir yere defnettiler.

Kendisi âlim, fazîletli ve güzel ahlâklı bir zât olan Ahmed bin Osman Şernûbî’nin birçok kerâmetleri de görülmüştü. Pekçok mürîd ve halîfeleri vardı. Bunların en meşhûrları, zamanının en meşhûr âlim ve velîlerinden Şeyh Nâsırüddîn İbrâhim Lekânî ve Şeyh Muhammed Bülkînî hazretleriydi. Şernûbî hazretlerinin Tabakat-ı Evliyâ adlı eseri dünyâca meşhurdur.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)