MUHAMMED
BAYRAK

Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız. |
Forum İstatistikleri |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
DOWNLOADEN
AYET
FELSEFEMiZ
Raşit Tunca Sözü
GÜZEL SÖZ
Sünnet Nedir , Neden ve Nasil Sahibine Teslim Edilir?
(Kar©glanin 26 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allahin sünnetini Kimse iptal edip degiştiremez. (Allahin koydugu kanun ve yasalari bozamaz, yerine yenisini getirmeye kimsenin gücü yetmez.)
Sadakallahul Aziym Fetih suresi 23. ayetten Pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لاَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينَ
Lâ yu’minûne bihî ve kad halet sunnetul evvelîn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Onlar zaten devam edip gelen Sünnete de iman etmezler (Allahin yasalari olan kurallari olan sünnetullahinida kabul etmezler , insan iki gözlüdür, kelebek ucar, canavar parcalar, iki hidrojen bir oksijen su olur, gibi yer cekimi yasasi gibi yasalarida kabul etmezler, onada itiraz ederler "bunlarin bir ZIDDI olmali degilmiydi" derler sanki.)
(Sadakallahul Aziym HİCR-13 ayet)
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir."
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud, Melahim, 1)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Şüphesiz Allah Teâlâ her yüz sene başında bu ümmetin dinini tazeleyen (Bir Müctehid ) alim ve onu yetiştirici bir kadro bir cemaat gönderir."
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا
Ve mâ kâne li mu’minin ve lâ mu’minetin izâ kudiyallâhu ve resûluhu emran en yekûne lehumul hıyeratu min emrihim, ve men ya’sıllâhe ve resûlehu fe kad dalle dalâlen mubînâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, artik hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için, o konudaki işleri konusunda, tercih kullanma hakları kalmamiştir. Kim Allah’a ve Resûlüne bu konuda karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.
Sadakallahul Aziym AHZAB Suresi 36. ayet
Yine Kuranda yaniltici bir ayet, ya kuran yanliş tasnif edildi, yahutta ben intenernette böyle görüyorum, bilen ve anlayan varsa dikkat etsin:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
Kul etîûllâhe ver resûl(resûle), fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
De ki: "Allah'a ve Resûl'e itaat ediniz." Bundan sonra eğer dönerlerse, o taktirde muhakkak ki Allah, kâfirleri sevmez.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 32. ayette
diye geciyor halbuki o "fein tevvellev" ayetinden sonra ise
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Bundan sonra eğer onlar dönerlerse, o zaman onlara şöyle de: “Bana, Allah yeter (kâfidir), O’ndan başka ilâh yoktur. Ben, Allah’a tevekkül ettim (güvendim). Ve O, azîm arşın Rabbidir.”
Sadakallahul Aziym TEVBE-129. ayet
gelmesi lazim, cünkü cümle öyle olunca tam denk oluyor, yoksa cümle manasiz oluyor iki suredede, ve nitekim tevbe suresindeki o ayeti bir öncesinden ele alirsak
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ إِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm. Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Andolsun ki; size, sizin içinizden azîz bir Resûl geldi. Sizin üzüldüğünüz şey, O'na ağır gelir (O'nu üzer). Size çok düşkün, mü’minlere şefkatli ve merhametlidir. Bundan sonra eğer onlar dönerlerse, o zaman onlara şöyle de: “Bana, Allah yeter (kâfidir), O’ndan başka ilâh yoktur. Ben, Allah’a tevekkül ettim (güvendim). Ve O, azîm arşın Rabbidir.”
Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 128 . ve 129. ayet
nasil bir mana düşüklügü, Allah böyle manasi düşük bir ayetmi gönderir hic, ya tasnif bozuk, yada bu ayet yine illuminati kafir köpeklerince degiştirilmiş ve dogrusu bizim dedigimiz gibi olmasi lazim degilmi?
yine bu sefer egeer ALİ İMRAN Suresi 32. ayet teki gibi olsa, yine mana düşük
لْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
Kul etîûllâhe ver resûl(resûle), fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn.
De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 32. ayet
nasil bir mana bozuklugu, bu senelerdir varsa, hicmi farkeden olmadi, yani ya tasnif yanliş, ya bu ayetleri birileri oynuyor, ve akillardan kitaplardan silen bir güc var.
bu ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Kul etîûllâhe ver resûle, Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
deyince mana tamam oluyor, bunu gören bilen bir benmi varim, nerde bu tefsirci mealci gecinen kara cahil a h m a k hocalar haaaa, uyuyormu "yöneticimiz uyuyormu" ????????
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Benden sonra nebi gelmeyecek, alimler gelecek, halifeler gelecek, onlara tabi olan bana tâbî olur, onlara asi olan bana asi olur."
(Sahih buhari 9.cilt 1409.hadis, Sahih buhari 11.cilt sayfa 181)
33/AHZAB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen). Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah'ın Resûl'ü ve Nebîlerin (Peygamberlerin) Hatemi'dir (Sonuncusu). Allah, herşeyi en iyi bilendir.
13/RA'D-7: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihî), innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin). Ve kâfirler derler ki: “O’nun üzerine Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?” Sen, sadece bir uyarıcısın ve bütün kavimler için hidayetçi vardır (zamanın her parçasında ve bütün kavimlerde).
"Her devirde beni temsilen 1 kişi var. Hz.isa (A.S.)'ı temsilen 3 kişi var. Hz.Musa (A.S.)'ı temsilen 7 kişi var. Hz.ibrahim (A.S.)'ı temsilen 40 kişi var."
Hadis-i Şerif
"Benim ümmetimin varisleri israiloğullarındaki nebiler gibidir." Hadis-i Şerif
"El ulamau verasetul enbiya, hukemau ulamau kedau en enbiyaye min fekhihim. Alimler, Resulullah'ın varisleridir, hikmet sahibi alimler, fıkıh açısından nebiler seviyesindedirler."Hadis-i Şerif
“4291...Rasulullah (SAV)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti dedi. Allah (c.c) bu ümmete her yüz yıl başında dinini yenileyecek birisini (bir müceddid) gönderecektir."
(Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/412. Melahim hadis no: 4291)
"Yeryüzü Halilürrahman (AS) gibi (kullara acıyan) kırk (abdal) kişiden katiyen hali kalmaz. Onların sayesinde size yağmur verilir. Onların sayesinde (dünyevi ve uhrevi) zafere kavuşturulursunuz. Onlardan (yani O hak dostlarından) biri vefat eder etmez derhal Allah (cc) yerine başka birini tayin eder."
(Ramuzel Hadis 4384 Nolu Had. Şer.)
"Kim Bana itaat ederse muhakkak ki Allah'a itaat etmiş olur. Kim Bana isyan ederse, Allah'a isyan etmiş olur. Her kim İmam'a (Kamil Mürşide veya Devrin İmam'ına) itaat ederse, muhakkak ki Bana itaat etmiş olur. Her kim İmam'a isyan ederse, muhakkak ki Bana isyan etmiş olur."
(İbni Mace 8/2589)
"Size Allah'a karşı takvayı, başınıza siyah bir köle bile gelse emrini dinleyip ona itaat etmenizi tavsiye ederim. İçinizden yaşayacak olanlar cok ihtilaflar göreceklerdir. Benim sünnetime ve MÜRŞİD HALİFE MEHDİLERİN sünnetlerinin yolundan ayrılmayınız. Bu yola sımsıkı sarılınız, sonradan ortaya çıkanlardan kaçınız, çünkü her bid'at dalalettir."
(Ebu Davud ve Tirmizi)
"Muhakkak Hak Teala (cc) Hz.leri bu ümmete bais eder gönderir. Her yüzyılda (asırda) bir kimse din işlerini yeniler, tazeler, ba'seder. Sizden bir taife halkı Hakk'a (cc) davetle meşgul olurlar. Bunlar ehli haktır. Bu kimseler din işlerini yeniler, tazeler. Bu Allah’ın dostları, Allahu Teala’yı kullarına sevdirirler."
(Sahih-i Buhari; Müslim, Sünen-i Ebu Davud, 5/100) (Yeb’asü lihazihil ümmeti Alâ ra’si külli mieti senetin men yüceddidü leha diyneha")
Eger Deccaliyet kuruldu, ve dünyayi fesada ve fitneye ugratiyorsa, onun karşisinda duran kimse ve grubada "mehdi cemaati" "Dogrular Cemaati" demek olur, ve eger alimler peygamberlerin varisleriyse, o halde yusuf suresinde gecen
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîs, fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ vel âhırati, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Rabbim bana mülk verdin. Ve olayların tevîlini (yorumunu) bana öğrettin. Semaları ve yeryüzünü yaratan, Sen benim dünyada ve ahirette velîmsin (dostumsun). Bana görevimi müslüman olarak tamam ettir, ve beni salihler arasına kat.”
Sadakallahul Aziym YUSUF-101 ayet
zikrimizin "111_1". bab ina da bu zikiri dahil ediyoruz artik, ve 3 defa tekrar edilcek.
ve orda gecen "rabbim bana olaylarin tevilini yani yorumunu ögrettin" ayeti bizim üstümüzde de şükür ki tecelli ediyor, öyleyse bizde Hz Yusufun olaylarin tevilini anlama mirasini devralanlardaniz, o yüzden, hem buna şükür olarak, bu ayeti her gün 3 defa tekrar edecgiz ki, hemde askerlerimizde de bu hikmet tecelli etsin, ve olaylari hak gözüyle görsünler, yorup tevil etsinler inşallah.
_---___
O halde Fetih suresi 23. ayette gectigi üzre SÜNNET DEMEK: Tebdil edilemeyen, yani iptal edilemeyen yasalar, Allah kanunlari demekmiş, ki bunlar kurandan bir ayette olur, yahut kainattaki kevni ayetler de olur, hepside Allahin yasalaridir, ve onlar ile bu kainat rayinda yüzmekdedir, onlari bozmak, düzeni bozmak olur, ve atomu parcalayan parcaladi amma, neden parcaladi, inkar için parcaladi, itaat için degil, yani bütünü bozan, kafir güruhu, niye, yine Allahin yasasina, Allahin yasasinin tersi olcak birşey ile, savaşmak, ona karşi savaşmak için, bu büyük a h mak lik dir,
işde Allah Dualite koymuşki, yani aci tatli, kara ak, yani onun (ka fir in) inkarindanda hakka giden bir yol var.
yukardaki ayette gecen "fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn." "Allah kafirleri sevmez" ayeti nasil bir tezattirki bu, insan sevmedigi birini hic evine misafir edermi, zorla girmeye kalksa bile kovar degilmi, öyleyse bu kafirleri besleyip büyütüp, onlara rizik veren, ve birde cocuk verip üremelerini de saglayan Allah, nasil oluyorda onlari sevmiyor oluyor, ben sevmedigimi yanima yöreme sokmam kardeşim, o halde Allah, bunca kafiri niye mülkünde barindiriyor o zaman, burda bir nüans farki var kardeşim, sevmiyorda madem niye haala yaratip duruyor o zaman, bunca kafiri babammi yaratti kardeşim, yani yine ya ayetin tasnifinde yada diziliminde bir hata gözüküyor , sevmeyen yanina yöresine sokmaz, onlara bir cift göz degil, bir igne bilenem vermez, amma veriyorsa haala onlari yaratiyorsa, bir hikmet var bunda demek yokmu, insanca düşününce "kendine isyan etcek olani, niye yaaratir acaba" demek yokmu!
işde insan bir şeye bir olaya hak te`vili ile bakinca, onu dogru yorumlarsa, yani onu fitratina uygun şkilde kullanip ona uygun davarnirsa, Allahin sünnetine uymuş olur, peygamberin sünneti ise, aynen Hz. Yusufun olaylari yorumlamayi bilmesi hikmeti gibi, muhammed de ayni hikmetle donatildi, ve öyle olunca, onun olaylari dogru yorumlamasina biz, sünnet diyoruz, ve Allah buyurdu:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
İn huve illâ vahyun yûhâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
(O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan vahiydir.
Sadakallahul Aziym NECM Suresi 4. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
Men yutiır resûle fe kad atâallâh(atâallâhe), ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kim Resûl'e itaat ederse, böylece andolsun ki Allah'a itaat etmiş olur. Ve kim yüz çevirirse, o taktirde Biz seni, onların üzerine buna zorlayici muhafız olarak göndermedik.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 80. ayet
(Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
yani o ki Muhammed kainata bakinca, Hakkin yasalarini yerli yerince görünce, bizlerede tavsiye olarak, o kainatta okuduklarini, yani hangi durumda nasil davranirsak, sünnetullaha, yahutta fitrata veya arapca olarak " ma huliga leh " Yani o şeyin yaratiliş hikmetine uygun davranmiş oluruz, onu tavsiye etmiş oldu, ve onlarda boş şeyler degil diye, bizat cenabi mevlaca kuranda onaylaniyor, o vahiysiz boş konuşmaz denilerek yani.
ve öyle olunca ve sünneti kullanmada edeb, onu yerinden etmeden kullanmak edepdendir, nasil yani denince, önce sünneti şu örnekle tarif edelim
Elektrikci olan birisi, elektrik ögrenince, artik onu elektrik carpmaz diye bir kural yok, amma o elektrikci eger elektrik yasalarini bilirse, ve onlara uygun hareket ederse, elbete elektrik onu carpmaz, cünkü onun fitratina uygun davrandigindan, yoksa elektrik gecen ciplak kabloyu alinca eline, onu da carpar, amma elektrikci bilirki o nu izole edilmiş bir aletle, elleyip dokununca onu carpmaz, bunu bildigi ve ve böyle ve benzerei kurallarina uygun davrandigi müddetce onu elektrik carpmaz, ne zaman bunlari unuttu, yada yanildi, o zaman o nuda carpar. yani işde sünnet te böyledir, Allahin koydugu yasalara harfiyyen uymak gibidir, cünkü herhengi bir yasayi cignemek, aynen ciplak kabloya dokunmak gibidir.
öyle olunca ashabi kiram muhammedden gördüklerini duyduklarini ve tasdik ettiklerini, hep muhammed şöyle derken duydum, şöyle yaparken gördüm, gibi anlatmişlar, bu ne demekdir, işde senelerdir sanatcilarin elde etmeye calişdiklari telif hakki yasasi gibi yani, ve bunu ben buldum degil, bu muhammedin sözü, bu muhammedin ameli diye anlatmak, onu yerinden etmemek olur, onu onun elinden almamakdir, amma hani bir şarki falancinindir, onu ondan izin alip okumak gibi, amma okudukdan sonra, yine yerine iade etmek lazimdir, benlige gecirilmez, cünkü o ilk hak sahibinin eseridir, Hak Tealanin yasasi sünnetullahidir, o dahi Allahdan vahiy ile almişdir, öyle olunca, yercekimi yasasini bulan, onun ziddi olaninida bulmaya calişan kafir gibi, ben buldum amma, ben bu yasaya uymak zorunda degilim gibi bir lüksü yok, ne diyor ayette "Allah ve Rasulü, bir konuda karar kilinca, halkin onda secme reyi kalkar artik, ona uymak mecbur olur." diyor, öyle olunca , işde bizimde sizlere ögretiklerimiz, bizim kainattan okuyabildiklerimizdir, mizan terazisi herzaman kurulu, mizana vur, yani kainat düzenine vur, tart bak, uyuyursa kainat yasalarina al, test et uyuyorsa al, uymuyorsa alma kardeşim.
düşününki bir kac elektrikciden oluşan bir grubu, bir inşaata yollayacak bir elekrik şirketi, onlara kullancaklari alet erdevatida verir, mesela bazi ölcüm aletlerinden sadece bir tane vardir, mesala tornavida pense her ne kadar her elektrikcinin kendine ait olsada, bir ossiloskop veya FI schlater test cihazindan mesala bir tanedir, veye diger ölcüm aletleri veya diger alet erdevattan mesala darbeli maktap hilti gibi dende bir tane olabilir, ve onlardan (Elekrik işcilerinden) hangisine lazimsa o alir arabadan, kullanir, sonra geri yerine koyarki, diger elektrikciye lazim olunca, o da yerinde bulsun, ve alsin işini yapsin degilmi, işde sünnetlerde böyledir, geri iade etmek lazimdir, ögrendin denedin ve tatbik ediyorsun, artik onu sahibine iade edersin,peki nasil iade edersin, sende birinemi anlatcan, mesala biz ögrettiysek dersinki Raşit hocadan duydumki, şöyle şöyleymiş, test ettim, evet öyle, diye anlatir ögretirsin, amma benlige gecirirsen, o zaman ben, bana lazim olunca, veya bir başka mümine vermem gerekince, o alet veya sünnet , erzak deposunda yoksa geri gelmediyse ,arada bul artik, ve işde unutulan sünnetler, hep böyle yerine koyulmadigindan, ya diyorlar senedi zayif, yada hasen degil, yani halbuki, alan onu yerine koyarken, dogru koysaydi onlarin senedinin hasen oldugu ortaya cikacakdi, ancak işde her sünnet bir yasaya dayanir, ve bir ayetlede teyid oluyordur, öyle olunca, mizana vurunca, onun dogru veya yanliş oluşu ortaya cikar, ve böylece işde, Zikri Raşidi Evradimizin 111_2. Bab ina ekledigimiz zikiri bu yüzdendir. Yani Rabbimizin sizlerede bizlerede, de Hz. Yusufa verdiği, olaylari anlama ve tevil etme hikmetinden, bizede vermesi için lazim olan zikirimizdir, yani onun frekansini yakalayan her kimsede, ayni hikmet aciga cikar yani,
Bu sebeble bu zrikirmize de devam ediniz.
son bir nükte ile vaazi hitama erdirelim
Bazi ah mak lar riyazet yapip yemeden icmeden kesiliyor, güya riyazet ile melekleri cinleri görcek, haber alcak onlardan, halbuki halusinasyon görcekler, başka degil, amma işde riyazet edip oruc tutuyor,
yemeyip icmeyince aylarca, Sen melek olmuyon, yada Allah olmuyon, be yin siz ahmak, Allalh yemez icmez diye yemeyip icmeyip, sonrada Allahlik tasliyacak ah mak, yemez icmez sicmaz diye tuvaletede gitmez oluyorlar.
Lan dan gil senin yaptigini daglar taşlarda yapiyor, yemiyor icmiyor, ve de sicmiyor, ahmak daglar taşlar yemeyince Allahmi oldu gaari, ah mak. eger böyle yememeye icmemeye sicmamaya devam edersen, yeni versionun senin, dünyaya taş olurda gelirsin, bir daha ne yer, ne icer, taş olursun taş ah mak, gelir bir ah makda seninle taharet eder belkide, istinca taşi olarak kullanir seni, cokda mataf bir durum degil yani, yada başina cekicle tokmakla murcla civi ile vurup yararlar, parca pincik ederler, kaldirim taşi olursunda, sokak köpekleri tiydiri üstüne, yada kara taş kömür olursun da sobada yakarlar seni, merakliysan bunlara, yeme icme sicma.
Halbuki Allah insanin FITRATINA, yani insani yiyen icen ve birde tuvalet yapan varlik olarak halketmiş, dedikya fitratina uygun davranmayan, o nu da bozar, mizanida bozar, düzenide bozar, düzeni bozan elekritikciyi, nasil elekrik carpar, belkide öldürüse bile, aynen bu yemeyip icmeyip de düzeni bozan, saidi nursinin arkadaşi gibi, yemez icmez isen, geberi gidersin, kimden aldi o akli, saidden, ahmakla ahmmak arkadaş olur zaten, hocasi kimde talebesi kim olcak birisi feto ahmagi birdigeride de typ ahmagi işde.
Rabbim, askerlerime, sünnetullaha uymayi nasip etsin, aldiklari sünneti benlige gecirmeyip, aynen "Grundig" bir televizyonun üstündeki "Grundig" yazisini sökmek gibi olan, ögrendigi bir hikmeti, kendi bulmuş gibi davranmayip, aldığı yeride yad ederse, gelen bir başkasida o hikmete erer, yoksa o hikmet arada kaybolur gider, Rabbim, aldiklarinizi geri koymayida nasip etsin.
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 26 Eylül 2016 Pazartesi
Original Kar © glan
Mevsim Gecişi Sonbahara Giriş ve Yavaş Yavaş Ziya ve Alfa Hareketinin Terkedilmesi
(Kar©glanin 21 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
iman Nurdur ki yani işik kaynagidir ki, Akil Kalp ve ruh onun ile görüp aydinlanir, ziya ve güneşimizin işigi ise, gözümüzün görmesi için olan işik kaynagidir.
öyle olunca temsili misal ile küfür ve imani ayciklayalalim.
DENEY: Gece bir vakit, lambayi yakalim ve karşimiza bir yere bir adet su dolu bardak koyalim, işde ziya ve işik gözümüzümn o bardagi görmesi ve itminaan olmuş olarak orda bardagin ve suyun oldgunu önce ilmen, sonra bardaga ve suya bakarak aynel yakin, sonrada bardakdaki sudan birazcik icerek hakkal yakin bilince, ve sonra ordaki bir arkadaşimiz veya eşimiz dostumuz, lambayi bir müddet kapasin ve söndürsün ve tekrar acsin. lambayi kapatinca ordaki bardak ve su yok oluyormu soralim. lambanin kapanmasi, karanlik olmasi onun var olmasina helal getirmez degilmi. ve böylece ziya ve nur gözümüz için lazim olan amma, eger biz o sudan bir miktar icdiysek, ve bardaga dokunduysak, artik kim bize karanlik olunca, orada bardak yok diye inandirabiblir degilmi. ve iman işde hakkalyakin,o bardagin orda olduguna, tam huzuru kalp ile inanmiş olmamizdir. ve inkar ise küfür ve şirk ise, lamba sönüp karanlik olunca, orda bardak yok denmesi gibidir, halbuki orada bardak yok demek ile, ordaki bardak yok olmaz, ve lamba söndü, iki dakika sonra lambayi tekrar yaksak, bardak orda hazir ve nazirdir degilmi, öyle olunca kafirin, Allahi inkar etmesi, onu aynel yakin görememesinden ve hakkal yakin bilmemesinden, birde aklinin onu görebilmesi için, imaninin olmasi lazim, ve imaninin olmamasindandir, yoksa imani olsa, orda, bardagin karanlik olunca kaybolmayacagini bilir, yani tevhid bu dur ki lambayi söndürmek olan kismi " LA ilahe" orda hicbirşey yok, yani karanlik görmüyoz, sonra lambayi yakinca, evet var ve orda demek gibi olan kismi ile "illallah" ve bu yüzden, inkar ve küfür, ya gözün görmemesinden kaynaklidir, yada aklin görmemesinden kaynaklidir, ikisi ayri kulvarlardir.
ve vaaz sohbetlerimizin birinde dedikki :
Ey insanlik görmezmisiniz
Güneşin feri yok, bu sene nerdeyse bizde yaz bile olmadi .
yani güneş işigina arapca Dziya
ضي
denilir.yani Ziya sizin anlaycaginiz ziyanin yani glow un yani
güneş işiklarinin yansimasi azalmiş yeni vaazimizin konusu alfa beta
gama işimasi yani radyoaktivite, kisacasi güneşimizin ziyasi tükenmiş
malesef son ziyalar bitmek üzere yani ey insanlik kimse ikizler burcu
cocuk yapmak istemiyor galiba cünkü ikizlerin kadini doyumsuz olabilir
dedik diye kimse ikizler cocugu yapmaya yanaşmiyor ve böylce güneşimizin
hic erkek ziya bebeleri, dişi ziya olmaz fakat ve ikizler burcu
kalmamiş, ve kadin ikizler ve erkek ikizler cocugu kalmamişki
güneşimizin ziyasi bitmek üzere, olanlarda göcer ise ziya kalmaz . aaa
ben size ne diyen a lafi kicindan anlayan ahmaklar, Allah 12 ay koymuş
12 burc varsa 12 burcunda eşit şekilde dagilmasi lazimki bu güneş
sistemimizde her şey rayinda yüzsün, birisi biraz azalsa da fazla olsada
denge bozlur. mesala neptun bebeleri azalsa nuh bebeleri azalir ve su
ve rahmet kesilmeye başlar,neptün bebelri cogalirsa bu sefeerde
taskinlar olur seller olur,jüpiter azalsa keciler azalir yakub bebeleri
azalir yine olmaz. herkes tohumu atarken öyle ayarlama tohum atmaasin,
lütfen kadere kirkbeş deyip atsin tohumunu, ve özellikle ikizler bebesi
yapin yani. ikizler babasi olcaklar şimdi tohum atcak olanlar, şimdi
dikilen tohumlar mayisda haziranda filiz vercek, haydi gec kalmayin ziya
isimli cocuklar , tohum atin lütfen, yoksa bu güneş yemin olsun sönerde
karanlikda kaliriz.
hemde Ziyayi hapse atmişlar, yani ziya hapisdeki böyle feri yok,
doguyar amma isitmiyor. hanim bu yazdan beri camaşir serdiginde diyorki
güneşin feri yok kurutmuyor diyor, yani bir nakşi büyügü demişki bizim
sizlere verdigimiz feyizi eger muhafaza edebilseniz bu size kiyamete
kadar yeter demişler yani feyz veya füyüzat veya ziya alfa Işıması yani
güneşimizden bizlere gelir ve Muhammed yazili kuran ise ve kuran
kainatin yazilimi ise Muhammed kainat ve güneşimiz iki cihanin güneşi
muhammed mustafa, ve bizler güneş bebeleriyiz yani muhammedin
parcalariyiz. ve güneş sistemimizin icindeki her bir özellik o sistemin
işlevi için gerekli ve her cibilliyat bir peygamber grubunu temsil eder
demişdik dah önce, ve keciler oglak buralari şuayb ve yakup cocuklari
dedik, ve onlarin azalmasi yani jüpiter burcunda doganlarin azalmasi o
cibilliyati taşiyan sebze, meyva, hayvan, insan ne varsa azaldi
demekdir. ve cimento yoksa harc nasil olmazsa, yahut cimentosu az bir
harc ile yapilan duvar, nasil saglam olmaz ise hepsinin dengeli olmasi
lazimdir. ve amma herşeyin fazlasida zarar azida zarar. lütfen insanlar
aralarinizda konuşun kaynaşin, ve ikizler bebesi yapin. muhammed ikizler
burcudur yani MuhaMMed de üc tane mim vardir yani M harfi latince ikizi
temsilm eder ve yine MeryeM de iki tne M var yani onda ikizler burcu
vardir yani Yine HAVVA da iki tane V veya Hawa yazarsak oda teers ikiz
demekdir. ve ziya güneşimizin parcacigidir yani partiküllerirdir. yani
foton enerjisi.Radyoaktivite
α (Alfa) ışıması: İki
Nötron ve iki protondan meydana gelen, +2 yüklü bir Helyum çekirdeği
yaymaktır. Bu ışıma sonucunda, proton ve nötron sayıları 2'şer birim
azalır. Bu tanecikler +2 yüklü oldukları için elektromanyetik çekime de
yakalanırlar. Bu ışımaların durdurulması çok kolaydır. Örneğin bir
kâğıt yaprak bile yeterli olur.
Peygamberimizin ziyasini devam ettirmesi için güneşimizin alfa işimasi yapmasi gerekir.
ve alfa simgesi budur α
ve bizler muhamedin eeli beyti olarak yani güneşimizin cocuklari olarak
alfa işimasi yapmamiz lazim demekdir bu. ve alfa işimasi demek her
yaptigi işinde alfa hareketi yapmakdir. bunun birkac örnegini
gösteriyorum resimlerimde,
[attachment=31769]
[attachment=31770]
Bu bir alfa oturuşu yani mehdi oturuşu
eger ayak ayak üstüne atarsanz, bu alfa oturuşu demek olmaz yalnişdir o oturuş.
yani fircanizi tutarken serce parmagin arasindan gecirmek ile
yine alfa yansimasi yaparsiniz, yine misvak öyle, bu peygamberin sünneti
ile sabittir, onun yani Muhammed Mustafanin misvak tutuş sistemi bu
şekildedir.yani muhammed hep alfa yansimasi yapmişdir.
[attachment=31771]
[attachment=31772]
demişdık ve böylece sizlere ilk defa kainatın ve güneşin ziyasını bile bizler tarafından yönetilbilcegini bizzat hakkal yakin ögrettik, ve binlerce insan bu oturuşu ve duruşu cok benimsedi, hatta tiryakisi oldu da, artık vazegecemez oldular, ve böylece bu sene sıcak bır yaz gecirdik ziyası bol bol bir yaz gecdi ve artık sonbahara geldik ve ve birkac gün önce kendi aileme ve cocuklarıma tenbihledimki artık sonbahar geldi ve yaprakların sararması ve soguklarin gelmesi için buziyanin azalmasi şart, o yüzden artık ziya hereketi olan alfa oturuşu ve dıger alfa herketlerini terkedın dedim yanıi mehdi oturuşunu şimdilik terkedin dedim ve islamda terki terke diye birşey vardır,
Tasavvufdaki Terki Terk Nedir?
Gecen senelerde yazdik ki güneşimizin ziyasi azalmiş, güneşimiz iki
cihanin güneşi Muhammed Mustafa, güneşimizin ziya yaymasi için alfa
hareketi yapardi, ve onun sünnetiydi diye anlattik. ve ikizler bebesi
dünyada azalmiş, eger böyle olursa güneşimiz söner gider, ve bu yüzden
ikizler bebesi yapin, ve ikizler bebesi icinde, her amelinizde
fiilinizde sözünüzde alfa dalgasi yayin dedik, ve sizlere alfa oturuşu
ve alfa hareketerinden örnekler vermişdik. ve sizleer ne güzel mehdi
askerlerisinizki alfa oturuşu ve herketleri o kadar yayildiki,
elhamdülillah bu sene kadar ziyasi kuvvetli ve sicak bir yaz olmadi ,
hepinize aferin, sizler ne güzel mehdi askerlerisiniz böyle, tamam artik
terki terk etme zamanidir, ve her evden en az bir şahis, artik alfa
hareketi ve oturuşu yapmayi terkediversin, yapmak sünnet ve sevap oldugu
kadar, teketmek de evla ve sünnet ve gerektiginde mucib olandir. artik
bu kadar sicak ve ziya herhalde yeterlidir artik, biraz biraz terkedelim
amma yine garerince kalcak kadar terkedin, tamamen terketmeyin. ve
artik sicaklar biraz biraz bizi terketsin serinlesin ortalik.
Tasavvufdaki Terki Terk Etmek Nedir :
Terketmek mesala Peygamberin abdestli gezme sünnetini aldin tuttun, ve artik o
hale geldinki, abdestsiz adim atmaz oldun, ve sonunda öyle bir noktaya
gelirsin ki, artik o terkettigin abdestsizce gezme olayina tekrar
dönmene, ve abdestsizce gezivermen, senin tekrar abdestli olmayi
terkedivermendir. önce abdestsizligi terketmişdik ve birinci terki
teketmişdik ikinci terk ise o terkettigin şeyi terkedivermendir.
sebebine gelince mesala mevsimler ilkbahar ile başlar ve ilkbaharda
bütün renkler yerini, hayat ve Hay ve diri olan Allahin sifati ile, yeni
bir can bulmak, ve haşrolmak toplanip bir bedene yol almak olan, yeşile
birakir. ve başka renkler terkedilir ve onlarin yerine yeşil tercih
edilir ve ilkbahar olur. sonra ilkbahar biterken bizlerin, yeşil bugday
yerine, sari ermiş bugday için, yine yeşil erik yerine, ermiş erik, yine
ham karpuz yerine, ermiş karpuz için, kirmizi sari ve turuncu rengi
tercih etmemiz lazimdirki, yaz olsun ve yaz mevsiminin rengi kirmizi ve
beyaz ve ateş sarisi ve saridir aydinlikdir yani bütün renkleri bariz
eden aydinlik tercih edilir. ve yaz bitince bu sefer, daha cok sari ve
sararma solma ve ölme, ve kahvrengi tonlari yani, camur rengi tercih
edilir, yani ölüp topraga karişma, hadisesi oldugundan toprak rengi,
yani camur rengi revacdadir, ve diger renkler rengini ölümün rengi
toprak rengine birakir kahverengi ve tonlarina, sonra sonbaharda
bitince, kış gelmesi için, karanlik ve zulümet rengi siyah ve gri tonlar
tecih edilip, bütün renkler renklerini gece rengine birakir kendini, ve
sonbahardan kışa gidecek olanin tercihi, zulum ve karanlik olmalidir,
bunun bir nevi aciklamasini daha önceki sohbetlerde yapmişdik, mesala
kisa bir hatirlatma: dünyada kötüler yok edilip bitirilmez ve winter kış
için gecenin koyu oldugu zaman, ve burclari winter kış burcu olanlara
zamani birakmak için, işde karanlik ve gece yani kötülük bir nevi galip
gelmeye başlar, yaz demek ise iyiler, iman ve müminlerin galip olmasi
demekdir demişdik. ve yunus efendimiz vahdeti vücut seviyesine cikinca o
terkettigi bütün reklerden gecip zulumeti secmek zorunda birakilmiş, ve
hani insan dertlere ve cilelere, kötülerin cilesine ve zararina maruz
kalinca, bende bundan sonra zalim olcan anasina satan,
"bu dünyada deveye dikken insana tiken geciyor" deyip
artik iyi olamanin fayda etmedigini görünce yazdan kişa gecildigini
görünce, bunlardan kurtulmak için bir an sitem edip bende kötü olmk
istiyon denir ya, işde o sitem hali ile yunus efendimiz vaadinden avdet
edip, sözünden cayip "artik bende zulümeti secdim, bende kötü olcan" demiş.
amma yunus baligi zalim olamazki ne kadar sevecen bir balik, ne kadar
dost canlisi bir balik degilmi, ondan kim kötülük beklerki, yunusa kötü
ol deseler ancak belki sadece birazcik ciddi durabilir, yine gülümser
yine sevecendir, o kötü olamazkine, amma demiş Hz Yunus efendimiz
ninovalilara sitem edip bende zalim olcan deveye diken ... demiş yani.
yani ona terki terketmesi ögretilmiş bütün mesela sadece bu. yani sadece
iyiler iyi degildir bazende kötülük iyidir, yani gece hic olmasa hep
gündüz olsa, ne zaman yatip dinlencez, hep yaz olsa suyumuz nerden
gelcek, suyumuzun akip geldigi daglara kar nasil yagcak degilmi, bu
dünyanin carki nasil döncek degilmi yani. iyilerinde hayatinda bazen
kötü olabilmesini ögrenmesi lazim, dünya cok cetin. ve yine kötülerinde
hayatta iyilik nasil bir tatdir nasil bir zevkdir, iyilik yaptirilarak,
aynen hz süleymanin şeytanlari dalgic yapip, caliştirarak bir işe
yaramasini ögretmesi, bunun için olup, kötülerede iyilik lokmasi
yedirmekdir yani, iyilligin nasil güzel bir lokma oldugunu onlara da
tatdirmakdir.
VE ARTIK ZiYAYI TERKEDiP YAVAŞ YAVAŞ KÖTÜ VE KARANLIK OLMA ZAMANI
ve bu vakitler dedik önce sünnetler kacmaya başlar amma bu sünnet namazdaki sünnet ammda yapatig iz başka bir sünnet, sonra bir vakit farz kacar, sonra iki vakit, derken birde bakmişsin birkac günlük farz namaz kacmiş, ve taaaki bu eksi -31 olunca, yani 31 tane namaz kacinca, sonbahar girdi demekdir, amma kacdi diye öyle birakamayip, ardina kaza etmek lazimdir.
ve böylce size yerden semayi yönetme yöntemlerinden birini dah ögrettik, yine sonbaharda gündüzlerin kisalmasi ve gecelerin uzamasi lazim ve bunun için yine kainati semayi yönetip
bunu yapmak lazimdir dedik ve ögrettikki bu nasil yapilir:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Karanlik ve geceyi ileri kaktirmak, ve gecelerin uzamasini saglamak veya gündüz veya aydinligi ileri kakdirmak, ve gündüzlerin uzamasini saglamak, hakkindaki bizzat yaşanmiş bir hadis ve hadisemiz için yapilan bir zikir ve ilim, ve erbabina münhasirdir sadece, bu hediyem.
ve bunun için sadece tarikimiza mensup olanlardan bu dereceya cikmiş sofilerim, günler dönünce yani 21 hazirandan sonra, iki güne bir, veya haftada bir, onlara ilham ile bildirilince, günlerden sonbahar ve gecelerin uzamasi için, sabah namazlarini en son vaktinden kilmaya başlarki, işde sabah namazi ile, karanligi itip güne dayar, ve güneşin dogdugu vakit olan işrak vaktini ittirip kakdirmiş olur, yani sadece bizim tarikimiza münhasiran, ve belli vakitlerde uygulanmasi gereken bir kuraldir. yani ne diyor ayette tarafeyn diyor, yani iki sinirda da diyor, yani sinir ne, sabah namazinin son vakti gecenin siniri, ve eger gecenin sinirini biraz acarsak daha ileri gitmiş olmazmi, yine eger günler uzayacaksa, o zaman 21 aralikdan itibaren, bir kac günde bir, veya haftda bir, bu sefer tarafeynin akşam tarafi olan akşam namazina varanyer olan ikindi namazi son vakte birakilirki, gündüz geceyi ve akşami ileri kakdirsin. peki bunun delili nerde, bizim yapavcagimiza dair bir delil varmi derseniz, evet var, o da var, yine zikiri raşidi evradindaki bir zikir olan, bize münhasir bir hikmettirki bu
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb.
Meali :
Geceyi uzatırsın, gündüzün bir kısmı gece olur. Gündüzü uzatırsın, gecenin bir kısmı gündüz olur. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü izhar edersin ve dilediğini sayısız rızıklandırırsın sen.
ALİ İMRAN-27 ayet
diyecekler ki yine bu ayette bunu Allah yapar demiyormu diyecekler.
Lan dangil, isa Allahmiydida ölüden diri cikariyordu demek yokmu, ahmak, sen bunu duymadinmi, isa ölüleri iznimle diriltirdi demiyormu Allah :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي وَتُبْرِئُ الأَكْمَهَ وَالأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوتَى بِإِذْنِي
ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî.
MAİDE Suresi 110. ayetten pasaj
öyleyse ölüleri dirilten bir insan varsa, geceyi gündüze, gündüzü geceye sokan bir adamda vardir, o mehdidir.
--------
Ve bizde dünyaya gelmek şerefine erdigimize göre, bu teppichde bir musterde (desen de) biz yapacagiz, amma isterizki bu muster (desen) digerlerine örnek olsun, ve yukarlarda tekrar edilcek bir muster olsun, ve bunun için dedikki :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlıaraba gibidir, o yüzden Raşidi tarikatını kuruyorum, seven ardımıza takılsın. dedik
طَرِيقَاتِ رَاشِدِي Raşidi Tarikatı - Raşidin Yolu - Raşidin Çizdiği Yol - Nedir ? Kurucusu Kimdir - Edeb Ve Adablari Nelerdir?
Raşidi Tarikatı Kurucusu Kimdir : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca
Kurucunun Kisa biyografisi : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca Kimdir? Biyografisi
isim : Raşit Tunca
Göbek ismi : Selim
Soy Lakabı : Haceliler
Nickname : Karoglan veya Kar©glan ve imageman
Baba ismi : Mustafa
Anne ismi : Rabia
Dogum : 1970 Başağaç
Eğitim:
ilkokul : 1976 -1981 Başağaç
Ortaokul Lise : 1981 -1988 Sandıklı İmam Hatip Lisesi
13.06.1988 de 8.25 Diploma notu iyi derece ile Mezun oldu.
Yüksek Okul Üniversite : 1988 -1989 AÜHF - AYO
1989 da üniversiteyi 2. dönem sonunda yarım bırakıp terketti, ve 1989 yazında Avusturya ya Seyahati.
Mesleki Eğitim : Elektrik Teknisyenliği EBT ve EIT Sigmundsherberg Austria
Lehrabschlussprüfung : Elektrobetriebstechniker 25.01.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Wiener Neustadt
Lehrabschlussprüfung : Elektroinstallationstechniker 24.06.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Stockerau f Elektrotechnik
Öksüz:
1988 de Babasının vefatı
Ankara:
Yüksek Okul Eğitimi için Ankaraya gitdi. ilk defa bir akrabasının yanında Keçiören gazino durağı ile şose durağı arasında bir apartmen de ~ 3 - 4 hafta kaldı.
Sonra paralı özel yurt 'RESA' yurdunda Ulusda kaldı.
Daha Sonra Balgat taki Devlet Paralı Yurdunda kaldı.
Aile:
1990 senesi sonunda Evlendi.
2 Tane Çocuğu var biri Oğlan biriside Kız.
HAC ve UMRE :
1997 de Hac ve Umre ziyaretini Annesiyle birlikte Yaptı.
Dini ve Tasavvufi Hayat:
1991 senesinde Tarikatı Burhamiye ye intisab etti.
1992 de Nakşebend Tarikatına intisab etti.
~ 2003 -2004 arasinda Dusukiye Tarikatına intisab etti.
Halen Tasavvuf Yolunda "Only" Devam ediyordu ki sonudna bir yol (Tarik) olmanin, yol çizmenin önemini farketi ve, Raşidin kendi gittiği ve Çizdiği Yol olan, Raşidin Yolunu, Raşidi Tarikatını kurmaya karar verdi. Senelerden 2016 aylardan Ağustos.
Avusturya:
1989 da Avusturya Taş ocağında işci oldu (Wiener Baustof Werke).
Daha Sonra Firmasi iki defa el degiştirdi Poschacher Natursteinwerk oldu.
daha sonra Taş ocağından Çıkışını aldı.
Iki defa, yaklaşık altışar ay Büyük Kasap " Gresinger"de çalıştı.
Mesleki Eğitim yaptı ( Ausbildung Elektrobetriebstechniker) mezun oldu ve sonrada "Installationstechniker" sınavına girdi ve kazandı mezun oldu.
Liesing Firmalarda Elektrik Teknisyeni olarak çalışdı.
Tarikatin Özelliği : Mevsim Tarikati yani günlerin, aylarin, gecelerin, gündüzlerin, nurun, ve ziyanin, ve mevsimlerin devaren ettirilmesini talim eden, bir yol ve tarik ve usul.
Kuruluş Sebebi ve Prensibi :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlı araba gibidir, o yüzden raşidi tarikatını kuruyorum seven ardımıza takılsın.
Raşit - Raşid - RAŞiD - رَاشِدٌ isminin anlamı : رَاشِدٌ Raşit Raşid RAŞiD
Anlamları:
1. Doğru yola giden
2. Akıllı
3. irşad edip öğreten
4. Öğretmen
5. Baş Öğretmen
6 . Öğreten eğiten Allah
7. Öğretmen olan Allah
8. Olgun , Kemaline Ermiş ,Yetişkin, genc delikanli
MÜRŞiD : Egitici ,şeyh, mürebbi ,terbiyet edici, ögretici, ögretmen, Baş Öğretmen.
Raşidi Tarikatının Amacı ve Gayesi :
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen bilip yaşadiklarini, bir cemaate ve gruba ögretip, misyonunun, (Level in) ondan sonrada devam ettirilmesi.
Esteuzubillah
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Esteuzubillah
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen, insanoglunun yerüyünden kainati idare edebilcek bir güce sahip oldugunu bilip, ve bu konuda bazi tatbikler yapinca, ve bunu devam ettirecek, ve ilerde dahada geliştirebilcek kivamda, yol arkdaşlari, tarik mensublari aramasi, ve bildiklerini, yetenekli ve ögrenip yaşamak isteyenlere anlatma istegi ve gayesi sebebiyle kuruldu. ve amaci ve gayesi sadece, insanin, yeryüzünün ve kainatin halifesi oldugunu bizzat, hakkal yakin insanlara ögretmek.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
Zikr - Zikir Nedir? - Zikir Çeşitleri - Zikir Hakkında Ayetler Hadisler - Zikir ile ilgili Sorular Cevaplar - Tasavvufda Zikir ve Adabi - Kuran Zikirdir -Kuran ile Zikretmek - Zikri Raşidi Evradı
Sözlük anlamı itibariyle ZiKiR:
Zikir, hatırlamak, anmak demektir, bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir.
Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da
hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir.
islami
literatürde ise Kavram olarak ‘zikir’: Allah’ı anmak üzere söylenmesi
ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan
davranışların tümüdür.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.
Meali:
Öyleki iman edenler gönülleri Allah'ın zikriyle doygunlugea erenlerdir sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla gidalanir ve doyar, yani huzur bulur.
RA'D Suresi 28. ayet
Zikir, şükür kavramında olduğu gibi hem dil, hem kalb ve hem de bedenen yani amellerle olmalıdır.
1- Dil ile zikir : Allah'ı isimleriyle anmak, hamd etmek, tesbih etmek, Kur'an okumak, Kur’ân’ı dinlemek ve dua etmektir. Dil ile yapılan zikir, kalbi
zikre yol açmalıdır.
2- Kalb ile zikir : Kalbi zikir, bedenin zikrine yani ameli zikre zemin hazırlamalıdır. Ameli zikirden kastımız, Allah’ın yapmamızı istediği kulluk vazifeleri, bir
başka ifadeyle ibadetlerdir. Kalb ile zikir, Allah'ı gönülden anmaktır. Bu da üç çeşittir : a) Allah'ın varlığına delalet eden delilleri düşünmek, O'nun isim ve sıfatlarını
tefekkür etmektir. Allah'ın varlığına delalet eden deliller, başta Kur’ân ayetleri ve kâinattır. Kur’ân’da ve kâinatta yer alan ayetlerin tümünde, Yüce Yaratıcıya götüren, O’nun
varlık ve birliğini haykıran, kuvvet ve kudretini gözler önüne seren sayısız alamet ve deliller mevcuttur. b) İlahi hükümleri yani Allah'ın emir ve yasaklarını ve kulluk
görevlerimizi ve bunlarla ilgili delilleri düşünmek. Yani bir gönül ve vicdan muhasebesi yapmak gerekir. Ne ile mükellefim, neyi ne kadar yapmam gerekir? İlahi teklifler benim
için ne ifade ediyor? Sorularının cevaplarına kafa yormak… c) Benliğimizdeki ve evrendeki varlıkları ve bunların sırlarını tefekkür ederek, her zerrenin, "yücelikler âlemi”ne ve
Allah'ı gereği gibi bilmeye götüren birer ayna olduğunu görmek, idrak etmektir. Böyle bir zikirden alınacak zevkin bir göz açıp kapamak kadar olan zamanı bile cihanlar değer.
İşte bu noktada insan kendinden ve âlemden geçer25.
3- Bedeni zikir : Salat yani namaz bedeni zikirdir ve namazda dört unsur ayakda durmak, egilmek ve, secde etmek ve sonundada oturmak zikir diye ögretilip talim ettiriliyor öyleyse, eger allah için ayakda durulursa bu da bir zikirdir, yine allah için egilinirse bu da zikirdir yine,....
Kuran arapcadir, ve arapca öyle bir dil ki, her kelimenin onlarca ayri manasi vardir. bu başka dillerde, birkac manali kelimelerin sayisi, birkac kelimeyi gecmezken, arapcanin tamami böyle kelimelerden oluşur.
mesela:1. kelimemiz
Fetaha: Acmak
Miftah: anahtar
Faatih :fetheden
yani mastar bir kelimenin harflerinin yerininin, bir veya birkac kac harf degişikligi sonucu onlarca cok farkli bir manaya bakmasi, ve bu yüzden işde, şiir ve notalarda arapcadan türetilir yani edebiyataki aruz vezni denilen failatun failatun kalibi ve ilham melegi hep arapca ilham verir.
yani işde notalar ve müsikide, işde deveniin yürüyüşünü ele alan, bu aruz vezni kalibi, yani yani mesela 9 tane Asli rakami mesala 8 li kombinasyonlar halinde yazmak demek gibi, evir cevir başka bir sayi meydana geldigi gibi, arapcada ana master kelimenin harflerinin yerini degiştirdikce, veya bir kac tamlama harfleri ekledikce, cok degişik manalr oldugu gibi, ayni manayi ses frekansi olarak ele aldigmizda, belli bir frekansi temsil ediyor her kelime. ve öyle olunca, arapcanin eskiden rakamalardan oluşdugu tezide dogru, ve ebced hesabi demek de işde, keilmelerin temsil ettikleri rakami, yani frekans baazinda harfleri yazmak gibi. ve bütün arapca o zaman rakmalardan oluşunca, Rakamalar ise Toplam 9 rakam ve bir de SIFIRDAn oluşduguguna göre diger rakmlar sadece onun katlari ve kombinasyonlari halinde ve sifirla birlikte 10 rakam eder, ve bu, ona rakamin degişik şekildeki kombinaysonlari arapcanin temel yapisi, ve öyle olunca
her kelimenin bir rakamsal degeri olunca, o rakamsal degeri onun frekans araligini temsil ediyor, ve öylce olunca, mesala "2845" yazinca bu bir arapca kelimeyi temsil ediyor olur, gavur bunu elektrik ve fizige uygulayinca, bunun kehrwertini almak için işde 1/xxx saysi ile carpinca onun frekansinin ZIDDINI bulmuş oluyor ve sen allahim ver deyince o kehr wertini ceviriyor ve verme oluyor yani,
Hz Alinin " Ben Allahi, her istedigimi vermemesinde bildim" dedigi rivayet oluyor, halbuki vermeyen Allah mi yahut, o gün bizden daha üstün bir bilgi ve güce sahip olan cin ve şeytan hizbinin onun söylediklerinin kehrwertini alarak, onun duasina engel olmalari mi idi tefekkür etmek lazim. bu gün ise insan şeytanlar, şeytan askeri gavurlar ve deccal askerleride bu işlemi yapiyorlar artik.
ve notalar yükseldigi gibi, birde geri iner, yani notanin kehrwerti onun inişi oluyor, yüksek perdeden bir ses alt tonlara inerken ters gidiyor demek olur, ve böylece senin duandaki veya kurandki ayetin belli bir frekansi yani ürettigi elektrik var, ve bunu sen zikir diye okuyunca beynin elektrik üretip, o frekansi yayiyor, ve o zaman o yayilma ile ses, uzayda elektron yayilimina ugruyor. ve elektrik denen enerjinin oluşumunun temel yapisi ve prensibi, bir maddeden diger maddeye dönüşüm olan eleketronlarin bir maddeden diger madeye dogru akarkenki cikardiklari, yada yaydiklara frekansa biz elekrtik diyoruz, yani "elektron akimina" eleketrik diyoruz. ve öyleki bilim adamlari bunu haala keşfedememişler, yani ses ile elektrik üretilebilcegini bilmiyorlar, halbuki ses frekansida, yine ses denen bir dalganin yani yine elktronlarin yayilimi demek. eger o dalganin yayilimini enerjiye dönüştüren bir aygit icad olursa, şarki söyleyen bir kadin, veya zikir ceken bir adam ve öten bir kuş da elektrik üretecekdir . ve hatta öyleki ebced degerleri kullanilarak istenilen bir rakamdaki bir kelimenin tekrari, yani cokca zikir edilmesi ile, o vollttaki elektrik üretilebilir, yani Allahin ismlerinin ebced degeri bu yüzdendir, amma bu mehdi sayesinde keşfedilcek, ve esmanin ve kuranin zikir olma sebebi keşfedilmiş olcak,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
"Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, onun âyetlerini ulûl’elbab (Yani bu ilmi bilenler) onu tezekkür ederek (zikrederek) kafirlere veya düşmanlarina karşi tedbir alsınlar diye. "
SAD Suresi 29. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Raşidi Tarikatının Zikir ve Evradi Varmidir Nerden Temin Edebiliriz?
RAŞiD'iN ZiKiR EVRADI KiTABINI iNDiR
Güncel yeni versionlar için Downloden bölümümüz arada sirda ziyaret edin oradan hem okuyabilir, hem indirebilirsiniz
www rasittuncakitaplari com
Evradimizdaki Dualarin okuma süresini 2 Saat ile 1,5 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“a Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kasr Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha (zamanimiz yoksa okunmaz)
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
13.) Hz. Hüseyin Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Hz. Ali Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
Bu Dualarin okuma süresini 1,5 Saat ile 1 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“ okumayi birakir “Silsileyi Kebir” e Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kebir Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
13.) Ali Zeynel Abidin 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Seyyidatina Zeynep 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Hz. Hüseyin 13 ihlas 7 Fatiha
16.) Hz. Hasan 3 ihlas 1 Fatiha
17.) Hz. Fatimatüz Zehra 3 ihlas 1 Fatiha
18.) Hz. Ali Efendimize 13 ihlas 7 Fatiha
19.) Hz. Osman 3 ihlas 1 Fatiha
20.) Hz. Ömer 3 ihlas 1 Fatiha
21.) Hz. Ebu Bekr 3 ihlas 1 Fatiha
22.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
23.) Hz.Süleyman 3 ihlas 1 Fatiha
24.) Hz. Hacer 3 ihlas 1 Fatiha
25.) Hz. Yahya 3 ihlas 1 Fatiha
26.) Hz. Yunus 3 ihlas 1 Fatiha
27.) Hz. Mikail 13 ihlas 7 Fatiha
Dikkat: 25. -26. -27. - ye sadece Cumalari okunur
Senede 1 Defada “Silsileyi Üla” ya Fatiha Ismarlarlar.
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için Ailecek bir yerde Toplanilir.
1Kalem ve kağıt alıp yazmaya başlanir.
Evimizin Sag Tarafina dogru gidince en yakindaki “ Hasan veya Hüseyin” den kim varsa o Hasansa bizim üst kolumuz peygamberimizin “şerifler” kolundaniz ve birinci isim o yazilir, Hüseyinse seyidlerdeniz, sonra saga veya sol tarafda Hüseyin aranir en yakin hüseyin sagdami soldami ve bunlarin akrabalik dereceleri, Annemiz tarafindansa Anne tarafindan o kola bagliyiz, Baba tarafindan akrabimiz iseler Baba tarafindan o kola bagliyiz demekdir. Ve böylce ilk yön tespit edilmiş olur. Sonra evimizin arka tarafina dogru ilk peygamber isimli kimse kimdir, hangi peygamberin kolundaniz o tespit edilir ve o isim yazilir,
Liste böylece şöyle olmalidir ilk önce evimizin sol tarafina dogru annemiz tarafindan akrabimiz olan en yakin eve, uzaga dogru devam edilir hatta bu başka şehire kadar olabilir “Hasan, Hüseyin, Fatma, Ali, Osman, Ömer, Bekir, Ayşe, Hatice, Zeynep” aranir, ve ashabin isimlerinden olan kimseler olabilir, amma bu kimseler sadece anne tarafindan dedemizin babasina kadar akraba olanlar olcak. Sonra sag tarafa dogru ayni işlem saga dogru bu sefer baba tarafindan akrabalar yazilir. Sonra evimizin arkasindaki komşularimizdan başlayip arkadan sagdan sola dogru gidip sonra tekrar bize dönüp glecek bir daire halinde bütün akraba olan olmayan tanidigimiz peygamber isimli tanidiklarimizin isimleri not edilir. İlk önce direk arkaya dogru düz cizgi gidilir iki tane ayni isim olanlar ilk yakindaki ele alinir, ikinci ayni isme varinca ordan artik sola dogru dönme noktasina geldigimizi bildirir, bu sadace yaşadigimiz köy veya şehir icinde tespit edilir dişari cikilmaz yani peygamber isimlilerde.
Bu not etiklerimiz de cift isimliler en yakin komşumuz olanlar ele alinarak düzletilir, ve bu bizim “silsileyi ÜLA” mizdir.
Vaktin müsait oldugu bir zamanda, senede bir defa bu silsileye 3 ihlas 1 fatiha veya 3 fatiha 7 ihlas hediye edilir.
5.SINIF SOFiLER
“Hizbül Kebir” i “Yaz ve ilkbahar” mevsiminde sabahleyin ikindiye kadar okur. ikindiden sonra “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur.
Kış ve sonbahar mevsiminde tersini yapar sabah “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur ikindiden sonrada “Hizbül Kebir” i okur.
Hizbül Kebir Nedir: Yukarda yazdigimiz kirmizi ile yazili 1 ile 112 (1 den 112 ye kadar 112 dahil)Rakamli dualarin tamami.
Hizbül Kasr Nedir: 1 ile 16 (1 den 16 ya kadar 16 dahil) vesonunada 111 ve 112 Rakamli dualarin Tamami.
Hizbul S-Kasr Nedir: Hizbul kasr okuyanlarda zamandan tasarruf etmek için istiaze duasi dışındaki bütün zikirler gerekirse sadece (10 ar Defa okunur ve 10 lu okunanlarda sadece 3 defa okunarak Hizbul S-Kasr olur.
Mevsim Tesbihi çekme makamına çıkarılmış sofilere o makam manen ilham yoluyla bildirilir ve günlük zikrini baştan 17 ve 18 e kadar yani Es elüke Duasına kadar 17.18 dahil okuduktan hemen sonra
Yağmur veya kar yağması için:
Ağzının genişliği, Dibinin Derinliğinden, Geniş Olan Bir Tasdan, Yazları , ilkbaharları ve sonbaharları saf berrak soğuk 3 yudum su içer, Sonbahar ve Kışları süt içer, Herzaman hergün değil, sadece ona içmesi için ilham geldiği günler içer, Tasın ağzında herzaman 1Parmak boşluk bırakılır. Su içerken 4/4 saf sade menba suyu kat, Süt içerken 3/4 Süt 1/4 Soğuk Saf Su ve yeterince Şeker, ve 1 mini damla mis Kat öyle iç.
Güneş doğması için: ilham geldiği günler zikrin tamami okunup bitirilesiye ve zikir bittikden 45 dakika sonrasına kadar mecbur olmadıkca su, süt, cay,… benzeri içecek içilmez, ve zikrin harareti ile icimizdeki kainatin ısınması ve güneşimizin doğması sağlanır.
Tas: küçük komposto, sütlaç tası veya ayetel kürsi yazılı zemzem tası.
Su veya Süt : Vücut sıcaklığından soğuk olacak.
TESBiH ADABI
AÇIKLAMA : Sofinin, aynen hat yazmaya başlayan birisinin, önce hat kalemi acmasini, yapmasini ögrendigi gibi, sofi kendi zikir tesbihini kendisi yapar.
3 Çeşit tesbih modeli vardir. 1.siniflar ve acemiler için kolay tesbih. 2.sinif ve üstü için cift kadranli tesbih. 3.sinif ve üstü için, mevsimin ve havanin durumunun rengine uygun, renkli cift kadranli mevsim tesbihi.(siyah, kar beyaz, yeşil, bordo kirmizi, kahve veya sari, saydam su rengi, ve çamur rengi,...)
ZiKiR TESBiHi RESiMLERi
Yaz mevsimi için Bordo kirmizi ve beyaz ayracli, veya koyu kirmizi ve beyaz va sari sarikli tesbih
Sonbahar için koyu sari turuncu veya kahvrenegi üzre beyaz ayracli ve beyaz sarikli.
İlkbahar için yeşil beyaz ve kirmizi sarikli tesbih.
Kış için siyah üzre Bordo kirmizi ayracli ve yeşil sarikli.
Zemheri için beyaz üzre türkis ayracli veya caribic mavi ve caribic mavi sarikli.
Yagmur için saydam üzre kirmizi ayracli koyu mavi sarikli.
9. SINIF SOFiLER
Allah Zikiri günde bir defa olmak üzere, 6666 defa Allah zikredilir.
Burasi Güneş Makamidir. izinsiz cekmeyiniz. Günde sadece “hizbul kasr” ve “6666” Allah zikiri cekilir.
10 ve 11. SINIF SOFiLER
Mevsim tesbihi talim edilir ve muhtarlar başkanlar kaymakamlar valiler tayin edilir. (bunlar manevileri) sonra “onlarin hatrina güneş dogar yagmur yagar kar yagar” hadisine devam edilip mutmain oluncaya kadar talim edilir. ve deneme yaptirtilir.
Bu sofiler manen ilham yoluyla bilirler bu makamda olduklarini.
13. SINIF SOFiLER
Her bölgede bir tane güneş makamina birisi tayin edilir ve onlara güneş nasil dogar yagmur nasil yagar mikail iliminin birinci bölümü talim ettirilir. Ve birer tanede yardimci tayin edilirki, o hasta olunca digeri görevi devam ettirsin.
15.SINIF SOFiLER
Zamanin hakimi olmak ögretilir, ve zaman nasil geriye alinir, ve nasil ileriye alinir ögretilir.
16.SINIF SOFiLER
Muhammed dediki "iki günü birbirine eş olan zarardadir."
şeytan ve deccal aleyhillane hic boş durmuyorlar, hergün bize karşi yeni bir silah üretiyorla, ve bizimde onlarla savaşacak yeni silahlara ihtiyacimiz var, allah bize, o gün hangi silahi ikram ederse, onu alip zikir corbamiza katmak zorundayiz, yoksa onlarla savaşamayip yenik düşeriz.
ve yine bize varid olduki yine, yeni bir silah kuşanmamiz lazim, cünkü dedikya kafir deccal frekans ile oynuyor, ve bizim yazdigimiz bu dualarinda kehrwertini aliyor, ve mesala duamaizin başinda, "onlar namazlarini muhafaza ederler" diye zikrediyozki, biz de o ayette gecen o nlar zümresini kaitilipda nerde olursak olalim namazimizi kilip kacirmayalim istiyoruz, ve kafir ise, ben bunu zikredip cekdikce, o da onu ters ceviriyor ve oluyormu sana "onlar namzlarini kacirirlar" ve o zaman bir de bakmişin öglen namazi calinmiş, ucmuş bilme ertesi gün sabah gitmiş, veya hakeza hakeza, siz anlyin artik, yine biz "ya halim ya selim" cekiyoz yani sakin olabilmek için, ve o da onu ceviriyor ve bize bir hiddet geliyor, ve yanardag gibi yeri gögü püskürüyoz, yani zor azizim, bu kafirlerle mücadele zor, silah lazim, ve yine varid olan silah ise, tam olarak bende henüz kullanmasini tam bilmiyon amma, o şu ki :
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."
"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
(Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).
(Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 39. ayet )
ve saliklarimiz yol tarikatimiza tabi olan, yol arkadaşlarimiz, bizim yolumuzda, şu an durdugumuz yer olan yere gelince, belalar musibetler etraflarını sarınca, ve atıkları her ok kendinizi vurar olunca, ve hatta elinde tuttugun senin olan bir bicak bile seni kesmeye yeltenince, anlaki buraya ayak bastin, ve Allah bize burada bu silahi gönderdi ki henüz bende tam manasi ila kullanmiyorum, amma kullanim talimatnamesi şu olaki, biz o duanin sadece
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
kismini tekar edecegiz, amma allahu alem tam sayisina ulaşmadim henüz, ne zaman bu kalkan işe yarar denemem lazim, ve 41 defada karar kilmak istiyorum amma,
henüz belli degil.
işde bu ayeti okurken öyle tefkkür edesin ki ey salik, ey yolcu:
Allahdan gayri bir mevcudat yokdur öyle olunca o sana hişimlanan bicak da allah var ancak o bicak bir sükastci şeytan veya cin veya deccal askerinin eline gecmiş (amma gercekden leinde amma frekansi elinde) ve onunla sana karşi savaşiyorlar, ve sen o bicagi, o esir edilmiş halden kurtarip senin safina gecmesi için de ki işde :
Ey yüce Rab "Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." ve şu an sen bana hişimlanan bir bicak oldun, cünkü kainatta sendan başka bir mevcudat yok ise, öyleyse o senin hişimlanan bicak oldugun halindende, senden, sana yüce rabbe siginirim, senin o bicagin veya frekansin esir edilmemiş ele gecmemiş, ve galip olan Allah haline iltica edip siginirim diye tefekkür et. ve bu yukardaki duayi günde 41 defa okuamaya devam et. dedimya sayida degişiklik olabilir henüz tam testden gecmedi daha.
Dua bu, ve bu dereceye erenler için 16.SINIF SOFiLER icindir
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." (41 defa Haricen okuncak)
17.SINIF SOFiLER
Deprem ögeretilirki ve Mikail aleyhisselamin ikinci kisim görevleri talim edilir ve deprem nasil olur nasil yapilir ögretilir.
19.SINIF SOFiLERE
Hizir makami ögretilip talim ettirilir ve tarikatin pirini, olay vuku bulunca aramasi talim edilir. Bizatihi onunla (tarikatin piiri ile) kelam etmesi lazim geldigi ögeretilir ve kimler o göreve (HIZIRLIK makamina )secildi liste tutulur.
21.SINIF SOFiLER
Kiyamet talim ettirilir ve oraya cikan kimseye kilit ve mühür vurulur.
23.SINIF SOFiLER
Mevsimleri Ayarlama görevi talim edilir, ve bu kainatin öyle otamatik pilotta calişmadigi, bizatihi yaşatarak ögretilir, ve bu görevi hak eden tek bir kimseye bu SIR verilir. (veliaht halife)
24.SINIF SOFiLER
Güneşin Çırasının tutuşturulmasi ögretilir.
27. SINIF SOFiLER
Kader bahsi ve SIRAT köprüsü Talim edilir, ve telepati telefonunu kullanmasi talim ettirilir.
28. SINIF
MEVLUD SIRRI talim ettirilir.
---oOo---
Vaazimizi dün keşfettigim bir hikmet olan komik bir nükte ile sonlandiralim.
Mevlana için deniyorki, şebi aruz yani, ölüme giderken dügüne gider gibi gitti. ve ve o yüzden millet böyle bir istek ile dua eder oldular,
benim cocuklugumda ptt bu yukardaki pulu cikarmişdi ve ben o zman anlamamişim, şimdi daha iyi anliyon, cocukken bir pul koleksiyoncusuydum. işde o pul gösteriyorki mevlananin, ölüme dügüne gider gibi gitmesi megerse bu imiş, onun yeni versiyonu, işde dügüne giderken kazta yapip Azraile rastlayacak demek yani, yine birde Allahdan ölüme bayram gider gibi gitme vermesi için dua ednler var, iyi o zaman bayrama giderken yolda azrail caninizi aliverir o zaman, ey mehdi askeri ne istedigini ne dua ettigini iyi bil, etmen gereken dualar kuranda mevcut, sünnetde mevcut, kicindan dua uydurmaya kalkma, bak sonun bu alltaki resimdeki gibi olur sonra, velhasil kelam
--oOo---
Rabbim yolumuzdan gidecek olan Tarikati Raşidi Mensuplarina, Bu Tariki yani bu yolu ve Zikrimizi, Raşidi Zikrini, Erbabina ve müntesiplerimize, hayirli ve mübarek kilsin, "cenneti Adn" i da menzil eylesin, varilcak yer eylesin.
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 21 Eylül Çarşamba
Original Kar © glan
Mevsim Gecişi Sonbahara Giriş ve Yavaş Yavaş Ziya ve Alfa Hareketinin Terkedilmesi
(Kar©glanin 21 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
iman Nurdur ki yani işik kaynagidir ki, Akil Kalp ve ruh onun ile görüp aydinlanir, ziya ve güneşimizin işigi ise, gözümüzün görmesi için olan işik kaynagidir.
öyle olunca temsili misal ile küfür ve imani ayciklayalalim.
DENEY: Gece bir vakit, lambayi yakalim ve karşimiza bir yere bir adet su dolu bardak koyalim, işde ziya ve işik gözümüzümn o bardagi görmesi ve itminaan olmuş olarak orda bardagin ve suyun oldgunu önce ilmen, sonra bardaga ve suya bakarak aynel yakin, sonrada bardakdaki sudan birazcik icerek hakkal yakin bilince, ve sonra ordaki bir arkadaşimiz veya eşimiz dostumuz, lambayi bir müddet kapasin ve söndürsün ve tekrar acsin. lambayi kapatinca ordaki bardak ve su yok oluyormu soralim. lambanin kapanmasi, karanlik olmasi onun var olmasina helal getirmez degilmi. ve böylece ziya ve nur gözümüz için lazim olan amma, eger biz o sudan bir miktar icdiysek, ve bardaga dokunduysak, artik kim bize karanlik olunca, orada bardak yok diye inandirabiblir degilmi. ve iman işde hakkalyakin,o bardagin orda olduguna, tam huzuru kalp ile inanmiş olmamizdir. ve inkar ise küfür ve şirk ise, lamba sönüp karanlik olunca, orda bardak yok denmesi gibidir, halbuki orada bardak yok demek ile, ordaki bardak yok olmaz, ve lamba söndü, iki dakika sonra lambayi tekrar yaksak, bardak orda hazir ve nazirdir degilmi, öyle olunca kafirin, Allahi inkar etmesi, onu aynel yakin görememesinden ve hakkal yakin bilmemesinden, birde aklinin onu görebilmesi için, imaninin olmasi lazim, ve imaninin olmamasindandir, yoksa imani olsa, orda, bardagin karanlik olunca kaybolmayacagini bilir, yani tevhid bu dur ki lambayi söndürmek olan kismi " LA ilahe" orda hicbirşey yok, yani karanlik görmüyoz, sonra lambayi yakinca, evet var ve orda demek gibi olan kismi ile "illallah" ve bu yüzden, inkar ve küfür, ya gözün görmemesinden kaynaklidir, yada aklin görmemesinden kaynaklidir, ikisi ayri kulvarlardir.
ve vaaz sohbetlerimizin birinde dedikki :
Ey insanlik görmezmisiniz
Güneşin feri yok, bu sene nerdeyse bizde yaz bile olmadi .
yani güneş işigina arapca Dziya
ضي
denilir.yani Ziya sizin anlaycaginiz ziyanin yani glow un yani
güneş işiklarinin yansimasi azalmiş yeni vaazimizin konusu alfa beta
gama işimasi yani radyoaktivite, kisacasi güneşimizin ziyasi tükenmiş
malesef son ziyalar bitmek üzere yani ey insanlik kimse ikizler burcu
cocuk yapmak istemiyor galiba cünkü ikizlerin kadini doyumsuz olabilir
dedik diye kimse ikizler cocugu yapmaya yanaşmiyor ve böylce güneşimizin
hic erkek ziya bebeleri, dişi ziya olmaz fakat ve ikizler burcu
kalmamiş, ve kadin ikizler ve erkek ikizler cocugu kalmamişki
güneşimizin ziyasi bitmek üzere, olanlarda göcer ise ziya kalmaz . aaa
ben size ne diyen a lafi kicindan anlayan ahmaklar, Allah 12 ay koymuş
12 burc varsa 12 burcunda eşit şekilde dagilmasi lazimki bu güneş
sistemimizde her şey rayinda yüzsün, birisi biraz azalsa da fazla olsada
denge bozlur. mesala neptun bebeleri azalsa nuh bebeleri azalir ve su
ve rahmet kesilmeye başlar,neptün bebelri cogalirsa bu sefeerde
taskinlar olur seller olur,jüpiter azalsa keciler azalir yakub bebeleri
azalir yine olmaz. herkes tohumu atarken öyle ayarlama tohum atmaasin,
lütfen kadere kirkbeş deyip atsin tohumunu, ve özellikle ikizler bebesi
yapin yani. ikizler babasi olcaklar şimdi tohum atcak olanlar, şimdi
dikilen tohumlar mayisda haziranda filiz vercek, haydi gec kalmayin ziya
isimli cocuklar , tohum atin lütfen, yoksa bu güneş yemin olsun sönerde
karanlikda kaliriz.
hemde Ziyayi hapse atmişlar, yani ziya hapisdeki böyle feri yok,
doguyar amma isitmiyor. hanim bu yazdan beri camaşir serdiginde diyorki
güneşin feri yok kurutmuyor diyor, yani bir nakşi büyügü demişki bizim
sizlere verdigimiz feyizi eger muhafaza edebilseniz bu size kiyamete
kadar yeter demişler yani feyz veya füyüzat veya ziya alfa Işıması yani
güneşimizden bizlere gelir ve Muhammed yazili kuran ise ve kuran
kainatin yazilimi ise Muhammed kainat ve güneşimiz iki cihanin güneşi
muhammed mustafa, ve bizler güneş bebeleriyiz yani muhammedin
parcalariyiz. ve güneş sistemimizin icindeki her bir özellik o sistemin
işlevi için gerekli ve her cibilliyat bir peygamber grubunu temsil eder
demişdik dah önce, ve keciler oglak buralari şuayb ve yakup cocuklari
dedik, ve onlarin azalmasi yani jüpiter burcunda doganlarin azalmasi o
cibilliyati taşiyan sebze, meyva, hayvan, insan ne varsa azaldi
demekdir. ve cimento yoksa harc nasil olmazsa, yahut cimentosu az bir
harc ile yapilan duvar, nasil saglam olmaz ise hepsinin dengeli olmasi
lazimdir. ve amma herşeyin fazlasida zarar azida zarar. lütfen insanlar
aralarinizda konuşun kaynaşin, ve ikizler bebesi yapin. muhammed ikizler
burcudur yani MuhaMMed de üc tane mim vardir yani M harfi latince ikizi
temsilm eder ve yine MeryeM de iki tne M var yani onda ikizler burcu
vardir yani Yine HAVVA da iki tane V veya Hawa yazarsak oda teers ikiz
demekdir. ve ziya güneşimizin parcacigidir yani partiküllerirdir. yani
foton enerjisi.Radyoaktivite
α (Alfa) ışıması: İki
Nötron ve iki protondan meydana gelen, +2 yüklü bir Helyum çekirdeği
yaymaktır. Bu ışıma sonucunda, proton ve nötron sayıları 2'şer birim
azalır. Bu tanecikler +2 yüklü oldukları için elektromanyetik çekime de
yakalanırlar. Bu ışımaların durdurulması çok kolaydır. Örneğin bir
kâğıt yaprak bile yeterli olur.
Peygamberimizin ziyasini devam ettirmesi için güneşimizin alfa işimasi yapmasi gerekir.
ve alfa simgesi budur α
ve bizler muhamedin eeli beyti olarak yani güneşimizin cocuklari olarak
alfa işimasi yapmamiz lazim demekdir bu. ve alfa işimasi demek her
yaptigi işinde alfa hareketi yapmakdir. bunun birkac örnegini
gösteriyorum resimlerimde,
[attachment=74502]
[attachment=74503]
Bu bir alfa oturuşu yani mehdi oturuşu
eger ayak ayak üstüne atarsanz, bu alfa oturuşu demek olmaz yalnişdir o oturuş.
yani fircanizi tutarken serce parmagin arasindan gecirmek ile
yine alfa yansimasi yaparsiniz, yine misvak öyle, bu peygamberin sünneti
ile sabittir, onun yani Muhammed Mustafanin misvak tutuş sistemi bu
şekildedir.yani muhammed hep alfa yansimasi yapmişdir.
[attachment=74504]
[attachment=74505]
demişdık ve böylece sizlere ilk defa kainatın ve güneşin ziyasını bile bizler tarafından yönetilbilcegini bizzat hakkal yakin ögrettik, ve binlerce insan bu oturuşu ve duruşu cok benimsedi, hatta tiryakisi oldu da, artık vazegecemez oldular, ve böylece bu sene sıcak bır yaz gecirdik ziyası bol bol bir yaz gecdi ve artık sonbahara geldik ve ve birkac gün önce kendi aileme ve cocuklarıma tenbihledimki artık sonbahar geldi ve yaprakların sararması ve soguklarin gelmesi için buziyanin azalmasi şart, o yüzden artık ziya hereketi olan alfa oturuşu ve dıger alfa herketlerini terkedın dedim yanıi mehdi oturuşunu şimdilik terkedin dedim ve islamda terki terke diye birşey vardır,
Tasavvufdaki Terki Terk Nedir?
Gecen senelerde yazdik ki güneşimizin ziyasi azalmiş, güneşimiz iki
cihanin güneşi Muhammed Mustafa, güneşimizin ziya yaymasi için alfa
hareketi yapardi, ve onun sünnetiydi diye anlattik. ve ikizler bebesi
dünyada azalmiş, eger böyle olursa güneşimiz söner gider, ve bu yüzden
ikizler bebesi yapin, ve ikizler bebesi icinde, her amelinizde
fiilinizde sözünüzde alfa dalgasi yayin dedik, ve sizlere alfa oturuşu
ve alfa hareketerinden örnekler vermişdik. ve sizleer ne güzel mehdi
askerlerisinizki alfa oturuşu ve herketleri o kadar yayildiki,
elhamdülillah bu sene kadar ziyasi kuvvetli ve sicak bir yaz olmadi ,
hepinize aferin, sizler ne güzel mehdi askerlerisiniz böyle, tamam artik
terki terk etme zamanidir, ve her evden en az bir şahis, artik alfa
hareketi ve oturuşu yapmayi terkediversin, yapmak sünnet ve sevap oldugu
kadar, teketmek de evla ve sünnet ve gerektiginde mucib olandir. artik
bu kadar sicak ve ziya herhalde yeterlidir artik, biraz biraz terkedelim
amma yine garerince kalcak kadar terkedin, tamamen terketmeyin. ve
artik sicaklar biraz biraz bizi terketsin serinlesin ortalik.
Tasavvufdaki Terki Terk Etmek Nedir :
Terketmek mesala Peygamberin abdestli gezme sünnetini aldin tuttun, ve artik o
hale geldinki, abdestsiz adim atmaz oldun, ve sonunda öyle bir noktaya
gelirsin ki, artik o terkettigin abdestsizce gezme olayina tekrar
dönmene, ve abdestsizce gezivermen, senin tekrar abdestli olmayi
terkedivermendir. önce abdestsizligi terketmişdik ve birinci terki
teketmişdik ikinci terk ise o terkettigin şeyi terkedivermendir.
sebebine gelince mesala mevsimler ilkbahar ile başlar ve ilkbaharda
bütün renkler yerini, hayat ve Hay ve diri olan Allahin sifati ile, yeni
bir can bulmak, ve haşrolmak toplanip bir bedene yol almak olan, yeşile
birakir. ve başka renkler terkedilir ve onlarin yerine yeşil tercih
edilir ve ilkbahar olur. sonra ilkbahar biterken bizlerin, yeşil bugday
yerine, sari ermiş bugday için, yine yeşil erik yerine, ermiş erik, yine
ham karpuz yerine, ermiş karpuz için, kirmizi sari ve turuncu rengi
tercih etmemiz lazimdirki, yaz olsun ve yaz mevsiminin rengi kirmizi ve
beyaz ve ateş sarisi ve saridir aydinlikdir yani bütün renkleri bariz
eden aydinlik tercih edilir. ve yaz bitince bu sefer, daha cok sari ve
sararma solma ve ölme, ve kahvrengi tonlari yani, camur rengi tercih
edilir, yani ölüp topraga karişma, hadisesi oldugundan toprak rengi,
yani camur rengi revacdadir, ve diger renkler rengini ölümün rengi
toprak rengine birakir kahverengi ve tonlarina, sonra sonbaharda
bitince, kış gelmesi için, karanlik ve zulümet rengi siyah ve gri tonlar
tecih edilip, bütün renkler renklerini gece rengine birakir kendini, ve
sonbahardan kışa gidecek olanin tercihi, zulum ve karanlik olmalidir,
bunun bir nevi aciklamasini daha önceki sohbetlerde yapmişdik, mesala
kisa bir hatirlatma: dünyada kötüler yok edilip bitirilmez ve winter kış
için gecenin koyu oldugu zaman, ve burclari winter kış burcu olanlara
zamani birakmak için, işde karanlik ve gece yani kötülük bir nevi galip
gelmeye başlar, yaz demek ise iyiler, iman ve müminlerin galip olmasi
demekdir demişdik. ve yunus efendimiz vahdeti vücut seviyesine cikinca o
terkettigi bütün reklerden gecip zulumeti secmek zorunda birakilmiş, ve
hani insan dertlere ve cilelere, kötülerin cilesine ve zararina maruz
kalinca, bende bundan sonra zalim olcan anasina satan,
"bu dünyada deveye dikken insana tiken geciyor" deyip
artik iyi olamanin fayda etmedigini görünce yazdan kişa gecildigini
görünce, bunlardan kurtulmak için bir an sitem edip bende kötü olmk
istiyon denir ya, işde o sitem hali ile yunus efendimiz vaadinden avdet
edip, sözünden cayip "artik bende zulümeti secdim, bende kötü olcan" demiş.
amma yunus baligi zalim olamazki ne kadar sevecen bir balik, ne kadar
dost canlisi bir balik degilmi, ondan kim kötülük beklerki, yunusa kötü
ol deseler ancak belki sadece birazcik ciddi durabilir, yine gülümser
yine sevecendir, o kötü olamazkine, amma demiş Hz Yunus efendimiz
ninovalilara sitem edip bende zalim olcan deveye diken ... demiş yani.
yani ona terki terketmesi ögretilmiş bütün mesela sadece bu. yani sadece
iyiler iyi degildir bazende kötülük iyidir, yani gece hic olmasa hep
gündüz olsa, ne zaman yatip dinlencez, hep yaz olsa suyumuz nerden
gelcek, suyumuzun akip geldigi daglara kar nasil yagcak degilmi, bu
dünyanin carki nasil döncek degilmi yani. iyilerinde hayatinda bazen
kötü olabilmesini ögrenmesi lazim, dünya cok cetin. ve yine kötülerinde
hayatta iyilik nasil bir tatdir nasil bir zevkdir, iyilik yaptirilarak,
aynen hz süleymanin şeytanlari dalgic yapip, caliştirarak bir işe
yaramasini ögretmesi, bunun için olup, kötülerede iyilik lokmasi
yedirmekdir yani, iyilligin nasil güzel bir lokma oldugunu onlara da
tatdirmakdir.
VE ARTIK ZiYAYI TERKEDiP YAVAŞ YAVAŞ KÖTÜ VE KARANLIK OLMA ZAMANI
ve bu vakitler dedik önce sünnetler kacmaya başlar amma bu sünnet namazdaki sünnet ammda yapatig iz başka bir sünnet, sonra bir vakit farz kacar, sonra iki vakit, derken birde bakmişsin birkac günlük farz namaz kacmiş, ve taaaki bu eksi -31 olunca, yani 31 tane namaz kacinca, sonbahar girdi demekdir, amma kacdi diye öyle birakamayip, ardina kaza etmek lazimdir.
ve böylce size yerden semayi yönetme yöntemlerinden birini dah ögrettik, yine sonbaharda gündüzlerin kisalmasi ve gecelerin uzamasi lazim ve bunun için yine kainati semayi yönetip
bunu yapmak lazimdir dedik ve ögrettikki bu nasil yapilir:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Karanlik ve geceyi ileri kaktirmak, ve gecelerin uzamasini saglamak veya gündüz veya aydinligi ileri kakdirmak, ve gündüzlerin uzamasini saglamak, hakkindaki bizzat yaşanmiş bir hadis ve hadisemiz için yapilan bir zikir ve ilim, ve erbabina münhasirdir sadece, bu hediyem.
ve bunun için sadece tarikimiza mensup olanlardan bu dereceya cikmiş sofilerim, günler dönünce yani 21 hazirandan sonra, iki güne bir, veya haftada bir, onlara ilham ile bildirilince, günlerden sonbahar ve gecelerin uzamasi için, sabah namazlarini en son vaktinden kilmaya başlarki, işde sabah namazi ile, karanligi itip güne dayar, ve güneşin dogdugu vakit olan işrak vaktini ittirip kakdirmiş olur, yani sadece bizim tarikimiza münhasiran, ve belli vakitlerde uygulanmasi gereken bir kuraldir. yani ne diyor ayette tarafeyn diyor, yani iki sinirda da diyor, yani sinir ne, sabah namazinin son vakti gecenin siniri, ve eger gecenin sinirini biraz acarsak daha ileri gitmiş olmazmi, yine eger günler uzayacaksa, o zaman 21 aralikdan itibaren, bir kac günde bir, veya haftda bir, bu sefer tarafeynin akşam tarafi olan akşam namazina varanyer olan ikindi namazi son vakte birakilirki, gündüz geceyi ve akşami ileri kakdirsin. peki bunun delili nerde, bizim yapavcagimiza dair bir delil varmi derseniz, evet var, o da var, yine zikiri raşidi evradindaki bir zikir olan, bize münhasir bir hikmettirki bu
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb.
Meali :
Geceyi uzatırsın, gündüzün bir kısmı gece olur. Gündüzü uzatırsın, gecenin bir kısmı gündüz olur. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü izhar edersin ve dilediğini sayısız rızıklandırırsın sen.
ALİ İMRAN-27 ayet
diyecekler ki yine bu ayette bunu Allah yapar demiyormu diyecekler.
Lan dangil, isa Allahmiydida ölüden diri cikariyordu demek yokmu, ahmak, sen bunu duymadinmi, isa ölüleri iznimle diriltirdi demiyormu Allah :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي وَتُبْرِئُ الأَكْمَهَ وَالأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوتَى بِإِذْنِي
ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî.
MAİDE Suresi 110. ayetten pasaj
öyleyse ölüleri dirilten bir insan varsa, geceyi gündüze, gündüzü geceye sokan bir adamda vardir, o mehdidir.
--------
Ve bizde dünyaya gelmek şerefine erdigimize göre, bu teppichde bir musterde (desen de) biz yapacagiz, amma isterizki bu muster (desen) digerlerine örnek olsun, ve yukarlarda tekrar edilcek bir muster olsun, ve bunun için dedikki :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlıaraba gibidir, o yüzden Raşidi tarikatını kuruyorum, seven ardımıza takılsın. dedik
طَرِيقَاتِ رَاشِدِي Raşidi Tarikatı - Raşidin Yolu - Raşidin Çizdiği Yol - Nedir ? Kurucusu Kimdir - Edeb Ve Adablari Nelerdir?
Raşidi Tarikatı Kurucusu Kimdir : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca
Kurucunun Kisa biyografisi : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca Kimdir? Biyografisi
isim : Raşit Tunca
Göbek ismi : Selim
Soy Lakabı : Haceliler
Nickname : Karoglan veya Kar©glan ve imageman
Baba ismi : Mustafa
Anne ismi : Rabia
Dogum : 1970 Başağaç
Eğitim:
ilkokul : 1976 -1981 Başağaç
Ortaokul Lise : 1981 -1988 Sandıklı İmam Hatip Lisesi
13.06.1988 de 8.25 Diploma notu iyi derece ile Mezun oldu.
Yüksek Okul Üniversite : 1988 -1989 AÜHF - AYO
1989 da üniversiteyi 2. dönem sonunda yarım bırakıp terketti, ve 1989 yazında Avusturya ya Seyahati.
Mesleki Eğitim : Elektrik Teknisyenliği EBT ve EIT Sigmundsherberg Austria
Lehrabschlussprüfung : Elektrobetriebstechniker 25.01.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Wiener Neustadt
Lehrabschlussprüfung : Elektroinstallationstechniker 24.06.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Stockerau f Elektrotechnik
Öksüz:
1988 de Babasının vefatı
Ankara:
Yüksek Okul Eğitimi için Ankaraya gitdi. ilk defa bir akrabasının yanında Keçiören gazino durağı ile şose durağı arasında bir apartmen de ~ 3 - 4 hafta kaldı.
Sonra paralı özel yurt 'RESA' yurdunda Ulusda kaldı.
Daha Sonra Balgat taki Devlet Paralı Yurdunda kaldı.
Aile:
1990 senesi sonunda Evlendi.
2 Tane Çocuğu var biri Oğlan biriside Kız.
HAC ve UMRE :
1997 de Hac ve Umre ziyaretini Annesiyle birlikte Yaptı.
Dini ve Tasavvufi Hayat:
1991 senesinde Tarikatı Burhamiye ye intisab etti.
1992 de Nakşebend Tarikatına intisab etti.
~ 2003 -2004 arasinda Dusukiye Tarikatına intisab etti.
Halen Tasavvuf Yolunda "Only" Devam ediyordu ki sonudna bir yol (Tarik) olmanin, yol çizmenin önemini farketi ve, Raşidin kendi gittiği ve Çizdiği Yol olan, Raşidin Yolunu, Raşidi Tarikatını kurmaya karar verdi. Senelerden 2016 aylardan Ağustos.
Avusturya:
1989 da Avusturya Taş ocağında işci oldu (Wiener Baustof Werke).
Daha Sonra Firmasi iki defa el degiştirdi Poschacher Natursteinwerk oldu.
daha sonra Taş ocağından Çıkışını aldı.
Iki defa, yaklaşık altışar ay Büyük Kasap " Gresinger"de çalıştı.
Mesleki Eğitim yaptı ( Ausbildung Elektrobetriebstechniker) mezun oldu ve sonrada "Installationstechniker" sınavına girdi ve kazandı mezun oldu.
Liesing Firmalarda Elektrik Teknisyeni olarak çalışdı.
Tarikatin Özelliği : Mevsim Tarikati yani günlerin, aylarin, gecelerin, gündüzlerin, nurun, ve ziyanin, ve mevsimlerin devaren ettirilmesini talim eden, bir yol ve tarik ve usul.
Kuruluş Sebebi ve Prensibi :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlı araba gibidir, o yüzden raşidi tarikatını kuruyorum seven ardımıza takılsın.
Raşit - Raşid - RAŞiD - رَاشِدٌ isminin anlamı : رَاشِدٌ Raşit Raşid RAŞiD
Anlamları:
1. Doğru yola giden
2. Akıllı
3. irşad edip öğreten
4. Öğretmen
5. Baş Öğretmen
6 . Öğreten eğiten Allah
7. Öğretmen olan Allah
8. Olgun , Kemaline Ermiş ,Yetişkin, genc delikanli
MÜRŞiD : Egitici ,şeyh, mürebbi ,terbiyet edici, ögretici, ögretmen, Baş Öğretmen.
Raşidi Tarikatının Amacı ve Gayesi :
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen bilip yaşadiklarini, bir cemaate ve gruba ögretip, misyonunun, (Level in) ondan sonrada devam ettirilmesi.
Esteuzubillah
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Esteuzubillah
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen, insanoglunun yerüyünden kainati idare edebilcek bir güce sahip oldugunu bilip, ve bu konuda bazi tatbikler yapinca, ve bunu devam ettirecek, ve ilerde dahada geliştirebilcek kivamda, yol arkdaşlari, tarik mensublari aramasi, ve bildiklerini, yetenekli ve ögrenip yaşamak isteyenlere anlatma istegi ve gayesi sebebiyle kuruldu. ve amaci ve gayesi sadece, insanin, yeryüzünün ve kainatin halifesi oldugunu bizzat, hakkal yakin insanlara ögretmek.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
![[Resim: 14729536866241.png]](https://image.1trk.net/uploads/14729536866241.png)
Zikr - Zikir Nedir? - Zikir Çeşitleri - Zikir Hakkında Ayetler Hadisler - Zikir ile ilgili Sorular Cevaplar - Tasavvufda Zikir ve Adabi - Kuran Zikirdir -Kuran ile Zikretmek - Zikri Raşidi Evradı
Sözlük anlamı itibariyle ZiKiR:
Zikir, hatırlamak, anmak demektir, bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir.
Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da
hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir.
islami
literatürde ise Kavram olarak ‘zikir’: Allah’ı anmak üzere söylenmesi
ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan
davranışların tümüdür.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.
Meali:
Öyleki iman edenler gönülleri Allah'ın zikriyle doygunlugea erenlerdir sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla gidalanir ve doyar, yani huzur bulur.
RA'D Suresi 28. ayet
Zikir, şükür kavramında olduğu gibi hem dil, hem kalb ve hem de bedenen yani amellerle olmalıdır.
1- Dil ile zikir : Allah'ı isimleriyle anmak, hamd etmek, tesbih etmek, Kur'an okumak, Kur’ân’ı dinlemek ve dua etmektir. Dil ile yapılan zikir, kalbi
zikre yol açmalıdır.
2- Kalb ile zikir : Kalbi zikir, bedenin zikrine yani ameli zikre zemin hazırlamalıdır. Ameli zikirden kastımız, Allah’ın yapmamızı istediği kulluk vazifeleri, bir
başka ifadeyle ibadetlerdir. Kalb ile zikir, Allah'ı gönülden anmaktır. Bu da üç çeşittir : a) Allah'ın varlığına delalet eden delilleri düşünmek, O'nun isim ve sıfatlarını
tefekkür etmektir. Allah'ın varlığına delalet eden deliller, başta Kur’ân ayetleri ve kâinattır. Kur’ân’da ve kâinatta yer alan ayetlerin tümünde, Yüce Yaratıcıya götüren, O’nun
varlık ve birliğini haykıran, kuvvet ve kudretini gözler önüne seren sayısız alamet ve deliller mevcuttur. b) İlahi hükümleri yani Allah'ın emir ve yasaklarını ve kulluk
görevlerimizi ve bunlarla ilgili delilleri düşünmek. Yani bir gönül ve vicdan muhasebesi yapmak gerekir. Ne ile mükellefim, neyi ne kadar yapmam gerekir? İlahi teklifler benim
için ne ifade ediyor? Sorularının cevaplarına kafa yormak… c) Benliğimizdeki ve evrendeki varlıkları ve bunların sırlarını tefekkür ederek, her zerrenin, "yücelikler âlemi”ne ve
Allah'ı gereği gibi bilmeye götüren birer ayna olduğunu görmek, idrak etmektir. Böyle bir zikirden alınacak zevkin bir göz açıp kapamak kadar olan zamanı bile cihanlar değer.
İşte bu noktada insan kendinden ve âlemden geçer25.
3- Bedeni zikir : Salat yani namaz bedeni zikirdir ve namazda dört unsur ayakda durmak, egilmek ve, secde etmek ve sonundada oturmak zikir diye ögretilip talim ettiriliyor öyleyse, eger allah için ayakda durulursa bu da bir zikirdir, yine allah için egilinirse bu da zikirdir yine,....
Kuran arapcadir, ve arapca öyle bir dil ki, her kelimenin onlarca ayri manasi vardir. bu başka dillerde, birkac manali kelimelerin sayisi, birkac kelimeyi gecmezken, arapcanin tamami böyle kelimelerden oluşur.
mesela:1. kelimemiz
Fetaha: Acmak
Miftah: anahtar
Faatih :fetheden
yani mastar bir kelimenin harflerinin yerininin, bir veya birkac kac harf degişikligi sonucu onlarca cok farkli bir manaya bakmasi, ve bu yüzden işde, şiir ve notalarda arapcadan türetilir yani edebiyataki aruz vezni denilen failatun failatun kalibi ve ilham melegi hep arapca ilham verir.
yani işde notalar ve müsikide, işde deveniin yürüyüşünü ele alan, bu aruz vezni kalibi, yani yani mesela 9 tane Asli rakami mesala 8 li kombinasyonlar halinde yazmak demek gibi, evir cevir başka bir sayi meydana geldigi gibi, arapcada ana master kelimenin harflerinin yerini degiştirdikce, veya bir kac tamlama harfleri ekledikce, cok degişik manalr oldugu gibi, ayni manayi ses frekansi olarak ele aldigmizda, belli bir frekansi temsil ediyor her kelime. ve öyle olunca, arapcanin eskiden rakamalardan oluşdugu tezide dogru, ve ebced hesabi demek de işde, keilmelerin temsil ettikleri rakami, yani frekans baazinda harfleri yazmak gibi. ve bütün arapca o zaman rakmalardan oluşunca, Rakamalar ise Toplam 9 rakam ve bir de SIFIRDAn oluşduguguna göre diger rakmlar sadece onun katlari ve kombinasyonlari halinde ve sifirla birlikte 10 rakam eder, ve bu, ona rakamin degişik şekildeki kombinaysonlari arapcanin temel yapisi, ve öyle olunca
her kelimenin bir rakamsal degeri olunca, o rakamsal degeri onun frekans araligini temsil ediyor, ve öylce olunca, mesala "2845" yazinca bu bir arapca kelimeyi temsil ediyor olur, gavur bunu elektrik ve fizige uygulayinca, bunun kehrwertini almak için işde 1/xxx saysi ile carpinca onun frekansinin ZIDDINI bulmuş oluyor ve sen allahim ver deyince o kehr wertini ceviriyor ve verme oluyor yani,
Hz Alinin " Ben Allahi, her istedigimi vermemesinde bildim" dedigi rivayet oluyor, halbuki vermeyen Allah mi yahut, o gün bizden daha üstün bir bilgi ve güce sahip olan cin ve şeytan hizbinin onun söylediklerinin kehrwertini alarak, onun duasina engel olmalari mi idi tefekkür etmek lazim. bu gün ise insan şeytanlar, şeytan askeri gavurlar ve deccal askerleride bu işlemi yapiyorlar artik.
ve notalar yükseldigi gibi, birde geri iner, yani notanin kehrwerti onun inişi oluyor, yüksek perdeden bir ses alt tonlara inerken ters gidiyor demek olur, ve böylece senin duandaki veya kurandki ayetin belli bir frekansi yani ürettigi elektrik var, ve bunu sen zikir diye okuyunca beynin elektrik üretip, o frekansi yayiyor, ve o zaman o yayilma ile ses, uzayda elektron yayilimina ugruyor. ve elektrik denen enerjinin oluşumunun temel yapisi ve prensibi, bir maddeden diger maddeye dönüşüm olan eleketronlarin bir maddeden diger madeye dogru akarkenki cikardiklari, yada yaydiklara frekansa biz elekrtik diyoruz, yani "elektron akimina" eleketrik diyoruz. ve öyleki bilim adamlari bunu haala keşfedememişler, yani ses ile elektrik üretilebilcegini bilmiyorlar, halbuki ses frekansida, yine ses denen bir dalganin yani yine elktronlarin yayilimi demek. eger o dalganin yayilimini enerjiye dönüştüren bir aygit icad olursa, şarki söyleyen bir kadin, veya zikir ceken bir adam ve öten bir kuş da elektrik üretecekdir . ve hatta öyleki ebced degerleri kullanilarak istenilen bir rakamdaki bir kelimenin tekrari, yani cokca zikir edilmesi ile, o vollttaki elektrik üretilebilir, yani Allahin ismlerinin ebced degeri bu yüzdendir, amma bu mehdi sayesinde keşfedilcek, ve esmanin ve kuranin zikir olma sebebi keşfedilmiş olcak,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
"Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, onun âyetlerini ulûl’elbab (Yani bu ilmi bilenler) onu tezekkür ederek (zikrederek) kafirlere veya düşmanlarina karşi tedbir alsınlar diye. "
SAD Suresi 29. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Raşidi Tarikatının Zikir ve Evradi Varmidir Nerden Temin Edebiliriz?
RAŞiD'iN ZiKiR EVRADI PRO8-4 KiTABINI iNDiR
PRO8-5 Cikdi fakat henüz ekliyemedik daha
Güncel yeni versionlar için Downloden bölümümüz arada sirda ziyaret edin oradan hem okuyabilir, hem indirebilirsiniz
https://rasittuncakitaplari.com/
Evradimizdaki Dualarin okuma süresini 2 Saat ile 1,5 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“a Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kasr Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha (zamanimiz yoksa okunmaz)
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
13.) Hz. Hüseyin Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Hz. Ali Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
Bu Dualarin okuma süresini 1,5 Saat ile 1 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“ okumayi birakir “Silsileyi Kebir” e Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kebir Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
13.) Ali Zeynel Abidin 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Seyyidatina Zeynep 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Hz. Hüseyin 13 ihlas 7 Fatiha
16.) Hz. Hasan 3 ihlas 1 Fatiha
17.) Hz. Fatimatüz Zehra 3 ihlas 1 Fatiha
18.) Hz. Ali Efendimize 13 ihlas 7 Fatiha
19.) Hz. Osman 3 ihlas 1 Fatiha
20.) Hz. Ömer 3 ihlas 1 Fatiha
21.) Hz. Ebu Bekr 3 ihlas 1 Fatiha
22.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
23.) Hz.Süleyman 3 ihlas 1 Fatiha
24.) Hz. Hacer 3 ihlas 1 Fatiha
25.) Hz. Yahya 3 ihlas 1 Fatiha
26.) Hz. Yunus 3 ihlas 1 Fatiha
27.) Hz. Mikail 13 ihlas 7 Fatiha
Dikkat: 25. -26. -27. - ye sadece Cumalari okunur
Senede 1 Defada “Silsileyi Üla” ya Fatiha Ismarlarlar.
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için Ailecek bir yerde Toplanilir.
1Kalem ve kağıt alıp yazmaya başlanir.
Evimizin Sag Tarafina dogru gidince en yakindaki “ Hasan veya Hüseyin” den kim varsa o Hasansa bizim üst kolumuz peygamberimizin “şerifler” kolundaniz ve birinci isim o yazilir, Hüseyinse seyidlerdeniz, sonra saga veya sol tarafda Hüseyin aranir en yakin hüseyin sagdami soldami ve bunlarin akrabalik dereceleri, Annemiz tarafindansa Anne tarafindan o kola bagliyiz, Baba tarafindan akrabimiz iseler Baba tarafindan o kola bagliyiz demekdir. Ve böylce ilk yön tespit edilmiş olur. Sonra evimizin arka tarafina dogru ilk peygamber isimli kimse kimdir, hangi peygamberin kolundaniz o tespit edilir ve o isim yazilir,
Liste böylece şöyle olmalidir ilk önce evimizin sol tarafina dogru annemiz tarafindan akrabimiz olan en yakin eve, uzaga dogru devam edilir hatta bu başka şehire kadar olabilir “Hasan, Hüseyin, Fatma, Ali, Osman, Ömer, Bekir, Ayşe, Hatice, Zeynep” aranir, ve ashabin isimlerinden olan kimseler olabilir, amma bu kimseler sadece anne tarafindan dedemizin babasina kadar akraba olanlar olcak. Sonra sag tarafa dogru ayni işlem saga dogru bu sefer baba tarafindan akrabalar yazilir. Sonra evimizin arkasindaki komşularimizdan başlayip arkadan sagdan sola dogru gidip sonra tekrar bize dönüp glecek bir daire halinde bütün akraba olan olmayan tanidigimiz peygamber isimli tanidiklarimizin isimleri not edilir. İlk önce direk arkaya dogru düz cizgi gidilir iki tane ayni isim olanlar ilk yakindaki ele alinir, ikinci ayni isme varinca ordan artik sola dogru dönme noktasina geldigimizi bildirir, bu sadace yaşadigimiz köy veya şehir icinde tespit edilir dişari cikilmaz yani peygamber isimlilerde.
Bu not etiklerimiz de cift isimliler en yakin komşumuz olanlar ele alinarak düzletilir, ve bu bizim “silsileyi ÜLA” mizdir.
Vaktin müsait oldugu bir zamanda, senede bir defa bu silsileye 3 ihlas 1 fatiha veya 3 fatiha 7 ihlas hediye edilir.
5.SINIF SOFiLER
“Hizbül Kebir” i “Yaz ve ilkbahar” mevsiminde sabahleyin ikindiye kadar okur. ikindiden sonra “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur.
Kış ve sonbahar mevsiminde tersini yapar sabah “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur ikindiden sonrada “Hizbül Kebir” i okur.
Hizbül Kebir Nedir: Yukarda yazdigimiz kirmizi ile yazili 1 ile 112 (1 den 112 ye kadar 112 dahil)Rakamli dualarin tamami.
Hizbül Kasr Nedir: 1 ile 16 (1 den 16 ya kadar 16 dahil) vesonunada 111 ve 112 Rakamli dualarin Tamami.
Hizbul S-Kasr Nedir: Hizbul kasr okuyanlarda zamandan tasarruf etmek için istiaze duasi dışındaki bütün zikirler gerekirse sadece (10 ar Defa okunur ve 10 lu okunanlarda sadece 3 defa okunarak Hizbul S-Kasr olur.
Mevsim Tesbihi çekme makamına çıkarılmış sofilere o makam manen ilham yoluyla bildirilir ve günlük zikrini baştan 17 ve 18 e kadar yani Es elüke Duasına kadar 17.18 dahil okuduktan hemen sonra
Yağmur veya kar yağması için:
Ağzının genişliği, Dibinin Derinliğinden, Geniş Olan Bir Tasdan, Yazları , ilkbaharları ve sonbaharları saf berrak soğuk 3 yudum su içer, Sonbahar ve Kışları süt içer, Herzaman hergün değil, sadece ona içmesi için ilham geldiği günler içer, Tasın ağzında herzaman 1Parmak boşluk bırakılır. Su içerken 4/4 saf sade menba suyu kat, Süt içerken 3/4 Süt 1/4 Soğuk Saf Su ve yeterince Şeker, ve 1 mini damla mis Kat öyle iç.
Güneş doğması için: ilham geldiği günler zikrin tamami okunup bitirilesiye ve zikir bittikden 45 dakika sonrasına kadar mecbur olmadıkca su, süt, cay,… benzeri içecek içilmez, ve zikrin harareti ile icimizdeki kainatin ısınması ve güneşimizin doğması sağlanır.
Tas: küçük komposto, sütlaç tası veya ayetel kürsi yazılı zemzem tası.
Su veya Süt : Vücut sıcaklığından soğuk olacak.
TESBiH ADABI
AÇIKLAMA : Sofinin, aynen hat yazmaya başlayan birisinin, önce hat kalemi acmasini, yapmasini ögrendigi gibi, sofi kendi zikir tesbihini kendisi yapar.
3 Çeşit tesbih modeli vardir. 1.siniflar ve acemiler için kolay tesbih. 2.sinif ve üstü için cift kadranli tesbih. 3.sinif ve üstü için, mevsimin ve havanin durumunun rengine uygun, renkli cift kadranli mevsim tesbihi.(siyah, kar beyaz, yeşil, bordo kirmizi, kahve veya sari, saydam su rengi, ve çamur rengi,...)
ZiKiR TESBiHi RESiMLERi
[attachment=74497]
[attachment=74498]
[attachment=74499]
[attachment=74500]
[attachment=74501]
Yaz mevsimi için Bordo kirmizi ve beyaz ayracli, veya koyu kirmizi ve beyaz va sari sarikli tesbih
Sonbahar için koyu sari turuncu veya kahvrenegi üzre beyaz ayracli ve beyaz sarikli.
İlkbahar için yeşil beyaz ve kirmizi sarikli tesbih.
Kış için siyah üzre Bordo kirmizi ayracli ve yeşil sarikli.
Zemheri için beyaz üzre türkis ayracli veya caribic mavi ve caribic mavi sarikli.
Yagmur için saydam üzre kirmizi ayracli koyu mavi sarikli.
9. SINIF SOFiLER
Allah Zikiri günde bir defa olmak üzere, 6666 defa Allah zikredilir.
Burasi Güneş Makamidir. izinsiz cekmeyiniz. Günde sadece “hizbul kasr” ve “6666” Allah zikiri cekilir.
10 ve 11. SINIF SOFiLER
Mevsim tesbihi talim edilir ve muhtarlar başkanlar kaymakamlar valiler tayin edilir. (bunlar manevileri) sonra “onlarin hatrina güneş dogar yagmur yagar kar yagar” hadisine devam edilip mutmain oluncaya kadar talim edilir. ve deneme yaptirtilir.
Bu sofiler manen ilham yoluyla bilirler bu makamda olduklarini.
13. SINIF SOFiLER
Her bölgede bir tane güneş makamina birisi tayin edilir ve onlara güneş nasil dogar yagmur nasil yagar mikail iliminin birinci bölümü talim ettirilir. Ve birer tanede yardimci tayin edilirki, o hasta olunca digeri görevi devam ettirsin.
15.SINIF SOFiLER
Zamanin hakimi olmak ögretilir, ve zaman nasil geriye alinir, ve nasil ileriye alinir ögretilir.
16.SINIF SOFiLER
Muhammed dediki "iki günü birbirine eş olan zarardadir."
şeytan ve deccal aleyhillane hic boş durmuyorlar, hergün bize karşi yeni bir silah üretiyorla, ve bizimde onlarla savaşacak yeni silahlara ihtiyacimiz var, allah bize, o gün hangi silahi ikram ederse, onu alip zikir corbamiza katmak zorundayiz, yoksa onlarla savaşamayip yenik düşeriz.
ve yine bize varid olduki yine, yeni bir silah kuşanmamiz lazim, cünkü dedikya kafir deccal frekans ile oynuyor, ve bizim yazdigimiz bu dualarinda kehrwertini aliyor, ve mesala duamaizin başinda, "onlar namazlarini muhafaza ederler" diye zikrediyozki, biz de o ayette gecen o nlar zümresini kaitilipda nerde olursak olalim namazimizi kilip kacirmayalim istiyoruz, ve kafir ise, ben bunu zikredip cekdikce, o da onu ters ceviriyor ve oluyormu sana "onlar namzlarini kacirirlar" ve o zaman bir de bakmişin öglen namazi calinmiş, ucmuş bilme ertesi gün sabah gitmiş, veya hakeza hakeza, siz anlyin artik, yine biz "ya halim ya selim" cekiyoz yani sakin olabilmek için, ve o da onu ceviriyor ve bize bir hiddet geliyor, ve yanardag gibi yeri gögü püskürüyoz, yani zor azizim, bu kafirlerle mücadele zor, silah lazim, ve yine varid olan silah ise, tam olarak bende henüz kullanmasini tam bilmiyon amma, o şu ki :
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."
"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
(Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).
(Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 39. ayet )
ve saliklarimiz yol tarikatimiza tabi olan, yol arkadaşlarimiz, bizim yolumuzda, şu an durdugumuz yer olan yere gelince, belalar musibetler etraflarını sarınca, ve atıkları her ok kendinizi vurar olunca, ve hatta elinde tuttugun senin olan bir bicak bile seni kesmeye yeltenince, anlaki buraya ayak bastin, ve Allah bize burada bu silahi gönderdi ki henüz bende tam manasi ila kullanmiyorum, amma kullanim talimatnamesi şu olaki, biz o duanin sadece
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
kismini tekar edecegiz, amma allahu alem tam sayisina ulaşmadim henüz, ne zaman bu kalkan işe yarar denemem lazim, ve 41 defada karar kilmak istiyorum amma,
henüz belli degil.
işde bu ayeti okurken öyle tefkkür edesin ki ey salik, ey yolcu:
Allahdan gayri bir mevcudat yokdur öyle olunca o sana hişimlanan bicak da allah var ancak o bicak bir sükastci şeytan veya cin veya deccal askerinin eline gecmiş (amma gercekden leinde amma frekansi elinde) ve onunla sana karşi savaşiyorlar, ve sen o bicagi, o esir edilmiş halden kurtarip senin safina gecmesi için de ki işde :
Ey yüce Rab "Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." ve şu an sen bana hişimlanan bir bicak oldun, cünkü kainatta sendan başka bir mevcudat yok ise, öyleyse o senin hişimlanan bicak oldugun halindende, senden, sana yüce rabbe siginirim, senin o bicagin veya frekansin esir edilmemiş ele gecmemiş, ve galip olan Allah haline iltica edip siginirim diye tefekkür et. ve bu yukardaki duayi günde 41 defa okuamaya devam et. dedimya sayida degişiklik olabilir henüz tam testden gecmedi daha.
Dua bu, ve bu dereceye erenler için 16.SINIF SOFiLER icindir
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." (41 defa Haricen okuncak)
17.SINIF SOFiLER
Deprem ögeretilirki ve Mikail aleyhisselamin ikinci kisim görevleri talim edilir ve deprem nasil olur nasil yapilir ögretilir.
19.SINIF SOFiLERE
Hizir makami ögretilip talim ettirilir ve tarikatin pirini, olay vuku bulunca aramasi talim edilir. Bizatihi onunla (tarikatin piiri ile) kelam etmesi lazim geldigi ögeretilir ve kimler o göreve (HIZIRLIK makamina )secildi liste tutulur.
21.SINIF SOFiLER
Kiyamet talim ettirilir ve oraya cikan kimseye kilit ve mühür vurulur.
23.SINIF SOFiLER
Mevsimleri Ayarlama görevi talim edilir, ve bu kainatin öyle otamatik pilotta calişmadigi, bizatihi yaşatarak ögretilir, ve bu görevi hak eden tek bir kimseye bu SIR verilir. (veliaht halife)
24.SINIF SOFiLER
Güneşin Çırasının tutuşturulmasi ögretilir.
27. SINIF SOFiLER
Kader bahsi ve SIRAT köprüsü Talim edilir, ve telepati telefonunu kullanmasi talim ettirilir.
28. SINIF
MEVLUD SIRRI talim ettirilir.
---oOo---
Vaazimizi dün keşfettigim bir hikmet olan komik bir nükte ile sonlandiralim.
Mevlana için deniyorki, şebi aruz yani, ölüme giderken dügüne gider gibi gitti. ve ve o yüzden millet böyle bir istek ile dua eder oldular,
benim cocuklugumda ptt bu yukardaki pulu cikarmişdi ve ben o zman anlamamişim, şimdi daha iyi anliyon, cocukken bir pul koleksiyoncusuydum. işde o pul gösteriyorki mevlananin, ölüme dügüne gider gibi gitmesi megerse bu imiş, onun yeni versiyonu, işde dügüne giderken kazta yapip Azraile rastlayacak demek yani, yine birde Allahdan ölüme bayram gider gibi gitme vermesi için dua ednler var, iyi o zaman bayrama giderken yolda azrail caninizi aliverir o zaman, ey mehdi askeri ne istedigini ne dua ettigini iyi bil, etmen gereken dualar kuranda mevcut, sünnetde mevcut, kicindan dua uydurmaya kalkma, bak sonun bu alltaki resimdeki gibi olur sonra, velhasil kelam
--oOo---
Rabbim yolumuzdan gidecek olan Tarikati Raşidi Mensuplarina, Bu Tariki yani bu yolu ve Zikrimizi, Raşidi Zikrini, Erbabina ve müntesiplerimize, hayirli ve mübarek kilsin, "cenneti Adn" i da menzil eylesin, varilcak yer eylesin.
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 21 Eylül Çarşamba
Original Kar © glan
Deccal aleyhillanenin Ahirzaman Fitneleri
(Kar©glanin 12 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kabl(kablu), fallâhu hayrun hâfizâ(hâfizen) ve huve erhamur râhimîn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ya'kub: “Daha önce kardeşiniz Yûsuf'u size nasıl emanet ettiysem, onu da aynı şekilde size emanet edeyim öyle mi? Oysa Allah koruyup gözetici olarak, sizden elbette daha iyi, daha üstündür. Çünkü O, acıyıp merhamet edenlerin en yücesidir.”
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 64. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Ve Allah, emrinde ve işinde (hükmettiginde) kazanan ve gâlip olandır. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.”
(Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 21. ayetten pasaj )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ
Keteballâhu le aglibenne ene ve rusulî, innallâhe kaviyyun azîz.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah: “Ben ve elçilerim mutlaka gâlip gelecek.” diye yazdı. Muhakkak ki Allah; Kavî’dir (kuvvetlidir), Azîz’dir.
(Sadakallahul Aziym MÜCADELE Suresi 21. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
izâ câe nasrullâhi vel feth. Ve raeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcân. Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirhu, innehu kâne tevvâbâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah’ın yardımı ile fetih geldiği zaman. Ve insanların grup grup Allah’ın dînine girdiğini gördüğünde, Rabbini hamd ile tespih et. Ve O’ndan mağfiret dile. Muhakkak ki O, tövbeleri kabul edendir.
(Sadakallahul Aziym NASR Suresi 1., 2., 3. Ayetler )
---oOo---
Ahmed b. İdris; Muhammed b. Abdülcabbar, İbn Ebû Umeyr, Hammad b. Osman aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet eder:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm]’a Allahu Teâlâ’nın “Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun!” “Açılıp ağardığı vakit gündüze and olsun!” ayetini okuyunca
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular ki
“Gündüzden kasıt biz Ehli-beyt’ten olan el-Kâim Mehdi [aleyhisselâm]’dır. Zuhur ettiğinde deccaliyete galip gelecektir. [Allah] Kur’an’da insanlar için meseller vermiş ve nebisine onunla hitap etmiştir. Bizden başka kimse ondan haberdar değil.”
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.71–72.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَإِن يَشَأِ اللَّهُ يَخْتِمْ عَلَى قَلْبِكَ وَيَمْحُ اللَّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِx
“Yoksa onlar: "Allah'a karşı yalan düzüp-uydurdu"mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir (gerçekleştirir). Çünkü O, sinelerin özünde olanı bilendir.” [Şura Suresi, 24]
Tefsirü’l-Kummî eserinden:
Babam; İbn Ebû Necrân aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet etti:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] buyurdu ki:
Ayette geçen [Şura Suresi, 24] “Allah batılı yok eder” demek ortadan kaldırır demektir. “Hakkı sözleriyle gerçekleştirir” ile kastedilen ise Hz. Muhammed’in soyundan gelen el-Kâim [Mehdi aleyhisselâm]’dır.”
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.176.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Hz. Âdem’in yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar deccaldan daha büyük bir fitne yoktur."
(Hadis-i Şerif , Müslim, Fiten, 126)
Mehdiyle ilgili olarak da Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Onu gördüğünüzde, buz üzerinde sürünerek de olsa, gidip ona biat edin. Çünkü o, Allah'ın halifesi olan Mehdidir.”
(Hadis-i Şerif , İbnu Mace, Fiten, Hadis No:4084)
yine deccalla ilgili
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Sizi ondan sakındırırım. Hiçbir peygamber yoktur ki, kavmini ondan sakındırmış olmasın. Ben size, hiçbir peygamberin onun hakkında demediği bir şeyi söylüyorum: Onun bir gözü kördür.”
(Hadis-i Şerif , Müslim, Fiten, 95)
Bizim bu hadise yorumumuz ise allahu alem burdaki bir gözü kördürden kasdedilen Yani, maddiyatı görür, maneviyatı görmez. Sistemi de sırf dünyaya yöneliktir.
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقَالُوا مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَا إِلَّا الدَّهْرُ وَمَا لَهُم بِذَلِكَ مِنْ عِلْمٍ إِنْ هُمْ إِلَّا يَظُنُّونَ وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَّا كَانَ حُجَّتَهُمْ إِلَّا أَن قَالُوا ائْتُوا بِآبَائِنَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيبَ فِيهِ وَلَكِنَّ أَكَثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Ve kâlû mâ hiye illâ hayâtunâd dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ yuhlikunâ illâd dehr, ve mâ lehum bi zâlike min ilmin, in hum illâ yezunnûn. Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin mâ kâne huccetehum illâ en kâlû’tû bi âbâinâ in kuntum sâdıkîn. Kulillâhu yuhyîkum summe yumîtukum summe yecmeukum ilâ yevmil kıyâmeti lâ raybe fîhi ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve: “O (hayat), dünya hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve diriliriz. Ve bizi dehrden (zamandan) başka birşey helâk edemez.” dediler. Ve onların bu konuda ilimden (nasipleri) yoktur. Onlar sadece zanda bulunurlar. Onlara âyetlerimiz beyan edilerek okunduğu zaman onların delilleri (iddiaları): “Eğer siz sadıklarsanız (doğru söyleyenlerseniz), babalarımızı getirin!” demekten başka birşey olmadı. De ki: “Allah sizi yaşatır, sonra öldürür. Sonra sizi, hakkında şüphe olmayan kıyâmet günü (biraraya) toplar.” Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
(Sadakallahul Aziym CASİYE Suresi 24. 25. 26. ayetleri )
yukardaki hadisde gecen "Onun bir gözü kördür.” sözünü yorumluyan diyorki : "bir gözü kördürden kasdedilen Yani, maddiyatı görür, maneviyatı görmez. Sistemi de sırf dünyaya yöneliktir." o zaman bu illuminati gözü ile temsil edilmek istenilen göz ne o zaman? onlar dünyayi o tek gözle izlediklerini söylüyorlar zaten. daha deccal aramaya lüzüm varmi, onlar resmen kendilerinin deccaliyat örgütü olduklarini alenen bildirip, onu temsil ediyorlar zaten, o halde o grubun 33 dereceden masonlari, afedesiniz götlerindeki gözleriyle dünyayi görürler ve izlerler. ve bu da nerden cikdi deyince, biz müminler neden namazda, secde ve rukuda kicmizi havaya dikeriz diye, fransiz gavuruda karikatür yapip soruyordu, sebebi işde, Allah insanlarin kicina bir adet dürbün, kainati gözleyici göz koymuş ki, ondan bakinca onun kainati gözüküyor, ve onunla kim ne yapmiş, ve ne yapiyor gözüküyor. işde inanmayan dangillaraaciklama: almancada g ö t e "arschloch" denilir "g ö t de li gi" demek işde. Allahu tealanin yukarlarda semada bir yerdede onun arşu aalasi varmiş deniyor, yani arş ne o zaman bilirmisiniz, işde Allahu Tealanin kainati izledigi, ve ordan yönettigi o dürbüne ve aygita verilen isim, yani diyorki kuranda :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الأَمْرَ مَا مِن شَفِيعٍ إِلاَّ مِن بَعْدِ إِذْنِهِ ذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ
İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşi yudebbirul emr(emre), mâ min şefîin illâ min ba'di iznihî, zâlikumullâhu rabbukum fa'budûhu, e fe lâ tezekkerûn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Muhakkak ki sizin Rabbiniz Allah, semaları ve yeryüzünü 6 günde yaratandır. Sonra arşa istiva etti. Ordan veya onunla İşleri düzenler, ve O’nun izni olmadıktan sonra (olmadıkça) bir şefaatçi, yani ögretici olmadan, ondan haberdar olmak yoktur. İşte bu Allah, sizin Rabbinizdir. Artık O’na kul olun. Hâlâ tezekkür etmez misiniz?
(Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 3. ayet )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
Ellezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşir rahmânu fes’el bihî habîrâ
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gökleri ve arzı (yeryüzünü) ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan O’dur. Sonra Rahmân arşa istiva etti. Öyleyse onu (arş nedir), bundan haberdar olana sor.
(Sadakallahul Aziym FURKAN Suresi 59. ayet)
Peygamberimizin arkada gözü mü vardı? Arkasını nasıl görürdü?
ve Hz. Peygamberin ashaba safları düzeltmelerini isterken
“Saflarınızı düzgün tutun, Kuşku yok ki ben arkada olup bitenleri görüyorum” dediği sahih hadisle sabittir.
(bk. Buhari, Ezan, 71-72; Müslim, Salat, 125(434); Nesaî, İmamet, 27)
bu hadis gösteriyorki Muhammed, o insanin kicindaki dürbünü acabiliyordu, ve kicindaki gözü ilede arkasini ve kainati görüyordu.
yani işde o 33 derceden bir mason olan kimseninde, bu örgüt kicindan girip, o kicicndaki dürbünü acmasani ögretiyor, ve kici ile dünyayi görmeye başliyor, ve derece derece yani gözü nereye kadar görcek onun dercesini bagli iş de 33 dereceden demek en yüksek demek, yani "arş a istiva" ve ordan yönetmek demek
işde zamanin kutbuda mesala mekkede otururken, o bilmem, almanyadaki bir sofisine müdahele edip yönetiyor, düşünkü icindeki kaianatin özel dügmeleri var, ve ondan sen bakinca ordaki bir dügmeye dokunman, almanyadaki ahmete dokunman gibi, yine adnan okdar bir dua ögrtiyor diyorki tirnaginin ucundan dünyayi gösteren dua diyor, neymiş o dua, halbuki işde kicindaki gözü acik olmayanin dua etmesi bir işe yaramaz, ancak o kicindaki gözü acilinca görebilir, yani dürbünü acilmasi lazimki görsün, ve neden secde yapariz yani dürbüüüüüün işde azizim. hak o dürbünü görür amma, Allahin senin kicinami ihtiyaci var, kainati görmek için, hayir, Allah Hz Ademi yaratmadan önce secdede yokdu, namazda yokdu, o dürbün denen arşlochda yokdu, götde yokdu, göt sonradan icad oldu. öyle olunca Allahin semada bir yerde Arşu Aala denilen özel bir dürbünü, büyük kocaman bir dürbünü var zaten, ordan bakip görüyor demiyormu o ayette, arşdan bütün işleri emredip yönetir demiyormu yunus suresinde. nedir o Arş, işde insanlarin ve hayvanrinda KICINA onun bir numunesini takmişki, senin kicdan, namazda secde edince bakar, yine senin kainatini görür, sen namaz kilmasan bile, senin sifatin olan cibilliyatin olan bir havan varki, hayvanlarin cogu zaten ruku eder vaziyette, yani dürbüne bakilcak halde duruyor, yani egilmesini gerek yok, zeten egik durumda yani, öyle olunca senden bakmasa bile, senin cibilliyatindan bakar bilir bulur, yine ordan bakmasa yukardaki arşdan bakar görür.
hani derler ya "bu adamin kicinda gözü var herşeyi görüyor" derler, essaf adamin kicinda gözü vardir, ona Arapca dübür veya türkce dürbün derler işde.
bu meseleyi acikladikdan sonra ikinci mesele ise, gecen hafta dedikki, kuranin tamamini hesap ilmi ile yazinca, yani ebced degerleri olarak yazilinca, o surenin ve ayetin, kelimenin frekans degerini veriyor dedik, ve öyle olunca, gavur denen ahmaklar, bunun fiziki aygitini icad edip yapiyorlar. ve bu TV radyo yayinlari havada duruyor, sen onlara baksanda bakmasanda, dinlesende dinlemesende, onlar havada duruyor, bazi yayinlar canli deniyor, ve iki 3 saniyelik bir fark ile, Türkiyeden konuşan bir spiker, aninda mesala amerikadan görülüp duyalabiliyor. bunlar hepsi birer frekans degilmi, yani o gavur, bu senin herhangi bir zmaninin filmini cekip bunu dalga olarak hem yayiyor, hemde birde havadaki o dalgayi görüntüye ceviren bir aygit icad etmişmi? etmiş, sen Türkün müslümanin diyen dangil, daha bu AK parti bu göt parti diye kavga et dur , el anyaya sen konyaya derviş dansi yapmaya git, tam dangil, yani yarim falan degil tam dangil işde. ve öyle olunca yine internet denen bir buluş yaptilar Bilgisayar denen aleti elektrige takiyon birde internete baglanirsan, dünyanin dört bir yanindan herkesi hem görüyon, hem duyuyon, hemde istersen sende onlarla konuşabiliyon, peki bunlarin hepsi ne, yine sadece bir frekans yani dalga boyutu, elektrik dalgasi. yine o frekanslar halinde bir dalganin yayilimi veya yayilmişolan bir dalganin bir alet ile tekrar görüntü veya sese geri dönüşümü halinde. öyle olunca hayatta bir enerji, ve ölümde : bir enerji biriminden, diger enerji birimine dogru bir akiş. ve Allah dilerse, işde senin o hayatini serüvenini yaşayip öldügündeki son dalgani alip, geri döndürücü bir aygita takinca, aynen mesela havadaki TRT 1 in yayinlarini tev ile alabilmen gibi, Allah da insani yeniden geri döndürür. ve o casiye suresinde gecen : "bizi kim geri döndürcek, hadi dönüyorsa, o zaman babalarimizi diriltte geri döndür." dediler diyorya rabbimiz . halbuki bu mesala Demet Akalinin star tv deki bir yayinda konuk olup, onun söyledgi şarkinin, uzaya ve semaya frekans olarak aktarilmsi, ve o yayinin bizlerinde evindeki anten ve digital aygitlar ve bir de tv ve elekrtikle tekrar, o frekansin geri görüntü ve ses haline dönüştürülmesi, hatta eger o yayin canli ise, ancak iki üc saniye fark ile, aninda dinlemek ve görmek imkanina sahip oldugmuz gibi, ölümden yine tekrar hayata dönmekde, bu kadar basit, ve aynen o dönüştürücünün, sadece insanin yaydigi enerjiyi taniyip onu geri dönüştürmesinden başka birşey degil. ve bu keşfedilebilir nitekim isa, ölüleri diriltirdi deniyor. öyle ise bu mümkiiiin cigerim. mümkiiiin. yani öyle olunca yine senin enerjin beden denen kalipdan cikinca, yukarda berzah denen bir yerde, Demetin yayinin dalgasinin durdugu gibi duruyor, eger o girebilcegi yeni bir kalib bulursa, yeniden can olcak amma, onu bir kaba kuyabilcek bir görevli lazimki : deniyorki ruh denen, cocuk anne karninda bilmem kirk günlük iken icine konuyor .
Hadis-i şeriflerde Peygamberimiz (asv), çocuğun anne karnında oluşumunu anlatırken farklı ifadeler kullanmıştır. Bazı hadisler çocuğun yüz yirmi günlük iken canlandığı imajını verirken, bazı hadisler de kırk günlükken canlandığı açıklamasını yapıyor.
Hadisi yüz yirmi gün olarak yorumlayan alimlerimiz, ilk dört ay dolmadan kürtaj yapmanın haram olmadığını, ancak dört ay dolduktan sonra kürtajın haram olduğunu söylemişlerdir.
Ancak çocuğun kırk günde canlandığını ifade eden hadisleri esas alanlar ise, kırk gün geçtikten sonra kürtajın haram olduğunu ifade ediyorlar.
Biz de ruhun çocuğa kırk günlükken üfeleneceğini belirten rivayetleri esas alıyoruz.
RUH CENİNE NE ZAMAN ÜFLENİR?
Bu araştırma, cenine ruhun nefh edildiği vakti ele almaktadır. Bu konu, mesela çocuk aldırma (kürtaj) gibi mühim meselelerle çok sıkı bağlantısı olan önemli bir mevzudur. Araştırmada ruh ve hayatın şer'î naslardaki anlamını ve ruhla hayatın aynı şey olmadığını, ruhun hayattan başka olduğunu açıkladım. Mesela bitki canlı bir varlıktır. Fakat onda ruh yoktur. Ruh konusunu araştırmada bir sakınca olmayacağını da açıkladım. Bu araştırmada Ruhun cenine nefh ediliş vaktini beyan eden şer'î nasları aktardım. Hadisleri inceledikten ve karşılaştırdıktan sonra, ruhun cenine, yaygın olarak bilindiği şekilde üçüncü kırk günden sonra değil, ilk kırk günden sonra nefh edildiği sonucuna vardım.
Arapçada "Ruh" kelimesi, "Rîh: bir şeye girmek" kelimesinden türemiştir. Nefh edildiği(üflendiği) için ruh adı verilmiş olabilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn.
“Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.”
Sâd suresi, 72
Bir diğer ayette de şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn
"Sonra ona biçim verip kendisine ruhundan üfledi ve sizleri sem’î (işitme hassası kulakli), basar (görme hassası gözlü ) ve fuad (idrak etme hassası akil ve beyinli) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz."
Secde suresi, 9
'Ruh' kelimesi, müzekker(eril)dir. Çoğulu 'ervah'tır. Hem müzekker hem müennes(dişil) olarak kullanıldığını söyleyenler de olmuştur. Müennes olarak kullanımı, muhtemelen ruhun nefs anlamına alınmış olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü bazılarına göre ruh ve nefs aynı şeydir.
Terim anlamına gelince; çoğu Kur'ân-ı Kerim'de olmak üzere çeşitli anlamlarda kullanılmıştır.
Kur'ân-ı Kerim. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mâl kitâbu ve lâl îmânu ve lâkin cealnâhu nûran nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustakîm
"İşte sana da, emrimizle bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ve lâkin O'nu “nur” kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi O'nunla hidayete erdiririz. Şüphesiz ki sen onlari doğru bir yola iletiyorsun."
Şûrâ suresi, 52
öyle olunca işde bazi melek dedigimiz görevliler bu havadaki veya berzahdaki o insanin enerji boyutlarini toplayip, onlari ocuk denilen ceninin icine koymakla görevlilermiş cancagazim. onlarin yaptigi bu ilmi sen keşfet, sende ayni sistemi yapabilirsin. nitekim isa ve mehdi bu sistemin babasi ise, o zaman, zaman mehdi zamani ise, bunu keşfetmemek abes ve dangillik olur zaten. öyle olunca insaninda bütün hayati bir kitap halinde toplaninca, onunda sayisal bir degeri var, yani freknsi, yani hangi dalga boyut araligini kapsiyor o insan, yaptikjlari ile belli. ve deniyorki, insanin yaninda iki görevli melek var ve onlar insan ne yaptigini yazip kaydediyor ve onlara "Kiramen Katibin" melekleri deniyor.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ كِرَامًا كَاتِبِينَ يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
Ve inne aleykum le hâfızîn. Kirâmen kâtibîn. Ya’lemûne mâ tef’alûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve muhakkak ki, sizin üzerinizde mutlaka (hıfzeden) hafaza melekleri vardır. Şerefli yazıcılar Katip Melekler (kaydediciler) olarak. Yaptığınız şeyleri bilirler.
(Sadakallahul Aziym İNFİTAR Suresi 10. 11. 12. Ayetler )
neden peki demek yokmmu dangil insan, işde senin frekans araligin yaziliyor, yani muhammed için "gezen yürüyen kuran" idi demek oluyorda, ben gezen yürüyen eşşekmi oluyon ahmak, bende gezen yürüyen bir kitabin, yani benimde kirman katibince kaydedilen bir kitabim var, ve o kitabida kiramen katibin, her gün düzenli olarak tumakdalar. benim kitabim benim kuranim, muhamedinki muhammed için lazim olan, benimki ise benim yenidne var olmam için lazim olan, ve kitap tamamlanip kapatilinca, işde eger kuranin sayisal ebced degri varsa, benim senin onun kitabininda sayisal bir degeri var. onlar berzah denen kitaplikda duruyor insan ölünce. ve o cocuga ruh koyan melek ordaki bir kitabi alip, o kodu bir cocuga koyunca, o cocuk işde mesala ibahimse, ibrahimin en son kaldigi yerden başliyor ve Ahmet se ölen bilmem falanci ahmetin kaldigi yerden başliyor. ve öyle olunca hali dokunurken, halinin genişligi adedince dügüm yapilir, ve ona bir sira desen dokunur, ikinci sirada ise, başka bir desen gelcekdir, ve toplam siralar dolunca halinin tüm desenini ortaya koyar, öyle olunca, Ahmet tamamlayamdi, mehmet gecdi üste, mhemette tamamlayamadi, bilmem ömer gecdi, ve dokundu dokundu ve toplam dokumaya bir motif diyoruz, ve bu motif bazen Hz ibrahim denen, bir haliyi oluşturmuş,veya halinin bir desenini, bazen musa denen bir haliyi, bazen ise bazende mehdiyi, yani öyle olunca, Ahmetler, Mehmetler bir desen veya sadece bir sirayi temsil ediyor olabilir degilmi, ve bir sira dokununca ikinci bir siraya ihtiyac vardirki onlarin toplamindanda hali denen o Teppich olabilsin. ve Bu hayatin dönüşüm halinde ve Ahmetten kalani, mehmet devam ediyor dememiz ise, işde alt motif, üst motife, üst motifde alt motife baglidir, birbirinden ayri olmaz, hepsi toplam olarak haliyi oluştururken, bütün siralar, o halida, birisi diger siraya ve toplu olarak halinin ana görüntüsüne baglidir, ve öyle olunca Ahmet kitapi kapadi, gonca diye bir kiza takdilar, o dmvam etdi, sonra, rose veya gül diye bir kiza takdilar o devam etdi, bir sirada o motif vurdu demek gibi birşey bu hayat serancami yani.
Ve bizde dünyaya gelmek şerefine erdigimize göre, bu teppichde bir musterde (desen de) biz yapacagiz, amma isterizki bu muster (desen) digerlerine örnek olsun, ve yukarlarda tekrar edilcek bir muster olsun, ve bunun için dedikki :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlıaraba gibidir, o yüzden Raşidi tarikatını kuruyorum, seven ardımıza takılsın. dedik
ve Zikri Raşidi Evradiiza bir ayet daha ekliyoruz, ve o da ilk baştaki resimdeki yazili olan ayeti, yani bütün olrak ayet
قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kabl(kablu), fallâhu hayrun hâfizâ(hâfizen) ve huve erhamur râhimîn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ya'kub: “Daha önce kardeşiniz Yûsuf'u size nasıl emanet ettiysem, onu da aynı şekilde size emanet edeyim öyle mi? Oysa Allah koruyup gözetici olarak, sizden elbette daha iyi, daha üstündür. Çünkü O, acıyıp merhamet edenlerin en yücesidir.”
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 64. ayet
Zikir terkibimizin 52_2. babinda o ayewtte her nekdar fallahu gecsede biz onu
"Vallâhu hayrun hâfizen ve huve erhamur râhimîn." olarak ve 10 defa tekar edilmek şartiyla ekliyoruz.
Cünkü Muhammed dediki "iki günü birbirine eş olan zarardadir."
şeytan ve deccal aleyhillane hic boş durmuyorlar, hergün bize karşi yeni bir silah üretiyorla, ve bizimde onlarla savaşacak yeni silahlara ihtiyacimiz var, allah bize, o gün hangi silahi ikram ederse, onu alip zikir corbamiza katmak zorundayiz, yoksa onlarla savaşamayip yenik düşeriz.
ve yine bize varid olduki yine, yeni bir silah kuşanmamiz lazim, cünkü dedikya kafir deccal frekans ile oynuyor, ve bizim yazdigimiz bu dualarinda kehrwertini aliyor, ve mesala duamaizin başinda, "onlar namazlarini muhafaza ederler" diye zikrediyozki, biz de o ayette gecen o nlar zümresini kaitilipda nerde olursak olalim namazimizi kilip kacirmayalim istiyoruz, ve kafir ise, ben bunu zikredip cekdikce, o da onu ters ceviriyor ve oluyormu sana "onlar namzlarini kacirirlar" ve o zaman bir de bakmişin öglen namazi calinmiş, ucmuş bilme ertesi gün sabah gitmiş, veya hakeza hakeza, siz anlyin artik, yine biz "ya halim ya selim" cekiyoz yani sakin olabilmek için, ve o da onu ceviriyor ve bize bir hiddet geliyor, ve yanardag gibi yeri gögü püskürüyoz, yani zor azizim, bu kafirlerle mücadele zor, silah lazim, ve yine varid olan silah ise, tam olarak bende henüz kullanmasini tam bilmiyon amma, o şu ki :
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."
"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
(Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).
(Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 39. ayet )
ve saliklarimiz yol tarikatimiza tabi olan, yol arkadaşlarimiz, bizim yolumuzda, şu an durdugumuz yer olan yere gelince, belalar musibetler etraflarını sarınca, ve atıkları her ok kendinizi vurar olunca, ve hatta elinde tuttugun senin olan bir bicak bile seni kesmeye yeltenince, anlaki buraya ayak bastin, ve Allah bize burada bu silahi gönderdi ki henüz bende tam manasi ila kullanmiyorum, amma kullanim talimatnamesi şu olaki, biz o duanin sadece
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
kismini tekar edecegiz, amma allahu alem tam sayisina ulaşmadim henüz, ne zaman bu kalkan işe yarar denemem lazim, ve 41 defada karar kilmak istiyorum amma,
henüz belli degil.
işde bu ayeti okurken öyle tefkkür edesin ki ey salik, ey yolcu:
Allahdan gayri bir mevcudat yokdur öyle olunca o sana hişimlanan bicak da allah var ancak o bicak bir sükastci şeytan veya cin veya deccal askerinin eline gecmiş (amma gercekden leinde amma frekansi elinde) ve onunla sana karşi savaşiyorlar, ve sen o bicagi, o esir edilmiş halden kurtarip senin safina gecmesi için de ki işde :
Ey yüce Rab "Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." ve şu an sen bana hişimlanan bir bicak oldun, cünkü kainatta sendan başka bir mevcudat yok ise, öyleyse o senin hişimlanan bicak oldugun halindende, senden, sana yüce rabbe siginirim, senin o bicagin veya frekansin esir edilmemiş ele gecmemiş, ve galip olan Allah haline iltica edip siginirim diye tefekkür et. ve bu yukardaki duayi günde 41 defa okuamaya devam et. dedimya sayida degişiklik olabilir henüz tam testden gecmedi daha.
Dua bu, ve bu dereceye erenler için 16.SINIF SOFiLER icindir
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." (41 defa Haricen okuncak)
Ve bu Dua ile Bu haftayida hitama erdiriyoruz.
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 12 Eylül 2016 Pazartesi
Original Kar © glan
Arapca ve Manada Yolculuk - Notalar ve Musiki
(Kar©glanin 3 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُم بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللّهُ مِنْهَا وَمَا يَكُونُ لَنَا أَن نَّعُودَ فِيهَا إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ رَبُّنَا وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
Sadakallahul Aziym A'RÂF Suresi 89. Aye
Kadiftereynâ alâllâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynâllâhu minhâ, ve mâ yekûnu lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in ilmen, alâllâhi tevekkelnâ, rabbenâftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Allah’ın, bizi ondan kurtarmasından sonra, sizin milletinize dönersek Allah’a yalanla iftira etmiş oluruz. Ve Rabbimizin dilemesi hariç bizim oraya geri dönmemiz olamaz. Rabbimiz ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, kavmimiz ile bizim aramızı hak ile aç (ayır). Sen fethedenlerin (fatihlerin) en hayırlısısın.”
Sadakallahul Aziym A'RÂF Suresi 89. Aye
!!!!!!!!!!!----Dikkkkkkaaaat !!!!!!
Bakin, ayetlerin manasini tam bilmeyen, ve arapcasi galiz, türkce düşünüp, arapca konuşan bir ahmagin, Türk bir i p ne, illimunati ipnesinin uydurmasi olan ayet, yani ayet calinmiş, ve degiştirilmiş, cünkü türkce düşünen ve arapca konuşan, arapcasi galiz bir ipnenin uydurdugu bir uydurma ayet, oynanmiş neden deyince, diyorki ayette: "bizim ile o kavimin arasini ac" demek için " fetaha" kelimesini "rabbeneftah beynana ve beynal kavmi..." diye yazilmiş ve size bir misal ile aciklayayim, ben avusturyaya geldigimde, yeni işe başladim, ve taş ocaginda taş kesiyoz, ve beni benden bir sene kadar önce işci olmuş başka bir türk gencin yanina verdiler, o da almanca tam bilmiyor, bende tam bilmiyon, amma ben hergün birkac kelime ezberliyon, ve kendi kendime ögrenmeye calişiyon, ve ve ben sigara iciyon, o genc yani ismi halilibrahimdi. o, o zamanlar icmiyordu, ve bir gün, işci başimiz Avusturyali ve onun üvey oglunuda bizim yanimiza verdiler, ve o Türk adetini bildigi için, sigarasi mi bitmiş, yada sigara mi istiyordu, yahutta sigara tutup ikram edicekdi tam aklimda degil amma, şu olay dün gibi aklimda, ve almanca icmek: su icmek, kola icmek, bira icmek için "trinken" denilir, amma sigara icmek için "rauchen" kullanilir, ben sigara icdigim için, aldigim verdigim için, bu ilgimi cekdi, ve hemen arasindaki farki ögrenmişdim, ve o halilibrahim kardeşim daha ikisi arasindaki farki ögrenmemişki, maisterin oglu ona sigara ikrammi ediyordu, allahu alem, yoksa sigarami istiyordu, her ne ise ikisindede ayni cevap yani işde, ve "H.i." ona cevap olarak " ben sigara icmiyorum" demek için, normal almancada "rauche ich nicht cigarette" demesi lazimken, o dediki "ich trinke nicht cigarette" yani ben yanliş konuşdugunu anladim, gülsemmi yoksa düzeltsemmi, yani işde bu ayettede ayni böyle, türk akilli, arapcasi zayif olan bir i p ne uydurursa, bu kadar olur. ve fetaha kelimesi hic bir zaman aradaki mesafa manasini gelmez, aramizi ac kelimesindeki "aramizi aç" dmek "fefrug" demekdir , yahuta bu i p ne, alman olup bir türke, arapca bir kelimeyi türkce manada, amma arapca söylemk için, türkce almanca arapca karişimi düşünüp, cümle kullanan alman veya ingilizce ve ingiliz i p ne, veya alamanca konuşan bir ülkeli i p ne demek olur, yani bizi yaniltmaya calişan bir i p ne, sizinle degil, bizimle savaşip, bizi yaniltmak için, bize uyguladigi bir tuzak, ayet olmayan bir cümleyi ayet gibi göstermek için.
o ayetin asli kuranda böyle gecer
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ رَبِّ اِنّ۪ي لَٓا اَمْلِكُ اِلَّا نَفْس۪ي وَاَخ۪ي فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِق۪ينَ
Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
(Hz. Mûsa) Dedi ki; “Ey Rabb’im! Muhakkak ki ben, kendimden ve kardeşimden başkasına sahip değilim. Artık fâsık kavimle bizim aramızı ayır.”
MÂİDE Suresi 25. ayet
Bu ayette geciyor
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”
(Hadîs-i Şerîf, Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir, I, 81; et-Tarihu’s-Sağîr, I, 306; el-Bezzâr, el-Müsned, el-Müsned, c. II, s. 308; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, II, 38; Hakim, Müstedrek, IV, 422; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VI, 219.)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme
ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve
alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Kuran arapcadir, ve arapca öyle bir dil ki, her kelimenin onlarca ayri manasi vardir. bu başka dillerde, birkac manali kelimelerin sayisi, birkac kelimeyi gecmezken, arapcanin tamami böyle kelimelerden oluşur.
mesela:1. kelimemiz
Fetaha: Acmak
Miftah: anahtar
Faatih :fetheden
Fettah:kar küreme araci gibi ve grayder gibi yol acici yahut gazoz kapagi acici
Fetih: Fethetmek
Fatiha: aciliş veya giriş önsöz
Fetha :üstün veya türkcede E ve a harfini temsil eden işaret fetha - Hareke
.....
2. kelimemiz
yani
feale : bir iş tutmak, yapmak
fail: fail özne
mef ul: öznenin yaptigi şey nesne
fa`al: calişkan veya calişir vaziyete
yani mastar bir kelimenin harflerinin yerininin, bir veya birkac kac harf degişikligi sonucu onlarca cok farkli bir manaya bakmasi, ve bu yüzden işde, şiir ve notalarda arapcadan türetilir yani edebiyataki aruz vezni denilen failatun failatun kalibi ve ilham melegi hep arapca ilham verir.
yani işde notalar ve müsikide, işde deveniin yürüyüşünü ele alan, bu aruz vezni kalibi, yani yani mesela 9 tane Asli rakami mesala 8 li kombinasyonlar halinde yazmak demek gibi, evir cevir başka bir sayi meydana geldigi gibi, arapcada ana master kelimenin harflerinin yerini degiştirdikce, veya bir kac tamlama harfleri ekledikce, cok degişik manalr oldugu gibi, ayni manayi ses frekansi olarak ele aldigmizda, belli bir frekansi temsil ediyor her kelime. ve öyle olunca, arapcanin eskiden rakamalardan oluşdugu tezide dogru, ve ebced hesabi demek de işde, keilmelerin temsil ettikleri rakami, yani frekans baazinda harfleri yazmak gibi. ve bütün arapca o zaman rakmalardan oluşunca, Rakamalar ise Toplam 9 rakam ve bir de SIFIRDAn oluşduguguna göre diger rakmlar sadece onun katlari ve kombinasyonlari halinde ve sifirla birlikte 10 rakam eder, ve bu, ona rakamin degişik şekildeki kombinaysonlari arapcanin temel yapisi, ve öyle olunca
her kelimenin bir rakamsal degeri olunca, o rakamsal degeri onun frekans araligini temsil ediyor, ve öylce olunca, mesala "2845" yazinca bu bir arapca kelimeyi temsil ediyor olur, gavur bunu elektrik ve fizige uygulayinca, bunun kehrwertini almak için işde 1/xxx saysi ile carpinca onun frekansinin ZIDDINI bulmuş oluyor ve sen allahim ver deyince o kehr wertini ceviriyor ve verme oluyor yani,
Hz Alinin " Ben Allahi, her istedigimi vermemesinde bildim" dedigi rivayet oluyor, halbuki vermeyen Allah mi yahut, o gün bizden daha üstün bir bilgi ve güce sahip olan cin ve şeytan hizbinin onun söylediklerinin kehrwertini alarak, onun duasina engel olmalari mi idi tefekkür etmek lazim. bu gün ise insan şeytanlar, şeytan askeri gavurlar ve deccal askerleride bu işlemi yapiyorlar artik.
ve notalar yükseldigi gibi, birde geri iner, yani notanin kehrwerti onun inişi oluyor, yüksek perdeden bir ses alt tonlara inerken ters gidiyor demek olur, ve böylece senin duandaki veya kurandki ayetin belli bir frekansi yani ürettigi elektrik var, ve bunu sen zikir diye okuyunca beynin elektrik üretip, o frekansi yayiyor, ve o zaman o yayilma ile ses, uzayda elektron yayilimina ugruyor. ve elektrik denen enerjinin oluşumunun temel yapisi ve prensibi, bir maddeden diger maddeye dönüşüm olan eleketronlarin bir maddeden diger madeye dogru akarkenki cikardiklari, yada yaydiklara frekansa biz elekrtik diyoruz, yani "elektron akimina" eleketrik diyoruz. ve öyleki bilim adamlari bunu haala keşfedememişler, yani ses ile elektrik üretilebilcegini bilmiyorlar, halbuki ses frekansida, yine ses denen bir dalganin yani yine elktronlarin yayilimi demek. eger o dalganin yayilimini enerjiye dönüştüren bir aygit icad olursa, şarki söyleyen bir kadin, veya zikir ceken bir adam ve öten bir kuş da elektrik üretecekdir . ve hatta öyleki ebced degerleri kullanilarak istenilen bir rakamdaki bir kelimenin tekrari, yani cokca zikir edilmesi ile, o vollttaki elektrik üretilebilir, yani Allahin ismlerinin ebced degeri bu yüzdendir, amma bu mehdi sayesinde keşfedilcek, ve esmanin ve kuranin zikir olma sebebi keşfedilmiş olcak,
Sözlük anlamı itibariyle ZiKiR: bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, hatırlama, anma, hatırlatma, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir. Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir.
islami literatürde ise Kavram olarak ‘zikir’: Allah’ı anmak üzere söylenmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların tümüdür.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
"Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, onun âyetlerini ulûl’elbab (Yani bu ilmi bilenler) onu tezekkür ederek (zikrederek) kafirlere veya düşmanlarina karşi tedbir alsınlar diye. "
SAD Suresi 29. ayet
Esteuzubillah
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Bil beyyinâti vez zuburi, ve enzelnâ ileykez zikre li tubeyyine lin nâsi mâ nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerûn.
" Ey Mehdi Senden önce kendisine vahyettiğimiz bir Rical Adam yokdu (insanlar huzurunda Peygamber statüsü olmayan, racul olan, normal bir adam gibi olan bir kimse). Bilmiyorsanız ‘zikir ehli’nden sorun”. zeburuda indirdikki ondaki nazmi yani zikiri yani (Zebur şarki halindedir) ki onunda nasil bir zikir oldugunu, ve neden öyle oldgunu anlayan insanlara aciklayasin diye.
NAHL Suresi 43. 44. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
طه مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَى
Tâ, Hâ. Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ. İllâ tezkiraten li men yahşâ.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ey Ta Ha biz kurani sana, sebeblerden birde hangi sebeble indirdik bilirimisin ki, o nu Korkanlarin (düşmanlarindan ve ya kafirlerden) korkanlarin yardimcisi olcak bir zikir (silah) olsun diye.
Sadakallahul Aziym TAHA Suresinin 1. 2. ve 3. ayetleri
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا عَلَى الَّذِينَ يَتَّقُونَ مِنْ حِسَابِهِم مِّن شَيْءٍ وَلَكِن ذِكْرَى لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Ve mâ alâllezîne yettekûne min hısâbihim min (külli) şey’in ve lâkiniz zikrâ leallehum yettekûn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Bu konuda yakin bir bilgiye sahip olanlar için o ( yani Kuranin ayetleri) (her) şeyin hesap ilmindeki degeridir yani frekans bilgisi (dalga boyutu degeri) oldugudur.
Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 69. ayeti
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Dipnot:Bu ayette söylenilen Bir zati muhtereme söyledigimiz karanlik ve geceyi ileri kaktirmak, veya gündüz veya aydinligi ileri kakdirmak, ve gündüzlerin uzamasini saglamak, veya gecenin uzamasini saglamak hakkindaki bizzat yaşanmiş bir hadis ve hadisemiz için yapilan bir zikir ve ilim, ve erbabina münhasirdir sadece, bu hediyem sadece o zati muterem ve eşine verilmiş ikramimizdir, daha o seviyeye başka sofilerim ulaşmadi cünkü.
![[Resim: 5703ee52a7130.png]](https://images.karoglan.com/upload/big/2016/04/05/5703ee52a7130.png)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Onlar öyleki , iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur, Allah’ı zikretmekle mutmain olur, gıdalanıp doyuma ulaşır, erginliğe ulaşır.
Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 28. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Size amellerinizin en hayırlısı ve sevap bakımından en temiz olan mertebelerinizi yükselten altın pırlanta infak etmekten ve harp meydanında düşmanlarınızla çarpışmaktan daha hayırlı bir ameli haber vereyim mi: diye sordu. Ashab, Evet ya Rasulallah dediler. Rasulümüz Allah (c.c) Hz.’lerini zikretmektir." Buyurdular
(Hadîs-i Şerîf)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Mü’minin üç kalesi vardır. Birisi zikrullah birisi Kur’an okumak, diğeri de namaz dır. Buyurmuşlardır.
( Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kalpler demirin paslandığı gibi paslanır, onun cilası Kur’an okumak ve Allah’ı çok zikir etmektir.
(Hadîs-i Şerîf)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Gafiller arasında Allah’ı zikreden kimsenin hali kurumuş otlar arasında yeşil bir ağacın haline benzer.
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Aziz ve celil olan Allah (c.c) buyurdu ki, “Ben kulumun zannı üzereyim Beni zikrettiğinde ben onunlayım. Beni yalnız zikrederse bende onu bu suretle anarım. Beni bir cemaat içinde zikrederse bende kulumu daha hayırlı bir cemaat içinde rahmetimle anarım”
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah ( C.C ) Hz. kıyamet gününde hiç bir gölgenin olmadığı ve ancak kendi gölgesinin bulunduğu günde yedi zümreyi kendi gölgesinde gölgelendirir. Bunlardan biride tenhada ALLAH’ı zikreden ve Allah korkusundan göz yaşı akıtandır."
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cennet te her şey var. Dünyada ki, hiçbirşeye hasret çekilmez ancak dünya da zikirsiz geçen saatlere acıyıp ne olaydı o boş geçirdiğimiz saatleri de zikir ile geçirse idik, diye hasret çekecekler” Buyurmuşlardır.
(Hadîs-i Şerîf )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Öyle ise Siz Beni Hatırlayın zikredin anın ki, Ben de sizi Hatırlayıp zikredip anayım. (Ayna nöranlar fonksiyonu) Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 152. ayet
"insan, sevdiği kadar sevilir - Hatırlayıp andığı kadar, hatırlanıp anılır." (Ayna Nöron Terkibi)
(Karoglan Hoca sözü 3 Eylül 2016)
Dün bir sohbette adamin birisi diyorki " Mehdi oldugunu iddia edenlerin hepsi, Ruh hastasidir." diyor.
dah dün mehdi falan vakit gelcek daha şimdi vakti degil diye sohbetler edenler sizlerdiniz, ne oldu birden degiştiniz, Ta y yi p amcanin yamultmadigi kimse yok, sizin mehdi sandiginiz adam deccal askeri cikinca, ve diger adaminda mehdi olmasi sizin işinize gelmiyor, öyleyse erişemedigi cigere "mundar, mundar" diyen kedi misali ile, mundar diyelim gitsin degilmi.
ve Bazen bu alimin diye gecinenlerin, ve insanlarin adam olacagindan ümidi kesiyorum, ayni Hz yunus baba gibi, ne vaaz edesim geliyor, ne zikredesim, hatta namazdan bile sogur oluyorum. cünkü emeklerimin ve gayretlerimin, hastalara fayda vermeyen ilac gibi, heder oldugunu görmek, beni yikiyor mahvediyor, ümitsiz birakiyor.
Halbuki Kuranda
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Vaadallâhullezîne âmenû minkum ve amilûs sâlihâti le yestahlifennehum fîl ardı kemâstahlefellezîne min kablihim, ve le yumekkinenne lehum dînehumullezîrtedâ lehum ve le yubeddilennehum min ba’di havfihim emnen, ya’budûnenî lâ yuşrikûne bî şey’en, ve men kefere ba’de zâlike fe ulâike humul fâsikûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri yeryüzüne halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.
Sadakallahul Aziym NÛR Suresi 55. ayet
Yine cenabi meval buyuruyorki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes sâlihûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Andolsun ki; zikirden (Kurandan) başka Tevrat ta Zebur’da da, arza salih kullarımızın varis olacağı kuralını, yazdık.
Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 105. ayet
ve hal böyle olunca yeryüzüne hakim olcak bir grup varmiş ve onlar salihmiş ve salihler muhammed ne dedi bilir ki, Muhammed yani
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Üç kişi bir arada olduğunuzda biriniz imam olsun."
(Hadîs-i Şerîf )
öylese o kullarin, yani yeryüzne halife ve varis olcak, o salih kullarin hepsine, onlardan birinin imam olmasi, islam dinine ve muhammed sünnetine göre şart, yani karişiklik olmamasi için şart, öyle olunca, işde o başkan veya imami muhammed "Mehdi" diye tanimliyor. Buna itiraz ne olaki, hangi sebebdeb itiraz ediyorsunuz ki, varmi itiraz edilebilcek bir hak ve hukuk ve durum? yani o zatin imamligi, dogal seleksiyonda gelişen bir durum, yok spekilatüf bir durum yani.
ve O adamin mehdi olmasinin alametide, ne öyle Şamda namaz kilmakla olur, ne öyle bilmem kicindaki bir ben bulunmasi ile olur, nede sirtinda bu mehdidir yazcak bir dövmesi olmakla olur, o dogal selksiyonda gelişen, insanlari dogru ve güzellige sevkeden bir adamdir, o ne öyle yahudilerin dedigi gibi bir KRAL, ne hiristiynlarin bekledigii gibi mesih, oysaki kuranda NAHL Suresi 43. 44. ayette gecdigi gibi adamlardan bir admadir, peygamber statüsü olmsina ragmen, onu kimse ne peygamber diye bilir, nede yüksek bir siyasi partinin başkani diye, o kuranda gecen raculdür, yani adamin birisidir, ve baştaki yazdigimiz ayete gecenNAHL Suresi 43. 44. ayetteki "rical" adamlardan bir adam demek yine kuranda kehf suresinde o bir raculdür diyor sadece bir adamdir, veya hatta sadece "jony wolkerin biri" yani yürüyen canlilardan birisi, yani o, şu, bu, gibi birisi.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
Ve kâlû mâli hâzâr resûli ye’kulit taâme ve yemşî fîl esvâki, lev lâ unzile ileyhi melekun fe yekûne meahu nezîrâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve dediler ki: “Bu nasıl resûl ki, yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi olmaz mıydı? Böylece onunla beraber uyarıcı olurdu.”
Sadakallahul Aziym FURKÂN Suresi 7. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
Ve mâ erselnâ kableke minel murselîne illâ innehum le ye’kulûnet taâme ve yemşûne fîl esvâkı ve cealnâ ba’dakum li ba’dın fitneten, e tasbirûn(tasbirûne), ve kâne rabbuke basîrâ
Ve senden önce (de), gerçekten yemek yiyen ve gezen dolaşan resûllerden başka (farklı bir) resûl göndermedik. Ve sizin bir kısmınızı bir kısmınıza “sabrediyor musunuz” diye fitne (imtihan) kıldık. Ve Rabbin, en iyi görendir.
Sadakallahul Aziym FURKÂN Suresi 20. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَّجَعَلْنَاهُ رَجُلاً وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِم مَّا يَلْبِسُونَ
Ve lev cealnâhu meleken le cealnâhu raculen ve le lebesnâ aleyhim mâ yelbisûn.
Meali :
Ve onu melek yapmadık,ve onu adamin biri yaptık, Üzerinede size giydirdigimiz elbiselerden farkli olmayan bir elbise giydirdik.
Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 9. ayet
---oOo---
Hocanin birisi diyorki imanin esaslarina birde zan eklediler ve büyük kopuş oldu, yani insan iki ayakli iken, birde protez bacak takdilar diyor.
ey hoca seni, senin cevabinla cevapliyalim o zaman, sen bilmezsmisin dünyada örnekleri var bunun, ve evet insanin iki ayagi var amma, ayaklardan birisi veya ikisi sakatlandimiydi, insan yanina ya bir degnek ve baston alir, ona dayana dayana yürür, yada ikisida sakat veya yaralandiysa iki tane koltuk degnegi alirda yürür, ve böyle oluyorda niye zan kültürü olmuyormuş.
sen bizim tezimizi böyle bir spekülatif cevapla cevap vemekle cürütemezsin, madem o tezi cürütcen, bana imanin bütün esaslarinin zahiri ve fiziki delillerini getirde ben sana inanip, pes tamam diyen o zaman, varmi öyle bir delil, daha aldığı nefesin rengini kokusnu duymayan adamin, delili ne olaki, bir nefes aliyoz, ve adina temiz hava veya oksijen diyoruz, sen aldigin oksijeni görüyonmu? hayir, amma alip verdigini biliyon degilmi? peki ne alip veriyon, nefes. nefes ne o zaman? oksijen. oksiijen ne? hava. hava ne,...... hava elle tutulur gözle görülür birşeymi? belli deercelerde hayir. dumanda hava ve yine o vaaazdaki cehennemlikler konusundaki, yanan bir odun duman olur, yahut sigara duman olur, ve duman artik insanin icine girsede ancak kanser yapar, yani sigara gibi. can olamaz hatta can alan bir virus olur degilmi?o zman neden cehhennem teztmizi inkar ediyon hoca, yine petrol ayni, yine cinler dumani severler ve sigara ile beslendikleri söyleniyor, ve öyle olunca cinler bedensiz varliklar, ve onlari besini olunca, ya şeytani br ruh kazanip müminlere tasallut ediyorlar, ve yahutda cinlerin lokmasi olup geister oluyorlar yani hayalet casper oluyorlar, yani ve bedenleri yok, birdaha can olamiyor, insan olamiyorlar artik onlar, amma cennetlik bir insanin parcasi yndien bir bitki olup yeşerince onu insan yiyip tekrar insan haline dönebiliyor degilmi, herkes öyle uzkalrda bir cennet hayl edioyr tamma belki oda vardir amma olan bütün aktivertler burdayken ordaki cennete füzeye binipdemi gitmeyi düşünüyorsun ey ahmak insan.
amma birşey varki eger bütün herşey insan bedeninde var, ve sen rahman ve rahim gibi bütün isimlerin tecelliyatgahi isen, cennette sensin cehennemde sen, Allahda sensin kainatta sen, kainat büyük kuran ise, sen kainatin prototipi isen, kuranda sensin kitapda sen, ve senden ahmet mehmet muhammed ibrahim oluyorsa peygamberde sensin nebi de ÖYLE DEYIPDE O KADAR IFRRAT ve TEFRITE GITMIYOZ VE DIYORUZ KI.
muhammedden aldigimiz rivayetlere göre, insanin sag omzu ile sol omzunda, insani gözetleyici kameraman " kiramen katibin" yazici melekler var deniyor, ve onlarin günde iki defa nöbetleşdikleri, ve her insanin böyle dört meleginin oldugu, ve ikisinin sabah namazi ile gelip, taa ikindiye kadar nöbet tuttuklari, diger grubunda ikindileyin gelip, ta sabah fecr atana kadar nöbbet tuttuklari rivayeti var, öyle olunca dünyanin neresinde her zaman sabah veya ikindi, öyle bir durum yok, her iki dakikada bir başka yerde ikindi giriyor, yine her iki dakikda bir dünyanin bir yerinde güneş doguyor, o zaman, amerikadaki insanlarin kiramen katipleri bir ordu, türkiyedeklilerinki bir ordu ve bunlar her nöbet degişiminde insanin yaptigi amelleri alip Allah a sunmya giderlemiş diye o rivayet, öyle olunca, semadaki trafigi düşünebilen varmi, yani her iki dakikada inen, her iki dakida cikan melekler ordusu, ve bunlari cikaran bir asansör olmasi lazim degilmi, ve yine ufo denilenler ve uzayli denilenlerin bazilari bunlar olmasin sakin haa? yani işde kainatin diş yüzü kainat kitabini okumak için lazim, ve ic yüzü yani insain ici ise, ice dogru yolculuk ise rahimligi ögrenmek için, yani dişa dogru yolcuk ile rahmanlik babalik ögrenilir, ice dogru ise annelik ögrenilir, ve öyle olunca cennet hem icde var, hem dişda var, ve semanin katmanlari ise, sen annene göbek bagi ile baglisin, ve annene ise, babanda zeker yolu ile intikal ettin, öyleyse bu asansösrün bulndugu yer için, bir rivayet varki semaya cikilan kapi mescidi aksanin üstünde, yani muhammedin mirac ettigi yer, oysaki zemzem ise aşagi inilen kuyu, ve ice dogru ise kabe ve mekkeden iniliyor ic anne yani yer arz baba rahman sie senin gezegen veya yildizinin atmosferi demek, ve güneşimiz kainatin merkezi ve SIFIR nokrtasi oldgunu daha önce söyledik, öyle olunca dünyadan ice inince semavi bakinca ne varmiş, yani önce venüs, sonra ise, merkür var, ve yani sonrada güneş ve ateş, ve öyle olunca muhammed medinede ise, güneşe gidiş ise medineden oluyor demek olur, bu konuyu bir dahaki vaaza kadar biraz tefekür edip geliştirin sizde.
son bir konu ise rahman demek baba demek amma, rahman var bir cümle, her surtenin başindaki besmelede gecen rahman ile bir cümle ve her surenin başinda olunca herkesin babasi var demek oluyor, tek bir sure besmelesiz, annesiz ve babasiz adem ve havva gibi, ve yine rahman var, sadece bir kelime, yani rahman suresinin ilk ayeti, yine rahman var koskoca bir sure ve yine rahman sadece elif lam ra diye bir surenin başindaki harflerden sadece birisi, peki rahmani bize bu harfmi tarif ediyor, yoksa koskoca bir suremi, birkac cümlemi, bir kelimemi, ve ilk baba Hz adem baba var, 33 metre, yani koskoca rahman suresi, yine baba var, rahman var, muhammedin babasi abdullah gibi, sadece rahman kelimesi, yine baba var, baba peygamberlerden olan ibrahimmi, nuhmu ve hangisi ,yani birkac cümlecik, yine rahman var sadece bir harf, ve yani tohum ve sperma, senin dogmana sebeb olan o cekirdek, yine onuda acinca, icinde bir DNA zinciri, yine ice dogru yolculuk ,bu sefer rahman icinde rahim, rahim icinde rahman sakli degilmi?......
Rabbim askerimi neden nicinleri coglatipda imansiz düşmekden muahfaza etsin ki, ve insan azizdir, ve islam ahlakinda bir kural vardir ki, şeyhine, anana, babana veya bir büyüge abdest suyu döksen bile, amma bugün bunu musluklar yapiyor zaten, amma o kural ile, sira ayaklara su dökmeye gelince o dökdügün kimse san döktürmez ki, ibrigi elinden alip kendisi döker. senin şerefin ve izzeti nefsin rencide olmasin diye. cünkü demesinki birisi, bu falancinin ayaklarini yikiyordu bir zamanlar lan demesinler diye, onun izzeti yerle bir edilmez, ve onun izzeti korunur. ve bu kural her hususda gözlenir, ve bir allah dostu her ne kadar iyilk seven biriside olsa, onun böyle bir duruma düşüp, madur edilmesi islam ahlakina aykiridir. ve öyle olunca düşün senin şeyh, şeyh olmdan falanci şeyhin müridiydi, öyle olunca, olurda olur, o onun abdest suyunu döküyordu veya bugün onun kapisinin önünü süpürüyordu, veya herhangi bir kücültücü bir haldeydi diyelim, sonra o kemale erdi şeyh oldu, amma bir gün şeyhiyle ters düşdü, ve şeyhi dedi lan daha dün ayagimiza su döken cömezdin, ne oldu tikinmi kakdi şimdi dedi, ve onu yerle yeksan etdi, halbuki, o da artik erdi şeyhlik makamina yükseldi, amma şeytan araya fitne sokarsa, ikiside şeyh bile olsa, böyle bir durum meydana gelebilir, ve öyle olunca, insan hizmetlisi bile olsa, onu böyle bir rencide edici duruma düşürcek durumda, maruz birakmaz. Kuddus olan Allah demek budur, ve Allah kuddusdür ve kuddüsleri sever, yani el meana: O Kuddüsdür veya kutsaldir, ve kutsal olan,dinini, Vatanini,bayragini,IRZ ve namusunu, izzeti nefsini,ve şerefini şanini koruyanlari sever, yani velhasil kutsallarini koruyanlari sever.
Rabbim ,mehdi askerini, Kuddüs olan Allah hakki için, kutsallarinin bekcisi eylesin
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 3 Eylül 2016 Cumartesi
Original Kar © glan
Etiketler :
__________
islami-Resimler, islami Levhalar ,V220220160440,arapca yazili,duvar süsleri,Kuran-i Kerim,kuran,tesbih,tasavvuf,peygamber,din,Allah,kitap,sünnet,ahirzaman,mehdi,karo glan,hoca,müftü,diynet,mustafa islamaoglu,cübbeli ahmet,naksibendi,menzil,gavs,seyyid,Abdülbaki,seyyid saki,erol,seyyid fevzettin,semrerkand tv,ahiret rehberi,dinimiz islma,enever ören,ihlas,osman ünlü,osman nuri toppas,arif arslan,fetullah gülen,saidi nursi,nurcu,nur talebesi,nur,ziya, muhammed,mehdi,mehdi hazretleri,mehdi aleyhisselam,ya hadi,ya mehdi, mustafa,S.A.V,efendimiz,hadisi serif ,Hz.,alehiselam,bismillah,la ilahe illallah,Nihat,hatipoglu,hatiboglu,nihat hatipoglu,nihat hoca,abdurahman önül,ilahiler,ilahi dinle,indir,free downloaden,bedava indir,Dursun Ali Erzincanlı,Dursun Ali, Erzincanlı,Dursun, Ali, Erzincanlı,muhyiddini arabi,vahdeti vücud,nefsi raziye,nefsi mutmainne,mümine,hanim bacim,nefsi mülhime,satiyorum,ariyorum,arkadas ariyorum,aliyorum,satilik,ilanlar,web,hosting,doamin,webmaster,webdizaynir,grafik er,microsoft,mustafa karatas hoca,karatas hoca,mustafa hoca,elmalili,mehmet akif,erbakan,necmettin,milli görüs,fatih erbaka,demet akalin,Hira,HIRA,sevr,kabe,mekke,medine,zemzem,tesbih,kuran,hurma,FUIKIH,namaz,na mazduasi,büyü,sihir,sihir nasil yapilir,sihir nasil bozulur,büyücü hoca,yildizname,falci,memis hoca,Caner Taslaman,serat Ahmet tan,hamza,Caner hoca,Muhammed Rasid Erol,Abdülhekim el hüseyni,yarbay mehmet,almanya vekili,yarbay hoca,seyyid mübarek,haznevi,mehdi,ahirzaman,kiyamet,kiyamet alametleri,Basagacli,Sandikli,Afyon,afyonlu,Türkiye,Türkiye bayraklari,bayrak butonlari,flatcast,radyo,radyo temalar,TC,23 Nisan,19 Mayis,Cumhuriyet bayrami,Genclik ve spor bayrami,30 Agustos,10 Kasim,atatürk,mustafa kemal,Türk,Turk,Turkey,kirmizi,yesil,sari,mavi,turuncu,siyah,pembe,mor,beyaz,whit e,black,green,red,orange,blue,violet,yellow,grau,braun,Mr,Matrix,Hz.Nuh,Hz. ibrahim,Hz, isa,Hz. meryem, Hz. Musa,hiristiyan,müslüman,yahudi,cami,mescid,namz,oruc,hac,zekat,sadaka,nafile,dua ,dualar,esmaülhüsna,havas,havas hoca,vefk,arapca,türkce,deutsch,english,button,radyo kur,sayfa,ac,forum kur,domain satin al,forum satin al,ibrahim Tatlises,Orhan Gencebay,Merve Özbey,Niran ünsal,Ferdi Tayfur,Rihanna,Beyonce,mily cyrus,kate linn,biranna,INNA,inna,indila,Gülben Ergen,Aynur Aydin,Okan bayülgen,Zaga,beyaz,beyazit,komik,ilginc,kedi,köpek,irem derici,Hande Yener,Kadir inanir,cüneyt Arkin,baris manco,Kurtlar Vadisi,muhtesem yüzyil,osmanli,pelin cit,özge,zahide,Tarkan,murat boz,acun,hadise,Ebru gündes,deccal,shte mesih,mesih deccal,
Hürümet ve Ulul Emre itaatin Dindeki Yeri
(Kar©glanin 27 Ağustos 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Yâ eyyuhâllezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil emri minkum, fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilâllâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 59. ayet
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (emir verme yetkisinin sahiplerine) itaat edin. Bundan sonra eğer bir hususta ihtilâfa düşerseniz, o taktirde Allah’a ve ahiret gününe îmân ediyorsanız, onu Allah’a ve Resûl’üne götürün. (Yani O nun hükümlerini verdiği, emirleri, Allah in ayetleri ve peygamberin sünnetleri ile kiyas edin, eger uyuyorsa, o sizin emirinizdir ve O na o hususlarda itaat edin, eger uymuyorsa, o sizin emiriniz degildir O na o hususlarda itaat etmeyin demkdir.) Bu daha hayırlıdır ve tevîl (yorum) bakımından en güzelidir.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 59. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا وَيَقُولُونَ طَاعَةٌ فَإِذَا بَرَزُواْ مِنْ عِندِكَ بَيَّتَ طَآئِفَةٌ مِّنْهُمْ غَيْرَ الَّذِي تَقُولُ وَاللّهُ يَكْتُبُ مَا يُبَيِّتُونَ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ وَكَفَى بِاللّهِ وَكِيلاً
Men yutiır resûle fe kad atâallâh, ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ. Ve yekûlûne tâatun, fe izâ berazû min indike beyyete tâifetun minhum gayrallezî tekûl. Vallâhu yektubu mâ yubeyyitûn, fe a’rıd anhum ve tevekkel alâllâh. Ve kefâ billâhi vekîlâ.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 80. ve 81. ayet
Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik. Ve senin yanında "kabul ettik (baş üstüne)" derler. Sonra senin yanından ayrıldıkları zaman onlardan bir grup, senin söylediğinden başka birşeyi geceleyin gizlice kurarlar (kehrwertini yapmayı, yani senin dediğinin zıddını yapmayı), ve Allah, onların gece neler kurduklarını (neyin kehrwertini çevirdiklerini) yazıyor biliyor. Artık sen onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et ve Allah, vekil olarak kâfidir.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 80. ve 81. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kim bana itâat ederse şüphesiz Allah'a itaat etmiş olur. Her kim imam (devlet başkanı)a itaat ederse şüphesiz bana itaat etmiş olur. Eler kim imama isyan ederse şüphesiz bana isyan etmiş olur"
( Hadis-i Şerif , İbn Mâce, Cihâd, 39)
Ulûl-emre itaat, Allah'ın emri olmakla beraber, bunun bazı şartlara bağlı olduğunu, Kur'an'dan (Nisâ, 4/59. ayete bildirildigi üzre) ve bazı hadislerden öğreniyoruz. Nitekim
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
"Eğer üzerinize Habeşlî ve burnu kulağı kesik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah'ın Kitabi ve Rasulun sünneti ile sevk ve idare ettiği sürece, onun emirlerini dinleyiniz ve itaat ediniz"
( Hadis-i Şerif , İbn Mâce, Cihad, 39; Buhârî, Ahkâm, 4)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
"Müslüman kişinin, bir günah işlemekle emrolunması dışında, hoşlandığı veya hoşlanmadığı hususlarda Müslüman amirine itaat etmesi vaciptir. Bir günah işlemekle emrolunduğu zaman dinlemek ve itaat etmek yoktur"
( Hadis-i Şerif , İbn Mâce, Cihad, 40)
Şu hadisler de aynı şekilde, itaatın, Allah'ın rızasına uygun olmasını şart koşuyor:
"Başınızdakilerden kim size Allah'a isyan etmeyi emrederse, sakin o hususta ona itaat etmeyiniz.
( Hadis-i Şerif , İbn Mace, Cihad, 40)
"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. İtaat, ancak meşru olan şeydedir"
(Buhârı, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
"Eğer üzerinize Habeşlî ve burnu kulağı kesik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah'ın Kitabi (ile sevk ve idare ettiği sürece, onun emirlerini dinleyiniz ve itaat ediniz"
(İbn Mâce, Cihad, 39; Buhârî, Ahkâm, 40)
ve bu hadis dinin hükmüne aykiri ve sahih olmadigi, acikca bariz bir şekilde belli cünkü dinimizde İmametin şartlarında "İmamın özürlü olmaması lâzımdır." diye bir kural vardir.
İmametin şartları nelerdir?
___________________
1- Müslüman olmalıdır. 2 - İmamın âkıl-bâliğ olması da şarttır. Delinin, sarhoşun, bülûğa ermemiş çocuğun imam olması sahih değildir.
2- İmam erkek olmalıdır. Kadın erkeğe imam olmaz.
3- İmamın, namazi sahih olacak kadar Kur`an`dan ezberi olması lâzımdır.
4- İmamın özürlü olmaması da lâzımdır. Özürlünün namazı, özürlüye has hükümler taşıyan bir namazdır. Özürlü olmayanlar, özürlü olanlara uyamazlar. Körün imamlığı sahihtir taaki ne zaman ondan başka ehil ve bilgili ve imamete uygun kimse olmadigi zaman. ve muhammed bir körü imam birakti bir cihada giderken ve neden? cünkü " Allahim ashabimdan cihada gidebilcek herkesi aldim, bu ise krödür, onu almadim, digerleri ise kadindir, erkek olmasi hasbiyle, ondan daha ehil cihada katilmayan kimsede kalmadi, ve onu diger sakat kör ve kadinlarin başina imam tayin ettim" demek istedi. yoksa körün imam olmasinin sahihliginden degil, angut müslüman. Evet kör imam olabilir, Ama ondan daha ehil kimse varsa, onun imamlığa geçirilmesi mekruh olur. Fâsık ve bid`atçı kimselerin imam olmaları tahrîmen mekruhtur. İmamın aceleci olmasida mekruhtur.
size bir nükte ile bunu aciklayan ve Adnan mMenderesin oglu Aydın Menderes kaza yaptikdan sonra felc oldu, ve milletvekili secildi, ve onun rejimde bulundugu dönemlerde yemin olsun, Türkiye Devletide felce ugradi imf eye faan muhtac oldu, yani öyle özürlünün imam olmasi herkesi tökezletiyor ve düşünün büyük bir ordu, yada sürü, ve sürüyü cekerek önden topal koyun veya topal koc gidiyor, bu sürünün ahirina varmasi, ta topal koyunun seke seke varmasi sonucu olacagi için, o sürü belki 15 dakikalik yolu, belki elli dakikada alabilcekdir. Ve bu Avusturya siyasetinin geldigi son duruma örnek olsun bu misal, amma ötekide, yukari tükürsen sakal, aşagi tükürsen biyik hesabi ile, erkekle erkegin evliligine kadar göz yuman yeşiller partisi, hangini secen ben şimdi, o yüzden ikisinede oyumu kullanipda vebal altina girmen ben.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Üç kişi vardır ki, namazları başlarından bir karış yukarıda kalır. (Allah tarafından kabûl olunmaz).
1 - Kendisini sevmiyen, nefret eden bir cemaata imam olan şahıs,
2 - Geceyi kocası kendisine kızgın olarak geçiren kadın,
3 - Birbirine düşman kesilen iki kardeş..."
( Hadis-i Şerif )
Allah nisa sursinde ne buyuruyor, "bir emir ve devlet reisi, eger yaptiklarinda, Allahin kitabina, veya peygamberin sünnetine uyursa, ona itat edin, yoksa ona itaat etmek yokdur." buyurulurken, hani nerde o abdest alirken fazla su kallanmak haramdir diyen alimler, nerde? kalmadimi? yokmu onlar artik?
Bir gün Peygamberimiz (asv), sahabîlerden birinin abdest alırken suyu israf ettiğini görür. “Bu israf nedir?” diye sorar. Bunun üzerine sahabî, “Abdestte israf olur mu?” diye karşılık verir. Peygamberimiz: “Evet, akan bir nehrin kenarında bile olsan, normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur.” buyurur. Suyu boşuna açık tutmak israftır ve dolayısı ile haramdır.
ve dün cuma idi ve bu ( a y y ip amca) cumaya gidecek diye, 20 tane mercedes önden, 20 tane arkadan takip eden komvoyla, camiye giden bu ahmak kim o zaman, su gibi benzin yakan bu arabalar, heribirinde devletten maaş alan iki üc koruma, onlari süren korumalarin cebindeki mendilden, gömleginin dügmesine kadar devletin kesesinden ve gözünede markali gözlük alan, ve bunlarin masrafini milletin sirtina yükleyip, devletten alan bu ahmak kim, bu adamin namazi cumasi olmaz olsun inşallah, bir daha cuma kilamaz olsun inşallah ........ ve nisa suresinde rabbimin buyurdugu, "eger ona "ULUL EMRE" itaat hususunda ihtilafa düşerseniz, yaptiklarini kuran ve sünnetle kiyas edin, buyuran Allahin hükmü geregi, Allahin kitabina, peygamberin sünnetine vurunca, abdestteki fazla kullanilan suyu yasaklayan, muhammedin sünnetinede aykiri, "israf etmeyin" diyen Allahin ayetlerinede aykiri hareket eden bu ahmaga, haala niye itaat edip sahip cikiyorsunuz. ve bu adam gavurlardan emir aliyor,
Bop Nedir? - Bop Projesi Nedir? - Bop Başkanı Ne Demekdir?
Büyük Orta Doğu Projesi
Büyük Orta Doğu Projesi veya Genişletilmiş Ortadoğu İnisiyatifi (İngilizce: Greater Middle East) ve ABD'nin islamı kontrol altına alabilmesi için hazırlanmış çalışmalar. BOP projesi kapsamında çalışmalarına devam ABD projeye destek verdiğini açıklayan ülkelere uyguladığı BASKI ve askeri ambargoyu kaldırdı. yani bu projeye uymak mecburi kılındı
Bop Başkanı Ne Demekdir?
Bop Başkanı demek: müslüman mehdisine karşılık, müslümanlari yönetmesi istenen kukla mehdi, veya hiristiyan ve kafirlerin uyduruk sahte mehdisi demek olur. yani uyduruk mehdi ve kukla mehdi, amerika ne isterse onu kukla gibi yapacak olan sahte mehdi demek olur, ve T a y yip kendi agziyla dedi kendisinin Bop eş Başkanı olduğunu yani kukla mehdi adayi olduğunu aciklamiş oldu. Mehdi olan birisi, emri, Allah dan mi alir? yoksa Amerikadanmi? Allah aşkına bir tefekkür ediniz.
G8 G20 ler hepsi dünyadaki y... dagiliminin nasil olcagina onlar karar vercek demek oluyor, ve insanlar grup grup, cibilliyat cibilliyat ,ve onlarin y.... boyuda ona göre, ve öylece onu mikslediler, heryerin bitki örtüsü ve iklimi farkli farkli iken, ve yöresine göre bitki ve hayvan varken, avrupada cöl bitkisi ve hayvaninin veya devenin işi ne hurma agacinin işi ne degilmi? Amma iklimleri öyle bozdularki buna elverişli hale geldi, bugün Alp daglarinin etegi Avustruyda hava 30° 34° arasinda seyretti ( şamda kayisi misali, yine balik kavakda misali gibi ) amma ne yaptilar suriyelileri avrupaya sürerek, yani güya arap ati veya arap y... avrupaya ekmiş oldular, ve bakalim sonucda ne bitcek kafirmi, mümin mi, yoksa gavurun gavurumu?
hani didi teyzenin reklami var ya, onunlada yavaş yavaş insanlari empoze ediyorlar "cölde kutup ayisi" hikayesi, daha önceleride "bahtsiz bedevi" hikayesi vardi, yani empoze yani yavaş yavaş aliştirma.... yani gavur önce cöle indi, arap tikdi olmadi yani HANS lar yani ayilar bedevi tikdi (bahtsiz bedevi hikayesi) şimdi tam tersi oldu araplar avrupaya alindi, araplar avrupali tikcek, yani nasil arapati veya arap y...... üretilir deneme modelleri, üretirlerse G25 toplantisi yaparlar artik, ve kiyamet işde bu "katırlarin dogurmasi sonucu olcak" dedi muhammed, yani bu melez ırkın dölü olmaycak, ve katır soyu, yani melez ırk, yani ne arap, ne türk, ne gavur, ve daha önce yazdik söyledik suriyeliler arap degil türkde degil kürte degil yani mikslenmiş bir toplum Eşşeklimpeygamberin Üzeyirin Memleketi, suriye eşşekleri dedik. onlarin G25 yani Avrupada "Arap Ya... üretme projesi için kobay insanlar oldugunu, veyada onlardan üreyecek olan bu yeni IRKn ne eşşek, ne at, ve KATIR soyu, katir sıpalarının soyu, mizmile kurdlarının soyu, yani dünyanın sonunu getircek, ne müslümana benzeyen, nede gavura benzeyen ipnelerin soyu olcak.
"Imany - Don't Be So Shy" Türkçe Çeviri - Türkçe Sözleri - Şarkının Türkçe Sözlerine bakilinca görülcekki, cölde tikilen arap ve zencilerin ne maksadla ne halde tikildiklerinin, birde millete duyurulmasi, yani vay bahtsiz bedeviler vay, ve bir fransiz zenciyede bunu Şarkı diye söyletiyorlar..... arkadanda kıs kıs gülüyor bu ipneler.
Imany - Don't Be So Shy" Türkçe Çeviri - Türkçe Sözleri
Bu Kadar Utangaç Olma
Bir nefes al
Kafanı dinle
Gözlerini kapa
Haklısın
Sadece uzan
Benim tarafa dön
Sıcaklığımı hissediyor musun
Teninde
Çıkar kıyafetlerini
Söndür yangını
Bu kadar utangaç olma
Haklısın
Haklısın
Kıyafetlerimi çıkar
Ah kutsa beni baba
Neden diye sorma
Haklısın
Haklısın
.....
........
bu ne ya ne sapık bir şarkı baba kızmı diyenler olcakdir, hayir ordaki "Father" baba sözü "rahip" demek yani bunlar "rahibe" "baba" derler yani rahip ile veya bizim dinimizde hoca nin, s e x hizmeti veren bir kadinla olan ilk halini söze dökmüşler, ve bunu yazmamizin sebebi bizim sapikligimizdan degil ve şu siralar Avrupda radyoda diskolarda bu müzik gündemde, heryerde bu müzik caliyor, ve biz istedikki size ne söyletiyorlar bir bakin, tamam müzigin ritmine takilip gidiyor insan, ve herkes manasini bilmeden sevecekdir bu şarkıyı, amma arkada yatan bir oyunmu var acaba diye sormuyor degil insan, ve insanlara gizli gizli yine, ilimunati yötemi ile subliminal mesajlarmi veriliyor, bir bakin ve tefekkür edin istedik. ve o sözlerde baba kiz ilişkisi insanlara empoze edilmeye kalkiliyor, ve Davud aleyhisselama veya Süleyman aleyhisselama atfedilen, kizi ile cinsel ilişkide bulundu iftirasini gercek yapma projesi yani, ve bu ipneler bu pisligi yapacak olan türetme IRK olacak, bakin görün yarin neler olcak, kiyamet neden kopacak.
karoglanin 1 el yorumu. yine yüzeysel bakip bunada, biz size bakin görün neler dinliyorsunuz demek istedigimiz halde, bizi sapik ilan etmeye kalkan ahmaklarin münasip yerine ...... girsin bu yazi
Yeri gögü Yaratan Alemlerin Rabbi olan Allah, Gönderdigi dinlere ve bunlarin yönetici olan iktidar partisi olan peygamberlerine itaatte bile, insanlari özgür ve hür birakip, kimseyi mecbur etmemişken, ve onlar hakkindaki hükmün, allahin oldugu hususu, bizzat muhammed mustafa bile uyarilarak, yani "sen onlari, sana uymada mecbur edemezsin" , demek babinda olan
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
Men yutiır resûle fe kad atâallâh(atâallâhe), ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ
Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.(yani sen onlarin bunu yapmasi hususunda mecbur edici bir kolluk kuvveti, yani polis degilsin diyor, burda "hafiz" polis demek manasindadir.)
NİSA-80. ayet
Bu ahmak kim oluyorda beni ve vatandaşi, bir partinin emirlerine, ve o partinin başindaki ah ma gin (kö pe gin ) her lafina şak şak yapmaya mecbur edebilir . ve şak şak yapanlara makarna tavuk yumurta var, yapmayanlar hapse. bu dikte bir rejimdir, dünyanin hangi yerinde kaldi böyle bir rejim, bunun neresi demo krasi lan ahmak insanlar, lan o k a h p e kan cik mhp ve chp de darbe olurda rejim yikilirsa milletvekili maaşimiz kesilcek diye "tamamen duygusal" bir sebebden dolayi destek veriyor a h mak halk, a h mak vatandaş, senin bundan karın nerede de sen gecelerine varinca bu ah ma gin rejmini bekleyiveriyon da, destek veriyon ah mak. Bu pislik, Türk Askerinin Şerefini yerle bir etti, askerin a m i na koydu, Türk askerinin gücünüde sifirladi, bütün yetişmiş komutanlarida baştan aldi, başsiz birakdi , ve neymiş Askeri okullar kapancak, lise mezunlari komutan olcakmiş. lan dinini sik di min ip nesi, sen hangi dindensin, kah pe cocugu, benim dinim "işi ehline verin" derken sen nasil silah atamasni bile bilmeyen liseliyi iki senede komutan etcen, sen kimsinde birde "ben başkumandan oluyon" diyon mahallenin cahil muhtari, o zaman bende başkomutan olan, mahellenin cöpcüsüde komutan olsun o zaman, i... cocugu.
dünyada Türk askeri korkak olarak ilan edildi, ve becersiksiz sünepe asker ettiler, Türk halki, yigit türk halkida, sinen pusan korkan, korkaklar sürüsü olarak gösterildi, artik bu devleti yikmak, kiytirikdan bir mundar sinegin eline kaldi, mundar bir sinek gelcek, püüüf diyecek ve yikivercekler, ardindan birde neymiş tanklari durdurumuşuz, lan agutlar bu hangi ahmagin seneryosu gören bir daşşakli adam benmi kaldim, hepniz haala şak şakmi yapicaniz korkaklar, soysuzmusunuz lan siz, bir türk ben kaldiysam, Atatürkün "1 Türk dünyaya bedeldir" dedigi o tek Türk benin o zaman, varan gidende ( hani kafirler öyle demişlerdi ya , sen git hadi Allahla bereber onlarla savaş, ve onlari yen gel, dediler ya peygamberin birisine) ve bende, Allahi nan gidende, bu kafirinen, ecnebi cocugunnan savaşan.
yokmu ardima takilcak akilli cesaretli bir kac Türk, yokmuuuuu lan? hepiniz horozlukdan gecip korkak tavuklarmi oldunuz lan. bir benmi kaldim "THE LAST MAN ALON MU" (SON ADAM MEHDI ) YALNIZMI BU YOLDA
lan demire yumruk vurupda durduruldugu nerde görüldü neymiş bu halk tanki elindeki sopayla durdurmuş
" ba ba baa seneryoya baah"
Tanka topa sapan atan ahmaklar kim kaldi dünyada, filistinli ahmaklar, onlar mermi atiyor bu ahmaklar sünnet diye hala sapan atiyor, hala sapanatiyor, aklini dinini tikdimin, dinsiz ahmaklari, bumu lan din, ahmaklikmi din, sünnet bumu, mermi füze atana sapan atmakmi müslümanlik, ben o zaman degilim o müslümanlardan, ben başka müslümanin, bizimkilerde güya neymiş tanki elleriyle durdurmuş muş, tikdimin ahmagida buna inananmiş, hay senin aklinin sogan köküne eden emi.
---oOo---
isa efendimizin askeri olan, bugünün HIRISTiYAN CEMAATi, isanin emiri üzre olan, onun sünetini yad edip, bir seromoni halinde kiliseye girerken,O nun "bu benim etim, bu benim kanim" dedigi özel bir ekmek ve bu benim kanim dedigi üzüm veya vişne şerbetini veya şarabini icip odan sonra kiliseye girip oturuyorlarmiş. ve bunu bizim alimler sapik bir firka diye atfediyorlar. lan dangil, senin peygamberin zemzem icdi diye, bildigin su, bildigin diger sulardan farkli gözükmeyen bir suya hürmet edip, mekkede medinede hemde hürmeten ayakda iciyor, oluyorda, yine bidon bidon herkes memlektine götürüyor oluyorda, isanin biraktigi neden sünnet olmuyor, onun sünnetine sen uymaya güc yetiremezsin, amma onun askerleri güc yetirip bunu yapiyorlar, hemde sen nasil her haccinda bunu yapiyorsan, bir seromini halinde, kabeyi tavaf edip, de say yapmaya gecmeden önce zemzem kuyusuna inip, zemzem iciyorsan, o zaman bunlarin bu yaptiklarini niye sünnet olarak kabul etmiyon, ah mak tam ah maksin, Peygamber sadece bir muhammedmi var, onlarinkide peygamber, onlarin peygamberinin yaptiklarida, tavsiye ettikleride, onun ümmetinin sünneti degilde, ne? sapik hoca.
ve bu konuya derin bir aciklama getirirsek : yani ve düşünün bir recel fabrikasi, ve o recel fabrikasina recel olmak için, afyondan yola cikmiş, bir kamyon vişne, sonra taa afrikadan mikail aleyhisselamin kovalaya kovalaya gertirdigi, nil nehrinin buharlaşmis suyuda, icine katilcak su olsun, ve ve fabrikanin sahibi, daha onlari o bölgeden satin aldiginda, ve onlarin saat kacda yola cikacagini, ve nerde ne zaman ne yana dogru gittigini, bugünün teknolojsini, kullanan bir adam bilebilir. ve o TIR yani vişne TIRI gelmeden, eger o daha recel olmadan ,o fabrikaya girtirmeden, ve derseki, ikinci bir fabriksi varsa, recel yapmakdan vacgectik, ve eger Tamek vişne suyu yapacaksa, der ki fabrika eger, vişne receli fabrikasi ankaradaysa, ve tamek fabrikasi ise istanbuldaysa, ve yari yolda ona, hemen telefon ve haber edip, vazgecdik, güzergahini degiştir ve istabuldaki fabrikamiza götür, bu bir kamyon vişneyi diyebilir. ve son anda recel olcak vişnelerin, tamek meyva suyu olmasina sebeb olabilir degilmi? ve şimdi bu misali isa aleyhissellamin durumu ile kiyas edersek, ve isa efendimiz, o son sofra kuruldugunda, sofradaki ekmegin, eger ayni Fabrika sahibinin, vişne yüklü kamyona sahip oldugu gibi, onu istedigi yöne yönlendirebildigi gibi, dediki: bu vişne şurubu veya şarap, ve şarap o günlerde yasak degildi, ve "bu şarap benim kanim" yani isa kendisi için, onun lokmasi olmasi için yola cikdigini biliyorsa, ve o yemeyip, "bakin, bu şarap benim vücudma girip, ciger onu kana döndürcekdi" diye öyle uzunca bir biyoloji dersi vermesine gerek yok, ve diyorki: bakin bu şarap benim lokmam olcakdi, amma ben yemeyip veya icmeyip, bu lokmami size veryion, ve siz yiyin, ve ben sizin icinizde var olcagim, ve sizinle bu misyonumu, bu görevimi tamam edicen, cünkü ben haber aldimki, yarin beni, veya isa kendini carmiha gercek olduklarindan haberdaroldu, cünkü kaderden dönmek olmaz, öyle olunca, o kendisini bir nevi klonlamiş, veya havarilerinin icine gömmüş, ve saklamiş olmazmi, isa olcak bir lokma haviriye girince, o onun icinde, isa gibi davranmaya başlar,
nitekim muhammrd mustafanin amcasi, Hz. Hamza nin şehit haberi gelince, onun cigerini "Hind" ismli kadinin yedigini duyunca dediki Muhammed:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Onun cigerini yiyen, müslüman olmadan ölmez.
( Hadis-i Şerif , Menâkıp)
Şii kaynaklarındaki kıssanın özeti şudur:
“Hind Hz. Hamza’nın ciğerini ağzına almış fakat yutamadığı için geri dışarı atmıştır.” Bu husustan haberdar olan Ebu Abdillah (İmam Cafer-i Sadık) aleyhisselam şöyle demişti: “Allah Hamza’nın bir parçasının cehenneme girmesine izin verecek değildi.” (bk.Ali b. İbrahim el-Kummi, Tefsiru’l-Kummi, 1/116)
- el-Kadi en-Numan el-Mağribi de, aynı kıssayı anlattıktan sonra, Hz. Peygamberin şöyle dediğini bildirmiştir: “Hind’in Hamza’nın ciğerini yemesi mümkün değildir, Allah onun parçasının cehenneme gitmesine izin vermez.” (Şerhu’l-Ahbar, 1/275)
- Bazı Sünni kaynaklardaki benzer bir bilgi de şöyledir:
Hz. Peygamber, Hind’in Hz. Hamaa’nın ciğerini yutmaya çalıştığını duyunca, “Onun etinden bir şey yedi mi?” diye sordu. “Hayır” cevabını alınca da şöyle dedi: “Allah Hamza’nın etini ateşe haram kılmıştır.” (bk. İbn S’ad, et-Tabakat, Beyrut, 1410/1990, 3/ 8-9; es-Siretu’l-Halebiye, 2/331; İbn Kesir, Tefsir, 2/135)
- İmam Ahmed b. Hanbel de aynı bilgiye yer vermiştir. (bk. Müsned, 1/463)
Ancak İbn Kesir de aynı bilgiyi İbn Hanbel’den aktarmış
----OoO---
CENNET VE CEHENNEMiN MANASI
Bu hadisler gösteriyorki, ve senelerdir söyledigimiz, bizim tezimizi ispat etmiş oluyorki, Fecr suresinde "gir kullarimin icine, ve gir cennetime" buyrulan o ayetteki "kullarimin icine yani bedenine" kismi yani insanlarin icine girmek demek, ya o bedene gircek o lokma, veya ahiret göcüp parcalanip ve geri lokma ve nimet olarak dönebilen birisi için, eger girdigi o beden mü minse ona cennet oluyor, ve o mümin o lokma ile oluşan, ya bedeni ile, yada enerjsi ile, iyi işler yapip bunun cenneti olmakda, yada kötü işler yapan bir kafirin veya günahkarin bedenine girerse, o zaman o lokmanin cehennemi olmakda demek olur.
ALINTI
#############
"âkiletu'l-ekbât: ciğer yiyen kadın"
Müslüman olan kardeşi Ebû Huzeyfe, Bedir savaşında babasını mübârezeye karşılıklı çarpışmaya davet etti. Bunu duyan Hind çok hiddetlendi ve kardeşini bir şiir ile hicvetti. Bedir savaşının sonuçları Mekke halkına ulaştığında, müşrikler sanki yıldırım çarpmışa döndüler.
Müşriklerin içinde can evinden vurulan birisi daha vardı: Hind!.. Çünkü o, bu savaşta, babası Utbe bin Rebîa'yı, amcası Şeybe'yi, ve kardeşi Velid'i kaybetmişti. Bu hadiseyle Müslümanlara karşı olan nefreti bir kat daha artan Hind, yakınlarının intikamını alıncaya kadar, "gülmeyeceğine, koku sürünmeyeceğine ve eşiyle beraber olmayacağına" yemin etti.
Ve o günden sonra her fırsatta müşrikleri, Allah Rasûlü ile savaşa kışkırttı. Bu arada mızrak atıcılığında eşsiz bir usta olan köle Vahşî bin Harb'in mehdini o da duymuştu. Herkes Vahşi'nin ardından koşarak, kendi intikamını alması karşılığında ona çeşitli vaadlerde bulunuyordu. Hind de bizzat Vahşî'ye giderek, can düşmanı olarak gördüğü Hazret-i Hamza'yı öldürmesi halinde, kendisini âzâd ettireceğini ve ona ağırlığı kadar kıymetli eşya vereceğini vaad etti.
İnsan ciğeri yiyen kadın
Bedir savaşının intikamını almak için yapılan Uhud savaşına, Kureyş'in lideri olan kocası Ebû Süfyân'la birlikte Hind de katıldı. Savaş öncesinde ve savaş esnasında şiirler söyleyerek, defler çalıyor, diğer Kureyşli kadınlarla birlikte orduyu savaşa teşvîk ve tahrik ediyordu. Hind'in gözü dönmüş, intikam ve kan gözünü bürümüştü.
Müslümanlar savaşın başlangıcında büyük bir üstünlük elde ettiler. Düşman safları bozuldu ve müşrikler kaçmaya başladılar. Ancak müslümanların arka cephesini koruyan dağdaki okçuların, "savaşı kazandık" diye yerlerini terk etmesi üzerine harbin tâlihi değişti. Oysa ne olursa olsun yerlerinde kalmaları için emr-i Peygamberî vardı. Bir anlık itaatsizlik ve teslimiyetsizlik mü'minlerin saflarında ağır kayıplara ve kargaşaya sebep oldu. Hazret-i Hamza'yı öldürmek için fırsat kollayan Vahşî bu karışıklık ânını kaçırmadı. Nihayet beklediği fırsatı yakalayınca, uzaktan attığı mızrakla Hazret-i Hamza'yı şehid etti. Bununla da yetinmeyen Vahşi, efendisi Hind'i memnûn edebilmek için, Hazret-i Hamza'nın ciğerini söküp Hind'e götürdü. O ânı sabırsızlıkla bekleyen Hind, Hazret-i Hamza'nın ciğerini avuçları içinde görünce çiğ çiğ yemeye başladı. Midesi dahî buna tahammül edememiş, istifra etmişse de, kini bir türlü teskîn olmuyordu. Bu vahşeti sebebiyle kendisine, "âkiletu'l-ekbât: ciğer yiyen kadın" lakabı verildi. Bu kadarla da yetinmeyen Hind, Hazret-i Hamza'nın cesedi başına gitti ve bu sefer mübârek şehidin diğer uzuvlarını da kesip kendisine gerdanlık ve halhal yaptı. Ona hayret ve dehşetle bakan diğer müşrike kadınlara da:
"-Ne duruyorsunuz siz de bulduğunuz diğer müslüman şehitlere böyle yapsanıza." diyerek onları da aynı melanete teşvik etti.
Allah'ın Rasûlü ile karşı karşıya...
Hind'in bu İslam düşmanlığı Mekke'nin Fethi'ne kadar devam etti. Kocası Ebû Süfyân, Mekke Fethi'nden önce Peygamberimizle konuşarak Müslüman olmuştu.
Kocasının Müslüman olduğunu duyan Hind, Ebû Süfyan'ın sakalına yapıştı ve onu öldürmek istedi. Ancak daha sonra aniden kendisi de bir karar alarak müslüman olmaya karar verdi.
Kararını değiştirmesinin ve Müslüman olmasının sebebini soran kocası Ebû Süfyan'a şu cevabı verdi:
"-Mekke fethedildiği gün, Müslümanlar sabaha kadar Kâbe'de ibâdet ettiler... Kâbe'de, onlar kadar, vakûr ve asîl ibadet yapan kimse görmedim. Bu nasıl bir dindir ki, dün bizim hükmettiklerimiz, hor ve hakîr gördüklerimiz, bugün bize hâkim oldular!.." dedi.
Hind'in Müslüman olduğunu henüz kimse bilmiyordu. Onun başına kötü bir şey gelmesinden korkan Ebû Süfyân, Rasûlullah'ın yanına itibarlı bir kimse ile gitmesini tavsiye etti. Hind, kocasının bu ikazına uyarak kardeşi Ebû Huzeyfe ile birlikte Peygamber Efendimizin huzûruna çıktı. Rasûl-i Ekrem Efendimiz, biat için gelen kadınlardan:
"-Allah'a şirk koşmamak, Peygamber'e itaat etmek, hırsızlık etmemek, zina yapmamak, iftira etmemek ve çocukları öldürmemek.." (Mümtehine, 12) üzere söz aldı.
Rasûlullah'ın duâsı
Bu şekilde biat tamamlandıktan sonra Hind, kuş gibi hafiflemişti. Korkuyla geldiği Rasûlullah'ın yanında gönül huzuru içinde ve yeni doğmuş bir insan gibi ayrılıyordu. O âna kadar yeryüzünde en çok kızdığı ve yok olup gitmesi için duâ ettiği Allah'ın Rasûlü ve ailesi gitmiş; yerine dünyada en mes'ut insanlar olması için duâlar ettiği Rasûlullah ve ailesi gelmişti. O sevinçle, evine döner dönmez iki oğlak kesip kızarttı ve cariyesiyle Allah Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize gönderdi.
"Daha fazla göndermek istediği halde, hayvanlarının hasta ve az olması" özrünü de Peygamber Efendimize ulaştırmasını, cariyesine sıkı sıkı tembih etti.
Câriyesi, bu durumu Peygamber Efendimize söylediğinde, İki cihan güneşi, Hind'in hayvanları için duâ etti. Bu duâ bereketiyle Hind'in hayvanları öyle arttı ki, sayıları bilinmez oldu.
Bu hâli gören Hind:
"-Bu Rasûlullah'ın bereketi! Bizi, İslâm'la şereflendiren Allah'a hamd olsun!" dedi.
#########
ALINTI SONU
Suriyeli kardeşlerimizi cok üzdük ve onlari kabaca eşşek diye atfettik, amma onlarin icinden de bir cevher cikmiş, ve birisi üzeyir aleyhissellam eşşekli peygember, bir digeride Zülkifl aleyhisselam, ve onlarda biraz sevindirerlim, bir yanda gece küfür karanlik kiş kiyamet giderken, diger kutupda, Allah, güllük gülistanlik cennet gibi bir mevsim ile kullarini güldürmekde, öylese aci ile tatli kardeş ve baci gibi, yine gece ile gündüz kardeş ve baci gibi, yine kafir ile müminde böyle, öyle olunca işde üzdük ise, biraz sevindirelim, ve eski vaaazlarimizdan birinden alinti yaparak, hürümet bahsinide anlatip vaazi hitama erdirelim:
ALINTI
##############
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
iza raethüm min mekanin baiydin semiu lehe tegayyüzen ve zefira.ve iza elgu minha mekanen zdayyigan mugarrenine deav hunalike s*ubura.La ted u elyevme s*uburan vahiden ved u s*uburan kes*ira.Gul ezalike hayrun em cennatul huldilleti vuidel muttegune kaanet lehum cezaaen ve masiyra.
sadakallahul aziym -- FURKAN -- 12-13-14-15
Allahümme salli ala siracil müniyre.
Yolculugumuza başliyoruz, yolculugumuz kulaklarin hassaslaştigi saat olan, gece yarisini yarim saat gecmekte olan saatte başliyor, şimdi sizler eger şu an ayakta ve uyanik iseniz, size sesimiz ve vaazimiz canli olarak her şeyin sesssizlige gömüldügü şu saatte, yani bizim sloganimiz olan "sessiz zehirin sesi ve, onun şifasi olan Radyo Karoglan" in sesini duyuyorsunuz demekdi. bu ses yani işde muniyre yildizinin sesi ancak, akşam güneş batarken, ve taa sabah güneş doguncaya kadar işitilir. gündüzün gürültüsü onun sesinin duyulmasinin engeldir. size şimdi kisa bir nükte anlatayim.
cocuklugumuzda annem tarhana kardi, ve bunu kendi catimiz tuglali oldugundan, amcamlarin evi yer dambaşısıydi, onlarin dambaşınin üstüne serdi annem kurusun diye. onu akşama kadar kuruttu, ve akşam güneş battigi siralarda tekrar dambaşına ciktik, ve tarhanayi toplamaya dama ciktikki, köyün ortasindan köyün yaklaşik 3 kilometre uzagindan gecen, asfalttan gecen kamyonlarin sesi, ve uzak mahallelerdekilerin sesini, bizim bulundugumuz dambaşinin yanindaymiş gibi duymaya başladim. yani gece olunca her yer sukunete ulaşınca uzaktakilerin sesi yakindaymış gibi duyulur, bunun adina münir denilir işde, müniyre yildizindanda sizi yakinda gibi bir duyan birisi var.
isde bizde sizlere sessizligin koyulaşdigi Avusturyadan megafon ile bagiriyor gibi sesleniyoruz, haydi müniyr yildizina selam yolliyalim
ki bu sessiz zehirin icinden, islamin sesini, uzakda olanlara, biz onlarin yakinindaymişiz gibi duyursun inşallah.
yukardaki ayeti kerimede tercümelerde cok degisik tercümeler yapilmiş fakat biz size bir tefsir yapacagiz inşallah
ayetin başinda iza gelmiş yani zaman zarfi gelmiş, rabbimiz bize bir zamandan bahsediyor, bu zaman zarflarini rabbimiz hep gelcek zaman kismina giren kelami kadimlerinde kullanmiş.
rabbimiz buyuruyorki: o iki kiz arada engel olan, arasinda baiyd olan, yani cay olan yoldan giderken, semiu onu cagirdiklarinda, herkes ona dogru tagayyüz etmek istiyorlar, yani ona dogru hücum etmek koşmak istiyorlar, ve ona zefri sarilivermek istiyorlar.ve ona yakin garinelerden gelenler ilga olduklarinda ona ulaşdiklarinda bir subugra görmek isterlerdi yani sanki bir hecin devesi görmeyi istiyorlardi. yani salihin ümmetinin bekledigi gibi sanki bir hecin devesi bekler gibilerdi bunlar ikinci büyük deve bekleyenlerdi yani mucize bekleyenlerdi . deki onlara bu sizin için cennete girmek gibi hayirlidir, fakat sizin muttakilerden olmaniz, sözünde duranlardan yani muttakilerden olmaniz, yani deveyi gördükten sonra cayan salihin ümmeti gibi degil, beklediginiz deve cikmayinca beklediginiz mucize gelmeyince, (dedilerki bize, bu da bizden farkli degilmiş yürüyen "jony walker" in biriymiş bizden bir farki yokmuş dediler ve adimizi johny walker koydular ve dönüşümüzde birini müniyre yildizinin carpmasi sonucu farki farkedenlerden oldular) buda yine salihin ümmetinin ugradigi gibi masiyr bir cezadan başka birşey olmadi.
Işte rabbimizin zulkifl aleyhisselamin ümmeti için buyurdugu
rabbimiz tealanin dilediginin onlarin kendileri için dilediginden daha hayirli oldugunu ümmetine ögretip ögretmedigi.
yani bunun sünneti nerededir işde ilk el öpen peygamberi azimuşşan zülkifl aleyhisselamdir, yani karşisindakini kendinden üstün tutmak demekdir, yani el öpmek işde zülkifl aleyhisselamin yaşadigi yerler olan bir suriyede vardir, birde türkiyede. araplarda dahi el öpmek yokdur, biz türkler babamizin elini öperiz, şeyhimizin elini öperiz, ögretmenimizin elini öperiz, yani hep kendine büyüklük izafe ettiklerimizin elini öperiz, yani elini öperek onu kendimizden üstün tutariz, yani rabbimizin diledigini kendi diledigimiz istedigimizden üstün tutmak, ve hecin devesi beklememek, yani mucize ve keramet beklememek, eger Allahu teala birinin elinden bir mucize bir keramet zuhur ettirise, o zaman müttefegun aleyh hikmeti işler ve adalet eger konan mucizeye müşrik olursa insanlar masiyr bir azaba dücar olurlar.
işde o yüzden isa nin ilk ümmeti gibi sofra isteyip sonra inkar edenler olmayin, salihin ümmeti gibi hecin devesi isteyip, sonra onu kesenler olmayin. mehdiyi kabullenmek için mucize keramet bekleyip ve sonra bundan sonra dogacak müttefagun aleyh hükmüne razi olmak gerekir, işde herkes bir keramete şahit olduktan sonra inkar edersiniz, sizler için masiyr bir azab vardir. eger müttefegun aleyh cemaati hepbirlikte ikrar ederseniz, bu kerameti verenin Allah oldugunu, onu halkedenin Allah oldugunu, yani keramet: yapanin eseri degil, malikül mülk olan cenabi mevlanindir, onu inkar cenabi mevlanin gücünü inkar etmek gibidir, onu istemek dilemek ise, rabbimizi sinamakdir. Allah gercekten Allahmi demek gibidir, estagfirullah, rabbimiz bu ahir zaman ümmetini böyle imtihandan muhafaza buyursun. ben muhammed alehiselamin zamaninda yaşasaydim şöyle müslüman olurdum demeyin, rabbimizin dilemesi bizim dilememizden üstündür. yoksa rabbimiz bizi ahir zaman ümmeti olarak göndermesine razi olmamak gibi bir şey olur bu söz.
isde zulkifl aleyhisselamdadir bu sirrin sünneti ve hikmeti, ve sofiler hep birbirinin elini öperler, cocukda olsa elini öperler.
yani bu demek olurki sen Allah katinda benden üstün olabilirsin demekdir. işde gecenki vaazimizda dedigimiz hardal tanesi olduktdan sonra dirhemden yarim kiloya cikan şeytan kibirlenir ve üstünlük taslar, işde her nefisde bu zaafiyet dogabilir, amma bunu yencek iki yöntem vardir, birisi peygamberi veya şeyhini rabita etmek, amma bu rabita onun ruhaniyetini giyinmek, veya başinin üzerindeymiş gibi rabita etmekdir. buda nedemek demeyin bu demek ruhunuza elbise giydirmekdir, yani ruh bir başka ruh ile elbise giyer, yani mesela bir mandalin düşünün mandalinin en icinde bir cekirdek var, ve cekirdegin icinde bir sir gizli, ve bu sir bir cekirdek kabugu giymiş o cekirdek mandelinin özlerinin arasinda bir cemaatin icinde üc yada beş tane olur, ve onlarin üstünde bir kabuk, o cemaati koruyan bir kabuk yani bir allah dostu veya peygamber, ve onun da üstünde tampon tabaka, yani airbag tabakasi, kaza oldugunda düşdügünde şaşdiginda iceri zarar vermesin diye, bir airbag tabakasi, yani atmosfer, yani bir baba peygamber, Allahu teala cogunlukla peygamberlerini bir baba peygamber ile muhafaza etmiş, taaki bizim peygamberimize kadar, bizim peygamberimiz ise, dedesi ile muhafaza edilmişdir yani
herkes anyaya giderken o konyaya, yani işde bunlar birer işaretdir, bütün güneşler cift cift diyorlar, bizimkinin eşi yok, yani kendisin kabugu olan babasi aradan cikmiş ve dedesi ile muhafaza edilmiş, sonra amcalari, sonra hadice validemiz ile, sonra ashabi kiram ile
yani bizim güneşimizin katmanlari böyledir, yani diş kabuk ile ic arasinda boşluk vardir, buda bu haftaki bombamiz yani dedesinden de taaa ismail aleyhisselama baglanir, ve ondan sonrasi cift cift kaplanir.
isde müniyre yildizi taaaki yildizimizin yani güneşimizin 23 cü katinda yer alan zül kifl aleyhisselamin kizinin yildizi. işde münir özkul yani bakin adinda nasil gizli ismi münir Ö z(zül)k(if)ul
yani münir özkul zülkifl aleyhiselamin soyundan gelen bir zaat ve biz onu bir baba evlatarina müşfik bir baba olarak tanidik işde bizim milletimizin edebi olan babaya hürmet anaya hürmet olan el öpmek zülkifl aleyhiselamin sünnetini yadetmek için asli suriyeli olan münir babaya burdan selamlarimizi sunuyoruz.
zülkifl aleyhisselama hörmeten münir babanin ellerinden manen öpüyoruz.
Rabbimiz kuranda Allaha itaat edin peygambere itaat edin ana babaniza itaat edin buyruyor. bugün ataya anaya babaya sayginin kalktigi şu günde, müniyr yildizi bize bu gün göz kirpti baybay diyecegim yoksa diyor, öyleyse sofilerin aadeti olan suriyenin türkiyenin aadeti olan, büyüklerimizin elini öpmeyi yaad edelimki, bizim başagacin asfaltindan gecen kamyonlarin sesini sizde duyasiniz, yani gecenin bu saatinde size vaaz eden karoglanin sesini yakin eden zülkifl aleyhisselam hikmetini yaad edelim, ve büyüklermizi ziyaret edip ellerinden öpelim inşallah. el öpmekle agiz mundar olmaz, alimler babadan başkasinin eli öpülmez diye fetva vermişler, oysaki nefsini kirmak isteyen, şeytani yere sermek isteyen, işde düşmaninda elini öperde gecer. eger insan düşmanin elini öper ise işde okkalarca agirliga ulaşan şeytani boylu boyunca yere sermiş olur, o öpen zaati muhterem. yani öyle el öpülmezmiş diyenler daha nefsini kiramayan burnu havada gezenlerdir.
rabbim zulkifl aleyhiselama ve onun kizi müniyre bacimiz ve annemize selam eylesin Rabbim muhammed mustafaya ve onun gözü pek dostu ömer efendimize selam salat eylesin inşallah
Feto hoca: seninde neden "Gerekirse öcalanin eli etegi öpülebilir" demenin sebebini bildik bulduk, kimden nereden kaynak alarak söyledigi ortadayken anlayan anladi.
Yine t a y yip amcaya sövsekde, o da taa gecmiş vaazlardan takip ede ede geliyor ardimizdan, amma diyoruzki, dün dün icindi bugün yeni neler var, ona bakmak lazim, cabuk olun biraz topal koyunlar, dün dünde kaldi , sizler geride kalmayin, bugün yeni yeni varidatlar ve vaazlar var, onlara dogru koşun
Rabbim ahir zamanda büyüklerimize hürmet edip el öpmeyi bu milletten kaldirmasin inşallah
Başağaçlı Raşit Tunca 16-Nisan-2011-Cumartesi saat:00:16
################
ALINTI SONU
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 27 Ağustos 2016 Cumartesi
Original Kar © glan
Allahin Ögrettigi Esma Terkipleri ve Allahin Yeryüzündeki Tecelli Modelleri
(Kar©glanin 19 Ağustos 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَقَدْ اَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَاَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْم۪يزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِۚ وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَأْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ۟
Sadakallahul Aziym Hadid Suresi 25. ayet
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li yekûmen nâsu bil kıst(kıstı), ve enzelnâl hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yansuruhu ve rusulehu bil gayb(gaybi), innallâhe kavîyyun azîz.
Meali :
Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan yararlansınlar). Allah Resüllerine gaybi(Gizliyi) bildirirki gizli yardimcilari kimlerdir bilesiniz. Şüphesiz Allah (O halinde) cok kuvvetlidir, (Yani Demir hali) mutlak güç sahibidir ki onun o gücü herkesece bilinir yani medholmuşdur azizdir. (yani demirin gücü herkesce bilnir.)
Sadakallahul Aziym Hadid Suresi 25. ayet
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ مَا أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ
(Sadakallahul Aziym ZARİYAT Suresi 56. 57. 58. Ayet )
Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn. Mâ urîdu minhum min rızkın ve mâ urîdu en yut’imûn. İnnallâhe huver razzâku zul kuvvetil metîn
Meali :
Allah cinleri ve insanları, ancak o na (Allah a) kulluk etsinler diye yarattı. Onlarin Rizki ve doyurulmasi onun iradesinde veya idaresindedir. şüphesiz buna ancak Allah gücü yeter (o ki yilmadan usanmadan Metenet ile onlari doyurur giydirir yedirir.)
(Sadakallahul Aziym ZARİYAT Suresi 56. 57. 58. Ayet )
إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا وَيَنصُرَكَ اللَّهُ نَصْرًا عَزِيزًا
İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ Li yagfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ. Ve yansurakallâhu nasran azîzâ.
(Sadakallahul Aziym FETİH Suresi 1. 2. 3. Ayet )
Meali :
Muhakkak ki Biz, sana açıcıyı yani fatihayı verdik. Kainatin anahtarini verdik. Allahin size magfireti olan mehdiyi verdiki, size dogru yolu dogrulayiciyi ki, yoksa kimse günahindan ahiretini kazanmaya takad getiremezdi. ve Alah sizi Aziz bir yardimci (Mehdi) ile destekledi size yardım ediyor.
(Sadakallahul Aziym FETİH Suresi 1. 2. 3. Ayet )
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ebû Bekir Cennettedir, Ömer Cennettedir, Osman Cennettedir, Ali Cennettedir, Talhâ Cennettedir, Zübeyr Cennettedir, Abdurrahman bin Avf Cennettedir, Sa’d bin Ebî Vakkâs Cennettedir, Sa’îd bin Zeyd Cennettedir, Ebû Ubeyde bin Cerrâh Cennettedir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
( Hadis-i Şerif )
Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, ayrıca "Allah yolunda ilk ok atan sahâbî"dir. Okçuların ya’nî kemankeşlerin reisidir. Uhud harbinde, 1000’den fazla ok attı. Peygamber efendimizin büyük iltifatlarına mazhar oldu. O ok atarken, Peygamber efendimiz buyururdu ki:
- At yâ Sa’d!
Ayrıca onun için şöyle duâ buyurmuştur:
- İlâhî, bu senin okundur. Onun atışını doğrult! Allahım, sana duâ ettiğinde de, Sa’d’ın duâsını kabûl eyle!
Bizden geri kalmazsın!
Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Vedâ haccından sonra, Mekke’de hastalandı. Kendisini ziyârete gelen Peygamber efendimize dedi ki:
- Yâ Resûlallah, siz Medîne’ye döneceksiniz. Ben burada ölürsem, dostlarımdan ayrı kalacağım.
Peygamber efendimiz, Medîne’ye beraber döneceklerini işâret ederek buyurdu ki:
- Hayır, sen bizden geri kalmazsın! Umarım, sen uzun zaman yaşayacaksın. Öyle ki, senden birtakım kavimler faydalanacak, birtakımı da mahrûm kalacaktır.
Peygamber efendimiz sonra da şöyle duâ ettiler:
- Yâ Rabbî, Eshâbımın Mekke’den Medîne’ye dönüşünü tamamla!
Bunun üzerine, Hazret-i Sa’d şifâ bulup, Medîne’ye döndü.
---oOo---
Sübhaneke Ente ilahe Gaviyyun Aziz.
Sübhaneke Ente ilahe Zül Kuvvetil Metin.
Sübhaneke Ente ilahe Fetthan Mübinen.
Sübhaneke Ente ilahe sırâtan mustekîmâ.
Sübhaneke Ente ilahe Nasran Azize.
Yolculugumuza başliyoruz :
Bir Damarda hem tatli hem aci su olabilirmi?
Gecen haftaki sohbette dedikki
Allah, Muhammedi yaratmişda, birde halid bin velid diye birini yaratmiş, ve onada müsade vermis, git muhammedin agzini burnunu veya dişini KIR gel demiş.
ve yine gecen haftaki sesli sohbeete anlattigimiz, yüzeysel bakişla karar vermeyin dememize ragmen, hemen baktilar ve dediler, muhammedin dişini halid bin velid kirmadiki,
evet öyle amma, dikkat! şimdi ne demek istedik anlamayan ahmk insanlar yine itiraz etdi, bizede aciklama yapmak düşdü yine:
ben gercekde halidin kirmadgini biliyorum amma, kimin kirdiginida bilmiyordum, google amcaya yazdim, mumsema foruma yazmişlar, Allah razi olsun, şunu buldum:
Uhud Harbi'nde Peygamber Efendimiz (sav)'in yüzünü yaralayan ve iki tane dişini kıran bedbaht müşrikin adını yazar mısınız?
Cevap: İbni Kaime'dir.
Ebu Hüreyre (r.a) 'den :
Peygamber (sav) uhud savaşında kırılan mübarek Rabiyesine -arapçada insanda sa , sol , alt , üst olmak üzere bulunan di lere rebaiyye denilir- işaretle : ''Peygamberine bu işlemi yapan kavme Allah'ın kızgınlığı ezici oldu.
Züvdetül B uhari hadis no : 1061)
Peygamberimizin mübarek dişini kırıp alt dudağını yaralayan Utbe b. Ebi Vakkas'tı.
Utbe b. Vakkas çok geçmeden helak olmuştur ve mucize olarak bunun neslinden gelenlerin hepsi doğuştan ön dişleri kırık yada gedik olmuşlar.
Fahr-ı Kâinatın (Aleyhissalatu vesselam) Uhud günü önünde düşmana ok yağdıran Sa'd bin Ebu Vakkas'ı teşvik sadedinde; "At, ey Sa'd. Anam babam sana feda olsun. At, ey kısa boylu, kuvvetli delikanlı" buyurduğunu...15
Uhud’da Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) sebep olan Utbe bin Ebu Vakkas’ın aynı gün Hatib bin Ebi Beltaa tarafından öldürüldüğünü...16
Azılı müşriklerden Abdullah b. Şihab-ı Zühri, Utbe bin Ebi Vakkas, Abdullah bin Kamie ve Übeyy bin Halef'in Uhud günü ne pahasına olursa olsun Rasulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) hayatına son vermek üzerine and içtiklerini… Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) de buna karşılık "Allahım! Onların hiçbiri seneye ulaşmasın" dediğini… Ubeyy ile Utbe'nin Uhud da cehenneme gittiklerini. İbn-i Şihab'ı Mekke yolunda ak benekli dişi bir yılan'ın sokup öldürdüğünü… Allah Rasulunun (Sallallahu aleyhi ve sellem) yüzünü yaralayan İbn-i Kamie melunun da o günlerde Mekke'de bir dağda, bir koyun veya yaban keçisinin süsmesiyle didik didik olup parçalanarak can verdiğini...17
ve iki insan ve biri UTBE BiN EBIVAKKAS
digeri Sa’d bin Ebî Vakkâs
yani ikiside VAKKASDAN olmaymiş, yani savaş o zaman kardeş savaşiymiş, biri muhammedi öldürmeye niyet etmiş, digeri kurtarmaya. bir damarda, aci su tatli su birlikte olurmu? ve olmuş, vakkasdan bir melek, birde şeytan cikmiş herhalde, Hz. Adem dende habil ve kabil suyu cikmişdiya, yani hem aci su, kafirler ve katiller o soydan geldi, ve birde tatli su, habiller ve mazlumlar o soydan geldi, ve o sudan akti geldi degilmi. ve ben yine tarihci degilim, ve bu konuda kesin bilgim yok, amma ikiside bin vakkas ise, o zaman bunlar kardeş demek olur, ve uhud da kardeş kardeşe, evlat ana babasin karşi savaşmiş demek olur bu. ve biz dmek istedikki onlari kumanda eden baş Halid bin Velid di, ve öyle olunca ayni şimdiki kalkişmayi yapan feto denmiyormu, halbuki feto amerikadan kicini kaldirmadi bile, amma yapan o deniyor, ve suclu o, öyle olunca, dişi kiran utbede olsa, komutan eger halid ise bunuda kesin bilmiyon ben bunu makswede binaen kullandim, o zaman suc fetonun oldgu gibi, yapan halid demek de de bir beis yokdur degilmi yani. ve şeytan ayrinitida gizlidir derler ya , ve sizi ayrintilarla yoldan alikoymak ister, halbuki burdaki konunun maksadi önemli ,ve ve eger sen istanbula gideceksen, ve yolunda istanbuldan hemen önce izmite varinca, orlari güzel görüp izmitte otobüsden inersen, ve yola devam etmezsen, istanbula yani menziline varamaz yolda kalirsin degilmi, yani ve biz demek istedikki
"Allah kimsenin tekelinde degildir, velevki bu muhammed bile olsa"
ve ona habibullah lakabini takan bizleriz, kuranda "habibim" kelimesi varmi denince
Kur’an’da, Efendimiz (asm) için doğrudan "habib" kelimesi kullanılmamıştır. Ancak, onun Allah’ın sevgili kulu olduğunu gösteren ifadeler vardır. Mesela:
“Şüphesiz sen çok büyük bir ahlak üzeresin.”(Kalem, 68/4)
mealindeki âyette bu husus açıkça vurgulanmıştır. Çünkü, bir şeyi beğenmek onu sevmek anlamına gelir. Ahlakını sevip beğendiğiniz bir kimsenin kendisini seviyorsunuz demektir. Buna göre, bu âyetten Allah’ın Efendimizi (asm) sevdiğini anlamak gerekir.
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin.”(Al-i İmran, 3/31)
mealindeki âyette, Allah’ın sevgisini kazanmak için Hz. Muhammed (asm)’e uymanın zorunlu olduğuna vurgu yapılmıştır. Bundan anlaşılıyor ki, Allah Hz. Muhammed (asm)’in ahlakını, gidişatını, tarzını seviyor ve insanları ona uymaya davet ediyor.
“Sizin için Allah’ın elçisinde alınması gereken güzel bir örnek vardır.”(Ahzab, 33/21)
mealindeki âyette, Hz. Muhammed (asm) uyulması gereken bir örnek olarak sunulmuştur. Efendimiz (asm)'in ahlakını özellikle bir örnek olarak sunan Allah, elbette onu özellikle seviyor.
Nitekim Hz. Peygamber (asm) şöyle burmuştur:
“İbrahim halilulah, Allah’ın dostu; Musa, safiyullah, Allah’ın seçkin kulu; ben ise -Allah’ın bana bir ihsanı ve bir ikramı olarak- habibullahım, Allah'ın sevgili kuluyum.” (bk. Darimî, Mukaddime, 8; Tirmizî, Menakıb, 1)
Allah kendi isimlerine en kapsamlı ayna olan Peygamberimiz (asm)'e böyle bir ünvan vermiştir. İnsanın yaratılış itibariyle kâinat ağacının en mükemmel meyvesi olması, Peygamberimiz (asm)'inde insanlar içinde en mükemmel insan olması onu bu ünvana ve makama mazhar etmiştir.
Bir sanatkârın, yaptığı bir eseri sevmesi ve ona iltifat etmesi, ona değer vermesi gâyet münasiptir. Allah (cc) da insan olan bu varlığı bütün mahlukat içeriinde en güzel ve en üstün bir şekilde yaratmıştır. Elbetteki bu nitelikteki bir sanatını sevmesi abes olamaz.
Hz. Peygamber (asm) bir beşerdir. O da diğer insanlar gibi yer, içer hüzünlenir ve sevinirdi. Ancak Allah'a olan ubudiyyeti ve kulluğu yönüyle eşsiz bir insandır. Onun kulluğunda bir kusur ve noksanlık yoktur. Her türlü günahtan arınmış ve her şeyi ile Rabbine müteveccih olan böyle bir kuluna Rabbimizin iltifat etmesi, onu sevmesi gâyet tabidir.
Bu âlem yaratılmazdan önce her şey yokluk karanlığında idi. Cenâb-ı Hak lütuf ve ihsanıyla bu karanlığa son verdi ve bütün varlıklara çekirdek olacak ilk mahlûkunu yarattı. Bu varlık Nur-u Muhammedî (asm) idi.
“Allah’ın ilk yarattığı şey benim nurumdur.”(bk. Tirmizi, Tefsiru's-sureti 68; Hâkim, II/492)
hâdis-i şerifi üzerinde biraz durmak gerekiyor. Çünkü, bu konuda bir takım yanlış yorumlar yahut yersiz itirazlar eksik olmuyor.
ve hal böyle olunca, o zaman Allah kimsenin tekelline bagli degildir ve muhammed de isa da musa da, Allahi bilimek ve ona kul olmak icindir, ve maksad birakilipda muhammed de isa da musa da takili kalirsan, aynen istanbula gidecekken, izmitte otabüsden inmek gibi olur cancagazim.
Isa, musa ,muhammed,... hepsi Allaha vasil eden birer merdiven gibi, veile yani muhammed yok iken, allahin isa si vardi, isa yokken musa si, musa dan gecdi, isa gönderdi, isa dan gecdi muhammed gönderdi, hepsi yine allahi bilmene bulmana O na varmana yardimcilar , ve sen merdiveni sirtina almayacan, merdivene basip yukari vasil olcan, ve yine arabaya menziline varmak icn binersin, yoksa eşegi sirtina alan nasrettin gibi, arabayi sirtina almak ahmaklikdir, yoksa muhammed Allah vasil olmak için. maksad Allah ve Allahin vazegecilmezi yok, cünkü ademdende gecdi isa danda meryemdende gecdi, ne buyuruor rabbim
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn.
Allah cinleri ve insanları, ancak o na (Allah a) kulluk etsinler diye yarattı.
öylyse, isa ya musa ya muhammed e kulluk etsin diye degilmiş, Allaha kulluk etsinler diyeymiş degilmi, muhammed vesile, isa da, musa da.
Allahin Ögrettgi Esma Terkipleri ve Allahin Yeryüzündeki Tecelli Modelleri bnahsine gelince
Yukardaki ayet ya yanliş dizili, yahut deccal bana öyle gösteriyor, yada şeytan ve daccal akillardan ve kitaplardan kurani sildi yenisini yazdi, yani
baştaki ayette, Allah demirden bahsettikden sonra "Allah kaviyyun azizdir" diyor ve yani demir her ne kadar şeytanin maddesi olsada, o ayette deniyorki: Allah demirde tecelli edince, kuvvet ile aziz bir araya gelince demir olur diyor. halbuki bir yanlişlik var dizilimde, yani oynanmiş, yani nasil olcak peki, o da bir başka diger ayette geciyor, ne geciyor deniyorki: Allah rizik vermede "zül kuvvetil metin" dir diyor. hic rizik vermekle metinligin alakasi ne, yani yerini oynamişlar ayetlerin, yani işde metanet demek dik duran egilmeyen demekdir ve bunu kim yapti? secde etmeyrek şeytan aleyhillane yapti, ve demirden sonraki ayette olmasi lazimklen, ve denmesi lazimki orda: Allah demirde tecelli edince, işde Allah "zül kuvvetil metin" olur denmesi lazim degilmi, yani hani formüller vardirya mesala
iş=KuvvetxYol
denirya işde demir demekde Allah demir olarak tecelli gösterince 1)zül yani hata ile yani şeytan hata etdi ve yanildi secde etmedi zül yapti, hata yapti. 2) sonra kuvvet ile 3) metin bir araya gelince
Zül+kuvvetXmetin
o zaman demir halinde tecelli ediyormuş demek olur, amma öyle demiyor ayette demirden sonra diyorki allahdemirden bahsediyor ve o kuvvvetde cok izzetlidir diyor. halbuki şeytanin izzeti yokdur o racimdir kovulmuş yerilmişdir, nasil olurda racim olan izetli olur, allah şeytandaki halinde tecelli edince, yani şeytanida yaratan o, demiride yaratan o, öyle olunca ondaki tecelli ettigi hali, halbuki zül yani hata, sonra kuvet ve sonra metanet
bu ayeteki bu hatali yazilim, işde kuranin deccal veya şeytanca calindigini gösteriyor, bir zamanlar bir haber gelmişdi bize, yakinda kuran yeryüzünde kalkacak, akillardaki kalcak dedilerdi, ve evet öyle olmuş demekki, akli olan bunu anlayabilir, ve artik varin siz cözün diger terkipleride ve tenbel asker olmayin, hani muhammed vedasindan önce hastalandi ve ebu bekir gecsin imamete dedi, ve 3 defa bayildi ve kalksa baksaki ümmeti, ebu bekirin ardinda namaza durmuş, ve bunu görünce gülümsedi, bunlar artik bu işi devam ettiriebilirler diye kanaat edip sevindi. bende sizlere görev veriyon, ve kurani araştrin, diger esma terkiplerinin dogru modellemelerini bulmaya calişin, benide gülümsetin ve bende "benim askerimde bu yolu devam ettirebilir artik" diye sevinen
Rabbim askerime firaset versinki, iyiyi kötüyü bilebilsinler
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 19 Ağustos 2016 Cuma
Original Kar © glan
Hasat Sap ile Samanı Ayırt Etmek
(Kar©glanin 12 Ağustos 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
حَافِظُواْ عَلَى الصَّلَوَاتِ والصَّلاَةِ الْوُسْطَى وَقُومُواْ لِلّهِ قَانِتِينَ
Hâfizû alâs salavâti ves salâtil vustâ ve kûmû lillâhi kânitîn.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 238. ayet
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Namazlarinizi muhafaza ediniz ve özellikle orta namazi koruyun ve namaz Allah için ayaklanma ve kalkişma demekdir. ve ayaklanmak ve kalkişmanin özüde cekirdegide orta namazda saklidir.(Kainatin özü muhammed oldugu gibi muhammed benim vaktim vakitlerden ikindi vaktidir dedi, öyleyse ikindi vakti kainatin cekirdek verdiği yer demek, yani özü demek ise, muhammed demek ise, ve namaz allah için ayaga kalkmak demeks ise, o halde Allah için kalkmanin de bir özü var, o da 5 vaktin ortasi olan ikindi vaktinde kalkmak, yani asr vakti, yani zamanimiz demek, o da yani, ne dün, ne evvelki gün, ne de yarin, ve de bügün, gün bu gün, zaman bu zaman demedkir. o da zamanini er gibi yaşayanlarin zamani, zamanil asr, ve ashab vakti oldgu gibi, bugünde zamanil asr, yani bugün demek mehdi zmani, ve mehdi ashabi demekde zamanini bugün er gibi yaşayanlarin zamani demek olur.)
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 238. ayet Tefsiren Meali
وَالْعَصْرِ إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Sadakallahul Aziym Asr Suresi
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَالَّذِينَ هَادُواْ وَالنَّصَارَى وَالصَّابِئِينَ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَعَمِلَ صَالِحاً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ven nasârâ ves sâbiîne men âmene billâhi vel yevmil âhiri ve amile sâlihan fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 62. ayet
Meali:
Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir).
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Dünya ahiretin tarlasıdır.
(Hadis-i Şerif , Deylemi)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
Yarın ölecekmiş gibi ahirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işlerine çalışınız!
( Hadis-i Şerif , İbni Asakir)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
Dünyanızı düzeltmeye çalışın! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel edin.
( Hadis-i Şerif , Deylemi)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Gecenki vaazimizda dedikki herşeyin başlangici olan Muhammedin nurunun yaratilmasi ile başladi demek olan, güneşimizin yaratilmasi, ve iki cihanin habibinin parcalari helyum ve birde hidrojen iki H ve birde oksijen yani hatice ve muhammed ve, birde onlarin meyva vermesi ile bu kainat acila acila bu kadar ilerledi demek mansinda olan, ilk atom hidrojne ve ve ondan sonraki atomlar, hidrojenin duruşu ile alakali olarak diger elementleri oluşturdu, ve demir bile şeytanin maddesi olan, demirdede işde hidrojen atomlari cok SIK vaziyetteler, ve birde onun elektronlari cekirdegin etrafinda cok hizli dönmeleri sebebiyle demiri oluşturup, demirin o sert ve egilmez bükülmez halini meydana getiriyor.
Biz tarikiati nakşibendiyeye intisap ettigimizde, biraz zaman gectikden sonra, bizim bulundugumuz yerde kücük bir tekke var, bizden yaklaşik 130 km uzkada dergah var, yani biraz daha büyük, ve ondan daha uzak almanyada daha büyük dergah vardi, ve bizler haftada bir, tekkeden dergaha gidip ordaki tarikatin vekili olan "osman okur" abimizin sohbet meclisine katilip, bu yolun adabini ögrenip, seyri süluk etrmeye başladik. amma işde bizlerde kendi icimdize gidemedigmiz zaman, ya ben, yada mehmet abey diye hocamaiz var, onunla burda bu yolu acemilere tanitmaya calişip ve aramizda muhabbetle devam etmye calişiyoruz. ve biz birbirimize yetmeyince viyanadaki dergaha gidiyoz, ordkilerde 3 yada dört vekil abimiz var, ve onlarda kendileri yeterli gelmeyince, onlarde bizi toplayip almanyada büyük dergah var, orda eski vekillerden Rahmetli yarbay "Mehmet ILDIRAR" var idi onun meclisine ve sohbetine katiliyoruz. yani saglik ocagi hastaneye havale ediyor, hastane ise üniversite hastanesine, ve o da insanlari türkiyedeki şeyhe gidip gelmeye gönlnüü meyllettiriyor, ve böyle grup grup ve zaman iki üc kişilik kafileler halinde, menzil şeyhine gidip geliniyor. o ise. hac etmeye .ve kabeye muhammede gitmeyi insanlara aşilayip, insanlari muhammede vasil etme derdinde. ve böyle oluca baş "başa bagli, baş ise Allaha bagli" kural ve düsturu ile hereket edilmekde idi. ve bir gün biz almanyaya gittik, ve cumartesi toplu sohbetinden sonra Rahmetli vekil Memeht ILDIRAR hoca, kürsüden indi ve imamin namaz mahalline gecdi, yönünü bize tuttu ve gelenlerin soru ve sorunlarina cevap veriyor ve özel hal sohbeti yapiyor. bizde istiafede edelim diye, o Ay veya güneş oldu, bizde yününü ona tutan yildizlar gezegenler gibi, onun etrafinda halka yaptik, ve sorular cevaplar derken, cemaat biraz daha kalabaliklaşdi, ve arkadadakilerde sesi duyabilsin diye, yani mikrofonsuz komuşuyor mehmet hoca rahmetli ve saflar siklalaştirildi. ve arka cemmat biraz öne gelmiş oldu, ve az sonra biraz daha kalabalik, biraz daha yarbay mehmet hocaya yakinlaştik, saflari SIKLAştirdik, ve sonra sonra deeken kalkamiyonda meclisden ve diz dize kadar saflar SIKLAşti, ve ayaklar agrimaya başladi, ve ve öyle olunca başladi nefsim ZILGIT cekmeye "kalk artik, kalk artik demeye." amma meclisden kalkamiyonda, iyice SIKIştik, ve bir ara firsat buldum ve meclisden kalkip ayaklandim, ve yani yoksa SIKIşmakdan helak olcaz, diz bacak falan kalmadi, otur otur birde diz dize yani. işde peygamberimiz zamaninda da Ashab aynen böyle meclisde toplanirlarmiş, ve o zaman mikrofonu nerden buluyon, arka meclisde sohbeti duysun diye, işde ashab saflari SIKLAştirirmiş, ve öyle olunca, sonra namaza kalktiklarinda bazen o kadar olurmuş ki, ashabin SIKLIK derecesi, arkadaki öndekinin sirtina secde ederlermiş, ve böyle olunca, bu dedigimiz, demir atomlarinin hidrojen atomlarinin SIK durmalarindan başka birşey demek degil dedigimizi ispat ediyor. ashabin o meclideki sohbette oturuş halleri, o günün elementi demirse demir, aluminyumsa, aluminyumu oluşturmuş oluyor, ve birde imanlari derecesinde, elektronlarinin hizi ilede, işde sert element, veya seyrek duruşlari ile de gaz formundaki elementleri oluştrumuş oluyorlar, bizde işde kabeyi tavaf ederken, yine en icden dlönen ile, dişdan dönen farklidir. ve biz 97 de hac ettigimizde hacerül esvede yakin olmak için, taaa ic kulvara birinci ikinci kulvara kadar yakin gittik, ama ordao nu öpmek için, digerini ezen insalari görünce geri cekildim ve öpmedim onu, sonra ise birkac seferde de taa dişdaki o osmanlinin yaptigi cok katli, haremin diş binasinin herkatinda bir vakit namazi kilip ve en üstündeki balkonunda da tavaf ettim. yani hem en SIK haldeki demir gibi sert halini denedim, ve hemde en seyrek hali hatta bir seferde de iki seferde de kabenin dişinda namaza durdum, ve cünkü cemaat, cuma vakti, ve bazi gündüz vakitlerde taaaa dişa taşmakda idi.
işde kainat in özü muhammed ise, o ikindi vaktini benim vaktim diyorsa, ve kuranda da rabbim de ikindiyi vusta namazi diye tarif edip, kainiatin özünün, vusta da, yani asrda oldugunu söyleyince, bizde zamanimiza sahip cikip, zamanimizi iyi yaşmaliyiz, ve bizlerde, grup grup, zamanimizin aylarini güneşlerini ve elementlerini oluştrumakdayiz ey ahir zaman askerlerim sizinde bana olan yakinlik mesafeniz, bizim zamanimiz maddelerinin hangi halde yaratildigni aciklamiş olmakda. ve biz dedikki, bizden bir kurşun atimlik uzak mesafede durunuz, ve bize cok yakin gelmeyin lütfen, ve bizi demir eylemeyin demek istedik, gaz ve ucucu kanatli formumuzu bozmayin dedik, ve amma işde, eger nasip olursa, son hutbe zamani işde, hacda mehdinin askerleri öyleki, taa mikat mahallinin, tamamini doldurcaklar, ve o kadar büyük bir cemaatki, ve sert bir maddeki, yani kati element oluşturcagiz ki inşallah, şeytan dahi o maddeyi delip gecemeyecek, ve öyle olunca,
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“İnsanlar ezan okumanın ve ilk safta yer almanın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi.”
(Hadis-i Şerif , Müslim, Salât, 129; Buhârî, Ezan, 9, 32)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular
Namazda, omuz omuza sık durun! Açıklıkları kapatın ki, araya şeytan girmesin!
(Hadis-i Şerif , Hâkim)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular
Allahü teâlâ, safı sıklaştırana rahmet, safta boşluk bırakana gazap eder.
(Hadis-i Şerif , Nesâî)
ve Peygamber dedi dünya ahiretin tarlasidir, yani burda eken ahirette bicer demek, yani öyleki, sap kim, saman kim acaba, yani herşey muhammedin parcasi ise, demir bile muhammedin parcasi olup, onun ashabinin saflari SIK tutupda kararli bir iman ile duruşlari ise, o zaman kardeşiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim, kafir kim? münafik kim? günah ne? sevap neeeeeeee? bana söylermisin, herşey bir cekirdegin filiz vermsiyse, ondan cogaldik ise, biz kimiz? nereye bu yolculuk, dünyadan ahirete, sapdan samanami? samandan sapami, yoksa tohumdan, sapa ve samanami? yani bugday ilk dikildiginde bir habbe idi, o sonra dikildi ve yagmurla suyla buluşunca, filiz vedi ve, iki yaprak acti, ve aynen sag kol, sol kol, sag ayak sol ayak, sag göz sol göz gibi, catal verdi demekdir. ve bir hücre ben sag tarafin, sag elin demiş, sagciyin demiş, bir başkasi gelmiş ona itiraz etmiş, hayir kardeşim ben senin görüşüne katilmiyon, bende sol kolun, ve solcuyum demiş, ve sol kanati, sol eli, sol kolu, sol ayagi, ve sol göz kulak oluşturmuş, yine sap ile saman, o tohum iken bir yerdeydi, ne smandi, ne sapdi, o bir habbeydi, sonra filizlenince, biri dedi, ben sap olcan, saman olcan, digeri dedi, bende dene ve tohum ve bugday olcan, ve bölylece ayri ayri fikirleri yüzünden işde, sap ve samana döndüler, ve mevsim hasat mevsimi, ve yaz hasati yani öyle oluca, tirpan bicme zamani, mevsim hasat, ey insanlik ne ekdinde ne biciyorsun, ey feto hoca, ne ekdin de ne biciyorsun şimdi, birlik yerine ayrik otumu ekdin, kürt bitkisi ayrik otumu ekdin, bufgday yerine, ayni bugday sanirsin amma, bugday degildir o, ayrik otudur, ve sen ayrik otu ektiysen, işde hasadinda böyle ayrilik, kopma dagilma olcakdir. ey Feto hoca insanlik ekdseydin, insanlik bicerdin herhalde, sebeb ve hikmeti ne olaki bu hazin sonun. ben inanmiyon buna, bu bir seneryomu, Allah diyen, alni secdeden kalkmiyan bu adamlairin sonunun, böyle bir hazin olmasi, ve müminin diyenin böyle kepaze bir hale düşmesi cok garip, bunlar Allah adamlariydi, nerden siyasete girdiniz, siz Allah adamlariydiniz, niye siyaset yaptiniz, vara yapanlar yapsaydi, ve işde o canavar sizide yuttu, cogu insanin, bunlarin böyle hallerinden haberleri bile yok, derdi hak davasi, uslu nazli, namazli abdestli adamlardi, eger bu bir peygmber belasi gibi, sabir imtihani ise, rabbim mübarek etsin, zaferle cikmak nasip etsin, yoksa bir musibet ve bela ise, rabbim askerimi ondan muaf eylesin, bizi de askerlerimide bu belaya bulaştirmasin. yani Allah, Muhammedi yaratmişda, birde halid bin velid diye birini yaratmiş, ve onada müsade vermis, git muhammedin agzini burnunu veya dişini KIR gel demiş. lan ey cigirtkan müslüman, hani muhammed iki cihanin habibiydiye, insan habibinin, sevgilisnin agzini brununu kirarmi yada kirdirirmi ,ey feto sen isminin başina bir "M." koyuyordun neydi o Muhammed Fetomu Mehmet fetomu mehdi fetomu, muhammed veya mehdi isimli feto isen, yok öyle bedava mehmetlik muhammedlik , halid gelsin agzini burnunu kirsinda, nasil muhammedmişsin naasi lmehdiymişsin bir bakalim, yani cilenin belanin büyügü muhammed gibilere gelir, senin isminde muhammedse mehmetse, ve davan hak davasi ise sabret vallahi eken bicecekdir, sen hak ek ki hak bicesin, yüzsüzler arsizlar şeytan uşaklari güle koysun, bir gün zafer müminlerin, ve mehdinin olacakdir, merak etme, sen mehdi degilsende, mehdi bir başkasiyse, o zaman bari mehdinin yardimcisi olda o davaya hizmet et, ve bu davanin adami olmaya devam et, yoks benlik girerse, işde Allah, ben diyen firavunlari nemrutlari, en aciz sanilan silahiyla şap diye vurunca, bir svrisinegine yikdirir, sen firavun degilsen, ibrahimsen veyam ibrhimden tarafsan,muhammed veya muhamediysen, bu kafirler seni yikamaz,yok eger sen firavun ve ayrik otundan tarafaysan, işde bir sinek gelir, senin bütün saltanatini yikar gecer, bir mundar sinek, yikar gecer, bokla yapilan sidikle yikilir demiş atalar, ben deme ki biz de ki, mehdilik davasi, biz ve ümmet davasidir, yokse ben baş olan davasi degildir, biz davasidir, benlikden gec, ve insan ol, insan ek, insan bic. o ardindan gelen, bu davadan haberi olmayan, bu kavgalardan haberi olmayan, günahsiz insanlarida cehennemine doldurma bari, onlar senin ateşinle yanar oldular, sen onlarin cehennemi oldun, ne kötüdür o cehennem degilmi! ey taayyip sende sakin karşima gecipde katila katila gülme, gülen veya feto güeln gibi birgün aglayacagi günüde beklesin, Allah kimsenin üstüne öyle 100 sene surur rüzgari estirmez ayni zkat gibi o da 1/40 dir, bu surur rüzgari kirk yilda bir eser, o sürur rüzgari sandigin senin yelinde havanda bitince sende tedahülden kalkacan elbet, bu toprak ve dünya, nice firavunlar, nice karunlar, nice nemrut ve iskenderler barindirir altinda ve yine kesdigi kestik bicdigi bictik kanuniler, süleymanlar barindirir altinda HEPSi TOPRAK OLDU, VAR SEN DÜŞÜN SONUN NE OLUR, NE EKDiNDE NE BULCAN NE BiCECEN şimdi o senin yalanci cennetinde eylenenleride nereye götrüceginini bir düşün, ne ekdinki, ne bicecen de vallahi muhammed dediki "dünya ahiretin tarlasidir" eken bicer bir gün, gözünün cayirinin acildgi günü bekle sende .
----oOo----
"Zikri Raşidi" evradimizin bir bölümünü salavat ve fatiha ismarlamalari oluştururki, yani işde fatiha ve kulhuler, işde önce silsileyi kasra, yani kücük silsileye hediye emtek ile başlar, ve sonra ise silsileyi kebire, ve sonra silsileyi üla vardir, ve silsileyi ülayi tespit için dedikki
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için Ailecek bir yerde Toplanilir.
1Kalem ve kağıt alıp yazmaya başlanir.
Evimizin Sag Tarafina dogru gidince en yakindaki “ Hasan veya Hüseyin” den kim varsa o Hasansa bizim üst kolumuz peygamberimizin “şerifler” kolundaniz ve birinci isim o yazilir, Hüseyinse seyidlerdeniz, sonra saga veya sol tarafda Hüseyin aranir en yakin hüseyin sagdami soldami ve bunlarin akrabalik dereceleri, Annemiz tarafindansa Anne tarafindan o kola bagliyiz, Baba tarafindan akrabimiz iseler Baba tarafindan o kola bagliyiz demekdir. Ve böylce ilk yön tespit edilmiş olur. Sonra evimizin arka tarafina dogru ilk peygamber isimli kimse kimdir, hangi peygamberin kolundaniz o tespit edilir ve o isim yazilir,
Liste böylece şöyle olmalidir ilk önce evimizin sol tarafina dogru annemiz tarafindan akrabimiz olan en yakin eve, uzaga dogru devam edilir hatta bu başka şehire kadar olabilir “Hasan, Hüseyin, Fatma, Ali, Osman, Ömer, Bekir, Ayşe, Hatice, Zeynep” aranir, ve ashabin isimlerinden olan kimseler olabilir, amma bu kimseler sadece anne tarafindan dedemizin babasina
kadar akraba olanlar olcak. Sonra sag tarafa dogru ayni işlem saga dogru bu sefer baba tarafindan akrabalar yazilir. Sonra evimizin arkasindaki komşularimizdan başlayip arkadan sagdan sola dogru gidip sonra tekrar bize dönüp glecek bir daire halinde bütün akraba olan olmayan tanidigimiz peygamber isimli tanidiklarimizin isimleri not edilir. İlk önce direk arkaya dogru düz cizgi gidilir iki tane ayni isim olanlar ilk yakindaki ele alinir, ikinci ayni isme varinca ordan artik sola dogru dönme noktasina geldigimizi bildirir, bu sadace yaşadigimiz köy veya şehir icinde tespit edilir dişari cikilmaz yani peygamber isimlilerde.
Bu not etiklerimiz de cift isimliler en yakin komşumuz olanlar ele alinarak düzletilir, ve bu bizim “silsileyi ÜLA” mizdir.
Vaktin müsait oldugu bir zamanda, senede bir defa bu silsileye 3 ihlas 1 fatiha veya 3 fatiha 7 ihlas hediye edilir.
ve bizim silsileyi ülamiz, bütün bu ardimizdan gelenlerine ana silsilsi olmakda, ve bizim gectigimiz yerden, gecerek bizim vardigimiz yere varabilirsiniz, bunun için bizim silsiilemizdeki dogdugum evde, sag komşumuz Dedem ali ve ninem ayşe ve hasan amcam, sol komşumuz ise hüseyin amcam, yine arada meşhur köyün kara kuyu su, sert ve soguk bir su, ve sonra karşimizda mehmet hacer ve ali ve Amine var,yine hafi solda cakla ahmet yani muhamedikn versionlari yine somnra
muhittin sonra kadirler var, yani abdülkadiri geylani velilerden en yakin olan, sonra peygmberlerden, merkezde Mustafa ve işde mehmet ve ahmet var sol köşemizde sonra ardimizda ise süleyman ve zekeriya, en yakinda hemen sonra sol arka köşede davud var, ve asiye var, sonra sultan var, yani belkis ve yine ikinci sultan, Türk sultan (BALKIZ) annemiz var öyle olunca muhammed dediki
O (Mehdi) Davud Evlatlarindan olacak.
Tarzi ve tipide bir nevi israili olcak yani yakubi olcak demekdir.
yani öyle olunca, davud evladi olmak demekde, yine süleyman evladi da olmak demek olur. ve o yüzden bize yakin gelen en arka iki komşumuz, hatta birde onlarin oglu olan 3 komşu, süleyman dir ve böylece davud evladi inin evladlariyiz demekdir ve hemen bir üst zekeriya, bir üst sol kanat davud, ve yani Hz. süleymanin babasi, sonra ayni yerde Assiye ve sultan yani belkis (BALKIZ) annne ve birde firavunla savaşan kutsal anne Assiye anneden olma demek olur. yani bizim silsileyi ülamizi oluşturanlardan bazilari, sizde dogdugunez eve bakin, sisizin silsileyi ülaniz nasil diye, ve gücü yeten herkes bizim silsileyi kasrmiza ve veya silsilei kebirmize fatiha ismalarlanir günde bir veya iki defa
ve bizim bitişik komşularimiz bunlar olunca, bizim en icden dönen merkür oldugumuzu gösteriyor, ve öyle olunca, bizim safimiz cok SIK duran bir safdir, arasina şeytanin girmesine müsade vermez inşallah, velhasil kelam.
ve bizim ilk silsile dairemiz cok dar ve yakindir yani merkür gibi
Peygamber Efendimiz (asm), cemaatle namaz kılmayı teşvik ederek, cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan yirmi yedi veya yirmi beş derece daha faziletli olduğunu bildirmiştir. (Buharî, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 42 )
"İnsanlar ilk safın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi."(Buharî, ezan, 9,32; Müslim, salat, 129 )
"Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa, gece yarısına kadar namaz kılmış gibi sevab alır. Sabah namazını da cemaatle kılarsa, bütün geceyi namaz kılarak geçirmiş gibi sevap alır."(Buharî, ezan, 34; Müslim, Mesacid, 260 )
“Kişinin cemaat ile kıldığı namaz, evinde veya çarşıda kıldığı namazdan yirmi beş derece daha faziletlidir. Bu fazilet şu şekilde gerçekleşir: Biriniz güzelce abdest alır sırf namaz kılmak için camiye gelirse, camiye varıncaya kadar attığı her adım için bir sevap verilir ve bir günahı silinir. Camiye girdiği zaman namaz için beklediği sürece namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Melekler bu kimseye dua ederler. Kimseye eziyet etmediği ve abdesti bozulmadığı sürece; ‘Allah’ım! Bu kulunu bağışla, ona merhamet et ve tövbesini kabul et’ diye dua ederler.” (Ebu Dâvûd, Salât, 49, I, 378 )
“Kişinin bir başka kişi ile birlikte kıldığı namaz, tek başına kıldığı namazdan, iki kişi ile birlikte kıldığı namaz bir kişi ile birlikte kıldığı namazdan daha sevaptır. Cemaat ne kadar çok olursa bu namaz Allah’a o nispette sevimlidir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 47 )
Allah Resûlü şöyle buyurmaktadır:
"Üç kişi bir köyde veya sahrada bulunur ve cemaatle namaz kılınmazsa, şeytan onlara hakim olur. Öyleyse cemaatten ayrılma. Çünkü sürüden ayrılanı kurt yer." (Ebu Davud, salat, 46 )
Bir diğer hadis-i şerifte ise,
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ateş yakılması için odun toplanmasını emretmeyi, sonra da namaz için ezan okunmasını, daha sonra da bir kimseye emredip imam olmasını, sonra da cemaatle namaza gelmeyenlere gidip evlerini yakmayı düşündüm."(Buharî, Ezan, 29; Müslim, Mesacid, 251 )
Silsilesinde Hasan ve Hüseyin olmayanlar üzülmeyin ve şöyle tefekkür ediniz; yani silsilede hasan hüseyin olmayinca veya zeynep olmayinca, biz muhammed soyu degiliz demeyin cünkü hasan ve hüseyin zeynep merkez ise onlarinda bagli oldugu bir başka silsile var, ve eger siz onlara degilde, onlarin bagli oldgu silsileye bagli iseniz, siz bir üst bogumdan onlara baglisinizdir yani, onlarin bagli oldugu budakdan baglisiniz, veya oda yok ise, o zaman daha üst budak peygmbeler budagindan yine onlara baglisiniz demekdir yani "müminin zarari olmaz, her hali hayirdir" bu demekdir.
---oOo---
Minaral Water veya Gazli icecekler ve Enerji icecekleri
Dikkat edin ey mümin, bizde bir zamanlar bu enerji iceceklerine müptela olmuşduk ve anlatmişdik, herkesin imami mübin SIRI ile ne amel işledgini dilinden söyler diye, ve enerji iceceginin ana meddesinin isimini Tauruin koymuşlar, taurin ve ta - urin yani harn demek ve urin ve ürik asit demek sidik demekdir. ve sidik ise oksijen ve suyun böbreklerde cok fazla SIKIştrilimasi sonucu öldürülmesi veya şeytana dönmesidir, sidige dönmesi sari renk almasidir, yani sidik suyun öldrürlmüş hali, yani cendereye sokulmuş su , bunun videolari var, oksijen kracher yazin, ve bunu nasil yaptiklarinin videolarina bakiniz ve oksijen kracher dedikleri şey işde o peny markette şişede sattiklari sari sidik, yani suyun preslenmiş hali, aynen böbregin yaptgi gibi oksijenler ölünce veya öldürülünce, işde sari sidige dönüyor ve o sidik amma böbrekde ve insan bedeninde yapilsin, amma dişarda insanlarca preslenerek yapilsin, o sidikdir. ve diyorki işde decal inslara bir elinde ateş bir elinde su suncak ve muhammed dedi suyu degil ateşi tercih ediniz cünkü tam tersi olcak dedi.
Ebû Mes’ûd el-Ensârî ile birlikte Huzeyfe İbni Yemân’ın yanına gittim. Ebû Mes’ûd ona:
- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den deccâl hakkında duyduklarını söyle, dedi. Huzeyfe de şunları söyledi:
- “Deccâl, yanında bir su ve bir de ateş olduğu halde ortaya çıkacak. Bazılarının onun yanında gördüğü su gerçekte su olmayıp yakıcı ateştir. Bazılarının onun yanında gördüğü ateş de gerçekte ateş olmayıp soğuk, tatlı bir sudur. Sizden deccâle kim yetişirse, ateş olarak gördüğü tarafta bulunsun. Zira o, tatlı, içimi güzel bir sudur.”
Ebû Mes’ûd el-Ensârî, Huzeyfe’nin böyle söylediğini ben de duydum, dedi.
Buhârî, Enbiyâ 50, Fiten 26; Müslim, Fiten 105, 10
yani sidik, enerji icecegi diye sidik satip iciriyor, vazgecin bundan, cok zararli,ve sebebine gelince onun enerji ile alakasi yok, ve vücuda giren ölü oksijen olan sidik işde, icerde kalbe gidince, ve oksijen saninca onu vücut, halbuki oksijenin öldürülmüş hali, veyahutta şeytan cocuklari demek olur, ve öyle olunca işde kalp nefes alamayinca hizli hizli carpmaya başliyor, ve kuduruyor nefessizilikden, ve sen saniyon enerji geldi, halbuki vücut oksijensiz kaldigindan ölcek gibi olunca, hizli hizli kan pompaladi ondan, o enerji sandigin durum o hal gecince vücut ve kalp tamamen yorgun düşüp, vücut ardina cöküyor. lütfen icmeyin bu gavur icadini, ve deccal icecegini bende bir ara uykumu acmak, ve gece vaaz sohbet ibadetle meşgul olmak ve uyumamak için iciyordum, ve gördümkü böyle bir durum var. ve vazgecdim artik icmekden, ey mehdi askeri sakin icmeyin, birakin bunu, bu deccal icecegi, bunu bil. Yine minaral watere alişkanlik yaptik ondan vazgecemiyoz bu seferde, ve asitli icecek ise, yine kafir icine seninle savaşsin diye her bir oksijhe karşilik, ölü ve kirli oksijen olan, karbon dioksit katip, gazli icecek icad etmiş. neden seninle savaşsin, ve sen ibadet etme namaz kilma ,... diye cünkü oksijen hayat demek o icine senin gazli icecek ve asitli minarel diye karbon dioksit katip iciriyor. halbuki nefes ile kirlnemiş oksijen atilmişdi dişari, ve sen onu su diye geri icip iceri aldin ve şimdi senelerdir alişdik, ve karbonlu icecekler olan mineral suyu diye yutrduklarina cola fanta diye, ve böylece şimdi saf su sandigimiz ceşme suyu icince vücut bu ne yabanci bana zararli diye algiliyor. ve allah biliyorya nerdeyse saf normal su vücuda agri ve hastalik yapacak hale geldi. yani birinden duymuşdum o da mineral wasser va gazlilara alişmiş, ve ben saf ceşme suyu icemeyon, icince belimi agritiyor diyordu. yemin olsun bu kafir, bütün müminleri kandirmakda usta oldu. ve heryerdede onun o cehennem sulari satilir oldu. ve güzel ambalajlara sarili ve cehhennem satiyor, bizde cehhennem sularini birde para verip alip iciyoz. ne yapan bu minaralde takili kaldik artik. aynen yine sebzeleri meyvalari bozdular ve icine geschmack verstarker diye bir madde eklediler ve onun yüzünden, en lezzetsiz bir yiyecek icecek senin damak tadina hoş geliyor. lan cola nedir: kara aci su, icine şeker katip yutturuyor bize kara suyu eskiden olsa icmezdi insanlar, amma bugün zevkle iciyor, neden? cünkü icinde geschmack starke diye birşey var, damak tadina hoş geliyor icince. yani hep deccal suyu, hep decal suyu bunlar, ve artik saf suyu vücutlar yanliş algiliyor. yine insanlr sahte tadlara aliştigindan normal bio bir armut elma yiyince, bu ne, tadi yok diyor insan, halbuki tadi yok degil, sen sahta geschmack verstarkeye alişdin ve o olmayinca, eroin gibi artik onu ariyon, ve o yoksa diyon, ve bu yedigim amrut tadsiz, hiyar tadsiz, dometes tadsiz, tavugun lezzeti yok saniyon. halbuki onlar orjinal amma sen yalanci tad mübtelasi oldun, ondan farkedemiyon, ve vücut eski tadlari tanimaz oldu artik, bu da ikinci uyarimiz.
yani matrixde bir ara neo insan tarlasindan cikinca sümük gibi bişey yiyorlar amma, onu yerken ne yiyon diye düşünürsen o tadi aliyormuşsun, ve sonra yine evliyalarin bir tasdan su icince, o ne niyetle icdiyse tadi o olur diyor, ve ardina o tasdan bir başkasi kalan suy icince, ben balli süt tadi aldim diyenler olmuş. yani ayni matrixdeki o sümük yiyecek meddesi yani, astronot yiyecegi yediriyorlar, yani sadece protein veya mineralleri toplayip, ve viteminleri toplayip, hepsini bir mayi yapip, yediriyorlar, ve onlara elma armut veya dometes gibi bir kaporta yapmadan, sadece meddelerin özünü verince, sümük gibi bir sivi yani, dünyada ise sen onu kaportasi elma diye görünce iştah bulup yiyordun, amma matrixde elma dali yok, bilmem dometes fidesi yok, gemideler ve ne yiyecekler, sadece maddlelerin özüolan siviyi aliyorlar aynenyediklerimizin midede deki hali gibi, ne katarsan kat, o bulamac yapipda yiyor degilmi, midede hepsi bulamac halinde, işde o sivida astronot yiyecegide ayni midenin yiyecegi gibi birşey ... bu konuyuda gectik.
Simya ilmi ve Toprak altin olurmu hic ve elementlerdeki Saf düzeni
ve deniyorki islam alaimlerinin bazilari simya bilirdi, ve topragi veya bakiri bazi evrelerden gecirip altina döndürebiliyorolardi. nitekim bunu öyle cahil kimseler bilemez. ve o eski kirimizi ALTIN dövme diye koyu kirmizi gibi sariilikdaki altinlar, büyük dövme altinlarin sarilik derecesinin sebebi altina bakir kattiklarindan, ve bakiri fazla olan altin, bakirin rengine biraz dah yaklaştgindan kirmizi altin denen altin oluyor, sende diyon bu has altin, halbuki ne kadar cok bakir var, o kadar cok kirmizi oluyor, ve ashtekarlik, sana altin diye bakir satiyor, sende ucuz bakiri, altin fiyatina satin aliyon, farkinda degilsin, yeni kazik deccal kazigi yine. yine yeşil altin demek ise altina ne kadar gümüş veya nikel ve alu katarsan o kadar yeşil altin oluyor, yani yine ucuz altindan daha ucuz olan gümüşü nikeli,.. sana altin diye kakiiliyorlar. ve gümüşü nikeli altin fiyatina aliyon farkinda degislin, kazik deccal kazigi yine. yani deccal bütün piyasayi tutmuş. yine elbiseler petrol deccal giyecegi olmuş, birde pamuga zararli bir böcek üretmiş, ve insanlarada zararli tarlalarda zararli diye pamuk ektirmiyor, ve pamuklu orjinal sürüm giyecek yok, hepsi petrol. petrol ne dedik yanici madde, yani cehhenmi hak etmiş olan insanlarin maddesi dedik, amma onlarin artik azabi dolmuş ki cehenemden cikar olmuşlar, ve müminde onu elbise diye giyiyor, ve müminin evine girip hizmet eder oplmuş, kafir denilenlerin evine de girmiş, ve yine bütün alet erdavatlarin kaportasi yni kasa kisimi yine o petrolden üretilme bir madde. yani yine o eskiden kafir olanlar artik azaplarini doldurup insanlara bir nevi hizmet etme görevine terfi etmişler. ondan daha üstün bir kata cikkince yine daha, iyi agac gibi yanici amma bir nevi canlilik kazanabilir oanlari varmi allahu alem. yani dedikya petrol benzinve benzeri artik tekrar insan bedenine giripde can kazanabilcek safiyeti kaybeden bir insan ve cehhenneme layik kullar demekdir dedik. ve öyle olunca fecr suresindeki "fedhuli fi ibadi" özelligini kaybedince artik insana girip can bulamayan, bu petrol cinsi olanlari, en azindan iyi ve iylik yapmiş olan kafirleri, allah, birazda olsa afedip insanlarin üstüne elbise veya kullandigi hizmetindeki alet erdavadinda kullandigi, bir nevi onlarin cenneti olcak bir haldeler. yani televizyonunu seviyonmu seviyon taaaki bozulasiya kadar, ve bozulunce yine cöp oldu degilmi. cep telefonlarinin kaplarini seviyonmu, alirken cok seviyon, iki sene, veya alti ay sonra, yine atiliyor, yani işde at ve eşek halindede bunlarin o günahkar kullarin cehhennemi oldugu, yani bir nevi insan olamayan insan bedenine bir daha girebilecek safiyete ulaşmamiş insan modelleri. emme en azindan can bulmuş ve insan hizmetlisi havan sifatini almiş at eşşek veya daha sonra, bir üst koyun keci inek, ve ondanda saf hale gelince, süt olur et olur, ve insan yer, insan haline döner, yani "fedhuli fi ibadi" ayetine mazhar olurlar. ve altin olma meselesine gelince, dedikki ashabin vey mehdi ashabinin işde aynen, altin elementindeki elektron dizilimi gibi bir hale ve mutmain iman halini almiş 79 mutmain imanli müminin camide bir araya gelip saf tutmuş namaz kilmiş hali, altin maddesini oluşturuyor, nitekim ömer mümin oldugunda müminler 40 inci veya ALTIN yani AU 79 elektronlu elemntin 79 . cusu yani müminler 79 kişi olmuşlardi ve o yüzden işde eşkiya olan ömer de mümin olunca teneke gibi olan ömer ALTIN halini aldi ve 79. oydu ve ilk altina olan o olmuş idi, ve böylce adaletin timsali oldu. ve simyaci olan bir kimse bunu bildigi için, işde bütün elementler hidrojen maddesinin saf tutuşuna bagli dedik. ve hoidrojenden demir, hidrojenden gümüş, ve hiodrojenden ateş, ve hidrojenden altin yapabilcegini bilen bir simyaci, topragi altin edebilir, eger Allah ona o gücü ve ilmi verirse işde, at seyisleri at terbiyet ettigi gibi, amerikali kovboylar gibi, sigirlari bir sürüyü bir yere götürürken, işde kirbac ve atlarla kovalayip saflarini SIKLAştirip, bir arada sürüyorlardi, ve bugün ise jeeeplerle ypiyorlar bunu, ve böylece ineklerin saf tutuşu ilede bir üst maddeye dönüyorlardi, ve kesilip mezbehaneye gidiyorlar ve kesilip insan yiyince, can oluyorlardi insan oluyorlardi, amma onlarin saf tutuşunda yine sürüsüne bakinca cok elketrionlu bir maddeye dönüşüyorlardi işde. at terbiyeci kaplumbaga terebiyecesi, fil tebiyecisi gibi, element terbiyecesi olan simyacida aynen kat karişdir yapan bir aşci gibide kirbaci eline alip elektronlari düzenleyebilirse, işde her elementten altin ütretilebilr, yok öyle sadece hidrojen den altin üretmek yani, "herkes islam fitrati üzre dogar, sonra anne babasinin dinine döner." yine herkes ALTIN gibi safiyette dogar, sonra teneke haline kadar düşer, ve eger terbiyet edilip seyri sülukunun tamam ederse mümin olup ALTINLIK vasfi kazanabilcek bir istidatta halkomuşdur, yani herkes mümin ve müslüman olabilcek bir yapidadir, o yüzden toprakda hz ömer gibi eşkiya birini veya hirsizlarida haydutlarida mümin Terbniyet mümin yapabilir, ALTIN gibi bir cevhere döndürebilir velhasil kelam.
[attachment=38454]
Bu haftaki Son konumuz ve
Deniyorki "Şer’i Delil Karşısında Keşf ve İlham İddiası Geçersizdir." Dogrumu bu iddia?
öcelikle Şer’i Delil Nedir deyince : ve alimlerimiz Kuran ve sünnettir demişler halbuki Şer’i Delil demek gözle görülen, elle tutulan, kulakla duyulabilen,.... şeriatin zahirini ele alan deliller ile bilinenebilenler demekdir.
ilham nedir denince: şeytandan gelen sese vesvese diyoz, melekden gelen sese ise ilham diyoz, yani sag ve sol ses gibi, iyi ses, kötü ses gibi, yani o ses(ilham) hak söz olabildigi gibi, yalan ve şeytaninve cinlerin kandirmak için uydurklarida olabilir.
Keşf nedir denince : Keşfen bilmek, aynen bir denize ve okyanusa bakinca ufukdan bir dumanin tüttügünü görmek, ve az daha bekleyince baca gibi bir şeyin üstünde duman tüttügünü görmeye başlamak, ve sonrda geminin vapurun babasinin görülmeya başlamasi, sonra geminin daha yakina gelip tamaminin görülmesinde, işde dumani görünce haa gemi geliyor demek gibi, dumandan yani bir alametten yola cikipda geminin gelecegini bilmek, veya bulutlarin hareketine göre hava raporu tahimini yapmak gibi keşfen, yani alametlerden yola cikilarak bilinen, tahmini bir bilgiye biz keşfen bilmek diyoruz.
Misal1:
Bir yere vardik ve orada musluk var, borular döşenmiş, sifon var, ve pis su borusuda döşenmiş, ve bize, suya ulaşmak için sadece muslugu acmak kalmiş, ve bütün şeri alametler, burda su oldugunu gösteriyor degilmi? amma o evi yada şadirvani yapan, eger belediyeye veyahut su kayngina, evin su baglantisini baglamdiysa, muslugun olmasi, sifonun olmasi bir işe yarmaz, muslugu acinca su akmaz degilmi, yahut belediye suyu kestiyseveya su bir sebebden kesildiyse yine su akmaz degilmi?
Yani şeri delillerde bazen yaniltabilir, aynen ilham ve keşfen bilmenin yanilttigi kadar, şeri delillerde bazen yaniltabilir.
Misal 2 :
Yine bir evin bir odasina girdik, ve tavanda asili bir lamba var, ve yine duvarda kapinin kenarindada onun acma kapama dügmesi var, ve bakinca hatti yani kablolar da döşenmiş oldugu belli gibi, ve vardik dügmeye basdik, amma lamba yanadabilir yanmayadabilir, cünkü saat kutusundaki sigorta attiysa, dügmeye basmak ile lamba olmasi bir fayda etmez ve lamba yanmaz. ve eger yanmazsa ariza nerde önce hatti izleyip cereyan nerden itibaren yok onu bulmak lazim degilmi, ve önce saat kutusuna gidilir, sigortalardan kapali olan, veya atmiş olan varmi ona bakilir, ve eger varsa dikkatlice sigorta acilir, ve hatta bir ariza yoksa gidip lamba yakilir, yine yanabilirde yanmayabilirde, ve eger yanmiyorsa,önce lamba patlamişmi kontrol edilir, yok patlak degilse, lamba cikarilip,kontrol kalemi ile oraya kadar ceryan geliyormu bakilir, yani ceryan lambaya kadar variyormu, eger variyorsa, bu sefer oda degilse belki ceryan elektrik kurmunca kesilmişdir bir ileri noktaya bakilir, veya kiş ve firtina varsa, elektrik hattinin geldigi direk yikilimiş, ve hat kopmuş olabilir, her ne kadar lamba ve hat olsada, bütün bu işlemler sira ile kontrol edilip, hepsi düzenli ise, o zaman bütün şeri deliller yerli yerindeyse, o zaman belki dügmeye basinca lamba yanabilir degilmi yani? ve sadece kurana ve sünnete bakipda, haaa bu yanliş, bu dogru demekde bazen abes olur, kuran ve sünnet, onun aynen odadaki lambaya bakmak gibi, sadece en uc noktadaki delilleri bilmek olabilir, onun arka planinda neler yatiyordur bilinmezse, yine o hüküm, bazen herşey sag cenapi göstersede, arka planda onun sol cenap için oldugu sonucu cikabilir degilmi. yani arabalarin bazisi arkadan cekişli yani, yani motor önce arka tekerlekleri döndürür ve arkadan itme halinde yürür. bazisida önden cekkişlidirve motor ön tekerlekleri döndürür ve önden hareket edip arabanin arkasina ceker halinde yürür. ikisde gecerli degilmi, ama farkli sonuclar meydana getirir degillmi, kişin (winter) arkadan itmeli yürüyen arabalar, cok kolay, buzlu ve yagişli havda kayma gösterir, önden cekişliarabalar bu konuda daha satabildir. önden cekişli arabalar yine bayir yukari cikarken canavar gibidir amma, biraz zorlaninca durur, amma arkadan itmeli arablar, ayni tavkiye vitesli kamyonlar gibi, en bayir yeri bile tirimanir cikar degilmi, arkadan destekli cünkü, yani farkli kombinasyon ve farkli somnuclar dogurur.
Allah bunlarin örnegini bize sunmuşmu? evet sunmuş, yani Rabbit yani tavşan modeli, yani ön bacak kisa arka bacak uzun, ve tavşan bayir cikarken " bokumu ye, bokumu ye " diye cok HIZLI cikarmiş, amma ön bacak kisa olunca bayir aşagi inerken ise "etimi ye, etmi ye diye" cok yavaş inermiş, yani inerken cok yavaş inebilir cünkü devrilip takla atma tehlikesi var, yani yakalanma riski fazla, o yüzden bayir aşagi tavşana düşmani rastlarsa, kolayca yakalayabilir ve etini yer, ama bayir yukari, her hayavan ondan daha hizli tirmanamazken, o füze gibi bayir yukari tirmanir cikar, yani Allah kainata, bize bütün yapmamiz gerekenleri gösteren, bircok imla ve tabelalar asmiş, onlari okumak dünyayi mamur etmek için bize lazim olanlar. kainati okuyan, Allahin şeriatini okumuş olur, ona uyan Allahin emrine uymuş olur, yine kainat kitabi büyük kurandir,ve kuranda insanin göremdigi okuyamadigi bircok mesela kainat kitabinda yaziilidir.
yine ayni üst meseleye devam edersek, ve evde lamba var hat var, ve bakiyozki mahallede komşunun lambalarida yaniyor, bakinca elektrik kurumuda cvryani kesmemiş gibi gözüküyor, ve yine şeri deliller ceryanin varligini gösteriyor amma dügmeye basinca lamba yanmiyorsa, o zaman elekterik kurumundan bir mahahalleye bir hattan, diger mahaleye diger hattan ceryan geliyor olabilir, ve komşu elektrigni diger direkden aliyordur,onun hatti diger hatdir ve onlarda lamba yanyordur, oysaki bizim hattin sigortasi yanmiş oldugundan, elektrigini bizim direkden alan bütün evlerde ceryan yok olabilir, yani arizayi, yine yerinde tespit etmek lazimdir degilmi, ve yani ikinci sonuc olarak
her görünen zahirde, zahir oldugu gibi degildir demek olur bu, yani gördügünüz , gördügünüz gibi olmayabilir, arka palnda başka bir sebeb olabilir demek istedik yani
Misal 3
Biz allahin varlgini şeri delillerle bilemeyiz, yani fizik kurallari ile inceleyince anlayamayiz, biz Allaha iman ettigimizde, o vardir birdir, peki onu görüyozmu, ve gören varmi ? yok. yine Allahi elleriyle dokunup tutan varmi? yok. yine Allaha sarilip koklayan varmi? yok, yine Allahin sesini musa duydu deniyor, ne derece duydu? gitdi bir agacdan veya ateşden ses geliyordu "ben senin rabbinim" dilordu ve Allah o ateşmiydiki? yahut Allah o agacmyidiki? o zaman gidelim hepimiz o agaca tapalim, o ateşe tapinalim o zaman, bu dogrumu? hayir. Allah ile komnuşmasindada bir fiziki delil yok, öyleyse imanin tamami, Allaha iman, meleklerine iman, kitaplarina, kitap denen kuranin, Allahdan geldigin nasil inaniyoz, muhmedin bunlar Allahin sözleri ayetleri dedikleri ve ona gelen ilhamin aklen kendine gelen sesi, bunlar Allahin ayetleri dediklerine biz, Allahin kitabi kuran diye inandik, varmi fiziki bir delil, Allahdan gelen elle tutulr inmiş bir Kitap Kuran yok, fizki delili nerde o zaman, o halde kitaplara imanda, yine ancak ve ancak keşfen ve ilham yoluyla indigine inanidigmiz bir kitap yine, kadere inanmak, kader elle tutuluyormu yok,...
yine ahirete iman gelince, ahireti gözü ile görüp gidip gelen varmi? yok. gidipde dönen, ve ben gördüm geldim diyen birisi yok. o halde ahirete imanda, yine ancak peygamberin dedikleri işiginda sadece keşfen ilham ile gelen bir bilgi ile bilebildigmiz bir bilgi, ve ona imanda yine keşfen bir bilgiye dayanan iman. yani öldükten sonra dirilmek bahsine gelince, yine bu konuda, isa nin dişinda, öleni dirilttigini iddia edilen bir durum yok, bulunsa idi, önce peygemberler diriiltilir de, ve onulara, Allah hakkinda bilmedigmiz herşey sorulurdu, ögrenilirdi. yine isa diriltilir di, varmi yine bunun fiziki delili, halen fizikciler öleni diriltmeyi başaramadilar, yani fizki bir delil yok, o halde ödlükten sonra drilmeye imanda, yine gaibe imandir, yani keşfen bilinebilcek bir bilgi, o zaman imanin tamaminin şeri delilleri yokken, ey ahmak alim, sen kim oluyonda, keşfen bimeyi delil saymyon ahmak, sen ancak imansiz kafirsin o zaman, senin imanin yok.
Ahmaaaaaaaaaak.
ve yine biz Allahi, onun halife klidigi insanlar ve yarattiklari üzerindeki sifatlarinin ve isimlerinin tecellisi ile bilebiliriz. yani rahmanlik, Allah rahmandir deyince, ve rahmanlik baba olmak demekdir, ve misal ahmetin babasi var rahmanlik yapiyor veya cok müşfik bir baba deyince, Allahin hem rahman hemde müşfik isminin tecelli etmesi o Ahmetin babasinda. ve amma biz rahman ve müşfik o dur diye, gidip ahmetin babasina tapinmayiz, o sadecer rahmanin bir yerde yüze cikmiş bir parcasidir sadece, bu rahmanlik vasfi onda oldugu gibi, yine başka bir kuş dada ayni teceli olabilir. ve biz gidip o kuşa rahman diye tapinmayiz degilmi? ve amma Allah müşfikdir veya babadir cocuk dogurtur yani üretir anlariz bunu. yine bakkal amca bize ekmek satip bizim doymamiza, veya elbise satip bizim giyinmemize sebeb diye bakkal amca ile rezzak yani doyuran Allahdir, settar giydiren Allahdir anlariz, amma bakkal amcaya gidip, secdeye varip, settar Allah sensin diye tapinmayiz degilmi yani, öyle olunca, biz Allahi işde, halifeyi ruyu zemin olan insanlar üzerindeki tecelliyatlari ile bilebiliriz, bu da yine Allahi bilmenin, yine hem fiziki ve hemde keşfen bilmenin karişimindan oluşan bir başka biliş olan, tecelli yoluyla bilme ilmidir.
ve yine bilim adamlari ayna nöron denilen beyin hücreleri işde, iyi kimselri düşünüp onlaraa sevgi besleyenlerde, o fanatigi oldugu kimselerin hallerinin gectigni tespit emtişler, ve böyle ayna nörün denen beyin hücreleri ile biz işde Allaha yönelirsek, işde rahman ismine yönelince, bizde rahmanlaik, alim ismine yönelince, alimlik sifati tecelli etmekde, ve böylece Allahin alim ismine, rezzak ismine veya,,. ismine sifatina ayine olmakdayiz sadece,.....
ve bizim bu konuya koyacagimiz son nokta ise : Eger bir alimin veya insanin keşfen, yani alametlerle bildikleri, şeriatin zahirine aykiri degilse, o zaman o adamin bildikleride, NAS DIR ve hüccettir.
----oOo---
KISA BIR SAGLIK UYARISI
Her ilacin yan tesiri oldgu gibi, gözleri bozulanlarin takdigi gözlügünde bir icinden birde dişindan yan tesirleri vardir, icden olanlara girmeyecegiz amma, biz dişdan olanina biraz deginecegiz, ve gözlük madde fiziki bir yapisi oldugu için belli bir gramaji var, ve bu gramaj işde, yüksek veya, az ise az, cok ise cok, olarak takildigi burunun üst kismina bir basinc uygular, ve nefesin gecdigi o deligi daraltmaya başlar ve gözlügü hic cikarmazsaniz senelerce aylarca, gözlük gözlük, ve misla ile bizim bir kücük evimiz vardi oraya hanim biryerden bulmuş, zehirli sarmaşik dedikleri sarmaşik dikdiydi ve yapraklari güzel diye. işde gecen sene üc yada alti ay kadar o eve gitmedim ve bakamadim, ve bu sene bir gitiim, o sarmaşik heryeri kaplamiş, ve agaclarim vardi, kiraz agaci, elma agaci, bütün agaclari dahi bogacak kadar sarmiş, ve bogmak üzereymiş ve gittik onun kanatlarini biraz kesdik, yani ve kirazi kurtarmaya calişdik öyle bir pislikki dala köklerini yapiştrimiş ve benim uzanamadigim noktalara kadar sarlanmiş, aşagilari yolduk amma, yukarilar kaldi, ve artik oralari yine ölmez tahmnim, cünkü agacin üstüne yapişmiş, agacdan besinini sorup oliyor, ahmak bitki yani, ceccal gibi bişey yani, hani sevgisiyle öldürür derlerya yani, işde gözlük takincada burun deliigndeki, killar kücük kücük killar var, onlar işde sen böyle gözlügü cikarmayinca, birde o delige basinc yapinca, onlar alt uca degmeye başlar, ve daha sonra sarmaşik gibi burun deliginin icini kaplar ve hata belkide alt tarafa sapalanmya başlar, ayni sarmaşikin kökünü kessende, o yukarda biyerde kökünü artik sarildigi agaca gömmüş, ordan vitamanini alir ya işde, öyle birşey, ve yine ayni durum killar olmasa bile, burun icinde uzanan et parcaciklari vardir, onlar ayni bu işlemi yapar, ve burun tikanir, ve burun tikaninca, dogru nefes alinmayinca, işde herşey bozulur bedende, hasta olunur, ne akil dogru calişir, ne göz, ne kulak, yeterince nefes almayan midede kalpde, her organ yavaş yavaş hasta olup harap olmaya başlar, o yüzden gözlük takanlar, zaman zaman gözlügünüzü bir kenara koyun, ve güzlüksüz durun, gözünüz veya kafaniz agriyorsa, bilinki damarlara baski yapmiş gözlük, ve kanve oksijen göze ve kafaya iyi gitmeyince oksijensiz ve kansiz kalan organ, sana sinyal veriyor, bana yeterince oksijen ve kan gelmiyor diye , sen amma anlayipda gözlügü cikarip, o burnuna baski yaptigi yeri kurtarmak yerine, aspirin, derman gripin gibi ilac yutuyorsan, vücut dilinden anlamayan ahmak insansin.
amman dikkat bu husus önemli.
Rabbim askerlerimi dogruyu bilip dogruya tapanlardan eylesin, yalan ve hileli olanlarida, farkedenlerden eylesin.
ve burda diger vaaza atif ypiyoz : Allah dogrudurda, egri işleri yapan kim o zaman, gündüz ve aydinlik Allah ise, gece kim o zaman.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 12 Ağustos 2016 Cuma
Original Kar © glan
Vekil ve Tevekkül Nedir?
(Kar©glanin 5 Ağustos 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Sadakallahul Aziym Tevbe Suresi 128. ve 129. ayet
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm.Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
Meali :
Andolsun ki; size, sizin içinizden azîz bir Resûl geldi. sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size karşı (Müminlere çok düşkün) onları kolaçan eden, yüksek şahsiyetli bir Anne gibidir.
Eğer bundan sonra haala senden yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın Rabbidir (Gök kubbenin Rabbidir).”
Sadakallahul Aziym Tevbe Suresi 128. ve 129. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلْ أَفَرَأَيْتُم مَّا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ إِنْ أَرَادَنِيَ اللَّهُ بِضُرٍّ هَلْ هُنَّ كَاشِفَاتُ ضُرِّهِ أَوْ أَرَادَنِي بِرَحْمَةٍ هَلْ هُنَّ مُمْسِكَاتُ رَحْمَتِهِ قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ
(Sadakallahul Aziym Zümer suresi 38. ayet )
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunnallâh(yekûlunnallâhu), kul e fe raeytum mâ ted’ûne min dûnillâhi in erâdeniyallâhu bi durrin hel hunne kâşifâtu durrihi ev erâdenî bi rahmetin hel hunne mumsikâtu rahmetihi, kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), aleyhi yetevekkelul mutevekkılûn.
Meali:
Ve eğer gerçekten onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorarsan, mutlaka: “Allah” derler. De ki: “Allah’tan başka taptıklarınızı gördünüz mü? Eğer Allah bana bir zarar dileseydi, O’nun zararını onlar giderebilir mi? Veya bana bir rahmet dileseydi, O'nun rahmetini tutabilirler mi (engelleyebilirler mi)?” De ki: “Allah bana yeter! O na Tevekkül edenlerin, yalnız O dur vekili.”
(Sadakallahul Aziym Zümer suresi 38. ayet )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ
İn yansurkumullâhu fe lâ gâlibe lekum, ve in yahzulkum fe men zellezî yansurukum min ba’dihi, ve alâllâhi felyetevekkelil mu’minûn
(Sadakallahul Aziym Alimran suresi 160. ayet )
Meali :
Eğer Allah size yardım ederse, o zaman sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi yardımsız (yüz üstü) bırakırsa, ondan sonra size kim yardım eder. Öyleyse mü’minler, Allah’a tevekkül etsinler (Allah’a güvensinler).
(Sadakallahul Aziym Alimran suresi 160. ayet )
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kuvvetli mü'min, Allah Katında zayıf mü'minden daha hayırlı, (daha üstün) ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah'dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına birşey gelirse, ''Eğer (keşke) şöyle yapsaydım, şöyle olurdu!'' diye hayıflanıp durma. ''Allah'ın takdiri bu. O, ne dilerse yapar.'' de. Çünkü "eğer (keşke)" kelimesi, şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar."
( Hadis-i Şerif , Müslim, Kader 34)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme
ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve
alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ غَرَّ هَؤُلاء دِينُهُمْ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ فَإِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
İz yekûlul munâfikûne vellezîne fî kulûbihim maradun garra hâulâi dînuhum, ve men yetevekkel alâllâhi fe innallâhe azîzun hakîm.
(Sadakallahul Aziym ENFAL Suresi 49. ayet)
Meali :
Münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler şöyle diyorlardı: “Bunları, kendilerinin dîni aldattı.” Ve kim Allah’a tevekkül ederse o taktirde Allah, muhakkak ki Azîz (en üstün) ve Hakîm’dir (hüküm sahibi).
(Sadakallahul Aziym ENFAL Suresi 49. ayet)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Birşey istediğin zaman yalnız Allah'tan iste. Yardım dilediğin zaman Allah'tan dile. Şunu iyi bil ki bütün yaratılmışlar elbirliği ile sana bir menfaat bahşetmek isteseler, Allah'ın sana yazdığından daha fazlasını bağışlayamazlar. Yine yaratılmışların tümü elbirliği ile sana bir zarar vermek isteseler, Allah'ın sana takdir ettiğinden fazlasını yapamazlar."
( Hadis-i Şerif , Tirmizi, Sünen, fi sıfati'l-Kıyame, 60)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُل لَّن يُصِيبَنَا إِلاَّ مَا كَتَبَ اللّهُ لَنَا هُوَ مَوْلاَنَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Kul len yusîbenâ illâ mâ keteballâhu lenâ, huve mevlânâ, ve alâllâhi felyetevekkelil mu’minûn.
(Sadakallahul Aziym TEVBE-51. ayet)
Meali :
De ki: “Allah’ın bize yazdığı şeyden başkası, bize asla isabet etmez. O, bizim Mevlâ’mızdır.” Ve artık mü’minler, Allah’a tevekkül etsinler.
(Sadakallahul Aziym TEVBE-51. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالُوا يَا مُوسَى إِنَّ فِيهَا قَوْمًا جَبَّارِينَ وَإِنَّا لَن نَّدْخُلَهَا حَتَّىَ يَخْرُجُواْ مِنْهَا فَإِن يَخْرُجُواْ مِنْهَا فَإِنَّا دَاخِلُونَ
قَالَ رَجُلاَنِ مِنَ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِمَا ادْخُلُواْ عَلَيْهِمُ الْبَابَ فَإِذَا دَخَلْتُمُوهُ فَإِنَّكُمْ غَالِبُونَ وَعَلَى اللّهِ فَتَوَكَّلُواْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
قَالُواْ يَا مُوسَى إِنَّا لَن نَّدْخُلَهَا أَبَدًا مَّا دَامُواْ فِيهَا فَاذْهَبْ أَنتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلا إِنَّا هَاهُنَا قَاعِدُونَ
قَالَ رَبِّ إِنِّي لا أَمْلِكُ إِلاَّ نَفْسِي وَأَخِي فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ
Kâlû yâ mûsâ inne fîhâ kavmen cebbârîn(cebbârîne), ve innâ len nedhulehâ hattâ yahrucû minhâ, fe in yahrucû minhâ fe innâ dâhılûn:
Kâle raculâni minellezîne yehâfûne en’amallâhu aleyhim edhulû aleyhimul bâb(bâbe), fe izâ dehaltumûhu fe innekum gâlibûne ve alâllâhi fe tevekkelû in kuntum mu’minîn:
Kâlû yâ mûsâ innâ len nedhulehâ ebeden mâ dâmû fîhâ fezheb ente ve rabbuke fe kâtilâ innâ hâhunâ kâıdû
Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn:
(Sadakallahul Aziym MÂİDE Suresi 22.23.24.25. ayetler)
Meali :
Dediler ki, “Ey Mûsâ! Şüphesiz orada zorba bir kavim var. Muhakkak ki biz, onlar oradan çıkıncaya kadar asla oraya girmeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, o zaman elbette biz oraya gireriz.”
Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü’minler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.”
Dediler ki: “Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.”
(Hz. Mûsa) Dedi ki; “Ey Rabb’im! Muhakkak ki ben, kendimden ve kardeşimden başkasına sahip değilim. Artık fâsık kavimle bizim aramızı ayır.”
(Sadakallahul Aziym MÂİDE Suresi 22.23.24.25. ayetler)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Ey Ebû Hureyre! Allah'tan başka hiçbir şeye ümit bağlama. Allah'a tevekkül eyle. Bir arzun varsa Allah Teâlâ Hazretleri'nden iste. Allah-ü Teâlâ'nın âdet-i ilâhiyyesi (işi, kânunu) şöyledir ki; herşeyi bir sebep altında yaratır. Bir iş için sebebine yapışmak ve sonra Allah Teâlâ'nın yaratmasını beklemek lâzımdır. Tevekkül de bundan ibârettir."
(Hadis-i şerif-Ey Oğul İlmihali,)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
"Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır ! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum sadece mümine hastır, başkasına değil : Ona memnun olacağı birsey gelse şükreder, bu ise hayırdır: bir zarar gelse sabreder bu da hayırdır."
(Hadis-i şerif-,Suheyb Ibnu Sinan r.a. kutub-ı sıtte, 2. Cilt , Sf. 208 )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
"Üzülme, Allah bizimledir."
(Bera Ibnu'l Azib r.a. Kütüb-i Sitte, 16. cilt, Sf. 200)
işde bizim "Zikri Raşidi" Zikrimizdeki 4 ayri degişik haldeki Allah tevekkül etme sebebimiz burdaki ayetler ve hadisler aciklamakda
1. hasbünallahi ve nimel vekil
2. hasbiyallah
3. hasbiyallahu tevekkeltü Alallah
4. Hasbiyallâhu, lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
birinci zikrimiz "hasbünallahi ve nimel vekil" ve "Bütün nimetlerimin ve işlerimin vekiili Allahdir."
ikinci : "hasbiyallah" " Allah bana yeter."
ücüncü ise Zümer suresi 38. ayet te rabbimiz buyuruyorki " De ki: “Allah bana yeter! O na Tevekkül edenlerin, yalnız O dur vekili.” yani sadece hasibyallah demekle kalma, birde bütün işlerini ona birakanlarin vekilidir o, yani o yüzden hasbiyallah dedikden sonrada sonuna Tevekkeltü Alallah demek lazimmiş, o yüzden bizde bu iki zikri birleştitirip işde diyoruzki "hasbiyallahu tevekkeltü Alallah"
dördüncü : bunuda yine Tevbe Suresi 129. ayetten aldik "Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
yine bizim "Uzaklaştirma Duamiz"da da kaynak olarak MÂİDE Suresi 25. ayetteki "Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn." bölümünü aldik ve onun üstüne bütün duayi bina ettik.
yani bizim "Zikri Raşidi" Evradimizda öyle kicimizdan uydurma bir duamiz yok, hepsi bir ayete veya hadise dayanmaktadir.
---oOo---
Vekil ve vekalet bahsine gelince vekalet iki türlüdür : yani hani adam notere gider ve "falanci arazimi satmak için, falanci kimseyi vekil tayin ettim" diye noterden sözleşme imzalar veya "falanci avukati falanci işlerimi, benim yerime yapabilmekde, vekil tayin ettim" der sözleşme yapar.
Allah Hz. Ademi Yaratti ve onu dünya indirip Dünyadaki işleri "Allah adina" yapmakla sorumlu, dünyayi imar ve mamur etmekle sorumlu vekil tayin etti. ve her yapilan iş Allahin bir isminin tecelliyatgahidir, öyle olunca Allahin "rahman" ismini dünyada coluk cocuk sahibi olup "baba" olarak yerine getirmekde, yine "rahim" ismini anne olup yerine getirmekde, yine "rezzak" ismini birilerini yedirip icirip giydirmekle yerine getirmekde,.... diger bütün fiillerdede aynen Allah in bir ismi tecelli ettirilmektedir. öyle olunca, bizler, Allahin yeryüzünü imar ettirdigi halifeleriz, amma kimin gücü ile, Allahin gücü ile, Allahin adina yapmakdayiz ve öyle olunca, bunun ikinci tarafi ise "bu işi yapan ben degilim, Allahdir, bütün bunlari yapan Allahdir." diyebilmek için işde, Allaha tevekkül etmek lazimmiş, cünkü "Rahmanlik" Allahin bir ismi bir sifati olunca, ben baba olup rahmanlik yapinca, rahman ve baba gibi olan ben degil " Rahman olan Allahdir" diyebilmek felsefesini bize ögretiyor ve rabbim diyorki işde, bizim zikrimizdede yer alan ve zikrimiz " hasbünallahi ve nimel vekil" ve "Bütün nimetlerimin ve işlerimin vekiili Allahdir." dyebilme felsefesi, yine Allah, ikinci ve ücüncü zikrimizdeki Zümer suresi 38. ayet te rabbimiz buyuruyorki " De ki: “Allah bana yeter! O na Tevekkül edenlerin, yalnız O dur vekili.” yani sadece hasbiyallah demekle kalma, birde bütün işlerini ona birakanlarin vekilidir o, yani o yüzden hasbiyallah dedikden sonrada sonuna "Tevekkeltü Alallah" demek lazimmiş, o yüzden bizde bu iki zikri birleştirip işde diyoruzki "hasbiyallahu tevekkeltü Alallah" yani işde bütün işlerini Allaha birakan birisi yanilipda, yani "Fail benin" deyipde şeytanlaşmamak llazim geldigi, ve bu yüzden "hasbiyallah" demek gerekliligi ile işleri en güzel yapan, Allah a ve Allahin isimlerine birakmak ile, işde onu vekil tayin etmekle, işi ehline birakmiş olur, ve Allah gelir, ve senin her işinde sana yardimci olacak bir isimini tecelli ettirip, yine dünyanin imarinda seni halife (yani vekil , onun yerine onun işlerini yapan) olarak birisi bir fail bir mümessil oarak kullanir, amma sen eger "ben yaptim, ben kazandim, ben dövdüm, ben sövdüm" dersen, nitekim Allah böyle bir yanlişa düşmemiz gerektigini, Hz. Davud a yaptigi şu uyarisi ile bizleride uyarip ne yapmamiz gerektigini örnek gösterip de ögretiyor.
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm.
Meali :
Onları siz öldürmediniz ama onları Allah öldürdü. Ve attığın zaman da sen atmadın ama Allah attı. Ve Allah, mü’minleri Kendisinden ahsen belâ ile imtihan eder. Muhakkak ki Allah, işitendir ve bilendir.
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 17. ayet
---oOo---
ARABi AYLAR:
Hicrî senenin on iki ayı. Hicrî takvimde kullanılan Arabî ayların adları sırasıyla şunlardır: 1. Muharrem, 2. Safer, 3. Rebî'ul-evvel, 4. Rebî'ul-âhir, 5. Cemâzil-evvel, 6. Cemâzil-âhir, 7. Receb, 8. Şa'bân, 9. Ramazan, 10. Şevvâl , 11. Zilka'de, 12. Zilhicce.
ve gecen pazar gecesi sat 03:30 sirasinda hilali, ters durdgu halde, yani bitiriş halindeki açısı ile, en ince son hali ile gördüm, ve pazartesi bizde hava yagmurlu ve bulutlu idi, ve o gecede görülmedi, ve ondan sonrada bir daha görmedim, yani öyle olunca pazartesi ictima ise, o zaman demek olurki sali "zilkade" nin biri demek olur, ve bugün cuma ve Zilkade 4 demekdir, burdan herkesi uyariyon, o takvimlerde ise ictima sali günü gösteriyor, o yanlişdir ictima pazartesi gecesiydi, ve bir gün yine hesap yanliş, yine şeytan herkesi kandirip günah işletmeye niyet etmiş, ve kurban bayraminida elinizden calacak yani, o yüzden uynik olun kurban bayrami bu hesap ile bir gün önce olcak. daha son 10 güne girmedik, ve son 10 güne girince yine haber ederiz inşallah. yani zilkade veya zül kade demek, hani vardir ya bir deyim bizde, yani bir hata yapinca bunu zül addederim denir ya, yani bunu hata sayarim demekdir, ve bu hicri takvim ile senenin 11. ayi olunca miladi takvim ile burc takvimine göre ise, yay burcu demek olur. yani hani cocuk yapmayacakdir amma hataen yapilmiş bir cocuk olur ya yani.
adam gelmiş elli yaşina cocuk yapmayacak, amma dikkatsizlik yüzünden hanimini hamile birakir, ve kadinda hamilelik yaşini gecmeisne ragman hamile kalir, yahut korunmya ragman hamile kalan kadinlarin dogurdugu cocuklar gibi bir hata veya zina hatasi ile dogan cocuk gibi cocuklar, ve yolun sonu, yani sondan bir önce, o yüzden işde "ZÜLKADE" ismi ekek cocuk için "ZiLKADE" ismi ise esre ile kiz cocuk için konabilcek isim ler ve ve böyle bir hata ile dogacak, en az 10 cocuga bu sene bu mevsimde bugünlerde dogacak cocuklara oglan ise zülkade ismi kiz ise zilkade ismi koyun lütfen. züll hata cocugu koyun. ve karanlglin başi yani kiş mevsimin başi demekdir, yani öyle olunca yani başlangicda böyle bir cocuk hata eder, ve hemen ardindan tövbe eder, aynen adem ile havva gibi, yani günahindan dönen kimse, yani önce bir yanliş yapar amma, sonra özür dilerim diyen birileri gibi, yani nefsin katmanlarindan "levvame nefis" ile dogar. yani hatasindan dönen nefis ile dogarlar amma bunu koruyabiulirse, bir sinif önde başlar yarişa, yani hani lankird oynarken, iyi oanayan, kötü oynayana yanin acemiye avantaj verir, ve derki hadi sen bir sifir veya 5:0 önde başla ve beni yenbeilirsen yen der ya, öyle birşey yani nefsi emmareden degilde, "nefsi levvameden" başlar yarişa, iyi degerlendirirse ömrünü, eller dah gerideyken, yarişi bitirip kazanir .
ve ondan sonraki burc ise oglak burcu ve zilhice senenin son ayi, ve onda başlayan ise güclü kimseler yani jüpiter yani baba gezegen, en baba gezgen, yani büyük agabey gezegen, yani agabeylik avantaji, yani o ise yarişa bir sifir yenik başlayan kimseler gibidir. ve yani "nefsi emmare bissüi" ile başlar yani kabadayi agabey dedik ya, yani hani mafya filmi baba filmi varya, yani mafya babasi gibi baba, yani dövdügü dövdük, sövdügü sövdük, ve ardindan özür bile dilemeyen, birde agzinin ortasina bir yumurk daha atan bir halde, yani "nefsi emmare bissüi" yani kötülükden lezzet ve tad alan nefis bir geri nefisyani eksi bir den başlar. cünkü büyük gezegen, onun bir adimi digerlerininin on adimina bedel, o yüzden, o bir geriden başlar, ve jüpiter geridedir, ve ölyle olunca, işde zilhicce de doganlarda oglak burcu kimselerdir. ve hicri oglak da dogacak on cocuguda yine "zilhicce" esre ile zil ile kiz cocuklalrina isim veriniz, ve "zül hicce" ötre ile oglan cocuklarina isim koyun lütfen. ani yine hataen olcak cocuklar, yani hata mevsimi kara kiş demek artik gecenin uzadigi hastaligin belanin arttigi, zulumetin koyulaştigi mevsim, ve zaman demek olur. yani züll zamani yani, amma bu züll namazlari savsaklamaya başlamak ile olur, amma bilmeden veya zamanin yetmemesi yüzünden namazlari kacirmakla başlar, ve sonra diger günahlara ve kirlerede bulanmakla devam eden, ve karanliga, dibe vurdugu zamana dogru gidiyoz artik. ve bu sene işde agustosun ikisinda zulumet vaktine girimiş olduk. nasil olur demeyin, işde jello veya jeifer lopezin burcu meşhuddur, o aslan burcu olmasina ragmen oglakdir dememiz bu hasbiyle yani, o güneş takviminde her ne kadar temmuz agustosda dogsada, işde hicri takvimde ayni bu senede oldugu gibi, yani hicri takvimdeki zilkade, miladi takvimndeki kasim ayina tevafuk eder, ve öyle olunca agustos gibi günlerin uzun oldugu vakitte nasil olurda zulumet zamani olur demeyin, cünkü bizdeki temmuz agustos, karşi yarim kürede işde kasim ve aralik ayi demek olur, ve karanlik ve kiş vakti demek olur, yani meşhud burc onun yildizi karşi yarim kürede dogmuş demek olur, yani aynen bu seneki zilkade gibi, ve bugün dördü olmasin a ragmen, zilkadenin hilali bizim yarimkürede gözükmedi, ve gözükmüyor, ve yani karanlik yarim küreden görüldü hehalde yani meşhud burcda dogan cocuklar demek olur bu dahi.
ve biz işde bu burclari kolay hesap edebilmeniz için bir tabela yaptik ve aylarin ve burcalrin ismlerini karşilikli olarak yazdik, indirn ve lazim olunca kullaniniz.
[attachment=38455]
Astrolojide Burçlar ve Tarihleri
Koç Burcu : 21 Mart - 20 Nisan
Boğa Burcu : 21 Nisan - 21 Mayıs
İkizler Burcu : 22 Mayıs - 22 Haziran
Yengeç Burcu : 23 Haziran - 22 Temmuz
Aslan Burcu : 23 Temmuz - 22 Ağustos
Başak Burcu : 23 Ağustos - 22 Eylül
Terazi Burcu : 23 Eylül - 22 Ekim
Akrep Burcu : 23 Ekim - 21 Kasım
Yay Burcu : 22 Kasım - 21 Aralık
Oğlak Burcu : 22 Aralık - 21 Ocak
Kova Burcu : 22 Ocak - 19 Şubat
Balık Burcu : 20 Şubat - 20 Mart
---oOo---
KAPLAMA MESH VE YAPILMA SEBEBi
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاةِ فاغْسِلُواْ وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُواْ بِرُؤُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَينِ وَإِن كُنتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُواْ وَإِن كُنتُم مَّرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاء أَحَدٌ مَّنكُم مِّنَ الْغَائِطِ أَوْ لاَمَسْتُمُ النِّسَاء فَلَمْ تَجِدُواْ مَاء فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُواْ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُم مِّنْهُ مَا يُرِيدُ اللّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُم مِّنْ حَرَجٍ وَلَكِن يُرِيدُ لِيُطَهَّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ kumtum ilâs salâti fagsilû vucûhekum ve eydiyekum ilâl merâfikı vemsehû bi ruusikum ve erculekum ilâl ka’beyn(ka’beyni) ve in kuntum cunuben fattahherû ve in kuntum mardâ ev alâ seferin ev câe ehadun minkum minel gâitı ev lâmestumun nisâe fe lem tecidû mâen fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum minhu, mâ yurîdullâhu li yec’ale aleykum min haracin ve lâkin yurîdu li yutahhirakum ve li yutimme ni’metehu aleykum leallekum teşkurûn.
Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 6. ayet
Meali :
Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.
Sadakallahul Aziym MAİDE Suresi 6. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Abdest’te başa kaplama mesh yapılan vücûda Allahü Teâlâ Cehennemi haram kılar.
( Hadis-i Şerif )
Amr İbn Yahya eî-Mâzim'nin babasından rivayet ettiğine göre bir adam Abdullah İbn Zeyd'e -yani Amr İbn Yahya'nın dedesine- "Bana Resûlullah'm nasıl abdest aldığını gösterebilir misin?" diye sordu. Abdullah İbn Zeyd "Evet" dedi ve (abdest aîmak İçin) su istedi. Eline su dökerek iki kere yıkadı. Sonra üç kere ağzını çalkaladı ve burnuna su verdi. Sonra yüzünü üç kere yıkadı, sonra kollarını dirseklere kadar ikişer ikişer yıkadı. Sonra başını iki eliyle mesnetti. Ellerini bir öne bir arkaya götürdü. Şöyle ki: Başının ön kısmından başlayarak ensesine kadar götürdü, sonra başladığı yere getirdi. Sonra ayaklarını yıkadı.
ve duamizdaki "Rahman suresi" nden bazi ayetlere gelince, önce tekrar eden nakarati aciklayalim yani
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân.
RAHMAN Suresi 13. ayet
Meali :
Öyleyse, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
RAHMAN Suresi 13. ayet
Tefekkür edelim biraz : dünyada ari diye bir hayvan ve nimet olmasaydi diye farzedelim, ve insanoglu ve bilim adamlari, bir tane böyle ucak icad ettiler, ve cicek cicek ucup bal topliyacak diye düşünelim. ve öyle bir ucak olsaydi, ki insaoglu bir kavonoz bal toplamak için böyle kilometrelerce ucacak ucagin benzinini karşilayamazdi degilmi? öyleyse bunlar gibi binlerce örnek ve nimeti bize hasreden rabbimizin hangi nimetlerini yalanlayabiliriz. demiyormiki Allah : "size yerdekileride göktekileride musahhar kildik" yani emrinize verdik.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلَمْ تَرَوْا أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُّنِيرٍ
E lem terav ennallâhe sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve esbega aleykum niamehu zâhiraten ve bâtıneten, ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr.
LOKMAN Suresi 20. ayet
Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.
LOKMAN Suresi 20. ayet
Gafleten kurtulmak için Sabah namazinin sünneti ile farzi arasinda şu dua okunur:
"Ya hayyu ,ya kayyum, Ya zel celali vel ikram, eselüke en tuhyiye kalbi, binuri marifetike ebeden, ya Allah, ya Allah, ya Allah, Ya bediussemavati vel ardz."
Rabbim , cemaatime ve askerlerime, gafletten uzak olarak, rabbimize taat ve zikretmeyi ve zikir evradimiza devam etmeyi nasip ve müyesser kilsin.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 5 Ağustos 2016 Cuma
Original Kar © glan
RAŞiT TUNCA
BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA


FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik
ALLAH
BAYRAK

Radyo Karoglan
Foruma Misafir Olarak Gir
Forumda Neler Var


GALATASARAY
FENERBAHÇE
BEŞiKTAŞ
TRABZONSPOR
MiLLi TAKIM
ETKiNLiKLERiMiZ