MUHAMMED

Muhammed


BAYRAK

TC.Bayrak



Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı
  

Şifreniz
  





Forum İstatistikleri
Toplam Üyeler» Toplam Üyeler 27
Son Üye» Son Üye Fahriye
Toplam Konular» Toplam Konular 15,895
Toplam Yorumlar» Toplam Yorumlar 17,156

Detaylı İstatistikler Detaylı İstatistikler

DOWNLOADEN


“Downloaden Bölümümüzden BEDAVA Grafik Paketleri,E-Kitaplar ve Bedava Bilgisayar Programlarını Tek TIKLA BEDAVA indirebilirsiniz”
(Raşit Tunca)




AYET

“Yeryüzüne muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır”
ENBİYA Suresi 105


FELSEFEMiZ

“ iSLAM OKUMAK YAZMAK YADA ÇiZMEK DEĞiLDiR, Yahutta O Hadis şöyle, Bu Ayette böyle diyor Diye Papağanlıkda Değildir. islam Kuranı ve sünneti HAYATINA TATBiK edip, Onunla Yaşayabilmekdir”
(Karoglan Raşit Tunca Sözü)


Raşit Tunca Sözü

“Yüzme bilmek Denizden çıkmana fayda vermez, taaki yüzme biliyorsan, denizedee düştüysen, ellerini, kollarını, ayaklarını çırpacaksın, ve birde tutuncak dal bulacak, tutunup çıkacaksın. ilimde böyledir, bir ilmi bilmek fayda etmez, taaki, onu hayatında tatbik edesiye, Dinde böyledir, din bilmek imanını kurtarmaz, taaki, ne zaman, bildiğin öğrendiğin dinini hayatında tatbik edip, yaşadın, o zaman belki kurtulursun.”
(Karoglan Raşit Tunca Sözü)

GÜZEL SÖZ

“ Bazen Hata Yapıvermek, Doğruyu bulmanın ilk Basamağıdır.
(Başağaçlı Raşit Tunca Sözü)



İrem Derici'den "Deli Yangınım"

Söz: Günay Çoban
Beste: Emrah Karaduman
Prodüktör: Emrah Karaduman
Yönetmenler : Samet Eruzun & Ümit Şahin
Dop : Ufuk Yılmaz
Yapım Amiri : Ceyda Yeşilay
Yapım Asistanı : ahmet demir
Reji : Rümeysa Yeğin
Edıt : Berke Küçük
Color : Didem Yılmazer
Sanat Yönetmeni : Çağla Tuzci
Sanat Asistanları : Deniz Beşiroğlu & Kaan Ceylan
Kamera Firması : 7/24 Kiralık Kamera
Kamera Ekibi : Seda Koçak & Haluk Çolak & Eren Cansızoğlu
Set Ekibi : Metin Albal, Caner Dipcil
Saç & Makyaj : Ayla Şahin
Saç Makyaj Asistan : Beyza Şentürk
Hareket Yönetmeni : Zafer Tunç
Stylıng : Sıla Ceren Özyurt
Cerenalist Stylıng House
Stylıng Asistan : Şimal Kibaroğlu, Aleyna İnevi
Model : İbrahim Eray Kül
Backstage : Burcu Saral
Mekan Sorumlusu : Ahmet Ülger

"Deli Yangınım" şarkı sözleri ile

Öyle boş ki senden sonra
İçim zindan, dışım dünya
Aşk tüterken bağrımda
Güler mi hiç şu gözler?
Çok sevenler hep kaybeder
Gönül Leyla'dan da beter
Aşk yazar da kul çeker
Adına hayat derler
Ey benim deli yangınım
Duman duman sol yanım
Sanma ki bir düşmanım
Sevdim, helal ettim
Aşk rengi o gözlerin
Söyle şimdi kimlerin?
Kollarında bir hayat
Ona cennet, bana gurbet
Bu nasıl bir hikaye
Can soldu özlemekle
Sevip de gülen yok
Dünyada pişman çok
Kurban Bayramınız Mübarek Olsun V050620251959

   

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun;Bayramınız Mübarek Olsun;Kurban;Kurban Bayramı;Kurban Bayramı Kutlama E-Kart Resimleri;Kurban Bayramı;Kurban Bayramınız Mübarek Olsun;
Hacc- ı Ekber(büyük hac)

Tevbe / 3. Ayet
وَاَذَانٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْاَكْبَرِ اَنَّ اللّٰهَ بَر۪ٓيءٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ وَرَسُولُهُۜ فَاِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۜ وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ

Şu da büyük hac gününde Allah ve Rasûlü’nden bütün insanlara yapılmış bir duyurudur: Artık bundan böyle Allah’ın ve Rasûlü’nün müşriklerle hiçbir alakası kalmamıştır. Fakat ey müşrikler, eğer tevbe edip mevcut tutumunuzdan vazgeçerseniz bu elbette sizin için hayırlı olur. Yok, eğer yüz çevirirseniz bilin ki siz hiçbir şekilde Allah’a karşı koyamaz ve O’nun kudretinden kaçıp kurtulamazsınız. Rasûlüm! Kâfirlere can yakıcı bir azabı müjdele!


Hacc-ı ekber ve hacc-ı asğar ne demektir?

“Hacc-ı ekber” ifadesi Kur’ân-ı Kerîm’de, “Hacc-ı ekber gününde, Allah ve Resûlü’nden bütün insanlara bir bildiridir.” (et-Tevbe, 9/3) şeklinde geçmektedir. Bu âyetteki hacc-ı ekberin hangi anlamda olduğu konusunda farklı görüşler vardır (Kur’ân Yolu, 2/724). Genel kabul gören görüşe göre, hac mevsimi dışında Kâbe’ye yapılan ziyarete (umreye) hacc-ı asğar; hac mevsiminde yapılan ziyarete de hacc-ı ekber denir. Bayramın birinci gününe de “hacc-ı ekber” denilir (Zeylaî, Tebyîn, 2/33). Hz. Ali (r.a.), “Resûlullah’a (s.a.s.) 'el-haccü’l-ekber hangi gündür?' diye sordum; ‘Bayramın ilk günüdür.’ buyurdular.” demiştir (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 10 [3088]).
Halk arasında ve bazı kaynaklarda arefe günü veya Kurban Bayramının arefe günü arafat  gününün cumaya rastladığı dönemde yapılan hacca, “hacc-ı ekber” denildiğine dair bir anlayış vardır.

Bu sene Arafat Perşembe olduğu için  hacc-ı ekber değil.

ٱلْحَجِّ ٱلْأَكْبَرِ

Senenin Arefe günü Cuma’ya rastladığı dönemde yapılan hacca, “Hacc-ı Ekber” yani "Büyük Hac" denilir. Senenin Arefe günü Cuma günü olmayıpta  başka bir güne rastladığı dönemde yapılan hacca'da "Hacc-ı Asğar" yani  "Küçük Hac" denilir, Arefe gününden kasıt, Kurban bayramının arefesi, yani arafata çıkılan gerçek Arefe kastedilmektedir. “Hacc-ı Ekber”  Hac Görevlerinin Yapıldığı Arafat günü ve ondan sonraki  Dört Güne denilir, Yani Kurban bayramının arefesi, Kurban bayramının birinci günü,Kurban bayramının ikinci günü,Kurban bayramının üçüncü günü,Kurban bayramının dördüncü günü, Arafat'da  ve Müzdelife'de vakfe günü, tavaf  ve Sa'y etme günü ve cemerat yani Şeytan taşlama günleri buna dahildir. Çünkü Senenin Arefe günü Cuma’ya rastladığında yapılan O seneki hacca  “Hacc-ı Ekber” yani "Büyük Hac" denilir.


Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:

أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَفَ يَوْمَ النَّحْرِ بَيْنَ الْجَمَرَاتِ فِي الْحَجَّةِ الَّتِي حَجَّ فَقَالَ: أَيُّ يَوْمٍ هَذَا؟ قَالُوا: يَوْمُ النَّحْرِ. قَالَ: هَذَا يَوْمُ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ. [ رواه أبو داود وصححه الألباني في صحيح أبي داود ]

"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hac yaptığı yılın haccında cemrelerin arasında durdu ve şöyle buyurdu:

- Bugün hangi gündür?

(Sahâbe):

- Nahr (kurban bayramının birinci) günüdür, dediler.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:

- Bugün, Hacc-ı Ekber (Büyük Hac) günü'dür."

(Sünen-i Ebî Davud; hadis no: 1945. Elbânî, "Sahih-i Ebî Davud"; hadis no: 1700'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)
   

Arefe ve Bayram Günü ve Gecelerinde Yapılacak Dua ve İbadetler

Arefe günleri ve bayram geceleri, İslam dininde büyük önem taşıyan mübarek zamanlardandır. Bu özel vakitlerde yapılan ibadetler, dualar ve zikirler, Allah'ın rahmet ve mağfiretine nail olmak için önemli fırsatlardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu günlerde ibadet ve duaya ayrı bir önem verdiği birçok hadis-i şerifte belirtilmiştir.
Arefe Gününün Fazileti ve Yapılacak İbadetler

Arefe günü, Zilhicce ayının 9. günüdür ve Kurban Bayramı’ndan önceki gündür. Hac ibadetini yerine getirenler için Arafat’ta vakfe durmak en önemli farzlardan biridir. Hacı olmayanlar için de bu günün büyük bir fazileti vardır.

Arefe Günü Yapılacak İbadetler:

    Oruç Tutmak:

        Arefe günü oruç tutmak, bir yılın ve ertesi yılın günahlarının bağışlanmasına vesile olur. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
        “Arefe günü orucu, geçmiş ve gelecek bir yılın günahlarına kefaret olur.” (Müslim)

        Ancak hacı olanların arefe günü oruç tutması mekruh görülmüştür; çünkü bu günü ibadet ve dua ile geçirmeleri daha faziletlidir.

    Çokça İstiğfar ve Dua Etmek:

        Arefe günü, duaların kabul olduğu müstesna zamanlardandır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
        “Arefe gününden daha çok Allah’ın cehennemden kul azat ettiği bir gün yoktur.” (Müslim) buyurmuştur.

        Bu günde bolca “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” zikri çekilmelidir.

    Kelime-i Tevhid ve Tekbir Getirmek:

        Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar farz namazların ardından teşrik tekbirleri getirilir:
        “Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.”

Bayram Gecelerinin Fazileti ve İbadetler

Bayram geceleri (Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı’nın arife geceleri) mübarek vakitlerdendir. Bu geceleri ihya etmek büyük sevaptır.

Bayram Gecesi Yapılacak İbadetler:

    Namaz Kılmak ve Kuran Okumak:

        Bayram gecesini ibadetle geçirmek, Allah’ın rızasını kazanmaya vesiledir. Bu gecede tesbih namazı, teheccüd namazı kılınabilir ve bolca Kur’an-ı Kerim okunabilir.

    Dua ve Tövbe Etmek:

        Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
        “Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez: Recep’in ilk gecesi, Şaban’ın on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Kurban Bayramı gecesi.” (Beyhaki) buyurmuştur.

        Bu gecede tövbe-istiğfar edilmeli, salavat getirilmeli ve hayır dualar yapılmalıdır.

Bayram ve Arefe Günlerinde Okunacak Özel Dualar

Bayram ve arefe günleri, İslam dininde duaların kabul olduğu müstesna zamanlardandır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den nakledilen ve büyük âlimlerce tavsiye edilen bazı özel dualar şunlardır:

1. Arefe Günü Okunacak En Faziletli Dua

Peygamberimiz (s.a.v.), arefe günü şu duanın çokça yapılmasını tavsiye etmiştir:

    "لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ"
    "Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr."
    Anlamı: "Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’nadır. O her şeye kadirdir."

Fazileti:

    Bu zikir, arefe günü en faziletli dualardan biridir.

    Hadis-i şerifte, bu duayı çokça okuyanın günahlarının bağışlanacağı ve duasının kabul edileceği müjdelenmiştir.

2. Bayram Gecelerinde Okunacak Dua

Bayram geceleri, duaların reddedilmediği mübarek vakitlerdendir. İbn Abbas (r.a.)’dan rivayetle, Peygamberimiz (s.a.v.) bayram geceleri şu duayı çokça okurdu:

    "اللَّهُمَّ اجْعَلْنَا فِيهِ مِنَ الْعَائِدِينَ، وَاغْفِرْ لَنَا يَا غَفَّارُ"
    "Allâhümme’c’alnâ fîhi mine’l-âidîn, vağfir lenâ yâ Gaffâr."
    Anlamı: "Allah’ım, bizi bu bayramda (günahlardan) dönenlerden eyle. Bizi bağışla ey çok bağışlayan!"

Fazileti:

    Bu dua, bayram gecesi günahlardan tövbe etmek ve Allah’ın affına nail olmak için okunur.

3. Arefe Günü Okunacak Kabul Dua (En Meşhur Arefe Duası)

Hz. Ali (r.a.)’dan rivayetle, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) arefe günü şu duayı okurdu:

    "سُبْحَانَ الَّذِي فِي السَّمَاءِ عَرْشُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْأَرْضِ حُكْمُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْقَبْرِ قَضَاؤُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْبَحْرِ سَبِيلُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي النَّارِ سُلْطَانُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْجَنَّةِ رَحْمَتُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْقِيَامَةِ عَدْلُهُ، سُبْحَانَ اللَّهِ عَلَى مَا أَعْطَى، سُبْحَانَ اللَّهِ عَلَى مَا ابْتَلَى، سُبْحَانَ اللَّهِ عَلَى مَا قَضَى، سُبْحَانَ الرَّءُوفِ الرَّحِيمِ"
    "Sübhânellezî fi’s-semâi arşuhû, sübhânellezî fi’l-ardı hukmuhû, sübhânellezî fi’l-kabri kazâuhû, sübhânellezî fi’l-bahri sebîluhû, sübhânellezî fi’n-nâri sultânuhû, sübhânellezî fi’l-cenneti rahmetuhû, sübhânellezî fi’l-kıyâmeti adluhû, sübhânallâhi alâ mâ a’tâ, sübhânallâhi alâ mâ-btelâ, sübhânallâhi alâ mâ kazâ, sübhâne’r-Raûfi’r-Rahîm."

Anlamı:
"Arşı gökte olan Allah her türlü eksiklikten uzaktır. Hükmü yerde geçen Allah her türlü noksandan münezzehtir. Kabirde kazası geçerli olan Allah her türlü kusurdan beridir. Denizde yolu olan Allah her türlü ayıptan uzaktır. Ateşte saltanatı olan Allah her türlü eksiklikten münezzehtir. Cennette rahmeti olan Allah her türlü noksandan beridir. Kıyamette adaleti tecelli eden Allah her türlü kusurdan uzaktır. Verdiği nimetlerle tüm eksikliklerden münezzeh olan Allah’ım! İmtihan ettiği şeylerle her türlü ayıptan uzak olan Allah’ım! Hükmettiği şeylerle her türlü noksandan münezzeh olan Allah’ım! Ey çok şefkatli ve merhametli olan Allah’ım! Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim."

Fazileti:

    Bu dua, arefe günü Allah’ın büyüklüğünü zikretmek ve O’nun rahmetini celbetmek için okunur.

4. Bayram Sabahı Okunacak Dua

Bayram sabahı, müminlerin birbirleriyle bayramlaştığı ve sevinçlerini paylaştığı bir vakittir. Bu günde şu dua okunabilir:

    "تَقَبَّلَ اللَّهُ مِنَّا وَمِنْكُمْ، وَأَحَالَ اللَّهُ عَلَيْنَا وَعَلَيْكُمْ بِكُلِّ خَيْرٍ"
    "Tekabbelallâhu minnâ ve minküm ve ehâlellâhu aleynâ ve aleyküm bi-küllî hayr."
    Anlamı: "Allah bizden ve sizden kabul etsin. Allah bize ve size her türlü hayırla ihsanda bulunsun."

Fazileti:

    Bu dua, bayramlaşma esnasında okunur ve karşılıklı hayır dileklerini içerir.

5. İmam Gazâlî’den Tavsiye Edilen Bayram Duası

İmam Gazâlî (rh.a.), "İhyâu Ulûmi’d-Dîn" adlı eserinde bayram geceleri için şu duayı tavsiye etmiştir:

    "اللَّهُمَّ أَظْلَمَتِ الدُّنْيَا وَأَشْرَقَتِ الْآخِرَةُ، فَاجْعَلْنَا مِنْ أَهْلِ النُّورِ يَوْمَ لَا ظَلَامَ وَلَا لَيْلَ"
    "Allâhümme ezlemeti’d-dünyâ ve eşrakati’l-âhırah, fe’c’alnâ min ehli’n-nûri yevme lâ zalâme ve lâ leyl."
    Anlamı: "Allah’ım! Dünya karardı, ahiret aydınlandı. Bizi, ne karanlığın ne de gecenin olmadığı (kıyamet) gününde nurlu kimselerden eyle!"

Sonuç

Arefe ve bayram günleri, duaların kabul olduğu, ibadetlerin kat kat sevap kazandırdığı özel zamanlardır. Bu mübarek vakitlerde Peygamberimiz (s.a.v.)’den nakledilen duaları okumak, büyük âlimlerin tavsiyelerine uymak ve bu günleri Allah’a yakınlaşmak için değerlendirmek en güzel ibadetlerdendir.

Kaynaklar:

    Tirmizî, Daavât

    İbn Mâce, Duâ

    İhyâu Ulûmi’d-Dîn (İmam Gazâlî)

    Riyâzü’s-Sâlihîn

Bu duaları ihlasla okuyarak, arefe ve bayramın bereketinden en güzel şekilde istifade edebiliriz. Hayırlı bayramlar!

    Sadaka Vermek ve Bayram Sevincini Paylaşmak:

        Bayram gecesi ve gününde sadaka vermek, fakirleri sevindirmek sünnettir. Aile fertleriyle ve mümin kardeşlerle bayramlaşmak, muhabbeti artırır.

Bayram Günü Yapılacak Sünnetler:

    Erken kalkıp gusül almak.

    Misvak kullanmak, güzel koku sürünmek.

    Temiz ve yeni elbiseler giymek.

    Bayram namazına yürüyerek gitmek ve tekbir getirmek.

    Namazdan sonra müminlerle bayramlaşmak, helalleşmek.

    Akrabaları ziyaret etmek, hasta ve yetimleri görmek.

Sonuç

Arefe günleri ve bayram geceleri, Allah’ın rahmetinin coştuğu, duaların kabul olduğu ve ibadetlerin kat kat sevap kazandırdığı müstesna zamanlardır. Bu vakitleri oruç, namaz, zikir, dua ve sadaka ile değerlendirmek, müminler için büyük bir kazançtır.

“Şüphesiz Allah, kendisine tövbe edenleri, temizlenenleri ve kendisine yönelenleri sever.” (Bakara, 222)

Bu mübarek günleri en güzel şekilde değerlendirmek temennisiyle…

Kaynaklar:

    Sahih-i Müslim, İbn Mâce, Tirmizî

    Riyâzü’s-Sâlihîn

    İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn (İmam Gazâlî)


Bayram ile İlgili Hadisler


Bayram ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) bayram hakkındaki bazı hadis ve sözleri...

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin bayram ile ilgili hadis-i şerifleri.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurur:
“Ramazan ve Kurban Bayramı gecesini sevâbını Allah’tan umarrak ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü gündde ölmez.” (İbn Mâce, Sıyam, 68)


Hz. Âişe radıyallahu anh anlatıyor:

“Yanımda ensarın cariyelerinden iki küçük kız Buâs gününe dair (ensarı öven ve düşmanlarını yeren sözlerden oluşan) şarkılar söylüyorlardı. Bu iki küçük kız şarkıcı da değillerdi. Bu esnada Ebûbekir yanıma girdi ve ‘Resûlullah’ın evinde şeytan işi çalgılar ha!’ dedi. Bu olay bayram günü yaşanmıştı. Resûlullah bunun üzerine, ‘Ebûbekir! Her toplumun bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır.’ buyurdu.” (Müslim, Îdeyn, 16; B952 Buhârî, Îdeyn, 3)


Enes bin Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:

“Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde halkın eğlence ile geçirdiği iki gün vardı. Hz. Peygamber: ‘Bu iki gün(ün özelliği) nedir?’ diye sordu. ‘Câhiliye döneminde o günlerde eğlenirdik.’ dediler. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: ‘Şüphesiz Allah sizin için o günleri onlardan daha hayırlı olan Kurban ve Fıtır (Ramazan) bayramlarıyla değiştirdi.’” (Ebû Dâvûd, Salât, 239)


Berâ bin Âzib radıyallahu anh anlatıyor:

“Hz. Peygamber’in hutbe verirken şöyle buyurduğunu işittim: ‘Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Böyle yapanlar, sünnetimize uygun davranmış olur.’” (Buhârî, Îdeyn, 3)

İbn Ezher’in azatlı kölesi Ebû Ubeyd (radıyallahu anh) anlatıyor:

“Ömer b. Hattâb ile birlikte bir bayram geçirdim. Ömer geldi, namazı kıldırdı. Sonra cemaate dönerek bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: ‘Resûlullah şu iki günde oruç tutmanızı yasakladı: Biri, Ramazan orucunuzu bitirip de bayram ettiğiniz gün, diğeri de kurbanlarınızı kesip etini yediğiniz gündür.’” (Müslim, Sıyâm, 138; Buhârî, Savm, 66)


Ebû Hüreyre’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan, oruca başladığınız gün; Ramazan Bayramı, orucu bitirdiğiniz gün; Kurban Bayramı da kurban kestiğiniz gündür.” (Tirmizî, Savm, 11)


Bayram Günlerinin Adabı

1) Bayram Namazının Vucubiyeti

(1) Amre bin Revaha (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Bayram namazlarında her izar (elbise) sahibi kimsenin musallaya çıkması vacibdir!”

Ahmed bin Hanbel Müsned 27082, Ebu Nuym el-Hilye 7/163, Tayalisi 1622, Beyhaki 3/306, Albânî Sahihu’l-Cami’ 7105

(2) Ümmi Atiye (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinde evlenmemiş kızları, hayızlı genç kadınları ve perde ehli kadınları musallaya çıkarmamızı bize emrederdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Hayızlı kadınlar namazdan uzak durur, hayır ve Müslümanların dualarını müşahede eder onlara iştirak ederler.”

Ben:

Ya Rasulallah! Herhangi birimizin cilbabı olmayabiliyor? dedim.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Din kardeşi, kendinin cilbabından (elbisesinden) birini ona giydirsin!”

Müslim 890/12, Buhari 936, Ebu Davud 1136, Nesei 1557, İbni Mace 1307, Darimi 1/377, Ahmed bin Hanbel Müsned 5/84, 85

(3) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kızlarına ve eşlerine bayram namazlarında musallaya çıkmalarını emrederdi.”

Ahmed bin Hanbel Müsned 2054, Tayalisi 1622, İbni Ebi Şeybe 2/87/1, Albânî Sahihu’l-Cami’ 4888

(4) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Bir Ramazan veya Kurban Bayramı günü ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber musallaya çıktım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram namazını kıldırdı sonra hutbe okudu...”

Buhari 932, Müslim 884/2, Humeydi 476, Ebu Davud 1142, Nesei 1568, Tirmizi 537, İbni Mace 1273

2) Bayram Namazının Vakti

(5) Yezid bin Humeyr Er-Rahabiy (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabından, Abdullah bin Busr (Radiyallahu Anh) insanlarla birlikte Ramazan veya Kurban Bayramı günü musallaya çıktı. İmamın bayram namazını geciktirmesini reddederek şöyle dedi:

Şüphesiz ki, bizler şu saatte bayram namazını bitirmiştik. Bu namazı bitirme vakti kerahet vaktinin geçtiği ve nafile namaz kılmanın mubah olduğu zamandır.”

Ebu Davud 1135, İbni Mace 1317, Hâkim 1/295, Beyhaki 2/282, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/101

3) Bayram Namazı İçin Ezan ve Kamet Yoktur!

(6) Cabir bin Semure (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile her iki bayram namazını ezansız ve kametsiz olarak sadece bir kere veya iki kere kılmadım birçok defa kıldım.”

Müslim 887/7, Ebu Davud 1148, Tirmizi 532, İbni Ebi Şeybe 2/74/1, Begavi 1100, Ahmed bin Hanbel Müsned 5/91, 98, İbni Hibban 2819

(7) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Bayram günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber namazda hazır bulundum. Hutbeden önce ezansız ve kametsiz olarak namaza başladı.”

Müslim 885/4, Ebu Davud 1141, Nesei 1574, Darimi 1/375, İbni Huzeyme 2/356, Beyhaki 3/296, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/318

4) Bayram Namazı Hutbeden Öncedir

(8) Bera bin Azib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i hutbe okurken işittim şöyle buyurdu:

“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmamızdır. Sonra dönüp kurban kesmemizdir. Herkim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiş olur.”

Buhari 914, Müslim 1961/7, Nesei 1562, İbni Hibban 5907, Ebu Davud 2800, Ahmed bin Hanbel Müsned 18507

(9) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kurban ve Ramazan Bayramında önce namazı kıldırır sonra namazın ardından hutbe irad ederdi.”

Buhari 920, İbni Hibban 2826, Ahmed bin Hanbel Müsned 5667, İbni Huzeyme 1443

(10) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ebu Bekir ve Ömer (Radiyallahu Anhuma) bayram namazlarının ikisini de hutbeden önce kıldırıyorlardı.”

Buhari 922, Müslim 888/8, Nesei 1563, Tirmizi 531, İbni Mace 1276

5) Bayram Namazının İki Rekât Oluşu

(11) Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“(Akşam namazı hariç) yolculuk namazı iki rekâttır; Ramazan ve Kurban Bayramı namazları iki rekâttır; Nebiniz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in diliyle noksansız tamamdır!”

Nesei 1419, İbni Mace 1064, İbni Ebi Şeybe 2/93/1, İbni Huzeyme 1425, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/37, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 638

(12) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü musallaya çıktı, iki rekât (bayram) namazını kıldırdı. Ondan önce ve sonra başka namaz kılmadı! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında Bilal da vardı.”

Buhari 944, Müslim 884/13, Ebu Davud 1159, Nesei 1586, Tirmizi 537, Darimi 1/376, İbni Mace 1291

6) Bayram Namazlarında Sütre

(13) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Ramazan ve Kurban Bayramı günleri musallada Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in önüne bir harbe sütre yapılır sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona doğru namaz kılardı.”

Buhari 930, Müslim 501/245, Ebu Avane 2/48, Ebu Davud 687, Nesei 746, İbni Mace 1305

7) Bayram Namazının Tekbirleri

(14) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Ramazan bayramında tekbir (getirmek) birinci rekâtte yedi, ikinci rekâtte beş keredir. Kıraat her iki rekâtte de tekbirlerden sonradır.”

Ebu Davud 1151, İbni Mace 1278, İbnu’l-Carud 262, Darekutni 2/48, Beyhaki 3/285, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/180, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/108

(15) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan ve Kurban Bayramı namazlarında rüku tekbirleri dışında birinci rakette yedi, ikinci rakette beş kere tekbir alırdı.”

Ebu Davud 1149-1150, İbni Mace 1280

(16) Âtâ (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) bayram namazının ilk rekâtında iftitah tekbiri ile yedi tekbir alırdı. Diğerinde rüku tekbiriyle altı tekbir alırdı. O tekbirlerin hepsi de kıraatten önce idi.”

İbni Ebi Şeybe, Firyabi Ahkamu’l-İdeyn 1/136, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/111

8) Bayram Namazının Kıraati

(17) Semure (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram namazlarında ‘Sebbihisme Rabbike’l-Ağla’ ve ‘Hel Etâke Hadîsu’l-Gaşiye’ ayetleriyle başlayan Sureleri okuyordu.”

Ahmed bin Hanbel Müsned 5/7, İbni Ebi Şeybe 2/81/3, Beyhaki 3/294, Tabarani Mucemu’l-Kebir 6774, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 644

(18) Ebi Vakidu’l-Leysî (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) bana Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bayram günlerinde bayram namazında ne okuduğunu sordu.

Ona:

“İkterabeti’s-Sâatu Venşekka’l-Kamer” ve “Kâf” Surelerini okurdu dedim.”

Müslim 891/15, Malik 1/180, Ebu Davud 1154, Nesei 1566, Tirmizi 534, İbni Mace 1282

9) Bayram Namazında Hutbe

(19) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bayram günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile namazda beraberdim. Hutbe okumadan önce ezansız ve kametsiz namaza başladı. Sonra Bilal’e yaslanarak ayaküstü durup Allah’a karşı takvalı olmayı emir, O’na itaatli olmaya teşvik ederek halka vaaz ve nasihatte bulundu. Sonra kadınların olduğu yere geldi. Onlara da vaaz ve nasihat etti ve şöyle buyurdu:

“Sadaka verin! Muhakkak ki, siz kadınların çoğu cehennem kütüğüdür!”

Kadınların en hayırlılarından yanakları kırmızı olan bir kadın ayağa kalkıp:

Ya Rasulallah! Niçin dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Kuşkusuz ki, siz halinizden çok şikâyet eder, kocalarınızın ihsanına karşı nankörlük edersiniz!”

Bunun üzerine kadınlar kendi ziynet eşyalarını tasadduk etmeye (Yani sadaka vermeye) başladılar. Bilal’in elbisesinin içine küpelerini ve yüzüklerini atıyorlardı.”

Müslim 885/4, Darekutni 2/47/16, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/314, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/99

(20) Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kurban ve Ramazan Bayramı günlerinde musallaya çıkardı. Orada önce namazla başlardı. Namazı kıldırıp selamı verince cemaat namaz kıldığı yerde otururken ayağa kalkar ve onlara yönünü dönerdi. Şayet kendisinin bir müfreze gönderme ihtiyacı olursa bunu insanlara söylerdi. Veya başka bir şeye ihtiyacı olursa onu insanlara emrederdi. Hutbesinde şöyle buyururdu:

“Sadaka verin! Sadaka verin! Sadaka verin!”

Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

En çok sadaka verenler de kadınlar olurdu. Ondan sonra musalladan eve dönerdi. İnsanlar hep böyle amel etmeye devam ettiler. Derken Mervan bin Hakem, Medine’ye vali oldu. Ben Mervan ile yan yana yürüyerek çıktım ve musallaya geldik. Musallaya vardığımızda baktım ki, Kesir bin Salt oraya çamur ve kerpiçten bir minber yapmış. Derken Mervan’ın eli benim elimi çekiyor. O beni minbere doğru ben de onu namaza doğru çekiyordum. Bu durumu görünce ona:

İşe namaz ile başlama nerede kaldı? dedim. Mervan:

Hayır, öyle değil, ey Ebu Saîd! Senin o bildiğin terk olundu dedi. Ben de:

Hiç de öyle değil, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, benim bildiğimden daha hayırlı bir şey yapamazsınız dedim. Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) bu sözünü üç kere söyledikten sonra dönüp gitmiştir.”

Müslim 889/9, Buhari 918, Nesei 1575

(21) Abdullah bin es-Sâib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber bayram namazında hazır bulundum. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram namazını bitirince şöyle buyurdu:

“Biz şimdi hutbe okuyacağız, hutbede hazır olmak isteyen otursun. Kim de gitmek isterse o gidebilir.”

Ebu Davud 1155, Nesei 1570, İbni Mace 1290

10) Bayram Gününün Adabı

(22) Nafi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) Ramazan Bayramı günü musallaya gitmeden önce gusül abdesti alırdı.”

Malik 1/177/2, Abdurrezzak 5753, İbni Ebi Şeybe 2/86/3, Begavi 2/167

(23) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Şüphesiz ki, ben Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı için gusül abdesti alırım.”

Abdurrezzak 5756, İbni Ebi Şeybe 2/86/4

(24) İbni Bureyde babasından rivayet ederek şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü bir şey yemeden namaza çıkmazdı. Kurban Bayramı günü ise evine dönene kadar bir şey yemezdi.”

İbnu’l-Munzir Evsad 2106, İbni Huzeyme 1426, İbni Mace 1756, İbni Hibban 2812, Tirmizi 542, Hâkim 1088

(25) Cabir bin Semure (Radiyallahu Anh) den şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü bayram namazına gitmeden önce mutlaka birkaç tane hurma yerdi.”

Tabarani Mucemu’l-Kebir 2039, İbni Hibban 2814, Hakim 1089, Albânî Sahihu’l-Cami’ 4865

(26) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) den şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram günü bayram namazına herhangi bir yoldan çıktığı vakit yolunu değiştirerek o yoldan başka bir yoldan evine dönerdi.”

Tirmizi 541, Ebu Davud 1156, Hakim 1/296, İbni Mace 1299

(27) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram günü namaza çıktığı vakit dönüşte gittiği yola muhalefet eder başka yoldan dönerdi.”

Buhari 941, Albânî İrva 637

(28) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle haber verdi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü evinden çıktığı andan musallaya gelinceye kadar tekbir getirirdi.”

Darekutni 2/44/ Hakim 1105 Beyhaki 3/298

(29) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) Ramazan ve Kurban Bayramı günü musallaya giderken oraya varıncaya kadar tekbir getirir ve onu açıktan söylerdi. Sonra orada imam gelinceye kadar tekbir getirmeye devam ederdi.”

İbni Ebi Şeybe 2/70/1, Darekutni 2/45/8, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 650

(30) Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Teşrik günlerinin tekbirleri şu sözlerle sabittir. O teşrik günlerinde şöyle tekbir getiriyordu:

Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, La İlahe İllallahu Vallahu Ekber, Allah-u Ekber, Velillahilhamd.”

İbni Ebi Şeybe 2/73-74, Beyhaki 3/315, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/125

(31) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) Arefe Günü sabah namazından sonra teşrik günlerinin son günü ikindi namazına kadar tekbir getirirdi. Son günün ikindi namazının akabinde de yine tekbir getirirdi.”

İbni Ebi Şeybe 2/72/1, Beyhaki 3/314, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/125

(32) Abdullah ibni Ömer ve Ebu Hureyre (Radiyallahu Anhum) Teşrik günlerinde Zilhicce ayının 10, 11, 12 ve 13’cü günleri Pazar yerlerine gider, tekbir getirirlerdi. İnsanlar da onların tekbirlerine iştirak ederek tekbir getirirlerdi.”

Buhari 926

11) Bayram ve Cuma Aynı Güne Denk Gelirse Ne Yapılır?

(33) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Bu gününüzde iki bayram birleşti. Dileyen kimse için bayram namazı, Cuma namazına bedel olarak yeter. Fakat biz Cuma’yı da kılacağız inşallah.”

Ebu Davud 1073, İbni Mace 1311, 1312, Hakim 1064, Albânî Sahihu’l-Cami 4365

12) Kurbanın Namazdan Önce Kesilmesinin Nehyi

(34) Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Herkim bayram namazından önce kurbanını kesti ise onu tekrar etsin!”

Bunun üzerine bir adam ayağa kalktı ve:

Bu gün et yemek arzulanan bir gündür dedi. Sonra komşularının fakirliğinden ve ihtiyaçlarından bahsetti. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adamın sözlerini doğrular gibiydi. O adam:

Benim yanımda et için kesilecek iki koyundan daha sevgili yaşına girmemiş bir oğlak var dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de ona oğlağı kurban etmesi için izin verdi. Enes (Radiyallahu Anh):

Ben bu ruhsat ondan başkaları için de geçerli mi? bilmiyorum! dedi.

Buhari 916, Müslim 1962/10, Nesei 4408, İbni Mace 3151, Beyhaki 9/277, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/113

(35) Bera bin Âzib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i hutbe okurken işittim şöyle buyuruyordu:

“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmamızdır. Sonra dönüp kurban kesmemizdir. Herkim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiş olur.”

Buhari 914, Müslim 1961/7, Nesei 1562, İbni Hibban 5907, Ebu Davud 2800, Ahmed bin Hanbel Müsned 18507

(36) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kurbanlığını musallada keserdi.”

Buhari 939, Ebu Davud 2811, Nesei 1588, 4378, İbni Mace 3161

13) Bayram Günlerinde Oruç Tutmanın Nehyi

(37) Ebu Ubeyd şöyle dedi:

“Ben, Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) ile beraber bayram namazında hazır bulundum.

Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) hutbede şöyle dedi:

Bu iki bayram günleri varya Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu günlerde oruç tutmayı nehyetti! Birincisi oruçtan çıktığınız Ramazan Bayramınızın günü, diğeriyse kestiğiniz kurbanlarınızın etinden yediğiniz gündür.”

Buhari 1853, Müslim 1137/138, Malik 1/178, Ebu Davud 2416, Tirmizi 771, İbni Mace 1722, Beyhaki 4/297

(38) Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü oruç tutmayı yasakladı!”

Buhari 1854, Müslim 1138/141, Ebu Davud 2417, Tirmizi 772, İbni Mace 1721

Bayram Günlerinde Yapılması Gereken Şeyler

1) Bayram namaz için gusül abdesti almak müstehaptır.

2) Ramazan Bayramında namaza bir şeyler yiyerek çıkmak, Kurban Bayramında ise kurbanını kesinceye kadar bir şeyler yememek sünnettir.

3) Namaza giderken yürüyerek gitmek ve kullanılan yolu eve dönüşte değiştirmek sünnettir.

4) Namaz kılınan yere giderken yüksek sesle tekbir getirmek sünnettir.

5) Kurban Bayramının teşrik günlerinde teşrik tekbirleri getirmek müstehaptır. Bu vakitler Arefe Günü sabah namazıyla başlar, bayramın son günü ikindi namazı sonrasına kadar devam eder.

6) Bayram günlerinde oruç tutmak yasaktır!

7) Bayram günü önce namaz kılınır, sonra hutbe okunur. Hutbeyi dinlemek vacip değildir.

8) Bayram namazının vakti, sabahki kerahet vaktinin çıkmasıyla başlar.

9) Namazın mescidde değil de musallada yani açık arazide kılınması sünnettir. Ama imkân yoksa mescidde de kılınabilir.

10) Namaza, kadınlar ve çocuklar katılması vaciptir!

11) Bayram namazı için ezan ve kamet okunmaz!

12) Bayram namazı iki rekâttır. Bayram namazından önce ve sonra başka namaz kılınmaz!

13) Bayram namazında birinci rekâtte 7 ve ikinci rekâtte 5 olmak üzere toplam 12 tekbir alınır. Tekbirlerin hepsi de rekâtlerin evvelinde yani kıraatten öncedir.

14) Bayram namazlarının kıraatinde Fatiha Suresinden sonra birinci rekâtte A’lâ, ikinci rekâtte Ğâşiye veya birinci rekâtte Kamer, ikinci rekâtte Kâf Sureleri okunur.

15) Bayram ve Cuma aynı güne denk gelirse, dileyen kişi Cuma namazını kılmayabilir.


Bu makale, arefe ve bayram günlerinin faziletlerini ve bu zamanlarda yapılması gereken ibadetleri özetlemektedir. Daha detaylı bilgi için hadis kaynaklarına ve fıkıh kitaplarına müracaat edilebilir.


Resim Kaynak:

Freepik Pikaso

Karoglan Raşit Tunca Makalesi

Raşit Tunca ve DeepSeek

Schrems, 05.06.2025
Kurbanlık hayvanı keserken

Kurbanlığı kesilecek yere sürükleyerek çekmek, birini ötekinin gözü önünde kesmek mekruhtur.

Sual: Kurbanlık hayvan kesilirken nelere dikkat etmelidir, dinimizin bu husustaki emir ve tavsiyeleri nelerdir?

Cevap: Kurbanlık hayvanı kesilecek yere sürükleyerek çekmek, bıçakları hayvanı yatırdıktan sonra bilemek ve birini ötekinin gözü önünde kesmek mekruhtur. Eğer mümkünse önce diz boyu çukur kazılır. Kurbanın gözleri tülbentle bağlanır. Kıbleye dönük olarak sol yanı üzerine yatırılır. Boğazı çukurun kenarına getirilir. İki ön ve bir arka ayakları, uçlarından bir araya bağlanır. Üç kerre bayram tekbiri okunur. Sonra, Bismillahi Allahü ekber diyerek, deveden başka hayvanın boğazının herhangi bir yerinden kesilir. Bismillahi derken, 'h' harfini belli etmek lazımdır. Belli edince Allahü teâlânın ismi olduğunu düşünmek lazım olmaz. Belli edilmezse, Allahü teâlânın ismini söylediğini düşünmek lazımdır. Bunu da düşünmezse, hayvan, leş olur, yemesi helal olmaz. Bunun için, her zaman Allah teâlâ değil, Allahü teâlâ demeye alışmalıdır.

Hayvanın boğazında meri denilen yemek borusu, hulkum denilen hava borusu ve evdac denilen iki yanda birer kan damarı vardır. Bu dört borudan üçü bir anda kesilmelidir. Kesenin de kıbleye karşı dönmesi sünnettir.

Hayvan soğumaya başlamadan, yani çırpınması durmadan ensesini de kesmek mekruhtur. Yalnız ensesinden kesmek ise haramdır. Hayvan tamamen ölüp çırpınması durmadan, kafasını koparmak ve derisini yüzmeye başlamak da mekruhtur.

Kesmesini bilenin kendi kesmesi müstehaptır. Kadının kesmesi de caizdir. Bilmeyenin, vekiline kestirmesi ve kesilirken yanında bulunup, En'âm suresinin yüzaltmışikinci “İnne salâtî” ayetini “lâ şerîke leh”e kadar okuması müstehaptır.

Sual: Kurban için bir danaya ortak olarak girenler, hayvanı kestikten sonra, bunun etini göz kararı ile bölüşebilirler mi?

Cevap: Faiz olmaması için, eti tartarak, müsavi, eşit ağırlıkta olarak paylaşmaları lazımdır. Tartmadan bölüşüp helalleşmek caiz olmaz. Çünkü helalleşmek, hediye vermekte olur. Taksimi mümkün olan bir şeyde ortak olanların hisselerini ayırmadan önce hiç kimseye hediye etmeleri caiz değildir. Altı kişiye et ile birlikte deri veya bacak da verilirse tartmadan paylaşmaları caiz olur. Başının da, derisi gibi olduğu Hindiyye ve Mecmû'a-i Zühdîyyede yazılıdır.

Osman Ünlü
Sual: Terviye günü diye ne zamana denir ve bu günde neler yapılmaktadır?

Cevap: Zilhicce ayının sekizinci gününe, Terviye günü denir. Arefe günündenden önceki gündür. Hacıların sabah namazını kıldıktan sonra, topluca Mekke'den Minâ'ya doğru hareket ettikleri gündür.

Bu güne Terviye denmesinin sebebi, hacca gidenler umumiyetle bu günde susuz bir sahayı geçmeye hazırlık olmak üzere hayvanlarını bol bol suladıkları ve zemzem suyundan çokça içip kandıkları ve yanlarına gerektiği kadar su aldıkları ve böylece Minâ'ya hareket ettikleri veya Terviye diye adlandırılmasının sebebi, hacılar o günde develeri suya kandırdıkları yani suladıkları içindir. Hadis-i şerifte; (Bir Müslüman, Terviye günü oruç tutarsa ve günah söz söylemezse, Allahü teâlâ, onu elbette Cennete sokar) buyuruldu.

Terviye günü sabah namazından sonra, hacıların, Arafat'a gitmek için Mekke'den çıkmalarının haccın sünnetlerinden olduğu, İbn-i Âbidînde yazılıdır.

Sual: Ramazan ayında olduğu gibi, hac ve kurban ibadetlerini yerine getirirken de Zilhicce ayının hilalini görmek gerekir mi?

Cevap: Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:

“Ramazan ayının birinci gününü anlamakta takvimlere güvenilmemelidir, buyurdular. Çünkü oruç, gökte yeni ayı görmekle farz olur. Peygamber efendimiz; (Hilali görünce oruca başlayınız!) buyurdu. Hâlbuki hilalin doğması, görmekle değil, hesapladır ve hesap sahih olup, hilal, hesabın bildirdiği gecede doğar. Fakat, o gece görülmeyip, bir gece sonra görülebilir ve oruca, hilalin doğduğu gece değil, görüldüğü gece başlamak lazımdır. Çünkü İslamiyet böyle emir buyurmuştur.”

Gökte, ramazan hilalini aramak, bir ibadettir. Görülüyor ki, ramazanın başlangıcını önceden haber vermek, İslamiyeti bilmemek alametidir. Kurban Bayramı'nın birinci günü de, Zilhicce ayının hilalini görmekle anlaşılır. Zilhicce ayının dokuzuncu Arefe günü, hesapla, takvimle anlaşılan gün veya bundan bir gün sonra olur. Bundan bir gün önce Arafât'a çıkanların hacları sahih olmuyor.

Sual: Namaz kılmakta olana, Kur’ân-ı kerim okuyana ve Cuma günü camide hutbe okuyan hocaya selam verilebilir mi?

Cevap: Namaz kılmakta olana, Kur’ân-ı kerim okuyana ve Cuma günü hatip efendiye hutbe okurken, bunlar bu hâlde iken selam verilmez.

Osman Ünlü
Arefe günü ve teşrik tekbirleri

Arefe; Zilhicce ayının dokuzuncu günü, Kurban Bayramı'ndan önceki güne verilen isimdir.

Sual: Arefe diye hangi güne denir ve bu günün önemi, özelliği, fazileti nedir?

Cevap: Arefe; Zilhicce ayının dokuzuncu günü, Kurban Bayramı'ndan önceki güne verilen isimdir. Başka günlere Arefe denmez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Arefe gününe hürmet ediniz! Çünkü Arefe, Allahü teâlânın kıymet verdiği bir gündür.)

(Arefe günü bin İhlas okuyanın bütün günahları affolur ve her duası kabul olur. Hepsini Besmele ile okumalıdır.)

(Arefe gecesi ibadet edenler, Cehennemden azad olur.)

(Arefe günü oruç tutanların, iki senelik günahları affolur. Biri, geçmiş senenin, diğeri, gelecek senenin günahıdır.)

Arefe günü Allahü teâlâ, Arafât'ta vakfe yapan hacılardan razı olur ve meleklere karşı övünerek;

(Bunlar ne isterler ki işlerini bırakıp burada toplandılar) buyurduğu, İmam-ı Müslimin naklettiği hadis-i şerifte bildirilmektedir.

Haccın farzlarından biri de Arefe günü Arafât'ta öğle ve ikindi namazlarından sonra bir miktar vakfeye durmaktır. Arefe günü veya gecesi Arafât'ta bulunmayanın veya Arafât'tan geçmeyen hacı olamayacağı, İbn-i Âbidîn ve Mevkûfât kitaplarında bildirilmektedir.

Peygamber Efendimiz, meşhur 'Veda Hutbesi'ni Arafat'ta okudu. Âdem aleyhisselam ile Havva validemiz yeryüzüne indirilince Arafat'ta buluştular. Bir rivayette buraya bu yüzden buluşup, tanışmak manasına Arafat denmiştir.

Sual: Teşrik tekbirleri ne zaman başlamakta ve hangi vakte kadar devam etmektedir?

Cevap: İmâmeyne göre, Arefe günü, yani Kurban Bayramından önceki gün sabah namazından, dördüncü günü ikindi namazına kadar, yirmiüç vakitte hacıların ve hacca gitmeyenlerin, erkek kadın herkesin, cemaat ile kılsın, yalnız kılsın, farz namazda veya bu bayramdaki farzlardan birini, yine bu bayram günlerinden birinde kaza edince, selam verir vermez, 'Allahümme entesselam...' demeden, bir kerre Tekbîr-i teşrîk okuması vaciptir.

“Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallah. Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd” denir.

Cuma namazlarından sonra da okunur. Bayram namazından sonra okumak müstehaptır. Cenaze namazından sonra okunmaz. Camiden çıkdıktan veya konuştuktan sonra okumak lazım değildir. İmam, tekbiri unutursa, cemaat terk etmez. Erkekler yüksek sesle okuyabilir.

Osman Ünlü Hoca
Halîlullah Olmanın Sırrı: Fedakârlık ve Kurban Şuuru

Allah'ın (c.c) halili, dostu olmanın sırrı nedir? Hz. İbrahim'i (a.s) bu müstesnâ mevkie eriştiren 3 husus nedir? Hz. İbrahim'i (a.s) evlât imtihanında nasıl bir duruş sergiledi? Hazret-i İbrahim’in fedâkârlığının bereketi ve İbrahimce kurban şuuru...

Hazret-i İbrahim, «Halîlullah / Allâh’ın Halîli, dostu» olma şerefine mazhar olan tek peygamberdir. Onu, bu müstesnâ mevkie eriştiren de; gönle taht kuran üç husustan, can, mal ve evlâttan, huzur ve teslîmiyet içinde fedâkârlık edebilmesi olmuştur.

İlk imtihan candan oldu.

İbrahim -aleyhisselâm-, kavminin şenliğe gittiği bir gün, puthâneye gidip putları kırmıştı. Daha önce de putlar aleyhinde konuştuğu için, kendisini yakalayıp sorgulayacaklarını ve cezalandırmak isteyeceklerini biliyordu. Bu tehlikeli hareketi, her şeyi göze alarak yapmıştı.

Gerçekten de onu kavmin önüne getirip sorguladılar. O da bunu fırsat bilerek, putların acziyetini, konuşamamalarını, kendilerine zarar veren bir insana mânî olamamalarını onlara itiraf ettirmiş oldu. Canı pahasına muazzam bir tebliğde bulunmuş oldu.

Bu acziyet itirafına rağmen, İbrahim -aleyhisselâm-’ı yakarak cezalandırmaya karar verdiler. Devâsâ bir ateş yaktılar. Nemrut’un emriyle, onu mancınıkla bu ateşe attılar. Allah yolunda canından geçmiş olan, yanmayı göze almış olan Hazret-i İbrahim, bu esnada meleklerden gelen yardım tekliflerini;

“Ateşi ancak yakan söndürür!” diyerek reddetti;

“Allah bana yeter!” dedi. Huzur içinde şehâdete yürüdü.

Lâkin Allah Teâlâ, ateşi gülzâr eyledi. Böylece putperest kavme bir kere daha, gittikleri yolun bâtıl olduğunu göstermiş oldu.

Hazret-i Mevlânâ der ki:

“Sende İbrahimlik varsa korkma. Ateş İbrahimleri tanır, yakmaz…”

Sırada mal imtihanı vardı.

Hazret-i İbrahim, koyun sürülerine sahip olmuştu. Mal imtihanı için yanına beşer sûretinde Cebrâil -aleyhisselâm- geldi ve ondan bu koyunları istedi. Hazret-i İbrahim, Allâh’ı zikretmesi karşılığında hepsini ona vereceğini söyledi. Yani malı, hakkı tebliğ yolunda bir malzeme olarak değerlendirdi.

Cebrail -aleyhisselâm-; kendisini tanıtıp bunun bir imtihan olduğunu belirttikten sonra, Hazret-i İbrahim, bu malları yine de geri almadı, Allah yolunda vakfetti.

Son imtihan evlât imtihanıydı.

EVLÂT İMTİHANI

Hazret-i İbrahim; hak dîni tebliğ ediyor, ancak ona neredeyse kimse îmân etmiyordu. Sadece yeğeni Lût ve kavminden pek az kişi ona inanmıştı. Nesil endişesiyle Hakk’a ilticâ etti;

“–Yâ Rabbî, bana sâlih evlâtlar lutfet!” (es-Sâffât, 100) diye yalvardı. Âyet-i kerîmede niyâzının kabulü şöyle ifade edildi:

“İşte o zaman, Biz ona (İbrahim’e) halîm bir oğul (İsmail’i) müjdeledik.” (es-Sâffât, 101)

Cenâb-ı Hak, bir rüya ile Hazret-i İbrahim’e evlâdını kurban etmesini işaret etti. Rüyanın üç kere tekrarlanmasıyla, Hazret-i İbrahim bunun bir emr-i ilâhî olduğunu iyice anladı. Zira peygamberlerin rüyaları da vahiydir.

Bu muazzam kurban emrini oğluna da anlattı. O da büyük bir teslîmiyet içinde kabul etti. Âyet-i kerîmede şöyle beyan buyurulur:

“(İsmail,) babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince (babası);

«–Yavrucuğum, rüyada seni kurban ettiğimi görüyorum; bir düşün, (buna) ne dersin?» dedi.

O da cevâben;

«–Babacığım, sen emrolunduğun şeyi yap! İnşâallah beni sabredenlerden bulursun!» dedi.” (es-Sâffât, 102)

Daha önce can ve malını Hak yolunda fedâ eden Hazret-i İbrahim, evlâdını da fedâ etmeye hazırdı. Çünkü Cenâb-ı Hakk’a olan muhabbeti, evlâdına olan muhabbetten öndeydi.

Lâkin Cenâb-ı Hakk’ın murâdı, onun evlâdını kesmesi değildi, fedâ edebilecek derecede kalbini, «muhabbetullah»tan gayrı sevgilerden tasfiye etmesiydi. Bu sebeple, İsmail -aleyhisselâm- yerine, gökten bir koç indirildi ve kurban edildi.

Âyet-i kerîmede şöyle anlatılır:

“Her ikisi de teslim olup, (İbrahim) onu alnı üzerine yatırınca;

«–Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin. Biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok ağır (çok zor) bir imtihandır.» diye seslendik.” (es-Sâffât, 103-106)

“Biz oğluna bedel, ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık;

«–İbrahim’e selâm!» dedik. (İşte) Biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü O, bizim mü’min kullarımızdandı.” (es-Sâffât, 107-111)

Hazret-i İbrahim; can, mal ve evlât imtihanlarını geçerek Halîlullah oldu.

FEDÂKÂRLIĞIN BEREKETİ

Âyet-i kerîmede geçtiği üzere; Hazret-i İbrahim’in âhirzaman ümmeti arasında da nâmı büyük oldu:

Bugün ümmet-i Muhammed, her namazın sonunda meâli şu ifadeler olan salât ile duâ etmektedir:

“Allâh’ım! İbrahim’e ve âline rahmet ettiğin gibi Muhammed’e ve âline de rahmet et. Şüphesiz Sen, övülmeye lâyık ve yücesin.

Allâh’ım! İbrahim’e ve âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammed’e ve âline de hayır ve bereket ihsân et. Şüphesiz Sen, övülmeye lâyık ve yücesin!” (Bkz. Buhârî, Deavât, 32; Tirmizî, Vitir, 20; İbn-i Mâce, İkâme, 25)

İsmail -aleyhisselâm- da küçük yaşta büyük bir teslîmiyet ve sabır imtihanı verdi. Babasıyla beraber bu iki peygamberin sulbünden, neslinden Hazret-i Fahr-i Âlem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- geldi. Yani Habîbullâh’ın / Allâh’ın sevgilisi olan Âhirzaman Nebî’sinin ataları, bu büyük fedâkârlığı gösteren peygamberler oldu.

Sırf bu iki husûsa baktığımızda, fedâkârlığın Allah katında ne büyük bir semeresi olduğunu görürüz.

Hac ve kurban bayramı da bu büyük hâdisenin hâtıralarını kıyâmete kadar taşımaktadır.

Hacdaki şeytan taşlama ibâdetimiz; Hazret-i İbrahim, Hazret-i İsmail ve Hacer Vâlidemiz’in, Hak yolundaki fedâkârlığı baltalamak isteyen şeytanı taşlamalarını temsil eder. Bizler sadece eûzü çekmekle ve hacdaki temsilî taş atmakla kalmamalı, hayatımızın her safhasında, şeytanın vesveselerini taşlamalıyız. Yani onun vesvese ve iğvâlarına kulak tıkayarak, onu uzaklaştıracak feyiz ve rûhâniyet dolu zikir, ibâdet ve fedâkârlıklara yönelmeliyiz.

Kurban bayramı da, fedâkârlığın ehemmiyetini ifade eden bir başka hakikattir.

Dînimizde senede iki bayram lutfedilmiştir:

    Ramazan Bayramı, takvâ ile yaşanan bir ayın sonunda ikrâm edilir. Ramazan, bir kulluk tâlîmi, bayram da onun şehâdetnâmesidir. Bunun ömre teşmili, kulluk içinde bir ömrün sonunda, hüsn-i hâtime içinde bir son nefes bayramına erişebilmektir.

    Kurban Bayramı da, Allah için yapılan fedâkârlıkların kulu Hakk’a yaklaştıracağını, O’na dostlukta mesafe kazandıracağını temsil eder.

Bayramlar tatil günleri değil; bu hakikatleri tefekkür ederek içtimâîleşmek, başta anne-baba ve akrabalar olmak üzere, komşu, eş ve dostun hatırlarını sormak, serviler âlemini yani kabirleri ziyaret etmek, bilhassa da kimsesizleri, fakirleri ve yoksulları, ikramlarla sevindirmek için bahşedilmiş günlerdir.

Hakikaten, dünya ve içindekiler değersizdir. Onun yegâne değeri, kulu Allâh’a yaklaştırmada vasıta olabildiği kadardır.

Hâfız-ı Şîrâzî der ki:

“Ömrü ve malı dost yolunda fedâ etmedik! Yazıklar olsun! Aşk yolunda bu kadarcık da bir fedâkârlık bizden çıkmıyor!”

Mevlânâ Hazretleri de benzer şekilde şöyle der:

“Altın ne oluyor, can ne oluyor… İnci mercan da nedir yüce bir sevgiye harcanmadıktan, yüce sevgiliye fedâ edilmedikten sonra?!.”

Sahâbî işte bu gerçeği anlamıştı. Can, mal ve evlât, ev-bark, memleket sevgisi, bütün bunlar Allah ve Rasûlü’nün yolunda, Allah Rasûlü ile âhirette beraber olabilmek aşkına fedâ olmalıydı.

İşte bu şuurla, sahâbî; Afrika’ya, Kayravan’a, Semerkant’a ve Çin’e giderken hiç endişe etmedi. Memleketini, evini-barkını terk etmekten dolayı bir üzüntü duymadı. Yolculuklarında başına gelebilecek tehlikeler için de, korku ve endişeye kapılmadı. Onlar fedâkârlığın lezzeti ile her türlü zorluğu yendiler. İslâm nimeti ve Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e sahâbî olma lutfunun şükrünü edâ etme gayretinde oldular.

Biz de ancak fedâkârlıkta bulunarak, Allâh’ın rızâsına erişebiliriz, dostluğunda mesafe katedebiliriz. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şefâatine de ancak, O’nun dîni yolunda fedâkârlık ederek nâil olabiliriz.

Hadîs-i şerifte buyurulur:

“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

Bu müjdeye inşâallah nâil olabilecek bir fedâkârlık yaşamamız lâzımdır.

İslam ve İhsan
Yanlışlıkla Arefe Günü Kurban Kesilirse Ne Olur?

Bir günün bayram olduğuna hükmolunarak bayram namazı kılınıp kurbanlar kesilir, daha sonra da o günün Arefe olduğu anlaşılırsa, kılınan namaz ve kesilen kurbanın durumu ne olur?

Belli bir günün bayram olduğuna hükmolunur, insanlar da bu doğrultuda bayram namazlarını kılarak kurbanlarını keserler ve daha sonra, bayram olarak ilan edilen günün aslında arefe günü olduğu anlaşılırsa, bu durumda, kılınan namazlar geçerlidir ve kesilen kurbanlarla da kurban ibadeti yerine getirilmiş sayılır. (Zeylâî, Tebyinü’l-Hakâik, c. VI, s. 4; İbn Âbidîn, Reddu’l-Muhtar, c. VI, s. 219-220.)

Kaynak: Dr. Recep Özdirek, Kurban İbadeti, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

RAŞiT TUNCA

BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA
Raşit Tunca

FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik

BOARD KISAYOLLARI

ALLAH

Allah



BAYRAK

TC.Bayrak



WEB-TUNCA


Radyo Karoglan

Foruma Misafir Olarak Gir


Forumda Neler Var


Karoglan-Raşit Tunca - Dini - islami - Dini Resim - FIKIH - Kuran - Sünnet - Tasavvuf - BAYRAK - Milli - Eğlence - PNG - JPEG - GIF - WebButtons - Vaaz - Sohbet - Siyeri Nebi - Evliyalar - Güzel Sözler - Atatürk - Karoglan Hoca - Dini Bilgi - Radyo index - Sanal Dergi




GALATASARAY

G A L A T A S A R A Y


FENERBAHÇE


F E N E R B A H C E


BEŞiKTAŞ

B E Ş i K T A Ş


TRABZONSPOR

T R A B Z O N S P O R


MiLLi TAKIM

M i L L i T A K I M


ETKiNLiKLERiMiZ


“Peygamberimiz Buyurdular ki Birbirinize Temiz ağız ile Dua edin. Bizde Sayfamızı ziyaret edenlerin ve bu bölümü ziyaret edenlerin kendilerinin Ruhaniyetine, geçmişlerinin Ruhuna Yasin Okuyup hediye ediyoruz Tıkla, ya sende oku yada okunmuş Yasinlerden Nasibini Al”
(Raşit Tunca)



MEVLANA'DAN

“ Kula Bela Gelmez Hak Yazmadıkca, Hak Bela Yazmaz Kul Azmadıkca, Hak intikamını, Kulunun Eliyle Alır da, Bilmiyenler Kul Yaptı Sanır."
(Hz. Mevlana)