12-20-2024, 01:47 AM
(This post was last modified: 12-20-2024, 02:34 AM by RasitTunca.)
Peygamberimizin: Bir mecliste oturup olumsuz şeyler konuşan kimse kalkmadan önce Bu duayı Okursa konuşurken yaptığı hataları affolunur dediği dua
Peygamberimiz (asm), "Bir mecliste gürültü çıkarıp olumsuz şeyler konuşan kişi kalkmadan önce 'Sübhanekellahümme ve bihamdike lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbü ileyk.' derse, o mecliste konuştuğu şeyler affedilir." buyurmuştur. (Tirmizi, Daavat, 39)
Ebu Davud’da geçen rivayetler ise şöyledir:
“(Bir takım) kelimeler vardır ki bir kişi meclisinden kalkarken onları okuyacak olursa, o kişiden (bu mecliste sadır olan hatalar) bu kelimeler sebebiyle mutlaka affedilmiş olur. Bir kimse bu kelimeleri bir hayır ya da zikir meclisinde okursa, bu meclis bu kelimeler sebebiyle o kimse için hayırla sonuçlanmış olur. Tıpkı sayfa üzerinde mühür basılır gibi (bu meclisin sonuna da hayır mührü basılmış olur. Sözü geçen kelimeler şunlardır:)
"Sübhanekellâhümme ve bihamdike; lâ ilahe illâ ente; estağfiruke ve etûbu ileyk: Ey Allah'ım seni (noksan sıfatlardan) tenzih ederim. Senden başka (hakiki) bir ilah yoktur, senden af diliyor ve sana tövbe ediyorum." (Ebu Davud, Edeb 32)
Rasûlullah (asm) meclisten kalkmak istediği zaman (meclisin sonunda "Sübhanekellâhümme ve bihamdik, eşhedü enlâ ilahe illâ ente estağfiruke ve etûbe ileyk: Ey Allah'ım seni (şanına yakışmayan her sıfattan) tenzih ederim. Senden başka (gerçek) bir ilah olmadığına şahitlik ederim. Senden af dilerim ve sana tövbe ediyorum." derdi.
Bir gün Rasûlullah (asm.) meclisinden kalkarken bu kelimeleri okuyunca orada bulunan) bir adam:
- Ey Allah'ın Rasulü, sen (bugün) daha önce söylemediğin bir söz söylüyorsun (bu sözü niçin söylüyorsun?) dedi de:
(Rasûlullah) (asm)
- “Mecliste (geçen süre içerisinde orada bulunanlardan sadır) olan hataları örter (de onun için bunları söylüyorum)." buyurdu. (Ebu Davud, Edeb 32)
Bu konuyla ilgili hadis-i şeriflerde sözü geçen duaların, bir meclisten kalkarken okunması halinde, okuyan kimsenin o mecliste işlediği küçük günahlara kefaret olacağı ifade edilmektedir.
Bu mevzuda Hz. Ali'den rivayet edilen bir hadis-i şerif de şu mealdedir:
"Her kim (ahirette) sevabının büyük ölçülerle ölçülebilecek kadar çok olmasını isterse, meclisin sonunda:
Sübhane rabbike rabbil izzeti amme yesifûn ve selâmün alel mürselîn ve'l hamdü lillahi rabbil âlemin. (Senin izzet sahibi Rabbin, unların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun! Âlemlerin rabbi olan Allah'a hamdolsun.) desin." (Saffet, 37/180, 181, 182) desin. (Muhammed b. Allan, el-Fütühatü'r Rabbâniyye, VI, 170-171)
Bir Meclisten (Sohbet veya Bir Toplantıdan) Kalkınca Okunacak Dua
Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in bir meclisten kalkarken okuduğu dualar.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim bir mecliste oturur ve orada bir sürü faydasız ve mânasız sözlerle vakit öldürür de o meclisten kalkmadan önce, Sübhâneke Allahümme ve bihamdike eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyke: Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve hamdinle tesbih ederim. Senden başka bir ilâh olmadığını kesinlikle belirtirim. Senden bağışlanmamı diler ve sana tövbe ederim, derse, o mecliste yapmış olduğu hataları bağışlanır.” (Tirmizî, Daavât 39)
***
Ebû Berze radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem meclisten kalkmak istediğinde, son söz olarak şöyle dua ederlerdi:
“Sübhâneke Allahümme ve bihamdike eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyke”: “ Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve hamdinle tesbih ederim. Senden başka bir ilâh olmadığını kesinlikle belirtirim. Senden bağışlanmamı diler ve sana tövbe ederim.” Bunun üzerine bir adam:
– Ey Allah’ın Resûlü! Şüphesiz ki sen, daha önce söylemediğin bir söz söylüyorsun! dedi. Resûl-i Ekrem:
“Bu söylediğim sözler, mecliste işlenen hata ve kusurlara keffârettir” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Edeb 27)
Hadisleri Nasıl Anlmalıyız?
İnsanoğlu yaratılışı icabı başkalarıyla bir arada yaşamaya, bazı ihtiyaçlarını diğer insanlar vasıtasıyla yerine getirmeye mecburdur. Herkes, her ihtiyacını kendi üretemez. Üretilen ürünler, bütün insanların ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Bütün bunları bir nizam ve intizam içinde yapabilmek için, aralarında bir işbirliği sağlamaya, birbirleriyle konuşup anlaşmaya ihtiyaçları vardır. Ayrıca sevinçlerini ve kederlerini paylaşma gibi bir görevleri de bulunmaktadır.
Aralarında çıkan problemleri meclislerde, toplantı mekânlarında konuşarak hallederler. Bütün bunları yaparken birtakım kaide ve kurallar, edep ve terbiye prensipleri geliştirmişlerdir. Bir dine bağlı olsun veya olmasın bütün insanlar bu ihtiyaçlarını aynı şekilde gidermek zorundadırlar. Dinin ortaya koyduğu inanç, ahlâk ve hukuk prensipleri bizlere bu yönde de yol gösterir. Çünkü ilâhî dinler, insan hayatının her alanını düzenleyici temel kurallar ortaya koyar.
Özellikle İslâm dini, insanlığa gönderilen son ilâhî din olduğu için bütün dinlerden farklı olarak, kıyamete kadar geçerli olacak prensipler vaz etmiştir. Meclislerin ve bu meclislerde oturanların âdâbını düzenleyen kurallar da bu cümleden sayılır. Onun için konunun üzerinde ayrıntılarına kadar durulduğunu görmekteyiz. Bütün iyi niyetli gayretlere ve uyulması istenilen kaidelere rağmen, insanların bulunduğu yerde birtakım günahların, hata ve kusurların olabileceği ihtimâlden uzak tutulamaz. İşte bu sebeple hayatın her alanını kapsayan dua, Allah’tan af ve mağfiret dileme ve tövbe kapısına yönelme, meclislerimizde de başvurmamız gereken son tedbir olarak karşımıza çıkar.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, bu iki rivayette bizlere bir meclisten ve toplantı mahallinden kalkarken okuyacağımız duayı öğretmişlerdir. Esasen her Müslümana, tercümelerini verdiğimiz bu duanın aslını öğrenerek katıldıkları toplantıların sonunda okumaları tavsiye olunur. Tercümenin asıl metni tam yansıtamadığı ve kapsayamadığı alanların en başında duaların geldiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Hadislerden Öğrendiklerimiz
Müslümanlar, bir araya geldikleri meclislerde ve toplantılarda ellerinden geldiği ve güçleri yettiği nisbette lüzumsuz, faydasız ve anlamsız sözlerden sakınmalıdır.
Bir meclisten ve toplantı mahallinden kalkmadan önce son sözlerimiz Allah’a dua etmek olmalıdır.
Duanın en makbulü me’sûr olanlar, yani Peygamber Efendimiz’in öğrettikleridir.
Meclisten kalkmadan önce okunan me’sûr dualar, o mecliste işlenen küçük günahlara, hata ve kusurlara keffârettir.
Âişe vâlidemiz şöyle anlatıyor:
Hz. Peygamber bir yerde oturduklarında ya da namaz kıldıklarında bazı kelimeler söylerlerdi. Bir gün bu kelimeleri niçin söylediklerini sorduğumda şöyle buyurdular: "Eğer insan hayırlı şeyler söylemişse bu kelimeler kıyamete kadar onun üzerinde bir mühür gibi durur. Yok eğer kötü şeyler söylemişse bu kelimeler onun keffareti olur".
Hz. Peygamber'in söyledikleri kelimeler şunlardı:
"Sübhâneke Allâhümme ve bihamdike. Lâ ilâhe illa ente. Estağfiruke ve etûbu ileyke
(Ey Allah'ım! Hamdinle söylüyorum ki sen ortaktan münezzehsin. Senden başka ilah yoktur. Senden bağışlanma diliyorum ve tevbe ederek herşeyden sana dönüyorum)".
Hz. Peygamber son zamanlarında bir meclisten ayrılmak istediklerinde "Sübhâneke Allahümme ve bihamdike. Eşhedü en lâ ilâhe illa ente. Estağfiruke ve etûbu ileyke (Ey Allah'ım! Hamdinle söylüyorum ki sen ortaktan münezzehsin. Şehâdet ederim ki senden başka ilah yoktur.
Senden bağışlanma diliyorum ve tevbe ederek her şeyden sana dönüyorum)"derlerdi. Bir gün adamın biri "Ey Allah'ın Rasûlü! Sen daha önceleri söylemediğin bazı şeyler söylüyorsun!' dedi.
Bunun Üzerine Hz. Peygamber "Bu söylediğim kelimeler o mecliste işlenen hata ve günahların keffaretidir"buyurdular.
Hz. Peygamber "Ve etûbu ileyk (Tevbe ederek herşeyden sana dönüyorum)"kelimelerinden sonra "Amiltû sûen ve zalemtü nefsî fağfir lî, innehû lâ yağfiru'z-zünûbe illa ente (Kötülük işledim ve nefsime zulmettim. Beni bağışla! Çünkü günahları senden başka hiç kimse bağışlayamaz)"diyorlardı. Bir gün sahabiler "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu sözleri daha önce söylemiyordunuz!"dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Evet Cebrail bana gelerek "Ey Muhammed! Bu kelimeler meclisteki hataların keffaretidir' dedi"buyurdu (1).
[1] Bu ve bundan önceki iki hadis: Terğib III/72 (Sırasıyla 1- İbn Ebi'd-Dünya, Nesaî, Hâkim ve Beyhakî'den. Lafız İbn Ebi'd-Dünya ile Nesâî'ye aittir. 2- Ebu Dâvud, Ebu Berze el-Eslemî'den. 3- Nesâi, Hâkim, Taberânî -üç kitabında da muhtasar olarak-, Râfi' b. Hadîc'den. Bir önceki hadis'e ek olarak).
DUA 2
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
“Allahümme erinel hakka hakkan verzuknâ ittibâ'ahu ve erinel bâtıla bâtılan verzuknâ ictinâbehu"
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
“ Allahım! Seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve hamdinle tesbih ederim. Senden başka bir ilâh olmadığını kesinlikle belirtirim. Senden bağışlanmamı diler ve sana tövbe ederim.”Hadis-i Şerif; Ebû Dâvûd, Edeb 27
Kaynak:
Sorular ile islamiyet
Riyazüs Salihin
islam ve ihsan
Cübbeli Ahmet