Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ebu Leheb yahutta Ebu Cehil Kimdir?
#1
Oku-1 
Ebu Leheb yahutta Ebu Cehil Kimdir?

Ebu Leheb

Abdüluzza bin Abdülmuttalib (Arapça: عبد العزى بن عبد المطلب; d. 549 – ö. 624) veya bilinen adıyla Ebû Leheb (Arapça: أبو لهب), Abdülmuttalib bin Haşim'in oğlu ve İslam peygamberi Muhammed'in on iki amcasından biridir.[1] Yaşamında İslam dinine ve Muhammed'e çok şiddetli muhalif bir tavır almıştır. Kur'an'da, peygamberler dışında adı geçen nadir kişilerden biridir.

Kendisine, öfkelendiğinde yanakları kızardığı veya ateş gibi parladığı için babası tarafından Ebû Leheb (ateşin babası) lakabı verilmiştir. Asıl künyesi Ebû Utbe'dir. Kıvılcım gibi parlak olduğu rivayet edilir.

Mekke'nin ileri gelenleri arasında yer alan Ebu Leheb, İslam'dan önce Muhammed ile pek iyi anlaşır ve onu pek severdi.[2] Hatta Muhammed'in doğumundan sonra, annesinin sütü yetmediği için, bir süreliğine kendisini Ebu Leheb'in cariyesi olan Süveybe emzirmişti.[3] Ayrıca Ebu Leheb'in oğulları Utbe ve Uteybe, Muhammed'in kızları Rukiyye ve Ümmü Gülsüm ile evlendirilmişti. Ancak Ebu Leheb, İslam geldikten sonra Muhammed'e şiddetle karşı çıktı.[2]

İslam geldikten sonra Muhammed'e ve İslam dinine kin beslemeye başlayan Ebu Leheb, dine açık davet döneminde hep engel olmuştur. Rivayetlere göre Muhammed, Safâ tepesine çıkıp İslam'ı tüm Mekkelilere açıkça tebliğ ettiği zaman onun karşısında durmuş, ona kötü sözler söylemiş, taş fırlatmış ve "Kahrolası! Bizi bunun için mi buraya çağırdın?" diyerek uzaklaşmıştır.[4] Evi Muhammed'in evine yakın olduğundan, yine rivayetlere göre onun evini sık sık taşa tutar veya başkalarına taşlatır, kapısı önüne her çeşit pisliği atar, karısı Ümmü Cemil ile birlikte onun geçeceği yollara dikenler atarlardı.[4]

Amcası Ebu Talib'in ölümünden sonra Mekke'de kendisini himaye eden biri kalmayan Muhammed, bunun üzerine Taif şehrine gitti. Ancak Ebu Leheb, her yerde onu takip ederek sözlerini yalanlamaya ve ona muhalif olmaya devam etti.[4] Kendisinin ve karısının Muhammed'i aşırı rahatsız eden ve ona zorluk çıkaran bu tutumları nedeniyle, bu sıralarda Kur'an'ın 111. suresi olan Tebbet Suresi'nin inişiyle Ebu Leheb ve karısının cehennemlik olduklarını belirten ayetlerin geldiğine inanılır.

Tebbet Suresi, Kur'an'da ''yaşayan bir insan'' hakkında inmiş tek suredir. 5 ayetlik surede Ebu Leheb'e beddua edilmiş ve karısı Ümmü Cemil ile birlikte cehenneme gideceği söylenmiştir.[5][6] Sure indiğinde hayatta olan Ebu Leheb'in, bu sözleri duymuş olmasına rağmen ölümüne değin iman etmediği ve surenin inişinden yaklaşık 4-5 yıl sonra öldüğü, dolayısıyla Kur'an'ın sözünün doğrulayıcı olduğuna inanılmaktadır.[7]

Ebu Leheb, 624'de gerçekleşen Bedir Muharebesi'ne hasta olduğundan dolayı katılamamış, savaştan sonra çok ağır bir hastalıktan dolayı ölmüş, cesedi bir süre bekletilmiş ve kokuşmaya başlayınca da oğulları tarafından merasim yapılmadan, alelacele Kalib Kuyusu adında bir yere gömülmüştür.[1][4][8]

Ebû Cehil


Amr bin Hişam (Arapça: عمرو ابن هشام; 570 civarı[1] - 13 Mart 624), diğer adıyla Ebu'l-Hakem (Arapça: أبو الحكم‎) veya İslam peygamberi Muhammed'in ona koyduğu ve bilinen adıyla Ebû Cehil (Arapça: أبو جهل), Mekke'nin eski liderlerinden biridir.[2] Muhammed'e muhalefeti ve Müslümanlara karşıt olan davranışları dolayısıyla tanınmıştır.

Mahzum kabilesinin önde gelen liderlerinden biri olan Ebu Cehil, İslam öncesi Araplar arasında Ebü'l-Hakim ('Bilgelerin Babası') olarak biliniyordu. Muhammed İslam'ı tebliğ etmeye başladıktan sonra Ebu Cehil ona karşı çıktı ve sıklıkla ilk Müslümanlara fiziksel saldırılarda bulundu. Sümeyye bint Habbat ve Yasir bin Amir de dahil olmak üzere birçok Müslüman'a zulmetti. Müslümanlara yönelik acımasız işkenceleri, Muhammed'in kendisine Ebu Cehil ('Cehaletin Babası') ve Firavun el-Ümme ('Ümmetin Firavunu') unvanını vermesine neden oldu.

Medine'ye hicretin ardından Ebu Cehil, Medine'ye saldırıp Müslümanları yok etmek için büyük bir ordu topladı. 13 Mart 624'te Ebu Cehil'in Mekke tarafının komutanı olduğu Bedir Savaşı gerçekleşti. Savaşta Ebu Cehil, Muavviz bin Amr ve Muaz bin Amr tarafından ölümcül şekilde yaralandı ve Abdullah bin Mesud tarafından öldürüldü.

Hayatı
Ataları ve ailesi


Ebu Cehil, Mekke'de peygamber Muhammed'le aynı yılda 570 yılında doğdu. Babası, Hicaz'daki Mekke şehrinin hakimi olan Hişam bin Muğire idi.[3] Hişam, Kureyş kabilesinin ve Mekke'nin İslam öncesi aristokrasisinin önde gelen kabilelerinden biri olan Mahzum'a mensuptu.[4] Hişam, 'Mekke'nin efendisi' olarak biliniyordu ve onun ölüm tarihi, Kureyşliler tarafından takvimlerinin başlangıcı olarak kullanılıyordu.[5] Amr'a, annesinin Hanzala kabilesine mensup olduğunu belirten İbnü'l-Hanzaliyye de deniyordu.[6]

Haris bin Hişam ile Ayyaş bin Ebu Rebî'a'nın kardeşi[7] olan Amr, Ebu'l-Hakem (Türkçe: Bilgeliğin Babası) künyesiyle de tanınırdı, çünkü Kureyş kabilesi içinde bilge bir adam olarak kabul edilirdi. Amr yeni gelişmekte olan İslam dininin en güçlü rakiplerinden biriydi ve insanlara karşı agresif bir tutumu vardı, bu yüzden Müslümanlar onu Ebû Cehil (Türkçe: Cahilliğin Babası) künyesiyle andı. Kureyş kabilesinde Mahzûmoğullarının üyesiydi ve Mekke şehrinin[8] (Muhammed'in ordusuna teslim olmadan önceki) lideriydi.[kaynak belirtilmeli] Sahibi olduğu kervanlarla gezip yeni şehirler görmeyi severdi.
Yaşamı

Lakabı Ebu'l-Hakem (أبو الحكم) ("bilgeliğin babası") idi, çünkü o putperestler tarafından derin bilgeliğe sahip, Kureyş'in ileri gelenleri tarafından zeki ve anlayışlı bir adam olarak kabul ediliyordu ve onun görüşlerine çok güvenirlerdi. Onu meclislerinin seçkin bir üyesi olarak görürlerdi. Otuz yaşında bile Hakim bin Hazam'ın lideri olduğu Dar'un-Nedve'de düzenlenen özel toplantılara katılırdı ki bu özel toplantılara giriş yaşı kuralı en az kırktı.[kaynak belirtilmeli]

Ebu Cehil, Muhammed İslam'ı ilk duyurduğunda hemen karşı çıktı ve söylediklerini reddetti. Muhammed bu bağlamda onu Ebû Cehil (أبو جهل) ("cehaletin babası") olarak vasfetti.[kaynak belirtilmeli] Muhammed şöyle demiştir: “Ebu Cehil'e 'Ebu Hakem' diyen kişi ciddi günah işlemiştir. Bunun için Allah'tan bağışlanma dilesin.”[9]

Ebu Cehil, İslam'a ve Muhammed'e karşı savaşmaya yemin eden muhalif grupların aslanı olarak vasfedildiği için de Esad el-Ahlaf olarak da biliniyordu.[10]

Ebu Cehil Muhammed'le aynı yaştaydı. Gençliklerinde bir zamanlar, Abdullah bin Cudan et-Teymi'nin toplantısında bir araya getirilmişlerdi. Muhammed, Ebu Cehil'den daha zayıftı ve onu ittiğinde dizlerinin üzerine düştü ve dizlerinden biri yaralanarak kalıcı bir yara izi kaldı.[11]

İslam'la olan ilişkisi
Kabile ve nüfuz üstünlüğü


Buhari'ye göre Ebu Cehil, Müslümanlara karşı çeşitli derecelerde "amansız bir düşmanlık" besleyen Kureyş liderleri arasındaydı.[8]

Amr Hişam, Muhammed halka açık olarak tebliğde bulunmaya başladığında derhal karşı çıkmaya başladı. Aşağıdaki nedenlerle Muhammed'e karşı düşmanlık yapıyordu:

Ebu Cehil bir keresinde "gizlice" evinde Kur'an okuyan Muhammed'i dinlemek için gece dışarı çıktı. Mekke'nin ileri gelenlerinden Ebu Süfyan ve Ahnes bin Şurayk da aynı amaçla dışarı çıkmıştı. Her biri oturup dinleyebileceği bir yer seçti ve hiç kimse diğerinin nerede oturduğunu bilmiyordu. Böylece geceyi onu dinleyerek geçirdiler ta ki şafak vakti gelip dağılıncaya kadar. Eve dönerken karşılaştılar ve birbirlerini kınadılar ve biri diğerine şöyle dedi: 'Bir daha böyle yapma, çünkü aklı başında biri seni görürse, onun aklında şüphe uyandırırsın.' Ancak sonraki iki gün boyunca bunu yapmaya devam ettiler.[12]

Ebu Cehil daha sonra Ahnes bin Şerik'e şöyle dedi: "Statü ve asalet elde etmek için Abdümenaf ile her konuda yarıştık. Onlar insanlara yedirdi, biz de yedirdik. Onlar sadaka verdi, biz de verdik. İnsanlarla ilgileniyorlardı biz de öyle. Eşit oluncaya kadar bunları yaptık. Şimdi de diyorlar ki, 'Bizden gökten vahiy alan bir peygamber geldi' Peki biz bununla nasıl yarışabiliriz? Vallahi biz ona asla inanmayacağız ve onun mesajını asla kabul etmeyeceğiz!”

Muğire bin Şube anlatıyor: "Muhammed'i ilk tanımam şöyle olmuştur: "Mekke sokaklarının birinde Ebu Cehil'le beraber yürürken yolda Muhammed'e rastladık. Muhammed: "Ebu'l Hakem! Neden İslam'ı kabul etmiyorsun ve bana Allah'ın Resulü olarak inanmıyorsunuz? Allah ve Resulüne gel, seni Allah'a çağırıyorum" dedi. Ebu Cehil ise: "Ey Muhammed! Tanrılarımıza dil uzatmaktan ne zaman vazgeçeceksin? Yalnız senin getirdiğine şahitlik etmemizi mi istiyorsun? Biz senin vazifeni yaptığına şahitlik ediyoruz. Vallahi, söylediklerinin gerçek olduğunu bilsem elbette sana uyarım" dedi. Muhammed gidince, Ebu Cehil bana dönerek: "Onun söylediklerinin gerçek olduğunu kesinlikle biliyorum. Fakat beni men eden şey şu: "Kusayy oğulları, Hicabet bizde dediler. Peki dedik. Sikayet bizde dediler, peki dedik. Nedve bizde dediler, peki dedik. Sonra onlar yemek verdiler, biz de verdik. Sonunda bir konuda onlarla tam eşitliği sağlamışken, onlar; "Peygamber de bizden" diyorlar. Hayır! Vallahi bunu kabul edemem. [13]

Yıldırma faaliyetleri

Müslüman kaynaklarna göre Ebu Cehil, Mekkelileri Müslümanlara karşı kışkırtırdı. Müslüman olan eğer toplumsal öneme sahip bir insansa ve kendisini savunacak akrabaları varsa, onu azarlar ve aşağılayarak şöyle derdi: 'Sen, senden daha hayırlı olan babanın dinini terk ettin. Seni sefih ilan edeceğiz, aptal olarak işaretliyeceğiz ve itibarını zedeleyeceğiz.' Eğer tüccarsa, 'Mallarınızı sattırmayız, sizi dilenci durumuna düşürürüz' derdi. Eğer sosyal önemi olmayan biriyse onu döver ve insanları ona karşı kışkırtırdı.[14]Amr'dan en çok zarar gören hür insanlar, sosyal statüsü olmayan yoksullardı. Amr bu kimseleri bazen tartaklardı ve dostlarının da kendisi gibi yapmalarını isterdi.

Politeist Kureyşe ait olan köleler İslam'a geçtiklerinde ağır bir şekilde cezalandırılırlardı. Bu cezalar dövülmeyi veya kırbaçlanmayı, ardından susuz ve yemeksiz bırakılmayı içeriyordu. Amr ibn Hişam'ın, hata yapmaları durumunda kölelerinin sırtına sıklıkla ağır taşlar koyduğu söylenmiştir. Hişam, böyle bir köle olan Harise bint Mu'ammil'i, din değiştirmesi nedeniyle görme yeteneğini kaybedecek kadar dövdü. Ayrıca Ammar bin Yasir'in annesi Sümeyye bint Hayyat'a saldırdı ve onu genital bölgesinden mızraklayarak ölümcül yaralar açarak öldürdü. İslam dininin ilk kutsal şehidi bu kadındı. Ebu Cehil ayrıca Ammar'ın babası Yasir ibn Amir ve kardeşi Abdullah'a da zulmetti ve gözlerinin önünde onlara işkence ederek öldürdü. İleride Bedir Muharebesi'nde kendisini öldürecek olan Abdullah bin Mesud'u da yumraklayarak dövmüştür.[11]

Fiziki bakımdan kötü durumda olanlar, verilen cezalara dayanamayıp İslam'dan vazgeçmişlerdir. Ancak bazıları İslam'dan gerçekten vazgeçmemişlerdir ve gizlice ibadet etmişlerdir.[kaynak belirtilmeli]

Bedir Muharebesi

Bedir Muharebesi'nden önce Medine'deki Evs kabilesi lideri Sa'd bin Muaz, gayr-i müslim dostu Ümeyye bin Halef ile Mekke'yi ziyarete geldi. Bir süre sonra Amr ile karşılaşıp onunla tartışmaya girdiler ve tartışma aniden hararetlendi ve Sa'd, onu Suriye'ye giden Mekke ticaret yolunu kesmekle tehdit etti. Böylece Amr, Ümeyye'ye kendisinin Muhammed tarafından tehdit edildiğini söyledi.[8] Amr, Bedir Muharebesi'nde Muaz bin Amr ve Muavvez bin Amr isimli iki erkek kardeş tarafından savaş sırasında ölümcül şekilde yaralandı. Daha sonra Abdullah bin Mesud tarafından kafası kesilerek öldürüldü. Cesedi, kendi safında savaşanların ölüleri ile beraber, Bedir’de bulunan kör bir kuyuya atılmıştır.[15]

EDiTÖRÜN ÖNEMLi NOTU

Her ne kadar bu iki isim ayrı kimselermiş gibi anılsada ikisi aynı kimse olup tebbet suresinde ismi anılan kimse yani peygamberin amcası ebu leheb den başkası değildir Kuran da nasıl nemrut ve firavun yer aldıysa ebu cehilde kuran a tebbet suresi ile girmişdir

Kaynak ve Dipnotlar

Wikipedia





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)