Thread Rating:
  • 47 Vote(s) - 3.04 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Allahu Tealanın Doğaya Koyduğu Matematik ve Geometri Tılsımı
#1
Oku-1 


Allahu Tealanin Doğaya Koyduğu Matematik ve Geometri Tılsımı

Kâinattaki nizâm, intizam ve âhengin en önemli delillerini, bilimin en sağlam dili matematik ve geometriden elde edebiliriz. Her varlığa hususi bir şekil, biçim ve suret bahşedilmiştir. Allah'ın Musavvir (tasvir eden, şekil ve suret veren) isminin tecellisi, bir mühür gibi her varlığın üzerine matematik lisanıyla vurulmuştur. Dikkatli bir gözle baktığımızda, her seviyede bu ölçü ve nizâmı görebilir, bu âhengin hikmetlerini tefekkür edebiliriz.

Sayılara dâir yorumların bazılarının sübjektif olduğu belirtilse de -mübalağaya kaçmamak şartıyla- sayıların kâinata ait bazı ipuçlarını, kadere ait bazı işaretleri gizlemesi mümkündür. Ancak nümeroloji adı altında bunu sırlı ilimler hâline çevirdikten sonra, büyücülük ve falcılık başta bazı aşırı yorumlarla, dinin meşru gördüğü sınırlarının ötesine geçirmenin mahzurları unutulmamalıdır. Ehl-i Sünnet âlimlerinin geneli, Eski Mısır, Babil ve Eski Yunan'da oldukça yaygın olan nümerolojiye ait aşırılıklara dikkatleri çekmişlerdir.

Evet, kâinat başıboş değildir. Yaratılışta muhakkak bir ilim, kudret ve ölçü vardır. Kâinatta hiçbir şey tesadüf ve rastlantılara dayanmadığına göre, matematiğin mantığına uygun bir düzene sahiptir. Fakat sayılarla alâkalı çeşitli analitik ve sentetik çalışmalar yaparak, bunların kâinattaki işleyişin hakikatini, gerçek mahiyetine ve mutlak doğruluğuna hükmederek çözdüğünü söylemek aşırı bir iddia olur. Belki bazı izler, işaretler elde edilse de, bunların yorumlanması şahsın sahip olduğu birikimle ve mânâ âlemlerine vukufiyetiyle sınırlı kalmaktadır. Matematiğin sırlı dünyasına ait rakamların her birinin verdiği ilhamlar, tabiatı okuma ve mânâlandırmaya, yaratılışın güzelliğini görmeye vesile çeşitli açılımlara zemin hazırlayacak; rakamlar, meşru sınırlar içinde yorumlandığında -kısmen sübjektif bile olsa- yaratılışa ait bazı küllî ölçüleri idrake kapı aralayacaktır. Bu tip işaretler sadece İslâmiyet için değil, diğer semâvî dinler başta olmak üzere, başka inançlar için de geçerlidir.

Beş ve on üzerindeki plân

5 ve 10 sayıları birçok kültürde büyük bir ehemmiyete sahiptir. Dinî bir sembol olan beş köşeli yıldız (pentagram), formların mükemmelliğiyle bir münasebet içinde görülmüştür. Bazı mistik anlayışlarda beş sayısı, varlığa ölçülendirilmiş bir biçim verilmesinde sınırdır.

Beş sayısı, yaratmadaki üretkenliği, doğurganlığı, çeşitliliği ve paylaşımı temsil eden anahtar bir sayıdır. İnsanda, bunu, beş fizikî duyumuzda (görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma) görebiliriz.

Parmaklarımızın adedi boşuna değil!

şekil 1-2Sağ ve sol eşleriyle (dualleri) birlikte, iki elimizin beşer parmağı, kendi bütüncül sistem mantığı içinde kâinatı ve onun yaratılışında kullanılan sayı sistemlerini temsil eder. Yaratılışta İlâhî irade ile ortaya konan bu sayılardaki prensipleri anlamak, kâinatımızı anlamak demektir. Bu bilgiyi her gün ellerimizin içinde taşırız; ellerimiz vücudumuzun en kabiliyetli ve yapılışları bakımından en üretken ve estetik kısmıdır; her türlü sanat, ürün, yenilik, icraat ellerimizden çıkar. Serçe parmağı altta, başparmak üstte olacak şekilde parmaklarımızı germeden elimizi hafif açtığımızda, aşağıdan yukarıya doğru parmak uçlarını birleştirdiğimizde bir spiral çizilir (Şekil-1). 10 parmağımız ve 2 elimiz doldurmak için boş bir kap (boşluk veya sıfır) meydana getirir (Şekil-2).

El veya ayak parmağı olan neredeyse bütün kurbağalar, sürüngenler ve memelilerin, bu uzuvları beşer parmağa sahip olacak şekilde genel bir şemaya sahiptir. Hiçbir zaman beşten fazla parmak yoktur. Ancak her grubun içinde, bazı parmaklar azaltılarak bir, iki, üç veya dört parmaklı değişik canlılar da yaratılmış ve o canlının ihtiyacına uygun tasarruflarda bulunulmuştur. Zîrâ Allah (celle celâluhu) kendi koyduğu prensiplerle kendini sınırlamaz; yaratışında canlının ihtiyacını gözetir.

Beş sayısı, Fibonacci sayısıdır: 5 = 2 + 3; dualitenin sembolü olan iki sayısı ile varlığın sembolü olan üç sayısını birleştirir. Ayrıca, Bir'in (vahidiyetin yani Allah'ın) ve canlıları yaratmada kullandığı dört sebebin (toprak, hava, su ve ateş) bir araya getirildiği bir sayıdır (5 = 4 + 1). Beşgenler ve pentagramlar canlı tabiat içerisinde, bilhassa bitkilerde en karakteristik rakamdır. Çiçeklerin çanak ve taç yapraklarında, tohum veya meyve keselerinde, yaprakların şekillerinde sıklıkla görülür. Hayvanlar âleminde de radyal (ışınlar şeklinde) simetri gösteren bilhassa denizyıldızları, yılan yıldızları, denizkestaneleri ve bazı sölenterlerin kollarında beş veya katları şeklinde dallanmalar görülür.

Pentagram ve formun mükemmelliği

Düzgün beşgen, beş kenarlı muntazam bir yapıdır. Beşgenin köşe noktalarını birleştirerek, 'pentagram' olarak bilinen bir yıldız şekli ana hatlarıyla çizilir. Bir pentagramın içerisindeki üçgenlerin her birisi, iki eşit kenara sahiptir ve bu kenarlar, üçüncü kenar ile Altın Oran ve Fibonacci Serisi ile bağlantılıdır. Pentagram, Fi Sayısı (1,6180339…) ve Altın Oran'ın görünür hâle gelmiş bir versiyonudur. Bu yıldız, yaratılıştaki mükemmelliği veciz bir şekilde temsil eder. Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) ismi de aslında beşgen bir yıldız şeklindedir (Şekil-3).



şekil 4Pisagor Üçgeni

Pentagonun içerisindeki 10 adet dik açılı üçgenin kenarları 3 : 4 : 5 birim uzunluklarına uyar. Bu 3 : 4 : 5 Üçgeni, Pisagor Üçgeni olarak bilinir ve bitki biçimlerinde sıklıkla bulunur. Üçgenin her bir büyük (veya küçük) bölümü, Fi Oranı ile münasebettedir. Beş kenarlı bir piramit olarak katlandığı zaman, tepe noktasının sonsuzluğa uzandığını hayal edebiliriz. (Şekil-4)

Silâhlı kuvvetler

Pentagram sistemli olarak hem Doğu, hem de Batı'nın silâhlı kuvvetlerinde bir sembol olarak kullanılmaktadır. Modern ordularda, bir dizi beş köşeli yıldız, üniformaların üzerinde sergilenir. Bu tarz yıldızlar, aynı zamanda uçak ve tank gibi askerî makinelerin üzerinde de görünür. Beşgen, 16, 17, ve 18. yüzyıllar boyunca, büyük kalelerin (Şekil-5) tasarımında da kullanılmıştır. Bugün de Pentagon'un askerî ana karargâhının dizaynında görülebilir. (Şekil-6)



İdeolojilerde ve dinî sembollerde yıldız

Başarının ve yükselmenin sembolü olarak (askerî üniformalarda takılan her bir yıldızla makamın bir derece yükselmesi veya ilkokul talebelerinin yıldızlı pekiyiler alması gibi) görülen yıldız, ideolojilerin sembolü olarak 60 kadar devletin bayrağında kullanılmaktadır. Meselâ, orak ve çekiçle kullanıldığında, Komünizm'e işaret eder; hilâl şeklindeki ay ile kullanıldığında İslâm'a işaret eder. (Şekil-7)



10 sayısı

Neoplatoncu Süryani filozof Iamblichus (245–325) bütün kâinatın 10'lu bir düzen üzerine yaratıldığını söyler. On rakamı Pisagorcuların en büyük biat yeminiydi. Pisagor, sayılar bilgisini ve onların mistik mânâlarını Mısırlılardan almıştı. Nümerolojinin Batı'daki gelişimi, esas olarak, "Sayılar bilimi, İlâhî güçler bilimi demektir." diyen Pisagor'la başlamıştır. Pisagor'a göre, kâinat sayılar üzerine kurulmuş bir sistemdir; kâinattaki âhenk sayıların bir uyumudur. Piramitler, Tevrat'ta da bahsi geçen Büyük Tufan'dan önce, Atlantis'ten gelenler tarafından inşa edilmişti. Bir taban üzerine oturan dört üçgenden yapılmış olan piramitlerin tabanları dörtgendi. Hava, su, toprak ve ateş şeklinde ifade edilen hayatın temelindeki dört unsuru temsil eden her bir yüz, birinci yüz olan taban ile beraber beş olur ve bu beş yaratmanın dualitesiyle bir ânda iki misline çıkar ve 10 olur.

İki elin parmaklarının toplam sayısının 10 olması da tamlığı ve mükemmelliği göstermektedir. Hz. Musa'ya (as) gelen on emrin de bu sembolizmle alâkası vardır. İslâm akidesi açısından mahzurlu olsa da (çünkü Allah Teâlâ yaratmasında aracıdan münezzehtir), bazı Müslwüman filozoflar da Eski Yunan'ın tesiriyle olsa gerek, Allah'tan sadır olan ezelî on akıl (ukul-i aşere) ve dokuz nefis kabul etmişlerdir.

Aşere-i Mübeşşere'nin (dünyada iken Cennet'le müjdelenen 10 kişi) her birini bugün inceleme imkânımız olsaydı, belki de 10 ayrı ana fıtrat ve mizaçta kişiler olmaları dolayısıyla onların bütün insanlığı temsil ettiğini görecektik. Birçok gül, 10 katlı bir simetriye sahiptir. Gül; üretim, saflık ve kalble birlikte düşünülen bir semboldür.

Üçgenlerin dört sıra hâlinde dizilmesiyle elde edilen tetrakitsler, Eski Yunanlılar tarafından, bütün varlıkları temsil eden mükemmel formlar olarak düşünülmekteydi. Onlara göre 10, bütün sayılar içerisinde en mukaddes sayı idi. İlk sayıların (1, 2, 3, 4) toplamı 10 yaptığı için özellikle önemli görülmüştür. 10 sayısı, parçalarının toplamından çok daha büyük bir bütündür. Kâinatın ve hayatın bir sistemle organize edildiği, onlara birer gaye kazandırıldığı bütün prototipik örnek sayıları (0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9) kucaklamaktadır. Pisagor, 10 sayısını hem tamamlama, hem de yeni başlangıçların sayısı olarak görmüştür. 10 sayısı, bizi rakamların sonsuzluğuna götürür; çünkü diğer bir rakamın yanına geldiğinde her bir sıfır, o rakamı on misli büyüterek sonsuzluğa götürür. İslâm'da ve başka inanç sistemlerinde 10 rakamı aynı mânâda kullanılarak, sonsuzluğa ait bir sembol olarak yer almaktadır.

Ondalık sayı sisteminin parçası olarak sıfır "hiçbir şey" veya "boş ve değersiz" mânâsına gelmez. Bize çok kavramını ve 9'un ötesini sayma imkânı verdiği için, 10'lar, 100'ler ve 1000'ler.. olarak pozisyon aldığı zaman, 0 (sıfır) bir değere sahiptir. Arapçada sıfır bir nokta ile temsil edilerek, sonsuzluğu gösterir. Lâtin rakamlarında ise, yaratılmış her şeyi içerisinde barındıran bir daire olarak ifade edilir. 10'a ulaşabilmek için sıfıra ihtiyaç vardır ve 10 bizim bütün parmaklarımızı içine alır, bu bir tesadüf değil, bir ipucudur. Zamanın, devridâim şeklinde sonsuzluğa akmasını en iyi "0" ifade eder; çünkü onun ötesine geçemeyiz, sayı saydığımızda her zaman ona geri döneriz. Sayıların tabiatlarında, doğru ve çizgi şeklinden ziyade daire şeklinde bir dönüş vardır. Üçgen, kare, beşgen ve altıgenlerin hepsinin bir daire içine girmesi gibi, 10 rakamı da 01'in tersi olması bakımından, 10'da devir tamamlanır. Bir sayıyı 10'la çarpmak, o sayıyı daha üst bir seviyeye çıkarır; ancak 10'un gücü değişmeden kalır.

Bugünün digital dünyası da tamamen sıfır ve birler üzerine inşa edilmiştir. Her türle ses, görüntü ve bilgi "0" ve "1" rakamlarıyla sanal dünyaya çıkmaktadır. Kütüphanecilikte kitapların tasnifinde kullanılan Dewey 10'luk Sistemi, 1876'da Melvill Dewey tarafından icat edilmiştir.

Bir daire içerisindeki beşgeni ikiye katlayarak ongenin meydana gelmesinde (10 = 1 x 2 x 5) vahdet, dualite ve mükemmelliği temsil eden her üç sayı da kullanılmıştır. İnsanın anne karnında kalış süresi 280 gün yani 10 aydır. Kadınların yumurta üretimiyle beraber, temizlik ve âdet günleri 28 gün sürer, Kamerî aylar genellikle 28 gündür. Bu yüzden Kamerî hesapla hamilelik süresi 10 aydır; halk arasında yaygın bir ifade olan "dokuz ay on gün" Milâdi takvimledir. Gördüğümüz gibi hiçbir şey, hesapsız, ölçüsüz ve başıboş değil!


Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)