MUHAMMED

Muhammed


BAYRAK

TC.Bayrak



Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı
  

Şifreniz
  





Forum İstatistikleri
Toplam Üyeler» Toplam Üyeler 27
Son Üye» Son Üye Fahriye
Toplam Konular» Toplam Konular 15,316
Toplam Yorumlar» Toplam Yorumlar 16,512

Detaylı İstatistikler Detaylı İstatistikler

DOWNLOADEN


“Downloaden Bölümümüzden BEDAVA Grafik Paketleri,E-Kitaplar ve Bedava Bilgisayar Programlarını Tek TIKLA BEDAVA indirebilirsiniz”
(Raşit Tunca)




AYET

“Yeryüzüne muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır”
ENBİYA Suresi 105


FELSEFEMiZ

“ iSLAM OKUMAK YAZMAK YADA ÇiZMEK DEĞiLDiR, Yahutta O Hadis şöyle, Bu Ayette böyle diyor Diye Papağanlıkda Değildir. islam Kuranı ve sünneti HAYATINA TATBiK edip, Onunla Yaşayabilmekdir”
(Karoglan Raşit Tunca Sözü)


Raşit Tunca Sözü

“Yüzme bilmek Denizden çıkmana fayda vermez, taaki yüzme biliyorsan, denizedee düştüysen, ellerini, kollarını, ayaklarını çırpacaksın, ve birde tutuncak dal bulacak, tutunup çıkacaksın. ilimde böyledir, bir ilmi bilmek fayda etmez, taaki, onu hayatında tatbik edesiye, Dinde böyledir, din bilmek imanını kurtarmaz, taaki, ne zaman, bildiğin öğrendiğin dinini hayatında tatbik edip, yaşadın, o zaman belki kurtulursun.”
(Karoglan Raşit Tunca Sözü)

GÜZEL SÖZ

“ Bazen Hata Yapıvermek, Doğruyu bulmanın ilk Basamağıdır.
(Başağaçlı Raşit Tunca Sözü)



[attachment=47402]

Ünlü Ünsüz Benzeşmesi

Ünsüz Benzeşmesi

Yumuşak ünsüz harflerden c,d,g ile başlayan ekler, sert ünsüz harfle biten bir

kelimeye ulandıkları zaman, ekin başındaki yumuşak ünsüz harf sertleşir ve bu

benzeşmeye “ünsüz benzeşmesi” veya “ünsüz harflerin sertleşmesi” denir .Ünsüz

birleşmesinde

    c—ç,
    d—t,
    g—k  olarak kelime içinde yerlerini alırlar.

Şimdi örneklerle konuyu biraz daha açalım.Kırmızı ile işaretlenen harfler mavi

ile işaretlenen harflerle yer değiştirmesiyle  ünsüz benzeşmesi meydan geldiğini

görebilirsiniz.

    Kadayıfcı——> Kadayıfçı
    Susgun ——->Suskun
    Yurtda ——–>Yurtta
    Balıkcı ——–>Balıkçı
    Ağaçda ——->Ağaçtan
    Aşcı————>Aşçı
    Coşgun ——->Coşkun
    Allahdan—–> Allah’tan
    Kitapcı ——–>Kitapçı
    Atgı————->Atkı
    Çalışgan——>Çalışkan
    Kısgaç———>Kıskaç
    Kesgin———>Keskin
    Kitapda——–>Kitapta
    Şaşgın———>Şaşkın
    Simitci———>Simitçi
    Yurtdan——–>Yurttan
    Kebapcı——->Kebapçı
    Etcil————->Etçil
    Tarafdar——->Taraftar
    Sınıfca———>Sınıfça
    Çocukca——->Çocukça
    Arapca———>Arapça
    Üçde ———–>Üçte
    Çorapcı ——->Çorapçı
    Sabahcı ——->Sabahçı
    Dolapda ——->Dolapta
    Taşgın ———>Taşkın
    Dostdur———>Dosttur
    Gözlükcü——->Gözlükçü
    Yapışgan——–>Yapışkan
    Üretgen———>Üretken
    Hafifdir———–>Hafiftir

Bunun yanında ünsüz birleşmesi aşağıda ki  durumlarda aranmazlar.

    Bileşik sözcüklerde,
    Terimlerde,
    Yabancı dillerden dilimize geçmiş olan sözcüklerin göv­delerinde

Bu durumlara örneklerin bir kısmı aşağıda verilmiştir.

    Akciğer,
    İçgüdü,
    Dikdörtgen;
    Üçgen;
    İstikbal,
    İşgal

Türkçede ünsüzler (sessiz harfler) sert ve yumuşak olmak üzere iki gruba

ayrılır.

Sert ünsüzler

    ç,
    f,
    h,
    k,
    p,
    s,
    ş ,
    t’dir.

Bu harf grubunu öğrencilerin ezberlemesini kolaylaştırmak için “f ı s t ı k ç ı

ş a h a p” ifadesi üretilmiştir.

Yumuşak ünsüzler

    Yukarıda verilen harflerin dışında kalan tüm harfler ise yumuşak

ünsüzlerdir.

Yumuşak ünsüzle biten kelimelere c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek

getirildiğinde ekin bu ilk ünsüzü yumuşak olarak kalır.

    Kardeş,
    Sürgün,
    Yaygı,Kuralcı,
    Okulda,
    Bilgin,
    Kızgın,
    Aydın’da

Kök içerisindeki bir hece ünsüz harfle bitiyorsa ve kendinden sonraki hecenin

ilk harfi de ünsüz ise, bu harfler ünsüz benzeşmesine uyarlar:

    Aptal,
    Eksik,
    Nispet,
    İspat,
    Kispet,
    Müspet,
    Tespit,
    Tespih,
    Gövde,
    İğde,
    Dalga.


Üniversitelerin internet sayfalarinin adresleri - Üniversitelerin Site Linkleri
[attachment=47404]

Ahlak İle İlgili Kompozisyonlar


İnsanların davranışlarında etik değerleri taşıması ve dürüst davranması ahlaklı

olduklarını gösterir. Ahlaklı kişiler çevresine zararı olmayan insanlardır.

Kimsenin başarısında, malında hakkında gözü olmaz, yardıma ihtiyacı olanların

yardımına koşar ve insanlar için olumlu özellikler gösterir. Ahlak sahibi insanlar

bu nedenlerle toplum tarafından da sevilir.

Ahlak önemli bir noktadır ve her insanın ahlaki bazı değerler taşıması gerekir.

Ahlaklı olmak demek erdem sahibi olmak demektir. Ahlaklı insanlar kimseye kötü

şekilde bakmaz, kimsenin zararına işler yapmaz. İslam dini de ahlaklı olmayı övmüş

ve herkesin ahlaklı olmasını emretmiştir. İyiliği, kardeşliği, güzelliği emreden

İslam’da, ahlaklı olmaktan bir gereklilik olarak ayet ve hadislerde

bahsedilmiştir.

Güzel ve ahlaklı davranışlar içinde bulunan insanlar büyük kazanç içindedir.

Ahlaklı olmak hem vicdanı rahatlatır hem de insanlar daha rahat bir psikolojiye

kavuşur. Her zaman hayattan bir şeyler kazanan bir insan olmak istiyorsak ahlaklı

bir insan olmalıyız ve herkese fayda verecek şekilde yaşamalıyız.
Ahlak ile ilgili yazı,kompozisyon  örnekleri

Ahlak insanda olması gereken bir takım güzel huylardır
Ahlak terbiye yoluyla, islam eğitimi ile kazanılır
Güler yüzlü olmak, temiz olmak, merhametli olmak, tevazulu olmak, affetmek,

susmak, doğru konuşmak, sabr etmek, güzel ahlaktan bazılarıdırAhlaki

vazifelerimizin ilki Allah’a karşı olanı dır. Allah’ın ismini hürmetle anmak, onun

sevgisini kalbe yerleştirmek, ona isteyerek ibadet etmek ahlaki

vazifelerimizdendirSonra Peygamberimize karşı olan ahlak vazifemizdir. 0 hürmete

en layık olandır. Onun getirdiklerini kabul etmek, ona hürmet etmek, adı anıldığı

vakit (Sallallahu aleyhi vesellem) demek, o ne söylemişse tereddütsüz kabul etmek

ahlaki vazifelerimizdendirSonra kitabımız olan Kur’anı Kerime karşı hürmet etmek,

o okununca sessizce dinlemek, onda emr edileni yapıp nehy edilenden uzaklaşmak

ahlaki vazifelerimizdendirBedenin ve ruhun terbiyesiİslamda beden terbiyesinin

yeri çok önemlidir. İnsanın dünya ve ahiret işlerini tam olarak yapabilmesi için

önce sağlığına ve sıhhatine dikkat etmesi gerekirYemesine içmesine, uykusuna, dış

görünümü ne, temizliğine, hastalanınca tedavisine dikkat et mek her insanın

görevidir

RUH TERBİYESİ
Ruh Allah’tan gelmiştir ve yine Allah’a döne cektir. İnsanı meleklerden daha üstün

yapan hayvanlardan daha aşağı kılan, insanı iyi ya da kötü yapan hep ruhtur. Bunun

için ruhun sağlığı ve terbiyesi çok önemlidirRuhun sağlığı kuvvetli imanla,

ibadetle beslenmesiyle, kötü huylardan arınmasıyla, takva yolunda yürümesiyle

gerçekleşirRuh hastalıkların en felaketi kötü huylar ve dünya sevgisidir. İnsanın

kötü ahlaklardan korun ması, dünya sevgisinden arınması, zikirle meşgul olması,

ruhi hastalıkları def eder

Aile Vazifeleri
Aile her insanın mensup olduğu ufak topluluktur. Aile’yi karı, koca, ana, baba,

çocuklar ve akrabalar teşkil ederBütün güzelliklerin kaynağı ailedir. İnsan

büyüklerini saymayı, küçüklerini sevmeyi, bütün insanlarla iyi geçinmeyi,

Allah’ına ve peygamberine karşı olan vazifesini ailesinden öğrenir. O bakımdan

ailede verilen terbiyenin tesiri çok büyüktürÇocukların ana babalarına karşı

vazifeleriAnasına, babasına sözü ile, malı ile iyilikte bulunmak, anaya, babaya öf

bile dememek, onla ra karşı kaba ve sert söz kullanmamak, çağırdıkları vakit hemen

gelmek, yanlarında yüksek sesle konuşmamak, çocukların ana babalarına karşı

vazifeleridirKarı kocanın birbirlerine karşı görevleriHer şeyden önce aralarında

samimi bir sevgi ve saygı olmalıdır
Evlenmiş olan bir erkek evine karşı olan vazi felerini bilmeli, yuvasının

sağlamlaştırmak için çalışmalıdırErkek evin dış işlerini düşünmeli ve her türlü

ihtiyaçları karşılamalıdırErkeğin karısına din konusunda bir eksiği var sa

öğretmesidirKoca, karısına karşı daima nazik ve yumuşak muamelede

bulunmalıdır.Kadın, kocasına sevgi ve saygıyla bağlanmalı, ev idaresine ve

çocukların terbiyesine dikkat etmelidirKadın kocasının kazandıklarını israf

etmemelidir. Kocasına itaat eden müslüman kadının gide ceği yer cennettirKocasının

istemediği kişileri eve almamalıdırİzinsiz ve lüzumsuz şekilde evden dışarı

çıkmamalıdır


Akraba hakları

Akrabalar ailemizini bir parçasıdır. Onlara karşı yapılıcak görevlerimiz

şunlardırOnlara sevgi ve saygı göndermek, yardıma muhtaç olanlara yardım etmek,

onları unutmamak, hallerini ve hatırlarını sormak vazifemizdir

Komşu Hakkı
Komşular akrabalardan sonra bize en yakın olan kişilerdir. Dinimiz bize

komşularımızla iyi geçinmeyi, gerek elimizle gerekse dilimizle onları
incitmemeyi emr etmiştir. Komşusunu inci -tenler, onların dertleriyle

ilgilenmeyenler, hasta olduklarında arayıp sormayanlar gerçek mümin

sayılmazlarİslam Ahlakıyla ahlaklanmış bir müslümanın sıfatları
1-Allah’ın birliğine, onun meleklerine, peygamberlerine ve onlara vermiş olduğu

kitablara, ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kaza ve kadere inanmak dil ile

ikrar kalbi ile tasdik etmek>
2-Hazreti Muhammed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) gösterdiği şekilde namaz

kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekat vermek, yetimlere ve fakirlere yardım

etmek

3-Herhâlukârda Allah’a güvenmek, ve ondan asla ümidi kesmemek
4-Anaya babaya itaat etmek
5->Emanete hiyanetlik etmemek
6-Verdiği sözde durmak
7-Temiz olmak
8-Dinen yasak olan şeylerden kaçınmak
9-Yalan söylememek, yalan yere yemin etme mek
10-Kibrilenmemek, kimeye karşı büyüklenmemek
11-Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek
12-En büyük gayesi hakiki bir müslüman olmaya çalışmak ve insanlara güzel örnek

olmak.

Ahlak ile ilgili yazı,kompozisyon verirmisiniz?

Kavramları gerçek manaları ile bütüncül ve işlevsel olarak algılamak ve

yitirdiğimiz anlamları hayatın içerisinde yeniden yakalamak noktasındaki ana unsur

hiç kuşkusuz ki , “ahlak” kavramıdır . Zira vahyin medeniyeti bir ahlak

medeniyetidir . Ancak bugünün dünyasına baktığımızda tüm sistemin ahlaksızlık

üzerine bina edildiğini müşahade etmekteyiz , kaba kuvvete dayanan , güçlünün

zayıfı ezdiği rezil bir düzen. Bu da vahyin aydınlığı ile cahiliyyenin karanlığı

arasındaki farkı gösteriyor bize.
Şunu iyi bilmek gerekir ki , cahiliyye sadece belli bir tarihi dönemin adı

değildir ; aksine gayri meşru / gayri ahlaki tutum ve davranışların hayata ve

topluma hakim olduğu tüm zaman dilimleri birer cahiliyye dönemidir , tıpkı bugün

olduğu gibi . Vahiy ise cahiliyyeye özgü adet ve davranış tarzlarını reddeder ve

yalnızca ahlaki olanı meşru kılar . Son Nebi (S) , Allah’ın muazzez dinini “İslam

güzel ahlaktır” diyerek tarif etmiştir ki , vahyin inşa ettiği ilk nesil

müslümanlardan müteşekkil o güzide toplum gücünü manevi-ahlaki ilkelerden alan

gerçek bir islam toplumu idi. Dolayısıyla bizler bugün tarihin o dönemini “Asr-ı

saadet” olarak anmaktayız .

Ancak ne var ki , günümüzde , özellikle de bizim toplumumuzda “ahlak” denildiği

zaman yalnızca kadın-erkek arasındaki bir takım ilişkiler akla gelmekte ki, bu

zihniyetin tabii sonucu olarak bugün ne yazık ki kendi içimizden gerçek anlamda

ahlak kahramanları çıkaramıyoruz . Oysa bizim inancımızda ahlak önce tevhidle

başlar . Öyle ki, kişinin onu yoktan yaratarak varlık alemine çıkaran , onun her

türlü ihtiyacını karşılayan (yediren , içiren ve giydiren), hayatın içerisinde onu

terbiye eden ve kemale erdiren yegane varlığı bir kenara bırakarak, O’nu hayatın

içinden dışlayarak herhangi başka bir güce ya da varlığa tapması (kulluk etmesi)

yahut eşi , benzeri , ortağı olmayan biricik yaratıcıya birtakım güçleri ve

varlıkları eş koşması , O’nun yanı sıra başkalarına da yalvarıp yakarması dahi

temelde ahlaki bir problemdir. Halbuki Allah tarafından yaratılmıştır insan ,

Rabb’i onu yaratmış , ona şekil vermiş , onu ölçülü ve dengeli kılmış ve sonra onu

istediği herhangi bir surette terkib etmiş (İnfitar : 7-8) ve ona sayısız ihsan ve

ikramda bulunmuştur. Allah’ın arzında yaşamaktadır insan , O’nun verdiği rızıkla

beslenmekte ve hayatını idame ettirmektedir. Dolayısıyla insanın öncelikli görevi

Allah’ın kendisine bildirdiği iman ilkelerini tasdik ederek , O’na hiçbir şeyi

ortak koşmadan (tevhid) yalnızca yaratıcısına kulluk etmesidir .

Zira insan fıtratı itibariyle Allah’ı yegane Rabb’i olarak tanıma (algılama)

yetisine sahiptir . Varlık yapısı itibariyle Allah’ın yegane Rabb oluşuna tanıklık

eden , tabiatıyla yeryüzünde O’nun emir ve yasakları doğrultusunda (manevi-ahlaki

ilkeler bütününe riayet ederek) hareket edeceğine dair yüce yaratıcıyla ahidleşen

insan (A’raf : 172-173) yaptığı bu antlaşmaya uygun davranmakla “ahseni takvim”

üzere fıtratına uygun bir gidişat sergilemiş olur. Aksi halde yaratılış amacı

dışında hareket eden insan devamlı surette yeryüzünde bozguna sebebiyet verir.

Buna bağlı olarak insan , yaratılışındaki bu yapıya uygun hareket etmeye davet

olunmaktadır.
“Öyleyse sen yüzünü bir hanif olarak dine , Allah’ın o fıtratına çevir ki,

insanları bunun üzere yaratmıştır . Allah’ın yaratışında hiçbir değişme yoktur .

İşte dimdik ayakta duran din budur . Ancak insanların çoğu bilmezler.” ( Rum : 30

)

Dolayısıyla “din, insan hayatını gereğince düzene koyan ilahi bir sistemdir” ,

manevi-ahlaki değerler sistemi . Öyleyse insan için esas olan Allah’a ve

baraberinde insanlara (haliyle tüm yaratılmışlara) karşı ahlaki hareket etmesidir.

Diğer bir ifadeyle insan Allah’ın haklarını (hukukullah) ve diğer insanların

haklarını (hukuku’n-nas) gözetmekle yükümlüdür ki , Kur’an bunu “iman ve salih

amel” olarak formüle eder . Bu formül bizi biz yapan ahlakın ana başlığını teşkil

etmektedir , bunun dışında ise insan için yalnızca hüsran vardır.(Asr suresi) Zira

bu formülün dışında hareket eden insan , varlık kanunlarıyla çatışarak önce kendi

nefsinde başlayan ve silsile halinde tabiatın geneline yayılan bir tahribatın

müsebbibi haline gelir. Tabiatıyla günümüz dünyasının bizim için bir yıkım yurdu

haline gelişinin yegane sebebi insanın genel itibariyle maddi-manevi her alanda

sorumsuz ve gayri ahlaki hareket etmesidir. “İnsan eliyle karada ve denizde bozgun

çıktı .”(Rum: 41) Oysa Allah şöyle buyurmuştur :
“Ey insanlar ! Sizi de ve sizden öncekileri de yaratan Rabb’inize kulluk edin ki ,

sakınasınız / O’na karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız . O ki , yeryüzünü

sizin için bir döşek ve göğü de bir bina kıldı ve gökten su indirdi de onunla size

çeşitli ürünlerden rızık olarak çıkardı ; öyleyse artık bile bile Allah’a eşler

koşmayın .”(Bakara : 21-22)
Hiç kuşkusuz bu anlayış ayette ifade edildiği gibi sorumluluk bilincini de (takva)

beraberinde getirir ve kişinin önce kendisine sonra da yakın çevresine , topluma

ve tüm yaratılmışlara karşı ahlaki hareket etmesine zemin oluşturur . Ancak bu

bilinçten yoksun olan insan kendisini her şeyden bağımsız ve tüm ihtiyaçlardan

beri addederek her türlü ölçüyü çiğnemeye yönelik tutum ve davranışlarda bulunma

eğilimi gösterir. Bu da yüce Rabb’in yaratılış itibariyle insanın tabiatına

yerleştirdiği değişmez varlık kanunlarından bir tanesidir ki , genel itibariyle

vahyin kendisinde hayat bulmadığı , henüz kıvamını bulmamış insan tipinde tecelli

eder.

“HAYIR ! Gerçek şu ki , insan azar
kendisini müstağni gördüğünde !” (Alak : 6-7)
Kendisini müstağni görmesine zemin hazırlayan güç , servet ve iktidar gibi

unsurları bünyesinde toplayan insan bununla birlikte ilahi bir rehberliğe ihtiyaç

duymaksızın kendisinin her istediğini yapabilecek bir konumda olduğunu vehmeder .

Buna bağlı olarak da zaman içerisinde kendisini her türlü hüküm ve yetki sahibi

addederek canlı-cansız tüm varlıklar üzerinde hiçbir manevi-ahlaki ölçü

tanımaksızın tasarrufta bulunma yolunu tutar. Bununla birlikte insan zaman

içerisinde her türlü ahlaksızlığı ( adaletsizliği , hırsızlığı , gaspı ,

acımasızlığı , cinayeti) bir başka ifadeyle her türlü zulmü meşru görme noktasına

varır . Böylece her geçen gün azgınlıklarına bir yenisini ekleyen insan çeşitli

aşamalardan geçtikten sonra azgınlığın en ileri derecesine ulaşır ki , bunun

sonucunda kendi Rabliğini ve ilahlığını ilan ederek Firavunlaşır . Öyle ki ,

kendisini tüm varlıklar üzerinde hüküm , yetki ve tasarruf sahibi gören ve hiçbir

manevi-ahlaki ölçü tanımayan bu zihniyet insanın insanla , tabiatla ve hatta

yaratıcısı ile olan ilişkilerini dahi tekeline alarak kendi isteği doğrultusunda

düzenleyebileceği şeytani düzenler (sistemler) inşa etmek suretiyle yeryüzünde

fesada sebebiyet verir . Efendisinin ekmeğini yediği evde onu umursamayan köle

misali Allah’ın arzında kendilerini yüce yaratıcıdan müstağni addederek bugün

küresel çapta zulüm işleyen ve dünyayı kan gölüne çevirenlerin sahip oldukları

zihniyet işte budur.
Hem tarih hem de bugün yaşananlar bize açıkça göstermektedir ki , sınırlarını

insanın çizdiği , vahiyden uzak “beşeri ahlak” anlayışı her daim insanlığın

yıkımına yol açmıştır. Cahiliyye tıpkı bugün olduğu gibi bireysel ve toplumsal

olarak ortaya konulan tüm eylem ve icraatların yalnızca kişinin ya da toplumun

kısa vadedeki (anlık) menfaatleri doğrultusunda gerçekleştirilmesinden başka bir

şey değildir. Oysa insan için gerçek anlamda fayda sağlayacak olan her hal ve

şartta ahlaki davranmaktır, zira yalnızca ahlaki davranmak insanı adım adım nihai

hedefe götürür ,
“Şüphesiz senin için kesintisiz bir ecir var
ve şüphesiz ki , sen pek büyük bir ahlak üzerindesin.” ( Kalem : 3-4 )
sözü edilen anlık menfaatler doğrultusunda hareket etmek ise deyim yerindeyse

kişinin ya da toplumun yalnızca o günü kurtarmasını sağlar , bu nedenle kısa

vadeli anlık menfaatler hiçbir zaman gerçek anlamda menfaat olarak

değerlendirilemezler.

“Hayır ! Doğrusu siz çabucak gelip geçmekte olanı seversiniz
ve ahireti (sonradan gelecek olanı) terk edersiniz.” ( Kıyamet : 20-21 )
Dolayısıyla gelişen olaylar ve değişen şartlar neticesinde ihtiyaçları da anlık

olarak değişebilen insanın , yüce yaratıcının vaz’ettiği manevi-ahlaki ilkeler

istikametinde değil ; genel olarak vahyin süzgecinden geçmemiş , sadece dünyanın

metaını (geçici yararını) elde etmeye yönelik , iğreti istek ve tutkuları (hevası)

doğrultusunda hareket etmesi söz konusudur ki , heva insanın dalaletinin

(sapkınlığının) temelini teşkil emektedir. Bunun altında yatan neden ise insanın

Allah ve ahiret bilincinden yoksun olmasıdır . Bu bilinçten yoksun bir toplumun

kıyameti ise an meselesidir . Kur’an bunu Davud (S)’in şahsında şöyle ifade eder :
“Ey Davud ! Gerçek şu ki , seni yeryüzünde halife kıldık , öyleyse insanlar

arasında hak ile hükmet ve sakın iğreti istek ve tutkularına (heva) uyma , sonra

seni Allah yolundan saptırır . Şüphesiz Allah’ın yolundan sapanlar için hesap

gününü unutmalarından dolayı acıklı bir azap vardır.” (Sad : 26)
Sonuç itibariyle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki , ancak ve ancak Allah’ın

çağrısına icabet eden , Rabb’inin kelimeleri ile yoğrulan ve O’nun va’zettiği

manevi-ahlaki ilkelere riayet eden örnek insan modeli yeryüzünü hakkıyla imar

edebilir ve Allah’ın arzında özlenen aşkın medeniyeti tesis edebilir . İnsana

yakışan bir biçimde yalnızca onu yaratanın önünde tevazu ile alçalan , güvenilir

(tüm yaratılmışların kendisinden güvende olduğu) , temiz , iffetli , ahdine ve

emanetine riayet eden, dürüst, adaletli ve merhametli olan , zorluklara göğüs

germesini bilen “büyük ahlak sahibi”, dolayısıyla yaratıcının kendisine güvendiği

bir beşeriyet düşünün ki , bu da ancak “tevhidi ahlak” anlayışıyla mümkündür. Buna

karşın bugün cahili bir dünyada ve cahili bir toplumda yaşamaktayız ve bizi biz

yapan ahlaki değerlere bugün her zamankinden daha fazla muhtacız . Dünya hayatının

geçici yararına aldanarak hevası doğrultusunda hareket eden cahili bir toplumda

yaşıyor olmamız bizi bir kat daha fazla sorumlu kılmakta . “Ben güzel ahlakı

tamamlamak üzere gönderildim” diyen kutlu elçinin yoluna tabi olmak demek onun

sahip olduğu evrensel ahlaki değerlere sahip olmakla eşdeğer . Ve unutmamalıyız ki

, hayatımızla hakikate tanıklık etmek ancak ve ancak doğru tutum ve davranışları

ortaya koymakla mümkün . Bu nedenle gündemimiz her daim vahyi yaşamak olmalı .

Vahyi yaşamak ve cahiliyyenin bağrına ahlak medeniyetinin tohumlarını atmak .
Selam ve dua ile . Atilla Fikri Ergun

4-Ahlak

GÜZEL AHLAK

“Kıyâmet günü, amellerin tartıldığı teraziye konacak şeylerin en ağırı güzel

ahlâktır.” (1) Sizce bu sözler sizlere neyi kastediyor? Nedir güzel ahlak?

Kimilerine göre herkese iyi davranmak, diğerine küfür etmemek vs…
Ahlakın güzellikleri çoktur. İlk önce arayanın telefonu kapatmasından, kötülüklere

iyilikle muameleye kadar bütün güzellikler güzel ahlakın birer emaresidir.
Güzel ahlak; kişinin takvasını ortaya çıkarır. İnsanlara karşı ahlaklı olmak hem

sosyal anlamda hem de dini alemde istenilen bir durumdur.
Güzel ahlak; bireyin çevresine, canlı-cansızlara gösterilen davranışlardaki

titizliktir. Kendisine hedef olan gözlere su serpmektir. Aşina olan gönüllere taht

kurmaktır. Huzur-u ilahiyede ahlak meyvelerini toplamaktır.
Bir insan ne kadar güzel ahlaklı olursa, insanlar tarafından o kadar sevilir.

Kendinden nefret eden insanlar ise yalnızca ahlaksız insanlardır. Mekkeli

müşrikler Peygamberimiz (S.A.V) e “Muhammed-ül Emin” yani “Güvenilir Muhammed”

demişlerdir. Sebebi neydi ki? Hem de küfür edip hakaret ettikleri bir liderdi o

“Güvenilir Muhammed”… “Ben size şu vadide atlılar var. Hazırlık yapmışlar,

üzerinize saldırmak istiyorlar desem, bana inanır mısınız?” “Evet inanırız. Çünkü

şimdiye kadar hiçbir yalanını duymadık. Hep doğru söyledin.” İşte güzel ahlak.

Başkalarının üzerinde güven kaynağı, güzel ahlakta saklı. Böyle kimseler kendi

nefislerini aldatmadığı gibi başka kimselere de zarar vermezler. Müşrikler,

Efendimiz (S.A.V) e etmediği işkenceler, söylemediği kötü sözler kalmamıştı.

Pekala. Peki hangisi karşısına çıkıpta, “Sen yalancısın, sen bizleri hem

mallarımız hem de canlarımız hususunda aldattın. Şehrimize senin yüzünden

kervanlar gelmiyor. Çünkü senin hile yapmandan endişe ediyorlar” diyebildi.

Hiçbiri… Hal bu ki hicret zamanında bile O (S.A.V), Hz. Ali’yi görevlendirerek

emanetleri geri vermesini istemiştir.
Güzel ahlaklı insanlar ayrıca mahlukat tarafından da sevilir. Mana aleminde ki

meleklerin dostu haline gelir. Ondan öte ALLAH’ın çok değerli kullarından olur.

Çünkü güzel ahlakın kaynağında ALLAH korkusu vardır. (Bkz. ALLAH Korkusu) Böylece

güzel ahlak insanı cennete yaklaştırır. Kötülüklerden uzaklaştırır. ALLAH’ın

rızasını kazandırır. Yüce ALLAH katında “doğru” olarak yazılır. BİİZNİLLAH, ALLAH,

kötülüklerden, cahilin cühlünden, zalimin zulmünden, kafirin şerrinden, münafıkın

nifakından korur.
Güzel ahlak ortaya çıktı değil mi? Özgürlük kavramı, İnsan Hakları Evrensel

Bildirgesi, Dayanışma Vakıfları vs… Bu gibi ve bunlar gibi bir çok güzel şeyler

güzel ahlakın birer parçasıdır. Bir zalim ne kadar çok zulüm ederse etsin, ister

ki başkaları kendisine zulmetmesin, ahlaklı olsun. Kendisi de güzel ahlaklı

olsaydı ya… Bu yüzden güzel ahlakla yaşantımızı garantiye alalım. Ki iki

dünyamızda bizim için kazanç olsun. ALLAH, yar ve yardımcınız olsun.

“Muhakkak ki sen yüce bir ahlâka sahipsin.” (2)
“Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya

uğramanız ona çok ağır gelir. Çünkü O, size çok düşkün mü’minlere karşı çok

şefkatli ve merhametlidir.” (3)
Edebsiz girme yola!
Var, edeb öğren edeb!
(Kaygusuz Abdal)

(1): İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:6/343.
(2): Kalem Suresi, 4.Ayet
(3): Tevbe Suresi, 128.Ayet
Ahlak nedir kompozisyon örneği yazısı

Ahlakın konusu insanın iyi ve kötü bütün davranışlarıdır. Yeryüzünde kültürsüz bir

toplum olmadığı için, birlikte yaşayan insanlar bu tür değerlere sürekli

muhtaçtırlar. Bu değerler toplumları ayakta tutan, ona ruh ve şekil veren

değerlerdir.

İnsanlar düzeyleri ne olursa olsun toplum halinde yaşamak zorundadırlar. Çünkü

doğal ihtiyaçlarını gidermek, ortak güvenliklerini sağlamak ve yaşamı daha anlamlı

bir hale getirmek için işbirliği yapmaları gerekir. Bu işbirliğini sağlamak için,

sosyal ilişki içerisine girerler. Bu ilişkilerin düzenli ve olumlu olması için

bazı kurallara ihtiyaç vardır. Bu kuralları da insanlara din, ahlak ve hukuk

sağlar. Hırsızlık yapmak dinde haram, ahlak bakımından kötü, hukuk bakımından da

suç sayılır. Hem ahlak hem de dinin hedefi insan davranışlarını iyiye, güzele,

doğru ve yararlı olana yönlendirmektir.

Bu, kaynağı büyük ölçüde din olan ahlakın toplum yaşamında oynadığı rolü

göstermektedir. Dine dayanmayan ahlak anlayışlarının yaşaması zordur. Ahlakın en

büyük dayanağı Allah’ın ahiret gününde insanları hesaba çekeceğine ve yaptıkları

davranışlara göre ödül veya ceza vereceğine dair inançtır. Bu inancın manevi

yaptırımları olmadan ahlaki ilkelerin işlemesi mümkün değildir. Dinî duyguların

zayıfladığı yerde ahlakın da zayıfladığı görülmektedir. Maddî yaptırımlar

insanları ahlaklı davranmaya zorlayamamaktadırlar.
Her din, bir dünya görüşü yanında aynı zamanda bir ahlak anlayışı da getirmiştir.

Büyük ilahi dinlerde bu açıkça görülmektedir. Bu dinlere inananların yaşantıları

kendilerine özgü ahlak anlayışlarından etkilenerek şekillenmiştir. Çünkü hem

dinler hem de ahlak anlayışları insanların neleri yapması ve nelerden de kaçınması

gerektiğine ilişkin prensipler içerirler. İnsan, başkaları ile birlikte barış ve

kardeşlik içinde yaşamayı ahlak ve dine önem vererek başarabilir.

İslam ahlakının temeli de İslam dinidir.İslamın iki önemli kaynağı olan Kur’anı

Kerim ve Peygamberimizin sünneti islam ahlakının temelini oluşturur.

Peygamberimizin hadislerinde “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” ve

“sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır” buyurulmuştur.

İnsan kişisel çıkarları ve bencilliği yüzünden, başkalarının haklarına

saldırmaktan geri durmaz. Bu yüzden toplumsal yaşamın, düzenli bir şekilde sürmesi

için, kişilerin aşırı arzu ve isteklerinin önüne geçecek, onu ölçülü ve dengeli

bir duruma getirecek değerlere ihtiyaç vardır. Bu değerler ile insanın suç

işlemesinin önüne geçilir ve iyiye yönlendirilir. Sonuç olarak din ve ahlak,

insanlar arasında paylaşılan ortak değerleri artıran yararlı ve birleştirici

unsurlardır. Çünkü her ikisinin de ortak amacı insanlara iki dünya mutluluğu

sağlamaktır.
Din güzel ahlaktır kompozisyon

1. DİNDAR OLMAK GÜZEL AHLAKLI OLMAYI GEREKTİRİR

Her din kötülüğü yenmek, iyiliği egemen kılmak için gelir. Bunun için bireylerin

güzel ahlaklı olmalarını ister. Bireyleri ahlaklı olan toplumlar da ahlaken

yücelirler. Bu bakımdan dindar olmak güzel ahlaklı olmayı gerekli kılar.
İslamiyet’in bütün buyrukları, öğütleri, insanın kötü davranışlardan kurtulmasını

amaçlar. Güzel huylarla bezenmek için kişinin içgüdülerine hakim olması gerekir.

Bunun yolu ise iradeyi güçlendirmektir. İslam dini, insana, kendisini kolayca

kontrol altına alabilmenin yollarını göstermiştir.
Güzel ahlaklı olabilmek için öncelikle kuvvetli bir imana sahip olmalı, özümüzle

sözümüz bir olmalıdır. Yalan söylememeli, olduğumuzdan farklı görünmeye

çalışmamalıyız. Bundan dolayı Kuran’da “Ey inananlar! Yapmadığınız şeyi niçin

yaptığınızı söylüyorsunuz?” buyrulmaktadır. Güzel ahlak peygamberimizin ahlakıdır.

”Güzel ahlak, insana verilen nimetlerin en iyisidir. ”
2. DİN, GÜZEL AHLAKLI OLMAMA NASIL KATKI SAĞLAR?
Din, ahlaklı olmak yolunda bizi teşvik eder. Çünkü dindar bir insan için ahlak

kuralları aynı zamanda Allah’ın buyruklarıdır. Bu sebepten dindar insan, ahlaki

görevlerini yaparken aynı zamanda sevap da kazanır; ahlak kurallarını çiğnemesi

halinde de günah işler. Böylece din ahlaka kuvvetli bir yaptırım gücü sağlar.
Din aynı zamanda peygamber vasıtasıyla insanlara canlı, güzel ahlaklı bir insan

örneği de gösterir. insanlar güzel ahlaklı insanın nasıl olması gerektiğini

peygamberlerin davranışlarından kolayca öğrenebilir. Güzel ahlaklı olabilmek için

her konuda peygamberimizi örnek almak, insana büyük bir kolaylık sağlar.
2.1. Dinim Benden Güvenilir insan Olmamı İster
Dinim benden güvenilir bir insan olmamı ister. insanlara örnek olarak gönderilen

peygamberimiz, bütün insanların güvendiği bir insandı. Bu sebepten ona “Güvenilir

Muhammed” anlamına gelen “Muhammedü’I-Emin” adı verilmiştir.
Dinimizin adı İslam’dır. İslam’a inanan insana Müslüman denilir. Peygamberimiz

Müslüman’ı ”Elinden ve dilinden başkalarının güvende olduğu kimse.” 1 şeklinde

tarif ederek nasıl olmamız gerektiğini belirtmiştir Ben de güvenilen bir insan

olduğum zaman, dinimin istediği gibi bir Müslüman olmuş olurum.
2.1.1 Üzerime Düşen Görevleri Yaparım
Doğadaki her şey bir düzene göre yaratılmıştır ve hepsinin bir görevi vardır.

insan da aynı düzenin bir parçasıdır ve onun da görev ve sorumlulukları vardır.

insanın diğer varlıklardan üstün bir yanı bulunmaktadır. Diğer varlıklar, insan

gibi akıllı olmadıkları için, üzerlerine düşen görevleri içgüdüleri ile

yapmaktadırlar. insan ise,
görevlerini aklını kullanarak yerine getirmektedir. Güvenilir insan olabilmek

için, üzerimize düşen görevlerimizi eksiksiz yerine getirmemiz gerekir. Ben de

görevlerimi her zaman eksiksiz yerine getirmeye çalışırım.
2. 1.2 Verdiğim Sözde Dururum
Güvenilir insan olmanın gereklerinden birisi de verilen sözde durmaktır .Ben de
her zaman verdiğim sözde durmaya çalışırım.
Dinimiz, verilen sözde durmaya çok önem vermiştir. Bir antlaşma yaptığımız zaman

ona uymamızı, bir söz verdiğimiz zaman gereğini yapmamızı emretmiştir. Dinimizin

en önemli amacı, insanların mutlu ve huzurlu olmalarını sağlamaktır.
Yüce Allah Kuranıkerim’de bu konuda: ”Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü

verilen söz sorumluluğu gerektirir. ” 2, ”Ey iman edenler! Yaptığınız sözleşmeleri

yerine getirin!” buyurmaktadır .
2. 1.3 Emanete ihanet Etmem
Emaneti korumak, insan olmanın bir gereğidir. Kendilerine güven duyulan insanlar ,

emanetleri titizlikle korurlar .Peygamberimiz emanete ihanet eden kişinin olgun

bir insan olamayacağını bildirmek üzere;
”Bir Müslüman’a ihanet eden kişi, bizden değildir.”4 buyurmuştur.
Toplumun huzur ve mutluluğu, insanlar arasındaki güven duygusunun varlığına

bağlıdır. Emanete ihanet eden, iki yüzlü davranan insanların oluşturduğu toplumda

birlik ve beraberlikten söz edilemez.
2.1.4 Kötülüğe Yaklaşmam
Dinin istediği gibi güvenilir bir insan olabilmek için her türlü kötülükten uzak

durmalıyım. Çünkü kötülük yapmayı alışkanlık haline getirilen insanlar,

güvenilmeyen insanlardır.
Dinimizde iman esasları; insanı, iyilikleri işlemeye, kötülüklerden kaçınmaya ve

görevlerini yerine getirmeye teşvik eder. ibadetler ise; insanı ahlaken

olgunlaştıran, kötülüklerden uzaklaştıran birer araç gibidir. Çünkü ibadet ederek

kötü arzuları yenmeye alışırız. Böylece kötülüklerden uzaklaşırız.
2.1.5 Hiçbir Konuda Doğruluktan Ayrılmam
Doğruluk, kişinin işine, sözüne ve düşüncesine yalan, yanlış, hile karıştırmaması

demektir. Bu anlamda doğruluk; insanın içi ile dışının, özü ile sözünün bir olması

demektir. Söyledikleriyle yapıp ettikleri arasındaki uyumun adı, kısaca

doğruluktur.
Dinimiz her zaman doğru ve doğrudan yana olmamızı istemektedir. Yalan söylemeyi,

ölçü ve tartıda hile yapmayı, iftira atmayı, yalan yere şahitlik etmeyi

yasaklamaktadır.
Ben de hiçbir konuda doğruluktan ayrılmamaya çalışırım. Yüce Allah’ın istediği

gibi, kendisine güvenilen bir insan olmaya gayret ederim.
2. 1.6 Kimsenin Arkasından Konuşmam
insanların arkasından konuşmaya dinimizde gıybet adı verilir. Gıybet insanların

hoşlanmayacağı şeyleri arkalarından söylemektir. Bu çok kötü bir huydur.
insanların arkasından konuşmak, iki yüzlü davranmaktır. Arkasından konuştuğu

insanın yüzüne bir şekilde davranır, arkasından başka bir şekilde davranır. Bu ise

doğruluktan ayrılmak demektir.
Kuranıkerim insanların arkasından konuşmayı kötü görmekte, tiksindirici bulmakta

ve bundan sakınmamızı istemektedir. Herkesin güvenini kazanmış olan peygamberimiz

de hiç kimsenin arkasından konuşmamıştır. Ben de insanların arkalarından

konuşmamaya özen gösteririm. Çünkü arkamdan konuşulmasını istemem.
2.1.7 Kıskançlıktan, Yalan ve İftiradan Kaçınırım
Kıskançlık, insanı içten içe kemiren çok kötü bir huydur. Kıskanç kişi aslında

kendisini küçük düşürür, kendisine zarar verir. Çünkü bu gibi insanlarla kimse

dostluk ve arkadaşlık kurmak istemez. Bu sebepten yalnız kalırlar. Kıskançlık,

insanları saldırgan yapar, kıskandığı kimseye çeşitli zararlar vermesine yol açar.
Kuranıkerim, kıskançlılığı reddeder. Dinimiz, insanlar arasında sevgi ve saygıya

dayalı bir kardeşlik ortamı oluşturmayı hedefler. Kıskançlık, insanları birbirine

düşürür, kardeşlik bağlarını zedeler. Peygamberimiz:
“Birbirinize hiddetlenmeyin, birbirinize haset edip kıskanmayın. Birbirinize arka

çevirmeyin. Ey Allah’ın kullan, kardeş olun.” sözüyle kıskançlığın kötülüğüne açık

bir şekilde işaret etmiştir .
Dinimiz, kişiye ve topluma bu kadar zararlı olan bir davranışa izin vermez. Allah,

insanları yalandan kaçınmaya ve doğru olmaya çağırmıştır. Bunlarla ilgili olarak

Kuran’da çok sayıda ayet vardır. işte bunlardan iki örnek:
”. ..Yalan sözden kaçının!”
”. ..Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”
Yüce Allah, insanlardan doğru olmalarını, yalandan uzak durmalarını istemektedir.

insanın aleyhine bile olsa, doğruluk ve adaletten ayrılmamak gerekir. Kuran bunu

şu cümlelerle çok açık bir şekilde dile getirir.
”Ey iman edenler! Kendinizin, ana, babanızın ve yakınlarınızın aleyhine de olsa,

Allah için doğruyu söyleyen şahitler olun ve haktan yana olup adaleti yerine

getirmeye çalışın. Hak ve adalet konularında heveslerinize uymayın…”
”Peygamberimiz de doğruluğa sarılmayı emreder, yalanın kötülüğe, kötülüğün ise

cehenneme götüreceğini bildirir. ” Bu demektir ki insan, yalan söylemeyi

alışkanlık haline getirirse kötülüklere yakın olur. Bunun sonucunda da

cezalandırılır.
iftira, kelime anlamıyla kasıtlı ve asılsız suç yükleme, kara çalma anlamına

gelir; bu da bir kimseyi yapmadığı bir kötülükle suçlamak demektir. iftira etmek,

çok kötü bir davranıştır. Ne insanlığa ne de Müslümanlığa sığar.
iftira edenler kötülüğe alet olurlar. iftira etmek, aynı zamanda kul hakkı

yemektir. Kul hakkı yiyenler, mutlaka cezasını görürler. Yani insanlara haksız

yere kötülük edenler daha sonra yaptıklarının karşılığını bulurlar. Ayrıca

iftiracı kimselere asla güvenilmez. Kuran iftirayı hoş görmediğini şu şekilde

açıklar:
“Mümin erkeklerle mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler,

şüphesiz bir iftira ve bir günah yüklenmişlerdir. ”
2. 1.8 Başkalarını Hor Görmem
Başkalarını hor gören insanları kimse sevmez. Toplumda sevilen, güvenilen

insanlar, başkalarını hor görmeyen insanlardır. Başkalarını hor gören kişiler,

kendilerinde büyüklük gören insanlardır. Bir insanın kendisini üstün görmesi

başkalarını hor görmesini sebep olur. Bu kaçınılması gereken bir kötülüktür.
Yüce Allah, başkalarını hor gören insanları sevmediğini şu şekilde bildirir:

“insanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah,
kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez. ”
6 2.2. Dinim, Kendini Geliştiren Bir İnsan Olmamı ister
Dinin özü güzel ahlaktır. Güzel ahlaklı olmak her zaman iyiliğe yönelmek,

kötülüklerden kaçınmakla mümkün olur. Güzel ahlak sahibi olan insanlar, güvenilir

insanlardır. Çünkü bu insanlardan kimseye bir zarar gelmez.
insanın güvenilir bir kişi olabilmesi için, alanıyla ilgili gelişmeleri izlemesi

gerekir. Gelişmeleri izlemeyen insanlar kendilerini geliştiremezler. Kendilerini

geliştiremeyen insanlar ise yaşadıkları çağa ayak uyduramazlar. Yaşadıkları çağa

ayak uyduramayan insanlar, çağın gerisinde kalırlar, çağdaşları arasında yer

bulamazlar. Sonuçta yok olup giderler .Bu sebepten dinim benden, kendini

geliştiren bir insan olmamı ister.
2.2.1 Allah, Öfkemizi Yenmemizi ister
Öfke; engelleme, incinme ya da gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi,

kızgınlık halidir. Çabuk öfkelenen, öfkesini yenemeyen insanlar, aşırılığa

kaçarlar, saldırgan olurlar. Saldırgan kişiler etrafındaki insanlara güven

vermezler, kalıcı arkadaşlık ve dostluklar kuramazlar.
Allah peygamberimizi örnek almamızı istemiştir. Onu örnek almamız, onun gibi

öfkemizi yenmemiz, yumuşak huylu olmamız demektir. Peygamberimiz, öfkesini yenen,

yumuşak huylu olan insanı, baş pehlivanlardan daha güçlü bir insan olarak tanıtır:

”Güçlü insan; güreş meydanlarında başkalarını yenen değil, öfkelendiğinde kendine

hakim olandır.” 1 buyurur.
2.2.2 Allah, Hatasından Dönmek isteyenlere Doğru Yolu Gösterir
işlediği bir günah ya da suçtan pişman olarak bir daha yapmamaya karar vermeye

tövbe etmek denir. Allah, samimi olarak tövbe eden herkesin günahını affeder.

Yeter ki insan, pişman olup af dilesin. Bunun gibi yanılıp yanlış yola sapanlara

Allah fırsat verir, hatalarını anlayıp af dilemeleri için açık kapı bırakır.
Allah, hatasından dönmek isteyenlere yardım eder, onlara doğruyu gösterir. Fatiha

suresinde Allah’ım Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin yoluna eriştir. ”

şeklinde dua etmemizi ister .
2.2.3 Zorluklarla Baş Etmesini Bilirim
Dinimin istediği anlamda kendini geliştiren bir insan olabilmek için zorlukların

üstesinden gelmem gerekir .
insan hayatta karşılaştığı zorluklarla, sıkıntılarla baş etmesini öğrenmelidir.

Karşılaştığı zorlukların üstesinden gelemeyen insanlar, başarılı olamazlar.

Başarılı olabilmek için karşılaştığımız olumsuzluklara karşı sabırlı olmamız

gerekir.
Zorlukların üstesinden gelebilmek için başka insanlarla yardımlaşmak da gerekir.

Bundan dolayı başkalarıyla iş birliği yapamayan, yalnız kalan insanlar zarar

görürler.
Zorluğu yenmenin yolu, onun üzerine gitmektir. Bunun için insanın hem kendini

yetiştirmesi hem de kendine güvenmesi gerekir. Bir de insan kararlı ve azimli

olmalıdır. Zorluktan kaçanlar, başarılı olamazlar.
2.2.4 Davranışlarımda Doğru Bilgiye Dayanırım
insanın bilinçli yaptığı her davranışı bir bilgiye dayanır. Doğru davranışlarda

bulunabilmek için her zaman doğru bilgilere sahip olmak gerekir.
Allah, bizim daima doğru bilgiye dayanmamızı ister. Kötü niyetle uydurulan sözlere

uymamayı tavsiye eder .Çünkü doğru bilgiye dayanmayanlar , kolayca kötülük

işleyebilirler. Bu sebepten güvenilmez, günahkar (fasık) bir insanın getirdiği

haberlerin aslını araştırmamızı istenir:
”Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü

araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize

yanarsızın.” 1
2.2.5 Görgü Kurallarına Uyarım
Görgü kuralları insan ilişkilerini düzenler, nerede nasıl davranılması gerektiğini

öğretir. Bunlar, toplumun iyi ve güzel kabul ettiği kurallardır. Görgü

kurallarının oluşmasında o toplumun dininin, ahlakının, gelenek ve göreneklerinin

etkisi büyüktür.
Görgü kuralları, insanlar arası ilişkileri düzenler. Bu sebepten çok çeşitli

alanları kapsar. Bunlar; misafirlik, yemek, yolculuk, kılık kıyafet ve konuşma ile

ilgili kuralıları kapsayabilirler. Bu konularda toplumunuz tarafından kabul

edilmiş olan görgü kurallarını şu şekilde açıklayabiliriz:
2.2.5.a. Misafirlik
Misafirlikte uyulması gereken bazı görgü kuralları vardır. Misafirliğe gitmeden

önceye ait görgü kurallarının bir kısmı şu şekilde ifade edilebilir: Gidilecek

yere veya kişiye önceden haber vermek, temiz ve düzgün giyinmek, buyur edilmeden

içeriye girmemek, kapıyı açana güler yüzle selam vermek.
Misafirlikte uyulması gereken görgü kuralları ise; gösterilen yere oturmak, güler

yüzlü olmaya özen göstermek, yapılan ikramları geri çevirmemek ve beğenmezlik

etmemek, ayrılırken teşekkür etmek, ev sahibini rahatsız etmemeye özen göstermek

gibi kurallardır.
2.2.5.b. Yemek Yerken
Yemek yerken uyulması gereken görgü kurallarına “yemek yeme adabı” da

denilmektedir. Yemeğe otururken eller yıkanmalı, yemeğe “besmele” ile başlanmalı,

ağza büyük Iokma alınmamalıdır. Ağızda yemek varken konuşmamalıdır. Yemekten

kalkmadan önce Allah’a dua etmeli, yemekten sonra eller yıkanıp dişler

fırçalanmalıdır.
2.2.5.c. Yolculukta
Yolculuğa çıkarken giyeceklerin temiz olmasına dikkat etmeliyiz. Yolculuk uzun

sürecekse yedek giysiler almalıyız. Yolculuk sırasında başkalarını rahatsız edecek

şekilde konuşup şakalaşmamalıyız. Hasta, yaşlı ve çocuklu kadınlara yer

vermeliyiz. Başkalarını rahatsız edici kokular sürünmemeli, soğan, sarımsak gibi

kokan şeyler yememeliyiz. Sürücülerin dikkatini dağıtacak davranışlardan

kaçınmalıyız.
2.2.5.d. Kılık Kıyafette
Kılık-kıyafette en önemli görgü kuralı, temiz ve ölçülü giyinmektir. Allah,

sevgili peygamberimizden, elbiselerinin temizliğine dikkat etmesini istemiştir.
Kılık-kıyafette temizlik yanında, düzgünlük ve sadelik de önemlidir. iyi giyinmek

pahalı giyinmek değil, temiz, sade ve uyumlu giyinmektir.
2.2.5.e. Konuşmalarda
Konuşma konusunda da uyulması gereken görgü kuralları vardır. ”Tatlı dil yılanı

deliğinden çıkarır.” atasözü, bu kurallardan birini dile getirmektedir. insan,

konuşmalarında tatlı dilli, güler yüzlü olmalıdır. Kırıcı, sert ve anlaşılmaz

konuşmalardan kaçınmalıdır.
Konuşma kurallarına uymak için başkalarının sözünü kesmemeli, söz istemeden

konuşmaya başlamamalıyız. Büyüklerle konuşurken saygılı olmalı, konuşmalarda

gıybet ve dedikodu yapmamalıyız. Övgü ve yergide ölçülü olmalı, kedimize

söylenmesini istemediğimiz bir sözü başkalarına söylememeliyiz.
Konuşmayla ilgili bir atasözü, çok ölçülü ve dikkatli konuşmayı ister: ”Dil dokuz

boğumdur, boğ boğ söyle!” Yusuf Has Hacib, Kutadku Bilig adlı eserinde şöyle der:

”Başın süsü yüz, dilin süsü söz, yüzün süsü gözdür.”
2.2.6 Savurganlıktan Kaçınırım
Kendimizi geliştiren bir insan olabilmemiz için, harcamalarımızda aşırılıktan

kaçınıp ölçülü olmamız gerekir. insanın malını. mülkünü ve parasını ölçüsüzce,

yerli yersiz harcamasına savurganlık denir. Savurganlığın bir adı da israftır.
Savurganlık sadece malda, mülkte, parada yapılmaz. Zaman ve sağlık savurganlığı da

vardır. Zamanını boşa harcayan kişi de zamanı israf eder. Bunun gibi sağlığına

dikkat etmeyen, içki, kumar ve benzeri alışkanlıklarla sağlığını bozan kimse de

sağlığını israf eder.
Dinimiz malların korunması için savurganlığı yasaklar. Savurganlığın zararı

kişinin kendisi ile sınırlı kalmaz; aileye, çevreye ve topluma kadar uzanır.

Savurganlık, ülkeye ve ulusa zarar verebilecek boyutlara ulaşabilir. Örnek olarak

bilinçsizce ormanları tüketenler, ulusal serveti boşuna harcamış olurlar. Ulusal

serveti gelişi güzel harcayanlar, ulusu gelirsiz bırakırlar.
Kuranıkerim savurganlık yapmamızı şu şekilde yasaklar:
“Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma, yoksa

pişman olur açıkta kalırsın,,

Kısa Ahlak Konulu Kompozisyon Örneği

ACINDIRIRSIN ARSIZ OLUR, ACIKTIRIRSIN HIRSIZ OLUR.’

Ana fikir: Ana ve babalar, çocuklarının maddî ve manevî ihtiyaçları karşısında

anlayışlı ve olgun davranmazlarsa onların ahlâkını bozarlar.
(Bu konuda kompozisyon yazmaya girişilmeden önce, çocuk eğitiminde ailenin ne

kadar büyük rol oynadığı üzerinde düşünülmelidir).
ÖRNEK ÇALIŞMA:
“Çocuk yetiştirmek, onu kişilik sahibi bir insan olarak topluma kazandırmak, hiç

şüphesiz dünyanın en zor işlerinden biridir. Sağlam karakterli insanlardan meydana

gelen huzurlu bir toplumun gerçekleşmesi için eğitime son derece ihtiyacımız

vardır. Büyük Fransız romancısı Victor Hugo, Sefiller adlı eserinde, insanları

aydınlıkta ve karanlıkta olmak üzere iki kısma ayırır. Karanlıkta olanlar,

cahillerdir; onların aydınlığa kavuşması için büyük yazar; “İnsanlara biraz ışık

gerek” diye haykırır. Bu ışık, eğitimdir.
Eğitim deyince, aklımıza hemen okul, öğretmen, kitap kavramları gelir. Oysa,

eğitimin temeli ailede atılır. Çocuk her şeyden önce ailesinin; en yakınlarının

etkisi altındadır. Cahil, kaba, görgüsüz bir anne baba tarafından yetiştirilen

çocukta düşünüş ve davranış bozuklukları görülür. Anne babanın yersiz ve yanlış

davranışları, çocuk karakterinin gelişmesinde olumsuz bir etken olur.
Çocuklarını dengeli ve ruhen sağlıklı olarak yetiştirmek isteyen anne babalar,

kendi davranışlarına son derece dikkat etmelidir. Çocuğu başı boş bırakmak, çok

sıkmak gibi aşırı ve yersiz davranışlar üzücü sonuçlar verip karakterin çarpık

gelişmesine sebep olabilir. Öyle ki, dengesizlikleri okul eğitimi bile kolay kolay

gideremez. Sonuçta, topluma dengesiz bir şahsiyet katılmış olur.

Peygamber efendimizin güzel ahlakı ile ilgili kompozisyon

Rasulullah (s.a.s.) her yönden örnek alınacak en mükemmel insandır, Her müslümanın

O’nu en güzel şekilde öğrenip tanıması; Onun yüce ahlâkını yaşamaya ve yaşatmaya

çalışması lazımdır, Çünkü O’nun ahlâkı, Kur’ân ahlâkı idi.

Hz. Muhammed üstün kişiliği, güvenilirliği , insana değer vermesi , hakkı

gözetmesi , sabırlı ve hoşgörülü oluşuyla en güzel örnektir.

[Resim: peygamber-efendimizin-guzel-ahlaki-png.15970]

Hz. Muhammed’in en önemli özelliği , başkalarına önerdiği öğütleri ve ahlak

kurallarını önce kendi yaşamında uygulamasıdır. O , kendini başkalarından üstün

görmemiş , Kur’an’ın öğütlerini ve yasaklarını yaşamının her anında uygulamıştır.

“Hiç şüphesiz senin için bitmez tükenmez bir mükâfat vardır. Ve hiç şüphesiz sen

pek büyük bir ahlâk üzerindesin.” (Kalem Sûresi, 3-4)

Yine Kur’ân’da Peygamberimiz için “Allah’ın Resulünde sizin için güzel bir örnek

vardır” (Ahzâb Sûresi, 21) buyurularak, mü’minlerin, hayâtlarının bütün

safhalarında onu örnek almaları tavsiye ve emredilir. Çünkü onun ahlâkı bizler

için en güzel örnek, onun yaşayışı, halleri, sözleri ve hareketleri en mükemmel

modeldir.

Peygamberimiz de, “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” buyurur ve

bu özelliğini, dünyadaki göreviyle bağlantılı olarak dikkat çekip bizlere

anlatmaktadır.

Peygamberimizin hayâtında ve ahlâkında, her meslek ve seviyeden insan, örnek

alacak yönler bulabilir. İnsan olarak onun hayâtından alacağı sayısız fazilet ve

güzellik yanında, kendi mesleğini ve toplumdaki yerini ilgilendirecek yüzlerce

dersi de alabilir. Çünkü Peygamberimizin hayâtı her yönüyle hepimize örnektir

Sponsor reklam!
Ahlakla ilgili kompozisyon

KONU: “EDEBİ, EDEPSİZDEN ÖĞREN.”
Ana fikir: Edepsizin hareketleri, bu tür davranışların çirkinliğini ve

yakışıksızlığını gözler önüne sererek edepli davranmanın yollarını kendiliğinden

öğretir.
ÖRNEK ÇALIŞMA:
“Bütün eğitim çabalarının, toplum ve ahlâk yasalarının gayesi nedir? İnsanı

faziletli, dürüst, terbiyeli bir kişi olarak topluma kazandırmak, doğruya, güzele

yöneltmek… Aldığı eğitimi sindirmiş bir insan, neyin iyi, neyin kötü olduğunu

kolaylıkla ayırt edebilir. Terbiye görmemiş, ahlaken eğitilmemiş kişiler kendi

çaplarında birer zavallı oldukları gibi, toplum için de birer yüz karasıdırlar.

Onlar, sadece kendi duygularının ve içgüdülerinin kanunlarına uyarlar. İşlerine

gelmeyen durumlarda kimseye aldırış etmeden türlü edepsizlikler yaparlar. Hatta

zaman zaman gülünç bir üstünlük kompleksine kapılan bu basit ve zavallı

kişiler,kendilerini oldukları gibi görmeyi bir türlü beceremezler. Ne derece

iğrenç ve çirkin hallere düştüklerini bir kavrayabilseler!
Toplumun örf, âdet ve geleneklerine ters düşen, ahlâk kavramlarıyla bağdaşmayan,

insanî duyguları yaralayan bu tür davranışlar, bütün his ve vicdan sahibi insanlar

tarafından kınanır ve kabul edilemez bulunur. Kendi şahsî çıkarları uğruna

başkalarına haksızlık eden, bu amaçla her türlü yalan ve hileye başvuranların

korkunç gayretleri karşısında aklı başında hangi insan “edepsizlik ve haksızlık

etmenin aşağılaştırıcı bir durum” olduğunu düşünüp de buna tepki göstermez! Toplum

içinde ******lik ve saygısızlık eden insanların hali hangimizde küçümseme duygusu

uyandırmaz? Hangimizi toplum kurallarına uyma yolunda dolaylı olarak uyarmaz?

Erdemli insan, bayağı insanların çirkin davranışlarından kendine bir ibret ve

tecrübe payı çıkaran kimsedir.”


Milli ahlaka uygun hareket etmek milli birliği sağlar ile ilgili kompozisyon

anlamlı ve öğüt verici

Milli birlik, adı üzerinde, milleti birlik içerisinde güven ve huzurla

yaşayabilmesi birbirini kenetlenmesidir. Bunun olabilmesi için de milli ahlaka

uygun hareket etmek gerekir. Tıpkı Atatürk’ün de belirttiği gibi “Hiçbir millet

yoktur ki ahlak esaslarına dayanmadan ilerlesin.”

Arkadaşlar! Bizler sürekli milletimizin ilerlemesine kalkınmasını istiyor ve bunun

için çabalıyoruz. Bence bu çabaya öncelikle milli birliği sağlayarak başlayalım.

Bu konu ile ilgili en net ve en doğru örnek vatanı ve milleti için çalışan

askerlerimizdir. Onlara şüphesiz “Ya kendin ya da vatanın” dendiğinde canlarını

feda ederek vatanlarını seçerler. İşte budur milli ahlak,işte budur milli birlik.

Türk milletine önderlik eden atamıza saygımız sonsuz o zaman onu örnek alıp, milli

ahlak değerlerimize sahip çıkalım.

Güzel Ahlak ile ilgili bir yazı

Yüce Rabbimiz, insanlığı, inançsızlığın karanlığından çıkarıp iman ve güzel

ahlakın aydınlığına kavuşturmak için Peygamberler ve Kitaplar göndermiştir([1]).

İnsanları, asla rehbersiz bırakmamış ve son olarakda,Kur’an-ıKerîm’i ve

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’i göndermiştir.

İslam dininin gayesi, “Tevhîd” inancını, bütün insanların gönüllerine nakşetmeleri

ve onların güzel ahlak sahibi fertler olmalarıdır. Bakınız Kur‘an, bu hususta

şöyle buyuruyor:”Ey Ehl-i Kitap! Size, kitabınızdan gizlediklerinizin birçoğunu

ortaya koyup açıklayan, birçoğunu da bağışlayan Elçimiz geldi. Gerçekten size

Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi. Allah bu Kitap’la, rızasını

gözetenlere kurtuluş yollarını gösterir, Kendi izni ile onları karanlıklardan

aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola ulaştırır”([2]).

Hz. Peygamber (a.s)‘in gönderiliş amacını da kendileri, “Ben güzel ahlakı

tamamlamak için gönderildim”([3]) şeklinde açıklamaktadır. Kur’an-ı Kerim, Hz.

Peygamber’i şöyle tanıtmaktadır: “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin” ve

“Andolsun ki, Allah’ın Resulü sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı

umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”(4)

Aziz Müslümanlar!

Kur’an-ı Kerim, itikat, ibadet ve ahlaka ait esasları, bir çok ayette birlikte

zikreder. Bu da bize, iman ile ahlaki davranışlar arasında sıkı bir irtibatın

bulunduğunu gösterir. Ahlak kavramı, bir insanın bütün davranışlarını kapsar.

İbadetin bir hikmeti de insanı güzel ahlak sahibi olmaya yönlendirmektir. Bunun

için güzel ahlak,Müslümanların aynasıdır. Hz.Peygamber “İman bakımından müminlerin

en olgunu, ailesine karşı şefkat, merhamet gösteren ve ahlakı güzel olandır”(5)

buyurmuşlardır.

Değerli Mü’minler!

Kur’an-ı Kerim, olgun müminleri; zor günlerde yoksulu doyuran, birbirine doğruyu

tavsiye eden, Allah’ın koyduğu sınırları aşmayan, kötülüğün gizlisine de açığına

da yaklaşmayan, cana kıymayan, ölçü ve tartıda adaleti gözeten, ölçülü konuşan,

verdiği sözde duran, insanlara karşı büyüklük taslamayan, verilen emaneti koruyan,

sözü özü bir olan, ana babaya, akrabaya, komşuya, arkadaşa ve yönetimindekilere

güzel davranan kişiler olarak nitelendirir. Güzel ahlakı korumak, Yüce Rabbimizin

emridir. Aynı zamanda toplum hayatını sürdürmenin ve insanlık onurunu yüceltmenin

bir gereğidir. Bir insanın yaptığı kötü bir davranışın, ailesinden başlayarak

bütün topluma dokunan zararları vardır. Bunun için ahlaka aykırı tavırları görüp

geçiştirmek, onun yayılmasına imkan hazırlamak demektir. Güzel ahlaka aykırı

görülen davranışları, uygun bir lisan ile düzeltmeye çalışmak, iyi huylu olmayı

teşvik etmek, toplum için önemli bir görevdir.

Hutbemi, bir âyet meâli ile bitiriyorum: “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip

kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir”(6).
Almanca İsmin Hallerine Göre Sıfatların Çekimi (Deklination des Adjektivs)

Bir önceki derste sıfat tamlamaları konusunu incelemiş ve yalın halde bulunan isimler için sıfat tamlaması örnekleri vermiştik.Bununla beraber belirtmiştik ki: sıfatların aldığı ekler ismin haline göre, artikeline göre ve tekil-çoğul durumuna göre değişir.

Bu dersimizde ismin girdiği bu hallerin tümü için sıfatların aldığı ekleri inceleyeceğiz.Bu konuya sıfatların çekimi denir.
Konuya girmeden önce şunu önemle belirtelim: bu konuyu anlamak için ismin halleri (tüm halleri) konularını eksiksiz bilmek lazımdır.İsmin halleri konularını bilmeden (ki çok büyük bir bölümü ezberden ibarettir) bu konuyu öğrenemezsiniz.
Sıfatların çekimi konusu da büyük oranda ezbere dayalıdır, ismin hangi haliyle hangi ekin kullanıldığını, hangi artikelle hangi ekin kullanıldığını, tekilde-çoğulda hangi ekin kullanıldığını iyice ezberlemek lazımdır.Aşağıda her türlü durumu kapsayan bir tablo verilmiştir, her koşul (ismin tüm halleri, belirli belirsiz artikeller, çoğul-tekil durumları) bu tabloda mevcuttur, tabloyu iyice inceledikten sonra aşağıda yer alan açıklamaları okuyunuz.

[Resim: i353bzfm0t.png]

Tablonun Açıklaması :Tabloda sıfat olarak schön (güzel) kelimesi kullanılmıştır.İsim olarak ise der Mann (eril cins) , die Frau (dişi cins) ve das Kind (nötr cins) kullanılmıştır.

Tablonun soldan birinci sütununda tekil isimler belirli artikelle (der-das-die) kullanılmış ve ismin tüm hallerine göre sıfatlara eklenen ekler gösterilmiştir.(schön sıfatına eklenen eklere bakınız)

Soldan ikinci sütunda ise yine tekil isimler bu defa belirsiz artikelle (ein-eine veya kein-keine) kullanılmış ve ismin tüm hallerine göre sıfatlara eklenen ekler gösterilmiştir.(schön sıfatına eklenen eklere bakınız)

Soldan üçüncü sütunda ise çoğul isimler belirli artikelle (die) kullanılmış ve ismin tüm hallerine göre sıfatlara eklenen ekler gösterilmiştir.(schön sıfatına eklenen eklere bakınız)

Soldan dördüncü sütunda ise çoğul isimlerle artikel kullanılmayan durumlar için ismin tüm hallerine göre sıfatlara eklenen ekler gösterilmiştir.(schön sıfatına eklenen eklere bakınız)

Son sütunda ise tekil isimlerle artikel kullanılmayan durumlar için ismin tüm hallerine göre sıfatlara eklenen ekler gösterilmiştir.(schön sıfatına eklenen eklere bakınız)

Çoğul isimlerle kullanılan olumsuz belirsiz (keine) artikeller için tabloda yer verilmemiştir, çünkü bu durumda ismin tüm hallerinde sıfata -en takısı eklenir.Yani ismin haline göre takı değişmez.

İkinci olarak tabloda yer almayan bir başka sütun ise “Çoğul ve Belirsiz” sütunudur.
Yukarıdaki tabloda yer alan “Çoğul ve Artikelsiz” sütunu aynı zamanda “Çoğul ve Belirsiz” sütunudur.
“Çoğul ve Artikelsiz” ile kullanılan ekler ve “Çoğul ve Belirsiz” ile kullanılan ekler (sıfata eklenen ekler) ismin tüm hallerinde birbirinin aynıdır.

Son bir not olarak şunu verelim : kein ve keine ile kullanılan takılar aynı zamanda mein, sein, dein, ihr, unser gibi zamirlerle kullanılan sıfatlar için de geçerlidir, yani bu zamirlerle kullanılan sıfatlar için de kein ve keine’nin durumları geçerlidir.

Tabloya Türkçe anlamlar yazılmamıştır, biz burada birkaç örnek verelim:

die schöne Frau : Güzel bayan (yalın hal)
der schöne Mann : Güzel adam (yalın hal)
das schöne Kind : Güzel çocuk (yalın hal)
des schönen Kindes : Güzel çocuğun (in hali)
der schönen Frau : Güzel kadına (e hali)
den schönen Mann : Güzel adamı (i hali)
eine schöne Frau : Güzel bir kadın (yalın hal)
eines schönen Kindes : Güzel bir çocuğun (in hali)
einem schönen Mann : Güzel bir adama (e hali)
die schönen Kinder : Güzel çocuklar (yalın hal)
der schönen Kinder : Güzel çocukların (in hali)
die schönen Frauen : Güzel kadınları (i hali)

Aşağıdaki tabloda ise sıfat çıkarılmış, sadece duruma göre sıfata eklenec

[Resim: i354bjvluh.png]

Örnekler :

– Das sind die Kleider der schönen Frauen (Genitiv (in hali), Çoğul, Belirli Artikel).
– Das sind die Kleider der reichen Frauen (Genitiv (in hali), Çoğul, Belirli Artikel).
– Das sind die Kleider schöner Frauen (Genitiv (in hali), Çoğul, Belirsiz Artikel).
– Das sind die Kleider reicher Frauen (Genitiv (in hali), Çoğul, Belirsiz Artikel).
– Das ist das Kleid der reichen Frau (Genitiv (in hali), Tekil, Belirli Artikel).
– Das ist das Kleid einer reichen Frau (Genitiv (in hali), Tekil, Belirsiz Artikel).
– Er schenkt alles den lieben Kindern (Dativ (e hali), Çoğul, Belirli Artikel).
– Er schenkt alles lieben Kindern (Dativ (e hali), Çoğul, Belirsiz Artikel).
– Er schenkt alles einem lieben Kind (Dativ (e hali), Tekil, Belirsiz Artikel).
– Er schenkt alles dem lieben Kind (Dativ (e hali), Tekil, Belirli Artikel).
– Sie grüsst die intelligente Dame (Akkusativ (e hali), Tekil, Belirli Artikel).
– Sie grüsst nur intelligente Damen (Akkusativ (e hali), Çoğul, Belirsiz Artikel).
– Sie grüsst nur die intelligenten Damen (Akkusativ (e hali), Çoğul, Belirli Artikel).
ALMANCA’da İSİMLER (SUBSTANTİVE)

Bundan önceki derslerimizde pek fazla gramer bilgisi gerektirmeyen ve özellikle ezber becerisine dayalı konular üzerine ön bilgiler vermiş, bazı konuları da detaylı bir şekilde incelemiştik. Bu dersimizde oldukça fazla dikkat gerektiren, bazı kısımlarının ezberlenmesi ve akıldan çıkartılmaması gereken bir konuya giriş yapacağız.Bu dersimizde isimler ve artikeller hakkında kısa bilgiler verip, önümüzdeki bölümde isimler konusunu ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz.

Kısaca tanımlamak gerekirse, varlıkları adlandırdığımız kelimelere isim denir.Örneğin bilgisayar, okul, oda, ev masa, rüya, Ahmet, kitap vs. kelimeleri birer isimdir. Türkçe’de olduğu gibi Almanca’da da isimlerin tekil-çoğul, soyut-somut, basit-birleşik, özel-cins gibi türleri vardır.
Yine aynı şekilde dilimizde olduğu gibi Almanca’da da isimler cümle içerisinde değişik görevlerde bulunabilir, tekil-çoğul hallerde kullanılabilir veya ismin hallerine (-e hali, -i hali vs.) göre çekimlenebilirler.
Almanca’da yaklaşık olarak 200.000-250.000 civerı isim olduğu tahmin edilmektedir. Almanca’da isimlerin baş harfleri, özel isim veya cins isim ayrımı yapmaksızın büyük harf kullanılarak yazılır. Yani tüm isimlerin baş harfleri büyük yazılmalıdır.Bununla beraber Almanca’da tüm cins isimlerin önünde Artikel dediğimiz (der – das – die) kelimelerinden birisi bulunur.(Artikeller konusu önümüzdeki bölümlerde incelenecektir.) Almanca’da isimlerin 3 cinsi mevcuttur.Her isim bu üç gruptan birine dahildir.

Bunlar ;

1-) Erkek İsimler (Eril Cins)
2-) Dişi İsimler (Dişi Cins)
3-) Cinsiyetsiz İsimler (Nötr Cins)

Almanca’da genel olarak ;
cinsiyeti erkek olan kelimelerin artikeli “der”,
cinsiyeti dişi olanların artikeli “die” ,
cinsiyetsiz olanların artikeli ise “das” tır.

Fakat bu bilgi genelleme yapılarak verilmiştir.Bazı istisnaları mevcuttur. Bu sebeple yeni kelime öğrenirken, mutlaka artikeliyle beraber öğrenmeye dikkat etmeniz çok faydalı olacaktır.(Artikel konusu bir sonraki bölümde detaylı olarak incelenecektir.) Almanca’da “şu tür kelimeler erkek cinstir, şu tür kelimeler dişi cinstir, şu tür kelimeler de nötr cinstir” şeklinde bir genelleme yapmak mümkündür. Aşağıda erkek cins, dişi cins ve nötr cins kelimeler hakkında sınıflandırma yapılmıştır.
Yapılan bu sınıflandırmanın bazı maddeleri kesin olduğu gibi, bazı maddelerinin de bir kaç küçük istisnası mevcuttur.

1-) Cinsiyeti Erkek Olan İsimler :
Daha önce de incelemiş olduğumuz gün, ay, mevsim isimleri, yönler ve rüzgar isimleri, cinsiyeti erkek olan tüm canlılar, para birimlerinin büyük çoğunluğu, maden isimlerinin büyük çoğunluğu ve -en,-ich,-ig,-ast harfleriyle biten isimler Erkek Cinstir.

2-) Cinsiyeti Dişi Olan İsimler :
Dişi canlılar, tüm sayılar, meyve, ağaç, çiçek isimleriyle ırmak, nehir isimleri ve -in,-e,-ei,-ung,-heit,-ion,-keit harfleriyle biten isimlerin büyük çoğunluğu Dişi Cinstir.

3-) Cinsiyetsiz Olan İsimler :
Ülke ve şehir isimlerinin büyük çoğunluğu, hem dişi hem de erkek canlılar için ortak kullanılan isimler ve canlıların yavruları, metal adları ve fiil veya sıfattan türetme tüm isimler Cinsiyetsizdir.

Yukarıda bilgi amaçlı bir genelleme yapılmıştır.Her ne kadar yapılan bu sınflandırmanın sizler için yararlı olacağını düşünsek de öğrenilecek olan kelimelerin (yukarıdakilerden herhangi bir gruba girse dahi) artikellerine bakılmasını çok daha faydalı görüyoruz. Bir sonraki bölümde artikeller ve kullanım şekilleriyle ilgili bilgiler verilecektir.Çok önemli bir konu olduğundan, dikkatle izlemenizi tavsiye ediyor, başarılar diliyoruz.
Almanca derslerimiz hakkında her türlü soru ve görüşlerinizi almancax forumlarına ya da altta bulunan yorum kısmına yazabilirsiniz.Tüm sorularınız almancax eğitmenleri tarafından yanıtlanacaktır.
İl Adı İiçesi Yurdun Adı Yurdun Adresi Telefonu Kapasitesi
Van Merkez Özel Van Yükseköğr.Er.Yur. Eski Özalp Durağı 2.Nur Sk.No:2 VAN 0432-2120631 78
Van Merkez Çağlayan Orta+Yüksek E.Yurdu v Cad.Özel İdare İşhanı Kat:4-5 VAN 0432-2142357 220
Van Merkez Özel Çiçek Yükseköğr.Kız Yur. Vali Mithatbey M.Yukarı Norsin C. 0432-2145480 42
Van Merkez Özel Tuşba Yükseköğr.Er.Yur. Şerefiye Mah.Ordu C.No:61 0432-2122845 234
İl Adı İiçesi Yurdun Adı Yurdun Adresi Telefonu Kapasitesi
Kayseri Kocasinan Özel Ahmet Bakırdöğen Yükseköğr.Er.Yur. Örnekevler Mah..S.Paşa Cad.Tuğcu Sk.No:16 K.SİNAN 0352-2225984 116
Kayseri Melikgazi Özel Rafet Cina Yükseköğr.Er.Yurdu İnönü Bulvarı No:32 MELİKGAZİ 0352-3369687 110
Kayseri Melikgazi İhlas vak.İşl.Orta+Yükseköğr.Er.Yur. Esentepe Mah.Ersoy Sk. İhlas-2Apt. Melikgazi 0352-3301349 135
Kayseri Kocasinan Serhat Dersh.Sahabiye Orta+Yük.Er.Yur. Serçeönü Mah.Çankaya Cad. Site İşhanı 4-5K.SİNAN 0352-2226097 194
Kayseri Melikgazi Merve Orta+Yükseköğr.Er.Yurdu Camikebir Mah.Kadıhamam Sok.No:4 MELİKGAZİ 0352-2225862 48
Kayseri Melikgazi Özel Sefa Orta+Yüksek Er.Yurdu Nuri Has Mah.Kartal Bulvarı No:15MELİKGAZİ 0352-2254414 342
Kayseri Kocasinan Özel Tomurcuk Orta+Yüksek Kız yurdu Hacı Mah.Atatürk Bulvarı No:79 KOCASİNAN 0352-3201170 64
Kayseri Melikgazi Özel Serhat Orta+Yüksek.Kız Yurdu Camikebir Mah.Vurel Sk.No:15 Melikgazi 0352-2324365 64
Kayseri Kocasinan Özel Seyyid Burhanettin Orta+Yük.Kız Yur. Sahabiye Mah.Otak Sok.No:16 KOCASİNAN -352 76
Kayseri Kocasinan Özel Ümit Orta+Yüksek Er.Yurdu Hacıseki Mah.1.Cad.No:99 KOCASİNAN -352 75
Kayseri Melikgazi Özel Atlas Orta+Yük.Kız Yur. Düvenönü Meydanı İnönü Blv. Güneş Sağ. Yanı -352 68
Kayseri Kocasinan Özel Kocasinan Yükseköğr.Er.Yurdu Sahabiye Mah. Mersin Sokak No:12 Kocasinan 0352-2229797 89
Kayseri Melikgazi Özel Seyyide ve Ö.Kantarcıoğlu Orta+Yük.Kız.Yur. Seyitgazi M.Yesevi Bulv.No:122 -352 63
Kayseri Melikgazi Özel Reva Orta+Yüksek.Er.Yur. Küçük Ali M.Bahçıvan S.No:12 0532-3363884 112
Kayseri Melikgazi Özel Bozatlı Yüks.Er.Yur. Güllük Mah.Bozatlıpaşa Geçidi No:10 0352-3204162 137
Kayseri Melikgazi Özel Milenyum Orta+Yüksek.Er.Yur. Hacımansur M.Şeh.Miral.Nazımbey Blv.No:15 0352-2212297 136
Kayseri Kocasinan Özel Şule Orta+Yüksek.Kız Yur. Örnekevler Mah.Ay.Sk.No:18 0352-2212675 76
İl Adı İiçesi Yurdun Adı Yurdun Adresi Telefonu Kapasitesi
Adana Seyhan Özel SeyhanOrta+Yük.Erk. Yur. Yeni Baraj M. 60.Sk.No: 15 0322-2257517 58
Adana Seyhan Hulusi Efendi Orta+YüksekKız Yurdu Yurt Mah.No: 117/1-Seyhan 0322-2263285 97
Adana Seyhan Özel Küçüksaat Orta+Yük. Kız Yur. K.Köprü m.İnönü C.. No: 141 0322-3595166 69
Adana Seyhan İhlas Vk.İkt.İşl.Yükseköğr. Er Yur. Karacaoğlan C.No:100/A 0322-3524977 97
Adana Seyhan Özel Darende Yük.öğr. Er. Yur. Beyazevler M. 17. S. No:5 -322 182
Adana Merkez Özel Star Yük.Kız Yurdu Abidin Paşa C.Kadıoğlu İşha.No:79 -322 46
Adana Seyhan Özel Can Yükseköğr. Kız Yurdu Beyazevler M.3.S9 322 96
İl Adı İiçesi Yurdun Adı Yurdun Adresi Telefonu Kapasitesi
Afyon Merkez Özel A.Nedim Soner Orta+Yük. Er.Yur. Kadınana C. Ambaryolu No: 72 0272-2157677 83
Afyon Şuhut Özel Yeni Ufuk Orta+Yük.Er Yur. Yarışlı Yolu Üzeri No:35 0272-7181220 45
Afyon Emirdağ Özel Akyazılı Orta+Yük. Er.Yur. İncirli M. Fatih S. No:51 0272-4413827 40
Afyon Bolvadin Özel S.Şahinler Orta+Yüköğr. Kız ve Er. Yur Çarşı Cami Civarı İstasyon C.No: 21 0272-6127133 72
Afyon Merkez Özel Feza Yükseköğr. Er. Yur. Ambar Yolu No:168 0272-2131158 110
Afyon Merkez Özel İffet Yükseköğr. Kız Yur. Kurtuluş C.Ayanoğlu Aralığı No:4 0272-2137631 56
Afyon Çay Özel Şelale Orta+Yüks. Er. Yur. Şirinevler M.Memiş S.No:39 0272-6314355 74
Afyon Merkez Kaçava Eğt.Hiz.Orta+Yükseköğr. Er.Yur. İstasyon Girişi Demiryolu Sendikası 0272-2132878 55
Afyon Merkez Özel Reyhan Yükseköğr. Er. Yur. Dervişpaşa M.Atatürk Cad. 0272-2121610 187
Afyon Merkez Özel Afyon Orta+Yükseköğr. Er. Yur. Anbaryolu M.Kübra Apt. No:119 0272-2158476 81
Afyon Bolvadin Y.Selim Orta+Yük. Er. Yur. Lala Sinanpaşa M. Dere S.No:760 0272-6126175 42
Afyon Merkez Özel Reyhan Yükseköğr.Kız Yur. Zafer Mah Çiğdem Sk. 0272-2171586 123
Afyon Merkez Özel Çağdaş Yükseköğr. Er. Yur. İsmet İnönü C.Terminal Karş.No:70 0272-2123806 140
Afyon Emirdağ Özel İnan Yükseköğr. Er.Yur. Cumhuriyet Meydanı Adliye Arkası 0272-4427370 63
Afyon Bolvadin Özel Oba Yükseköğr. Kız Yur. Bağlarbaşı M.Otogar Cad. 0272-6127505 77
Afyon Bolvadin Özel Birdane Orta+Yüksek. Kız+Erk.Yur. 1 Nolu Sağlık Ocağı Arkası Y.Mah 0272-6124487 168
Afyon Çay Özel Albayrak Yükseköğr. Er. Yur. Cedit Mahallesi 0272-6325901 51
Afyon Merkez Özel Afyon Yükseköğr. KızYur. Dervişpaşa M.Atatürk C. No:6 0272-2143835 105
Afyon Merkez Özel Akın Yüksek. Kız Yur. Ali İhsan Mahallesi 0272-2161577 51
Afyon Çay Özel Avşarlar Yükseköğr. Kız Yur. Cumhuriyet C.No:35 0272-6312153 90
Afyon Çay Özel Nalbantlar Yükseköğr.Kız Yur. Turgut Özal C.No:70 0272-6313481 54
Afyon Bolvadin Özel Karadağ Yükseköğr.Kız Yur. Otogar yolu Pazar karşısı 0272-6127907 37
Afyon Emirdağ Özel Beyazsaray Orta+Yüksek Kız Yur. Y.Mah.Cumhuriyet meydanı.Beyazsaray İşhanı 0272-4427522 70
Afyon Sandıklı Özel Ceylan Yükseköğr.Kız Yur. Ece Mah.Çeşme Sk.No:1 0272-5120587 69

RAŞiT TUNCA

BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA
Raşit Tunca

FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik

BOARD KISAYOLLARI

ALLAH

Allah



BAYRAK

TC.Bayrak



WEB-TUNCA


Radyo Karoglan

Foruma Misafir Olarak Gir


Forumda Neler Var


Karoglan-Raşit Tunca - Dini - islami - Dini Resim - FIKIH - Kuran - Sünnet - Tasavvuf - BAYRAK - Milli - Eğlence - PNG - JPEG - GIF - WebButtons - Vaaz - Sohbet - Siyeri Nebi - Evliyalar - Güzel Sözler - Atatürk - Karoglan Hoca - Dini Bilgi - Radyo index - Sanal Dergi




GALATASARAY

G A L A T A S A R A Y


FENERBAHÇE


F E N E R B A H C E


BEŞiKTAŞ

B E Ş i K T A Ş


TRABZONSPOR

T R A B Z O N S P O R


MiLLi TAKIM

M i L L i T A K I M


ETKiNLiKLERiMiZ


“Peygamberimiz Buyurdular ki Birbirinize Temiz ağız ile Dua edin. Bizde Sayfamızı ziyaret edenlerin ve bu bölümü ziyaret edenlerin kendilerinin Ruhaniyetine, geçmişlerinin Ruhuna Yasin Okuyup hediye ediyoruz Tıkla, ya sende oku yada okunmuş Yasinlerden Nasibini Al”
(Raşit Tunca)



MEVLANA'DAN

“ Kula Bela Gelmez Hak Yazmadıkca, Hak Bela Yazmaz Kul Azmadıkca, Hak intikamını, Kulunun Eliyle Alır da, Bilmiyenler Kul Yaptı Sanır."
(Hz. Mevlana)