MUHAMMED
BAYRAK

Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız. |
Forum İstatistikleri |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
DOWNLOADEN
AYET
FELSEFEMiZ
Raşit Tunca Sözü
GÜZEL SÖZ
Renkler nasıl elde edilir? - Pastel boyada hangi renkler karıştırlırsa hangi renkler elde edilir?
TURKUAZ nasıl elde edilir?
mavi + yeşil + beyaz
MOR nasıl elde edilir?
kırmızı + mavi
YEŞİL nasıl elde edilir?
sarı + mavi
PEMBE nasıl elde edilir?
kırmızı + beyaz
TEN RENGİ nasıl elde edilir?
kahverengi + beyaz + çok kırmızı
BORDO nasıl elde edilir?
kırmızı + siyah
TURUNCU nasıl elde edilir?
sarı + kırmızı
YAVRU AĞZI nasıl elde edilir?
sarı + siyah + beyaz
GRİ nasıl elde edilir?
siyah + beyaz
AÇIK YEŞİL nasıl elde edilir?
turkuaz + siyah
AÇIK YEŞİL nasıl edle edilir? mavi + yeşil + siyah + beyaz
KÜF YEŞİLİ nasıl elde edilir?mavi + yeşil + az siyah + beyaz
KAHVERENGİ nasıl elde edilir? sarı + siyah + kırmızı
KAHVERENGİ nasıl elde edilir? turuncu + siyah
KAHVERENGİ nasıl elde edilir? turuncu + mor
KAHVERENGİ nasıl elde edilir? kırmızı + yeşil
TABA-KREMİT nasıl elde edilir? kırmızı + kahverengi
TABANIN TONU nasıl elde edilri? kahve + kırmızı + sarı
LACİVERT nasıl elde edilir? kırmızı + çok mavi
ALTIN SARISI nasıl elde edilir? sarı + kahve
HAKİ YEŞİL nasıl elde edilir? kahve + yeşil
ZEYTİN YEŞİLİ nasıl elde edilir? mavi + açıkyeşil
YAĞ YEŞİLİ nasıl elde edilir? sarı + az siyah
GÜL KURUSU nasıl elde edili? mor + kırmızı
AÇIK BAKIR nasıl elde edilir? yaldız + kahve + kırmızı
FÜME nasıl elde edilir? lila + mor
LİLA nasıl elde edilir? mavi + kırmızı + az beyaz
Masa ve Sandalyeyi Kim Ne Zaman icat Etti
Masayı kim icat etti
Mısırlıların, her evin olmazsa olmazı masayı icat ettiğine inanılır.
Masa'yı ilk bulanların Mısırlılar olduğuna inanılır. Taş bir yüzeyden yapılma olan ve nesneleri yerden yukarıda tutmak için Mısırlıların kullanılan masa, insanların çevresinde oturması için kullanılmamaktaydı. Yiyecek ve içecekler geniş çanaklı tabaklara yerleştirilirdi. Çinlilerin de masa benzeri yüzeyleri kullanarak sanat eserlerini ve yazıları sergiledikleri bilinmektedir.
Yunanlar ve Romalılar masaları, Çinliler ve Mısırlılara oranla daha sık kullanmışlardır. Yunanlar masayı özellikle yemek için kullandılar. Masalar ahşap, mermer ya da genellikle bronz ya da gümüş kullanarak yapılırdı. Masaların ayakları zengin işlemelere sahipti. Daha sonraları ise geniş dikdörtgen şeklindeki masalar birden fazla platforma ve sütuna sahip oldular. Romalılar ise yarım daire şeklindeki geniş masaları İtalya'da icat ettiler.
Orta Çağ'da masa kullanımına yönelik, çağın öncesi ya da sonrasında olduğu kadar veri bulunmamaktadır. Pek çok kaynak, Orta Çağ'da masa kullanımının genellikle soylu kesim tarafından tercih edildiğini söyler. Yemek yemek için kullanılan masalar genellikle geniş ve yarım daire şeklindeydi. Küçük yuvarlak şekilli ve kürsü gibi olan masalar ise genellikle yazı yazmak için kullanılıyordu. Batı Avrupa'da ise istilalar ve öldürücü savaşlar sebebiyle Klasik Çağ'dan gelen bilgilerin çoğunun kaybolmasına yol açtı. Kolayca taşınabilmeleri sebebiyle masaların çoğu sehpa şeklindeydi. 15. yüzyıl ve sonrasında ise doğramacılık ile yapılan masalar yeniden belirmeye başladı. Gotik Çağ'da ise sandık kullanımı yaygınlaştı ve bu sandıklar masa işlevi de görmeye başladılar.
Yemekhane masaları ise 17. yüzyılın başlarında belirdi. Bu masalar, daha küçük olan sehpalı masaların yerini aldı. Yemekhane masaları daha büyük boyutlu olmaları sebebiyle sarayların servis odalarında çok sayıda kişinin ağırlanmasına yardımcı olmak için kullanılmaya başlandı.
Sandalyeyi kim icat etti
Araştırmalarda ortaya çıkan bulgulara göre M.Ö. 3000 yılında, eski Mısır’da bazı törenlerde yüksek arkalıklı sandalyeler kullanıldığı biliniyor.
Çinliler sandalyeye “barbar yatağı” derler; Çin’de İS 3. yüzyılda ortaya çıkan sandalye, toplumsal yaşamda uzun zaman itibar sahiplerine, ev yaşamında evin yaşlılarına ayrılmıştır. Japonlar diz çöküp topuk üstünde otururlar; Avrupalıların sandalyede oturuşu için “bacaklarını asmak” deyimini kullanan Hindular çömelirler; İslam dün-yasında bağdaş kurulur. Eski Mısırlıların resimlerinde, yazı yazanların hattatlar gibi bağdaş kurdukları görülür. Yunan ve Romalıların bıraktıkları resimlerden açık bir fikir edinmek zordur ve kaynaklar sınırlıdır.
Roma imparator-luğu döneminden kalma görsel malzemede yazıcıların koltukta oturdukları görülmektedir. Ancak Romalıların İS 2. yüzyıl, Yunanların M.S. 3. yüzyıldan kalma rölyef ve metinlerinde yazıcıların sandalyede otururken bile kucaklarında ve dizlerinin üstünde yazı yazdıkları anlaşılmaktadır ki açıklaması kolay değildir.
Masa ya da sırada yazmanın, resim yapmanın Karolenj İmparatorluğu döneminden itibaren (İS 8.-9. yüzyıllar) başladığı anlaşılmaktadır.
Dünyanın en ünlü bağdaş kurmuş figürü Buda’dır. Buda, Bo ağacının dibinde bağdaş kurup oturarak nirvanaya burada ulaşır. Buda’nın insan biçiminde ilk tasviri İÖ 1. yüzyılda yapılmaya başlanmıştır. Buda’nın kurduğu bağdaş, vajrasana (vajra: şimşek, elmas ve-ya lotus oturuşu) denilen, ayakların bacakların arasından geçtiği ve tabanların yukarı baktığı bir biçimdedir. Buda ikonografisinde çizilen tablo ile Mezopotamya’nın ilk uygarlıklarında tanrı ve hükümdarların tasvirlerinde benzerlikler vardır. Tanrı veya hükümdar tahtta otururken, arkasında hayat ağacı, iki yanında melekler ve önünde onun büyüklüğünü onayan tebaası resmedilmiştir. Mezopotamya’da tanrı veya hükümdar tahtta otururken, Çin Han devri (İÖ 202- İS 22) taş kabartmalarında, Hun tasvirlerinde, Köktürk, Uygur, Karahanlı ve Selçuklularda tahtta bağdaş kurulur. Tahtta bağdaş kurmak Sasanilerde, İslamiyet öncesi İran’da görülmez. Osmanlılar da Hz. Muhammed, İsa ve öteki peygamberlerin veya simgesi güneş veya aslan olan, elinde kadeh veya asa bulunan ulu kişilerin bağdaş kurarak resmedildiği dini minyatürlerle aynı ikonografiyi devralmış, sürdürmüşlerdir.
Yan, arka, köşe minderleriyle sedir ve divanlar, peyke ve sayvanlar köy evlerinden saraylara, sandallardan faytonlara kadar klasik dönemin oturma araçlarıdır. Resmi dairelerde de oturma farklı değildir. Lady Montagu İstanbul’da (1717) minderlerin rahatlığına alıştıktan sonra Avrupa’ya döndüğünde sandalyeye oturmakta zorluk çekeceğini yazsa da sandalye Türkiye’ye girdi. Kesin bir süreçten söz edilemese de, 18. yüzyılın ilk yarısında kahvehaneler gibi kamuya açık mekânlarda minder kullanılırken, önce arkalıksız, alçak boylu, hasır iskemlelerin yaygınlaştığı görülmektedir.
Kırsal kesimde iskemleler önce evde üretildi sonra satın alınmaya başlandı. Köy kahvelerinde otuz yıl öncesine kadar bugün kahvehane iskemlesi olarak tanımlayabileceğimiz klasik sandalyeden daha yaygın olan bu hasır iskemlelerdi. Türkçede iskemle ile sandalye sözcükleri birbirinin yerine kullanıldığı için kayıtlarda da bunları ayırt etmek kolay olmuyor.
İskemle Latince scamnum’dan türetilen scamellum’dan gelir ve Avrupa dillerine de geçmiştir. Sandalye (sandaliyye) ise Arapça sandal ağacından türetilmiştir. Nişanyan’a göre ise Latince sedere oturmak fiilinden İtalyanca “sedilia” “oturulan şeyler” den geliyor. Eski Mısır, Yunan ve Roma’nın kendilerine özgü sandalyeleri varken, sandalyenin Avrupa’da tekrar kullanıma girmesi Rönesans’tan itibaren gerçekleşmiştir. Önce uzun sıralar ve banklar vardı. Koltuk sandalyeden daha eskidir. Sandalyenin tahttan türediği ve bacaklarının at, öküz ya da fil bacağı biçiminde yapılışının gerçekten bunları temsil etmesinden kaynaklandığı, iktidar simgesi olduğu düşünülmektedir.
İspanya’da 16. yüzyıl başlarında Hıristiyanlar Müslümanları yerde oturdukları için küçümserken, Hıristiyan kadınlarının sandalyede oturma haklarının olmaması, sandalye iktidarve statü ilişkisinin ve sandalyenin günlük kullanım eşyası olarak “demokratikleşip” olağanlaşmasının ne kadar uzun sürdüğünün bir başka kanıtını oluşturur. Orta sınıfların daha zengin olduğu dönemde şezlonglar (Fransızca “chaise-longue”) vardı; bugün açılır kapanır metal ve plastik piknik sandalyeleri onların yerini tutuyor. Tonet sandalye adını 1796 Prusya doğumlu Michael Thonet’ten alır. 1819’da atölye açan Thonet’in tutkal ve vida kullanımını en aza indiren sandalye modelleri önce Liechtenstein sarayına girmiş, 1851’den itibaren Viyana kafelerinde yaygınlaşarak bütün dünyada tanınmıştır.
Ancak, Ortaçağ’dan önce, arkalıklı sandalyelerin sayısı çok azdı. 1725 yılında Fransa’da Rococo stili döşeme tarzı başlayınca, arkalıklı sandalyelerin sayısı da arttı.
Sallanır sandalyeler, 1840’lardan itibaren Atlantik’in her iki yakasında da kullanılmaya başlandı. Madeni sandalyelerin ise daha 1830’lardan itibaren İngiltere’de satıldığı biliniyor.
----------------
Etiketler : icat etti, ilk defa kim buldu, kim buldu, Kim icat Etti, Kim Ne Zaman, Kim Ne Zaman icat Etti, Masa, Masayı icat etti, mucid, mucidi kim, Ne Zaman icat Etti, Sandalyeyi icat etti,Sandalyeyi kim icat etti,Masayı kim icat etti,
iyilerin Varacağı Yer ve Mekan ve Zaman ve Kuranda Cennet Kavramı
(Kar©glanin 24 Ekim 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ كِتَابٌ مَّرْقُومٌ يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ خِتَامُهُ مِسْكٌ وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُواْ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kellâ inne kitâbel ebrâri le fî illiyyîn. Ve mâ edrâke mâ illiyyûn. Kitâbun merkûm. Yeşheduhul mukarrabûn. innel ebrâre le fî naîm. Alâl erâiki yanzurûn. Ta’rifu fî vucûhihim nadraten naîm. Yuskavne min rahîkın mahtûm. Hitâmuhu miskun. Ve fî zâlike felyetenâfesil mutenâfisûn. Ve mizâcuhu min tesnîm. Aynen yeşrabu bihâl mukarrabûn. İnnellezîne ecramû kânû minellezîne âmenû yadhakûn.
Meali :
Hayır, muhakkak ki ebrar olanların (iyilerin) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin’dedir. Ve illiyyin’in ne olduğunu sen bilirmisin. O rakamlandırılmış bir kitaptır kayıttır, insanların hayat filmidir (illiyyun filmi yani Frekansla ile kaydeddilmiş ve yayinlanabilen şimdiki video ve filmlerdir). Ve orada iyiler yani Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni’metler içindedir. Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler (Yani Tahtan kasit, şimdki koltuklar, sandalyeler, modern oturulacak düzenekler) . Sen, ni’metin pırıltısını (Mutluluklarini sevincini), onların yüzlerinde görüp anlarsın. Onlara, kapaklari mühürlenmiş kapagini sadece kendilerinin açacağı halis şerbetlerden iceceklerden sunulur( Bu günkü fanta kola tamek meyva suyu uludag gazoz hatta, bira raki ve benzeri kapagi mühürlü kapatilmiş, ve satin alan kimsenin acacagi, daha önce kimsenin onu acmadigi, icecek ve şerbetler, ve bal ve recel gibi konserveler gibi yiyecekler, ve paketinde büskivitler, paketinde cikolatalar ). Onun sonu yani o vaktin sonuna varanlarin sonudna birde kapagi aclimamiş parfüm ve misklerde vardir. (paketinde ve kabinda şahane parfüm ve misk kokusudur). Ve yarışanlar, artık bunda (o vakte erişmek için) yarışsınlar (Ve Evet bizler cok şükürler olsunki o vakte erişenleriz). Bunun sebebine gelince tesnimdir yani sanayileşmedir. Onlarin tadina ancak işde Allaha yaklaşanlar bakabilir ve o vakte varabilir(Ve bizler hepimiz, secilmiş kimsleriz, yani ölye elelade degil, eskiden önceki hayatinda kayda deger bir güzellik ve iyilik yapmiş kimseleriz demekki ki, bu vakte erdik).
Sadakallahul Aziym MUTAFFİFİN Suresi 17 den 28. ayet e kadar 28 dahil
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Cennette ağaç yoktur. Tesbih, tahmid, temcid ve tehlil okuyarak, [Yani (Sübhanallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber) diyerek] oraya çok ağaç dikiniz
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Yüz kere tesbih (SUBHANALLAH) ismail (a.s.)ın neslinden yüz köle azat etmeye denktir. Yüz kere tahmid (ELHAMDÜLİLLAH) Allah yolunda gazaya çıkarılmak üzere
eğerlenmiş hazırlanmış yüz atı infak etmeğe denktir. Yüz kere tekbir ( ALLAHUEKBER) kabul edilmiş yüz deveyi kurban etmeye denktir. Yüz kere tehlil (LA İLAHE İLLALLAH) yerle gök arasını sevapla doldurur
( Hadis-i Şerif , ümmühani, Tebarani , Müsned)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
İki kelime vardır. Söylemesi çok kolaydır. Terâzîde çok ağır gelirler. Allahü teâlâ, bu iki kelimeyi çok sever. "SübhânAllahi ve bi-hamdihi " ve "SübhânAllahil-azîm "
( Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
innallâhe yuhıbbut tevvâbîne ve yuhibbul mutetahhirîn
Meali :
Esteuzubillah
Muhakkak ki Allah, tevvabin olanları (tövbe edenleri) sever ve temizlenenleri sever (Yani Tövbe edenleri ve abdest ile ve banyo ile vücüt bakimi ile SIK SIK temizlenenleri sever).
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 222. ayet
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Abdullah bin Mes'ud(r.a.)'dan : Peygamber Efendimiz(s.a.v.)burdu ki:
"Mi'rac gecesinde Hz.İbrahim'i(a.s.) gördüm."Bana şöyle dedi;
"Ya Muhammed!Ümmetine benden selam söyle ve onlara bildir ki cennete fidan dikmeyi çoğaltsınlar! Çünkü cennetin toprağı güzel, suyu tatlı, arzı geniş ve düzlüktür!" Dedi. Peygamber Efendimiz(s.a.v.) "Cennete dikilecek fidan nedir?" diye sordu. Hz.İbrahim aleyhisselam Cennete dikilecek fidan:
"Sübhanallahi ve'lhamdü lillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber, vela havle ve la kuvvete illa billah'tır! dedi.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat okuyandır."
( Hadis-i Şerif , İbnu Mes'ud)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Her kim günde yüz kere Bir ve ortaksız olarak Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Mülk onundur, hamd onundur, o herşeye kadirdir! derse bu dua o kimse için on köle azat etme sevabına denk olur. Ve kendisine yüz hasene yazılır, yüz günah da silinir. O gün akşamlayana kadar şeytandan korunmuş olur. Ve hiç bir kimse onun yaptığından daha faziletli bir iş yapamaz. Meğer ki ondan daha çok okuyan bir kimse olsun. Ve her kim günde yüz kere: Subhanallah ve bi-hamdihi (Allah'ı, ona hamd ederek tesbih ederim) derse o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile çok olsa dökülür."
( Hadis-i Şerif , Müslim 4857
Bu zikir işde bizim Raşidi zikir evradimizdaki 55. siradaki
“Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî ve yümîtu ve hüve hayyün lâ yemûtu biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr” Zikiridir.
ve yine yaptigimiz "58. siradaki "Subhanallahivebihamdihi, Subhanallahilaziym, Estağfirullah." (33 Defa Tekrar ettigimiz Zikirimizdir)."
yine peygamberimiz "Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat okuyandır." buyurdu ve biz zikir evradimizda yine ona zikirimizin 101 . Sirasinda 100 defa "Allâhumme salli alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed.” diye salavat getiririz.
İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim bana salâvat okumayı unutursa, cennetin yolunu terketmiş olur."
( Hadis-i Şerif )
Amr İbnu Rabi'a radiyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bana salâvat okuyan bir mü'min yoktur ki ona melekler rahmet duası etmemiş olsun. Bu, bana salâvat okuduğu müddetçe devam eder. Öyleyse kul bunu, ister az ister çok yapsın!"
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Şüphesiz ki doğruluk iyiliğe götürür ve kuşkusuz ki iyilik de cennete götürür. Ve yine şüphesiz ki kişi doğru söyleye söyleye sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır ve şüphesiz ki yalancılık facirliğe (şerre) götürür. Ve kuşkusuz ki facirlik de cehenneme götürür. Ve yine şüphesiz ki kişi yalan söyleye söyleye kezzâb (çok yalancı) diye yazılır’ buyurdu.
( Hadis-i Şerif , Müslim 2607/103)
Bunlar gösteriyorki bizim Tarikatimizin zikir evradi olan "Raşidi Zikir Evradi " öyle elelelade zikirler degil, peygamberimizden, ve kurandan tasdikli, ve efdaliyet ve fazileti üstün olan zikirlerin cemiisidir yani toplamidir. yine zikirin önemini belirten ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb
Meali :
Esteuzubillah
Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir(mutmain olanlardır). Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur(mutmain olur).
Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 28. ayet
Ve ahirzmanda O ALTIN CAĞ olan Mehdi Vaktindeki insanlar, Allahin, onun hürmetine insanliga verdiği nimetlerin icinde bogulupda, Allahi unutanlar olmasi sebebiyle, suyun icinde olupda, su dan habersiz olanlar baksin, sohbetlerimizde bu nimetlerin neler oldugunu hatirlatiyoruz, ve zikirimizdede, rabbimize en az, günde 100 defa, hamdediyoruzki, o nimetler artsin eksilmesin diye, ve bu da kuranda yine ayet ile sabit :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَوَعَجِبْتُمْ أَن جَاءكُمْ ذِكْرٌ مِّن رَّبِّكُمْ عَلَى رَجُلٍ مِّنكُمْ لِيُنذِرَكُمْ وَاذكُرُواْ إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاء مِن بَعْدِ قَوْمِ نُوحٍ وَزَادَكُمْ فِي الْخَلْقِ بَسْطَةً فَاذْكُرُواْ آلاء اللّهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
E ve acibtum en câekum zikrun min rabbikum alâ raculin minkum li yunzirekum, vezkurû iz cealekum hulefâe min ba'di kavmi nûhın ve zâdekum fil halkı bastaten, fezkurû âlâallâhi leallekum tuflihûn
Meali :
Esteuzubillah
Ve sizi uyarması için sizden (içinizdenbiri gibi olan Mehdiye) bir adama Rabbinizden bir zikir gelmesine mi şaşırdınız? (Mehdinin Zikir evradinami şaşırdınız?) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını (onların yerine sizi getirdiğini) ve yaratılışta sizin gücünüzü arttırdığını (bedeninizi büyük ve kuvvetli yarattığını) hatırlayın. Artık Allah’ın üzerinizdekilerini (ni’metlerini) zikredin ki böylece kurtuluşa erersiniz.
Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 69. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurdu:
–Ben salih kullarım için ahiret azığı olarak hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın aklına gelmedik bir takım nimetler hazırladım. Allah’ın sizleri bu sözlerle muttali kıldığı şeyleri bir yana bırak. Bir de bunlardan başka onun sizleri muttali kılmadığı bir şey vardır ki, o en büyüktür’ buyurdu.
( Hadis-i Şerif , Müslim 2824/3, Buhari 3053)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah cenneti yarattığı vakit Cebrail’e şöyle dedi:
−‘Git cennete bak.’
Cebrail gidip cennete baktı.
Sonra geldi ve:
−Ey Rabbim! İzzetine yemin olsun ki, cenneti kim işitirse muhakkak ona girer dedi.
Sonra Allah onu zorluklarla donatıp:
−‘Ey Cibril! Git cennete bak’ buyurdu. Cibril gitti ve cennete baktı.
Sonra geldi ve:
−Ey Rabbim! İzzetine yemin olsun ki, ona kimsenin girememesinden korktum’ dedi…
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud 4744, Tirmizi 2685)
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Cennet nefse hoş gelmeyen şeylerle kuşatılmış. Cehennem de nefsin arzularıyla kuşatılmıştır’ buyurdu.
( Hadis-i Şerif , Tirmizî, Menâkıp, 69)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Cennete giren, nimetlere erişir, darlık çekmez, elbisesi eskimez, gençliği yıpranmaz. Ve cennette gözlerin görmediği, kulakların duymadığı ve hatıra gelmeyen nimetler vardır.
( Hadis-i Şerif , İhya C. 4 S. 976)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Sen cennette kuşlara bakarsın. Birini arzû edince hemen pişmiş ve kızarmış olarak gelir. (bu günkü gril tavuklar hindiler ördekler, ister merketten al gel pişir ye, istersen adam senin için pişirip gril etmiş vaziyette de satiyor zaten, tutcan derdi yok, tüyünü yolcan derdi yok,..... yani bgünümüz yine.
( Hadis-i Şerif , İhya C. 4 S. 979)
Abdullah bin Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Cennet ehli cennete vardığı, cehennem ehli de cehenneme vardığında ölüm, alacalı bir koç suretinde getirilir. Cennetle cehennem arasında yatırılıp kesilir.
Sonra bir münadi:
−Ey cennet ahalisi! Artık ölüm yoktur. Ey cehennem ahalisi! Artık ölüm yoktur diye nida eder. Bu hâdise sebebiyle cennet ehlinin ferahı bir kat daha artar, cehennem ehlinin hüzün ve kederi ise bir kat daha artar’ buyurdu.
( Hadis-i Şerif , Müslim 2850/43, Buhari 6457, İbni Mace 4327, Tirmizi 2682)
Yani ölümsüzük ilerde keşfedilcek bir durum demekdir, yani öyle olunca, artik insanlar öyle bir vakte ereceklerki, genc kalmanin sirri cözülcek, ve yine ölümün sirri cözülcek, yine hastaliklar olmayacak.
ve Bizim Zikirimizde bulunan zikirler, ya hadis, ya ayet, yada korktugumuz şeylerden, allaha siginma, Allaha dayanma dualaridir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn
Meali :
Esteuzubillah
Ve Rabbimiz, şöyle buyurdu: "Bana dua ediniz ki size icabet edeyim duânıza cevap vereyim. Allah a kul olmaktan kibirlenenler Allah a kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler , muhakkak ki hakir ve zelil olarak cehenneme girecekler."
Sadakallahul Aziym MU'MİN-60 ayeti
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnel muslimîne vel muslimâti vel mu’minîne vel mu’minâti vel kânitîne vel kânitâti ves sâdikîne ves sâdikâti ves sâbirîne ves sâbirâti vel hâşiîne vel hâşiâti vel mutesaddikîne vel mutesaddikâti ves sâimîne ves sâimâti vel hâfızîne furûcehum vel hâfızâti vez zâkirînallâhe kesîran vez zâkirâti eaddallâhu lehum magfiraten ve ecran azîmâ
Meali :
Esteuzubillah
Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan (Zikreden) erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
Sadakallahul Aziym AHZAB Suresi 35. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn.
Meali :
Esteuzubillah
Öyle ise Beni zikredin ki Ben de sizi zikredeyim beni anın ki ben de sizi anayım. Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 152. ayet
ve yine zikirin en büyük ibadet ve kulluk aldugunu bakin kuranda rabbimiz nasil bildiriyor
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn
Meali :
Esteuzubillah
Kulluk olarak sana vahyedilen kitabi oku (Kuran Oku), Namazını kıl, Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (Yani Namaz günaha girmekden korur). Ve kulluğun en yüksek olanida, Allah’ı zikretmektir. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.
Sadakallahul Aziym ANKEBUT Suresi 45. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Rabbini zikredenle etmeyenin hâli diri ile ölünün hâli gibidir.”
( Hadis-i Şerif , Buharî, Daavât, 66.)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenûzkurûllâhe zikran kesîrân
Meali :
Esteuzubillah
Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin.
Sadakallahul Aziym AHZÂB Suresi 41. ayet
Zikir nedir ve nasıl yapılır?
Zikir, hatırlamak, anmak demektir.
Şimdi üç türlü zikir bilinmektedir:
1- Dille, söylemekle yapılan zikirdir. Söylerken, kalb birlikte hatırlamaz. Yalnız dille söylenen zikrin, kalbi temizlemekte faydası pek az olur. İbadet sevabı hâsıl olur. Aşağıdaki âyet-i kerime kalben zikretmeyenler içindir:
(Kalbleri Allahü teâlâyı zikretmeyenlere azap vardır.) [Zümer 22]
2- Yalnız kalble yapılan zikirdir. Dil söylemez. Üç ayet meali şöyledir:
(Rabbinizi, yalvararak ve gizli ve sessiz çağırınız!) [Araf 55]
(Kalbler, ancak Allahı zikretmekle itminana [sükûna, rahata] kavuşur) [Rad 28]
(Rabbini, içinden zikret!) [Araf 205]
3- Dille kalbin birlikte yaptığı zikirdir.
Zikir Allahü teâlâyı hatırlamak, Onun ismini söylemekle veya çok sevdiği bir Velisini görmekle olur; çünkü hadis-i şerifte, (Onlar görüldüğü vakit, Allah hatırlanır) buyuruldu. İsmini işitirken, söylerken, başka şey düşünülebilir. Onu hatırlamak şüpheli olur. Onu devamlı hatırlamak için, her gün binlerce söylemek lazım olur. Evliyayı severek, inanarak görünce, muhakkak hatırlanacağı müjdelendi. Görmek gözle olduğu gibi, Velinin şeklini, suretini, kalbine, hayaline getirmekle de, görmüş gibi olup, Allahü teâlâyı hatırlamaya sebep olur. Böyle, kalble görmeye rabıta denir ki, kalbi, Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmekten, onları düşünmekten kurtaran vasıta ve temiz kalbe, ihlâsa kavuşturan yoldur.
Vird Ne Demektir?
Allaha Vuslat yolunda vird, günlük ders olarak yapılan zikirdir. Yani Hergün Yapilan zikirlere vird denir ve bu vird veZikirlerin toplaminada Evrad denilir. Bu ders ve zikir ve vird, müridin kalbindeki manevi hastalıkları yok etmesi için verilir. Vird dersine, sofiler arasında “tesbih çekmek” adı da verilir. Vird ve varidat, aynı kökten türetilmiş Arapça iki kelimedir. Varidat, kalbe gelen ilham ve manevi feyizler demektir. Virde Devam ettikce zamanla zikir torban yani kalbin o zikir ile doldugunda, o vird ve zikirin hadimi olan melekler, o tesbihin hassas hususlarinda, sana ilham edip bilgi verirler ve o kunularda sana yardimci olurlar.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Ümmetimin en hayırlıları, görüldüklerinde Allah hatırlanan kimselerdir. En şerlileri ise, söz götürüp getiren, birbirini seven insanların arasını açan, suçsuz ve masumlara sıkıntı vermeyi meslek edinen kimselerdir."
( Hadis-i Şerif , Müsned, IV/277)
"Allah’ın veli kulları kimlerdir?" diye sorulduğunda
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Onlar öyle kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah Celle Celaluhü Hazretleri hatıra gelir."
( Hadis-i Şerif , Taberi, 4/2731)
(Hep sadıklarla birlikte bulunun!) [Tevbe 119]
(Rablerini isteyenlerle beraber olmağa çalış!) [Enam 52]
Bu iki ayeti kerime ve yukardaki hadis meali, büyüklere rabıtayı bildiriyor. Bu rabıtayı yapmak, (Allahü teâlânın sevdiklerini hatırlamak, Allahu Teala nin rahmet etmesine sebep olur)
Zikir, dil ve beden ile yapılan kalbî bir uyanıklık içinde gerçekleştirilmelidir. Zira zikir, gaflet ve nisyanın yani unutmanın gafletin zıddı demektir. Bu anlamda zikir, Allah’ı unutmamak yani hiçbir hal ve şartta O’ndan gafil olmamaktır. Dolayısıyla gafleti gidermeyen zikir, hakikatte zikir değildir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnemâl mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn.
Meali :
Esteuzubillah
Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 2. ayet
Yine zikirimizin 10_1. Sirasinda Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ, subhâneke fekınâ azâben nâr (10 Defa zikrederiz) ki bu dahi kurandan, zikirin ve zikredenlerin önemini belirten kuran ayetidir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr
Meali :
Esteuzubillah
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar hatirlarlar (daima) Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 191. ayet
yine zikirimizdeki "Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber. Vela havle vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim." Zikiri
Hz Adem (a.s) yaratıldıktan sonra aksırdı. ALLAHU TEALA ona : ” Elhamdülillah” demesini ilham etti. Hamd edince , ALLAHU TEALA ona şöyle buyurdu : “YERHAMUKELLAH : Rabbin sana merhamet eder. Seni bunun için yarattım.” Hz. Adem ‘in cümlesini duyan melekler dedilerki :Bu bizim için ikinci güzel ve şerefli kelimedir. Onu bırakmamız doğru olmaz.Bundan sonra Sübhanallah , Elhamdülillah demeye başladılar.
ALLAHU TEALA , Hz. Nuh (a.s)’a halkına anlatmak üzere : ” La ilahe illallah” Kelime-i Tevhidini söylemelerini vahyetti. Ancak bu şekilde onlardan razı olabileceği,ni anlattı. Bunu duyan melekler dedilerki : Buda güzel ve şerefli bir kelime bunu bırakmak da bize yakışmaz. Ve dualarına bunu da eklediler. Senelerce hep ” Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallah ..” dediler.
Hz. İbrahim(a.s)’e ALLAHU TEALA kurban emrini verdi. Kurban için kendisine bir koç gönderildi. Koçu görünce sevindi ; “Allahu Ekber ” dedi. Melekler bunu duyunca : Bu dördüncü güzel kelimedir,dediler ve dualarına eklediler.bundan sonra hep şöyle dediler ; “Sübhanallahi velhamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber” Cebrail (a.s) bunu hikaye edince Rasulüllah (s.a.v) ‘ın hoşuna gitti. ” La havle vela kuvvete illa billahil-aliyyi’l-azim.” dedi. Bunu duyan Cebrail (a.s) şöyle dedi : Bu cümleyide öbürlerine ekle. İsrafil (a.s) Peygamber Efendimize (s.a.v.) geldi ve şöyle dedi : ” Ya Muhammed (s.a.v) , bir kimse ;
Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber. Vela havle vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim.” tesbihini bin defa okursa ALLAHU TEALA ona beş haslet ihsan eyler ;
1. ALLAH (c.c) onu çok zikreden zümre arasına yazar.
2. Gece ve gündüzde kesndisini zikredenlerin en faziletlisi eyler.
3. Bu tesbihler, onun için Cennette dikili ağaçlar olur.
4. Bu tesbihler , o kimsenin günahlarını döker.Tıpkı bir ağacın kuru yapraklarını döktüğü gibi.
5. ALLAHU TEALA onu gözetir.ALLAHU TEALA bir kimseyi gözetirse ona azab etmez.
Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Her birinizin her bir eklemi için günde bir sadaka vermesi gerekir. İşte bu sebeple her tesbih bir sadaka, her hamd bir sadaka, her tehlîl (lâ ilâhe illallah demek) bir sadaka, her tekbîr bir sadaka, iyiliği tavsiye etmek sadaka, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kuşluk vakti kılınan iki rek`at namaz bunların yerini tutar."
( Hadis-i Şerif , Müslim, Müsâfirîn 84, Zekât 56. Ayrıca bk. Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Ebû Dâvûd, Tatavvu 12, Edeb 160)
"Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber. Vela havle vela kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim" Zikiri
Hem tespih: SubhanAllah
Hem tekbir: Allahüekber
Hem Tahmid: Hamd
Hem Tehlil: La ilahe illAllah.
Hem temcid: vela havle vela kuvvete illah billahil aliyül azim.
Söylemiş olmakla, en kıymetli tespihi okumuş olur. Hemde sadaka vermiş olur
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber demek,benim için,üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir"
( Hadis-i Şerif , Müslim, "Zikir" , 32)
ve diyoruzki dünyayi cennete cevirmek varken, dünyayi ceheneme cevirmeye calişanlara ne diyelim ki ve
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah, dünyayı isteyene dünyayı verir, ahireti isteyene de ahireti verir, ikisini birden isteyen ikisindende mahrum kalir
( Hadis-i Şerif )
Eger bu hadis sahih ise o zaman kurandaki
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ ولَئِكَ لَهُمْ نَصِيبٌ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr. Ulâike lehum nasîbun mimmâ kesebû vallâhu serîul hısâb.
Meali :
Esteuzubillah
Ve onlardan (insanlardan) kim: “Rabbimiz bize dünyada hasene (güzellik ve iyilikler) ver ve ahirette de hasene (güzellik ve iyilikler) ver. Bizi ateşin azabından koru.” derse, İşte onlara ancak kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 201 ve 202. ayet
ve yine
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّن كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُومًا مَّدْحُورًا وَمَنْ أَرَادَ الآخِرَةَ وَسَعَى لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَئِكَ كَانَ سَعْيُهُم مَّشْكُورًا كُلاًّ نُّمِدُّ هَؤُلاء وَهَؤُلاء مِنْ عَطَاء رَبِّكَ وَمَا كَانَ عَطَاء رَبِّكَ مَحْظُورًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Men kâne yurîdul âcilete accelnâ lehu fîhâ mâ neşâu li men nurîdu summe cealnâ lehu cehennem(cehenneme), yaslâhâ mezmûmen medhûrâ. Ve men erâdel âhırate ve seâ lehâ sa’yehâ ve huve mu’minun fe ulâike kâne sa’yuhum meşkûrâ, Kullen numiddu hâulâi ve hâulâi min atâi rabbike, ve mâ kâne atâu rabbike mahzûrâ.
Meali :
Esteuzubillah
Kim isteklerinin acele bu dünyada acil olarak verilsin olarak isterse, Allah istediği kimseye, dilediği şeyi ona orada acele verir. Sonra onu ahiretinde ise gelcek hayatinda ise omnu cehennem ehli kıldık. Zemmedilmiş ayıplanmış ve rahmetten kovulmuş olarak, ona cehenneme atılır. Kim de mü'min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir. Rabbinin lütfundan her birine; onlara da, bunlara da verir (dünyayı isteyene de ahireti isteyene de verir. Rabbinin lütfu hiç kimseden yasaklanmış değildir(esirgenmez).
Sadakallahul Aziym İSRA Suresi 18.,19., 20. ayet
Yani ahireti için isteyen demek ise, bugün kazandin, ve yarinin için biriktirmek, veya oglun evlncek, kizin gelin olcakyine masraf ve para lazim, yahut yarinin için basini sokacak bir ev almak istedin, yine hacca gitmek için para birikdirdin, yani ahiretin için, yani gelecek planlarin için,ve gelecegin için istedin demek, yoksa ahiret için istemek öyle anlaşildigi gibi, öldükden sonrasi için degil, yani yarinini düşündün demek yani, Allah : bu günü için isteyenede, yarini için isteyenede bolca verildigini buyuruyor, yani kimseden esirgenmez diyor rabbim, öyle olunca, o hadisin sihhati biraz dogru olmaz, ve öyle olunca, yani ahiret yarinlar, ve gelecek demedkdir, yani öyle olunca, kimi hemen olsun ister, kimide gelecegi için ister, yani işde durum budur, her namazin son oturuşu tahiyatta "rabbena dualarini" okumak sünnettir, öyle olunca, yani peygamberimiz ve kuran
“Rabbimiz bize dünyada hasene (güzellik ve iyilikler) ver ve ahirette de hasene (güzellik ve iyilikler) ver." diye dua etmemizi tavsiye ederken, o zaman nerden cikdi, bu sadece ahiret için istemek, yani bugünü olmayanin, yarini olurmu, bugün sürünen birisi, nasil yarinini kazancak, bugün aclikdan calan cirpan birisi, nasil yarinini kazancak degilmi, öyleyse hem bu gün için, hem de yarin için, hem calişip, hemde Allahdan dua edip istemek lazim. Allah da diyorki, eger yarinin için calişip cabaladiysan, sana yarinin, yani ahiretinde de o var diyor. güzel şeyler yapip calişdinsa, sana o var, eeeeee cennet neresi o zaman, yani öldükden sonrami? yani hani Ahiret ve Ahiret yurdu ne o zaman yani.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Tilked dârul âhıratu nec’aluhâ lillezîne lâ yurîdûne uluvven fîl ardı ve lâ fesâdâ(fesâden), vel âkıbetu lil muttakîn
Meali :
Esteuzubillah
İşte bu ahiret yurdu ki(Cennet veya Gelcek Zamani) onu, yeryüzünde fesat çıkarmak istemeyenlere tahsis ederiz. Akıbet (güzel sonuç) muttekîlerindir (takva sahiplerinindir) yani dünyasi ve ahireti için calişip cabalayanlarindir.
Sadakallahul Aziym KASAS Suresi 83. ayet
o zaman bugün calişip cabalayanlar kimler, müminler kavgada ve sadece namaz oruc diye yatip kalkmayi iyi kulluk sananlar. ve oysaki, adam dün, televizyonu buldu, bugün bilgisayari buldu, yarin daha neler bulup keşfedecek. yatanlardan bir ses varmi? yok, o yapmiş, hazir al kullan, bu yapmiş al kullan, sonrada, bu yahudi de, bu gavur de, gavurun yaptigi lambayi kullan, gavurun icad ettigi arabayi kullan, ucagi kullan, bilmem süpürgeyi kullan, fotograf makinasini, kamerayi kullan, interneti kullan, faceyi kullan, twiti kullan, sonrada twitten faceden, Allah yolunda cihad, gavurlari öldürmek farz de, bu ne acayip işdir. onlara cennet yok de, halbuki asil cenneti onlar kazanmiş, ve onlar bu dünyayi cennete cevirme yolunda neler icad etmiş, cumartesi tatil yapmasini bile gavur dediklerimizden ögrendik be gülüm, vergi sistemini gavurdan ögrendik, yillardir islamin zekat sistminin vergilendirme sistemi oldugunu daha kavrayamadik. medeni hukuku gavur dediklerimizden ögrendik, ee bize ne kaldi, yatip kalk namaz kil, Allah a kul olursun, cennet senin. peki cennete ne hazirladin demek yokmu, adam cennetine koltuk icad etmiş, ve bundan sonraki herkesin, artik cennet gibi bu gelecek zamanda Ahirzamanda herkesin koltugu var artik, bak cenetine koltuk ve taht hazirlamiş, birisi lavobo keşfetmiş sifon musluk keşfetmiş, bak icinde sicak soguk su akan saraylar hazirlamiş cennetine, peki sen ne hazirladin, oruc tuttum ya işde, bende oruc hazirladim, iyi canim, iyi bunlar ile, onlar, fark nerede, Allah akibet calişip cabalayanlarin diyor, peki kavgami hazirladin sen, mehdi gelcek, kafirlein boynunu vurcak, peki kafir kim lan, bak senin lamban, araban, facen, internetin, cep telefonun hepsi o gavurlarin sayasinde var, bu dünya onlarin sayesinde cennete dönmüşken, sen ne hazirladin, muhammed dedi miki gavurlarin başini vurcaz, ahmak işde iyi vurmalar sana , sen muhaedi onun vaktinde başka yerle savaş acarken duydunmu öyle olsa bizansa mektup yollmazdida osmanli gibimüslüman olun yada oraya gelir boynunuzu vurun derdi,yoksa gülüm, iyi vurmalar sana, yani dangil işde, dangil, ve ne diyor yukardaki ayette, ahiret yurdunu dünyada fesat cikarmayanlara verecegiz diyor, öyleyse sen haala ahiret yurdunda yani gelecekde ve mehdi zamaninda fesat kavga savaş cikariyorsan, bilki senin sonran yok, cünkü sen birdaha gelmeyecen bu dünyaya, yada cehennem cile yurduna atilcan, gelsen bile, öyle olunca iyiler nerde olcak, fesat cikarmayanlarin yurdunda olacak, ve sen suriyelileri kaldir kavaga ettir yurdundan et, evleri damlari yik yum, iraklilari kaldir, irana savaş acmaya kalk, olmadi yetmedi şimidide ispnayda karagaşa cikar, ve sonrada ahiretin senin olcagini san, sanma umma, Allahin emri var, senin sonun cehennem
ve gavurlara cennet yok de, birde bak len, bak adamlara gavur diyoruz, rahat onlarda idi, medeniyet onlarda idi, Atatürk bile gitdi avrupadan medeniyet aldi geldi, ve kadina saygi duyan muhamed gibi kadina bile secme secilme hakki tanidi, senin ardindan gittigin osmanli, daha kadina secme hakki tanimayan dangiller sürüsü, kadini cariye ilan eden ahmaklar sürüsü, ve öyle olunca, denirki gavura merhamet dilenmez dua edilmez, peki bak sen onun duasi ve ameline nasil due etmyecen, bu kadarmi nankörsün, bak onun icadi olan cep telefonu elinden düşmüyor artik, amma onun yaptigini kullan, ve ona bir teşekkürü cok gör, seni karanlikdan kurtaran lambayi icad eden ediosana bir fatihayi cok gör, yaya at eşek sirttinda iken, motoru icad edip araba ucak yapani unut, sen ona bir fatihayi cok gör, cok nankörsün insanoglu, bak onlar seninde benimde onunda cennetine ucak hazirlamiş, cennet gibi bu altin cagda ucak var, hizli tren var, arabalar var, neler neler var, ya sen ne hazirladin cennetine?
kahvede siyaseet yapip, kongen oynamayimi yani argo agziyla sigara icki ve fayans dizmeyi haziriladin, tesbih diye bir zikirmatik icad edilmiş, sen onuda stres oyuncagi ve kabadayiilik gösterisi olarak sallamayi icad ettin, senin icadin tesbihi, zikiri için degilde sallamayi icad ettin, icadin bu yani, o gavur dediklerin tesbihden yola cikdi ve bilgisayar icad ettiler, bilgisayarin ilk modeli hafizali abaküs tesbih, ve sonunda vardigi nokta bugünkü ceplere inmiş bilgisayarlar, yani öyle olunca alcaginda senin gelecekde işde, cile diyor müslümanlar neden fakir neden cile icinde, her müslüman memleket fakir deniyor, cünkü hazirladiadigi bunlar iken, el bak yumuşak yatakalr yatlar katlar hazirlmiş, ya sen, ya sen ahmak müslüman
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ.
Meali :
Esteuzubillah
Ve insan için, çalışmasından başka bir şey yoktur.(çalışıp çabaladığı kazandgindan başka bir şey yoktur.)
Sadakallahul Aziym NECM Suresi 39. ayet
Ve felsefeyi kötü gören ahmaklara, yani Felsefe demek, bir konuda akil yürütme demekdir, yani aklini caliştirmak demekdir.
peki tefekkür ne demek o zaman, bir konuda fikir ibraz etmek demek, fikir ne, bir konuda düşünmek, ve bu budur, şu şudur diye akil yürütmek demekdir, ve Allah
"Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ, subhâneke fekınâ azâben nâr"
onlar etraflarina bakip (kainattaki yaratilan ayetlere bakip) tefekkür ederler, ve bunlarin yani bunca şeyin öyle boşyere lüzumsuzca yaratilmadigin farkina varirlar buyoruyor rabibimiz bu ayette . kim onlar müminler peki kim bakdida keşfeti mesela yusufcuk böcegine bakip iki pervaneli helikopter icad eden babanmi, yoksa o gavur sandiklarinmi, kim o ayetlerden ibret almiş, sen gavur diyon, oysaki rab onlari mümin diyor.
Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh dan
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Bir saat tefekkür, kırk gece nâfile ibâdetten üstündür.”
( Hadis-i Şerif , Deylemî, II, 70-71, no: 2397, 2400)
ayni rivayetin bin yillik ibadete denk oldgu hadiside vardir.
Rabbim, Mehdi ve cematini, Bugünü icinde, yarini, yani ahireti ve gelecegi icinde, calişip cabalayan, ve güzel şeyler hazirlaynlardan etsin. Amin
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 24 Ekim 2017 Salı
Original Kar © glan
Ömrün Uzunluğu ile Gençlik Dinçlik Ters Orantilidir
(Kar©glanin 16 Ekim 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ وَلَوْ نَشَاء لَطَمَسْنَا عَلَى أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّى يُبْصِرُونَ وَلَوْ نَشَاء لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ أَفَلَا يَعْقِلُونَ وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ لِيُنذِرَ مَن كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَامًا فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn.Ve lev neşâu le tamesnâ alâ a’yunihim festebekûs sırâta fe ennâ yubsırûn.Ve lev neşâu le mesahnâhum alâ mekânetihim fe mâstetâû mudiyyen ve lâ yerciûn.Ve men nuammirhu nunekkishu fîl halk(halkı), e fe lâ ya’kılûn. e mâ allemnâhuş şi’re ve mâ yenbagî lehu, in huve illâ zikrun ve kur’ânun mubîn. Li yunzira men kâne hayyen ve yehıkkal kavlu alâl kâfirîn. E ve lem yerav ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydînâ en’âmen fe hum lehâ mâlikûn. Ve zellelnâhâ lehum fe minhâ rakûbuhum ve minhâ ye’kulûn. Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşâribu, e fe lâ yeşkurûn.
Meali :
O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de O zaman doğru yolu bulmaya koşuşurlar, ama nasıl göreceklerdi? Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. Ve kimin ömrünü uzatırsak, onun yaratılışını tersine çeviririz (kuvvetini gideririz). Hâlâ akıl etmezler mi? Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yakışmaz da O (O’na indirilen), sadece zikir ve apaçık Kur’ân’dır. Diri olanları uyarsın ve kafirlerin istediği azab tahakkuk etsin diye Kur’an’ı indirdik. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. Ve onlarda, kendileri için (birçok) menfaatler (yararlar) ve içecek şeyler (süt) vardır. Hâlâ şükretmezler mi?
Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 65. ayetten 73. ayete kadar 73 dahil
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil:
1. Ölüm gelmeden önce hayatının,
2. Hastalık gelmeden önce sağlığının,
3. Meşguliyet gelip çatmadan önce boş vaktinin,
4. İhtiyarlık gelmeden önce gençliğinin,
5. Fakirlik gelmeden önce zenginliğinin
( Hadis-i Şerif , Hâkim'in Müstedrelö, Ahmed bin HanbeTin Zühdü, Ebû NuaynTın Haşinden)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allahü Teâlâ'nın tevbe eden gençten ziyâde sevdiği, günaha devam eden ihtiyardan da ziyâde buğzettiği hiç bir şey yoktur.
( Hadis-i Şerif , Kenzül-İrfan 196)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili sebebiyle müslüman olarak ihtiyarlayan bir müminden daha efdal kimse yoktur.
(Tekbir Allahü ekber, tahmid Elhamdülillah, tesbih Sübhanallah, tehlil ise la ilahe illallah, demektir.)
( Hadis-i Şerif , İ.Ahmed Müsned)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ağaran kılları koparmayın! Çünkü bir kimsenin müslüman olarak ağaran her kılı, Kıyamette kendisi için bir nur olur. O kıl sebebiyle, bir günahı affolur, bir sevap yazılır.
( Hadis-i Şerif , Tirmizî)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Beyazlaşmış kılları koparmayın! O, müslümanın nurudur.
( Hadis-i Şerif , Tirmizî)
Uzadikca Zayiflayan kisaldikca güclenen ne vardir, hani kavak dikersin, boyu uzun olsun diye yelersinki, daha uzun olsun, ve fakat o dikine uzandikca güclüdür, amma isde onu kesipde tahta yada sirik veya kiriş olarak kullaninca, o uzunlgu sebebi ile belli süreden sonra, iki ucuda bir yere dayansa bile, bel verir, yahut bir ucu dayaniyorsa, diger ucu sarkar, amma işde birde sögüt agaci vardir, onunda daha geniş ve kalin olmasi için, üstünden kabaklanirki, yani enine genişlesin diye işde, ve bazi insanlarda böyledir, bazilari enine geniş, ve bazilari ise boyuna uzun, ve ömürde böyledir işde, Yasin suresinde gecen, o ayette gectigi gibi, Allahu Teala Buyuruyorki, birinin ömrünü uzatirsak onun gücünü tersine ceviririz, yani ihtiyarlikda cocuk gibi olur, yaşlandikca cocuklaşan insanlik, cocuk nasil bakima gözetime ihtiyaci varsa, ihtiyarlayincada yaşlilarinda öyle ihtiyaci var.
Hz. Mehdi (as) geniş vücutludur
"İri gövdeli, Karnı büyük, iki uyluk arası açık,O (Hz. Mehdi (as))… heybetli bir şahıstır. Hz. Mehdi (as)'ın boyu, posu sanki Ben-i İsrail ricalindedir.
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Hz. mehdi (as)'in) işaretlerinden biri de günlerin ve gecelerin geçmesi ile yaşlanmamasidir. (Muntekab-ül Esar, Lütfullah Gülpaygani, s. 285)
الْحَيُّ الْقَيُّومُ
"Hayyul Kayyûm" esmasinin fazileti işde bundandir, ve öyleki! biz Raşidi zikir evradimizda, Hem Ayetel kürsi okuruz, o iki esmanin icinde gecdigi ayetleri, hemde ayrica 10 defa "Ya Hayyul Kayyum " zikiri cekeriz, ve yine
“Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî ve yümîtu ve hüve hayyün lâ yemûtu biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr”
(10 Defa) Zikrederiz yani
Havas alimleri demişki : genc kalmanin sirri "Hayyul Kayyum " zikirindedir. Biz cekdigimiz zikiride, tarikimize girenlerinde cekmesini istiyoruz, öyle olunca, bizim ve askerlerimizinde "Hayyul Kayyum " zikirinden nasibi olsunki, yani genc ve diri görünsünler.
HZ. MEHDİ (AS), YAŞINA GÖRE GENÇ GÖRÜNÜMLÜ OLACAKTIR
Ebu Salte Haravi, İmam Reza’ya sorar:
“(Tanıyabilmemiz için) Kaim’imizin[Mehdi’nin] alameti nedir?“
İmam Reza cevap verdi:
“[Mehdi’nin] Alametlerinden biri, yaşı ileri olmasına rağmen görünüşünün genç olmasıdır. Ona [Mehdi’ye] bakan biri, yaşının kırk ya da daha az olduğunu tahmin edecek.[Mehdi’nin] Alametlerinden bir diğeri de vefat edeceği zamana kadar hiç yaşlanmayacak olmasıdır.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
“Mehdi zuhur ettiğinde insanların bir kısmı onu (Mehdi’yi) reddedecek, çünkü onlar yaşlı birini düşünürlerken o (Mehdi) onlara genç bir yüzle yaklaşacak.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
HZ. MEHDİ (AS)’DA HZ. NUH (AS)’IN MİZACI VARDIR
İmam Sajjad diyor ki: “İmam Mehdi’de Nuh [aleyhisselâm]’ın mizacı vardır ve bu, [Mehdi’nin] hayatının uzun olmasıdır.”
(Kemal-ud din, s. 322 and Montakhabal, 2/275)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm (kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm
Meali :
Esteuzubillah
Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy’dır Kayyum’dur. O’nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O’nundur. O’nun izni olmadan, O’nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O’nun lminden, O’nun dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), Kendisine zor gelmez ve O Alâ’dır (çok yücedir), Azîm’dir (çok büyüktür).
Sadakallahul Aziym Bakara suresi 255. ayet
Peygamberimiz (sav) de hadislerinde Mehdi cemaatinin önemli özelliğini şöyle haber vermiştir:
Sayıları Bedir Ashabı (313) kadardır. Evvelkiler onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler. Onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
Talud ile nehri geçenler dedilerki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَمَّا بَرَزُواْ لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ قَالُواْ رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn
Meali :
Esteuzubillah
Ve (Talut’un askerleri), Calut ve onun askerlerinin (ordusunun) karşısına çıktıkları zaman şöyle dediler: “Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı (düşman karşısında) sabit kıl ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et.”
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 250. ayet
ve biz Tarikimize intisab edenlerin, ikindiden sonra zikredecek olanlar için," vagfuanna "duasi yerine "Efrig" duasui okumalarini görev olarak veririz, ve nedir o ?
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil kafiriyn," .... diye devam eden dua, yani Talud ile nehri geçenlerin duasi, ve öyle olunca, bizim askerlerimiz işde Talud ile nehri geçenlerin 2017 ve 2018... versionu olanlari olacaklar, cünkü bu duaya devam edenler olacaklar, yani galip glenler olacaklar inşallahu rahman.
Mehdi askelri hakkinda yine buyrulduki
Onların kalbleri demir gibidir ve onlar gündüz aslan gece de abiddirler.
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, 57)
Ahir zamanda (Son Zamanlarda) Belalar çoğalacak, halkı öyle ölüm ve katliamlar saracak ki, Allah'ın ve Resulullah'ın haremine sığınacaklar.
Mehdi aleyhisselam, o zamanlarda zuhur etmiş, ve görevinin başinda olacakdir işde, ve zaman o günler, yani mehdi görevinin başinda, bilen ve anlyanlar için.
----------------
Gecen haftalarda anlattigimiz, cennetteki sonsuz yaşamdan bahsettik, ve dedikki, ruhunu bedenden bir yöntem ile cikarabilen kimse için, artik ölümün bir manasi yok dedik, cünkü ölüm demek, zamani gelince, ruhun bedenden ayrilmasi demek, ve bunu daha yaşarken başarabilen için, artik ölmek yada yaşamak ayni demek olur.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Ölmeden önce ölünüz”
( Hadis-i Şerif)
Peygamber efendimiz, “Mutu Kable En Temutu yani Ölmeden önce ölün” buyuruyor. ve o ölmende önce hayattayken ruhunu bedenden cikarabilen, yani ölmeden önce ölebilen birisi, dedikki, hele birde ruhunu ayirdikdan sonra, başka bir bedeninde icine girebilen bir ruh için, artik sonsuz yaşama kavuşdu demekdir,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَوْ تَرَى إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُؤُوسِهِمْ عِندَ رَبِّهِمْ رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lev terâ izil mucrimûne nâkısû ruûsihim inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûkinûn
Meali :
Esteuzubillah
Suçlular, Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) geri döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız” dedikleri vakit, (onları) bir görsen!
Sadakallahul Aziym SECDE Suresi 12. ayet
ve bunu yani Ruunu bedenden cikarma işlemini, bazilari budizmle, bazilari hinduizmle, bazilairi islamla, bazilari cinlerle, bazilari sihir büyü ile, bazilari tasavvuf ile, bazilarida zikir ile din ve kuran ile yapmakdadir. ve Hinduizmde bu ruhun bedenden ayrilip özgür kalmasini "mokşa” olarak adlandırılır. Hindu, “mokşa”ya erişinceye dek, gerçeği özünü bulma yolunda, özünü gerçekleştirme üzerinde çalışması için, tekrar tekrar, yeniden dünyaya geleceğine inanır (ki gerçek sadece Brahman’ın var olduğudur). Bir insanın dünyaya tekrar ne olarak geldiği, doğanın dengesi tarafından yönetilen bir neden sonuç ilkesi olan, karma aracılığıyla belirlenir. Bir insanın geçmişte yaptıkları, gelecekte olacakları etkiler ve onlarla bağlantılıdır, buna geçmiş ve gelecek hayatlar da dahildir. diye inanirlar yani iyi kimse isen, artik daha iyi ve biraz daha kemal bulmuş bir insan olarak gelirsin dünyaya, yahutta kötü ahlaklarin galip geldiyse, ya hayvan, ya bir kuş gibi canli olarak gelirisin dünyaya, ve o bedende tekamüle devam edersin.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقْسَمُواْ بِاللّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لاَ يَبْعَثُ اللّهُ مَن يَمُوتُ بَلَى وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا وَلكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ لِيُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي يَخْتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ كَفَرُواْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَاذِبِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve aksemû billâhi cehde eymânihim lâ yeb’asullâhu men yemût(yemûtu), belâ va’den aleyhi hakkan ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn. Li yubeyyine lehumullezî yahtelifûne fîhi ve li ya’lemellezîne keferû ennehum kânû kâzibîn.
Meali :
Esteuzubillah
Onlar, “Allah, ölen bir kimseyi diriltmez” diye var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, diriltecek! Bu, yerine getirilmesini Allah’ın üzerine aldığı bir vaaddir. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Bu diriltme) hakkında ihtilâfa düştükleri şeyin, onlara beyan edilmesi (açıklanması) için ve inkâr edenlerin (kâfirlerin), kendilerinin şüphesiz (kesinlikle) yalancı olduklarını bilmeleri içindir.
Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 38 ve 39. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"insanın kuyruk sokumu kemiği dışındaki her şeyi, ölümünden sonra çürüyüp yok olacaktır Kıyamet günü tekrar diriltme bu çürümeyen parçadan olacaktır"
( Hadis-i Şerif , Buharî, "Tefsîr", 39/3; Müslim, "Fiten", 141, 142)
yani insanin ferc uzvu, yani öyle olunca, yani insanin tohumu, veya tohum üreten yeri, yani zeker ve rahimi, hayir insan cürüyünce zekerde cürür rahimde cürür, amma bu ne demek peki deyince, yani kuyurk sokumu iskeletin son ucu, yani kemikden ete geciş noktasi, yani öyle olunca oradanda ötesi, işde ya zeker yada rahim, ve oradanda ötesi, insan menisi, ve öyle olunca, nasil elma agaci kişin kurumasina ragmen, amma verdiği meyvadaki, icine sakladigi cekirdek ölmüyor, ve sakli kaliyor ise, insanda işde tohumu ile ayakda kalir, ve elmanin bütün formülü, bu cekirdegin icinde yazili oldugu gibi, demekki insanin bütün yaptigi ettigi, lehine ve aleyhine kazandiklarida, işde bu tohumun icinde yazili demek our. ve öyle olunca onun verdiği tohum ile, işde diri ve canli kalir. ve halbuki yine Vajinanin icerisinde spermin ömrü 8 saat dir. Rahimdeki spermlerin 5 güne kadar ömrü vardir. Spermler su ile temas ederlerse bir kac saniye icine ölürler. Musluk suyu veya sabunlu suyla spermler temas ederlerse ömürleri bir kac saniyedir. sperm kuruyana kadar elde saatlerce hayatta kalabilir. Sperm kurur ise islakligi gider ise ömrü bir kac saniyedir.
öyle olunca bu "Kıyamet günü tekrar diriltme, bu çürümeyen parçadan olacaktır" kuralina ters, bu parca meni olamaz o zaman, yada meni kurusada, Allah onu tekrar acabilcek demek olur. cünkü elma cekirdegi elmanin icinde oldugu müddetce diri degil, hatta elma yenip icinde cekirdek cikarilinca, ve kurutulunca, onu mevsiminde topraga dikip, onu acacak olan can suyunu da verirsen, o acilip yeniden elma dali olmakda, ve bakip büyütebilirsen, o yine elma meyvasi vermekde, peki insan tohumuda böyle ise, o zaman meni kurusada, allah onu özel bir yagmur ile yeniden acacak demek olur, cünkü su ile temas eden meni ve sperm ölür demiş bilim adamlari, öyleyse meniyi acacak olan sivi su degil, peki ne? o da belkide kadinin orgazm oldukdan sonraki salgiladigi sivi olabilir Allahu alem. yani o nada işde kadinin yumurtasi deniyorya zaten, yani kadin ve bayan menisi yani.
---------------
Hz. Ebu Hureyre “iki nefh (sura üfleme) arasında kırk var” deyince, ona bunun gün, ay yahut yıl mı olduğunu sordular. O bu sorulara karşı hep: “Bunu kesin olarak söyleyemem.” diye cevap verdikten sonra şunu ilave etti: “Sonra Allah gökten bir su yani meni şeklinde yağmur indirir, ve insanlar, bitkilerin bittiği gibi biterler. İnsanın her tarafı çürür, sadece 'acbu’z-zeneb' (kuyruk sokumu) çürümez. Kıyamet günü halk (yeniden yaratma) işi bundan inşa edilir.”
( Hadis-i Şerif , Buhari, Tefsiru sureti 78/1; Müslim, Fiten, 141/2955)
Yine bu konudaki hadislerde kıyamet gününde bütün insanların diriltileceği, kabirden de ilk defa Hz Muhammed'in kalkacağı bildirilmektedir (Buharî, "Tefsîr", 39/3; İbn Mace, "Cenaiz", 58 )
Hz Peygamber bir hadislerinde, insanların diriltilirken ilk yaratılışlarındaki gibi olacaklarını haber vermiş (Buharî, "Rikak", 45; Müslim, "Cennet", 55-59),
bir başka hadiste de "Her kul, öldüğü hal üzere diriltilir" buyurmuştur (Müslim, "Cennet", 83)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إَلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn
Meali :
Esteuzubillah
İbrahîm de bunu oğullarına vasiyet etti, Yakup da, oğullarım dedi, Allah şüphesiz sizin için bir din seçti, siz de artık ancak Müslüman olarak ölün(Müslüman olarak ölmek dışında başka türlü ölmemeye çalışın!).
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 132. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz, nasıl dirilirseniz öyle haşrolunursunuz, nasıl haşrolunursanız, O hal üzre Cennet veya Cehenneme Sürülürsünüz.”
( Hadis-i Şerif , Müslim, Cennet 83, Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-mefâtîh 1/332, 7/375, 8/431)
ve bu hadisde gösteriyorki hinduzimin söyledigi o "hinduizmde bu ruhun bedenen ayrilip özgür kalmasina "mokşa” olarak adlandırılır. Hindu, “mokşa”ya erişilene dek, gerçeği öz-gerçekleştirme üzerinde çalışması için tekrar tekrar yeniden dünyaya geleceğine inanır (ki gerçek sadece Brahman’ın var olduğudur). Bir insanın dünyaya tekrar ne olarak geldiği, doğanın dengesi tarafından yönetilen bir neden sonuç ilkesi olan karma aracılığıyla belirlenir. Bir insanın geçmişte yaptıkları gelecekte olacakları etkiler ve onlarla bağlantılıdır," inanişi ile ayni inanc demek olmazmi, yani hinduizminde dogru taraflari var demekki, belkide o da, 124 bin peygmberden birisinin acikladigi kurallardi onlarda, zamanla belki bir kismi unutuldu, bir kismida tahrif oldu belki.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn.
Meali :
Esteuzubillah
Bütün nefsler ölümü tadıcıdır. Sonra Bize döndürüleceksiniz.
Sadakallahul Aziym ANKEBUT Suresi 57. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibeten, ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûn.
Meali :
Esteuzubillah
Mü’min olan kadın ve erkekten kim salih (nefsini tezkiye ve tasfiye edici) amel işlerse, o taktirde ona mutlaka (:::) (temiz, helâl) bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden (bedellerinden), daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.
Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 97. ayet
Ve cehhenm ehline gelince, kötü amel işleyenlerde, kötü bir halde cezaya müstehak olurlar, ve öyleki mesala, ona buna domuzluk, kötükük edip, hainlik düşünenler, domuz olarak halkolur, artik mümin bir bedenede yol alamazlar, cünkü mümin ve müslüman olanlara domuz haram,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً فَادْخُلِي فِي عِبَادِي وَادْخُلِي جَنَّتِي
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyetuhân nefsul mutmainneh, İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten. Fedhulî fî ibâdî, Vedhulî cennetî.
Meali :
Esteuzubillah
Ey mutmain olan nefs! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! Kullarımın içine gir, Ve böylece cennetime gir.”
Sadakallahul Aziym FECR Suresi 27. 28. 29. 30. ayet
burada gecen "kullarimin icine gir" kurali geregi, onlarin yani iyi kullarin icine girmesi ve yani onlara artik cennet haram olur, ve öyle olunca, mesala ben, bundan seneler önce, Avusturyada Gresinger diye bir kasapda calişdim. ve orasi büyük Kasap Fabrikasi, yani hem inek eti, hem dana eti, hem tavuk eti, ve hemde afedesiniz domuz etinden mamuller üretiliyor, büyük fabrika, sucuk, sosis, salam ve daha onlarca ceşit et mamulu üretiliyor. ve öyle olunca, adamlar o kadar tasarfluki, bizim begenmedigimiz, yahutta bize haram olan o domuzun bile hicbiryerini israf etmiyorlar. ve öyle olunca, domuzun dilini taaa kökünden kesmişler, taa girtlagidan bütün parcasiyla söküp koparmişlar, ve kancalara takmişlar, ve bunlari isli pastirma firininda pişirip, aynen bir pastirma gibi, dil pastirmasi yapmişlar. ve onlari bende sabahki ilk işlerden birisi olrak kancalardan cikarip kazanlara dökmekdi, daha sonrada onlar paketlemede paket yapilip satilcagi merkete yol aliyor, peki biz eskiden cocuklar yalan söyledimi ne diye kokuturduk, yani "Allah dilini keser" diye kokuturduk, bak yalan söyliyenlerin dilini işde, bu dünyada, hemde taa kökünden söküp kopariyor, ve kancalara takiyorlar, sonra onlari ateşe sokuyorlar, dillerini ateşe sokuyorlar, sonrada bir eve gidip, artik ona cennetde haram, mümin onu yemez, öyle olunca, gavur dedigmiz, yahut domuz yemek helal olan bir millet, onu seve seve, kiya kiya, dile dile, yiyor, yani öyle olunca
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ أُوْلَئِكَ مُبَرَّؤُونَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
El habîsâtu lil habîsîne vel habîsûne lil habîsât(habîsâti), vet tay yi bâtu lit tay yi bîne vet tay yi bûne lit tay yi bâti, ulâike muberraûne mimmâ yekûlûn(yekûlûne), lehum magfiratun ve rızkun kerîm.
Meali :
Esteuzubillah
Pisler pisler içindir , temizlerde temizler içindir, Temizlenip arınanlar için Allah dan güzel rızıklar hazırlanmış ve onlara bagışlanma ve mağfiret vardır.
Sadakallahul Aziym NÛR Suresi 26. ayet
peki müslüman yalan söylermi, söylüyor, müslümanin müminin diyenlerde, yalan dolana, zaman geliyor başvuruyor, ve bir beladen cikiş kapisi olarak yalani seciyor. öyle olunca, onlar ne peki, adam mesala koyununun dili olmuş, müslümanlarda koyunu kurban edip ya normal et için kesiyor, sonra dilinide agizindan söküp cikariyor, sonrada onun üstünü bicakla kaziyip temizleyip sonra firina sürüyor, paca denilen yemegin melzemesi yapiyor, ve onu yine bir müslüman yiyor, ve bir mümin yiyor, onun dilide cezaya müstehak oldumu, oldu, oda söküldümü, söküldü, yine ateşe atildimi, atildi, amma bunun farki, onu bir müslüman yedi, ve cennete girdi tekrar, ve ona cennet haram degil, cünkü koyunun eti müminlere helal, öyle olunca, o cezasini cekdi ve cennete dahil oldu demek olmazmi? bu ve kafirinkide cezasini cekdi yine cennet gibi olan bedene girdi, ama o yingyangin kötü tarafi olan deccal ve şeytan askerinin bedenindeki parca oldu, ve yine o, o yeni girdigi insanin, daha da kötlük yapmasina yardimci asker oldu, ve o yeni halinde dahada büyük cezaya müstehak olacak, bilin bakalim o ceze ne? ne peki biraz da siz tefekkür edin.
Bu konuya bizim yorumumuz olarak, herkesin her hayvandan bir tane cibilliyati var dedik, bu tezimizi ispat etcek hususlarda şunlar:
Mesala bir durum oldu, ben o durumdan pacayi siyirmak için yalanda söyleyebilirim, amma dogruyu söyleyip, o cezayi o anda cekmeyebilirim, yalan söylersem, Allah muhafaza ilerde gelecekdeki hayatta, benimde dilimin kesilcegi bir hayvan olurum, veya dogru söyleyip daha bu dünyadayken, o dogru söyleyicince, cekecegim cezayi cekerim, iki secenek ikisindede ceza var, biri peşin, bir ilerde, yine mesala param kalmadi, ekmek yiyecem karnim ac, ve firinin camini kirip ekmek calabilirimde, amma ben öyle bir kimse degilsem derim ki : "acim bana bir ekmek verirmisin? " ekmekci amcaya söylerim ,ve gönlü ile vermesinide saglayabilirim, veya dilenir, iki kuruş alir, ve ona ekmek alirim, yani secenekler var, iyi yada kötü bir ahlak herzamen mevcut, hatta daha daha iyi bir hal, veyae daha daha kötü seceneklerde var ve mevcut, öyle olunca, ben kötü bir fiili yapinca, benim cibilliyatim o an, o kötü ahlaki yapan hayvanin sifatina düşmekde, iyi işleri yapincada, bu sefer yükselip iyi bir sifat kazanmakda, ulvi bir sifati kazanmakda, bu taa meleklige kadar giden bir yükselme, öyle olunca, her insanin yaninda her cibilliyattan bir tane mevcut, ister iyi sifat ve fiiili işlesin, isterde kötü ve süfli alcak bir sifata düşsün, öyle olunca, bunlarda her insanin her cibilliyattan bir sifati oldugunu gösterir, şeytan dediki : egilmeyecegini secde etmeyecegini, öylemi dedi Allah onu Hz. Davud un eline demir olarak verdi, bu kadar cok sert oldugunu iddia ediyor, al onu ISIT ve eg bük bakalim bu sefer ne diyecek dedi, ve davud elinde demiri ateşleyip demircilik edip, egdi bükdü, onunda egilen bir cibiliyatida oldu, halbuku demir egilmez bükülmez, mesala taaa bir sögüt agaci gibi kalin bir demir parcasini egmek mümkin olmayabilir, amma mesala inşaat teli gibi ince bir demir egilir bükülür, ve insanlara hizmet edip işe yarar, Allah, şeytani işe yaramaz birşey olarak halketmedi, o dahi tabiatina uygun olarak, insan hizmet etmeye devam ediyor. nitekim Hz. Süleyman onu mescidi Aksa nin yapimindada hizmetli amele olarak kullandi, yani sanma kötü dedigin hepden iskarca ve işe yaramaz, bugün en işe yaramaz dediklerin bile atilmayip, yeni hale dönüştürülüyorsa, o zaman işde domuzun dilini bile israf ettirmeyen Allah, sanma seni kötü ve karnlik olarak halketti, sen herkese kötülük yapip hayat bulcan amma, seninde iyi bir tarafin var,"Yilanin zehrinde Derman yaratan" Allahi unutma, kötülerin başi, şeytan bile işe yariyorsa, senin işe yarayacagin bir yer, illa vardir, senin de tutulcak bir kulpun illa vardir, ey insanoglu! sen o kulp, kopmaz kulpa yapiş, ve hakka ve cennete ulaş, ve Allahin affetmeyecegi günahlardan "şirk "vardir, şirk dişinda herşeyi affedeer diye biliyoruz, öyleyse Rabbimiz öyle dedi
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Kudsi bir hadisde şöyle Buyurdular
(Kudsi Hadis; anlamın Yüce Allah'a, sözlerin Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ait olduğu hadistir)
- Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. O halde birbirinize zulmetmeyin.
- Kullarım! Benim hidayet ettiklerimin dışında hepiniz dalalettesiniz. Benden hidayet dileyin ki sizi doğru yola ileteyim. (Hidayeti hak ediniz ki yolu açayım.)
- Kullarım! Benim doyurduklarımın dışında hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.
- Kullarım! Benim giydirdiklerimin dışında hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.
- Kullarım! Siz gece gündüz günah işlemektesiniz. Bütün günahları affeden de yalnız benim. Benden af dileyin ki sizi affedeyim.
- Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki bana zarar verebilesiniz. Bana fayda vermek elinizden gelmez ki fayda verebilesiniz.
- Kullarım! Evveliniz, ahiriniz, insan olanınız, cin olanınız, hepiniz toplansanız da, içinizdeki en günahkâr bir kişinin kalbine sahip olsanız, bu benim mülkümden bir şey eksiltmez.
- Kullarım! Evveliniz, ahiriniz, insanınız, cin olanınız, hepiniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsanız, ben de her birine isteğini versem, bu benim mülkümden ancak iğnenin denize daldırılıp çıkarıldığında eksilttiği kadar bir şey eksiltebilir.
- Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Ben onları sizin için saklar, sonra onları size iade ederim. Artık kim bir hayırda -iyilikte- bulursa, Allah'a hamd etsin. Kim de bir kötülük bulursa, kendinden başkasını kınamasın.
( Hadis-i Şerif )
Ne olursan ol.
O nun kulusun!
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Yüce Allah mahlukatı yarattığında yanında bulunan Arş'ın üstündeki bir kitaba şöyle yazmıştır:
- Şüphesiz rahmetim, gazabımı geçmiştir.
( Hadis-i Şerif )
Kudsi hadis
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
- Ben kulumun bana olan zannına göreyim. Beni zikrettiği zaman da ben Onunla beraberim.
- O beni gönülden zikrederse, ben de onu gönülden zikrederim.
- O beni bir cemaat içinde zikrederse, ben onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim.
- O bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım.
- O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım.
- O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim.
( Hadis-i Şerif )
Ve mesela insanlardan bazilari daga cikmayi sever, ve dagcilik sporu yapar, kim olaki bunlar, tabiki keci cibilliyatlilar bunlar, daga, en zireveye cikmayi ölümüne seven kim var, keci var, hele dag kecisi daha bir inatla cikar, ve Muhammed Mustafa ise, taaaa daha peygamber olmadan, bir keci sifati varmişki, hersene bir müüddet gidip "HIRA" dagina cikarmiş, ve cikişlarinin birinde işde Cebrail ile vahiy gelip, peygamber oldugu bildirlir, yani keci olmadan, peygamber olmak yok demekki, öyl olunca, bizler müslümanlarda en azindan, onun sünnetine ittiba için, en az ömürde bir yapilan hac seyatinde, işde turu düzenliyen, eger organize ederse, veya biz kendimiz bilip de kendimiz gidersek, işde sünnet olarak HIRA ya cikariz, yine Meke den Medine ye kacarken saklandigi "SEVR" Dagina cikariz, yani müminin, ömründe en az iki tane kecisi olur demek olur, ve birde" Arafat" Daginda da vakfe var farz olan, birde adem kecisi olur, eee ettimi üc keci cibilliyati, yani her müslüman hem Ademin evladi, hemde müslümansa Muhammed ümmeti, ve birde düşmanlarinda kacdigi dagi olan keci, yani eyyup gibi oldun, o zaman eyup dagina kac, yunus gibi bir hal geldi başina o zaman yunus dagina tövbe dagina cik, yani öyle olunca, birde günahdan ve düşmanda kacdigi peygmeberi vardir, en az üc peygamberi, ve babasi olur, öyle olunca, ey ademoglu, ey insan, ne yaparsan, kendine yaparsin, egeer bu iyilik ise, iyiliklere kavuşur, şayet kötülük ise, azab ve cehheneme müstehak olursun.
Rabbim, Mehdi ve askerine, kavşaga yani yol ayrimina gelince, dogruyu, hidayet ve mehdi yolunu secmeyi nasip etsin.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 16 Ekim 2017 Pazartesi
Original Kar © glan
Dinimizde "Seyyiat "Kötülükler ve "Müseyyiiyn " Kötülük Yapan Kimseler - "Cürüm" Günah ve "Mücrimler" Günahkarlar
(Kar©glanin 8 Ekim 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tehûnûllâhe ver resûle ve tehûnû emânâtikum ve entum ta'lemûn. Va'lemû ennemâ emvâlukum ve evlâdukum fitnetun ve ennallâhe indehû ecrun azîm. Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm.
Meali :
Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi yüklendiginiz emanetlerinize (Eş ve çocuklariniza) de hainlik etmeyin. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme imtihan aracıdır. (o imtihani başarabilenler için) Allah katında büyük bir mükâfat vardır. Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Sadakallahul Aziym ENFAL Suresi 27,28 ve 29. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Haram maldan verilen sadaka (Allah katında) kabul olmaz. Haram ile beslenen vücudu ancak ateş (cehennem) temizler.
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Seyyiat ve Müseyyiiyn Nedir?
Allahü Teâlânın Peygamberleri ve kitapları vasıtasıyla kullarına yasak ettiği, inananların kullanmasına izin vermediği zararlı, çirkin iş veya davranışlara veya yapılması ve kullanılması insanlara ve hayvanlara bitkilere ve doğaya ve kainata zararli olan fiil davraniş ve eylemlere dinimizde "Seyyiat" diyoruz bunlari yapan kimslerede ismi mef ul olarak "müseyyiiyn" diyoruz İslâm’da ve halk dilinde bunlara kisaca "Haram " diyoruz. ve islamin Allahin peygamberin yapilmasinda mahsur görmeyipde, güzel gördügü ve izin verdiği iş veya davranışlara veya yapılması ve kullanılması insanlara ve hayvanlara bitkilere ve doğaya ve kainata faydali olan fiil davraniş ve eylemlere ve şeyler’e de "Helâl "denir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah-u Teâla’nın kulları arasında en çok sevdiği, helâl’e, haram’a dikkat ederek çalışıp kazanan kimsedir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ onun kalbini nur ile doldurur, kalbine nehirler gibi hikmet (faydalı bilgi) akıtır. Kalbinden dünyâ sevgisini giderir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ümmetim üzerine öyle bir zaman gelecek ki, insanlar yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp helâlini, harâmını düşünmeyecekler.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
Bir kimsenin üzerindeki elbisesinde haram bir tel iplik olsa, o elbise ile kılınan namaz ve yapılan duâ kabul olmaz.
( Hadis-i Şerif )
Dinimizde seyyiat cinsinden olan fiil ve davranışlardan bazilari şunlardir :
Allah’a şirk (ortak) koşmak, Haksız yere adam öldürmek, Zinâ etmek, Sihir ve Büyü yapmak, Hırsızlık yapmak, Fâiz yemek, Nâmuslu kadına iftirâ etmek, Yetim malı yemek, Harpten kaçmak,Müslüman ana babaya âsî olmak, Harem-i Şerifte yani ihram mevkiinde günah işlemek, Gerek sıvı halde olsun, gerekse toz veya hap halinde olsun serhoşluk verici olan maddeleri içmek ve kullanmak veya kullandirmak, Zinayı günah ve suç saymamak, İlaç firmaları ve fabrikaları çok para kazansın diye hastalik ve mikrop üretmekve bunlari topluma yaymak, Evcil veya yaban domuzu eti ve yağını yemek veya yedirmek, eşek etini Müslümanlara dana eti diye yedirmek, Nifak, iki yüzlülük, sözleri ile inançlarının başka olması, Kibir, gurur, büyüklük taslamak, Rüşvetin her türlüsü. Peygamberimiz "Rüşvet alan da veren de Cehennem ateşindedir" buyurmuştur, Din ilimlerini, insanlar kendisi için "Yahu bu ne büyük alimmiş" desinler diye öğrenip o niyetle ilim okutmak, yahut para kazanmak, zengin olmak için din ilmi okumak ve okutmak,memuriyetleri, makam ve mevkileri, işleri ehliyeti ve liyakati olmayanlara vermek, Zulm etmek. Zulm adaletin ve insafın tersidir. Sokağa çöp atmak, otosunu yanlış yere park ederek trafiği zorlaştırmak, gerekmediği halde zırt vırt korna çalmak bile zulümdür, Aldatmak. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuşlardır. Müslüman, savaş hileleri dışında kimseyi aldatmaz, doğru konuşur, doğru hareket eder,Tecessüs yani İnsanların gizli günah, ayıp ve pisliklerini araştırmak, bunları ifşa etmek. Gizli kameralar koymak, gizli mikrofonlar, insanların özel hayatını kaydeden cihazlar. Bazen bunlarla insanlara şantaj yapma, cimrilik, Gıybet etmek. Gıybet, bir kimse hakkında, doğru da olsa, duyduğunda hoşlanmayacağı, üzüleceği bir söz söylemektir,Bala şeker ve glikoz karıştırmak veya pirince taş katmak veya bozuk mal satmak vb. ticaretinde aldatmaya başvurmak, Elinde imkan olduğu halde zulmü, haksızlığı, kötülüğü, fıskı fücuru protesto etmemek, nehy-i münker yapmamak,Yağcılık, yalakalık, dalkavukluk, Efendimiz "Övücülerin suratlarına toprak saçınız" buyurmuşlardır, Kendisini kurtaracak kadar ilmihalini (inanç, ibadet, temizlik, muamelat, ahlak) bilgilerini öğrenmemek; bu bilgileri çoluk çocuğuna öğretmemek, öğrettirmemek, Parayı, malı, zenginliği ana değer, put haline getirmek,Cinsel veya başka konulardaki şehvetlerine esir olmak, Nefs-i emmâresinin bütün isteklerini yerine getirmek, Mü'minlere düşmanlık etmek, İhalelere fesat karıştırmak, hayvanlara kötü davranmak, fakirlere kötü davranmak, bitkilerin tabiatini bozmak, hayvanlarin tabiatini bozmak, israf, suyu israf etmek yakitlari israf etmek yiyecekleri israf etmek, zamani israf etmek, sagligina zararli maddeler kullanmak sigara gibi, veya vücuduna zararli olan dövme pircing gibi şeyler yapmak yaptirmak, izansizlik yani büyüklerine saygi duymamak bu evde ana babasina oldgu gibi veya büyügün kücügünü sevip gözetmeside aynidir veya iş yerinde patron işcibaşi ve işci sirasinda siraya ve saygiya riayet etmek veya devlet büyüklerine saygi Din veya Dünya alimi olan büyüklerine saygi gibi , trafigi ögrenmeyip de trafiga ve kurllarina uymamak gibi dünyamizda insanlarin koydugu kural ve yasalarda olsa onlaradauymak şeriatin dahilindedir yine bulundugu ve gittigi devletin veya bulundugu apartmanin sokagin veya memleketin kural ve yasalarina uymak ve anayasaya uymakda yine şeriatin dişinda degildir,... bunlara bunlarin benzerleri Gibi bircok kerih görülmüş ve yasaklanmiş fiilerin tamami seyyiat cinsindendir, bunlari yapanlarda işde müseyyiyin veya bunlarin tamami birer "cürümdür" yani günah işlerdir ve bunlari yapanlara "mücrim" veya "günahkar" denilir.
ve biz Raşidi Zikir Evradimizda işde bunlardanda Allah a siginiriz ve derizki :
"Vağfu anna vağfirlenaVerhamna ente mevlana fensurna ales seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "(Rabbimiz)Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kötülük yapanlara karşı bize yardım et."
"Vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil mücrimiyn,"
Manası : ("Rabbimiz) Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Günahkarlara karşı bize yardım et."
ve yine
"Allahümme vedfeana seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "Allahım, Kötülük yapanların kötülüklerini bizden uzaklaştır"
"Allahümme vedfeana cürmel mücrimiyn,"
Manası : "Allahım, Günahkarların günahlarını bizden uzaklaştır"
ve yine
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil mücrimiyn,"
Manası : "Ey Rabbimiz! Üzerimize bolca yağan yağmur gibi sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu günahkarlar kavmine karşı bize yardım et."
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna ales seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "Ey Rabbimiz! Üzerimize bolca yağan yağmur gibi sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kötülük yapanların kötülüklerine karşı bize yardım et."
diye zikredeeriz.
ictihad ve Müctehid
Dinde ictihad ve müctehid konusunda diyorlarki, mesela abdest konusunda nas olarak delil olarak, "kollar yikanir" var ve insanlar ise, bunun dirseklere kadarmi, yoksa dirseklerden yukariya kadarmi diye sormuşlar, ve bunun hakkinda işde bir alimin, sünnete ve kurana dayanarak verecegi bir hukuku, yani ya dirsekelre kadar, yada dirseklerden yukarisina kadar diye karar vercek, ve bu kararina ictihad, ve bu karari veren adamada müctehid denilir demişler. yani bu kadar angutluk olurmu Allah aşkina, aynen temel ile hizirin hikayesi gibi, "tilkinin kuyrugu suya degdimiydi? degmedimiydi?" diye bir karara varamamişlar, ve bu konuda karara varan, müctehid olcakmiş, yani bu kadar asilsiz bir meselede karar vermek cok büyük marifetmi oluyor, yani soranda angut zaten, cevaplayanda angut. Buna dinde cokmu ihtiyac var yani, ha dirseklerin üstünü kadar olmuş, haaada dirseklere kadar olmuş, ne farkeder.
Cimri Kumaş satan kimse, manifaturacı vardir, her metrede bir iki santim kisa keser iki Santim kar ettim zanneder, birde gönlü bol manifaturaci vardir, o da her sattigindaki kumaşa, eksik olmasin diye 5 santim fazla ölcerde keser, sen şimdi ayirt et karar ver hangisi daha güzel amel işlemişdir. tabiki suyun az oldugu yerde, sudan tasarruf için, bol bol kullanmak israfidir, amma su varkende dirseklerin kuru kalmasi bence hoş olmaz. yani ayakkabi ve cizme gibi, birisi ayak bilekelerine kadar, digeri ise, ayak bileklerini biraz gecince cizme deniyor, yani bunu abartipda, taaa kicina kadar cizme yapanda var, amma ne için, hani derin olmayan göle girenler için yapilmiş, yani islanmamak için, su icinde calişanlar için, lazim mi o da? lazim tabiki, yerine göre, carşida gezmek için degil, amma bazi kadin cizmelerinide yine dizlere kadar yapmişlar, neden daha güzel gözükmek için, yani kardeşim nerden tirpan vursan farkli bir sonuc cikiyor yani, böyle bir konuda dirseklere kadar yikanir demekde yanliş olur, dirsekleri gecerekde yikamak da yanliş olur, cünkü ceket yapmişlar belin hafif altina kadar, sonra bir moda daha cikmiş, ve frag diye bir ceket cikmiş, diz kapaklarina kadar uzun, dün sirtina giyecek ceket bulamayan insanlik, artik zenginleyince, bu sefer frag ceket cikarmiş, kumaşdan kismamiş, dün sogukdan korunmak icindi ceket, bu gün moda diye giyilir olmuşsa, yine varlik yokluk hepsi ayri bir hukuk meydana getiriyor, yani dün ekmegine katik olarak sogan yeterken, bu gün insanlik zenginledi ve artik, fast food döner kebabin icindeki salatasinin parcaasi oldu sogan, yani artik sogan ekmek bu insanliga yavan kacar azizim. ve öyle olunca varligi varlik bilip, yoklugu yokluk bilmek lazim, ve dünün alimi bir karar verdi, "onlar herşeyi söylemiş, sonrakilere birşey birakmamiş " lafi cok yanliş, her gün yeni hukuk ve yeni hükümler lazim ve işde
Zamana ve gidere uygun hüküm cikarabilen alime müctehid denilir.
yoksa tilkinin kuyrugu suya... ictihadlari ile ne dünyada nede dinde bir yere varabiliriz.
---------
Peygamberimizin vefatindan az önce, Ebu Bekire namazi kildirmasini emretmiş, ve oda gecip kildirmiş diye biliniyor, ve bizde öyle biliyorduk , rivayetler ne derece saglikli ve dogru Allahu alem, amma bana gelen yeni bir işik ile bunun öyle olmadigina karar verdim, ve bana gelen ilhamda ise, peygamber o aana kadar kimseye imamlik vermemiş, ve o gün ise peygamberimiz hasta, namaz kildirabilcek takadi ve dermani yok, ve ashab bekliyorlar, ve namaz ise vakti cikmak üzre, ve bunun üzerine Ebu Bekir buna el atar, ve gecer öne, peygamberden gördügü gibi , namazi kildirmaya calişir, ve bundan az sonra peygamber kalkar gelir, baksaki ümmeti artik bu işi ele almişlar, görürki o olmadanda bu işi, artik bu dini yürütebilcekler, ve sevinir, ve Ebu Bekir onun geldigni hisssedince cekilmek istesede, o dur yerinde der, ve artik onun, ondan sonraki ümmetin imami olacagini anlar ve buna müsade eder. bizim keşfen bildigimiz bir hususdur. konu yoruma acik...
--------------------------
Tövbenizinde tövbeye ihtiyaci var
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ آمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû, âminû billâhi ve resûlihî vel kitâbillezî nezzele alâ resûlihî vel kitâbillezî enzele min kabl(kablu). Ve men yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmil âhıri fe kad dalle dalâlen baîdâ.
Meali :
Esteuzubillah
Ey iman edenler! tekrar tekrar iman edin! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.
Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 136. ayet
Daha önce sesli sobetimizde bahseetigimiz bir meseleyide yaziya dökelim ve kayitli belge olsun inşallah,
Avusturyada Bulundugum yere bir tane Nakşibendi Tekkesi acildi, ve ben Tarikatlerden filan korkan kacan adam, bunlara bakdim inandim, ve nakşibendi tarikatina intisab ettim. Yaklaşik olarak 1993 senesiydi, ve Viyanada, Tekkeden büyük olan Nakşi Camisi var, ve orada Nakşi Vekili Osman Agabeyimiz var, ve birgün bunlar Almayadaki Nakşi Dergahina Ziyaret düzenlediler, orada vekil Rahmetli Yarbay Mehmet ILDIRAR var, ve bende bu ziyarete kendi arabamla katildim, ve onlar grupcak gitdi, ve benim kayinpeder rahmetli o zamanlar almanyadaydi, hem onu ziyaret edeilm, hemde ordan dergaha gideilm diye yola cikdik, ordan kayinpoederide aldik ve Almanya Dortmund daa Dergaha vardik , ve girdik Abdest alacan abdesthaneye gittim , sira var, ve uzun bir oluk gibi tenekeden yani sacdan lavabo yapmişlar, ve fakat herkes tükürmüş, sümkürmüş, kangsirmiş, ve lavabo tikanmiş ve, icimden bir ses duydum ve bana dediki :
"Ben hergün sizi yiukayip temizliyon , sende beni bir kere temizlesen ne olur." dedi.
Anladimki Allahin rahmeti, lavobadaki su benimle konuşuyor, Allahu alem ayni ses iki defa tekrar ettti, ve bende bakdim lavaboya tikanik, artik pis felan demedim, daldirdim elimi tikanik yeri acdim ve lavaoba akdi temizlendi ve sonra imtihan bu ya allahu alem sabunda yokdu orda sonra ellerimi yikamak için, tam iyi hatirlamiyon amma . daha sonra almanyadan döndük ve viyanadaki vekil osman abeyimizde Menzile şeyhi ziyarete gitmiş , o da benden gördügünü orda tuvaletlerde yapmiş, ve girmiş bakmiş ki tuvalet pis ve girişmiş temizlemiş, dişari cikmiş, ardina birisi girmiş, hemen tekrar pislemiş, oda demiş temiz tutun burayi diye, amma cikan adamda
- temizledinde marifetmi yaptin, yapcaksan yap, yapmyacaksan ne konuşuyorsun. demiş ona,
yani tuvalet temiz kalmazki, biri pislemese, digeri girip pisler, binler insan, binler ceşit ahlak sahibi insan var. öyle deyince o adam, osman abi "bu işin böyle olmadigini anladim" dedi, yani
işde yukardaki ayetteki, "ey iman edenler tekrar iman edin" demekde budur, yani sen tuvaleti temizledin amma, onbeş dakika sonra yine kirlendi, o zaman erinip yerinmiyorsan bir daha temizle, amma deme kimseye burayi temiz tut, illa kirlencekdir, hic kirlenmese, bir gün sonra yine kirlenir, yani öyle olunca, su ve lavoba seni hep temizliyor, bir günde sen onlari temizle, yine tuvalet seni hergün temizliyor, bir günde sen tuvaleti temizle, onlarda Allahin melekleri işde, bizi temizlemekle görevli melekleri, eger temizlendigin su temiz degilse, sen elli kere yikan dur, temiz olmazsinki, yani temizlendiklerinide temizleki, tertemiz olasin, bir tenceren var, yemek yaptin ve bir ögün yedin kirlendi, ikinci ögün yeni yemek yapmak için, onu yikayacan, sonra kullancan, ve yine kirlendi, bu sefer ücüncü ögün geldi, yine önce tencereyi temizlemen lazim degilmi, yani öyle olunca Nakşiler Rabita öncesi ve her namaz öncesi "25 Estağfirlullah" cekerler, ne güzel ahlak, cünkü sabah kalkdin, ögleye kadar, bildigin bilmedigin ne kdar günah işledin belki, ve namaza duracan, önce temizlendin tövbe estagfirlullah dedin, ve öyle namaza durdun, sonra ikindi namazi, yine ögleden ikindiye kadar kirlendin ve yine "25 Estagfirullah" ile namaza durdun, bak ne güzel dünyada kirlendigini hissettikce kirlendikce yikaniyorsun, manevi kirlerdende temizlenmek işde tövbe iledir, o yüzden Nakşilder derki :
"Tövbenizinde tövbeye ihtiyaci var."
Yani su temizleyici madde bak amma, su da bizim kirlerimiz ile kirlenince, onunda temizlenmeye ihtiyaci varmiş, ve bana dedi : "ben sizi hep temizliyon, sende beni bir kere temizlesen ne olur " dedi yani ey iman edenler, bir daha tövbe ediniz, bir daha tövbe ediniz,yani iman mesleside böyledir
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min (imanli) olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse, Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)."
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205))
o halde "Ey iman edenler! tekrar tekrar iman edin!"
Kim yapyior bu farzi ve görevi bu gününmüzde ? Nakşiler tabiki, o "25 estagfirullah "ile ve bizde o yoldan gecdigmiz için, biz de tarikimize girenlere tavsiye ediyoruz, fakat bizimki onlardan ayri ve farkli olsun, ve bizim tarikimize gireneler 25 estagfirullh degilde her namaz ve rabita öncesi "13 Estağfirullah " çeksinler
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.)
( Hadis-i Şerif , Beyheki)
----------------
ve geldik ara geciş mevsimi olan sonbahara ve Eylül Ekim derken, kişa yaklaşdik, ve dedikya cehennem de bu dünyada kurulmuş, cennette bu dünyada kurulmuş ,ve anlatilirki firavunun sarayinda Musa cocukken firavunun sakalindan ceker, ve firavunun cani yanar, bunun üstüne , "bu cocuk o cocuk olmasin der" yani fravunu yerle bir etcek cocuk der, musanin anneside sarayda hizmetli, ve o da derki, bu daha cocuk, bilmezki, ne yaptigini der, onun üstüne firavun musayi daha cocukken testten gecirir, ve eger akli eriyorsa, onu da diger cocuklar gibi öldürecek, ve ateş ve altin koyarlar önüne ateşimi alcak yahut altinimi diye, Musa efendimiz tam altini aalckken melekler ile desteklenir, ve o ateşi eline alir ,ve birde agzina götürür, ve dili yanar, o yüzden peltek kalmişdir dili, ve konuşurken onun demek istediklerini kardeşi Harun daha iyi anladigi için, işde onun duasi üzerine ona yardimci olarak, Allah Harun aleyhisselami vermiş , ve musanin söyledilklerini firavuna ve diger kimselere o tercüme ederdi,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي وَاجْعَل لِّي وَزِيرًا مِّنْ أَهْلِي هَارُونَ أَخِي اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kâle rabbişrah lî sadrî. Ve yessir lî emrî. Vahlul ukdeten min lisânî. Yefkahû kavlî. Vec’al lî vezîren min ehlî.Hârûne ahî. Uşdud bihî ezrî.
Meali :
Esteuzubillah
Musa; Rab’bim! Dedi, yüreğime genişlik ver, Ve bana işimi kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Sözlerimi idrak etsinler. Ve ailemden biri olan Kardeşim Harunu bana yardımcı kıl. Onunla, gücümü artır
Sadakallahul Aziym TAHA Suresi 25.26.27.28.29.30.31. ayet
ve o devirde tercümanmi olur, ve Allah yaparsa olur, ve Harunun lakabi ise işde Tercümanullah dir.
"Allahümme salli alla seydine Harun Tercümanullah ."
işde Hz Musa daha bebekken reşid bile degilken, ona yaptiklari günah yazilmazken, ne günah işledide, dili yandi,dili yanmasa kelle gitcek, ve böyle kekeme veya peltek kaldi demek yokmu? cünkü o ceza önceki versiyonundan kalma cezadirda ondan, yoksa cocugun günahimi olur, hemde peygamber olcak cocuk, amma varmiş ki ceza olarak dili yanmiş, ve hemde pepe kalacak kadar yanmiş, demekki önceki hayatinda, dili ile suclar işlediki, Allah onun dilini yeni halinde daha cocukken yakdi, yani o da cehennemini yaşadi yine, ey insanoglu sen her türlü melanetligi yapipda, birde ceza görmeden kacip kurtulcaginimi sanirsin, ey gafil insan, vallahi Hz Musanin dilini yakan Allah, sen egeer suc olarak zina ediyorsan, seninde .... yakmaycagindan eminmisin güvendemisin!!!!
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا وَأَخْرَجَتِ الْأَرْضُ أَثْقَالَهَا وَقَالَ الْإِنسَانُ مَا لَهَا يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَى لَهَا يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْا أَعْمَالَهُمْ فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ. Ve ahracetil ardu eskâlehâ. Ve kâlel insânu mâ lehâ. Yevme izin tuhaddisu ahbârahâ. Bi enne rabbeke evhâ lehâ. Yevme izin yasdurun nâsu eştâten li yurav a’mâlehum. Fe men ya’mel miskâle zerratin hayran yerahu. Ve men ya’mel miskâle zerratin şerran yerahu.
Meali :
Esteuzubillah
Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman, İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
Sadakallahul Aziym ZİLZÂL Suresi 1 ila 8. ayet
işde musa firavunun meyvasi, firavunun yetişdirdigi tatli meyva, veya karpuz gibi yerde yetişen sebze cinsi meyva, ne sebze nede meyva, ara geciş maddesi, yani Hz Nuhun oglu Kenan ise Nuh gibi peygamberin bahcesinde yetişen ekşi bir meyva, cünkü iman etmemiş, tatli degil, ve meyvlaar cogunlukla dalda yetişirken, tatli sebzelerden cilek ve karpuz sebze cinsi amma meyva ve yerde yetişiyor, ve yine avocado sebze olmasina ragmen o da dalda yetişiyor, yani ara geciş formu, yani işde yazdan kişa gecerken mevsim sonbahara ugruyor, ve sicakdan soguga dogru, ve tatlliden ekşi ve aciya dogru, yani yine ilkbahar ise, karanlik ve sogukdan, yani kişdan yaza ve sicaga dogru, yani gittikce tatlanan meyvalar, ve en son ise karpuz var üzüm var, sonbahar meyvlarindan daha sonra ayva varki, tatlisi yapilir, amma tatli meyva degil, yine kabak sebzesi, ve tatlisi yapilir, ve ilkbabar meyvalari ise, erik gibi vişne kiraz gibi hafif ekşimsi, ve fakat sonradan gittikce tatllanan meyvalar, ve artik kişa geliyoruz, ve ekşi meyva portakal mandalina yani ekşi, ve öyleyse Kenan kiş yada sonbahar cocugu , ve musa ise yaz veya ilkbahar cocugu, biri tatli biri ekşi
Hz Hasan ve Hüseyin daha cocukken, peygamerimizin yaninda oynarlarken, Cebrail aleyhisselam cikininda, cennetten ayva nar ve üzüm getirirki, ayvayi Hz hüseyin alir, nari hasan ve üzüm mehdiye kalir, ve hasan ile hüseyin sonbahar cocuklari, ekşiler, ve mehdi ise dünyanin ve kainatin ömrünün sonuna konmuş olan, kirkda bir surur rüzgari olan o sürür vaktinin askeri, kainatiin ömrününü sonuna, son gürlügü, ve sonda amma yani sonbahara yakin, yaz meyvasi, tatli meyva, üzüm ve mehdi
Rabbim, insanliga ve mehdi askerine günahdan sonra tövbe nasip etsin ömrünüzün hitamina mehdi ve üzüm gibi son gürlügü versin .
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 8 Ekim 2017 Pazar
Original Kar © glan
Cennet Nerededir Yerdemi Göktemi ?
(Kar©glanin 29 Eylül 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
سُوۡرَةُ الاٴعلی
بِسۡمِ ٱللهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ
سَبِّحِ ٱسۡمَ رَبِّكَ ٱلۡأَعۡلَى (١) ٱلَّذِى خَلَقَ فَسَوَّىٰ (٢) وَٱلَّذِى قَدَّرَ فَهَدَىٰ (٣) وَٱلَّذِىٓ أَخۡرَجَ ٱلۡمَرۡعَىٰ (٤) فَجَعَلَهُ ۥ غُثَآءً أَحۡوَىٰ (٥) سَنُقۡرِئُكَ فَلَا تَنسَىٰٓ (٦) إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُ ۥ يَعۡلَمُ ٱلۡجَهۡرَ وَمَا يَخۡفَىٰ (٧) وَنُيَسِّرُكَ لِلۡيُسۡرَىٰ (٨) فَذَكِّرۡ إِن نَّفَعَتِ ٱلذِّكۡرَىٰ (٩) سَيَذَّكَّرُ مَن يَخۡشَىٰ (١٠) وَيَتَجَنَّبُہَا ٱلۡأَشۡقَى (١١) ٱلَّذِى يَصۡلَى ٱلنَّارَ ٱلۡكُبۡرَىٰ (١٢) ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيہَا وَلَا يَحۡيَىٰ (١٣) قَدۡ أَفۡلَحَ مَن تَزَكَّىٰ (١٤) وَذَكَرَ ٱسۡمَ رَبِّهِۦ فَصَلَّىٰ (١٥) بَلۡ تُؤۡثِرُونَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا (١٦) وَٱلۡأَخِرَةُ خَيۡرٌ۬ وَأَبۡقَىٰٓ (١٧) إِنَّ هَـٰذَا لَفِى ٱلصُّحُفِ ٱلۡأُولَىٰ (١٨) صُحُفِ إِبۡرَٲهِيمَ وَمُوسَىٰ (١٩)
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
87/A'LÂ-1: Sebbihısme rabbikel a’lâ.
Rabbinin “Âlâ” ismini tesbih et.
87/A'LÂ-2: Ellezî halaka fesevvâ.
O ki yarattı sonra sevva etti (dizayn etti, düzenledi).
87/A'LÂ-3: Vellezî kaddere fe hedâ.
Ve O ki, bir kader tayin etti. Sonra da hidayet etti.
87/A'LÂ-4: Vellezî ahrecel mer’â.
Ve O ki, yerden mera (yeşillikler) çıkardı.
87/A'LÂ-5: Fe cealehu gusâen ahvâ.
Sonra da onu siyah atık haline getirdi.
87/A'LÂ-6: Senukriuke fe lâ tensâ.
(Kur'ân'ı) sana, Biz okutacağız, bundan sonra sen unutmayacaksın.
87/A'LÂ-7: İllâ mâ şâallâh(şâallâhu), innehu ya’lemul cehre ve mâ yahfâ.
Ancak (bu) Allah'ın dilediği şeydir. Muhakkak ki O, açık ve gizli olanı bilir.
87/A'LÂ-8: Ve nuyessiruke lil yusrâ.
Ve kolay gelmesi için Biz (O'nu), sana kolaylaştıracağız.
87/A'LÂ-9: Fe zekkir in nefeatiz zikrâ.
O halde, eğer zikir fayda verecekse zikret (zikri öğret, öğüt ver).
87/A'LÂ-10: Seyezzekkeru men yahşâ.
Allah'a karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir).
87/A'LÂ-11: Ve yetecennebuhel eşkâ.
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek).
87/A'LÂ-12: Ellezî yaslen nârel kubrâ.
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak.
87/A'LÂ-13: Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz.
87/A'LÂ-14 : Kad efleha men tezekkâ.
Nefsini tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir.
87/A'LÂ-15: Ve zekeresme rabbihî fe sallâ.
Ve (o nefsini tezkiye eden) Rabbinin İsmi'ni zikretti ve de namaz kıldı.
87/A'LÂ-16: Bel tu’sırûnel hayâted dunyâ.
Hayır, siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz (tercih ediyorsunuz).
87/A'LÂ-17: Vel âhıretu hayrun ve ebkâ.
Ve ahiret hayatı daha hayırlıdır ve bâkidir (devamlıdır).
87/A'LÂ-18 : İnne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ.
Muhakkak ki bu, evvelki sahifelerde de elbette var.
87/A'LÂ-19: Suhufi ibrâhîme ve mûsâ.
(Hz.) İbrâhîm'in ve (Hz.) Musa'nın sahifelerinde (var).
Meali :
Sadakallahul Aziym A'LÂ Suresi 1 ila 19. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Anne cennet kapılarının ortasındadır."
(Hadis-i Şerif ,İbn Hanbel, V, 198);
"Cennet annelerin ayakları altındadır."
(Hadis-i Şerif ,Nesâî, Cihad, 6)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتَ مِن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُوْلَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلاَ يُظْلَمُونَ نَقِيرًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve men ya’mel mines sâlihâti min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne nakîrâ
Meali :
Esteuzubillah
Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.
Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 124. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ وَإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًا وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve vassaynâl insâne bi vâlideyhi, hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyke, ileyyel masîr. Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ ma’rûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyye, summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn
Meali :
Esteuzubillah
İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) Önce bana, sonra da ana, babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.
Sadakallahul Aziym LOKMAN Suresi 14 ve 15. ayet
ibrahim HAKKI Hazretlerinin marifetnamesinde yer verdiği konulardan biriside şudur :
ârifler demişlerdir ki, alemde insan ahlâkı, türlü hayvanların şekil ve suretlerinin benzer ve misalleri, insan nefsinde de vardır ki, hayvanî kötü ahlâklardır. Meselâ;
kibir sureti kaplana benzerdir.
Tasallut sureti aslana benzerdir.
Haset sureti kurda benzerdir…
Gazap sureti köpektir;
hile sureti tilkidir;
gaflet sureti tavşandır;
ferce yönelik şehvet sureti eşektir;
arkadan yaklaşma sureti domuzdur;
midevî şehvetin sureti koyundur;
oburluk sureti inektir;
tama sureti karıncadır;
cimrilik sureti faredir;
kin sureti beyaz devedir;
vecdin sureti kırmızı devedir;
düşmanlık sureti yılandır;
ezanın-sıkıntı vermenin sureti akreptir;
Vesvese sureti sarı arıdır ve diğer ahlâk suretleri, sair hayvanların şekillerine benzer. Hatta kötü ahlaktan birine galip olan gönül, rüyada kendini o surette olan hayvana dahi galip görür… Bütün hayvan suretleri ve kâinatın şekilleri insanın içinde ve dışında suret bulup şekillenmiştir..
Bu aciklamayi şu ayet ispat edip durur:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذِينَ اعْتَدَواْ مِنكُمْ فِي السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُواْ قِرَدَةً خَاسِئِينَ فَجَعَلْنَاهَا نَكَالاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِّلْمُتَّقِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lekad alimtumullezîne’tedev minkum fîs sebti fe kulnâ lehum kûnû kıradeten hâsiîn. Fe cealnâhâ nekâlen li mâ beyne yedeyhâ ve mâ halfehâ ve mev’ızaten lil muttakîn
Meali :
Esteuzubillah
Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, “Aşağılık maymunlar olun” demiştik. Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 65. ve 66. ayet
--ALINTI--
Burada söz konusu edilen ibret dersinden maksat, Allah’a karşı isyan edenlerin cezasız kalmayacağıdır. Bu ibret dersi, hiç kimsenin sonsuz ilim ve kudret sahibi yüce Allah’a karşı küçük aklıyla kurnazlık yapmak gibi bir ahmaklığa saplanmaması konusunda yapılan bir uyarıdır. Bu uyarıdan ders almayanlar burada veya öteki dünyada, rezil-rüsvay olmuş, aşağılanmış bir şekilde cezalandırılacaklardır.
Diğer taraftan, insanlık faziletinden mahrum kalmış bir insan, şeklen insan da olsa, manen ameline göre bir hayvanın suretine girmiştir.
Elmalılı'nın izahına göre, insan ile maymun arasındaki fark, bir kıl ve kuyruktan ibaret olmayıp, akıl, mantık ve ahlâk farkı vardır. Maymunun bütün hüneri taklitçiliğidir. Halbuki maymunun önünde günlerce ateş yakılsa, karşısında ısınması öğretilse, sonra da bir kıra götürülüp önüne odun ve kibrit konsa, odunları kendi başına yakıp ısınması mümkün değildir. İşte maneviyatı silinmiş insanlar da böyledir. Onlar kör bir taklitten başka bir şey düşünemezler. İlk bakışta insan gibi görünseler de hakikatte maymundan başka bir şey değillerdir. Fındığı kırar, yer de bir fındık ağacını dikmeyi idrak edemezler. (Hak Dini Kur'ân Dili, ilgili ayetlerin tefsiri)
Demek ki, Allah'a isyan eden kimseler insanlıktan çıkmış sayılırlar. Görünüşte insan suretinde yaşasalar bile, amellerine göre manen bir hayvan sıfatını almışlardır.
--ALINTI SONU--
isa efendimiz son yemekde ortadaki ekmegi böldü, ve dedi bu benim etim, yiyin dedi, sonra şerbet vardi, vişne veya üzüm şerbeti bu da benim kanim, için dedi. Yani o , o elemnetlerin kendini oluşturcak olan parcalar oldugunu biliyordu, fakat onlari o, havarilerini yedirdi, ve o havarileri olarak hayat sürdü, misyonunu tamam etti, ve hiristiyanlik diye bir din, dünyada, ikinci büyük din oldu, ve onlar yine onun lokmalarini, onun müsadesi ile yediler, amma dedi, sofradiklerden yaninizda, evinize götürmeyin bundan dedi, alip gidenler domuz suretine carpildilar.
Bunlar hepsi gösteriyorki insanlar yaptiklari ameller neticesinde, ya iyi bir insan suretine, yada kötü ahlaklari sebebi ile, kötü bir hayvan sifatina carpiliyolrlar, carpilmakdan kasit işte yeni hayatlarinda, o hayvan olarak dünyaya gelip, ve mesela dünya dünya diye dünyaya ve ömre doymayan birsi, karga suretine carpilip, yeni hayatini karga suretinde sürmekde, ve ona beşyüz sene ömür bahşeden rab, onu yaz kiş ayakda, uyku dünek yok, ve bir lokmaya muhtac halde birakiyorki, al sana taptigin ömür, bak bakalim, bu senin için hayirilimi dercesine, ona bir nevi yaptgi yanlişdan dönmesini, hayatanin bir serencami olarak talim ediyor.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَٱتۡلُ عَلَيۡہِمۡ نَبَأَ ٱبۡنَىۡ ءَادَمَ بِٱلۡحَقِّ إِذۡ قَرَّبَا قُرۡبَانً۬ا فَتُقُبِّلَ مِنۡ أَحَدِهِمَا وَلَمۡ يُتَقَبَّلۡ مِنَ ٱلۡأَخَرِ قَالَ لَأَقۡتُلَنَّكَۖ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ ٱللَّهُ مِنَ ٱلۡمُتَّقِينَ (٢٧) لَٮِٕنۢ بَسَطتَ إِلَىَّ يَدَكَ لِتَقۡتُلَنِى مَآ أَنَا۟ بِبَاسِطٍ۬ يَدِىَ إِلَيۡكَ لِأَقۡتُلَكَۖ إِنِّىٓ أَخَافُ ٱللَّهَ رَبَّ ٱلۡعَـٰلَمِينَ (٢٨) إِنِّىٓ أُرِيدُ أَن تَبُوٓأَ بِإِثۡمِى وَإِثۡمِكَ فَتَكُونَ مِنۡ أَصۡحَـٰبِ ٱلنَّارِۚ وَذَٲلِكَ جَزَٲٓؤُاْ ٱلظَّـٰلِمِينَ (٢٩) فَطَوَّعَتۡ لَهُ ۥ نَفۡسُهُ ۥ قَتۡلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُ ۥ فَأَصۡبَحَ مِنَ ٱلۡخَـٰسِرِينَ (٣٠) فَبَعَثَ ٱللَّهُ غُرَابً۬ا يَبۡحَثُ فِى ٱلۡأَرۡضِ لِيُرِيَهُ ۥ كَيۡفَ يُوَٲرِى سَوۡءَةَ أَخِيهِۚ قَالَ يَـٰوَيۡلَتَىٰٓ أَعَجَزۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِثۡلَ هَـٰذَا ٱلۡغُرَابِ فَأُوَٲرِىَ سَوۡءَةَ أَخِىۖ فَأَصۡبَحَ مِنَ ٱلنَّـٰدِمِينَ (٣١) مِنۡ أَجۡلِ ذَٲلِكَ ڪَتَبۡنَا عَلَىٰ بَنِىٓ إِسۡرَٲٓءِيلَ أَنَّهُ ۥ مَن قَتَلَ نَفۡسَۢا بِغَيۡرِ نَفۡسٍ أَوۡ فَسَادٍ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ فَڪَأَنَّمَا قَتَلَ ٱلنَّاسَ جَمِيعً۬ا وَمَنۡ أَحۡيَاهَا فَڪَأَنَّمَآ أَحۡيَا ٱلنَّاسَ جَمِيعً۬اۚ وَلَقَدۡ جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُنَا بِٱلۡبَيِّنَـٰتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرً۬ا مِّنۡهُم بَعۡدَ ذَٲلِكَ فِى ٱلۡأَرۡضِ لَمُسۡرِفُونَ (٣٢) إِنَّمَا جَزَٲٓؤُاْ ٱلَّذِينَ يُحَارِبُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُ ۥ وَيَسۡعَوۡنَ فِى ٱلۡأَرۡضِ فَسَادًا أَن يُقَتَّلُوٓاْ أَوۡ يُصَلَّبُوٓاْ أَوۡ تُقَطَّعَ أَيۡدِيهِمۡ وَأَرۡجُلُهُم مِّنۡ خِلَـٰفٍ أَوۡ يُنفَوۡاْ مِنَ ٱلۡأَرۡضِۚ ذَٲلِكَ لَهُمۡ خِزۡىٌ۬ فِى ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَهُمۡ فِى ٱلۡأَخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (٣٣) إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ مِن قَبۡلِ أَن تَقۡدِرُواْ عَلَيۡہِمۡۖ فَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ۬ رَّحِيمٌ۬ (٣٤) يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ ٱلۡوَسِيلَةَ وَجَـٰهِدُواْ فِى سَبِيلِهِۦ لَعَلَّڪُمۡ تُفۡلِحُونَ (٣٥) إِنَّ ٱلَّذِينَ ڪَفَرُواْ لَوۡ أَنَّ لَهُم مَّا فِى ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعً۬ا وَمِثۡلَهُ ۥ مَعَهُ ۥ لِيَفۡتَدُواْ بِهِۦ مِنۡ عَذَابِ يَوۡمِ ٱلۡقِيَـٰمَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنۡهُمۡۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ۬ (٣٦) يُرِيدُونَ أَن يَخۡرُجُواْ مِنَ ٱلنَّارِ وَمَا هُم بِخَـٰرِجِينَ مِنۡہَاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ۬ مُّقِيمٌ۬ (٣٧) وَٱلسَّارِقُ وَٱلسَّارِقَةُ فَٱقۡطَعُوٓاْ أَيۡدِيَهُمَا جَزَآءَۢ بِمَا كَسَبَا نَكَـٰلاً۬ مِّنَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ۬ (٣٨) فَمَن تَابَ مِنۢ بَعۡدِ ظُلۡمِهِۦ وَأَصۡلَحَ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَتُوبُ عَلَيۡهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ۬ رَّحِيمٌ (٣٩) أَلَمۡ تَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ لَهُ ۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَٱلۡأَرۡضِ يُعَذِّبُ مَن يَشَآءُ وَيَغۡفِرُ لِمَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ ڪُلِّ شَىۡءٍ۬ قَدِيرٌ۬ (٤٠)
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
5/MÂİDE-27: Vetlu aleyhim nebeebney âdeme bil hakkı iz karrebâ kurbânen fe tukubbile min ehadihimâ ve lem yutekabbel minel âhar(âhari) kâle le aktulennek(aktulenneke) kâle innemâ yetekabbelullâhu minel muttekîn(muttekîne).
Ve onlara Adem'in iki oğlunun haberini (kıssasını, aralarında geçen olayı) hakkıyla oku, Allah'a yaklaştıracak kurban sunmuşlardı, (Kurban) ikisinin birinden kabul edilir ve diğerinden ise kabul edilmez. (Kurbanı kabul edilmeyen) “Seni mutlaka öldüreceğim” dedi. O da, “Allah sadece takvâ sahiplerinden kabul eder.” dedi.
5/MÂİDE-28: Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktulek(aktuleke), innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).
Gerçekten, eğer sen, beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Muhakkak ki ben, âlemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım.
5/MÂİDE-29: İnnî urîdu en tebûe bi ismî ve ismike fe tekûne min ashâbin nâr(nâri), ve zâlike cezâûz zâlimîn(zâlimîne).
Gerçekten ben, benim günahım ile kendi günahını yüklenmeni, böylece ateş halkından olmanı dilerim.Ve zâlimlerin cezası, işte budur.
5/MÂİDE-30: Fe tavveat lehu nefsuhu katle ahîhi fe katelehu fe asbaha minel hâsirîn(hâsirîne).
Bunun üzerine nefsi, onu, kardeşini öldürmeye kandırdı (kolay ve zevkli gösterdi). Böylece onu öldürdü, sonra hüsrana uğrayanlardan oldu.
5/MÂİDE-31: Fe beasallâhu gurâben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvârî sev’ete ahîh(ahîhi) kâle yâ veyletâ e aceztu en ekûne misle hâzel gurâbi fe uvâriye sev’ete ahî, fe asbaha minen nâdimîn(nâdimîne).
Sonra, Allah, ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana, bu karga gibi olup böylece kardeşimin cesedini gömmekten aciz mi oldum?" dedi Sonra da pişman olanlardan oldu.
5/MÂİDE-32: Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne).
İşte bundan dolayı (Tevrat'ta) İsrailoğullarına şöyle yazdık; Kim bir kişiyi, bir kişi karşılığında olmaksızın veya yeryüzünde bir fesata karşılık olmaksızın öldürürse, muhakkak ki o bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de (bir kişinin hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur. Ve andolsun ki Resûl'lerimiz onlara apaçık deliller ile geldi. Sonra da, şüphesiz onlardan birçoğu, bundan sonra gerçekten yeryüzünde aşırı giden müsrifler oldular.
5/MÂİDE-33: İnnemâ cezâûllezîne yuhâribûnallâhe ve resûlehu ve yes’avne fil ardı fesâden en yukattelû ev yusallebû ev tukattaa eydîhim ve erculuhum min hılâfin ev yunfev minel ard(ardı), zâlike lehum hızyun fîd dunyâ ve lehum fîl âhırati azâbun azîm(azîmun).
Allah ve O'nun Resûl'ü ile harp edenlerin ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “büyük azap” vardır.
5/MÂİDE-34: İllellezîne tâbû min kabli en takdirû aleyhim, fa’lemû ennallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Onları sizin (yenerek) ele geçirmenizden önce tövbe edenler hariç. Artık Allah'ın Gafûr (mağfiret eden) olduğunu, Rahîm (rahmet nuru gönderen) olduğunu biliniz!
5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.
5/MÂİDE-36: İnnellezîne keferû lev enne lehum mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu li yeftedû bihî min azâbi yevmil kıyâmeti mâ tukubbile minhum, ve lehum azâbun elîm(elîmun).
Muhakkak ki o kâfir olanlar, eğer yeryüzünde olanların hepsi, ve onunla birlikte bir misli daha onların olsa, kıyamet gününün azabından kurtulmak için onları feda edecek olsalar (fidye olarak verseler), onlardan kabul edilmez. Ve onlar için “acı azap” vardır.
5/MÂİDE-37: Yurîdûne en yahrucû minen nâri ve mâ hum bi hâricîne minhâ, ve lehum azâbun mukîm(mukîmun).
Ateşten çıkmak isterler ve onlar oradan çıkacak değillerdir. Ve, onlar için “daimî azap” vardır.
5/MÂİDE-38: Ves sâriku ves sârikatu faktaû eydiyehumâ cezâen bimâ kesebâ nekâlen minallâh(minallâhi) vallâhu azîzun hakîm(hakîmun).
Ve, hırsızlık yapan erkek ve kadının yaptıklarına karşılık olmak üzere, Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Ve Allah Azîz'dir, Hakîm 'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
5/MÂİDE-39: Fe men tâbe min ba’di zulmihî ve aslaha fe innallâhe yetûbu aleyh(aleyhi) innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Artık kim, yaptığı zulümden sonra tövbe ederse ve ıslâh olursa, o taktirde, muhakkak ki Allah onun tövbesini kabul eder. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.
5/MÂİDE-40: E lem ta’lem ennallâhe lehu mulkus semâvâti vel ardı yuazzibu men yeşâu ve yagfiru limen yeşâ(yeşâu) vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Göklerin ve yerin mülkünün Allah'ın olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azap eder ve dilediğini mağfiret eder. Ve Allah herşeye kaadirdir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ مَفَازًا (٣١) حَدَآٮِٕقَ وَأَعۡنَـٰبً۬ا (٣٢) وَكَوَاعِبَ أَتۡرَابً۬ا (٣٣) وَكَأۡسً۬ا دِهَاقً۬ا (٣٤) لَّا يَسۡمَعُونَ فِيہَا لَغۡوً۬ا وَلَا كِذَّٲبً۬ا (٣٥) جَزَآءً۬ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابً۬ا (٣٦) رَّبِّ ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَہُمَا ٱلرَّحۡمَـٰنِۖ لَا يَمۡلِكُونَ مِنۡهُ خِطَابً۬ا (٣٧) يَوۡمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةُ صَفًّ۬اۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنۡ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحۡمَـٰنُ وَقَالَ صَوَابً۬ا (٣٨) ذَٲلِكَ ٱلۡيَوۡمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا (٣٩) إِنَّآ أَنذَرۡنَـٰكُمۡ عَذَابً۬ا قَرِيبً۬ا يَوۡمَ يَنظُرُ ٱلۡمَرۡءُ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلۡكَافِرُ يَـٰلَيۡتَنِى كُنتُ تُرَٲبَۢا (٤٠)
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
78/NEBE-31: İnne lil muttekîne mefâzâ(mefâzen).
Muhakkak ki, muttakiler (takva sahipleri) için kurtuluş (ve kazanç) vardır.
78/NEBE-32: Hadâika ve a’nâbâ(a’nâben).
Bahçeler ve üzüm bağları vardır.
78/NEBE-33: Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben).
Ve o günlerde onlarla aynı yaşta, memeleri büyütülüp dikleştirilmi şahane endamlı genç kızlar. ( Burda televizyonlardaki, mama plastik Hasan Findik aklima geliyor, ve diyorki meme ve gösgüs güzelleştirme operasonlari uzmani Hasan Findik, yani cigerim, o vakit bu vakit, ve kadinlar artik dik ve dolgun ve güzel memeli kizlar kadinlar, yani öyle olunca, ve vakit bu vakit, peki cennet neresi, burasimi, daha yukarisimi)
78/NEBE-34: Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan).
Ve içi dolu kadehler vardır.
78/NEBE-35: Lâ yes’meûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben).
Orada boş söz ve yalan işitmezler.
78/NEBE-36: Cezâen min rabbike atâen hısâbâ(hısâben).
(Bunlar) Rabbin tarafından, hesaba karşılık verilen mükâfattır (ihsanlardır).
78/NEBE-37: Rabbis semâvâti vel ardı ve mâ beynehumer rahmâni lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben).
(Allah) göklerin ve yerin ve onların arasında bulunanların Rahmân olan Rabbidir. (Hiç kimse) ondan bir hitaba mâlik değildir.
78/NEBE-38: Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben).
O gün, ruh (devrin imamının ruhu) ve (arşı tutan) melekler, saf saf hazır bulunurlar. Rahmân'ın kendisine izin verdiği kişiden başka kimse konuşamaz. Ve (izin verilen) sadece sevap söylemiştir.
78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.
78/NEBE-40: İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yenzurul mer’u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben).
Muhakkak ki, sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, elleri ile takdim ettiği şeye bakacak. Ve kâfir olan: “Keşke ben toprak olsaydım.” diyecek.
-----------------------
Zikirimizdeki Kelimei tevhid zikrine gelince
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Hergün 100 kere "Lâ İlahe İllallahü Vahdehu Lâ Şerikeleh Lehül Mülkü ve Lehül Hamdü ve Hüve Âlâ Külli Şey-ün Kadir" diyen kimse, 10 köle azad etmiş gibi olur, kendisine 100 sevap yazılır, yüz günahı silinir, o gün akşama kadar şeytanın şerrinden emin olur. Hiçbir kimse hiçbir ibadetle bu seviyeye ulaşamaz, ancak ondan daha fazla yapan müstesna.
(Hadis'i Şerif, Buhari, Müslim)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Gezdiği sokakta bir kere söyleyenin bir milyon günahı bağışlanır, defterine bir milyon sevap yazılır ve kendisi için cennette bir köşk inşa edilir. Hadis'i Şerif
(Hadis'i Şerif, Ahmed İbn'i Hanbel)
"LAİLAHEİLLALLAH" bütün günahları mahveder, mizana konulmaz çünkü onun karşısında bir şey durmaz.1 kere sadakatle söylendiğinde, 4000 büyük günahı defterden sildirir ve 4000 derece yükseltir.
ve işte o zamanilari yaşiyoruz, cünkü benim üniversite ögrenciligim vaktinde, sabancinin bir gök deleni vardi, ve binlerce oda, onlarca kat, ve demek olurki bu sabanci, önceki hayatinda, cokca kelimei tevhid ceken biriydiki, ona işde her bir "LAİLAHEİLLALLAH" zikire bir kat ve bir oda verllmiş, her bir kat kac daire, kac oda , kac tane köşk verilmiş ondan daha cok köşkü olan inslarda var mesela USA başkani Trump amca gökdelen oteller krali, dünyada bu köşkler, peki bunlar köşk degilde möşkmü, lan salak aha san cennet, aha san köşk, ve bunlar muhammed vakti yokdu, ne oldu o zaman, ve eger bir ileri zaman gecerken, dünya bir yukari yükseliyorsa, o zaman, sema veya cennet gelecek demek, ve gelecek ise, dünün gelecegi biziz, bizim gelecegimiz de yarinlar olur, ve yarinlar cennet demek olur, ve birgün ölümünde caresi bulunursa, sonsuz yaşama sirrida ifşa olmuş olur, ve hastlaliklarda gen teknolojisi ile cözülürse, artik hastalik diyede birşey olmaz, ve o zamanalrda gelecek demekki, ve daha sen cenneti nerde ariyon, gökteyse lan zaten biz dünün semasiyiz, yarin bürgün ise bizim semamiz olur, ve mülk suresinde öyle buyurmuyormu Rab
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا مَّا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن فُطُورٍ ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِأً وَهُوَ حَسِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr. Summerciıl basara kerrateyni yenkalib lieykel basaru hâsien ve huve hasîr
Meali :
Esteuzubillah
O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Geleceginize "future" Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.
Sadakallahul Aziym MULK Suresi 3. ve 4.ayet
ölümsüzlüge gelince, yine bazi insanlar varki, buna astral seyahet diyorlar, yani tasavvufun tüm gayesi olan işlem, en son raddeye varinca, alincak olan meyva, yani ruhu bedenden cikarabilmek hali, ve bazilari bunu budizmle yapiyor, bazilari islamla, bazilari sihir ve büyücülükle, bazilari esmaül hüsna ile, bazilarida zikir ile yapiyor, ve ruh bedenden cikip, geri dönmesini ögrenince, ve cikip heryere gidebilince, ve duvardan gecebilince, ve ilerde olanlari görebilince, bu beden ona sinir degilidrki, yani artik onun için beden sadece bir kaporta, ve böyle bir insan, ruhunu bedenden cikarabilen birisi için, artik ölümün bir manasi varmi, ölüm ne, ruhun bedenden ayrilmasi, amma işde ondan sonrasi mühim, yeni bir bedene girebilmek, ve bunuda başarabilen bir ruh, artik ölümsüzlügede erdi, eskiyen bedenden cikar, birde ona tekme atar artik eskidindiye, yeni bedene gidiyon der, ve ayni matrixdeki mr simitin bu bedenler de hapsolup ve o kan kokusundan nefret ediyon, bu bedenden cikmam lazim diyor, ve sonunda cikmasini ögreniyor, ve amma işde, matrix veya mehdide bunu ögreniyor, ve birgün mehdide bunu başariyor, ve bedenden cikip, başka bedene girebilir o, ve öyle olunca, yani bu ruh derecesine, bu nefis derecesine yükselen birisi için, artik ölümün bir mansasi yok demek olur, ve bugün bunu yapan onlarca insan biliyon ben, ve demekki o zaman onlar bunu da burada dünyada başka bedene gecipde yapiyorsa bu işi, bazilari artik "orda Cennette sonsuz kalirlar sirrina ermişler demek olur, cennet neresi o zaman? burasi neresi? cennet yerdemi gökdemi, yoksa analarin ayaginin altindami, yani nere orasi? bu dünya, analar nerde geziyor yürüyor, bu dünyada, uzayda degil lan, bakin ve birazda siz tefekkür ediniz.
---------
Zikrimizdeki Salavati Kebirdeki
Allahumme salli ala seyyidina Feryail,
Allahumme salli ala seyyidina Ferruh,
kimdir nedir necidir derseniz
Allahu Teala Hz. Ademi ilk toprakdan halkettiginde, daha icine ruh üflenmemiş hali, camur testi veya camur biblo gibiyken, rivayete göre , 40 sene cile rüzgari estirmiş, 1senede sürur rüzgari estirmişki, onun görevli meleginin birisinin ismi Feryail, digerinin ismide Ferruh veya ferah ve sürurdur. bu yüzden insan ömrünün 40 da biri sürür ve ferahdir, diger 39 u cile ve caba ve gayret ile gecer, ve sonunda ise, varilan cennet, ve gelecek ve günümüz.
ve cennette bazilarina cennetin en fakirine bir dünya verilcek, yani adamin bir mahallesi var, ömrü boyu mahallesinden dişari cikmamiş, yada köyü var, köyünden dişari hic cikmamiş, yani öyle olunca, onun dünyasi köy kadar kücük, digerinin dünyasi ise, birkac şehir gezmiş, biraz büyük, birisi bütün türkiyeyi, yada hangi ülkeden ise ülkesini geziyor, biraz daha büyük dünyasi var, yine birisine öyle ulaslararasi pasaport vermişler vize vermişler, dünyayi geziyor, daha büyük dünyasi var, zengin, cennetin zengini,
Yine bir rivayet onlarin tahtlari vardir, tahtlarinda otururlar kurulurlar hadisi, yani lan dün sultan tahti diye bir koltuk yapmişlar, sadece bir sultan o koltukda oturuyordu, bugün herkesin evinde koltuk takimi var, her evde herkesin tahti, taht koltugu var, kimilerinin televizyon koltugu, kimininki bilgisayar koltugu, kimininki oturma odasi koltugu, kimininki masajli falan filen, yani herke tahtlarda oturuyor yine bu cagda, daha ne o zaman, yani yine başka rivayet onlar tahtlarinda oturup hurileri seyrederler, lan screet mankenlerini seyredenleri düşün, adam koltuguna kasalamiş, mayolu screet mankenleri seyrediyor, isterse, zenginse birisini alip götürüyor, binlerce kizla yatan zenginler var, ve hangi huri arioyn sen, işde bu huriler dik memeli iri gögüslü huriler yani adnan hocanin hurilere bir bak, yani silikonlu bayanlar demek o dik mememli veya iri memmeli demekde , anlayan arif anlamayan haala öldükden sonra gidecegiz diye cennet beklesin dursun, yaptinsa bir iyilik yeni bedne gecersin, yoksa bir köpek olursun, bir lokma sahip vercekde doyacan yani.
ve hurilerin icleri gözükcekden kasitta, yani kemikleri gözükcek degil, icleri, yani ciplak vücutlari gözükcek demek o da, yani screet mankenleri, yani mayolu yada ic camşirli mankenler işde lan, bunlra bak seyreden birlieri varmi var sen bakamiyorsan sen o derecede degilsin, daha ne, bunu anlamaycak ne var.
Rabbim , inanan mümin kullarina, ve mehdi ve cematine, bu cennet gibi zamana erdikden sonra, hata yapipda, adem ile havva gibi cennetten kovulup, dertlere dücar olmakdan muaf buyursun, ve zamanimizin, mehdi vaktinin, o ruhun vaktinin, kiymetini bilmek nasip etsin.
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 29 Eylül 2017 Cuma
Original Kar © glan
Arı Bal Yapmaz Bal Yapan Allahdır
(Kar©glanin 21 Eylül 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَوْحَى رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ ثُمَّ كُلِي مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاً يَخْرُجُ مِن بُطُونِهَا شَرَابٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ فِيهِ شِفَاء لِلنَّاسِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve evhâ rabbuke ilân nahli enittehızî minel cibâli buyûten ve mineş şeceri ve mimmâ ya’rişûn. Summe kulî min kullis semerâti feslukî subule rabbiki zululen, yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin. Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.” Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.
Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 68. ve 69. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Âlimler, nebîlerin varisleridir”
( Hadis-i Şerif , Tirmizî)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Urganin ucunu Ocagin 1 ine bagladim yönümü ona tuttum, sirtimi güneşe döndüm artik yazdan gecip sonbahar, ve kişa dogru yol aliyorum, yine iki vakit namaz daha kacdi, sana geliyorum kardelen cicegi, ama bil ki sende de fazla eylenmem, senden sonrada bahar var yine, amma, muhammed Hatceden sonra bir gece bir cicekde, diger gece diger cicekdeydi, ari bir cicekde karar kilmaz, yoksa baldaki tat, ceşni ve şifa olmaz, mevsim kişa yol tuttu artik, ey gece, ey karanlik, ey kainatin dibi, cekim gücün yüksekse, mevsim kardelene kadar varabilir, yoksa belkide başimiza dah varmadan kiyametler kopar.
Kim yakîn oldu cihâna gelmeği
İndiler gökden melekler sâf sâf
Kâbe gibi kıldılar evim tavaf
Hûriler geldi bölük bölük
Buğûr yüzleri nûrundan evim doldu nûr
Çevre yânıma gelip oturdular
Mustafâ'yı birbirine muştular
Dediler oğlun gibi hiç bir oğul
Yâradılâlı cihân gelmiş değil
Bû senin oğlun gibi kadr-ı cemîl
Bir anâya vermemiştir ol Celîl
Ûlu devlet buldun ey dildâr sen
Doğiserdir senden ol hulk-ı hasen
Bû gelen "ilm-î ledün" sultânıdır
Bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır
Bû gîce ol gîcedir kim, ol şerîf
Nûr ile âlemleri eyler latîf
Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Âlimler, nebîlerin varisleridir”
( Hadis-i Şerif , Tirmizî)
ve bu hadisde işaret edilen Muhamedin mirasini devralan Hz Mehdi aleyhiselam ise, o zaman o (Muhammed) Haticeden sonra cokca kadinla evlenmiş, ve cokca kadinla evlenmenin faziletleririnden birisi işde, bal yapmak için, cokca gül koklamak gerekliligidir, ne kadar cok gül kokladin, balda o kadar şifa var demek olur, cünkü ari cicek cicek gezdikce, her cicekden başka bir şifa ve öz alipda, onu balini yaparken, ona katar, ve balda binbir derde, ondan şifa vardir, ve Peki bu günümüzde cok cicek koklamak yasakken, yani cok evlilik insanlara uygunusz gelmekde iken yani, ve yasalarca yasak iken, ikinci eşi kanun kabul etmezken, peki zamanin bal yapan arisi ari beyi,mehdi alleyhisselam ise, o zaman, bu hikmet, ondan nasil tecelli etcek demek yokmu? Bunu Allah bilir, mehdide bilir, bu hikmet onda tecelli etmezse, bu vaazlar, onda bu kadar güzel ve tali olamaz, sofrasi bu kadar güzel olamaz yani.
peygamberimizi su icdigi zaman dibinde birakir ve kalanini icmesi için sagindakine verirdi, oda bir yudum alir oda sagindakine verirdi ve
ve bazi alimlerinde bunu yapmiş olmasi bu sünneti eda etmiş olmalari sonucu, ve bu "artık su" dan icen sofiler, bazilari su icmesine ragmen, sanki balli süt tadi almişlar.
yani işde bu sünnetin sebebi hikmetide budur yani, bal yapan ari cicekden öz alir, onu incitmeden birakir, ikinci cicege gecer, ikinci cicekdende balini alir, ücünücü cicege... ve böylece ashab, işde muhemmedden suyu alir, bir yudum icer, ve sonra digerine verirdi kiö bu bereket cogalsin, artsin eksilmesin yani, ve Hz Ali ve soyu bu sünnetin sahipleridirö yani kimler onlar : "ehlibeyt", onun mirasini devralan hakiki alimlerdir, hakiki Muhammedin soyunu devam ettiren Ali soyu yani ari soyu. ve gecen hafta dediki ari kondugu dali üzmez ondan özü alir, ve sonra onun birakdigi vakit o yine cicekdir, kirilmamişdir
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.)
( Hadis-i Şerif , Beyheki)
Gecen hakftaki hadisi yine böylece yazalim ve diyelimki "Kapadigin kapiyi vurupda cikma, belki bir daha acman icabet eder" ve ari döner gelir o cicege bir daha konar, bir daha bal alir ki, aldığı bal, bir damla bile olmayan birşey zaten, ve Hz Muhamed Hatice ile evliyken, onu Hatice kimseyle paylaşmamişken, dünyalar güzeli Ayşeye sira gelince, o muhammedi 12 kişiyle paylaşmak durumunda kalmiş, yani öyle olunca, Muhammedi her gönül seviyor, ismi ne nick ismi lakabi ne "Habibullah" en sevilen, en cok sevilen demek, her gönül O nu ayri seviyor, O ise, bütün herkesi sevmek zorunda, o gönlüne herkesi almak zorunda, amma bireyler, onu tek seviyor, ve özel seviyor, ve mehdi bu mirasi aldiysa onu herkes sevecek, o ise herkesi sevecek ve
-------------------
Nedir bu çektiğim senden
Gönül derdin hiç bitmiyor
Yediğin darbelere bak
Bu da mı sana yetmiyor gönül
Her çiçekten bal alırsın
Her gördüğünle kalırsın
Sen kendini ne sanırsın
Belki bir gün uslanırsın gönül
Uslan artık deli gönül
Bak gelip geçiyor ömür
Uslan artık deli divane gönül
Dünya sana kalır sanma
Geleceği dünden sorma
Her gün gördüğün rüyayı
Aldanıp ta hayra yorma gönül
Hepimiz bir misafiriz
Zaman gelince göçeriz
Ecel acı can alırken
Her şeyimizden geçeriz gönül
-----------------
Her cicekden bal alirsin, sen kendini ne sanirsin deme ey yar, bak bu hikmeti bir nebze anlatabildimse
"Mustafâ'yı birbirine muştular" budur yani, elden ele gönülden gönüle gezen bir Muhammed var, hani bir cocukki, o muhammed, ve huruilerin hepsi inmiş o gece, ve O dogunca, birisi eline alip digerine vermiş onu, ve elden ele vermişler, ilk dogdugunda, yani "Mustafâ'yı birbirine muştular" yani bütün hurilerde elden ele, gönülden gönüle gezen, Muhamed ise bir tek kimse, o ise bütün Hurileleri sevecek, bir ari bir günde en az üc sefer yaparmiş ve yediyüzbin cicek koklarmiş, yani Allah bunuda bu hikmetide ariya vermiş, ve ari diye bir canli yaratmişki gönülden gönüle gezer, cicek cicek gezer, ve ama bu ancak bahar gelince, yaz gelince olur. Kardelen ise senenin başinda ilk cicek ve meyva veren yani 3 G den sonra Gar Gış Gıyametten sonra, yani karlardan sonra ilk cicek acan, ona bal özü veren, onun yeri ve degeri unutulurmu, amma paylaşmak, Hatice ye payalaşmak yok, amma Hatce muhammedin ilkiyse, amma mehdinin ilki kim ilk meyvasi kim, ama diger herkese onu paye etmek var, onun sevgisini paye etmek var. sen ey ikinci yar ücüncü yar paylaşmak zorundasin, sadece benim olsun demek ancak bizim sensizligimizdir, "severim amma, sevdigimi başkasina sevdirtmem demek" yani bencillik yani,
evet ari olmakda zor, ariya cicek olmakda.
Bülbülün Figani Daglari Aşmışsa, ey bülbül seni duyan birisi var burda, aradigin cevap yukarda vaazda bir yerde yaziyor, hemde birde Allah katinda yaziyor, eger levhi mahfuza bakipda okuyabilirsen, o Mehdi kimin yari orda yazili, yusuf kimin yari,ibrahim kimin yari, musa kimin yari yazili,.....
Ve Hac mevsimi gecdi, ve hicri yeni yila girdik, hicri 1439 muş bu sene ,ve arab takvimleri bu günü hicri yilbaşi gösteriyor, ve muharremin onu, aşure ve hüseyin efendimizin susuz şehit edeilişi, daha öceki vaazlarimizda buna geniş yer verdik, ve yine ayni sünnet ittiba etdi, ve daha dün yada önceki gün, hanim bahcede camaşir sermeye cikdiginda ayva dalinin altindan gecerken, ayvalar agirlikdan yerlere kadar nerdeyse uzandilar, amma işde başi ayvanin birine degmiş, ve daha ermemiş ham ayva kopuvermiş, yani iki gün önce muharremin on uymuş yani, amma ay a kamere baksak degil, ben bakdim 18 eylülde hilal son halinde gözükdü ve sonraki gece ictima ve ondan sonraki gece ve günü yani 20 Eylül hicri yilbaşi idi, amma Allah katinda ise, iki gün önce ayva koparim mevsimine girildigini gösterdi, bu sene yaz sicak gecince, herhlade bazi yerlerde ayva erken erdi o zaman. bizdekiler daha ham, ama işde ham ayva kopmuş, yani kerbela günü gecdi, yani bu hafta aşura haftasi demek olur, artik aşure pişiriniz. Bu gün Allahu alem muharremin 12 sindeyiz amma ne aydan bakipda bilebilirsin bunu, ne güneşden, ancak allah biliyor işde, ve bizede maluim oluyor yani, hayatin serencami gibi malum oluyor yani. Hicri yeni yiliniz ve aşure haftaniz mübarek olsun, rabbim ,hüseyin efendimiz ve efradinada gani gani rahmet eylesin
Mehdi Kimdir ?
Hasan ve Hüseyinden olma muhammedin son parcasi, yani öyle olunca, Hasan ve Hüseyin kim? muhammedin Ali den Fatmadan olma iki parcasi, Ali kim? Muhammedin amcasinin oglu, yani muhammedin dogdugu yildizin parcasinin parcasi, ve muhammedin amca oglu yani, peygamberimkzin dedesi Abdülmüttalip ve onun ogullari, Hz. Peygamber efendimizin (a.s.m) 10 amcası bulunduğu, babasıyla beraber 11 erkek kardeş olduğu belirtilir.
İsimleri
Haris, Zübeyr, Ebu Talib, Ebu Leheb, Kusem, Dırar, Mukavvim, Hacl, Hz. Hamza r.a ve Hz. Abbas r.a dır.
Yani güneş sistemizin yapisi ve 11 gezegen ve güneş, ve yine yusuf sitemi 11 kardeş ve Yusuf, yine Hz isa 12 Havari ve isa, ve güneş ise Muhammed, Muhammed ise ilk yaratilan Nur deniyor, Nur demek ise ay yani kamer demek oluyor, yani öyle olunca, batmayan güneşin ilk parcasi, ona ay olmuş olan ilk güneş, güneş amma, işde onunda bir bütünü olunca, ilk kopan parca, hidrojen, ve Allahdan ayrilan ilk parca, ve öyle olunca, yine kiyas yaptik, dersimiz dinde kiyas, yine dinde kiyas hüccettir, ve kiyas ettik, ve sayilarda 1 yani "Bir" tek ve bütün, ve bütün diger sayilar ise, ondan kopanlar, yani ondan ayrilan iki parcaya biz "iki" diyoruz, öyle olunca Atomun yapisindaki bölünme, ve kainatin ve insanin yaratilmasinda yapi ayni desekmi acaba, bundan başka yöntemide varmidir Allah in? cünkü Allah herşeyi eşeyli yarattigini buyuruyor, ezvac diyor, peki bu bölünme yöntemi dişindaki yolu ne acaba diyelim.
Cevap evet var, isa ve mehdi yöntemi, isa nasil dogdu, bölünme yaolu ilemi, hayir, yani ruhlar nasil cogalir, yani Ruhlarin üreme şekli nasildir, yani parca koparma yöntemi mi hayir,
kuranda bu yöntem şöyle izah ediliyor:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَتْ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ قَالَ كَذَلِكِ اللّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَاء إِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kâlet rabbi ennâ yekûnu lî veledun ve lem yemsesnî beşer(beşerun), kâle kezâlikillâhu yahluku mâ yeşâ’(yeşâu) izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn.
Meali :
Esteuzubillah
(Hz Meryem): “Rabbim, benim çoçuğum nasıl olur? Bana bir beşer dokunmadı” dedi. (Allah şöyle buyurdu): “İşte böyle, Allah dilediğini yaratır. Bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman, sadece ona “ol!” der, o hemen olur.”
Sadakallahul Aziym ÂLİ İMRÂN Suresi 47. ayet
Yani bu ayet gösteriyorki RUH veya Ruhlar, koparma yöntemi ile üremiyormuş, ve "kün feyekün" ile ürüyormuş.
yine KIYAS yaparsak
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm.
Meali :
Esteuzubillah
Onları siz öldürmediniz ama onları Allah öldürdü. Ve attığın zaman da sen atmadın ama Allah attı. Ve Allah, mü’minleri Kendisinden ahsen belâ ile imtihan eder. Muhakkak ki Allah, işitendir ve bilendir.
Sadakallahul Aziym ENFÂL Suresi 17. ayet
Bu ayette Davud aleyhisselamin attigi taşdan dolayi, onu sen atmadin, Allah atdi diyorsa, o zaman KIYAS yapalim,Arida bal yapmaz, Bal yapanda Allahdir, Nakşiler öyle der : sen viz viz yap yeter, bal yapcak olan Allahdir. derler yani, öyle olunca Allahdan gayri mevcudat yok ise, heryerde ve herşeyde O varsa, O zaman bal yapanda ari degildir, bal yapan Allah dir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Şüphesiz Cennette bir ağaç vardır ki, bir binici gölgesinde yüz yıl yürür de o gölgenin sonuna erişemez”
ikinci ravayet:
"Şüphesiz Cennette bir ağaç vardır ki, süratle koşan at binicisi gölgesinde yüz yıl yürür de o gölgenin sonuna erişemez”
"Tûbâ, Cennette bir ağaçtır. Uzunluğu yüz yıldır. Cennet ehlinin elbisesi onun çiçek kapçıklarındandır."
ve bu hadisi yine KIYAS yolu ile Tefsir edersek , yani bir insanin bedeni bütün ve bedendeki, birde parcalar var, el kol ayak birer başka bütün, ve yine eldeki her bir tirnak yine başka bir bütün, ve tirnak insan bedenine göre kücük bir parca, yine kirpikler, ve her bir kirpik ise, cok dah kücük parca, amma her bir kirpigin icindede, onu oluşturan kücük parclar atomlar moleküller var, ve sorsanki o kirpigi oluşturan kücük parcanin birisine, cennette bir tane agac var, ismi kirpik, ve desenki, sen gibi birisi onun etrafinda, yüzyil dönsse, ancak etrafini döner dersen, yeridir, cünkü kirpigi oluşturan bir atom, o kadar kückkü, mikroskopla görülebiliyor, ve öyle olunca, o mikroskobik büyüklükdeki parcaya, bir kiripigin kalinligi yüzyil gidilcek bir yol gibi gelecekdir elbet. öyle olunca, ve muhammed vakti, bir beden ise, yani onun vaktinin vahdeti vücudu olan beden ise, onlarin cenneti ise, mehdi vaktindeki başka bir vahdeti vücuttaki beden ise, o zaman muhammed vaktinin insanina, mehdi vaktindeki bedendeki tuba agaci veya ses telinin kalinligi, veya kirpigin kalinligi, sanki yüzyillik mesafe gibi olur, öyle olunca, muhammed ve ehli bir başka yaşayişla yaşiyorlarsa, onlar icimizdekiier ise, o zaman, işde icimizdekiierinde, abdeste ihtiyaci var, ve o yüzden vücuda saf su icmek, onlarin guslünü abdestini yapmasini saglar, bu yüzden tarikatimiz mevsim tarikatinde işde zemzem suyu duasindan, ve es elüke duasindan sonra, agzinin genişligi dibinin derinligiden geniş olan tasdan, su yada süt icilir dedik ki, bu su yada süt, işde icimizdeki, o kücük bedenlerin dünyasinda ve parcalara yagmur olcak bizim, üstümüzdeki vahdet olan bedende icecek, onun icdigide, bize yagmur kar olacak, o yüzden, biz mevsim tarikiyiz, yani Raşidi tariki, mevsim tariki, yolu biz keşfettik, ve bize keşfettirdi rabbim, ve yolu cizen biziz, ve ögrenmek isteyen, zikirmize devam etcek, ve desturumuza uygun hareket etcek, vaazlarimizi dinliyecek, ve her gün yeni bir yolda yol alcak
Rabbim, bu ahir zamanda aklin arrtigi şu cagda insanliga isa yi da Mehdi yide anlama idraki versin.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 21 Eylül 2017 Perşembe
Original Kar © glan
Etiketler : Arı Bal Yapmaz, Bal Yapan Allahdır ,(Kar©glanin 21 Eylül 2017 Vaazi),dini vaaz,tasavvuf,tasavvufi,tasavvufi sohbet,tarikat sohbetleri,rasidi tarikati sohbetleri,vahdeti vücud tefsiri,sesli vaaz,karoglan hoca,karoglan hoca vazlari,ahirzaman,ahirzaman vaazlari,mehdi,mehdi kimdir,hasan hüseyin,muhammed,ali,hz ali,cok evilik,cok evliligin hikmetleri,bal yapmak,bal arisi,sünnet ,peygamberimizin ashabin arasindaki su icme sünneti,bali süt tadi,naksi,naksi tarikati,viz viz yap,sen viz viz yap yeter,allah erdiriri,ayva,ayva kaoaprimi,kerbela,asura,muharrem,muharemin onu,asura orucu,ayva kaoparim hüseyinin sehid edilisi,susuz sehid,hayatin serancami,serancam nedir,hayatin serancami nedir,yasayarak ögrenmek,tadarak ögrenmek,hayat gailesi ile ögrenmek,muhammed,peygamber,din,islam,namaz,oruc,allah,kitap,kuran,ayet,kainat,kainatin yapisi,cennet,cennet nerededir,tuba agaci,tuba agacinin kalinligi,ses telleri,zerrin özer gönül sarkisi,orhan gencebay,gönüüüül , deli divane gönül,her cicekten bal alirsin,rihanna,beyonce,britney spears,gülsen,demet aklain hira,rumi bebe,mevlana,konya,ankara,istanbul,turkey,türkiye,tc,türkce,türkce vaaz,dini sohbet,
iyileri Doğuranda bir Ana Kötüleri Doğuranda Bir Ana
iyileri Doğurtanda bir Baba Kötüleri Doğurtan da bir Baba
o zaman Hz Adem
(Kar©glanin 12 Eylül 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولاً وَكَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh(minallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsike. Ve erselnâke lin nâsi resûlâ(resûlen). Ve kefâ billâhi şehîdâ.
Meali :
Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 79. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّن يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُن لَّهُ نَصِيبٌ مِّنْهَا وَمَن يَشْفَعْ شَفَاعَةً سَيِّئَةً يَكُن لَّهُ كِفْلٌ مِّنْهَا وَكَانَ اللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ مُّقِيتًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Men yeşfa’ şefâaten haseneten yekun lehû nasîbun minhâ, ve men yeşfa’ şefâaten seyyieten yekun lehu kiflun minhâ. Ve kânallâhu alâ kulli şey’in mukîtâ.
Meali :
Esteuzubillah
Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 85. ayet
![[Resim: dikkat.gif]](https://efsane1turk.net/icon/threadicons/dikkat.gif)
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"İnsan, güzel huyu ve Güzel Ahlaki ile , Cennetin en üstün derecelerine kavuşabilir. İbadetlerle ve Nafilelerle bu derecelere kavuşamaz. Kötü huy ve kötü Ahlaki da , insanı Cehennemin en aşağısına sürükler."
( Hadis-i Şerif , Taberani)
Yine bu hadisde da bir şüphem var ve "insan farzlarla Allaha yaklaşir, sonra nafilerle dahada yaklaşir ve sonuda öyle olurki Allah onun tutan eli kolu olur, gören gözü olur..." hadisi ile ters, ikinci hadisde nafilelerle yaklaşir derken orda, bu ilk hadisde de nafilelerle yaklaşamaz diyor, bu ne tezat, ya hadis yanliş, ya yorum yanliş, ya tercüme yanliş, ya rivayetlerden birsi yanliş.
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:
Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.
( Hadis-i Şerif , Buhârî, Rikak 38 )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
iyileri Doğuranda bir Ana, Kötüleri Doğuranda Bir Ana. iyileri Doğurtanda Bir Baba, Kötüleri Doğurtanda Bir Baba. ve O Zaman insanlik Hz Ademden Türediyse. ve Hz Adem iyiliginde Babasi Kötülügünde Babasi. ve insana Ademoglu Deniyorsa, o Zaman insan, iyiliginde Kötüügünde, Hem Mes ulu, Hem Faili, ve o Zaman Bütün Suclari Üstüne Yikdigimiz, Şeytan ve Cinler Kim? Bir tefekkür ediniz .
ve yukardaki ayetin sihhatini biz, bize verilen cüzi ilimle şöyle kiyaas edip bir karara varalim, ve yukarda dedikki iyileride doguran bir ana yine dogurtanda bir baba, kötüleride ve o zaman iyilikde andan veya rahimden, kötüülükde rahimden dersek olur degilmi, ve kiyas yapiyoruz, kiyas dinde hüccettir, ve öyle olunca iyilikde kötülükde yine ademden deyince, iyilikde rahmandan, kötülükde rahmandan demiş olmazmiyiz? ve toplami ise "bismilahirrahmenirahim" o zaman rahman ve rahimin toplami Allah ise, Allah Adem de tecelli ediyorsa, insan ademden türediyse, ve insan Allahin suretinde yaratilan ve yeryüzündeki halifesi ise, iyilikde insandan, kötülükde insandan meydana cikiyor demek olmazmi veya hayvnlardaki halide bir erkek bir dişi ve toplami yine insanin bir sifati olan cibillyat, bir ahlakin gezen yürüyen hali, öyle olunca rahman ile rahimin bütünü, yani Allah bütün ve rahman ve rahim onun iki ilk parcasi demek olur. ve iyilikda kötülükde rahmandan ve rahimden, anneden babadan, veya toplmi olan insan ve hayvandan ise, yani öyle olunca insanoglundan ise, bu da demek olurki iyilikde Allah dan, kötülükde Allah dan, ve ementüdeki "hayrihi ve şerrihi, minallahi teala" dedigimiz iman meselesi, öyle olunca, bu yukardaki birinci ayet, imanin esasi ile zit, ya bu ayetin sihhati yanliş, yahut bu kurandan bir ayet degil, yahut yanliş tercüme, yada birileri kurani oynadi! ve yeni kuran yazmaya calişiyor, ve biz bir zamanlar mekkenin yahut medinenin hadimlerinden birinin gördügü rüyada, kuran yeryüzünden kalkacak, ve ancak akillardaki kalacak diye bir rivyet duyduk, öyle olunca, bu kafir deccal, artik kurani silmeye başlamiş veya silmeyi başarmiş, ve düşünün artik, atomun parcarina inildi ve elementlere hükmeder hale geldi insanoglu, ve öyle olunca kuran ayetlerinin silinmesi ise : hani zamanda yolculuk filmi vardiya, araba yapip, zamanda yolculuk yapiyordu ya, ve öyle olunca, zamanda bir yeri degiştirince, ilerdeki olmuş olaylar ve cekilmiş resimler falan degişip silinmeye başliyor ve yerine yeni halleri gözükmeye başliyorduya, yani HIZIR kissasi da böyle yani, hizir olaylarin akişini degiştiriyor, ve her an o haala görvede ve degişiklik yapabiliyorsa, ve bir gün bu kafirlerde bu HIZIR sirrina ereceklerse, o geleckde bir yerdeyse, onlar o sirra erince, artik onlarda zamanda yolculuk edebilcek demek olur, ve zamanda ileri geri gidip onlarda bazi olaylari degiştirebilcekse, kurani silme ihtimalleri de var yani, ve o rivayet mekkenin hadiminin gördügü rüya hak o zaman, ve kafir deccal köpegi, yeni kuran yazmaya calişiyor o zaman.
ve dedikki helal yiyen icen bir HAFIZ baksin o ayetlere, ve TIBDA keşfedilmişki ruhi hastaliklarin sebeb bazi yiyecekler ve gazlar sebeb oluyor, yahut beyine oksijen gitmemesi sebebi ile, yahut rüyada işde susadinsa, caylar ceşmeler akarsular görürüyorsun yani, ve yine bedeninde bir yerin uykuda büküldü kaldi ve kan gitmiyorsa rüyada seni boguyorlar falan gibi rüyalar görüyorsun, ve korku ile uyanirsinki o bükük kalan yerini acabilesin diye, uyandiriliyorsun yani, öyle olunca, diger hastalilarda, yine bazi yiyeceklerin bedendeki ihtiyacinin karşilanamamasi, veyahut o maddeden fazla alinmasi sonucu, ihtiyac fazlasi maddelerin bedende hastaliklara yol actigi aşikaredir, yahut GDO su bozuk maddelerde icindekiler ve onlarin gidecegi adres ve harita ve oranlar yanliş oldugu için, mesela demirin bir kütle agirligi var ve eger o meyvada yada yiyecekde, demir diye bize bakirin kodunu degiştirip, bakiri bize demir diye yuturuyorsa, o gdolu madde, ve vücudun hassas terazisi demir diye tartcak, fakat demirin kütle agirligi fazla oldugu için mesala 1metreküp demir ile 1metre küp bakir ayni agirlikda degil, ve demir yerine bakir yutturunca, hem madde yanliş ve hem gramaj olarak az gelcek o bakir, ve hem demirin görevini o bakir göremeyecek, ve böylece gdosu, yani inhalt verzechins yanliş düzenlenmiş, ve prospektusundaki kullanim kurallari yanliş düzenlnemiş, gdo su bozuk madde, yine bedende bir sürü hasarlara hastraliklara arizlara alarmlara yol aciyor. öyle olunca bednede işler yolunda giderse ve yiyecek ve icecekler bio, veya yani asli manasi ile original halinde ise, o zaman vücut ihtiyaclarini aldığı müddetce hasta olmaz, öyle olunca, yani yiyecekler işde elementlerin vücuda alinmasi için gerekli maddeler, yani demir alcak, gidip bir kilo demir alip yiyemezsin, amma bazi yiycekler demir icerir ve demirini onlardan alirsin, yine aluminyum için ayni, veya moleküller, su gibi bazi bileşikleri alman lazimdir, onalrda, yine bazi yemekler pişirilerek, bileşik halini almiş halde vücuda aliriz, öyle olunca, gecen anlattik, elementler yemez, icmez, cinsi münasebet yapmaz, erkegi dişisi olmaz demek, yani meleklerin sifatlarini elementler de görüyoruz dedik, ve öyle olunca, işde bizler gözümüzün calişmasi için gereken meleklerimizi yiyecekler yolu ile almaliyizki, gözümüz iyi görsün, cünkü deniyorki havuc yiyenin turp yiyenin gözleri iyi görür, peki havuc ne? bitki havucda ne maddeleri var, toprak havucun icine neler katmiş bakinca anliyoruz, turp ve havuc gibi bitkilerde bizim gözümüzde calişcak olan melekler var, ve öyle olunca, gözde 300 bin meleke var rivayeti ile, gözde calişcak olan işci meleklerinden biriside, işde havuc ile vücuda alinir, öyle olunca, havucda tavşan mamasi, ve sen de havuca karşi bir zaaf varsa, havucu cok seviyorsan, senin cibillyatin, o zaman havuc yiyen bir canli olabilir, bu belkide bir tavşan demek olur, ve senin cibilliyatin o zman bir tavşan, ve senin ahlakinda havuc yedigin için, tavşan gibi ürkek birisi olursun, yaninda seslice "haf" deseler belinler korkarsin, cünkü tavşansin, yani ürkek canlisin demek olur. yine bayir yukari cok güzel koşabilirsin, amma bayir aşagi zorlanirsin, yani tavşandaki özelikler sendede vardir. yine yumurta ve tavugu cok seviyorsan, belkide birde yumurta caliyorsan, tavuk caliyorsan, yahut evde başkasini yumurtasini tavuk hissesini yiyorsan, belkide sen bir tilkisin o zaman, ve ve tilkideki ahlak, sende tecelli eder, ve calmak cirpmak, yani öyle olunca işde, günahlarda, ne yedinse, seni ya güzel bir ahlaka götürür, yada kötü bir sifata bürünmene sebeb olur. öyle olunca, işde insan yedigindendir kurali ile, insan sadece koyun yiyince, koyun gibi uysal olmaz, belkide semiz hayvan, ve hasen bitkiler yiyince, işde gökcek ahlakli olur, ve kötü ve cirkin ve helal olmayan hayvnlar ve ve gidlalarla beslenirse, işde ahlakindada degişmeler olur. öyle olunca, sen tatli cok seviyorsan, belki bir arisindir, amma sana illa tatli ye diye aşilamak için senin önüne, üc ögün tatli koymak, seni ARI yapmaz, amma sendeki tabi halin, senin yaratiliş cibillyatinda arilik varsa, sen dogal olarak tatliyi bali cok seversin, amma bal seven bir ari degi, balyapmaz beleşci kilic ari ve birde AYI da bal sever, yine ayri ahlak, ve ve ayri bir cibillyat yine...... öyle olunca günah ve yanliş egilimlerde helal gida ile cözülebilcek ve tedevavi edilecek kötü siafatlardir yani. amma mesala adam darda zorda kaldi, ona calmak o zaman farz olur, artik calacak ve karnini doyurup hayatta kalacak, yani ona o anda calmak günah olmaz. benim bir dindersleri hocam vardi imam hatipdeyken yaşiyorsa kulaklari cinlasin, ismi Ali Riza Ercel di, yaşiyormu sagmi öldümü bilmiyorum amma, işde o anlatti, agzina sinek kurt atmiş, ve bogazi kurtlanmiş, ve bu adam sigara icmezken, dokdor ona sigara icmesini tavsiye etmiş, oda o kurtlari rahtsiz edip öldürmek için sigara ictigini söyledi. yani sigara kötü ve zararli diye biliyoruz, amma işde, ihtiyac halinde alkolde sigarada, sana ilac olur. ve ve icmen yemen üzerine farz ve vacip hükmünde olur. yani öyle olunca, yine yani bedeninde kurt olan insan, yani eyyyyuuuub sifatinda bir insan o ögrtemenin ali riza hoca yani, öyle olunca, eyyyubuun şu günümüzdeki teedavisine doktor sigara icmek diye karar kilmiş, amma bu bogazdaki kurtlar için, yani öyle olunca, herkes cehennemden gececek hadisi ile ve ayeti ile
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ
Meali :
Esteuzubillah
Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. İçinizden oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur.(Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.
Sadakallahul Aziym MERYEM Suresi 71. ayet
isa cehnnemini carmihda yaşadi o zaman, yine eyyub hasta olduda yaşadi, yine ibrahim cehennemini mancinikda yaşadi, o cile ile yani, yine muhammed taşlanarak, başina deve işkembesi dökülerek, yine uhudda dişi kirilarak yaşadi, o zaman günahsiz kimse yok, oraaya herkes ugracayacaksa, yine muhammed bile cehenmden de gecipde cennete variyorsa, o zaman gecen hafta dedik, cennetde bu dünyada, cehennemde bu dünyada, burasi hem dünya hemde ahiret, öyle olunca, birleeri hesap görürken, birileri hayata yeni başliyor. yani öyle olunca, işde Amerika ve hurikan, yani kasirga, ve dedikya, kizilderilieri öldürenlerin ceza cekmesi gerekdiginden bahsettik gecen hafta, ve bu gün ise amerikada firtina kopuyor, ve cennet gibi amerika, bazilarina cehennem oldu. o zaman cennetde, cehennemde, sabit bir yerde degil. Allah bir ari ile bile sana cehennemi yaşatir, nitekim anlatilir nemrudu bir sivrisinek öldürmüş diye, ve burnundan giren bir svirisinek beynine zarar vermiş, ve ona sivrisinek cehenem zebanisi olmuş, öyle olunca
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاء فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Men amile sâlihan fe li nefsihî, ve men esâe fe aleyhâ summe ilâ rabbikum turceûn.
Meali :
Esteuzubillah
Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.
Sadakallahul Aziym CASİYE Suresi 15. ayet
ver bu ayette işde gecen haftalarda anlattigimiz, "kim ne ederse kendine eder, döner yine kendine eder." kurali yani. bir iyilk yaptin, ve sonunda bir kaza oldu, ve kurtuldun, dedilerbir iyiligin el germiş sana yani, ve muhammed dedi
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Sadaka belâyı def eder ve ömrü uzatır."
( Hadis-i Şerif , Heysemi, Mecmaü’z-Zevaid, III/63)
yani öyle olunca yaptigin iyilik döner yine seni bulur.
yine bir kötülük yaparsanda, gecen antlattigimiz gibi, oda döner sana cehennem ve cehennem zebanisi olarak yine seni bulur. yani öyle olunca, peygamberlerde günahsiz falan degildir yani, egeer eyyub hasta oldu ise, bugün rahat icinde yaşayanlar var iken, eyyub gibi ulul azim bir peygamber, cile cekdiyse, o cile onun cehennemi demek olur, ve öyle olunca, yaptigin bir kötülük ve günahinda yine döner seni bulur.
bu feto olaylari yüzünden tarikatten ve hakikatten kacar oldu insanlar, ve tarikimize girmekden korkuyorlar, yan kendi ne de nereye götürcek milleti dercesine yani, işde musa olsan, ulul azim musa peygamber olsan, ardina takilanlari götürcegin yer, denizin yanina kadar, orasida kapana kisildigin yerdir, ve denizden gecircek olan ise Allah dir. Biz tarikimize girecek ve zikirimizi cekecek olanlara, ne cennet vaad ediyoruz, nede şeyhlik, gavsilk, kutupluk, yani denize kadar bizimle gelmek isteyen varsa, ardimiza takilsinlar diyoruz yani, denizden gecircek olan Allah dir, cennete cehenneme koyacak olanm yine Allah dir, yine gavs etcekde, sultan, padişah etcek olanda Allah dir.
(Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır.) [Tirmizi]
(Şüphesiz güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir.) [Harâiti]
(Bir müslüman güzel ahlakı sayesinde, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadet eden kimselerin derecesine kavuşur.) [İ. Ahmed]
(Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse insanlara kolaylık, yumuşaklık gösterendir.) [İ. Ahmed]
(İbadetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır.) [İbni Ebiddünya]
(Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huylu olmak, günahları eritir, yok eder. Sirke balı bozup yenilmez hâle soktuğu gibi, kötü huylu olmak, ibadetleri bozup yok eder.) [Taberani]
(Yavaş, yumuşak davranmak, Allahü teâlânın kuluna verdiği büyük bir ihsandır. Aceleci olmak, şeytanın yoludur. Allahü teâlânın sevdiği şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır.) [E.Ya’la]
(Müminler, muhakkak kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.) [Müminun 1-8]
gecen hafta dedikki bizler iyi işler yapinca, mesala dört iyilk yaptik, bir tanede hata yaptik, Allah o iyilkler ile hatamizi siler, yani "innel hasenat, yüzhibnesseyyiat" dedik, ve yine buna hüccet olan ikinci bir ayetde
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَحْسَنَ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le nukeffirenne anhum seyyiâtihim ve le necziyennehum ahsenellezî kânû ya’melûn
Meali :
Esteuzubillah
İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, biz onların günahlarini ve kötülüklerini mutlaka sileriz, ve onları yaptıklarının en güzeline (sevaplarina) göre mükafatlandırırız.
Sadakallahul Aziym ANKEBUT Suresi 7. ayet
yine zümer suresinde ayni hukuk var
(Allah onların [müminlerin] kötülüklerini örter, onlara işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını verir.) [Zümer 35]
(Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.) [Deylemi]
(Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz.) [Hakim]
(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.) [Beyheki]
(Mümin, yumuşaktır, hafiftir. Munis bir deve gibi boyun eğer, "Ih" denince, yer sert olsa da çöker.) [Beyheki]
(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemi]
(Mümin geçim ehlidir. Arkadaşına rahatlık verir. Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir.) [Dare Kutni]
(Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir.) [Dare Kutni]
(Komşusu kötülüğünden emin olmayan, mümin olamaz.) [Buhari]
(Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın.) [Harâiti]
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn
Meali :
Esteuzubillah
Allah kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla mükellef kılmaz (sorumlu tutmaz). Kazandığı (dereceler) onundur ve iktisap ettiği (kazandığı negatif dereceler) de onundur (sorumluluğu onun üzerindedir). Rabbimiz! Şâyet unuttuysak veya hata yaptıysak bizi aheze etme (sorgulama). Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bizim üzerimize ağır yük yükleme. Rabbimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme. Ve bizi af ve mağfiret et ve bize rahmet et (Rahîm esması ile bize tecelli et, rahmet nurunu gönder). sen bizim Mevlâmız’sın. Artık kâfirler kavmine karşı bize yardım et.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 286. ayet
ve bu ayette diyorki : Allah kimseye kaldiramayacagi yük yüklemez, ve öyle olunca, senin agac halin mesela, en agir meyvalardan elma, portakal, ayva yada nar oldu diyelim, ve dalin budagin kirilcak kadar ayva meyvasi verise Allah, dalin budagin kirilir, meyvalarin büyüyünce, ve senin sahibinde bakip sana aciyip dalin budagin kirilmasin diye destek vermezse, dalin budagin kirilir, yine kiraz gevrek bir agac, ve meyva verdin, ve cocuklar indirmek için dalina budagina cikdi, ve amma cataklarin gevrek oldugu için, meyvani toplamak yemek isterken dalini budagini kirabilirler, ne oldu o zaman, Allah kimseye kaldiramayacagi yük yüklemez degilde, siz deynki diyor rabbim : Rabbim Allahim kaldiramayacagim yük yükleme." diye dua edin diyor. yani Allah kaldiramayacagi yük yüklemez demeyin, yani mesala mezil şeyhi nakşi şeyhi Abdülbaki, o kadar ünlü olduki, gelen gelene, gecede ikibin ücbin kişi ziyaret etmeye başladi, amma dalin budagin kirilcak kdar meyva verince, kiraz meyvasi olsan mesela bazi kirazra su yetmeyecek, ve getiindemeyecek, ve bazilari kücük, bazilari, iri büyük olcak, baziarini kurt yiyecek, yani gücün yetmez hale gelcek. benim mesela findik agacim vardi, bu sene ben biraz yavaş davrandim ve az indirdim ,ve yukarilarina uzanamadim, ve geldi göknar kargalari hepsini topladi gitdi, yani gücüm yukarisini toplamaya belki yetmedi belki vaktim olmadigindan yavaş davrandim toplayip hasat etmekde. ve Abdülbakide artik sofilere yetemez oldu, ve bizim burda bulundugumuz yerde, bizim nakşilere intisab ettigimiz tekke vardi, işde sonunda, orasida kapandi kac sene oldu. cünkü artik abdülbakinin müşterisi cogalinca, bu kadar cok meyva verince, artik bazi yerlere yetemez oldu, cünkü demekki cok meyva ver degilde, kaldirbilcegim kadar ver deyin diyor rabbim. ne diyor
رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ
rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih
Rabbimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme.
deyin diyor rab, öyle olunca Abdülbaki bak bu kadar cok meyva ve sofi isteyip durma, bak dalin budagin kirilmay başladida, işde biz burdaki tekkede, sofiler kavga eder oldukda, birbirimizi yemekdense, tekkeyi kapatailm dediler, yani öyle olunca, cok sofi sahibi olmakda marifet degil yani, bir agac ne kadar meyva kaldirabilir degilmi, hele birde ava nar, elma portakal gibi falan agir meyvalar ise meyvan yani.
Rabbimiz, takat getiremeyeceğimiz yükü bize yükleme.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 12 Eylül 2017 Pazar
Original Kar © glan
Şeytanın Gözlükleri
(Kar©glanin 4 Eylül 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ.
Meali :
Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.
Sadakallahul Aziym İSRA Suresi 64. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Dün gece rüyamda acaib şeyler gördüm. Ümmetimden bir kimse gördüm ki, azab melekleri onu kuşatmışlardı da abdesti gelib, onu içinde bulunduğu bu istenmiyen halden kurtardı. Gene bir kimse gördüm ki kabir onu sıkıyordu. Namazı ona geldi ve onu kabir azabından kurtardı. Gene bir kimseye şeytanların musallat olduğunu gördüm. Zikrullahı ona geldi ve şeytanın tasallutundan onu kurtardı. (Şeytanın tasallutu yürek sıkıntısından anlaşılır) Gene ümmetimden bir kimse gördüm ki susuzluktan dili çıkmıştı. Ramazan orucu geldi onu suvardı. Yine bir recul gördüm, kendisini zulmet sarmıştı. Haccı ve umresi geldi ve onu o karanlıklardan çıkardı. Birini de gördüm. Melekül Mevt ruhunu kabz etmek için ona gelmişti. Anasına, babasına yaptığı iyilikler gelip o meleğe karşı çıktı ve geri çevirdi. Bir recul de görüm. "müslamanlarla konuşayım" diyor amma konuşturmuyorlardı. Buna da sılai rahmi gelip "Bu adam akrabasına giderdi" diyerek şefaat etti. Onlarla konuştu ve beraber oldu. Birini de gördüm, Peygamberlerin yanına gitmek istiyor, halka halka kovuyorlar onu. Onu da cünüplükten korkar olması (gusül abdesti) geldi de aldı, onu da yanıma oruttu. Bir recul de gördüm, ateşin şiddetinden eliyle korunmak istiyordu. Sadakası geldi de başı üzerinde gölge yaptı ve yüzüne perde oldu. Birini de gördüm, zebaniler kendisini almaya gelmişti. Yaptığı emri bil maruf, nehyi anil münkeri geldi de kendisini kurtardı. Bir recul de gördüm, ateşe atılmış (Allah korkusundan döktüğü) göz yaşları geldi de onu Cehennemden kurtardı. Birini de gördüm, defterini solundan veriliyor. Allah korkusu geldi, onu kurtardı ve defterini sağa aldı. Terazisi hafif gelen bir kimse gördüm. Kendinden evvel ölen çocukları gelip mizanını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında bir adam gördüm, onu da oradan Allah korkusu kurtardı. Birini de gördüm, hurma sazı gibi titriyordu. Allah'a hüsnü zannı geldi ve titremesi durdu. Sırat köprüsünde düşe kalka giden birini gördüm. Onu da selatı selamı gelip kurtardı ve sıratı geçene kadar doğrulttu. Biriside Cennetin kapısına kadar geldi fakat kapılar kapanıyordu. Onu da Kelimei Şehadeti gelip Cennete koydu.
( Hadis-i Şerif , Ramuz el Ehadis - Abdurrahman)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Muhyiddin ibn Arabi'nin Şeceretü'l-kevn isimli eserinde gecen "Şeytanın Hileleri " başlığıyla şöyle bir rivayet nakledilir
İbn-i Abbas (R.A.) Hazretleri'nden naklen Muaz b. Cebel rivâyet ediyor.
“Bir gün Resûlullah (S.A.V.) ile beraberdik. Ensârdan birinin evine toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk.
Ev sahibi:
“İçeridekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var, görülecek bir işim var... ”
Bunun üzerine, herkes Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz'in yüzüne bakmaya başladı. Orada ve her zaman büyük O'ydu. İzin Ondan çıkacaktı...
Resûlullah (S.A.V.) efendimiz duruma vâkıf oldu ve:
«Bu seslenen kimdir, bilir misiniz?»
buyurdu. Biz hep birden şöyle dedik:
“En iyi bilen Allah ve Resûlüdür.”
Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
“O, lâin iblistir. Şeytandır. Allah'ın lâneti onun üzerine olsun...”
Buyurunca hemen Hz. Ömer:
“Ya Resûlâllah, bana izin veriniz, onu öldüreyim.” dedi.
.................
Hadis uzunca bir yer aldığı için hadisin tamamini buraya eklemek istemedim ve hadisin devamini
Sayfamizin Hadisler sünnetler bölümünden "Muhyiddin ibn Arabi'nin Şeceretü'l-kevn isimli eserinde gecen " Şeytanın Hileleri "
başlıklı konudan okuyabilirsiniz
Şeytan, insanı yoldan çıkarmak için birçok hileye başvurur. Bu hile ve desiselerin en mühimlerinden bazıları şunlardır:
1. Şehvet ve öfke; bunlar şeytanın insana tesir etme yollarının en büyükleridir. Bu sebepledir ki, hadis-i şerifte:
“Şeytan kanın bedende cereyanı gibi insan vücuduna hulul eder. Onun yollarını açlıkla (oruçla) daraltınız.”
buyurulmuştur. Çünkü şeytanın insana en büyük hulul yolu şehvettir. Açlık ise şehveti kırar.
2. Hased ve hırs: hırslı insan, hakkı görmekten kör ve hakikatı duymaktan sağır olur.
3. Tama; şeytan insana tama ettiği şeyleri çeşitli riya ve hilelerle sevdirir. Öyle ki, âdeta tama ettiği şey, insanın mabudu olur.
4. Acelecilik; acele anında insan düşünmeye fırsat bulamaz. Şeytan da bu anda ona vesvese verebilir.
5. Cimrilik ve yoksulluk korkusu; bu korku, insanı infaktan alıkoyar ve mal yığmaya davet eder.
6. Şeytanın kalbe nüfuz ettiği kapılarından biri de dine hizmette mezhep ve meşreb taassubudur. Böylece onu, kendi mezhep ve meşrebinde olmayanlara karşı kin tutmaya, onları küçümsemeye ve hakaretle bakmaya sevkeder. Bu hâl çok tehlikelidir. Fasıklar gibi, abidleri de helake götürür. İnsanları hakir görüp onlarda kusur aramak kötü bir haslettir. Fakat şeytan bu kötü hasletleri dine hizmet perdesi altında insana hoş gösterir ve yerleştirir. Kişi bu hareketiyle din namına bir gayret sarf ettiğini sanarak kendisinde sevinç ve neş'e hisseder. Halbuki o, tamamen şeytanın tuzağına düşmüştür.
7. Şeytanın aldatma yollarından biri de, kulu insanlar arasındaki mezhep, meşreb ve görüş ihtilafları ile ve bu husustaki dedikodularla, lüzumsuz işlerle meşgul etmesidir.
8. Şeytanın kalbe giriş kapılarından biri de cehalet ve gafletleri veya günahlara dalmaları sebebiyle akılları darlaşan, muhakemeleri kıtlaşan bazı kimseleri, akıllarının almayacağı imani meseleler üzerinde düşünmeye sevkedip, şüpheye düşürmesidir.
9. Suizan; kim bir insan hakkında kötü düşünmeye başlarsa, şeytan bu kimseyi o adamın aleyhinde gıybet etmeye sevkeder. Yahut o adamın hakkına riayet ettirmez. Ona hakaret gözüyle baktırır.
-------------
VEDFEA DUAMIZIN TEViLi
Zikirlerimizden birisi olan vedfea duamizdaki "Allahim Bizden falanca kötü kimselerin falanca kötü hasletini uzaklaştır" Diye yaptgimiz duamizdaki bir kac satiri ele alirsak
"
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim.
Allahümme vedfeana küfrel kafiriyn,
Allahümme vedfeana şirkel müşrikiyn,
Allahümme vedfeana nifakel münafikiyn,
Allahümme vedfeana hasedel hasidiyn,
Allahümme vedfeana fıskel fasıkıyn,
Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn,
Allahümme vedfeana kezibel kazibiyn,
Allahümme vedfeana ifsadel müfsidiyn,
Allahümme vedfeana israfel müsrifiyn,
.......
.....
"
şeytan aleyhillane bir gözlük takar zayif kullara küfür gözlügü, onun gözlügü ile bakinca, insan allah muhafaza, allahi kitabi peygamberi dini inkar etmeye başlar, o yüzden işde şeytanin bu silahi olan küfür gözlügünden korunmak için
"Allahümme vedfeana küfrel kafiriyn,"
diye zikrederiz
şeytan yine bir gözlük daha takar ki, onun ismi ve görevi, şirk gözlügüdür ve onu takdigi insan, herşeyi ciftlendirmeye başlar, ve sonunda Allah muhafaza, Allah herşeyi yarattida Allahi kim yaratti fikrine kapilir, ve Allah a eş ortak koşma durumuna düşer, ve Allah a eşler ortaklar bulmaya başlar, ve şirk koşar, haşa firavun gibi tanriliga kalkar sonundada.
bu gözlügündende korunmak için
"Allahümme vedfeana şirkel müşrikiyn," diye zikrederiz
şeytan aleyhillane, yine bazi kullara öyle bir gözlük takarki, o gözlük ile bakan kullar, onda varda bende niye yok sorusunu sorar, ona o gözlük, ne görse, neye baksa, onda varda ondan sende niye yok sorusunu sorar, oda hased etmiye başlar, ve bende yoksa ondada olmasin o zaman diye, onun elindekini dökmeye düşürmeye almaya calmaya ugraşir, ve hased duygusu ile dolar, ici dişi böyle kullarin, yine bu gözlükdende Allaha siginmak için işde biz
"Allahümme vedfeana hasedel hasidiyn," diye zikrederiz.
yine şeytan aleyhillane bir gözlük takar, insanlar o gözlük ile onlar, eksik gedik aramaya başlar, onun zayif tarafi ne, nerden bunu yikar deviririm, bunun zayif tarafi ne, bunu nasil deviririm, yani judocu olur cikar, onunla bununla güreş tutturur adamlara, yani onun eksigini arayan, bunun eksigini arayan, ve dünyada böyleleri bozgunculuk cikaranlardir, onun bacagina celme, bunun boynunu bürme, berikinin kolunu kirma, yani işde dünyayi kaos ve cikmaza sokan insanlar, münafiklar iki yüzlü kimseler, sana dost görünür, ve senin zayif noktani ögrenir, ve seni o noktadan vurup yikmayi planlar, yani ayni uzun sacli adam samson un karisinin, uzun sacli adama gücünü nerden aldigini söylettigi gibi, firsatini bulup öttürür onu, sonra o ögrendigi ile, ona karşi savaşip, onu yenmeye calişir, amma işde o uzun sacli adam, Allah a yalvarmiş, ben dilimi tutamadim sirrimi öttüm, bagişla, eski gücümü geri ver Allahim diye yalvarip ,eski gücünü kazanmişdir, ve o arenyi kafirlrin başina yikmiş, yani ve mekeru vemekerallahu... ayeti ile tahakkuk eden, Allahin adaleti, haksiz tarafi kesecekdir elbet, böyle münafiklara karşida yine onun için
hem ve mekeru zikiri
"ve mekeru ve mekerallahu, vallahu hayrul makirin" okuruz.
hemde
"Allahümme vedfeana nifakel münafikiyn," okuruz
şeytan aleyhillane yine bir gözlük takarki, o gözlük ile bakan herşeyin yaninda duran şeytanin sesini duymaya başlar, vesvas şeytani, veya hannes şeytanidir o ki, o şeytan iki arkadaşin arasini, evli kari kocanin arasini, anne evlat arasini, baba evlatin arasini acmak için, vesves verir, ve icine bir kurt atar, erkek kadini kiskanir, acaba yanlişmi yapti, aldatiyormu beni diye, yine anne ile evlat arasina, annen mehmeti cok seviyor, seni sevmiyor der, anne ile evlat arasi acilir, annesine vesves verir, bu sefer mehmet oglun seni cok seviyor, öbürleri sevmiyor, o sözünü tutuyor der, ve anne evlat kayirmaciligi yapmaya başlar. yine babada böyle, yine milletler arasina fitne fucur sokar, birbine kişkirtir, bu gözlükde, fisk fucur gözlügüdür, ondanda korunmak için derizki
"Allahümme vedfeana fıskel fasıkıyn," yani fasiklarin fiski fucurunu bizden uzak eyle demekdir, yani bozguncularin şerrinden korunmak için zikredeizt bunuda
yine zikirlerimizden biride
"Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn," zikiridir, yani şeytan bazilarina böyle bir gözlük takar ki, onlarda baktiklarina düşmanca hainlikle bakarlar, ve bu hainler senin yanina dost gibi varip, seni hain bakişlarla inceleyip, senin sirlarini ögrenir, ve fakat bunlari kendi düşmanliklarini belli etmemek için, sirrini gidip senin düşmanina ifşa ederki, onun yerine senin düşmanin. sana düşmanlik edip, tuzak kuruversin diye, ya kendi gücü yetmeyecedkdir buna, ydada haala sana dost gözükmek için, sana belli etmez, yani koyun postu giymiş kurtlar misalidir bunlar. işda bunlara karşida, başda dedigimiz gibi
"Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn,"diye zikrederiz.
vedfea zikirimizdeki diger zikirlerde, yine şeytan aleyhillanenin, insanlari kandirmak için takdigi gözlükler sebebiyle, işde iyi şeylerin kötü taraflarini görürler, ve bizde onlarin şerrinin bizlerden uzak olmasi için bu "vedfea" zikirimizi cekeriz.
----------------
YAZ KIŞ ve iLKBAHAR ve SONBAHAR DÖNENCELERi
insan simetri halinde halkolmuştur, ve sag el ve, saga taraf yani yemani tarafi, ve sol el ve şimal tarafi, ve kuitup yildizna biz derizki, şimal yildizi, yani insanin solu kutup yildizi tarafi olur o zaman, yani karanlik ve en derine dogru, öyle olunca, eger insan güzel ahlaklar ile ahlaklanipda sag tarafa, zikri yemaniye dogru yönelirse, güneşe ve iyilige aydinliga olgunluga erginlige dogru yönelir, eger sol tarafina ve zikri şimale dogru yönelirse, kainatin derinine ve dibe dogru yönelmiş olur, karanlik ve soguk ve kiş. işde mevsim sonbahar ve zikirdeki yönümüz artik şimal ve soguga kişa dogru olmali, ve daha önce demişdik, artik yavaş yavaş günler kisaldikca, vakit daralmaya başlar, ve iş güc derken, namazlar bir bir kacmaya başlar, ve 30 vakit namaz kacirinca, sonbahar girmiş olur dedik ya, yani artik 30 vakit tamam oldu, ve sonbahara girdik, ve artik yavaş yavaş insan bazen kötü şeylerde yapabilir, günahlarda işler, amma ardina tevbe etmek şarti ile, ve öyle olunca artik sevap kefesi hafif yukari cikmaya başlar, ve günah kefesi yanlişlar ve hatalar ile dolmaya agir gelmeye başlayinca, artik sevaplar azalir, ve karanlik ve soguk vakti gelir, ve dünya tesbihdeki gibi yukardan aşagi döndügü için, sagdan sola degil, yukardan aşagi, ve öyle olunca kuzey kutbu sonbahar ve kişa yol alirken,, bu sefer alt yüz ise, bahar yaz mevsimi olcakdir. halbuki eger güneşden uzaklaşinca kiş mevsimi oluyor ise eger, o zaman alt küre de uzaklaşiyor olmali degilmi, o zaman alt küre nasil oluyrda sicak ve yaz oluyor demek yokmu ,o zaman dünya yuvarlak falan degil tezi ortaya cikar, cünkü dünyanin bütünü uzaklaşmasi lazimki, güneşden sogusun ve kar yagsin degilmi, amma sanki güneşin işigi Dünya 23 derce egik olunca, alt kisma ulaşmiyormu, yani ve uzaklaşinca alt küre uzaklaşmiyormuki, de hala sicak ve yakin gibi yaz oluyor. cünkü dünyanin dikey capi yaklaşik 13 bin kilometre, öyle olunca alti bin 300 km olan yari capin, kuzey kutbu tarafi güneşe yaklaşik olunca, yani 23° egik olunca, sanki alt kutup cokmu uzakda alt kutup kiş oluyor, peki tma tersi ise, alt kutup yaniyorken, nasil olurda altbin kilometresinde kar yagiyor, kar yagmai için güneşden bayaa bir uzak olmasi laztim degilmi, yani dünyanin güneşden uzaklaşmasi lazim degilmi, amma uzaklaşirsa, alt kutupda yaz olmaz ozaman, cünkü oda uzaklaşacak, peki eger kiş ve yaz dünya güneşe yakin dönerken oluyor olsa yani 23°egim, bu işlem için yeterlimi yani, güneşin capi, dünyanin bimem kac kati büyük, yani bu dünyanin 23°egiminide icine alacak bir işima yapcak kadar geniş bir capi var, öyle olunca, onun işiklarinin ulaşdigi yerdeki 23°egim ile bu iş olamaz, ve bizim Tezimiz olan, Tesbih sisteminde, tesbih ceken parmagimiz sabit, ve boncuk gidip gelen bir sistem, ve bir boncuk parmagimza geldikden sonra, onu arkaya itince, ve diger boncuklari da cekince, ve o ilk cektigimiz boncuk, taa tesbihin en alt kivrimi olan en uzak noktadan dönüp tekrar parmak ucumuza gelmesine kadar gecen süre, dört mevsim demek our, ve en uzak boşlukdaki kivrima vardigi yerde deki boncuk, kiş mevsimi yaşiyor ve ve parmak ucumuza geri geldiginde ise, güneşe yakin ve yaz yaşiyor, ve aradada sonbahar ve kiş var, arkada iken, arka yüz sonbahar cünkü, arka yüz hep sirtini dönmüş oluyor güneşe, ve yani tesbih şimal tarafina zikredilirken, sonbahar ve kiş ve uzaga dogru yol aliyor, ve orta kivrimdan dönüpde tekrar güneşe dogru, yamni parmagimizin ucuna dogru gelirkende önce ilkbahar ve en son yakina gelince parmak ucunda yaz oluyor
öyle olunca dünyanin uzaklaşmasi demek işde, iyi ve güzelliklere ve güneşe sirtini dönüp, gitmesi demek, amma bir yere kadar, ordan sonra tekrar tövbe ve iyilikler kötülükleri siler kurali ve bahara, ve yine güneşe dogru geri gelmelidir yani, yeniden tövbe ve ibadetler ve sevaplar ile güzellige ve işiga aydinliga ve güneşe dogru yol almalidir, ve öyle olunca,
GAiBE IMAN MESELESi
Gaibe imanda, işde burada mesala ben, Ankarayi hic görmemiş olsam, ve Afyondan Ankara ya yola ciksam, ve Ahmet amca ise, benden önce yola cikip, Ankaraya varip, görüp gezip taniyip da, bana karşi geri geliyor olsa, ve ben daha giderken, o ise gelecek, ve Ankarada, karmi yagiyor yagmurmu, kavgami dögüşmü var, biliyor olacak, ben ise daha gidip oradan görüp yaşayip ögrenicen, amma daha gitmeden, Ahmet amcayi yolda durdurup, Ankarada ne var ne yok diye sorarsam, ve varmadan Ankaranin haberini almiş olurum, ve Ankara daha benim için geleckdeki bir yer olmasina ragmen, ben gelecekden haber almiş olurum, işde bazilarinin gaibde yani gelecekden haberler bilmesi, işde gelecekden gelen birlerinin haberi ile olur ancak, ve eger bir kimse senden önde ise, yani mesela Deden senden önce yaşamiş ve ölmüş ise, Deden senden önde yer alan birisi, ve sen dedeni rüyanda görsen, ve Dedenin müsadesi var ise, sana gelcekden haber verebilir, cünkü o senden cok öncedir, ve o gelip geri gidip birde senin için geri dönen dir.
iyilikler güzellik olgunluk erginlik güneş ve aydinlik demek ise, o zaman yaz mevsimi ve, güneşe yakin gelmek demek olan iyilk ve cennet vakti, ve halbuki güneş ateş ve cehennem gibi sicak, öyle olunca nasil bir tezattirki bu, hem aydinlik olsun, ve hem güzellik iyilk olgunluk erginlik, olgun müslümanlik olsun, hemde soguk ve serin olsun, yani işde buradada bir tezat var yine, öyle olunca ayette buyuruyorki Allahu Teala :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيرًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve men yuşâkıkır resûle min ba’di mâ tebeyyene lehul hudâ ve yettebi’ gayra sebîlil mu’minîne nuvellıhî mâ tevellâ ve nuslihî cehennem(cehenneme). Ve sâet masîrâ
Meali :
Esteuzubillah
Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 115. ayet
ve öyle olunca günahlar ve hatalar ve yoldan caymak, cehenneme gitmeye sebeb oluyor ise, o zaman cehennem neresi acaba, ve cehennemde ve cennette ebedi kaliniyor ise, Adem ile Havva niye cennete ebedi kalamadilar ve cennete hata etmekde varmiş ve hata edipde atildilar degilmi, cennetten atilmak var ise, dün var ise, bugünde olur, cennette kötüler girmeyecek ise, şeytan nasil girdide, cennette karkaşa cikardi o zaman, öyleyse, cennet neresi, ve dünyanin yarisi karanlik iken, yarisi aydinlik ve gündüz, yarisi yaz iken, yarisi kış, ve öyleyse bizim yeni tezimiz yine, yarisi cennet iken, yarisida cehennem demek olabilir, bu bir tez, isapti gerekdir, yine yarisi dünya ise, yarisi ahiret, cünkü yarisi dünü yaşarken, yarisi yarina gecmiş oluyor, öyle olunca, gecen hafta bahsettgimiz ahiret meselesinde, yarin bugünün ahireti ise, dünyanin yarisi dünya ve bugün iken, yarisi yarin ve ahiret demek ollur. ve deniyorki eskiden israil daha kurulmadan, yahuduilerin yurdu yokmuş, ve onlari kim nerede bulursa katliam yapiyorlarmiş, ve onlari öldürüyorlarmiş, herkes onlari öldürürken, Osmani imp. bunlara kapi acmiş ve yurdunda yer vermiş, ve öyle olunca, bugün ise Arakandaki müslümanlarda bugün ayni durumda ve onlar vatnasiz kabul ediliyor yine, ve bir Budist rahip diyorki :
"yilan heryerde yilandir kücügü büyügü yilandir, müslümnlarda böyledir, nerede bulursaniz öldürün"
diyor, yine amerikan atasözüde kizilderilileri katliam ederken büyügünü kücügünü öldürüp, demişlerki
"sirkenler bir gün bit olur"
öyle olunca bu fikirdeki dün katliam yapanlarin hesabi görüldü yeniden haşroldularsa ve eger yeniden dogdularsa, ve bugün onlardan, Allah o yaptiklari katliam edilen yahudi ve kizilderililerin öcünü, intikamini aliyorsave ve onlarin cehennemi kurulduysa, ve onlarin yeni hallerinde, ayni muamle yine onlara yapilyorsa, o zaman
"Allahin acimadigina, acinmaz. sen Allahdan daha merhametli degilsin."
Kurali gelir, cünkü, sen dün onlarin, önceki halinde, israill kurulmadan, yahudileri katlederken ki acimasiz hallerini görsen, ve o yahudilerin acinasi hallerini görsen, onlara aciridin ve ve bu katiliam yapanlarin da ceza cekmesini isterdin , onlari yaratan kim, Allah degilmi, Allah özene bezene onlarada el kol ayak bacak akil veren peygamber veren, evlat ve rizik bahşedenken, sen kimsinde ahmak, Allahin bu kadar emegini bir anda katledip geciyorsun, gel cek bakalim cehennemi ve Allahin emegine saygisizilk neymiş demek olur, amma bundan sneler gecmiş ve bunlar ölmüş, ve onlara ahiret olan yeni bedenleri verilmiş, ve ceza olarak da budusit rahip diyorki : onlarin yahudileri öldürüekn kullandiklari fikir olan yahudi, Allahin düşmanidir, nerde bulursan öldür hikayesini, budist rahipde diyorki : "yilan heryerde yilandir, ve müslümanlarda böyledir, nerde görürseniz onlari öldürün," yani cehennemde burada, cennette burada, amma onlar hak ise, bu hizir kissasinda gecen olaylar gibi, bir SIR, rabbimizin SIRRIi ise, o zaman, ey Tay yip amca, evet biz Allahdan merhametli degiliz, Allahin acimadigina acinmaz, amma biz bunlari bugün müslüman diye biliyoruz dünde onlar Allahin musavi kullariydi belki ve dün Osmanilinin yahudilere actigi kapimiz gibi, git on, yirmi otobüsle bunlari al gel, ve vatanda bir yere yerleştir, ve bu dediklerimizi onlara izah et, ve onlarin günahlarindan tövbe etmeleri gerektigini, ve insan olan her insanin, ayni hakki oldugunu, ve ne yahudi, ne müslüman ne hiristiyan ne budist diye kimsenin katledilmemesi gerekdigini anlat, ve bu kadar cok suriyeliye bakabilen Tay yip amca elbet toplam nüfusu 1000 kadar kalmiş olan bu soya da bakabilir inşallah, ve dünyadan bir irkin, bitmesi ve yok edilmesi demek, carkin dişlilerinin birisinin kirilmasi demek olur, o yüzden, bize her dişli lazim, senin diraytin ,siyasetin, ve gücün var Allahin izni ile, git onlari al gel, Tay yip amca, kimse bakmsasada, sen al gel, vatana koy, bu zulme dur de, amma Allah kizarsa, buna karişmam orasina, biz Allahdan daha merhmetli degiliz, cünkü onlarda Allahin kulu. Allah, onlari bizden daha iyi bilip gören o dur zaten, amma biz bu hali tevil ettik, sende anladinsa, insamlikda anladiysa, daha bizler bu halden ders almayacakmiyiz, onlarda pişman olurlarsa önceki hallerinden, elbet Allah bagişlayicidir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْاْ رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلاً مِّنْ عِندِ اللّهِ وَمَا عِندَ اللّهِ خَيْرٌ لِّلأَبْرَارِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lâkinillezînettekav rabbehum lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ nuzulen min indillâhi, ve mâ indallâhi hayrun lil ebrâr.
Meali :
Esteuzubillah
Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 198. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِإِيمَانِهِمْ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti yehdîhim rabbuhum bi îmânihim, tecrî min tahtihimul enhâru fî cennâtin naîm.
Meali :
Esteuzubillah
İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rab’leri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir.
Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 9. ayet
ve bugünün evlerinin neredeyse hepsininde icinde su tesisati döşeli, evin altinda su tesisati döşeli, ve evlerinde suakan lavobo musluk ve icinde sicak soguk su akan saraylar hepside, ve bunlar öyle sarayllarki altindan irmak akan saraylar dan kasitta bu ise, eeee cennet neresi o zaman, bugünün evlerinde irrmek akiyorsa, ve bu irmak (icinde su akan) saraylara, iyi kimseler erişcekse, ve onlar cennetteyse, burasi neresi, hangi zaman, burasi cennet ise cennet neresi azizim, daha cennet neresi anlmaycaksmisniz.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Tilke hudûdullâh(hudûdullâhi). Ve men yutııllâhe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ. Ve zâlikel fevzul azîm
Meali :
Esteuzubillah
İşte bunlar, Allah'ın hudutlarıdır ve kim Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat ederse, (Allah) onu altından nehirler akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere koyar ve bu, “Fevzul Azîm”dir (en büyük kurtuluştur).
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 13. ayet
ve mehdi cagi için ALTIN cag (GOLDENE ZEiT) deniyor yani bu cag Altin cag degilde ne, dün muhamedin icinde tuvaleti olan, sicak soguk suyu olan evimi, sarayimi vardi, bak bugün mehdi caginda, altindan irmak akan saraylar var, yani evin icinde su akan saraylar var, yine cennettekiler için deniyorki onlar canlarinin istedklerini, ellerini uzatinca, uzanip alirlar, ve ben markete gidiyon, ve ne inek besledim, ne inegi sagdim, ne inege yem verdim, ne inegin altini temizleyip, tersini aldim, nede inegi gütmeye gitdim, ve markette elimi uzatip, parasini verince, iki litre, üc litre, beş litre.. süt, bir kavanoz bal, kaymak, ekmek, peynir alip geciyon, yani elimi uzatip aliyon, o zaman burasi hangi cennet, kacinci cennet, burasi bu cag altin cag, gold ASR degilde daha ne, mehdi bu cagda degilde, daha hangi cagda gelcek, bundan daha güzel cagdami gelcek kurnada yazan en güzel haller işde bu cagda var, daha hangi cagda gelcek diye bekliyon sen, daha coook bekleyin, neyi bekliyonuz siz, daha onu bilmiyorsnuz siz haaa.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Huvellezî halakas semâvâti vel arda fi sitteti eyyâmin summestevâ alâl arş(arşi), ya’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr
Meali :
Esteuzubillah
Gökleri ve yeri 6 günde yaratan O’dur. Sonra arşın üzerine istiva etti. Arza gireni ve ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir. Ve siz nerede iseniz O, sizinle beraberdir. Ve Allah, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir.
Sadakallahul Aziym HADİD Suresi 4. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn
Meali :
Esteuzubillah
Senden başka kendilerine vahyettiğimiz birtakım adamlari da gönderecegiz. Bilemediklerini, o zikir ve ilim sahiplerine sorsunlar diye.
Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 7. ayet
mehdide işde nebi gibi rasül gibi satatüsü olan o ricallerden, adamlardan birisi olmasin! haaa.
Rabbim, mehdi ve cematine, cennetide, cehennemide, ahiretide, dünyayida, iylik ve güzellik ve zulumetide, ve günahinida bilmeyi nasip etsin, ve günahdan sonra, yani hata ettikden sonra tövbe etmeyi nasip etsin
رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا
rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ
“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırda hata edersek, bizi sorumlu tutma!"
BAKARA Suresi 286 dan pasaj
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 4 Eylül 2017 Pazartesi
Original Kar © glan
RAŞiT TUNCA
BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA


FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik
ALLAH
BAYRAK

Radyo Karoglan
Foruma Misafir Olarak Gir
Forumda Neler Var


GALATASARAY
FENERBAHÇE
BEŞiKTAŞ
TRABZONSPOR
MiLLi TAKIM
ETKiNLiKLERiMiZ