MUHAMMED
BAYRAK
| Hoşgeldin, Ziyaretçi |
|
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız. |
| Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler 27 » Son Üye Fahriye » Toplam Konular 18,297 » Toplam Yorumlar 20,077 Detaylı İstatistikler |
DOWNLOADEN
AYET
FELSEFEMiZ
Raşit Tunca Sözü
GÜZEL SÖZ
PNG Calligraphy Arapça "Allah" Yazıları V011120251639 Serisi
PNG Calligraphy Allah Yazılı Glossy Web Button V130920252315
Allah Yazılı Dini Grafik,Allah Yazılı,Allah,Allah Lafzi,Calligraphy Allah ,islam,islami, web, vector, set, collection, design, colorful,Dini Grafik,Calligraphy,islam,islami,dini,din,Arapça ,Arapça Allah ,Arapça Allah Yazısı,Arapça Calligraphy Allah Yazısı,dini resim,Allah Written Religious Graphics,Allah Written,Allah,Allah Word,Calligraphy Allah ,islam,islamic, web, vector, set, collection, design, colorful,Religious Graphics,Calligraphy,islam,islamic,religious,religion,Arabic ,Arabic Allah ,Arabic Allah Writing,Arabic Calligraphy Allah Writing,religious picture,Allah geschriebene religiöse Grafiken, Allah geschrieben, Allah, Allahs Wort, Kalligraphie Allah, Islam, islamisch, Netz, Vektor, Satz, Sammlung, Design, bunt, religiöse Grafiken, Kalligrafie, Islam, islamisch, religiös, Religion, Arabisch, arabischer Allah, arabische Allah-Schrift, arabische Kalligrafie-Allah-Schrift, religiöses Bild,
PNG Calligraphy Allah Yazılı Glossy Web Button V130920252315
Allah Yazılı Dini Grafik,Allah Yazılı,Allah,Allah Lafzi,Calligraphy Allah ,islam,islami, web, vector, set, collection, design, colorful,Dini Grafik,Calligraphy,islam,islami,dini,din,Arapça ,Arapça Allah ,Arapça Allah Yazısı,Arapça Calligraphy Allah Yazısı,dini resim,Allah Written Religious Graphics,Allah Written,Allah,Allah Word,Calligraphy Allah ,islam,islamic, web, vector, set, collection, design, colorful,Religious Graphics,Calligraphy,islam,islamic,religious,religion,Arabic ,Arabic Allah ,Arabic Allah Writing,Arabic Calligraphy Allah Writing,religious picture,Allah geschriebene religiöse Grafiken, Allah geschrieben, Allah, Allahs Wort, Kalligraphie Allah, Islam, islamisch, Netz, Vektor, Satz, Sammlung, Design, bunt, religiöse Grafiken, Kalligrafie, Islam, islamisch, religiös, Religion, Arabisch, arabischer Allah, arabische Allah-Schrift, arabische Kalligrafie-Allah-Schrift, religiöses Bild,
PNG Calligraphy Arapça "Muhammed" Yazıları V011120251640 Serisi
PNG Calligraphy Muhammed Yazılı Glossy Web Button V130920252315
Muhammed Yazılı Dini Grafik,Muhammed Yazılı,Muhammed,Muhammed Lafzi,Calligraphy Muhammed ,islam,islami, web, vector, set, collection, design, colorful,Dini Grafik,Calligraphy,islam,islami,dini,din,Arapça ,Arapça Muhammed ,Arapça Muhammed Yazısı,Arapça Calligraphy Muhammed Yazısı,dini resim,Muhammed Written Religious Graphics,Muhammed Written,Muhammed,Muhammed Word,Calligraphy Muhammed ,islam,islamic, web, vector, set, collection, design, colorful,Religious Graphics,Calligraphy,islam,islamic,religious,religion,Arabic ,Arabic Muhammed ,Arabic Muhammed Writing,Arabic Calligraphy Muhammed Writing,religious picture,Muhammed geschriebene religiöse Grafiken, Muhammed geschrieben, Muhammed, Muhammeds Wort, Kalligraphie Muhammed, Islam, islamisch, Netz, Vektor, Satz, Sammlung, Design, bunt, religiöse Grafiken, Kalligrafie, Islam, islamisch, religiös, Religion, Arabisch, arabischer Muhammed, arabische Muhammed-Schrift, arabische Kalligrafie-Muhammed-Schrift, religiöses Bild,
PNG Calligraphy Muhammed Yazılı Glossy Web Button V130920252315
Muhammed Yazılı Dini Grafik,Muhammed Yazılı,Muhammed,Muhammed Lafzi,Calligraphy Muhammed ,islam,islami, web, vector, set, collection, design, colorful,Dini Grafik,Calligraphy,islam,islami,dini,din,Arapça ,Arapça Muhammed ,Arapça Muhammed Yazısı,Arapça Calligraphy Muhammed Yazısı,dini resim,Muhammed Written Religious Graphics,Muhammed Written,Muhammed,Muhammed Word,Calligraphy Muhammed ,islam,islamic, web, vector, set, collection, design, colorful,Religious Graphics,Calligraphy,islam,islamic,religious,religion,Arabic ,Arabic Muhammed ,Arabic Muhammed Writing,Arabic Calligraphy Muhammed Writing,religious picture,Muhammed geschriebene religiöse Grafiken, Muhammed geschrieben, Muhammed, Muhammeds Wort, Kalligraphie Muhammed, Islam, islamisch, Netz, Vektor, Satz, Sammlung, Design, bunt, religiöse Grafiken, Kalligrafie, Islam, islamisch, religiös, Religion, Arabisch, arabischer Muhammed, arabische Muhammed-Schrift, arabische Kalligrafie-Muhammed-Schrift, religiöses Bild,
Glossy Web Button V011120251639 Serisi
Glossy Web Button, Button, Web Button, Glossy Button, Orbs Button, Badge, Orbs, Dügme, Web dügme,Silver Glossy Web Button,Silver,Gümüş Renkli Button,Gümüş Renkli,Parlak Metalic Button,Glossy Silver Web Button,Silver, Silver web button, Silver Button, Glossy Button, Glossy Web Button, Parlak Web Dügmesi, Web Dügmesi,Glossy Golden Web Button,Golden,Golden web button,Golden Button,Glossy Button,Glossy Web Button,Parlak Web Dügmesi,Web Dügmesi
Glossy Web Button, Button, Web Button, Glossy Button, Orbs Button, Badge, Orbs, Dügme, Web dügme,Silver Glossy Web Button,Silver,Gümüş Renkli Button,Gümüş Renkli,Parlak Metalic Button,Glossy Silver Web Button,Silver, Silver web button, Silver Button, Glossy Button, Glossy Web Button, Parlak Web Dügmesi, Web Dügmesi,Glossy Golden Web Button,Golden,Golden web button,Golden Button,Glossy Button,Glossy Web Button,Parlak Web Dügmesi,Web Dügmesi
Glossy Web Button V011120251638 Serisi
Glossy Web Button, Button, Web Button, Glossy Button, Orbs Button, Badge, Orbs, Dügme, Web dügme,Silver Glossy Web Button,Silver,Gümüş Renkli Button,Gümüş Renkli,Parlak Metalic Button,Glossy Silver Web Button,Silver, Silver web button, Silver Button, Glossy Button, Glossy Web Button, Parlak Web Dügmesi, Web Dügmesi,Glossy Golden Web Button,Golden,Golden web button,Golden Button,Glossy Button,Glossy Web Button,Parlak Web Dügmesi,Web Dügmesi
Glossy Web Button, Button, Web Button, Glossy Button, Orbs Button, Badge, Orbs, Dügme, Web dügme,Silver Glossy Web Button,Silver,Gümüş Renkli Button,Gümüş Renkli,Parlak Metalic Button,Glossy Silver Web Button,Silver, Silver web button, Silver Button, Glossy Button, Glossy Web Button, Parlak Web Dügmesi, Web Dügmesi,Glossy Golden Web Button,Golden,Golden web button,Golden Button,Glossy Button,Glossy Web Button,Parlak Web Dügmesi,Web Dügmesi
Bircan Bali ile Sabah Kahvesi 30 Ekim 2025
Allah’ın dinine yardım etmek ne demek?
Soru Detayı
- Allah’ın dinine yardım edersek Allah da bizim bu dinde ölmemizi sağlar mı?
- Eğer sağlarsa, nasıl bunu ifade edebiliriz kanıt olarak?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed, 47/7)
mealindeki ayette, Allah’ın kullarına yardım etmesini, kullarının dinlerine sahip çıkmasına bağladığına işaret edilmiştir.
Allah dünya hayatını bir imtihan salonu olarak takdir ettiği gibi, bu imtihanda Allah’ın yardımını almak için kulun kendisine düşeni yerine getirmiş olmasına, sözlü dua yanında amel ve çabalarıyla fiilî duasını da yapmış bulunmasına bağlamıştır.
Allah’ın dinine yardım etmek genel çerçevesiyle iki şekilde olur.
Birincisi: Kulun kendisine yüklenmiş görevlerini ferdi olarak yerine getirmesi, dinin emir ve yasaklarına riayet etmesiyle tahakkuk eder.
İkincisi: Dinin toplum bazında yaygınlaşması ve uygulanması için gereken maddi manevi cehd ve gayret göstermesiyle gerçekleşir.
Kul bu iki vazifesini yerine getirmek suretiyle dine yardım ederse, Allah da onun dinin gösterdiği çizgide yürümesine, istikametten ayrılmamasına, takva yolundan kaymaması yardım eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Soru Detayı
- Allah’ın dinine yardım edersek Allah da bizim bu dinde ölmemizi sağlar mı?
- Eğer sağlarsa, nasıl bunu ifade edebiliriz kanıt olarak?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed, 47/7)
mealindeki ayette, Allah’ın kullarına yardım etmesini, kullarının dinlerine sahip çıkmasına bağladığına işaret edilmiştir.
Allah dünya hayatını bir imtihan salonu olarak takdir ettiği gibi, bu imtihanda Allah’ın yardımını almak için kulun kendisine düşeni yerine getirmiş olmasına, sözlü dua yanında amel ve çabalarıyla fiilî duasını da yapmış bulunmasına bağlamıştır.
Allah’ın dinine yardım etmek genel çerçevesiyle iki şekilde olur.
Birincisi: Kulun kendisine yüklenmiş görevlerini ferdi olarak yerine getirmesi, dinin emir ve yasaklarına riayet etmesiyle tahakkuk eder.
İkincisi: Dinin toplum bazında yaygınlaşması ve uygulanması için gereken maddi manevi cehd ve gayret göstermesiyle gerçekleşir.
Kul bu iki vazifesini yerine getirmek suretiyle dine yardım ederse, Allah da onun dinin gösterdiği çizgide yürümesine, istikametten ayrılmamasına, takva yolundan kaymaması yardım eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Allah'ı aramak ve Allah'ı bulmak, ne demektir?
Soru Detayı
- Örneğin bütün mevcudatta Allah'ın (C.C.) esmalarını okuyabilir duruma gelmek "Allah'ı bulmak" sayılır mı?
- Ya da tam ve halis bir imana sahip olan için "Allah'ı buldu." denilebilir mi?
- Allah'ı aramak ve bulmak hususlarını ayrıntılı olarak izah eder misiniz?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
- Allah’ı aramak: Allah’ın bütün sıfatlarını bilmek, onlarını tecellilerini görmek için hem aklını hem de kalbini çalıştırmak manasına gelir. Bunun yolu, iman ve amel-i salihten geçer. Bunun da yolu, tahkiki iman ve hakiki takva dersini veren eserleri okumaktır.
- Allah’ı bulmak, her yerde, her işte her halukârda Allah’ın sonsuz ilim, kudret, hikmet ve rahmetin izlerini müşahede etmek manasına gelir. Bunun diğer bir adı “marifetullah”tır.
Marifetullah’ın sahası sınırsız olduğu gibi, bu vadide atılan adımlar da hadsizdir. En basit bir müminden en büyük bir peygambere kadar varan dereceleri vardır.
Bu sebeple, Allah’ı bulma yolunda yapılan yolculuk, hiçbir zaman bitmeyecek. “Buldum!..” diyen yarı yolda kalır. Evliyaların seyru süluklarındaki dereceler de bu yolculuk esnasında katedilen mertebelere göredir.
Örneğin bazılar için “vahdetu’l-vücvud” mertebsi en yüksek kabul edilir. Halbuki, İmam Rabbani ve Bediüzzaman Said Nursi’ye göre bu mertebe en üstün değil, noksan bir mertebedir. Nitekim, en yüksek velayet mertebesinde bulunan sahabede bu yoktur.
- Önemli, bir nokta da şudur: Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini ilmen bilmek “marifetullah”daki terakki için yeterli değildir. Onun bütün hissiyatına duyurması, bütün latifelerine sirayet ettirmesi, şuurlu vicdanına özümsetmesi, iliklerine kadar hazmedip sindirmesi gerekir.
Muhyiddin-i Arabi’nin Fahruddin-i Raziye: “Allah’ı bilmek, varlığını bilmenin gayrısıdır.” demesi bu sırdan olsa gerek. Bediüzzaman Hazretlerinin bu konuda açıklamaları bize ışık tutmakatdır:
“Ve sâniyen: Usûl-üd Din imamları ve ülema-i ilm-i kelâm'ın akaide dair ve vücud-u Vâcib-ül Vücud ve tevhid-i İlahîye dair beyanatları, Muhyiddin-i Arabî'nin nazarında kâfi gelmediği için, ilm-i kelâmın imamlarından Fahreddin-i Râzî'ye öyle demiş. Evet ilm-i kelâm vasıtasıyla kazanılan marifet-i İlahiye, marifet-i kâmile ve huzur-u tam vermiyor. Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın tarzında olduğu vakit, hem marifet-i tâmmeyi verir, hem huzur-u etemmi kazandırır ki; inşâallah Risale-i Nur'un bütün eczaları, o Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın cadde-i nuranîsinde birer elektrik lâmbası hizmetini görüyorlar.” (bk. Mektubat, s. 330)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Soru Detayı
- Örneğin bütün mevcudatta Allah'ın (C.C.) esmalarını okuyabilir duruma gelmek "Allah'ı bulmak" sayılır mı?
- Ya da tam ve halis bir imana sahip olan için "Allah'ı buldu." denilebilir mi?
- Allah'ı aramak ve bulmak hususlarını ayrıntılı olarak izah eder misiniz?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
- Allah’ı aramak: Allah’ın bütün sıfatlarını bilmek, onlarını tecellilerini görmek için hem aklını hem de kalbini çalıştırmak manasına gelir. Bunun yolu, iman ve amel-i salihten geçer. Bunun da yolu, tahkiki iman ve hakiki takva dersini veren eserleri okumaktır.
- Allah’ı bulmak, her yerde, her işte her halukârda Allah’ın sonsuz ilim, kudret, hikmet ve rahmetin izlerini müşahede etmek manasına gelir. Bunun diğer bir adı “marifetullah”tır.
Marifetullah’ın sahası sınırsız olduğu gibi, bu vadide atılan adımlar da hadsizdir. En basit bir müminden en büyük bir peygambere kadar varan dereceleri vardır.
Bu sebeple, Allah’ı bulma yolunda yapılan yolculuk, hiçbir zaman bitmeyecek. “Buldum!..” diyen yarı yolda kalır. Evliyaların seyru süluklarındaki dereceler de bu yolculuk esnasında katedilen mertebelere göredir.
Örneğin bazılar için “vahdetu’l-vücvud” mertebsi en yüksek kabul edilir. Halbuki, İmam Rabbani ve Bediüzzaman Said Nursi’ye göre bu mertebe en üstün değil, noksan bir mertebedir. Nitekim, en yüksek velayet mertebesinde bulunan sahabede bu yoktur.
- Önemli, bir nokta da şudur: Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini ilmen bilmek “marifetullah”daki terakki için yeterli değildir. Onun bütün hissiyatına duyurması, bütün latifelerine sirayet ettirmesi, şuurlu vicdanına özümsetmesi, iliklerine kadar hazmedip sindirmesi gerekir.
Muhyiddin-i Arabi’nin Fahruddin-i Raziye: “Allah’ı bilmek, varlığını bilmenin gayrısıdır.” demesi bu sırdan olsa gerek. Bediüzzaman Hazretlerinin bu konuda açıklamaları bize ışık tutmakatdır:
“Ve sâniyen: Usûl-üd Din imamları ve ülema-i ilm-i kelâm'ın akaide dair ve vücud-u Vâcib-ül Vücud ve tevhid-i İlahîye dair beyanatları, Muhyiddin-i Arabî'nin nazarında kâfi gelmediği için, ilm-i kelâmın imamlarından Fahreddin-i Râzî'ye öyle demiş. Evet ilm-i kelâm vasıtasıyla kazanılan marifet-i İlahiye, marifet-i kâmile ve huzur-u tam vermiyor. Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın tarzında olduğu vakit, hem marifet-i tâmmeyi verir, hem huzur-u etemmi kazandırır ki; inşâallah Risale-i Nur'un bütün eczaları, o Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın cadde-i nuranîsinde birer elektrik lâmbası hizmetini görüyorlar.” (bk. Mektubat, s. 330)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Gıybet nedir, hangi konularda gıybet haram olmaz?
Soru Detayı
- Gıybette niyet önemli midir?
- Yani içinden o kimse hakkında kötü düşünmeden söylediğin sözler gıybet hükmüne geçer mı?
- Gıybet edilen kişiye sadece "hakkını helal et" mi demeli, yoksa gıybetini ettiğimizi de söylemeli mi?
- Gıybetin kefareti nedir?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Söylediğimiz sözler eğer o insanı rahatsız edecek sözlerden ise, niyetimiz ne olursa olsun söylememek gerekir. Çünkü o kişinin hoşuna gitmezse bu gıybet olur.
Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır.
Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği... dedikodu konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak... Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi sözkonusu kişinin kalbini kırar.
Kur'an ve Sünnet, gıybeti yasaklamıştır:
"Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?" (Hucurat, 49/12);
"Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır." (Tirmizî, Birr, 23; Dârimî, Rikat, 6; Mâlik, Muvatta, Kelâm,10; Ahmed b. Hanbel, II/384, 386).
Başkalarına kardeşinin ayıplarını anlatmak, onun hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek demek olduğundan, ancak dil ile söylemek haram olmuştur. Kaş-göz işareti yapmak, imâ, işaret ve yazı gibi gıybet anlamı ifade eden her hareket de gıybettendir. Meselâ, elle birisinin uzun veya kısa boyluluğuna işaret etmek, bir şahsın ayıpları hakkında yazı yazmak gıybettir.
Gıybeti tasdik etmek de gıybettir. Gıybet yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur. Diliyle gıybetçiye karşı duramayanın kalbiyle inkâr etmesi gerekir. (İmam Gazzâli, Zübdetü'l-İhya, Trc: Ali Özek, İstanbul 1969, 362, 363).
Allah Resulu şöyle buyurur:
"Bir kimse yanında hakarete maruz kalan bir mümine gücü yettiği halde yardım etmezse, Allah o kimseyi kıyâmet gününde insanların önünde rezil eder." (Camiu’s-Sağîr, hadis no: 8489)
"Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyâmet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder." (İbn Ebi'd-Dünya).
"Ey kalbiyle değil, sadece diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa Allah do onun kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil ve rüsva eder." (Ebu Davûd, Edeb, 40; Ayrıca bk. Tirmizî, Birr, 84).
İslam dininde kardeşlik olgusunun,
"Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin; ve sakının ki, merhamet olunasınız." (Hucurat, 49/10)
ilâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu bu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Böyle bir toplumda gıybet yoktur.
Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu gibi, "Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler." Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar.
Gıybet kul hakkına girdiği için, gıybetini yaptığımız kişiyle helalleşmeliyiz. Mümkünse ona gıybet ettiğimizi söylemeliyiz.
Eğer bir Müslüman gıybet ettiyse veya isteyerek gıybeti dinlediyse; “Allahım, bizi affet ve gıybetini ettiğimiz kişiyi de bağışla.” diye dua etmelidir. Ayrıca gıybetini yaptığı kişiyle karşılaşınca helallik almalıdır. (bk. Nursi, Mektubat, Yirmi İkinci Mektup)
Gıybetin Sebepleri:
1. İntikam duygusunu tatmin etmek,
2. Arkadaşlarına uymak,
3. Gösteriş ve büyüklük yapmak; başkalarını küçültmek, kendini büyütmek,
4. Kıskançlık,
5. Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarını ortaya sermek,
6. Küçük düşürmek için alay etmek. (bk. Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin, Trc: Ali Arslan, İstanbul 19'72; VI, 522 vd).
Gıybetten korunmak için kişinin öncelikle kendi kusurlarıyla uğraşması gerekir. Şuralarda gıybet câizdir:
İslam uleması gıybet ve ifşanın hangi durumlarda caiz veya gerekli olduğu konusunda önemli açıklamalar yapmışlar, hatta kitaplar yazmışlardır. Bu açıklamalarda caiz olan durumlar şöyle sıralanmıştır:
1. Haksızlığa uğrayan bir kimse, hakkını alabileceğini, zulmü engelleyebileceğini umduğu şahıslara durumu anlatabilir.
2. Dine ve ahlaka aykırı bir davranışını gördüğü kimsenin, bu durumunu gören ve bilenler, düzeltmesi muhtemel olan kimselere aktarabilirler.
3. Dince yanlış davrandığına inandığı bir kimsenin davranışını, dini bilen bir kimseye (mesela müftüye) anlatarak, doğru bilgi (fetva) alma teşebbüsünde bulunabilir.
4. Halkı korumak, onlar için hayırlı olacağı kanaatiyle ilgililere bildirmek için ayıplar ve günahlar açıklanabilir; bazı durumlarda bu caiz değil, gerekli (farz) olur. Mesela hadis rivayet edenler içinde yalancılığı, ahlak ve dindarlık bakımından gevşekliği bilinen kimselerin bu durumları açıklanır ki, uydurma hadis rivayeti engellensin. Keza mahkemede şahitlik edecek şahısların da "yalan söylemekten çekinmeyeceklerini gösteren" kusurları hakime bildirilir.
5. Bir kimse diğeri ile evlenmek, ortak veya komşu olmak, ona bir şeyi emanet etmek, onunla bir iş yapmak, ondan din ilmi öğrenmek... istediğinde kendini korumak isteyen taraf, karşı tarafı tanıyan birisine "onun nasıl bir kimse olduğunu" sorarsa, bildiği kusurlarını açıklaması gerekir.
6. Kamu görevinde istihdam edilen bir kimse ya buna ehil değilse veya görevini kötüye kullanmaktan çekinmeyeceğini gösteren bir günahı ve ahlaki kusuru varsa, bunları bilen kimse, o şahsın amirine -kamuyu korumak maksadıyla- durumu bildirmekle yükümlüdür.
7. Günahını ve kusurunu gizlemeyen, açıkça yapan ve gösteren kimsenin bu davranışlarını konuşmak, haram olan gıybete girmez.
8. Bir kimsenin "topal, kel, kör, köse" gibi bir lakabı varsa ve o kimseyi anlatmak (tarif etmek, tanıtmak) için bunları zikretmek gerekiyorsa, mesela, "Topal Osman" denir ve bu haram olan gıybete girmez.
Bütün bu istisnaların ayetlerde ve hadislerde dayanakları vardır.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Gıybet Felaketiyle Savaş.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Soru Detayı
- Gıybette niyet önemli midir?
- Yani içinden o kimse hakkında kötü düşünmeden söylediğin sözler gıybet hükmüne geçer mı?
- Gıybet edilen kişiye sadece "hakkını helal et" mi demeli, yoksa gıybetini ettiğimizi de söylemeli mi?
- Gıybetin kefareti nedir?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Söylediğimiz sözler eğer o insanı rahatsız edecek sözlerden ise, niyetimiz ne olursa olsun söylememek gerekir. Çünkü o kişinin hoşuna gitmezse bu gıybet olur.
Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır.
Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği... dedikodu konusu olabilir. Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak... Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi sözkonusu kişinin kalbini kırar.
Kur'an ve Sünnet, gıybeti yasaklamıştır:
"Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?" (Hucurat, 49/12);
"Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır." (Tirmizî, Birr, 23; Dârimî, Rikat, 6; Mâlik, Muvatta, Kelâm,10; Ahmed b. Hanbel, II/384, 386).
Başkalarına kardeşinin ayıplarını anlatmak, onun hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek demek olduğundan, ancak dil ile söylemek haram olmuştur. Kaş-göz işareti yapmak, imâ, işaret ve yazı gibi gıybet anlamı ifade eden her hareket de gıybettendir. Meselâ, elle birisinin uzun veya kısa boyluluğuna işaret etmek, bir şahsın ayıpları hakkında yazı yazmak gıybettir.
Gıybeti tasdik etmek de gıybettir. Gıybet yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur. Diliyle gıybetçiye karşı duramayanın kalbiyle inkâr etmesi gerekir. (İmam Gazzâli, Zübdetü'l-İhya, Trc: Ali Özek, İstanbul 1969, 362, 363).
Allah Resulu şöyle buyurur:
"Bir kimse yanında hakarete maruz kalan bir mümine gücü yettiği halde yardım etmezse, Allah o kimseyi kıyâmet gününde insanların önünde rezil eder." (Camiu’s-Sağîr, hadis no: 8489)
"Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyâmet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder." (İbn Ebi'd-Dünya).
"Ey kalbiyle değil, sadece diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa Allah do onun kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil ve rüsva eder." (Ebu Davûd, Edeb, 40; Ayrıca bk. Tirmizî, Birr, 84).
İslam dininde kardeşlik olgusunun,
"Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin; ve sakının ki, merhamet olunasınız." (Hucurat, 49/10)
ilâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu bu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır. Böyle bir toplumda gıybet yoktur.
Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu gibi, "Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler." Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar.
Gıybet kul hakkına girdiği için, gıybetini yaptığımız kişiyle helalleşmeliyiz. Mümkünse ona gıybet ettiğimizi söylemeliyiz.
Eğer bir Müslüman gıybet ettiyse veya isteyerek gıybeti dinlediyse; “Allahım, bizi affet ve gıybetini ettiğimiz kişiyi de bağışla.” diye dua etmelidir. Ayrıca gıybetini yaptığı kişiyle karşılaşınca helallik almalıdır. (bk. Nursi, Mektubat, Yirmi İkinci Mektup)
Gıybetin Sebepleri:
1. İntikam duygusunu tatmin etmek,
2. Arkadaşlarına uymak,
3. Gösteriş ve büyüklük yapmak; başkalarını küçültmek, kendini büyütmek,
4. Kıskançlık,
5. Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarını ortaya sermek,
6. Küçük düşürmek için alay etmek. (bk. Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin, Trc: Ali Arslan, İstanbul 19'72; VI, 522 vd).
Gıybetten korunmak için kişinin öncelikle kendi kusurlarıyla uğraşması gerekir. Şuralarda gıybet câizdir:
İslam uleması gıybet ve ifşanın hangi durumlarda caiz veya gerekli olduğu konusunda önemli açıklamalar yapmışlar, hatta kitaplar yazmışlardır. Bu açıklamalarda caiz olan durumlar şöyle sıralanmıştır:
1. Haksızlığa uğrayan bir kimse, hakkını alabileceğini, zulmü engelleyebileceğini umduğu şahıslara durumu anlatabilir.
2. Dine ve ahlaka aykırı bir davranışını gördüğü kimsenin, bu durumunu gören ve bilenler, düzeltmesi muhtemel olan kimselere aktarabilirler.
3. Dince yanlış davrandığına inandığı bir kimsenin davranışını, dini bilen bir kimseye (mesela müftüye) anlatarak, doğru bilgi (fetva) alma teşebbüsünde bulunabilir.
4. Halkı korumak, onlar için hayırlı olacağı kanaatiyle ilgililere bildirmek için ayıplar ve günahlar açıklanabilir; bazı durumlarda bu caiz değil, gerekli (farz) olur. Mesela hadis rivayet edenler içinde yalancılığı, ahlak ve dindarlık bakımından gevşekliği bilinen kimselerin bu durumları açıklanır ki, uydurma hadis rivayeti engellensin. Keza mahkemede şahitlik edecek şahısların da "yalan söylemekten çekinmeyeceklerini gösteren" kusurları hakime bildirilir.
5. Bir kimse diğeri ile evlenmek, ortak veya komşu olmak, ona bir şeyi emanet etmek, onunla bir iş yapmak, ondan din ilmi öğrenmek... istediğinde kendini korumak isteyen taraf, karşı tarafı tanıyan birisine "onun nasıl bir kimse olduğunu" sorarsa, bildiği kusurlarını açıklaması gerekir.
6. Kamu görevinde istihdam edilen bir kimse ya buna ehil değilse veya görevini kötüye kullanmaktan çekinmeyeceğini gösteren bir günahı ve ahlaki kusuru varsa, bunları bilen kimse, o şahsın amirine -kamuyu korumak maksadıyla- durumu bildirmekle yükümlüdür.
7. Günahını ve kusurunu gizlemeyen, açıkça yapan ve gösteren kimsenin bu davranışlarını konuşmak, haram olan gıybete girmez.
8. Bir kimsenin "topal, kel, kör, köse" gibi bir lakabı varsa ve o kimseyi anlatmak (tarif etmek, tanıtmak) için bunları zikretmek gerekiyorsa, mesela, "Topal Osman" denir ve bu haram olan gıybete girmez.
Bütün bu istisnaların ayetlerde ve hadislerde dayanakları vardır.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Gıybet Felaketiyle Savaş.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
İslam'da kısmet ve nasip var mıdır?
Soru Detayı
- İnsanlar güzel bir şeye ulaştığında ,onu elde ettiğinde Allah nasip ettiği için oldu, kısmetimiz de varmış derler. Ulaşamadıklarında, elde edemediklerindede kısmet değilmiş, Allah nasip etmedi, nasip değilmiş derler.
- İslam'da bu tür şeylere inanmak doğru mudur yoksa batıl inançlar mıdır?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Kaza ve kader inancı, insanda yeisin ve ümidsizliğin ve kederin en büyük ilâcıdır. İnsan, başına gelen felâket ve musîbetlere, kadere olan inancı sebebiyle, Allah'ın takdîri gözüyle bakıp kendini teselli eder. Onun takdîrine rıza gösterir. Kudreti sonsuz bir Rabbın murâkabesi altında olduğunu hisseder. O belâ ve musibetin Allah'tan geldiğini bildiğinden, kurtulmak için yalnızca O'na iltica eder, O'na yalvarır. Gelen musibetin kendisi için kefâret ve afv sebebi olduğunu düşünür, sabır ve metanet gösterir.
Bu sırdandır ki, مَنْ امَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ "Kadere îman eden, kederden emîn olur." denilmiştir. Kadere îman, insan rûhunu dünya kadar ağır yüklerden de kurtarır. Çünkü insan, bütün kâinatla alâkadardır. Maksadları ve arzuları, ideal ve hedefleri sonsuzdur. Kudret, irâde ve hürriyeti ise, sınırlı ve mahduddur. Arzu ve maksadlarının, düşünce ve fikirlerinin bazen binde birini bile gerçekleştirmeye gücü yetmez.
Bu durumda insanın gerçekleşmeyen arzu, ideal ve düşünceleri, onu mânen baskı altında tutar, ruhunu ezer, kalb ve vicdanını sızlatır. Ümidsizliğe düşürür. İşte kadere îman, bu durumdaki bir insanın en büyük teselli kaynağı, şevk ve gayret menba'ı, ümid ışığı, üzerindeki ağırlıkları yükleyebileceği metin bir istinad noktasıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, kader, insanı gurur ve kibirden kurtarır. Nefsin ve benliğin insanı havalandırarak yoldan çıkarmasına, bir nevi fir'avunlaştırmasına mâni olur. Tevazu' ve mahviyet sâhibi kılar. (Mehmet Dikmen)
* * *
Kadere iman, insan için, en büyük huzur kaynağıdır. Mümin olan insan, gerek kendi nefsinde gerek dış âlemde gördüğü bütün tanzim ve takdirlerin nice hikmetlerle dolup taştığını ve hepsinin de rahmeti netice verdiğini düşünür. “Kaderin her şeyi güzeldir.” diyerek, başına gelen her türlü hâdisenin altında rahmet ve hikmeti arar.
Dünya ve âhiret saadeti için gerekli her teşebbüsü yapar ve sonunda Allah'ın rahmet ve keremine itimat eder, huzur bulur; kaybettiğine gam çekmez. Geçmişte kaçırdığı fırsatlara ah etmez. Şöyle olsaydı böyle olmazdı yahut, böyle olmasaydı şöyle olurdu gibi lâfların ruha sıkıntı vermekten öte bir fayda sağlamadığını bilir. Mazinin yükünü sırtından atar. Allah'a güvenerek istikbale doğru yol almaya koyulur, huzur bulur!...
Allah'ın kendisine lütfettiği nimetlerle, servetlerle, kabiliyetlerle övünmez, gururlanmaz. Her hayrı ondan bilir, huzur bulur!..
Kadere inanmayanlar insanlığa neyi takdim ediyorlar?
Çalışmayıp, tembelce oturmayı mı? Yoksa, sebeplere teşebbüs etmekle birlikte sonra neticeyi rıza ile karşılamayıp üzülmeyi, dövünmeyi mi?.. Bunda insanlığı ıstıraba sürüklemenin ötesinde ne fayda umuyorlar?!.. Hassas ruhu ve tahammülsüz bedeni ile şu aciz insanı nasıl bu ağır yükün altına sokuyorlar!?. Yoksa huzursuz, asabi ve isyankâr ruhlardan, kendi yıkıcı emelleri hesabına bekledikleri bir şeyler mi var?
(Prof. Dr. Alaaddin BAŞAR)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kaderin fiillerimiz üzerindeki etkisi nedir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Soru Detayı
- İnsanlar güzel bir şeye ulaştığında ,onu elde ettiğinde Allah nasip ettiği için oldu, kısmetimiz de varmış derler. Ulaşamadıklarında, elde edemediklerindede kısmet değilmiş, Allah nasip etmedi, nasip değilmiş derler.
- İslam'da bu tür şeylere inanmak doğru mudur yoksa batıl inançlar mıdır?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Kaza ve kader inancı, insanda yeisin ve ümidsizliğin ve kederin en büyük ilâcıdır. İnsan, başına gelen felâket ve musîbetlere, kadere olan inancı sebebiyle, Allah'ın takdîri gözüyle bakıp kendini teselli eder. Onun takdîrine rıza gösterir. Kudreti sonsuz bir Rabbın murâkabesi altında olduğunu hisseder. O belâ ve musibetin Allah'tan geldiğini bildiğinden, kurtulmak için yalnızca O'na iltica eder, O'na yalvarır. Gelen musibetin kendisi için kefâret ve afv sebebi olduğunu düşünür, sabır ve metanet gösterir.
Bu sırdandır ki, مَنْ امَنَ بِالْقَدَرِ اَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ "Kadere îman eden, kederden emîn olur." denilmiştir. Kadere îman, insan rûhunu dünya kadar ağır yüklerden de kurtarır. Çünkü insan, bütün kâinatla alâkadardır. Maksadları ve arzuları, ideal ve hedefleri sonsuzdur. Kudret, irâde ve hürriyeti ise, sınırlı ve mahduddur. Arzu ve maksadlarının, düşünce ve fikirlerinin bazen binde birini bile gerçekleştirmeye gücü yetmez.
Bu durumda insanın gerçekleşmeyen arzu, ideal ve düşünceleri, onu mânen baskı altında tutar, ruhunu ezer, kalb ve vicdanını sızlatır. Ümidsizliğe düşürür. İşte kadere îman, bu durumdaki bir insanın en büyük teselli kaynağı, şevk ve gayret menba'ı, ümid ışığı, üzerindeki ağırlıkları yükleyebileceği metin bir istinad noktasıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, kader, insanı gurur ve kibirden kurtarır. Nefsin ve benliğin insanı havalandırarak yoldan çıkarmasına, bir nevi fir'avunlaştırmasına mâni olur. Tevazu' ve mahviyet sâhibi kılar. (Mehmet Dikmen)
* * *
Kadere iman, insan için, en büyük huzur kaynağıdır. Mümin olan insan, gerek kendi nefsinde gerek dış âlemde gördüğü bütün tanzim ve takdirlerin nice hikmetlerle dolup taştığını ve hepsinin de rahmeti netice verdiğini düşünür. “Kaderin her şeyi güzeldir.” diyerek, başına gelen her türlü hâdisenin altında rahmet ve hikmeti arar.
Dünya ve âhiret saadeti için gerekli her teşebbüsü yapar ve sonunda Allah'ın rahmet ve keremine itimat eder, huzur bulur; kaybettiğine gam çekmez. Geçmişte kaçırdığı fırsatlara ah etmez. Şöyle olsaydı böyle olmazdı yahut, böyle olmasaydı şöyle olurdu gibi lâfların ruha sıkıntı vermekten öte bir fayda sağlamadığını bilir. Mazinin yükünü sırtından atar. Allah'a güvenerek istikbale doğru yol almaya koyulur, huzur bulur!...
Allah'ın kendisine lütfettiği nimetlerle, servetlerle, kabiliyetlerle övünmez, gururlanmaz. Her hayrı ondan bilir, huzur bulur!..
Kadere inanmayanlar insanlığa neyi takdim ediyorlar?
Çalışmayıp, tembelce oturmayı mı? Yoksa, sebeplere teşebbüs etmekle birlikte sonra neticeyi rıza ile karşılamayıp üzülmeyi, dövünmeyi mi?.. Bunda insanlığı ıstıraba sürüklemenin ötesinde ne fayda umuyorlar?!.. Hassas ruhu ve tahammülsüz bedeni ile şu aciz insanı nasıl bu ağır yükün altına sokuyorlar!?. Yoksa huzursuz, asabi ve isyankâr ruhlardan, kendi yıkıcı emelleri hesabına bekledikleri bir şeyler mi var?
(Prof. Dr. Alaaddin BAŞAR)
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kaderin fiillerimiz üzerindeki etkisi nedir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
RAŞiT TUNCA
BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA

FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik
ALLAH
BAYRAK
Radyo Karoglan
Foruma Misafir Olarak Gir
Forumda Neler Var
GALATASARAY
FENERBAHÇE
BEŞiKTAŞ
TRABZONSPOR
MiLLi TAKIM
ETKiNLiKLERiMiZ
Portal
Forum
Search
Community 
Forum Statistics
Forum Team
Calendar
Members
» Son Üye
» Toplam Konular 18,297
» Toplam Yorumlar 20,077
Read More / Comment 



