Welcome, Guest |
You have to register before you can post on our site.
|
Forum Statistics |
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 11,624
» Forum posts: 12,427
Full Statistics
|
|
|
Ömrün Uzunluğu ile Gençlik Dinçlik Ters Orantilidir (Kar©glanin 16 Ekim 2017 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-27-2018, 01:33 PM - Forum: 2017 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
|
Ömrün Uzunluğu ile Gençlik Dinçlik Ters Orantilidir
(Kar©glanin 16 Ekim 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ وَلَوْ نَشَاء لَطَمَسْنَا عَلَى أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّى يُبْصِرُونَ وَلَوْ نَشَاء لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ أَفَلَا يَعْقِلُونَ وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ لِيُنذِرَ مَن كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا خَلَقْنَا لَهُمْ مِمَّا عَمِلَتْ أَيْدِينَا أَنْعَامًا فَهُمْ لَهَا مَالِكُونَ وَذَلَّلْنَاهَا لَهُمْ فَمِنْهَا رَكُوبُهُمْ وَمِنْهَا يَأْكُلُونَ وَلَهُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَمَشَارِبُ أَفَلَا يَشْكُرُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn.Ve lev neşâu le tamesnâ alâ a’yunihim festebekûs sırâta fe ennâ yubsırûn.Ve lev neşâu le mesahnâhum alâ mekânetihim fe mâstetâû mudiyyen ve lâ yerciûn.Ve men nuammirhu nunekkishu fîl halk(halkı), e fe lâ ya’kılûn. e mâ allemnâhuş şi’re ve mâ yenbagî lehu, in huve illâ zikrun ve kur’ânun mubîn. Li yunzira men kâne hayyen ve yehıkkal kavlu alâl kâfirîn. E ve lem yerav ennâ halaknâ lehum mimmâ amilet eydînâ en’âmen fe hum lehâ mâlikûn. Ve zellelnâhâ lehum fe minhâ rakûbuhum ve minhâ ye’kulûn. Ve lehum fîhâ menâfiu ve meşâribu, e fe lâ yeşkurûn.
Meali :
O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de O zaman doğru yolu bulmaya koşuşurlar, ama nasıl göreceklerdi? Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi. Ve kimin ömrünü uzatırsak, onun yaratılışını tersine çeviririz (kuvvetini gideririz). Hâlâ akıl etmezler mi? Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yakışmaz da O (O’na indirilen), sadece zikir ve apaçık Kur’ân’dır. Diri olanları uyarsın ve kafirlerin istediği azab tahakkuk etsin diye Kur’an’ı indirdik. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler. Ve onlarda, kendileri için (birçok) menfaatler (yararlar) ve içecek şeyler (süt) vardır. Hâlâ şükretmezler mi?
Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 65. ayetten 73. ayete kadar 73 dahil
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil:
1. Ölüm gelmeden önce hayatının,
2. Hastalık gelmeden önce sağlığının,
3. Meşguliyet gelip çatmadan önce boş vaktinin,
4. İhtiyarlık gelmeden önce gençliğinin,
5. Fakirlik gelmeden önce zenginliğinin
( Hadis-i Şerif , Hâkim'in Müstedrelö, Ahmed bin HanbeTin Zühdü, Ebû NuaynTın Haşinden)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allahü Teâlâ'nın tevbe eden gençten ziyâde sevdiği, günaha devam eden ihtiyardan da ziyâde buğzettiği hiç bir şey yoktur.
( Hadis-i Şerif , Kenzül-İrfan 196)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili sebebiyle müslüman olarak ihtiyarlayan bir müminden daha efdal kimse yoktur.
(Tekbir Allahü ekber, tahmid Elhamdülillah, tesbih Sübhanallah, tehlil ise la ilahe illallah, demektir.)
( Hadis-i Şerif , İ.Ahmed Müsned)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ağaran kılları koparmayın! Çünkü bir kimsenin müslüman olarak ağaran her kılı, Kıyamette kendisi için bir nur olur. O kıl sebebiyle, bir günahı affolur, bir sevap yazılır.
( Hadis-i Şerif , Tirmizî)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Beyazlaşmış kılları koparmayın! O, müslümanın nurudur.
( Hadis-i Şerif , Tirmizî)
Uzadikca Zayiflayan kisaldikca güclenen ne vardir, hani kavak dikersin, boyu uzun olsun diye yelersinki, daha uzun olsun, ve fakat o dikine uzandikca güclüdür, amma isde onu kesipde tahta yada sirik veya kiriş olarak kullaninca, o uzunlgu sebebi ile belli süreden sonra, iki ucuda bir yere dayansa bile, bel verir, yahut bir ucu dayaniyorsa, diger ucu sarkar, amma işde birde sögüt agaci vardir, onunda daha geniş ve kalin olmasi için, üstünden kabaklanirki, yani enine genişlesin diye işde, ve bazi insanlarda böyledir, bazilari enine geniş, ve bazilari ise boyuna uzun, ve ömürde böyledir işde, Yasin suresinde gecen, o ayette gectigi gibi, Allahu Teala Buyuruyorki, birinin ömrünü uzatirsak onun gücünü tersine ceviririz, yani ihtiyarlikda cocuk gibi olur, yaşlandikca cocuklaşan insanlik, cocuk nasil bakima gözetime ihtiyaci varsa, ihtiyarlayincada yaşlilarinda öyle ihtiyaci var.
Hz. Mehdi (as) geniş vücutludur
"İri gövdeli, Karnı büyük, iki uyluk arası açık,O (Hz. Mehdi (as))… heybetli bir şahıstır. Hz. Mehdi (as)'ın boyu, posu sanki Ben-i İsrail ricalindedir.
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Hz. mehdi (as)'in) işaretlerinden biri de günlerin ve gecelerin geçmesi ile yaşlanmamasidir. (Muntekab-ül Esar, Lütfullah Gülpaygani, s. 285)
الْحَيُّ الْقَيُّومُ
"Hayyul Kayyûm" esmasinin fazileti işde bundandir, ve öyleki! biz Raşidi zikir evradimizda, Hem Ayetel kürsi okuruz, o iki esmanin icinde gecdigi ayetleri, hemde ayrica 10 defa "Ya Hayyul Kayyum " zikiri cekeriz, ve yine
“Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî ve yümîtu ve hüve hayyün lâ yemûtu biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr”
(10 Defa) Zikrederiz yani
Havas alimleri demişki : genc kalmanin sirri "Hayyul Kayyum " zikirindedir. Biz cekdigimiz zikiride, tarikimize girenlerinde cekmesini istiyoruz, öyle olunca, bizim ve askerlerimizinde "Hayyul Kayyum " zikirinden nasibi olsunki, yani genc ve diri görünsünler.
HZ. MEHDİ (AS), YAŞINA GÖRE GENÇ GÖRÜNÜMLÜ OLACAKTIR
Ebu Salte Haravi, İmam Reza’ya sorar:
“(Tanıyabilmemiz için) Kaim’imizin[Mehdi’nin] alameti nedir?“
İmam Reza cevap verdi:
“[Mehdi’nin] Alametlerinden biri, yaşı ileri olmasına rağmen görünüşünün genç olmasıdır. Ona [Mehdi’ye] bakan biri, yaşının kırk ya da daha az olduğunu tahmin edecek.[Mehdi’nin] Alametlerinden bir diğeri de vefat edeceği zamana kadar hiç yaşlanmayacak olmasıdır.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
“Mehdi zuhur ettiğinde insanların bir kısmı onu (Mehdi’yi) reddedecek, çünkü onlar yaşlı birini düşünürlerken o (Mehdi) onlara genç bir yüzle yaklaşacak.”
(İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyyid Hüseyin Hüseyni)
HZ. MEHDİ (AS)’DA HZ. NUH (AS)’IN MİZACI VARDIR
İmam Sajjad diyor ki: “İmam Mehdi’de Nuh [aleyhisselâm]’ın mizacı vardır ve bu, [Mehdi’nin] hayatının uzun olmasıdır.”
(Kemal-ud din, s. 322 and Montakhabal, 2/275)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اللّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm (kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm
Meali :
Esteuzubillah
Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy’dır Kayyum’dur. O’nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O’nundur. O’nun izni olmadan, O’nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O’nun lminden, O’nun dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), Kendisine zor gelmez ve O Alâ’dır (çok yücedir), Azîm’dir (çok büyüktür).
Sadakallahul Aziym Bakara suresi 255. ayet
Peygamberimiz (sav) de hadislerinde Mehdi cemaatinin önemli özelliğini şöyle haber vermiştir:
Sayıları Bedir Ashabı (313) kadardır. Evvelkiler onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler. Onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)
Talud ile nehri geçenler dedilerki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَمَّا بَرَزُواْ لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ قَالُواْ رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn
Meali :
Esteuzubillah
Ve (Talut’un askerleri), Calut ve onun askerlerinin (ordusunun) karşısına çıktıkları zaman şöyle dediler: “Rabbimiz üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı (düşman karşısında) sabit kıl ve kâfirler kavmine karşı bize yardım et.”
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 250. ayet
ve biz Tarikimize intisab edenlerin, ikindiden sonra zikredecek olanlar için," vagfuanna "duasi yerine "Efrig" duasui okumalarini görev olarak veririz, ve nedir o ?
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil kafiriyn," .... diye devam eden dua, yani Talud ile nehri geçenlerin duasi, ve öyle olunca, bizim askerlerimiz işde Talud ile nehri geçenlerin 2017 ve 2018... versionu olanlari olacaklar, cünkü bu duaya devam edenler olacaklar, yani galip glenler olacaklar inşallahu rahman.
Mehdi askelri hakkinda yine buyrulduki
Onların kalbleri demir gibidir ve onlar gündüz aslan gece de abiddirler.
(Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman, 57)
Ahir zamanda (Son Zamanlarda) Belalar çoğalacak, halkı öyle ölüm ve katliamlar saracak ki, Allah'ın ve Resulullah'ın haremine sığınacaklar.
Mehdi aleyhisselam, o zamanlarda zuhur etmiş, ve görevinin başinda olacakdir işde, ve zaman o günler, yani mehdi görevinin başinda, bilen ve anlyanlar için.
----------------
Gecen haftalarda anlattigimiz, cennetteki sonsuz yaşamdan bahsettik, ve dedikki, ruhunu bedenden bir yöntem ile cikarabilen kimse için, artik ölümün bir manasi yok dedik, cünkü ölüm demek, zamani gelince, ruhun bedenden ayrilmasi demek, ve bunu daha yaşarken başarabilen için, artik ölmek yada yaşamak ayni demek olur.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Ölmeden önce ölünüz”
( Hadis-i Şerif)
Peygamber efendimiz, “Mutu Kable En Temutu yani Ölmeden önce ölün” buyuruyor. ve o ölmende önce hayattayken ruhunu bedenden cikarabilen, yani ölmeden önce ölebilen birisi, dedikki, hele birde ruhunu ayirdikdan sonra, başka bir bedeninde icine girebilen bir ruh için, artik sonsuz yaşama kavuşdu demekdir,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَوْ تَرَى إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُؤُوسِهِمْ عِندَ رَبِّهِمْ رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lev terâ izil mucrimûne nâkısû ruûsihim inde rabbihim, rabbenâ ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûkinûn
Meali :
Esteuzubillah
Suçlular, Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) geri döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız” dedikleri vakit, (onları) bir görsen!
Sadakallahul Aziym SECDE Suresi 12. ayet
ve bunu yani Ruunu bedenden cikarma işlemini, bazilari budizmle, bazilari hinduizmle, bazilairi islamla, bazilari cinlerle, bazilari sihir büyü ile, bazilari tasavvuf ile, bazilarida zikir ile din ve kuran ile yapmakdadir. ve Hinduizmde bu ruhun bedenden ayrilip özgür kalmasini "mokşa” olarak adlandırılır. Hindu, “mokşa”ya erişinceye dek, gerçeği özünü bulma yolunda, özünü gerçekleştirme üzerinde çalışması için, tekrar tekrar, yeniden dünyaya geleceğine inanır (ki gerçek sadece Brahman’ın var olduğudur). Bir insanın dünyaya tekrar ne olarak geldiği, doğanın dengesi tarafından yönetilen bir neden sonuç ilkesi olan, karma aracılığıyla belirlenir. Bir insanın geçmişte yaptıkları, gelecekte olacakları etkiler ve onlarla bağlantılıdır, buna geçmiş ve gelecek hayatlar da dahildir. diye inanirlar yani iyi kimse isen, artik daha iyi ve biraz daha kemal bulmuş bir insan olarak gelirsin dünyaya, yahutta kötü ahlaklarin galip geldiyse, ya hayvan, ya bir kuş gibi canli olarak gelirisin dünyaya, ve o bedende tekamüle devam edersin.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقْسَمُواْ بِاللّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لاَ يَبْعَثُ اللّهُ مَن يَمُوتُ بَلَى وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا وَلكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ لِيُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي يَخْتَلِفُونَ فِيهِ وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ كَفَرُواْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَاذِبِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve aksemû billâhi cehde eymânihim lâ yeb’asullâhu men yemût(yemûtu), belâ va’den aleyhi hakkan ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn. Li yubeyyine lehumullezî yahtelifûne fîhi ve li ya’lemellezîne keferû ennehum kânû kâzibîn.
Meali :
Esteuzubillah
Onlar, “Allah, ölen bir kimseyi diriltmez” diye var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, diriltecek! Bu, yerine getirilmesini Allah’ın üzerine aldığı bir vaaddir. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Bu diriltme) hakkında ihtilâfa düştükleri şeyin, onlara beyan edilmesi (açıklanması) için ve inkâr edenlerin (kâfirlerin), kendilerinin şüphesiz (kesinlikle) yalancı olduklarını bilmeleri içindir.
Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 38 ve 39. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"insanın kuyruk sokumu kemiği dışındaki her şeyi, ölümünden sonra çürüyüp yok olacaktır Kıyamet günü tekrar diriltme bu çürümeyen parçadan olacaktır"
( Hadis-i Şerif , Buharî, "Tefsîr", 39/3; Müslim, "Fiten", 141, 142)
yani insanin ferc uzvu, yani öyle olunca, yani insanin tohumu, veya tohum üreten yeri, yani zeker ve rahimi, hayir insan cürüyünce zekerde cürür rahimde cürür, amma bu ne demek peki deyince, yani kuyurk sokumu iskeletin son ucu, yani kemikden ete geciş noktasi, yani öyle olunca oradanda ötesi, işde ya zeker yada rahim, ve oradanda ötesi, insan menisi, ve öyle olunca, nasil elma agaci kişin kurumasina ragmen, amma verdiği meyvadaki, icine sakladigi cekirdek ölmüyor, ve sakli kaliyor ise, insanda işde tohumu ile ayakda kalir, ve elmanin bütün formülü, bu cekirdegin icinde yazili oldugu gibi, demekki insanin bütün yaptigi ettigi, lehine ve aleyhine kazandiklarida, işde bu tohumun icinde yazili demek our. ve öyle olunca onun verdiği tohum ile, işde diri ve canli kalir. ve halbuki yine Vajinanin icerisinde spermin ömrü 8 saat dir. Rahimdeki spermlerin 5 güne kadar ömrü vardir. Spermler su ile temas ederlerse bir kac saniye icine ölürler. Musluk suyu veya sabunlu suyla spermler temas ederlerse ömürleri bir kac saniyedir. sperm kuruyana kadar elde saatlerce hayatta kalabilir. Sperm kurur ise islakligi gider ise ömrü bir kac saniyedir.
öyle olunca bu "Kıyamet günü tekrar diriltme, bu çürümeyen parçadan olacaktır" kuralina ters, bu parca meni olamaz o zaman, yada meni kurusada, Allah onu tekrar acabilcek demek olur. cünkü elma cekirdegi elmanin icinde oldugu müddetce diri degil, hatta elma yenip icinde cekirdek cikarilinca, ve kurutulunca, onu mevsiminde topraga dikip, onu acacak olan can suyunu da verirsen, o acilip yeniden elma dali olmakda, ve bakip büyütebilirsen, o yine elma meyvasi vermekde, peki insan tohumuda böyle ise, o zaman meni kurusada, allah onu özel bir yagmur ile yeniden acacak demek olur, cünkü su ile temas eden meni ve sperm ölür demiş bilim adamlari, öyleyse meniyi acacak olan sivi su degil, peki ne? o da belkide kadinin orgazm oldukdan sonraki salgiladigi sivi olabilir Allahu alem. yani o nada işde kadinin yumurtasi deniyorya zaten, yani kadin ve bayan menisi yani.
---------------
Hz. Ebu Hureyre “iki nefh (sura üfleme) arasında kırk var” deyince, ona bunun gün, ay yahut yıl mı olduğunu sordular. O bu sorulara karşı hep: “Bunu kesin olarak söyleyemem.” diye cevap verdikten sonra şunu ilave etti: “Sonra Allah gökten bir su yani meni şeklinde yağmur indirir, ve insanlar, bitkilerin bittiği gibi biterler. İnsanın her tarafı çürür, sadece 'acbu’z-zeneb' (kuyruk sokumu) çürümez. Kıyamet günü halk (yeniden yaratma) işi bundan inşa edilir.”
( Hadis-i Şerif , Buhari, Tefsiru sureti 78/1; Müslim, Fiten, 141/2955)
Yine bu konudaki hadislerde kıyamet gününde bütün insanların diriltileceği, kabirden de ilk defa Hz Muhammed'in kalkacağı bildirilmektedir (Buharî, "Tefsîr", 39/3; İbn Mace, "Cenaiz", 58 )
Hz Peygamber bir hadislerinde, insanların diriltilirken ilk yaratılışlarındaki gibi olacaklarını haber vermiş (Buharî, "Rikak", 45; Müslim, "Cennet", 55-59),
bir başka hadiste de "Her kul, öldüğü hal üzere diriltilir" buyurmuştur (Müslim, "Cennet", 83)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلاَ تَمُوتُنَّ إَلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn
Meali :
Esteuzubillah
İbrahîm de bunu oğullarına vasiyet etti, Yakup da, oğullarım dedi, Allah şüphesiz sizin için bir din seçti, siz de artık ancak Müslüman olarak ölün(Müslüman olarak ölmek dışında başka türlü ölmemeye çalışın!).
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 132. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz, nasıl dirilirseniz öyle haşrolunursunuz, nasıl haşrolunursanız, O hal üzre Cennet veya Cehenneme Sürülürsünüz.”
( Hadis-i Şerif , Müslim, Cennet 83, Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-mefâtîh 1/332, 7/375, 8/431)
ve bu hadisde gösteriyorki hinduzimin söyledigi o "hinduizmde bu ruhun bedenen ayrilip özgür kalmasina "mokşa” olarak adlandırılır. Hindu, “mokşa”ya erişilene dek, gerçeği öz-gerçekleştirme üzerinde çalışması için tekrar tekrar yeniden dünyaya geleceğine inanır (ki gerçek sadece Brahman’ın var olduğudur). Bir insanın dünyaya tekrar ne olarak geldiği, doğanın dengesi tarafından yönetilen bir neden sonuç ilkesi olan karma aracılığıyla belirlenir. Bir insanın geçmişte yaptıkları gelecekte olacakları etkiler ve onlarla bağlantılıdır," inanişi ile ayni inanc demek olmazmi, yani hinduizminde dogru taraflari var demekki, belkide o da, 124 bin peygmberden birisinin acikladigi kurallardi onlarda, zamanla belki bir kismi unutuldu, bir kismida tahrif oldu belki.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn.
Meali :
Esteuzubillah
Bütün nefsler ölümü tadıcıdır. Sonra Bize döndürüleceksiniz.
Sadakallahul Aziym ANKEBUT Suresi 57. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibeten, ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûn.
Meali :
Esteuzubillah
Mü’min olan kadın ve erkekten kim salih (nefsini tezkiye ve tasfiye edici) amel işlerse, o taktirde ona mutlaka (:::) (temiz, helâl) bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden (bedellerinden), daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.
Sadakallahul Aziym NAHL Suresi 97. ayet
Ve cehhenm ehline gelince, kötü amel işleyenlerde, kötü bir halde cezaya müstehak olurlar, ve öyleki mesala, ona buna domuzluk, kötükük edip, hainlik düşünenler, domuz olarak halkolur, artik mümin bir bedenede yol alamazlar, cünkü mümin ve müslüman olanlara domuz haram,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً فَادْخُلِي فِي عِبَادِي وَادْخُلِي جَنَّتِي
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyetuhân nefsul mutmainneh, İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten. Fedhulî fî ibâdî, Vedhulî cennetî.
Meali :
Esteuzubillah
Ey mutmain olan nefs! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! Kullarımın içine gir, Ve böylece cennetime gir.”
Sadakallahul Aziym FECR Suresi 27. 28. 29. 30. ayet
burada gecen "kullarimin icine gir" kurali geregi, onlarin yani iyi kullarin icine girmesi ve yani onlara artik cennet haram olur, ve öyle olunca, mesala ben, bundan seneler önce, Avusturyada Gresinger diye bir kasapda calişdim. ve orasi büyük Kasap Fabrikasi, yani hem inek eti, hem dana eti, hem tavuk eti, ve hemde afedesiniz domuz etinden mamuller üretiliyor, büyük fabrika, sucuk, sosis, salam ve daha onlarca ceşit et mamulu üretiliyor. ve öyle olunca, adamlar o kadar tasarfluki, bizim begenmedigimiz, yahutta bize haram olan o domuzun bile hicbiryerini israf etmiyorlar. ve öyle olunca, domuzun dilini taaa kökünden kesmişler, taa girtlagidan bütün parcasiyla söküp koparmişlar, ve kancalara takmişlar, ve bunlari isli pastirma firininda pişirip, aynen bir pastirma gibi, dil pastirmasi yapmişlar. ve onlari bende sabahki ilk işlerden birisi olrak kancalardan cikarip kazanlara dökmekdi, daha sonrada onlar paketlemede paket yapilip satilcagi merkete yol aliyor, peki biz eskiden cocuklar yalan söyledimi ne diye kokuturduk, yani "Allah dilini keser" diye kokuturduk, bak yalan söyliyenlerin dilini işde, bu dünyada, hemde taa kökünden söküp kopariyor, ve kancalara takiyorlar, sonra onlari ateşe sokuyorlar, dillerini ateşe sokuyorlar, sonrada bir eve gidip, artik ona cennetde haram, mümin onu yemez, öyle olunca, gavur dedigmiz, yahut domuz yemek helal olan bir millet, onu seve seve, kiya kiya, dile dile, yiyor, yani öyle olunca
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ أُوْلَئِكَ مُبَرَّؤُونَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
El habîsâtu lil habîsîne vel habîsûne lil habîsât(habîsâti), vet tay yi bâtu lit tay yi bîne vet tay yi bûne lit tay yi bâti, ulâike muberraûne mimmâ yekûlûn(yekûlûne), lehum magfiratun ve rızkun kerîm.
Meali :
Esteuzubillah
Pisler pisler içindir , temizlerde temizler içindir, Temizlenip arınanlar için Allah dan güzel rızıklar hazırlanmış ve onlara bagışlanma ve mağfiret vardır.
Sadakallahul Aziym NÛR Suresi 26. ayet
peki müslüman yalan söylermi, söylüyor, müslümanin müminin diyenlerde, yalan dolana, zaman geliyor başvuruyor, ve bir beladen cikiş kapisi olarak yalani seciyor. öyle olunca, onlar ne peki, adam mesala koyununun dili olmuş, müslümanlarda koyunu kurban edip ya normal et için kesiyor, sonra dilinide agizindan söküp cikariyor, sonrada onun üstünü bicakla kaziyip temizleyip sonra firina sürüyor, paca denilen yemegin melzemesi yapiyor, ve onu yine bir müslüman yiyor, ve bir mümin yiyor, onun dilide cezaya müstehak oldumu, oldu, oda söküldümü, söküldü, yine ateşe atildimi, atildi, amma bunun farki, onu bir müslüman yedi, ve cennete girdi tekrar, ve ona cennet haram degil, cünkü koyunun eti müminlere helal, öyle olunca, o cezasini cekdi ve cennete dahil oldu demek olmazmi? bu ve kafirinkide cezasini cekdi yine cennet gibi olan bedene girdi, ama o yingyangin kötü tarafi olan deccal ve şeytan askerinin bedenindeki parca oldu, ve yine o, o yeni girdigi insanin, daha da kötlük yapmasina yardimci asker oldu, ve o yeni halinde dahada büyük cezaya müstehak olacak, bilin bakalim o ceze ne? ne peki biraz da siz tefekkür edin.
Bu konuya bizim yorumumuz olarak, herkesin her hayvandan bir tane cibilliyati var dedik, bu tezimizi ispat etcek hususlarda şunlar:
Mesala bir durum oldu, ben o durumdan pacayi siyirmak için yalanda söyleyebilirim, amma dogruyu söyleyip, o cezayi o anda cekmeyebilirim, yalan söylersem, Allah muhafaza ilerde gelecekdeki hayatta, benimde dilimin kesilcegi bir hayvan olurum, veya dogru söyleyip daha bu dünyadayken, o dogru söyleyicince, cekecegim cezayi cekerim, iki secenek ikisindede ceza var, biri peşin, bir ilerde, yine mesala param kalmadi, ekmek yiyecem karnim ac, ve firinin camini kirip ekmek calabilirimde, amma ben öyle bir kimse degilsem derim ki : "acim bana bir ekmek verirmisin? " ekmekci amcaya söylerim ,ve gönlü ile vermesinide saglayabilirim, veya dilenir, iki kuruş alir, ve ona ekmek alirim, yani secenekler var, iyi yada kötü bir ahlak herzamen mevcut, hatta daha daha iyi bir hal, veyae daha daha kötü seceneklerde var ve mevcut, öyle olunca, ben kötü bir fiili yapinca, benim cibilliyatim o an, o kötü ahlaki yapan hayvanin sifatina düşmekde, iyi işleri yapincada, bu sefer yükselip iyi bir sifat kazanmakda, ulvi bir sifati kazanmakda, bu taa meleklige kadar giden bir yükselme, öyle olunca, her insanin yaninda her cibilliyattan bir tane mevcut, ister iyi sifat ve fiiili işlesin, isterde kötü ve süfli alcak bir sifata düşsün, öyle olunca, bunlarda her insanin her cibilliyattan bir sifati oldugunu gösterir, şeytan dediki : egilmeyecegini secde etmeyecegini, öylemi dedi Allah onu Hz. Davud un eline demir olarak verdi, bu kadar cok sert oldugunu iddia ediyor, al onu ISIT ve eg bük bakalim bu sefer ne diyecek dedi, ve davud elinde demiri ateşleyip demircilik edip, egdi bükdü, onunda egilen bir cibiliyatida oldu, halbuku demir egilmez bükülmez, mesala taaa bir sögüt agaci gibi kalin bir demir parcasini egmek mümkin olmayabilir, amma mesala inşaat teli gibi ince bir demir egilir bükülür, ve insanlara hizmet edip işe yarar, Allah, şeytani işe yaramaz birşey olarak halketmedi, o dahi tabiatina uygun olarak, insan hizmet etmeye devam ediyor. nitekim Hz. Süleyman onu mescidi Aksa nin yapimindada hizmetli amele olarak kullandi, yani sanma kötü dedigin hepden iskarca ve işe yaramaz, bugün en işe yaramaz dediklerin bile atilmayip, yeni hale dönüştürülüyorsa, o zaman işde domuzun dilini bile israf ettirmeyen Allah, sanma seni kötü ve karnlik olarak halketti, sen herkese kötülük yapip hayat bulcan amma, seninde iyi bir tarafin var,"Yilanin zehrinde Derman yaratan" Allahi unutma, kötülerin başi, şeytan bile işe yariyorsa, senin işe yarayacagin bir yer, illa vardir, senin de tutulcak bir kulpun illa vardir, ey insanoglu! sen o kulp, kopmaz kulpa yapiş, ve hakka ve cennete ulaş, ve Allahin affetmeyecegi günahlardan "şirk "vardir, şirk dişinda herşeyi affedeer diye biliyoruz, öyleyse Rabbimiz öyle dedi
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Kudsi bir hadisde şöyle Buyurdular
(Kudsi Hadis; anlamın Yüce Allah'a, sözlerin Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ait olduğu hadistir)
- Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. O halde birbirinize zulmetmeyin.
- Kullarım! Benim hidayet ettiklerimin dışında hepiniz dalalettesiniz. Benden hidayet dileyin ki sizi doğru yola ileteyim. (Hidayeti hak ediniz ki yolu açayım.)
- Kullarım! Benim doyurduklarımın dışında hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.
- Kullarım! Benim giydirdiklerimin dışında hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.
- Kullarım! Siz gece gündüz günah işlemektesiniz. Bütün günahları affeden de yalnız benim. Benden af dileyin ki sizi affedeyim.
- Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki bana zarar verebilesiniz. Bana fayda vermek elinizden gelmez ki fayda verebilesiniz.
- Kullarım! Evveliniz, ahiriniz, insan olanınız, cin olanınız, hepiniz toplansanız da, içinizdeki en günahkâr bir kişinin kalbine sahip olsanız, bu benim mülkümden bir şey eksiltmez.
- Kullarım! Evveliniz, ahiriniz, insanınız, cin olanınız, hepiniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsanız, ben de her birine isteğini versem, bu benim mülkümden ancak iğnenin denize daldırılıp çıkarıldığında eksilttiği kadar bir şey eksiltebilir.
- Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Ben onları sizin için saklar, sonra onları size iade ederim. Artık kim bir hayırda -iyilikte- bulursa, Allah'a hamd etsin. Kim de bir kötülük bulursa, kendinden başkasını kınamasın.
( Hadis-i Şerif )
Ne olursan ol.
O nun kulusun!
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Yüce Allah mahlukatı yarattığında yanında bulunan Arş'ın üstündeki bir kitaba şöyle yazmıştır:
- Şüphesiz rahmetim, gazabımı geçmiştir.
( Hadis-i Şerif )
Kudsi hadis
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
- Ben kulumun bana olan zannına göreyim. Beni zikrettiği zaman da ben Onunla beraberim.
- O beni gönülden zikrederse, ben de onu gönülden zikrederim.
- O beni bir cemaat içinde zikrederse, ben onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim.
- O bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım.
- O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım.
- O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim.
( Hadis-i Şerif )
Ve mesela insanlardan bazilari daga cikmayi sever, ve dagcilik sporu yapar, kim olaki bunlar, tabiki keci cibilliyatlilar bunlar, daga, en zireveye cikmayi ölümüne seven kim var, keci var, hele dag kecisi daha bir inatla cikar, ve Muhammed Mustafa ise, taaaa daha peygamber olmadan, bir keci sifati varmişki, hersene bir müüddet gidip "HIRA" dagina cikarmiş, ve cikişlarinin birinde işde Cebrail ile vahiy gelip, peygamber oldugu bildirlir, yani keci olmadan, peygamber olmak yok demekki, öyl olunca, bizler müslümanlarda en azindan, onun sünnetine ittiba için, en az ömürde bir yapilan hac seyatinde, işde turu düzenliyen, eger organize ederse, veya biz kendimiz bilip de kendimiz gidersek, işde sünnet olarak HIRA ya cikariz, yine Meke den Medine ye kacarken saklandigi "SEVR" Dagina cikariz, yani müminin, ömründe en az iki tane kecisi olur demek olur, ve birde" Arafat" Daginda da vakfe var farz olan, birde adem kecisi olur, eee ettimi üc keci cibilliyati, yani her müslüman hem Ademin evladi, hemde müslümansa Muhammed ümmeti, ve birde düşmanlarinda kacdigi dagi olan keci, yani eyyup gibi oldun, o zaman eyup dagina kac, yunus gibi bir hal geldi başina o zaman yunus dagina tövbe dagina cik, yani öyle olunca, birde günahdan ve düşmanda kacdigi peygmeberi vardir, en az üc peygamberi, ve babasi olur, öyle olunca, ey ademoglu, ey insan, ne yaparsan, kendine yaparsin, egeer bu iyilik ise, iyiliklere kavuşur, şayet kötülük ise, azab ve cehheneme müstehak olursun.
Rabbim, Mehdi ve askerine, kavşaga yani yol ayrimina gelince, dogruyu, hidayet ve mehdi yolunu secmeyi nasip etsin.
---oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 16 Ekim 2017 Pazartesi
Original Kar © glan
|
|
|
Dinimizde "Seyyiat "Kötülükler ve "Müseyyiiyn " (Kar©glanin 8 Ekim 2017 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-27-2018, 12:24 PM - Forum: 2017 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
|
Dinimizde "Seyyiat "Kötülükler ve "Müseyyiiyn " Kötülük Yapan Kimseler - "Cürüm" Günah ve "Mücrimler" Günahkarlar
(Kar©glanin 8 Ekim 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tehûnûllâhe ver resûle ve tehûnû emânâtikum ve entum ta'lemûn. Va'lemû ennemâ emvâlukum ve evlâdukum fitnetun ve ennallâhe indehû ecrun azîm. Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm.
Meali :
Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi yüklendiginiz emanetlerinize (Eş ve çocuklariniza) de hainlik etmeyin. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme imtihan aracıdır. (o imtihani başarabilenler için) Allah katında büyük bir mükâfat vardır. Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Sadakallahul Aziym ENFAL Suresi 27,28 ve 29. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Haram maldan verilen sadaka (Allah katında) kabul olmaz. Haram ile beslenen vücudu ancak ateş (cehennem) temizler.
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Seyyiat ve Müseyyiiyn Nedir?
Allahü Teâlânın Peygamberleri ve kitapları vasıtasıyla kullarına yasak ettiği, inananların kullanmasına izin vermediği zararlı, çirkin iş veya davranışlara veya yapılması ve kullanılması insanlara ve hayvanlara bitkilere ve doğaya ve kainata zararli olan fiil davraniş ve eylemlere dinimizde "Seyyiat" diyoruz bunlari yapan kimslerede ismi mef ul olarak "müseyyiiyn" diyoruz İslâm’da ve halk dilinde bunlara kisaca "Haram " diyoruz. ve islamin Allahin peygamberin yapilmasinda mahsur görmeyipde, güzel gördügü ve izin verdiği iş veya davranışlara veya yapılması ve kullanılması insanlara ve hayvanlara bitkilere ve doğaya ve kainata faydali olan fiil davraniş ve eylemlere ve şeyler’e de "Helâl "denir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah-u Teâla’nın kulları arasında en çok sevdiği, helâl’e, haram’a dikkat ederek çalışıp kazanan kimsedir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ onun kalbini nur ile doldurur, kalbine nehirler gibi hikmet (faydalı bilgi) akıtır. Kalbinden dünyâ sevgisini giderir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ümmetim üzerine öyle bir zaman gelecek ki, insanlar yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp helâlini, harâmını düşünmeyecekler.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
Bir kimsenin üzerindeki elbisesinde haram bir tel iplik olsa, o elbise ile kılınan namaz ve yapılan duâ kabul olmaz.
( Hadis-i Şerif )
Dinimizde seyyiat cinsinden olan fiil ve davranışlardan bazilari şunlardir :
Allah’a şirk (ortak) koşmak, Haksız yere adam öldürmek, Zinâ etmek, Sihir ve Büyü yapmak, Hırsızlık yapmak, Fâiz yemek, Nâmuslu kadına iftirâ etmek, Yetim malı yemek, Harpten kaçmak,Müslüman ana babaya âsî olmak, Harem-i Şerifte yani ihram mevkiinde günah işlemek, Gerek sıvı halde olsun, gerekse toz veya hap halinde olsun serhoşluk verici olan maddeleri içmek ve kullanmak veya kullandirmak, Zinayı günah ve suç saymamak, İlaç firmaları ve fabrikaları çok para kazansın diye hastalik ve mikrop üretmekve bunlari topluma yaymak, Evcil veya yaban domuzu eti ve yağını yemek veya yedirmek, eşek etini Müslümanlara dana eti diye yedirmek, Nifak, iki yüzlülük, sözleri ile inançlarının başka olması, Kibir, gurur, büyüklük taslamak, Rüşvetin her türlüsü. Peygamberimiz "Rüşvet alan da veren de Cehennem ateşindedir" buyurmuştur, Din ilimlerini, insanlar kendisi için "Yahu bu ne büyük alimmiş" desinler diye öğrenip o niyetle ilim okutmak, yahut para kazanmak, zengin olmak için din ilmi okumak ve okutmak,memuriyetleri, makam ve mevkileri, işleri ehliyeti ve liyakati olmayanlara vermek, Zulm etmek. Zulm adaletin ve insafın tersidir. Sokağa çöp atmak, otosunu yanlış yere park ederek trafiği zorlaştırmak, gerekmediği halde zırt vırt korna çalmak bile zulümdür, Aldatmak. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuşlardır. Müslüman, savaş hileleri dışında kimseyi aldatmaz, doğru konuşur, doğru hareket eder,Tecessüs yani İnsanların gizli günah, ayıp ve pisliklerini araştırmak, bunları ifşa etmek. Gizli kameralar koymak, gizli mikrofonlar, insanların özel hayatını kaydeden cihazlar. Bazen bunlarla insanlara şantaj yapma, cimrilik, Gıybet etmek. Gıybet, bir kimse hakkında, doğru da olsa, duyduğunda hoşlanmayacağı, üzüleceği bir söz söylemektir,Bala şeker ve glikoz karıştırmak veya pirince taş katmak veya bozuk mal satmak vb. ticaretinde aldatmaya başvurmak, Elinde imkan olduğu halde zulmü, haksızlığı, kötülüğü, fıskı fücuru protesto etmemek, nehy-i münker yapmamak,Yağcılık, yalakalık, dalkavukluk, Efendimiz "Övücülerin suratlarına toprak saçınız" buyurmuşlardır, Kendisini kurtaracak kadar ilmihalini (inanç, ibadet, temizlik, muamelat, ahlak) bilgilerini öğrenmemek; bu bilgileri çoluk çocuğuna öğretmemek, öğrettirmemek, Parayı, malı, zenginliği ana değer, put haline getirmek,Cinsel veya başka konulardaki şehvetlerine esir olmak, Nefs-i emmâresinin bütün isteklerini yerine getirmek, Mü'minlere düşmanlık etmek, İhalelere fesat karıştırmak, hayvanlara kötü davranmak, fakirlere kötü davranmak, bitkilerin tabiatini bozmak, hayvanlarin tabiatini bozmak, israf, suyu israf etmek yakitlari israf etmek yiyecekleri israf etmek, zamani israf etmek, sagligina zararli maddeler kullanmak sigara gibi, veya vücuduna zararli olan dövme pircing gibi şeyler yapmak yaptirmak, izansizlik yani büyüklerine saygi duymamak bu evde ana babasina oldgu gibi veya büyügün kücügünü sevip gözetmeside aynidir veya iş yerinde patron işcibaşi ve işci sirasinda siraya ve saygiya riayet etmek veya devlet büyüklerine saygi Din veya Dünya alimi olan büyüklerine saygi gibi , trafigi ögrenmeyip de trafiga ve kurllarina uymamak gibi dünyamizda insanlarin koydugu kural ve yasalarda olsa onlaradauymak şeriatin dahilindedir yine bulundugu ve gittigi devletin veya bulundugu apartmanin sokagin veya memleketin kural ve yasalarina uymak ve anayasaya uymakda yine şeriatin dişinda degildir,... bunlara bunlarin benzerleri Gibi bircok kerih görülmüş ve yasaklanmiş fiilerin tamami seyyiat cinsindendir, bunlari yapanlarda işde müseyyiyin veya bunlarin tamami birer "cürümdür" yani günah işlerdir ve bunlari yapanlara "mücrim" veya "günahkar" denilir.
ve biz Raşidi Zikir Evradimizda işde bunlardanda Allah a siginiriz ve derizki :
"Vağfu anna vağfirlenaVerhamna ente mevlana fensurna ales seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "(Rabbimiz)Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kötülük yapanlara karşı bize yardım et."
"Vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil mücrimiyn,"
Manası : ("Rabbimiz) Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Günahkarlara karşı bize yardım et."
ve yine
"Allahümme vedfeana seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "Allahım, Kötülük yapanların kötülüklerini bizden uzaklaştır"
"Allahümme vedfeana cürmel mücrimiyn,"
Manası : "Allahım, Günahkarların günahlarını bizden uzaklaştır"
ve yine
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil mücrimiyn,"
Manası : "Ey Rabbimiz! Üzerimize bolca yağan yağmur gibi sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu günahkarlar kavmine karşı bize yardım et."
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna ales seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "Ey Rabbimiz! Üzerimize bolca yağan yağmur gibi sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kötülük yapanların kötülüklerine karşı bize yardım et."
diye zikredeeriz.
ictihad ve Müctehid
Dinde ictihad ve müctehid konusunda diyorlarki, mesela abdest konusunda nas olarak delil olarak, "kollar yikanir" var ve insanlar ise, bunun dirseklere kadarmi, yoksa dirseklerden yukariya kadarmi diye sormuşlar, ve bunun hakkinda işde bir alimin, sünnete ve kurana dayanarak verecegi bir hukuku, yani ya dirsekelre kadar, yada dirseklerden yukarisina kadar diye karar vercek, ve bu kararina ictihad, ve bu karari veren adamada müctehid denilir demişler. yani bu kadar angutluk olurmu Allah aşkina, aynen temel ile hizirin hikayesi gibi, "tilkinin kuyrugu suya degdimiydi? degmedimiydi?" diye bir karara varamamişlar, ve bu konuda karara varan, müctehid olcakmiş, yani bu kadar asilsiz bir meselede karar vermek cok büyük marifetmi oluyor, yani soranda angut zaten, cevaplayanda angut. Buna dinde cokmu ihtiyac var yani, ha dirseklerin üstünü kadar olmuş, haaada dirseklere kadar olmuş, ne farkeder.
Cimri Kumaş satan kimse, manifaturacı vardir, her metrede bir iki santim kisa keser iki Santim kar ettim zanneder, birde gönlü bol manifaturaci vardir, o da her sattigindaki kumaşa, eksik olmasin diye 5 santim fazla ölcerde keser, sen şimdi ayirt et karar ver hangisi daha güzel amel işlemişdir. tabiki suyun az oldugu yerde, sudan tasarruf için, bol bol kullanmak israfidir, amma su varkende dirseklerin kuru kalmasi bence hoş olmaz. yani ayakkabi ve cizme gibi, birisi ayak bilekelerine kadar, digeri ise, ayak bileklerini biraz gecince cizme deniyor, yani bunu abartipda, taaa kicina kadar cizme yapanda var, amma ne için, hani derin olmayan göle girenler için yapilmiş, yani islanmamak için, su icinde calişanlar için, lazim mi o da? lazim tabiki, yerine göre, carşida gezmek için degil, amma bazi kadin cizmelerinide yine dizlere kadar yapmişlar, neden daha güzel gözükmek için, yani kardeşim nerden tirpan vursan farkli bir sonuc cikiyor yani, böyle bir konuda dirseklere kadar yikanir demekde yanliş olur, dirsekleri gecerekde yikamak da yanliş olur, cünkü ceket yapmişlar belin hafif altina kadar, sonra bir moda daha cikmiş, ve frag diye bir ceket cikmiş, diz kapaklarina kadar uzun, dün sirtina giyecek ceket bulamayan insanlik, artik zenginleyince, bu sefer frag ceket cikarmiş, kumaşdan kismamiş, dün sogukdan korunmak icindi ceket, bu gün moda diye giyilir olmuşsa, yine varlik yokluk hepsi ayri bir hukuk meydana getiriyor, yani dün ekmegine katik olarak sogan yeterken, bu gün insanlik zenginledi ve artik, fast food döner kebabin icindeki salatasinin parcaasi oldu sogan, yani artik sogan ekmek bu insanliga yavan kacar azizim. ve öyle olunca varligi varlik bilip, yoklugu yokluk bilmek lazim, ve dünün alimi bir karar verdi, "onlar herşeyi söylemiş, sonrakilere birşey birakmamiş " lafi cok yanliş, her gün yeni hukuk ve yeni hükümler lazim ve işde
Zamana ve gidere uygun hüküm cikarabilen alime müctehid denilir.
yoksa tilkinin kuyrugu suya... ictihadlari ile ne dünyada nede dinde bir yere varabiliriz.
---------
Peygamberimizin vefatindan az önce, Ebu Bekire namazi kildirmasini emretmiş, ve oda gecip kildirmiş diye biliniyor, ve bizde öyle biliyorduk , rivayetler ne derece saglikli ve dogru Allahu alem, amma bana gelen yeni bir işik ile bunun öyle olmadigina karar verdim, ve bana gelen ilhamda ise, peygamber o aana kadar kimseye imamlik vermemiş, ve o gün ise peygamberimiz hasta, namaz kildirabilcek takadi ve dermani yok, ve ashab bekliyorlar, ve namaz ise vakti cikmak üzre, ve bunun üzerine Ebu Bekir buna el atar, ve gecer öne, peygamberden gördügü gibi , namazi kildirmaya calişir, ve bundan az sonra peygamber kalkar gelir, baksaki ümmeti artik bu işi ele almişlar, görürki o olmadanda bu işi, artik bu dini yürütebilcekler, ve sevinir, ve Ebu Bekir onun geldigni hisssedince cekilmek istesede, o dur yerinde der, ve artik onun, ondan sonraki ümmetin imami olacagini anlar ve buna müsade eder. bizim keşfen bildigimiz bir hususdur. konu yoruma acik...
--------------------------
Tövbenizinde tövbeye ihtiyaci var
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ آمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû, âminû billâhi ve resûlihî vel kitâbillezî nezzele alâ resûlihî vel kitâbillezî enzele min kabl(kablu). Ve men yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmil âhıri fe kad dalle dalâlen baîdâ.
Meali :
Esteuzubillah
Ey iman edenler! tekrar tekrar iman edin! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.
Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 136. ayet
Daha önce sesli sobetimizde bahseetigimiz bir meseleyide yaziya dökelim ve kayitli belge olsun inşallah,
Avusturyada Bulundugum yere bir tane Nakşibendi Tekkesi acildi, ve ben Tarikatlerden filan korkan kacan adam, bunlara bakdim inandim, ve nakşibendi tarikatina intisab ettim. Yaklaşik olarak 1993 senesiydi, ve Viyanada, Tekkeden büyük olan Nakşi Camisi var, ve orada Nakşi Vekili Osman Agabeyimiz var, ve birgün bunlar Almayadaki Nakşi Dergahina Ziyaret düzenlediler, orada vekil Rahmetli Yarbay Mehmet ILDIRAR var, ve bende bu ziyarete kendi arabamla katildim, ve onlar grupcak gitdi, ve benim kayinpeder rahmetli o zamanlar almanyadaydi, hem onu ziyaret edeilm, hemde ordan dergaha gideilm diye yola cikdik, ordan kayinpoederide aldik ve Almanya Dortmund daa Dergaha vardik , ve girdik Abdest alacan abdesthaneye gittim , sira var, ve uzun bir oluk gibi tenekeden yani sacdan lavabo yapmişlar, ve fakat herkes tükürmüş, sümkürmüş, kangsirmiş, ve lavabo tikanmiş ve, icimden bir ses duydum ve bana dediki :
"Ben hergün sizi yiukayip temizliyon , sende beni bir kere temizlesen ne olur." dedi.
Anladimki Allahin rahmeti, lavobadaki su benimle konuşuyor, Allahu alem ayni ses iki defa tekrar ettti, ve bende bakdim lavaboya tikanik, artik pis felan demedim, daldirdim elimi tikanik yeri acdim ve lavaoba akdi temizlendi ve sonra imtihan bu ya allahu alem sabunda yokdu orda sonra ellerimi yikamak için, tam iyi hatirlamiyon amma . daha sonra almanyadan döndük ve viyanadaki vekil osman abeyimizde Menzile şeyhi ziyarete gitmiş , o da benden gördügünü orda tuvaletlerde yapmiş, ve girmiş bakmiş ki tuvalet pis ve girişmiş temizlemiş, dişari cikmiş, ardina birisi girmiş, hemen tekrar pislemiş, oda demiş temiz tutun burayi diye, amma cikan adamda
- temizledinde marifetmi yaptin, yapcaksan yap, yapmyacaksan ne konuşuyorsun. demiş ona,
yani tuvalet temiz kalmazki, biri pislemese, digeri girip pisler, binler insan, binler ceşit ahlak sahibi insan var. öyle deyince o adam, osman abi "bu işin böyle olmadigini anladim" dedi, yani
işde yukardaki ayetteki, "ey iman edenler tekrar iman edin" demekde budur, yani sen tuvaleti temizledin amma, onbeş dakika sonra yine kirlendi, o zaman erinip yerinmiyorsan bir daha temizle, amma deme kimseye burayi temiz tut, illa kirlencekdir, hic kirlenmese, bir gün sonra yine kirlenir, yani öyle olunca, su ve lavoba seni hep temizliyor, bir günde sen onlari temizle, yine tuvalet seni hergün temizliyor, bir günde sen tuvaleti temizle, onlarda Allahin melekleri işde, bizi temizlemekle görevli melekleri, eger temizlendigin su temiz degilse, sen elli kere yikan dur, temiz olmazsinki, yani temizlendiklerinide temizleki, tertemiz olasin, bir tenceren var, yemek yaptin ve bir ögün yedin kirlendi, ikinci ögün yeni yemek yapmak için, onu yikayacan, sonra kullancan, ve yine kirlendi, bu sefer ücüncü ögün geldi, yine önce tencereyi temizlemen lazim degilmi, yani öyle olunca Nakşiler Rabita öncesi ve her namaz öncesi "25 Estağfirlullah" cekerler, ne güzel ahlak, cünkü sabah kalkdin, ögleye kadar, bildigin bilmedigin ne kdar günah işledin belki, ve namaza duracan, önce temizlendin tövbe estagfirlullah dedin, ve öyle namaza durdun, sonra ikindi namazi, yine ögleden ikindiye kadar kirlendin ve yine "25 Estagfirullah" ile namaza durdun, bak ne güzel dünyada kirlendigini hissettikce kirlendikce yikaniyorsun, manevi kirlerdende temizlenmek işde tövbe iledir, o yüzden Nakşilder derki :
"Tövbenizinde tövbeye ihtiyaci var."
Yani su temizleyici madde bak amma, su da bizim kirlerimiz ile kirlenince, onunda temizlenmeye ihtiyaci varmiş, ve bana dedi : "ben sizi hep temizliyon, sende beni bir kere temizlesen ne olur " dedi yani ey iman edenler, bir daha tövbe ediniz, bir daha tövbe ediniz,yani iman mesleside böyledir
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min (imanli) olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse, Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)."
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205))
o halde "Ey iman edenler! tekrar tekrar iman edin!"
Kim yapyior bu farzi ve görevi bu gününmüzde ? Nakşiler tabiki, o "25 estagfirullah "ile ve bizde o yoldan gecdigmiz için, biz de tarikimize girenlere tavsiye ediyoruz, fakat bizimki onlardan ayri ve farkli olsun, ve bizim tarikimize gireneler 25 estagfirullh degilde her namaz ve rabita öncesi "13 Estağfirullah " çeksinler
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.)
( Hadis-i Şerif , Beyheki)
----------------
ve geldik ara geciş mevsimi olan sonbahara ve Eylül Ekim derken, kişa yaklaşdik, ve dedikya cehennem de bu dünyada kurulmuş, cennette bu dünyada kurulmuş ,ve anlatilirki firavunun sarayinda Musa cocukken firavunun sakalindan ceker, ve firavunun cani yanar, bunun üstüne , "bu cocuk o cocuk olmasin der" yani fravunu yerle bir etcek cocuk der, musanin anneside sarayda hizmetli, ve o da derki, bu daha cocuk, bilmezki, ne yaptigini der, onun üstüne firavun musayi daha cocukken testten gecirir, ve eger akli eriyorsa, onu da diger cocuklar gibi öldürecek, ve ateş ve altin koyarlar önüne ateşimi alcak yahut altinimi diye, Musa efendimiz tam altini aalckken melekler ile desteklenir, ve o ateşi eline alir ,ve birde agzina götürür, ve dili yanar, o yüzden peltek kalmişdir dili, ve konuşurken onun demek istediklerini kardeşi Harun daha iyi anladigi için, işde onun duasi üzerine ona yardimci olarak, Allah Harun aleyhisselami vermiş , ve musanin söyledilklerini firavuna ve diger kimselere o tercüme ederdi,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي وَاجْعَل لِّي وَزِيرًا مِّنْ أَهْلِي هَارُونَ أَخِي اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kâle rabbişrah lî sadrî. Ve yessir lî emrî. Vahlul ukdeten min lisânî. Yefkahû kavlî. Vec’al lî vezîren min ehlî.Hârûne ahî. Uşdud bihî ezrî.
Meali :
Esteuzubillah
Musa; Rab’bim! Dedi, yüreğime genişlik ver, Ve bana işimi kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Sözlerimi idrak etsinler. Ve ailemden biri olan Kardeşim Harunu bana yardımcı kıl. Onunla, gücümü artır
Sadakallahul Aziym TAHA Suresi 25.26.27.28.29.30.31. ayet
ve o devirde tercümanmi olur, ve Allah yaparsa olur, ve Harunun lakabi ise işde Tercümanullah dir.
"Allahümme salli alla seydine Harun Tercümanullah ."
işde Hz Musa daha bebekken reşid bile degilken, ona yaptiklari günah yazilmazken, ne günah işledide, dili yandi,dili yanmasa kelle gitcek, ve böyle kekeme veya peltek kaldi demek yokmu? cünkü o ceza önceki versiyonundan kalma cezadirda ondan, yoksa cocugun günahimi olur, hemde peygamber olcak cocuk, amma varmiş ki ceza olarak dili yanmiş, ve hemde pepe kalacak kadar yanmiş, demekki önceki hayatinda, dili ile suclar işlediki, Allah onun dilini yeni halinde daha cocukken yakdi, yani o da cehennemini yaşadi yine, ey insanoglu sen her türlü melanetligi yapipda, birde ceza görmeden kacip kurtulcaginimi sanirsin, ey gafil insan, vallahi Hz Musanin dilini yakan Allah, sen egeer suc olarak zina ediyorsan, seninde .... yakmaycagindan eminmisin güvendemisin!!!!
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا وَأَخْرَجَتِ الْأَرْضُ أَثْقَالَهَا وَقَالَ الْإِنسَانُ مَا لَهَا يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَى لَهَا يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْا أَعْمَالَهُمْ فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ. Ve ahracetil ardu eskâlehâ. Ve kâlel insânu mâ lehâ. Yevme izin tuhaddisu ahbârahâ. Bi enne rabbeke evhâ lehâ. Yevme izin yasdurun nâsu eştâten li yurav a’mâlehum. Fe men ya’mel miskâle zerratin hayran yerahu. Ve men ya’mel miskâle zerratin şerran yerahu.
Meali :
Esteuzubillah
Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman, İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
Sadakallahul Aziym ZİLZÂL Suresi 1 ila 8. ayet
işde musa firavunun meyvasi, firavunun yetişdirdigi tatli meyva, veya karpuz gibi yerde yetişen sebze cinsi meyva, ne sebze nede meyva, ara geciş maddesi, yani Hz Nuhun oglu Kenan ise Nuh gibi peygamberin bahcesinde yetişen ekşi bir meyva, cünkü iman etmemiş, tatli degil, ve meyvlaar cogunlukla dalda yetişirken, tatli sebzelerden cilek ve karpuz sebze cinsi amma meyva ve yerde yetişiyor, ve yine avocado sebze olmasina ragmen o da dalda yetişiyor, yani ara geciş formu, yani işde yazdan kişa gecerken mevsim sonbahara ugruyor, ve sicakdan soguga dogru, ve tatlliden ekşi ve aciya dogru, yani yine ilkbahar ise, karanlik ve sogukdan, yani kişdan yaza ve sicaga dogru, yani gittikce tatlanan meyvalar, ve en son ise karpuz var üzüm var, sonbahar meyvlarindan daha sonra ayva varki, tatlisi yapilir, amma tatli meyva degil, yine kabak sebzesi, ve tatlisi yapilir, ve ilkbabar meyvalari ise, erik gibi vişne kiraz gibi hafif ekşimsi, ve fakat sonradan gittikce tatllanan meyvalar, ve artik kişa geliyoruz, ve ekşi meyva portakal mandalina yani ekşi, ve öyleyse Kenan kiş yada sonbahar cocugu , ve musa ise yaz veya ilkbahar cocugu, biri tatli biri ekşi
Hz Hasan ve Hüseyin daha cocukken, peygamerimizin yaninda oynarlarken, Cebrail aleyhisselam cikininda, cennetten ayva nar ve üzüm getirirki, ayvayi Hz hüseyin alir, nari hasan ve üzüm mehdiye kalir, ve hasan ile hüseyin sonbahar cocuklari, ekşiler, ve mehdi ise dünyanin ve kainatin ömrünün sonuna konmuş olan, kirkda bir surur rüzgari olan o sürür vaktinin askeri, kainatiin ömrününü sonuna, son gürlügü, ve sonda amma yani sonbahara yakin, yaz meyvasi, tatli meyva, üzüm ve mehdi
Rabbim, insanliga ve mehdi askerine günahdan sonra tövbe nasip etsin ömrünüzün hitamina mehdi ve üzüm gibi son gürlügü versin .
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 8 Ekim 2017 Pazar
Original Kar © glan
|
|
|
Cennet Nerededir Yerdemi Göktemi ? (Kar©glanin 29 Eylül 2017 Vaazi) |
Posted by: RasitTunca - 05-27-2018, 12:19 PM - Forum: 2017 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi
- No Replies
|
|
Cennet Nerededir Yerdemi Göktemi ?
(Kar©glanin 29 Eylül 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
سُوۡرَةُ الاٴعلی
بِسۡمِ ٱللهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ
سَبِّحِ ٱسۡمَ رَبِّكَ ٱلۡأَعۡلَى (١) ٱلَّذِى خَلَقَ فَسَوَّىٰ (٢) وَٱلَّذِى قَدَّرَ فَهَدَىٰ (٣) وَٱلَّذِىٓ أَخۡرَجَ ٱلۡمَرۡعَىٰ (٤) فَجَعَلَهُ ۥ غُثَآءً أَحۡوَىٰ (٥) سَنُقۡرِئُكَ فَلَا تَنسَىٰٓ (٦) إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُ ۥ يَعۡلَمُ ٱلۡجَهۡرَ وَمَا يَخۡفَىٰ (٧) وَنُيَسِّرُكَ لِلۡيُسۡرَىٰ (٨) فَذَكِّرۡ إِن نَّفَعَتِ ٱلذِّكۡرَىٰ (٩) سَيَذَّكَّرُ مَن يَخۡشَىٰ (١٠) وَيَتَجَنَّبُہَا ٱلۡأَشۡقَى (١١) ٱلَّذِى يَصۡلَى ٱلنَّارَ ٱلۡكُبۡرَىٰ (١٢) ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيہَا وَلَا يَحۡيَىٰ (١٣) قَدۡ أَفۡلَحَ مَن تَزَكَّىٰ (١٤) وَذَكَرَ ٱسۡمَ رَبِّهِۦ فَصَلَّىٰ (١٥) بَلۡ تُؤۡثِرُونَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا (١٦) وَٱلۡأَخِرَةُ خَيۡرٌ۬ وَأَبۡقَىٰٓ (١٧) إِنَّ هَـٰذَا لَفِى ٱلصُّحُفِ ٱلۡأُولَىٰ (١٨) صُحُفِ إِبۡرَٲهِيمَ وَمُوسَىٰ (١٩)
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
87/A'LÂ-1: Sebbihısme rabbikel a’lâ.
Rabbinin “Âlâ” ismini tesbih et.
87/A'LÂ-2: Ellezî halaka fesevvâ.
O ki yarattı sonra sevva etti (dizayn etti, düzenledi).
87/A'LÂ-3: Vellezî kaddere fe hedâ.
Ve O ki, bir kader tayin etti. Sonra da hidayet etti.
87/A'LÂ-4: Vellezî ahrecel mer’â.
Ve O ki, yerden mera (yeşillikler) çıkardı.
87/A'LÂ-5: Fe cealehu gusâen ahvâ.
Sonra da onu siyah atık haline getirdi.
87/A'LÂ-6: Senukriuke fe lâ tensâ.
(Kur'ân'ı) sana, Biz okutacağız, bundan sonra sen unutmayacaksın.
87/A'LÂ-7: İllâ mâ şâallâh(şâallâhu), innehu ya’lemul cehre ve mâ yahfâ.
Ancak (bu) Allah'ın dilediği şeydir. Muhakkak ki O, açık ve gizli olanı bilir.
87/A'LÂ-8: Ve nuyessiruke lil yusrâ.
Ve kolay gelmesi için Biz (O'nu), sana kolaylaştıracağız.
87/A'LÂ-9: Fe zekkir in nefeatiz zikrâ.
O halde, eğer zikir fayda verecekse zikret (zikri öğret, öğüt ver).
87/A'LÂ-10: Seyezzekkeru men yahşâ.
Allah'a karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir).
87/A'LÂ-11: Ve yetecennebuhel eşkâ.
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek).
87/A'LÂ-12: Ellezî yaslen nârel kubrâ.
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak.
87/A'LÂ-13: Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz.
87/A'LÂ-14 : Kad efleha men tezekkâ.
Nefsini tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir.
87/A'LÂ-15: Ve zekeresme rabbihî fe sallâ.
Ve (o nefsini tezkiye eden) Rabbinin İsmi'ni zikretti ve de namaz kıldı.
87/A'LÂ-16: Bel tu’sırûnel hayâted dunyâ.
Hayır, siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz (tercih ediyorsunuz).
87/A'LÂ-17: Vel âhıretu hayrun ve ebkâ.
Ve ahiret hayatı daha hayırlıdır ve bâkidir (devamlıdır).
87/A'LÂ-18 : İnne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ.
Muhakkak ki bu, evvelki sahifelerde de elbette var.
87/A'LÂ-19: Suhufi ibrâhîme ve mûsâ.
(Hz.) İbrâhîm'in ve (Hz.) Musa'nın sahifelerinde (var).
Meali :
Sadakallahul Aziym A'LÂ Suresi 1 ila 19. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Anne cennet kapılarının ortasındadır."
(Hadis-i Şerif ,İbn Hanbel, V, 198);
"Cennet annelerin ayakları altındadır."
(Hadis-i Şerif ,Nesâî, Cihad, 6)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتَ مِن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُوْلَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلاَ يُظْلَمُونَ نَقِيرًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve men ya’mel mines sâlihâti min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne nakîrâ
Meali :
Esteuzubillah
Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.
Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 124. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ وَإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًا وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve vassaynâl insâne bi vâlideyhi, hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyke, ileyyel masîr. Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ ma’rûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyye, summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn
Meali :
Esteuzubillah
İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) Önce bana, sonra da ana, babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.
Sadakallahul Aziym LOKMAN Suresi 14 ve 15. ayet
ibrahim HAKKI Hazretlerinin marifetnamesinde yer verdiği konulardan biriside şudur :
ârifler demişlerdir ki, alemde insan ahlâkı, türlü hayvanların şekil ve suretlerinin benzer ve misalleri, insan nefsinde de vardır ki, hayvanî kötü ahlâklardır. Meselâ;
kibir sureti kaplana benzerdir.
Tasallut sureti aslana benzerdir.
Haset sureti kurda benzerdir…
Gazap sureti köpektir;
hile sureti tilkidir;
gaflet sureti tavşandır;
ferce yönelik şehvet sureti eşektir;
arkadan yaklaşma sureti domuzdur;
midevî şehvetin sureti koyundur;
oburluk sureti inektir;
tama sureti karıncadır;
cimrilik sureti faredir;
kin sureti beyaz devedir;
vecdin sureti kırmızı devedir;
düşmanlık sureti yılandır;
ezanın-sıkıntı vermenin sureti akreptir;
Vesvese sureti sarı arıdır ve diğer ahlâk suretleri, sair hayvanların şekillerine benzer. Hatta kötü ahlaktan birine galip olan gönül, rüyada kendini o surette olan hayvana dahi galip görür… Bütün hayvan suretleri ve kâinatın şekilleri insanın içinde ve dışında suret bulup şekillenmiştir..
Bu aciklamayi şu ayet ispat edip durur:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذِينَ اعْتَدَواْ مِنكُمْ فِي السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُواْ قِرَدَةً خَاسِئِينَ فَجَعَلْنَاهَا نَكَالاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِّلْمُتَّقِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lekad alimtumullezîne’tedev minkum fîs sebti fe kulnâ lehum kûnû kıradeten hâsiîn. Fe cealnâhâ nekâlen li mâ beyne yedeyhâ ve mâ halfehâ ve mev’ızaten lil muttakîn
Meali :
Esteuzubillah
Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, “Aşağılık maymunlar olun” demiştik. Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 65. ve 66. ayet
--ALINTI--
Burada söz konusu edilen ibret dersinden maksat, Allah’a karşı isyan edenlerin cezasız kalmayacağıdır. Bu ibret dersi, hiç kimsenin sonsuz ilim ve kudret sahibi yüce Allah’a karşı küçük aklıyla kurnazlık yapmak gibi bir ahmaklığa saplanmaması konusunda yapılan bir uyarıdır. Bu uyarıdan ders almayanlar burada veya öteki dünyada, rezil-rüsvay olmuş, aşağılanmış bir şekilde cezalandırılacaklardır.
Diğer taraftan, insanlık faziletinden mahrum kalmış bir insan, şeklen insan da olsa, manen ameline göre bir hayvanın suretine girmiştir.
Elmalılı'nın izahına göre, insan ile maymun arasındaki fark, bir kıl ve kuyruktan ibaret olmayıp, akıl, mantık ve ahlâk farkı vardır. Maymunun bütün hüneri taklitçiliğidir. Halbuki maymunun önünde günlerce ateş yakılsa, karşısında ısınması öğretilse, sonra da bir kıra götürülüp önüne odun ve kibrit konsa, odunları kendi başına yakıp ısınması mümkün değildir. İşte maneviyatı silinmiş insanlar da böyledir. Onlar kör bir taklitten başka bir şey düşünemezler. İlk bakışta insan gibi görünseler de hakikatte maymundan başka bir şey değillerdir. Fındığı kırar, yer de bir fındık ağacını dikmeyi idrak edemezler. (Hak Dini Kur'ân Dili, ilgili ayetlerin tefsiri)
Demek ki, Allah'a isyan eden kimseler insanlıktan çıkmış sayılırlar. Görünüşte insan suretinde yaşasalar bile, amellerine göre manen bir hayvan sıfatını almışlardır.
--ALINTI SONU--
isa efendimiz son yemekde ortadaki ekmegi böldü, ve dedi bu benim etim, yiyin dedi, sonra şerbet vardi, vişne veya üzüm şerbeti bu da benim kanim, için dedi. Yani o , o elemnetlerin kendini oluşturcak olan parcalar oldugunu biliyordu, fakat onlari o, havarilerini yedirdi, ve o havarileri olarak hayat sürdü, misyonunu tamam etti, ve hiristiyanlik diye bir din, dünyada, ikinci büyük din oldu, ve onlar yine onun lokmalarini, onun müsadesi ile yediler, amma dedi, sofradiklerden yaninizda, evinize götürmeyin bundan dedi, alip gidenler domuz suretine carpildilar.
Bunlar hepsi gösteriyorki insanlar yaptiklari ameller neticesinde, ya iyi bir insan suretine, yada kötü ahlaklari sebebi ile, kötü bir hayvan sifatina carpiliyolrlar, carpilmakdan kasit işte yeni hayatlarinda, o hayvan olarak dünyaya gelip, ve mesela dünya dünya diye dünyaya ve ömre doymayan birsi, karga suretine carpilip, yeni hayatini karga suretinde sürmekde, ve ona beşyüz sene ömür bahşeden rab, onu yaz kiş ayakda, uyku dünek yok, ve bir lokmaya muhtac halde birakiyorki, al sana taptigin ömür, bak bakalim, bu senin için hayirilimi dercesine, ona bir nevi yaptgi yanlişdan dönmesini, hayatanin bir serencami olarak talim ediyor.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَٱتۡلُ عَلَيۡہِمۡ نَبَأَ ٱبۡنَىۡ ءَادَمَ بِٱلۡحَقِّ إِذۡ قَرَّبَا قُرۡبَانً۬ا فَتُقُبِّلَ مِنۡ أَحَدِهِمَا وَلَمۡ يُتَقَبَّلۡ مِنَ ٱلۡأَخَرِ قَالَ لَأَقۡتُلَنَّكَۖ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ ٱللَّهُ مِنَ ٱلۡمُتَّقِينَ (٢٧) لَٮِٕنۢ بَسَطتَ إِلَىَّ يَدَكَ لِتَقۡتُلَنِى مَآ أَنَا۟ بِبَاسِطٍ۬ يَدِىَ إِلَيۡكَ لِأَقۡتُلَكَۖ إِنِّىٓ أَخَافُ ٱللَّهَ رَبَّ ٱلۡعَـٰلَمِينَ (٢٨) إِنِّىٓ أُرِيدُ أَن تَبُوٓأَ بِإِثۡمِى وَإِثۡمِكَ فَتَكُونَ مِنۡ أَصۡحَـٰبِ ٱلنَّارِۚ وَذَٲلِكَ جَزَٲٓؤُاْ ٱلظَّـٰلِمِينَ (٢٩) فَطَوَّعَتۡ لَهُ ۥ نَفۡسُهُ ۥ قَتۡلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُ ۥ فَأَصۡبَحَ مِنَ ٱلۡخَـٰسِرِينَ (٣٠) فَبَعَثَ ٱللَّهُ غُرَابً۬ا يَبۡحَثُ فِى ٱلۡأَرۡضِ لِيُرِيَهُ ۥ كَيۡفَ يُوَٲرِى سَوۡءَةَ أَخِيهِۚ قَالَ يَـٰوَيۡلَتَىٰٓ أَعَجَزۡتُ أَنۡ أَكُونَ مِثۡلَ هَـٰذَا ٱلۡغُرَابِ فَأُوَٲرِىَ سَوۡءَةَ أَخِىۖ فَأَصۡبَحَ مِنَ ٱلنَّـٰدِمِينَ (٣١) مِنۡ أَجۡلِ ذَٲلِكَ ڪَتَبۡنَا عَلَىٰ بَنِىٓ إِسۡرَٲٓءِيلَ أَنَّهُ ۥ مَن قَتَلَ نَفۡسَۢا بِغَيۡرِ نَفۡسٍ أَوۡ فَسَادٍ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ فَڪَأَنَّمَا قَتَلَ ٱلنَّاسَ جَمِيعً۬ا وَمَنۡ أَحۡيَاهَا فَڪَأَنَّمَآ أَحۡيَا ٱلنَّاسَ جَمِيعً۬اۚ وَلَقَدۡ جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُنَا بِٱلۡبَيِّنَـٰتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرً۬ا مِّنۡهُم بَعۡدَ ذَٲلِكَ فِى ٱلۡأَرۡضِ لَمُسۡرِفُونَ (٣٢) إِنَّمَا جَزَٲٓؤُاْ ٱلَّذِينَ يُحَارِبُونَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُ ۥ وَيَسۡعَوۡنَ فِى ٱلۡأَرۡضِ فَسَادًا أَن يُقَتَّلُوٓاْ أَوۡ يُصَلَّبُوٓاْ أَوۡ تُقَطَّعَ أَيۡدِيهِمۡ وَأَرۡجُلُهُم مِّنۡ خِلَـٰفٍ أَوۡ يُنفَوۡاْ مِنَ ٱلۡأَرۡضِۚ ذَٲلِكَ لَهُمۡ خِزۡىٌ۬ فِى ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَهُمۡ فِى ٱلۡأَخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (٣٣) إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُواْ مِن قَبۡلِ أَن تَقۡدِرُواْ عَلَيۡہِمۡۖ فَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ۬ رَّحِيمٌ۬ (٣٤) يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱبۡتَغُوٓاْ إِلَيۡهِ ٱلۡوَسِيلَةَ وَجَـٰهِدُواْ فِى سَبِيلِهِۦ لَعَلَّڪُمۡ تُفۡلِحُونَ (٣٥) إِنَّ ٱلَّذِينَ ڪَفَرُواْ لَوۡ أَنَّ لَهُم مَّا فِى ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعً۬ا وَمِثۡلَهُ ۥ مَعَهُ ۥ لِيَفۡتَدُواْ بِهِۦ مِنۡ عَذَابِ يَوۡمِ ٱلۡقِيَـٰمَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنۡهُمۡۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٌ۬ (٣٦) يُرِيدُونَ أَن يَخۡرُجُواْ مِنَ ٱلنَّارِ وَمَا هُم بِخَـٰرِجِينَ مِنۡہَاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٌ۬ مُّقِيمٌ۬ (٣٧) وَٱلسَّارِقُ وَٱلسَّارِقَةُ فَٱقۡطَعُوٓاْ أَيۡدِيَهُمَا جَزَآءَۢ بِمَا كَسَبَا نَكَـٰلاً۬ مِّنَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ۬ (٣٨) فَمَن تَابَ مِنۢ بَعۡدِ ظُلۡمِهِۦ وَأَصۡلَحَ فَإِنَّ ٱللَّهَ يَتُوبُ عَلَيۡهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ۬ رَّحِيمٌ (٣٩) أَلَمۡ تَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ لَهُ ۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَٱلۡأَرۡضِ يُعَذِّبُ مَن يَشَآءُ وَيَغۡفِرُ لِمَن يَشَآءُۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ ڪُلِّ شَىۡءٍ۬ قَدِيرٌ۬ (٤٠)
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
5/MÂİDE-27: Vetlu aleyhim nebeebney âdeme bil hakkı iz karrebâ kurbânen fe tukubbile min ehadihimâ ve lem yutekabbel minel âhar(âhari) kâle le aktulennek(aktulenneke) kâle innemâ yetekabbelullâhu minel muttekîn(muttekîne).
Ve onlara Adem'in iki oğlunun haberini (kıssasını, aralarında geçen olayı) hakkıyla oku, Allah'a yaklaştıracak kurban sunmuşlardı, (Kurban) ikisinin birinden kabul edilir ve diğerinden ise kabul edilmez. (Kurbanı kabul edilmeyen) “Seni mutlaka öldüreceğim” dedi. O da, “Allah sadece takvâ sahiplerinden kabul eder.” dedi.
5/MÂİDE-28: Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktulek(aktuleke), innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne).
Gerçekten, eğer sen, beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Muhakkak ki ben, âlemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım.
5/MÂİDE-29: İnnî urîdu en tebûe bi ismî ve ismike fe tekûne min ashâbin nâr(nâri), ve zâlike cezâûz zâlimîn(zâlimîne).
Gerçekten ben, benim günahım ile kendi günahını yüklenmeni, böylece ateş halkından olmanı dilerim.Ve zâlimlerin cezası, işte budur.
5/MÂİDE-30: Fe tavveat lehu nefsuhu katle ahîhi fe katelehu fe asbaha minel hâsirîn(hâsirîne).
Bunun üzerine nefsi, onu, kardeşini öldürmeye kandırdı (kolay ve zevkli gösterdi). Böylece onu öldürdü, sonra hüsrana uğrayanlardan oldu.
5/MÂİDE-31: Fe beasallâhu gurâben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvârî sev’ete ahîh(ahîhi) kâle yâ veyletâ e aceztu en ekûne misle hâzel gurâbi fe uvâriye sev’ete ahî, fe asbaha minen nâdimîn(nâdimîne).
Sonra, Allah, ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana, bu karga gibi olup böylece kardeşimin cesedini gömmekten aciz mi oldum?" dedi Sonra da pişman olanlardan oldu.
5/MÂİDE-32: Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne).
İşte bundan dolayı (Tevrat'ta) İsrailoğullarına şöyle yazdık; Kim bir kişiyi, bir kişi karşılığında olmaksızın veya yeryüzünde bir fesata karşılık olmaksızın öldürürse, muhakkak ki o bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de (bir kişinin hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur. Ve andolsun ki Resûl'lerimiz onlara apaçık deliller ile geldi. Sonra da, şüphesiz onlardan birçoğu, bundan sonra gerçekten yeryüzünde aşırı giden müsrifler oldular.
5/MÂİDE-33: İnnemâ cezâûllezîne yuhâribûnallâhe ve resûlehu ve yes’avne fil ardı fesâden en yukattelû ev yusallebû ev tukattaa eydîhim ve erculuhum min hılâfin ev yunfev minel ard(ardı), zâlike lehum hızyun fîd dunyâ ve lehum fîl âhırati azâbun azîm(azîmun).
Allah ve O'nun Resûl'ü ile harp edenlerin ve yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “büyük azap” vardır.
5/MÂİDE-34: İllellezîne tâbû min kabli en takdirû aleyhim, fa’lemû ennallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Onları sizin (yenerek) ele geçirmenizden önce tövbe edenler hariç. Artık Allah'ın Gafûr (mağfiret eden) olduğunu, Rahîm (rahmet nuru gönderen) olduğunu biliniz!
5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.
5/MÂİDE-36: İnnellezîne keferû lev enne lehum mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu li yeftedû bihî min azâbi yevmil kıyâmeti mâ tukubbile minhum, ve lehum azâbun elîm(elîmun).
Muhakkak ki o kâfir olanlar, eğer yeryüzünde olanların hepsi, ve onunla birlikte bir misli daha onların olsa, kıyamet gününün azabından kurtulmak için onları feda edecek olsalar (fidye olarak verseler), onlardan kabul edilmez. Ve onlar için “acı azap” vardır.
5/MÂİDE-37: Yurîdûne en yahrucû minen nâri ve mâ hum bi hâricîne minhâ, ve lehum azâbun mukîm(mukîmun).
Ateşten çıkmak isterler ve onlar oradan çıkacak değillerdir. Ve, onlar için “daimî azap” vardır.
5/MÂİDE-38: Ves sâriku ves sârikatu faktaû eydiyehumâ cezâen bimâ kesebâ nekâlen minallâh(minallâhi) vallâhu azîzun hakîm(hakîmun).
Ve, hırsızlık yapan erkek ve kadının yaptıklarına karşılık olmak üzere, Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Ve Allah Azîz'dir, Hakîm 'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
5/MÂİDE-39: Fe men tâbe min ba’di zulmihî ve aslaha fe innallâhe yetûbu aleyh(aleyhi) innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Artık kim, yaptığı zulümden sonra tövbe ederse ve ıslâh olursa, o taktirde, muhakkak ki Allah onun tövbesini kabul eder. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.
5/MÂİDE-40: E lem ta’lem ennallâhe lehu mulkus semâvâti vel ardı yuazzibu men yeşâu ve yagfiru limen yeşâ(yeşâu) vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Göklerin ve yerin mülkünün Allah'ın olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azap eder ve dilediğini mağfiret eder. Ve Allah herşeye kaadirdir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ مَفَازًا (٣١) حَدَآٮِٕقَ وَأَعۡنَـٰبً۬ا (٣٢) وَكَوَاعِبَ أَتۡرَابً۬ا (٣٣) وَكَأۡسً۬ا دِهَاقً۬ا (٣٤) لَّا يَسۡمَعُونَ فِيہَا لَغۡوً۬ا وَلَا كِذَّٲبً۬ا (٣٥) جَزَآءً۬ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابً۬ا (٣٦) رَّبِّ ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَہُمَا ٱلرَّحۡمَـٰنِۖ لَا يَمۡلِكُونَ مِنۡهُ خِطَابً۬ا (٣٧) يَوۡمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةُ صَفًّ۬اۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنۡ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحۡمَـٰنُ وَقَالَ صَوَابً۬ا (٣٨) ذَٲلِكَ ٱلۡيَوۡمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا (٣٩) إِنَّآ أَنذَرۡنَـٰكُمۡ عَذَابً۬ا قَرِيبً۬ا يَوۡمَ يَنظُرُ ٱلۡمَرۡءُ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلۡكَافِرُ يَـٰلَيۡتَنِى كُنتُ تُرَٲبَۢا (٤٠)
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
78/NEBE-31: İnne lil muttekîne mefâzâ(mefâzen).
Muhakkak ki, muttakiler (takva sahipleri) için kurtuluş (ve kazanç) vardır.
78/NEBE-32: Hadâika ve a’nâbâ(a’nâben).
Bahçeler ve üzüm bağları vardır.
78/NEBE-33: Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben).
Ve o günlerde onlarla aynı yaşta, memeleri büyütülüp dikleştirilmi şahane endamlı genç kızlar. ( Burda televizyonlardaki, mama plastik Hasan Findik aklima geliyor, ve diyorki meme ve gösgüs güzelleştirme operasonlari uzmani Hasan Findik, yani cigerim, o vakit bu vakit, ve kadinlar artik dik ve dolgun ve güzel memeli kizlar kadinlar, yani öyle olunca, ve vakit bu vakit, peki cennet neresi, burasimi, daha yukarisimi)
78/NEBE-34: Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan).
Ve içi dolu kadehler vardır.
78/NEBE-35: Lâ yes’meûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben).
Orada boş söz ve yalan işitmezler.
78/NEBE-36: Cezâen min rabbike atâen hısâbâ(hısâben).
(Bunlar) Rabbin tarafından, hesaba karşılık verilen mükâfattır (ihsanlardır).
78/NEBE-37: Rabbis semâvâti vel ardı ve mâ beynehumer rahmâni lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben).
(Allah) göklerin ve yerin ve onların arasında bulunanların Rahmân olan Rabbidir. (Hiç kimse) ondan bir hitaba mâlik değildir.
78/NEBE-38: Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben).
O gün, ruh (devrin imamının ruhu) ve (arşı tutan) melekler, saf saf hazır bulunurlar. Rahmân'ın kendisine izin verdiği kişiden başka kimse konuşamaz. Ve (izin verilen) sadece sevap söylemiştir.
78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.
78/NEBE-40: İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yenzurul mer’u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben).
Muhakkak ki, sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, elleri ile takdim ettiği şeye bakacak. Ve kâfir olan: “Keşke ben toprak olsaydım.” diyecek.
-----------------------
Zikirimizdeki Kelimei tevhid zikrine gelince
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Hergün 100 kere "Lâ İlahe İllallahü Vahdehu Lâ Şerikeleh Lehül Mülkü ve Lehül Hamdü ve Hüve Âlâ Külli Şey-ün Kadir" diyen kimse, 10 köle azad etmiş gibi olur, kendisine 100 sevap yazılır, yüz günahı silinir, o gün akşama kadar şeytanın şerrinden emin olur. Hiçbir kimse hiçbir ibadetle bu seviyeye ulaşamaz, ancak ondan daha fazla yapan müstesna.
(Hadis'i Şerif, Buhari, Müslim)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Gezdiği sokakta bir kere söyleyenin bir milyon günahı bağışlanır, defterine bir milyon sevap yazılır ve kendisi için cennette bir köşk inşa edilir. Hadis'i Şerif
(Hadis'i Şerif, Ahmed İbn'i Hanbel)
"LAİLAHEİLLALLAH" bütün günahları mahveder, mizana konulmaz çünkü onun karşısında bir şey durmaz.1 kere sadakatle söylendiğinde, 4000 büyük günahı defterden sildirir ve 4000 derece yükseltir.
ve işte o zamanilari yaşiyoruz, cünkü benim üniversite ögrenciligim vaktinde, sabancinin bir gök deleni vardi, ve binlerce oda, onlarca kat, ve demek olurki bu sabanci, önceki hayatinda, cokca kelimei tevhid ceken biriydiki, ona işde her bir "LAİLAHEİLLALLAH" zikire bir kat ve bir oda verllmiş, her bir kat kac daire, kac oda , kac tane köşk verilmiş ondan daha cok köşkü olan inslarda var mesela USA başkani Trump amca gökdelen oteller krali, dünyada bu köşkler, peki bunlar köşk degilde möşkmü, lan salak aha san cennet, aha san köşk, ve bunlar muhammed vakti yokdu, ne oldu o zaman, ve eger bir ileri zaman gecerken, dünya bir yukari yükseliyorsa, o zaman, sema veya cennet gelecek demek, ve gelecek ise, dünün gelecegi biziz, bizim gelecegimiz de yarinlar olur, ve yarinlar cennet demek olur, ve birgün ölümünde caresi bulunursa, sonsuz yaşama sirrida ifşa olmuş olur, ve hastlaliklarda gen teknolojisi ile cözülürse, artik hastalik diyede birşey olmaz, ve o zamanalrda gelecek demekki, ve daha sen cenneti nerde ariyon, gökteyse lan zaten biz dünün semasiyiz, yarin bürgün ise bizim semamiz olur, ve mülk suresinde öyle buyurmuyormu Rab
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا مَّا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن فُطُورٍ ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِأً وَهُوَ حَسِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr. Summerciıl basara kerrateyni yenkalib lieykel basaru hâsien ve huve hasîr
Meali :
Esteuzubillah
O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Geleceginize "future" Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.
Sadakallahul Aziym MULK Suresi 3. ve 4.ayet
ölümsüzlüge gelince, yine bazi insanlar varki, buna astral seyahet diyorlar, yani tasavvufun tüm gayesi olan işlem, en son raddeye varinca, alincak olan meyva, yani ruhu bedenden cikarabilmek hali, ve bazilari bunu budizmle yapiyor, bazilari islamla, bazilari sihir ve büyücülükle, bazilari esmaül hüsna ile, bazilarida zikir ile yapiyor, ve ruh bedenden cikip, geri dönmesini ögrenince, ve cikip heryere gidebilince, ve duvardan gecebilince, ve ilerde olanlari görebilince, bu beden ona sinir degilidrki, yani artik onun için beden sadece bir kaporta, ve böyle bir insan, ruhunu bedenden cikarabilen birisi için, artik ölümün bir manasi varmi, ölüm ne, ruhun bedenden ayrilmasi, amma işde ondan sonrasi mühim, yeni bir bedene girebilmek, ve bunuda başarabilen bir ruh, artik ölümsüzlügede erdi, eskiyen bedenden cikar, birde ona tekme atar artik eskidindiye, yeni bedene gidiyon der, ve ayni matrixdeki mr simitin bu bedenler de hapsolup ve o kan kokusundan nefret ediyon, bu bedenden cikmam lazim diyor, ve sonunda cikmasini ögreniyor, ve amma işde, matrix veya mehdide bunu ögreniyor, ve birgün mehdide bunu başariyor, ve bedenden cikip, başka bedene girebilir o, ve öyle olunca, yani bu ruh derecesine, bu nefis derecesine yükselen birisi için, artik ölümün bir mansasi yok demek olur, ve bugün bunu yapan onlarca insan biliyon ben, ve demekki o zaman onlar bunu da burada dünyada başka bedene gecipde yapiyorsa bu işi, bazilari artik "orda Cennette sonsuz kalirlar sirrina ermişler demek olur, cennet neresi o zaman? burasi neresi? cennet yerdemi gökdemi, yoksa analarin ayaginin altindami, yani nere orasi? bu dünya, analar nerde geziyor yürüyor, bu dünyada, uzayda degil lan, bakin ve birazda siz tefekkür ediniz.
---------
Zikrimizdeki Salavati Kebirdeki
Allahumme salli ala seyyidina Feryail,
Allahumme salli ala seyyidina Ferruh,
kimdir nedir necidir derseniz
Allahu Teala Hz. Ademi ilk toprakdan halkettiginde, daha icine ruh üflenmemiş hali, camur testi veya camur biblo gibiyken, rivayete göre , 40 sene cile rüzgari estirmiş, 1senede sürur rüzgari estirmişki, onun görevli meleginin birisinin ismi Feryail, digerinin ismide Ferruh veya ferah ve sürurdur. bu yüzden insan ömrünün 40 da biri sürür ve ferahdir, diger 39 u cile ve caba ve gayret ile gecer, ve sonunda ise, varilan cennet, ve gelecek ve günümüz.
ve cennette bazilarina cennetin en fakirine bir dünya verilcek, yani adamin bir mahallesi var, ömrü boyu mahallesinden dişari cikmamiş, yada köyü var, köyünden dişari hic cikmamiş, yani öyle olunca, onun dünyasi köy kadar kücük, digerinin dünyasi ise, birkac şehir gezmiş, biraz büyük, birisi bütün türkiyeyi, yada hangi ülkeden ise ülkesini geziyor, biraz daha büyük dünyasi var, yine birisine öyle ulaslararasi pasaport vermişler vize vermişler, dünyayi geziyor, daha büyük dünyasi var, zengin, cennetin zengini,
Yine bir rivayet onlarin tahtlari vardir, tahtlarinda otururlar kurulurlar hadisi, yani lan dün sultan tahti diye bir koltuk yapmişlar, sadece bir sultan o koltukda oturuyordu, bugün herkesin evinde koltuk takimi var, her evde herkesin tahti, taht koltugu var, kimilerinin televizyon koltugu, kimininki bilgisayar koltugu, kimininki oturma odasi koltugu, kimininki masajli falan filen, yani herke tahtlarda oturuyor yine bu cagda, daha ne o zaman, yani yine başka rivayet onlar tahtlarinda oturup hurileri seyrederler, lan screet mankenlerini seyredenleri düşün, adam koltuguna kasalamiş, mayolu screet mankenleri seyrediyor, isterse, zenginse birisini alip götürüyor, binlerce kizla yatan zenginler var, ve hangi huri arioyn sen, işde bu huriler dik memeli iri gögüslü huriler yani adnan hocanin hurilere bir bak, yani silikonlu bayanlar demek o dik mememli veya iri memmeli demekde , anlayan arif anlamayan haala öldükden sonra gidecegiz diye cennet beklesin dursun, yaptinsa bir iyilik yeni bedne gecersin, yoksa bir köpek olursun, bir lokma sahip vercekde doyacan yani.
ve hurilerin icleri gözükcekden kasitta, yani kemikleri gözükcek degil, icleri, yani ciplak vücutlari gözükcek demek o da, yani screet mankenleri, yani mayolu yada ic camşirli mankenler işde lan, bunlra bak seyreden birlieri varmi var sen bakamiyorsan sen o derecede degilsin, daha ne, bunu anlamaycak ne var.
Rabbim , inanan mümin kullarina, ve mehdi ve cematine, bu cennet gibi zamana erdikden sonra, hata yapipda, adem ile havva gibi cennetten kovulup, dertlere dücar olmakdan muaf buyursun, ve zamanimizin, mehdi vaktinin, o ruhun vaktinin, kiymetini bilmek nasip etsin.
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 29 Eylül 2017 Cuma
Original Kar © glan
|
|
|
|